Sûz-i Dilârâ / Balkon, ev

[Sevgi Durul]

Sevgili Sûz-i Dilârâ, şebboylar ne çabuk çimlenmişler.

Sarı çiçekli sukulent Delosperma echinatum.

Allah kahretsin, İstanbul'da patlama olmuş yine.

[Sûz-i Dilârâ]

Kara haberine karşılık bir şeyler yazayım dedim aklımdan ne geçtiyse böyle bir durum için yetersiz kalır diye vazgeçtim.

Evet ölüyoruz, öldürülüyoruz, giden her canla bizden de bir parça gidiyor, kahroluyoruz. Ateş düştüğü yeri yakar diyen halt etmiş, biz bir milletiz, hep birlikte güler hep birlikte ağlarız. Bunun için beş bin yıldır varız, beş bin yıllar boyunca da var olmaya devam edeceğiz. Bizi tüketemeyecekler, korkutamayacaklar, umutlarımızı çalamayacaklar.

"Üstte mavi gök çökmedikçe altta yağız yer delinmedikçe..." diyen millet aşığı yüzyıllar öncesinden böyle seslendiğinde de milletim çok zor günler geçiriyordu, yüzyıllar boyunca da geçirmeye devam etti. Yurtlarımızdan sürüldük, katliamlara uğradık, hor görüldük, hakarete uğradık, başka düşmana gerek kalmadı kendimizin düşmanı olduk ama sonuç ne oldu biz hâlâ buradayız, Anadolu'da, Türkiye'de... Bu coğrafyadaki varlığımızı tartışmalı hâle getirmeye çalışanlar, bu coğrafyayı bölmeye çalışanlar, bir bardak soğuk su içecekler...

[Sûz-i Dilârâ]

Geçen sene pet bardaklarda çimlendiremediğim biber tohumları bu sene saksılardan birer birer çıkmaya başladı.


Budadığım ful arap yaseminlerim de filiz sürmeye başladılar.


Mavişlerde son durum, bunlar gibi birkaç saksı daha var. İlk fotoğraf klasik maviş, ikincisi campanula garganica geçen yıl çiçek açmadı, bu kış üç saksıya böldüm bu bir tanesi.



Tohumdan yetişen hercailer de güzel gidenlerden.

[Sûz-i Dilârâ]

Derin budama yaptığım ağaç minesi ve melissa.



Mumları balkona çıkardım, sardırmak için de böyle basit bir düzenek hazırladım.

[Sevgi Durul]

Orijinal Mesaj Sahibi Sûz-i Dilârâ

Kara haberine karşılık bir şeyler yazayım dedim aklımdan ne geçtiyse böyle bir durum için yetersiz kalır diye vazgeçtim.

........ varlığımızı tartışmalı hâle getirmeye çalışanlar, bu coğrafyayı bölmeye çalışanlar, bir bardak soğuk su içecekler...

Buna sonuna kadar katılıyorum, o içecekleri soğuk su boğazlarında kalacak yalnız.

Sayfana kara haber vermek için gelmemiştim. Mesajın ilk iki cümlesini yazdığımda haberim yoktu. Gelen telefonla, spontane öyle bir cümle yazmış bulundum. Özür dilerim.

Dilersen bu mesaj dahil, konu ile ilgili mesajları karşılıklı silelim.

[günebakan]

Orijinal Mesaj Sahibi Sûz-i Dilârâ

Kara haberine karşılık bir şeyler yazayım dedim aklımdan ne geçtiyse böyle bir durum için yetersiz kalır diye vazgeçtim.

Evet ölüyoruz, öldürülüyoruz, giden her canla bizden de bir parça gidiyor, kahroluyoruz. Ateş düştüğü yeri yakar diyen halt etmiş, biz bir milletiz, hep birlikte güler hep birlikte ağlarız. Bunun için beş bin yıldır varız, beş bin yıllar boyunca da var olmaya devam edeceğiz. Bizi tüketemeyecekler, korkutamayacaklar, umutlarımızı çalamayacaklar.

