agaclar.net

agaclar.net (http://www.agaclar.net/forum/)
-   Soğanlı ve Yumrulu Bitkiler (http://www.agaclar.net/forum/soganli-ve-yumrulu-bitkiler/)
-   -   Lale (http://www.agaclar.net/forum/soganli-ve-yumrulu-bitkiler/12417.htm)

kgursan 17-02-2009 16:00

Dikilen laleler
 
Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi Nariel (Mesaj 361200)
Benim lale soğanlarımdan çürümeyip hayatta kalmayı başaranlardan biri açıyor. Ama son zamanlarda hava sıcak gittiğinden (silifke) boynunu uzatamadan açacak galiba.

Bir de şunu soracağım, açmaya başlayan lale 2 adet yavru vermiş yanından, bu yavrular oldukça gürbüz gözüküyor. Bunlar bu sene açar mı dersiniz?

Lale soğanları soğuktan çürümez., yanındaki yavrular bu yıl açmaz. Soğanı yeterli iriliğe gelince seneye belki küçük bir çiçek verir.

kgursan 17-02-2009 16:13

lale soğanlarının dikimi
 
Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi faruktalas (Mesaj 362030)
Elimde 7 tane rengini bilmediğim lale soğanı var. Ben bunları sınıfıma dikmek istiyorum. 1 litrelik pet sişeleri yarıya kessem ya da 0,5 litrelik petlerin uç kısımlarını kessem içlerine torf koysam sizce uygun olur mu?
İlk defa lale soğanı dikeceğim. Bu konuda bana yardım **** tavsiye de bulunursanız sevinirim. Çünkü dikimi sınıf ortamında yapacağım.

Sn hocam., Derin, büyük plastik yoğurt kaselerinin altını delikli yapın, Toprak veya torfu kum ile yarı yarıya karıştırın ve yoğurt kabına doldurun, Kap büyüklüğüne göre 1-3 adet soğanı dikin. Soğanları dikmeden önce kabuklarını soyun ki kökler rahat çıksın. 9-10 oC serin bir yere koyun. Tabi dikdikten sonra bol sulayın. Fazla su alttaki deliklerden süzülsün. Saksılarınızı 10-15 gün nemli tutun. Laleleriniz kök yapacak ve sürgün verecektir. Kökler oluştuktan sonra Saksıları dışarıda tutun ve sanırım Nisan ayında çiçek açacaklardır. Laleleri üzerinde 5-8 cm.toprak olacak olacak şek,lde dikin.

Faruk 17-02-2009 20:00

Teşekkürler kgursan içimi biraz olsun rahatlattınız.

Orkun Kırcı 18-02-2009 15:03

Ayın 9'unda diktiğim soğanlarım bugün itibari ile yüzeyde göründüler. İnşallah çiçeklerini görmekte nasip olur.

binnazyagci 18-02-2009 15:23

Ağlamak istiyorumm. 6sında diktiğim lalelerimin saksılarını yan komşu taşınırken kırmış. Sağolsun yeni saksılar almış getirdi. Soğanları çıkardığımda gördüklerim beni dumur etti. hemen hemen hepsi küflenmiş. Bende nasıl olsa olan olmuş deyip düzgün kabuk görene kadar kabuklarını soydum. Bu sefer üstünüde toprakla kapladım. Sizce kurtulabilirler mi?
Canım çok sıkıldı büyüsünler diye gözlerinin içine bakıyordumm :(

kgursan 18-02-2009 16:31

Soğanlarda kök başlamış ise sürgün verir. Soyarken soğanın dibindeki tabla kısım çürümemiş ise soğan kök verir ve bitki yapar.

binnazyagci 18-02-2009 18:34

Baya köklenme vardı.Saksılarını değiştirdikten sonra Oksijenli su + su karışımıylada suladım. Soğuktan küflenme olmuş olabilir mi ? İçeri alayım mı ?

ibrahim37 19-02-2009 15:38

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi altinediz (Mesaj 362120)
Yeil aksamları çıktıktan sonra don vurmuşsa dediğiniz olabilir. Fakat henüz soğan halinde iken don oldu ise soğana zarar vermez. Eger ikinci deiğim şekilde, yani yeşil aksamları çıkmadan don oldu ise muhtemelen çürüme sebepleri fazla sulamadan kaynaklıdır.

Laleler soğuk ortama karşı oldukça dayanıklıdır. ******* sıcak ortamda sulamadan, toprağın su geçirgenliği yok, saksının delikleri yetersiz veya plastik kaplarda terleme yaparak çürüme olabilir.
Tulipa saxatilis türü bir lale için test edilmiş bir sonuç olarak söylüyorum. Yaprakları çıkmış halde ve -12 derecede herhangi bir donma belirtisi görülmemiştir. Türlere göre bazı farklılıklar görülsede genel eğilim olarak aynıdır.

yenibey 19-02-2009 15:41

2 Eklenti(ler)
Bauhaustan alınan lale soganlarım.Hafif kokusuda mis gibi.

Orkun Kırcı 20-02-2009 16:59

1 Eklenti(ler)
Lalelerim yeryüzüne ulaştı :)
Eklenti 63725

Toprak 18 22-02-2009 20:19

2 Eklenti(ler)
Kasım ayında diktiğim lalem açtı.


Eklenti 64052
Eklenti 64053

kgursan 23-02-2009 15:55

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi binnazyagci (Mesaj 363006)
Baya köklenme vardı.Saksılarını değiştirdikten sonra Oksijenli su + su karışımıylada suladım. Soğuktan küflenme olmuş olabilir mi ? İçeri alayım mı ?

Sn. Binnazyağcı, lale soğuktan küflenmez. Çünkü soğukta küf yapan mantar gelişemez! laleleri soğukta bırakmaktan korkmayın. Sadece biraz geç açar. havalar ısınınca veya sıcak yer bulunca açar.

yenibey 26-02-2009 10:19

1 Eklenti(ler)
"Kayıp lale" aranıyor

Giriş Saati : 26.02.2009 11:03


Dünyada doğal olarak yalnızca Amasya'da yetiştiği bildirilen ''Tulipa Sprengeri'' isimli lale türünün bulunması için, el ilanıyla arama çalışması başlatıldı.

Türkiye lalelerinin gen bankasını oluşturma amacıyla yürütülen çalımalar kapsamında üzerinde ''kayıp lale aranıyor' yazılı el ilanı bastırılarak Amasya ve ilçelerine dağıtıldı. Proje çalışmalarını yürüten Yasemin İzgi Saraç, söz konusu laleyi doğada görenlerin kendisine bildirmesi için bu yola başvurduklarını söyledi.

Saraç, ''Türkiye Florasında Bulunan Lale ve Sümbül Türlerinin Kültüre Alınması'' projesiyle, doğada bulunan lalelerin ve sümbüllerin korumaya alınarak gen bankasının oluşturulması, ilerleyen yıllarda yapılacak ıslah çalışmalarıyla Türkiye'ye yeni lale çeşitleri kazandırılarak ülke ekonomisine katkı sağlanmasın amaçlandığını belirtti. Saraç, Karadeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsünde yürütülen proje kapsamında ekiplerin Türkiye'yi adım adım gezerek lale ve sümbül türlerini tespit edip, bu türlerden gen bankası oluşturulmasına katkı verdiklerini anlattı.

Karadeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Ziraat Mühendisi Saraç, TÜBİTAK tarafından desteklenen, 124 bin TL bütçe ayrılan projenin üç yılını tamamlamak üzere olduklarını belirtti. Proje ile Türkiye'nin 100 farklı noktasından lale ve sümbül türlerini enstitüye getirerek üzerinde çalıştıklarını anlatan Saraç, araştırmada henüz, dünyada yalnızca Amasya yöresinde yetiştiği bilinen ''Tulipa Sprengeri'' adlı türe ulaşamadıklarını ifade etti. Bu türün kaybolmaya yüz tuttuğunu veya kaybolduğunu düşündüklerini ifade eden Saraç, bulunarak gen bankasına alınmasının, Türkiye'nin flora zenginliğinin korunması açısından son derece önemli olduğunu vurguladı.

Söz konusu türün bulunması için el ilanı hazırlatarak yöre muhtarlara, ormancılara ve yöredeki insanlara dağıtılması için başta Amasya Valiliği, Tarım İl Müdürlüğü ve Orman Bölge Müdürlüğüne verildiklerini söyleyen Saraç, tarım danışmanlarına da broşürlerin dağıtıldığını kaydetti. Bu türe rastlanıldığı yolunda bazı ihbarlar aldıklarını belirten Saraç, ''amacımız bu türü gören varsa bize ulaşması. Bu ihbarları bir ay içinde laleler çiçek açtığı zaman değerlendirmeyi düşünüyoruz ve bu konuda bilgisi olan kişilerden de haber bekliyoruz'' dedi.