"Üstte mavi gök çökmedikçe altta yağız yer delinmedikçe..." diyen millet aşığı yüzyıllar öncesinden böyle seslendiğinde de milletim çok zor günler geçiriyordu, yüzyıllar boyunca da geçirmeye devam etti. Yurtlarımızdan sürüldük, katliamlara uğradık, hor görüldük, hakarete uğradık, başka düşmana gerek kalmadı kendimizin düşmanı olduk ama sonuç ne oldu biz hâlâ buradayız, Anadolu'da, Türkiye'de... Bu coğrafyadaki varlığımızı tartışmalı hâle getirmeye çalışanlar, bu coğrafyayı bölmeye çalışanlar, bir bardak soğuk su içecekler...

Duygularıma tercüman olmuşsun sevgili Suz-i Dilara yazdıklarına canı gönülden katılıyorum. Biz hep burdaydık hep burda olacağız onlar da istedikleri kadar soğuk su içsinler ellerine hiç birşey geçmeyecek

[Sûz-i Dilârâ]

Canını sıkma lütfen, özür dilemene gerek yok asıl ben senin yanlış anlamana mahal verecek şekilde yazdığım için özür dilerim. Senin altın kalbini bilmez miyim mesajın yazımından anladım ben. Kara haber, olayı tanımlama biçimim senin veriş tarzın ya da amacın değil. Benim de olaydan sen yazdıktan sonra haberim oldu. Çocuklara tv izletmemek için açmamaya çalışıyorum, internet haberlerine de akşamları bir süreliğine göz atabiliyorum. Buraya da kısa süreliğine girip çıkıyorum sık sık. Gündem takibim düzenli değil yani bazen oturup olayların perde arkasını görmeye çalışmak adına kendi çapımda çabalıyorum, köşe yazılarını okuyabiliyorum Böyle durumlarda en kötüsü insanın elinden bir şey gelmemesi ...


Mesajları silmeyelim, kalsın böyle bence bir sakıncası yok.

[Sûz-i Dilârâ]

Çimlenme oranı %1000 Fazla şebboylarımı geçenlerde apartman bahçesinden bana sardunya çelikleri veren amcaya hediye etmeyi düşünüyorum, hem şöyle bir kenarda dikili olduğunu bildiğim şebboylarım olsun değil mi


İpek fideciklerini şaşırttım.


Yabanî muskariler tohuma durdular.


İptal ettim sanıyordum ama etmemişim, koliden çıkınca şaşırdım, zaten az ya şebboy fidem bir de bunlar çıktı olsun de mi fazla çiçek göz çıkarmaz, cücelerden de bulunsun elimde Dün bunlar da ekildi.

[Sûz-i Dilârâ]

Dün gelen fideleri ve tohumları dikme-ekme günüydü. Ne yapmak istersem üç kişi yaptığımız için, bir adet oyuncak kürek, bir adet tahta kaşık, bir adet de metal kürek ve bir de leğen alarak işe koyulduk.

Ormandan getirdiğim toprağın içinden çıkan çiyanlar gözümü oldukça korkuttuğu için küçük işçilerime de sıkı sıkı tembihledim:
- Elinizi toprağa sokmak yok, çiyan olabilir, elimizi ısırırsa zehirlenebiliriz Allah korusun tamam mı?
- Tamam anne.

Sonra leğenimize bahçeden getirdiğimiz kırmızı toprağı, orman toprağını, perliti, kumu ve gübreyi döktük ve karıştırdık.


Saksı diplerine çakıl taşı doldurduk. Bu taşları geçen sene köyden almış ve eşime çaktırmadan arabanın bir köşesine sokuşturmuştum


Leğendeki karışımdan saksılara doldurup fidelerimizi de diktik. İşte aramıza hoşgelenler


Minik crassula için de bir karışım hazırladım, bol pomza taşlı, az torf, biraz kum; onu da diktim.

[Sûz-i Dilârâ]

Geçen yıldan kalan tek siklamen hastalandığımda diğerleri kurumuş.


Bu da tomurcuk dolu hanımelim

[YeniGine]

Maşallah maşallah valla bayıldım; çok güzel bir gün olmuş hem senin hem de minik işçilerin için. O minik işçilerin olmasaydı nasıl başarırdın bilemiyorum.
Şebboy fidelerin, toprak karışımın, aranıza hoşgelenleriniz harikalar, maşallah. Emeklerine sağlık. Bundan sonrası da rastgelsin inşallah!..

[Sûz-i Dilârâ]

Çok teşekkür ederim YeniGinecim. Evet çok güzel bir gündü, çocuklar da uygulayarak, görerek öğrenmiş oluyorlar bu arada.

Geçenlerde kızımla çiçekleri dolaşmaya çıktık, benden biraz ayrıydı, çiçeklerden birini minicik avucunun içine almış; "canım çiçeğim sen nasılsın?" diye soruyor. Çocuklar yanımdayken genelde çiçeklerin isimlerini söylerim onlara "bak bu yasemin, bu ağaç mine, bu sümbül vs. bak tomurcuk vermiş, bak bu tohuma durmuş çocuklar" gibi. Kızımın böyle anlattıklarımdan bağımsız bir soruyu nasıl sorduğuna şaşırdım

Oğlum da yine geçenlerde hanımeli saksısının yanına gitmiş bitkiye "senin adın ne?" diye soruyor. Ben, "o hanımeli oğlum" deyince "ama anne ben sana solmadım ki ona soldum" deyiverdi

Bakalım böyle böyle büyüyorlar inşallah yeşil aşığı olurlar

[YeniGine]

Evet inşallah sevgili Sûz-i Dilârâ, çocukların ilk eğitimi zaten evlerinde, anne-babalarında. Bizlerden ne görürlerse onu yapacaklar.
Ben de geçtiğimiz günlerde bina önündeki otları, nergislerin geçmiş çiçeklerini yoluyorum, komşum 3 yaşındaki oğlunu okuldan almış geldiler. Ben anneyle hem sohbet, hem de devam ot yolmaya. Ve bir an dedim ki 'Sema ne yapıyorsun, hem çocuklara çiçekleri kopartmayın, onları sevin diye öğretiyorsun hem de geçmişsin karşısına yolup yolup duruyorsun.' Tabi hemen toparlanıverdim.
Ama çoğu komşumun da çocuklarına çiçek dikmeyi, tohum toplamayı öğretebildim çok şükür. Eee çocuklar geleceğimiz.

[Sûz-i Dilârâ]

Bu gördüğünüz nergis ve kaktüsü eşim aldı Bana hediye diye değil seradaki satıcı hanıma ayıp olmasın diye Anlatayım, Ece'nin rutin kontrolü için hastaneye gitmiştik, randevusuz çalıştıkları için sırayı elden alıyoruz. Erkenden gidip sırayı aldık ama öğlene.

Önümüzdeki 3-4 saati hastanede geçirmeyelim diye eşime "kalk hadi seraya gidelim, en azından çocuklar çiçek, böcek görsün, hastane havasından kat kat iyidir." dedim. Hayret ama itiraz etmedi araya araya bir sera bulduk. Ben kendimden geçik vaziyette bitkileri tek tek incelemeye başladım, satıcı hanım da benimle birlikte gezdi.

Nihayet sonuna geldiğimde eşim benim gitme niyetimi anlamış ki devreye girdi; "Hadi ne alacaksan al da dönelim vakit geliyor", demesin mi, eşime bakakaldım, acaba "hayır almayacağım" dememi mi bekliyor, "fırsattır kullanalım" diye düşündüm. Bekle o zaman, dedim. Bu nergisi ve bir de kaktüsü aldım. Arabaya binince demesin mi "kadıncağızı şunlar için mi gezdirdin peşinde? Birkaç daha bir şey alaydın" Ah ah fırsat kaçtı ama ne kaçtı




Bu arıcık da balkonumun sabah konuğu, fayansa düşmüş, soğukta da uyuşmuş, alıp güneşe götürdüm, ısınınca uçtu gitti


Bu mor oxalis de ev sahibi teyzenin bahçesinden, aslında alt komşum kendi saksısından bir kök verecekti ama bahçede tohumdan çimlenmiş, böcekler tarafından yaprakları kemirilmiş bu bitkiyi görünce söküp saksıya aldım.