Osmanlı döneminde çok değerli bir çiçek sayılan lalenin Türkiye'nin doğal florasının zenginliklerinden biri olduğuna, lale soğanlarının yurt dışına götürülmesiyle Türkiye'nin bu soğanları parayla yurt dışından alır hale geldiğine işaret eden Saraç, bu zenginliğin yeniden kazanılması için gen bankasının oluşturulmasının son derece önemli olduğunu sözlerine ekledi


Kaynak:http://www.sabah.com.tr/2009/02/26/h...DBA48CB30.html

kgursan 26-02-2009 16:53

Sevgili arkadaşım Yaseminin çalışmasından haberdar olmak güzel oldu. Borabay gölü neredeyse? orada görüldüğü iddia ediliyor. yasemin in çalışması Türkiyede soğanlı bitki türlerinin kültüre alınması vs. ve yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Araş. Enstitüsü koordinatörlüğünde yürütülen çalışmanın Karadeniz Bölgesindeki kolu. Çalışmanın bir bölümü Yalova daki arkadaşlar, bir bölümünü Antalya'daki arkadaşlar ve sanırım Ege de debir bölümü yürütülüyor. Yalovada sn. Erdal Kaya ve Kamil Erken tüm Türkiye yi taradılar örneğin Şakayık türlerini topladılar ve kültüre almaya çalışıyorlar, İris türlerini ve diğer bazı türleri (Yasemin Lale türlerini) topluyorlar. Bilginiz için yazdım.
Görünüyor ki Araştırmacılar Yangelip yatmıyor!!

k0900 26-02-2009 18:12

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi kgursan (Mesaj 368091)
Sevgili arkadaşım Yaseminin çalışmasından haberdar olmak güzel oldu. Borabay gölü neredeyse? orada görüldüğü iddia ediliyor. yasemin in çalışması Türkiyede soğanlı bitki türlerinin kültüre alınması vs. ve yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Araş. Enstitüsü koordinatörlüğünde yürütülen çalışmanın Karadeniz Bölgesindeki kolu. Çalışmanın bir bölümü Yalova daki arkadaşlar, bir bölümünü Antalya'daki arkadaşlar ve sanırım Ege de debir bölümü yürütülüyor. Yalovada sn. Erdal Kaya ve Kamil Erken tüm Türkiye yi taradılar örneğin Şakayık türlerini topladılar ve kültüre almaya çalışıyorlar, İris türlerini ve diğer bazı türleri (Yasemin Lale türlerini) topluyorlar. Bilginiz için yazdım.
Görünüyor ki Araştırmacılar Yangelip yatmıyor
!!

Sn.kgursan, Borabay Amasya'da.

Doğaseverlerin görülmesi gereken yerler listesinin ilk sıralarında olması gereken bir yerdir.

yenibey 27-02-2009 08:58

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi kgursan (Mesaj 368091)
Görünüyor ki Araştırmacılar Yangelip yatmıyor!!

Tamamen katılıyorum.Her kez işini yapsa zaten sorun olmayacak.:(

k0900 27-02-2009 11:39

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi kgursan (Mesaj 368091)
Sevgili arkadaşım Yaseminin çalışmasından haberdar olmak güzel oldu. Borabay gölü neredeyse? orada görüldüğü iddia ediliyor. yasemin in çalışması Türkiyede soğanlı bitki türlerinin kültüre alınması vs. ve yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Araş. Enstitüsü koordinatörlüğünde yürütülen çalışmanın Karadeniz Bölgesindeki kolu. Çalışmanın bir bölümü Yalova daki arkadaşlar, bir bölümünü Antalya'daki arkadaşlar ve sanırım Ege de debir bölümü yürütülüyor. Yalovada sn. Erdal Kaya ve Kamil Erken tüm Türkiye yi taradılar örneğin Şakayık türlerini topladılar ve kültüre almaya çalışıyorlar, İris türlerini ve diğer bazı türleri (Yasemin Lale türlerini) topluyorlar. Bilginiz için yazdım.
Görünüyor ki Araştırmacılar Yangelip yatmıyor!!

Sn.kgursan, Araştırmacıların çalışması için ortam ve imkanlar sürekli artırılmalı, buda yetmez kendileride kişisel iyi imkanlar sunulmalıdır.(konu yeri burası değil ama hoşgörülsun)

Rahatca mesleki gezi vs. katılabilmeli, iç dış kaynaklara abone olabilmeli, kamu teşvikleri onları geçim , istikbal düşüncelerinden uzaklaştırmalı.