Sıra geldi benim şerbet hırsızlarıma. Sarı çiçekli yaseminime bayılıyor bu karıncalar. Çiçekleri bir gün açık kalmıyor, hemen sapından ısırıp düşürüyorlar zavallıcığı. Fotoda hırsızlardan biri suçüstü


Hercailerde tomurcuklar görünmeye başladı.

[Sûz-i Dilârâ]

Tohumdan yetişen hercailerim de çiçeklerini açtı nihayet.

Bu çiçekler; minik çiçekli hercaisever arkadaşımız sevgili gilan'a, ondan bu sevgiyi alan sevgili loveforlife'a gelsin. Bendeki hercaiseverliğin zinciri bu arkadaşlar oluyor Bakalım benden de birine bulaşacak mı

Çok tatlılar değil mi En çok sevdiklerim bu sarı-mor-beyazlı olanlar. İkinci fotoğraftaki size "cee" yapıyor

[loveforlife]

Orijinal Mesaj Sahibi Sûz-i Dilârâ

Tohumdan yetişen hercailerim de çiçeklerini açtı nihayet.

Bu çiçekler; minik çiçekli hercaisever arkadaşımız sevgili gilan'a, ondan bu sevgiyi alan sevgili loveforlife'a gelsin. Bendeki hercaiseverliğin zinciri bu arkadaşlar oluyor Bakalım benden de birine bulaşacak mı

Çok tatlılar değil mi En çok sevdiklerim bu sarı-mor-beyazlı olanlar. İkinci fotoğraftaki size "cee" yapıyor
Eklenti 603480
Eklenti 603481

Tatlı olmazlar mı hiç! Ben de onlara baktığımda masum bir çocuk yüzü görüyorum hep. Küçük bir çocukken bile anneme hep suratlı çiçeğimiz olsun dermişim. Ortaokul yıllarında bir hercaimiz vardı, nasıl olduysa yaklaşık iki yıl yaşamış ve sürekli çiçek açmıştı. Senin de her yeri kaplarlar artık. Ben onların bu yönüne de hayranım.

[Sûz-i Dilârâ]

Akşam çamaşır asmak için balkona çıktığımda burnuma mis gibi bir koku çalındı, başımı çevirdiğimde ne göreyim hanımelim iki tanecik çiçeğini açmış gülümseyerek bana bakıyor. Hemen leğeni bırakıp çiçekleri elime aldım, kokladım. Misler gibi benim caanım Sevgili A_NOMAD, darısı senin başına



Şebboylar, artık şaşırtılacak boya geldiler. Görünüşe göre bir günlük mesaim bu işe ayrılacak. Bütün fideciklerin toprakla buluşması gerekiyor. Birazı kendime, birazı konu komşuya, vs. vs.


Çocukların oyuncaklarına el koydum Zaten bunları alırken de aklımdan geçen şey buydu, sıkılırlarsa çiçek dikerim Adromiscus cooperinin kopan yaprağı ve senecio'ya saksı oldular.

[A_NOMAD]

Orijinal Mesaj Sahibi Sûz-i Dilârâ

...Sevgili A_NOMAD, darısı senin başına...

Amin...

Buralarda henüz hanımeliler tomurcuklanmaya bile başlamadı, imrendim size, bizim için de birkaç fırt koklayın lütfen

Şu sıralar bizim kokulularımız 2 saksı şebboy (toplantı hediyelerinden) ama fark ettim ki şebboy kokusu bende enfiye etkisi yapıyormuş, çekip çekip hapşuruyorum çok zevkli

[Sûz-i Dilârâ]

Bu yaz doğuya bakan salonda değil de güneye bakan odada oturmaya karar verdim. Burada evlerin yazlık-kışlık perdeleri, halıları, odaları ayrı oluyor. Kışın en çok güneş alan odaya geçilip kalın halılar serilip kalın perdeler çekiliyor. Yazın mümkün olduğu kadar yerler sergisiz, pencereler de ince tüller ve güneşliklerle geçiştiriliyor.

Bizim güneye bakan odamız hem yaz hem de kış için ideal. Kışın bol güneşli yazın da esintili oluyor, evin önü de arkası da açık olunca karşılıklı pencereleri açıp cereyan yaptırabiliyorum. O esinti yazın nasıl kıymetli oluyor anlatamam, cehennem sıcaklarında.

Bütün bunları neden anlattın diyeceksiniz? Şunun için salon pencereme sardırdığım mis kokulu sellukamı esintili odamın balkonuna taşıdım, saksısını da büyütüp 65 lt.lik saksıya aldım.

Sarılacak yer sorunu ortaya çıkınca önce bambu alıp benim tarzanvari düzeneklerimden birini kurmayı planladım. Geçen seneden çok büyüdüğünü gördüğüm sellukama yetmeyeceğini düşünüp vazgeçtim. Sonra bu teller aklıma geldi. İlham kaynağım sayın telato'nun soğanlılarını kedilerden korumak için kullandığı teller. Araya araya istediğim seyreklikte teli buldum. Beş metre ölçüsünde balkonun ön cephesine tamamen çektim. Sellukayı da sardırdım. Bakalım beğenecek mi?

Bu arada bu balkonum bol karıncalı. Sellukada bol karınca; bol çiçek-bol çiçek bol tohum ve hiç kırmızı örümcek demek Bir taşla birkaç kuş. Karıncalar şimdiden taşınmışlar sellukaya

[Sûz-i Dilârâ]

Orijinal Mesaj Sahibi A_NOMAD

Amin...

Buralarda henüz hanımeliler tomurcuklanmaya bile başlamadı, imrendim size, bizim için de birkaç fırt koklayın lütfen

Şu sıralar bizim kokulularımız 2 saksı şebboy (toplantı hediyelerinden) ama fark ettim ki şebboy kokusu bende enfiye etkisi yapıyormuş, çekip çekip hapşuruyorum çok zevkli

Şebboy akşamları çok yoğun koku salıyor, gündüzleri o kadar değil ben de bunu farkettiğimden beri, beyaz şebboyumu akşam mutfağa alıp yemek- bulaşık işleri sırasında gelip gidip kokluyorum, zaten bir süre sonra da mutfağı kaplıyor.

[Sûz-i Dilârâ]

Balkonumdan yeni kareler. Muskariler, geçen yıl köyden getirdiğim ve çuvalda tuttuğum toprakta sessiz ve sabırlı beklemişler.
Her toprak alışımda içinden üç dört tane de muscari soğanı çıktı ve her zamanki gibi kıyamayıp saksı kenarlarına diktim, kayıpsız çıktılar, en cılız, en küçük soğan bile sürmüş. Bunlar da çiçek hazırlığında.



Uyku çiçeğim küçüklüğüne bakmadan çiçek açmış


Tiplere bakın hele


Sarı çiçekli karanfilim üzeri tomurcuk dolu

[Sûz-i Dilârâ]

Sümbülteberlerim, bunlar beyaz-katlı olanlar. İlk bunları dikince önce bunlar sürdüler. Pembe sümbülteberde hareket yok şimdilik ama eli kulağında.

[Sûz-i Dilârâ]

Çocukluğumun en sevdiğim kır çiçeklerinden mavi-beyaz hayranlığı o zamandan vardı. Bir de sarı sevgisi. Yağlı gibi parlak sarı çiçekleri hep dikkatimi çeker için için severdim bu çiçeği.

[Sûz-i Dilârâ]

Köyden balkonuma geri dönelim Beş günlük yokluğumda çiçeklerim gözle görülür derecede ilerleme kaydetmişler. Tabi günde 30 kere gidip gelip bakınca farkedilmeyen ya da çok yavaş ilerliyorlarmış hissi veren bitkilerim epey yol katetmişler geldi.

Amaryllis'in dört çiçeği de açmış.



Fasulyesini ayırıp tohumlarını aldığımda çatlak olan ve umutsuzca denemelik olsun diye ektiğim selluka tohumlarım da çimlenmişler ve bana günün sürprizini yaptılar.


Bu reyhanların tohumları Mekke'den geldi. Umreye giden akrabama etrafta değişik bitki görürsen isteyiver demiştim. İçimden de "Mekke'nin Arap'ı pek gergin olur, kadının başını ağrıtmasınlar"demiştim ama dua ve çiçek ısmarlamaktan da kendimi alamamıştım. Bizim reyhanlardan bir yönüyle farklı demişti ama şimdi unuttum nesi farklı


Bu da keçiboynuzu fidem. Geçen sene selluka saksısının dibinde kendiliğinden çimlenmişti. Bu sene ayırdım, kendini kurtaracak duruma gelse toprak anaya emanet edeceğim.