Sadece işlerini değil ülkenin genel konularında cesur, gerçekci söz söyletebilecek şekilde olmalı. Sürülme, haksızlığa uğrama korkusunun zerresi olmamalı.

Bunlar hepimizin katılacagı hususlar.

Yalova çifliği ve Arş. Ent. doğaseverlerin ilgisinde olan ve gündemdeki yerini koruyor.

Ancak yaşananlar ve haberler bu güzellik içinde sona doğru geldiğimizi gösteriyor.

Yalova ile ilgili bir haber sitesinde yakın zamanda okuduğum bir yazıyı aşağıda ilginize sunuyorum.



Yalova Üniversitesi Rektörü Sayın Niyazi ERUSLU’nun Yalova Gazetesi’ndeki açıklamalarını okuyunca beynimden vurulmuşa döndüm.

Sayın Rektör, “…Üniversite için merkez, rektörlüğe tahsis edilen Milli Eğitim Müdürlüğü Bilgi İşlem Merkez olacak. Bu bina olduğu gibi rektörlüğe tahsis edildi. Bir hedefimiz Araştırma Enstitüsü… Burası 1929 yılında kurulmuş. Tarım üzerine araştırma yapan bir enstitü… Bu enstitünün temel görevi araştırma, ikinci görevi ise bu araştırmayı yapan eleman yetiştirmektir. Bu da üniversitenin görevidir. Dolayısıyla o arazinin üniversiteye tahsisi gerekir.” diyordu. (Yalova Gazetesi, 25 Eylül 2008)

Sayın ERUSLU’nun, (internet haber siteleri, ulusal ve yerel gazetelerdeki) açıklamalarından sonra ortaya çıkan durum şöyle özetlenebilir:

Arboretum’daki içinde kütüphane de olan Bilgi İşlem Merkezi binası Yalova Üniversitesi’ne geçici rektörlük binası olarak verilmiş. Bu arada, Atatürk Araştırma Enstitüsü’nün üniversite kapsamına alınması için gerekli çalışmalara başlanmış !.. Bu konuda sonuca ulaşıldığında, Yalova Üniversitesi’nin kuruluş tarihi 1929 yılına kadar gidecek ve böylece Yalova Üniversitesi, Türkiye’nin en eski üniversiteleri arasında yer alacakmış (!).

Eski adı Millet Çiftliği, günümüzdeki adıyla Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü, Atatürk’ün Yalova’da, Yalovalıya emanetlerinden biridir.

Araştırma Enstitüsü’nün Üniversite için düşünülmesi konusuna ayrıca geleceğim.

Ama öncelikle, bilmeyenler olabilir, daha hiç görmeden, burada neler yapıldığını doğru dürüst bilmeden burası hakkında fikir sürenler olabilir düşüncesiyle, kısaca açıklama ihtiyacı hissediyorum.

Atatürk, 1929 yılında Ankara’dan İstanbul’a gittiğinde, en önemli hedeflerinden biri, tarım ve hayvancılıkta örnek olacak çiftlikler kurarak Türk çiftçisine çağdaş ufuklar açmak, doymayan bir canavar olan İstanbul’un bu gereksinimine yanıt vermekti.

Bu amaçla, sık sık İstanbul civarında çiftlik yeri olabilecek araziler arıyordu.

Aynı yıllarda, biri Yalova’nın doğusunda, diğeri batısında iki çiftlik mevcuttu. Doğudakine Millet Çiftliği ( günümüzde Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü), batıdakine Baltacı Çiftliği ( günümüzde TİGEM ) deniyordu.

Atatürk, Yalova’ya geldiği 19 Ağustos 1929 günü Baltacı Çiftliği’ni, ertesi günü de Millet Çiftliği’ni gezdi.

Her iki çiftliği de beğenen Atatürk, kısa süre sonra bunları satın aldı.

O zamanlar Millet Çiftliği, 6928 dekar, Baltacı Çiftliği 4048 dekardı.

Atatürk, her iki çiftliğin yönetimiyle bizzat ilgilendi.

Her iki çiftlik de kısa sürede tarım ve hayvancılıkta Türk çiftçisi için örnek bir yer oldu.
Atatürk, 1937 yılında, tasarrufu altındaki tüm çiftlikleri bütün tesisat, hayvanat ve demirbaşlarıyla (bedelsiz olarak) hazineye bağışladı.

Çiftliklerde, günde 15 bin litre pastörize süt ve bin kg. tereyağı işleme kapasitesine sahip bir modern süt fabrikası, bir yoğurt imalâthanesi, modern bir tavuk çiftliği de bulunuyordu.