Sevgili A_Nomad, bu bir peru mumu mudur? Kendisini Carrefour'da buldum tesadüfen.

[Sûz-i Dilârâ]

Sevgili babaannemi Rabbine uğurlamaya gittiğimizde hanımelim de bütün çiçeklerini açmış geçmiş, bu da çiçekli günlerden elimde kalan fotoğrafları.



Çok mu sabırlıyım yoksa çok mu inatçı bilemedim. Geçen sene tamamen kuruyan ve defalarca saksısını değiştirip iyice perişan ettiğim ama atmadığım achimenes de sonbahar-kış ve nihayet baharın 1,5 ayından sonra hayata dönmeye karar vermiş.

[gossip]

Orijinal Mesaj Sahibi Sûz-i Dilârâ

Çok mu sabırlıyım yoksa çok mu inatçı bilemedim. Geçen sene tamamen kuruyan ve defalarca saksısını değiştirip iyice perişan ettiğim ama atmadığım achimenes de sonbahar-kış ve nihayet baharın 1,5 ayından sonra hayata dönmeye karar vermiş.

bakımıyla ilgili bilgiler yazmıştım ama yazının kaynağına ulaşınca yazdıklarımı silip linki koydum umarım faydalı olur.

http://achimenes.ucoz.com/index/serge_saliba/0-120

[A_NOMAD]

Orijinal Mesaj Sahibi Sûz-i Dilârâ

...Sevgili A_Nomad, bu bir peru mumu mudur? Kendisini Carrefour'da buldum tesadüfen.
Eklenti 606591

Ta kendisi olur Black ve golden olarak temelde 2 tipi oluyor, sizdeki golden-bendeki ise black. Gerçi ben yılbaşı aşısı denemelerim nedeniyle kuşa çevirdim kendisini ama olsun

[cengizildas]

Sn. Sûz-i Dîlârâ, benim Sn. Adalet Hanımdan aldığım sellukalar tutmadı. Halbuki sizin anlattıklarınızdan dolayı çok heveslenmiştim. Sağlık olsun. Belki tekrar bulabilir ve güzel kokuyu duyabilirim.

[Sûz-i Dilârâ]

Orijinal Mesaj Sahibi cengizildas

Sn. Sûz-i Dîlârâ, benim Sn. Adalet Hanımdan aldığım sellukalar tutmadı. Halbuki sizin anlattıklarınızdan dolayı çok heveslenmiştim. Sağlık olsun. Belki tekrar bulabilir ve güzel kokuyu duyabilirim.

Üzülmeyin Cengiz bey, pet bardaklarda iki tane büyüyor sizin canınız sağolsun, Mersin'e bir kargo yollarız

Selluka tam bizim bölgelik bir çiçek, çiçeksever olup bu bölgede oturup da sellukasız olundu mu ya da sellukadan habersiz olundu mu canım sıkılır benim. Bu güzel bütün bahçelerde, balkonlarda olmalı.

Not: 30 civarı sağlam tohumu da bugün ektim. Bunlarda çatlak olmadığı için daha geç çimlenir diye tahmin ediyorum. Çatlak tohumlarım 8 günde çimlenmişlerdi. Selluka tohumunu ekerken temiz bir bıçakla ağız kısmına minik bir çentik atıyoruz ve bir gece ılık suda bekletiyoruz ki bu çentikten içeri su girip tohumu şişirsin ve çimlenmeyi kolaylaştırsın.

[Sûz-i Dilârâ]

Orijinal Mesaj Sahibi gossip

bakımıyla ilgili bilgiler yazmıştım ama yazının kaynağına ulaşınca yazdıklarımı silip linki koydum umarım faydalı olur.

�химене�ы и другие комнатные ра�тени� - Serge Saliba

Bilgiler için çok teşekkür ederim eski dost Eskilerden forumda gördükçe ne mutlu oluyorum bilseniz