Her iki çiftlik, Atatürk’ten sonraki zaman içinde, değişik tarihlerde çeşitli aşama ve kuruluşlar geçirdi. En son Millet Çiftliği, ‘Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü ‘, Baltacı Çiftliği de ‘Atatürk Tarım İşletmesi Müdürlüğü’ (TİGEM ) adını aldı.

1945’te, toprağı olmayan ya da yetmeyen çiftçilerin aileleriyle birlikte geçimlerini sağlayacak ve iş güçlerini değerlendirecek ölçüde toprak edinmeleri amacıyla, Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu çıktı.

Ancak, bu kanunu CHP çıkarmış, durum parti içinde bölünmelere sebep olmuştu. Sonuçta bu kanuna en fazla karşı çıkanlar tarafından kurulmuş bulunan Demokrat Parti’nin eliyle yürütüldü.

Böylece: Millet Çiftliği’nin 6928 dekarının 5700 dekarı, Baltacı Çiftliği’nin 4048 dekarının 1098 dekarı vatandaşa dağıtıldı.

Toprak dağıtılmakla birlikte, topraklandırılan çiftçiye işletme kredisi verilemediği, çiftçi modern tarım araç ve gereçleriyle desteklenemediği için, amaca ulaşılamadı. Tarım amacıyla işlenmek için verilen topraklar, iskân için kullanılır oldu. Daha sonra bu topraklar üzerinde Gaziosmanpaşa, Kemâlpaşa ve İsmetpaşa mahalleleri kuruldu.

Atatürk’ün Elmalık yolu üzerindeki Mandıra Sırtları’nda yerli Merinos ırkı yetiştirmek için başlattığı çalışmalar da, mandıra dağıtılınca son buldu.

Ama, maalesef çiftliğin toprağının yağması burada bitmedi; Araştırma Enstitüsü toprakları hep gündemde oldu; her zaman, birileri, (özellikle de siyasetçiler) burada mutlaka yapacak bir şey buldular.

Örnek vermek gerekirse…

Araştırma Enstitüsü’nün Nadir Yolu doğusunda bir tarım arazisi ( bahçe ) vardı. 21 dekarlık bu arazi 1997’de (Tarım Sitesi) olarak Yalova İl Tarım Müdürlüğü’ne tahsis edildi. Zira, Yalova İl Tarım Müdürlüğü’nün ayrı bir yeri yoktu, bu müdürlüğün tesisleri Araştırma hudutları içinde bulunuyordu.

Ancak, son anda ne olduysa, bu Tarım Sitesi olarak ayrılan alana “Hastahane” yapıldı.

Depremden sonra, girişe Defterdarlık binası yapılacaktı, son anda önlendi.

6 dekarlık bir alana, Vali Konağı yapılması düşünülmüştü, itirazlar üzerine olmadı.

1998’deki Yalova Kongresi sırasında, kongre salonunda asılı bir haritada, Araştırma Enstitüsü içine bir Atatürk Araştırma Merkezi binası çiziliydi. Buraya, nasıl olacaksa, tüm Türkiye’deki Atatürk’e ait hatıra eşyalar ve belgeler toplanacaktı (!)

Sonra ne olduysa hiç gündeme gelmedi, unutuldu; iyi de oldu !...

Ana yolun güneyindeki ( Kivi- Üzüm Bağı) alan, 164 dekardı.

Belediye tarafından yapılan bir İmar Plânı’nda, burası üç bölüme ayrıldı. Spor tesisi yapılacağı ileri sürülen 13 dekar alan, ilk aşamada elden çıktı.

Sonra, ikinci bir 13 dekar araziye Devlet Hastanesi yapılacağı gerekçesiyle el konuldu. Temel atma töreni yapıldı. Yanılmıyorsam buradaki törene dönemin Başbakanı da geldi. Ancak ödeneksizlikten inşaata başlanamadı. Kısacası, 26 dekar alan, hudut dışında kaldı.

Daha sonra, nasıl olduysa, burada yapımı düşünülen devlet hastanesi, yukarıda belirtilen Tarım Sitesi için ayrılan bölüme kaydırıldı. Bu alan bir süre hayvan pazarı olarak kullanıldı. Arazi tarım vasfını kaybedince de buraya KİPTAŞ konutları yapıldı.

Burada geri kalan alan 138 dekardır. Burası da, Yalova Belediyesi tarafından ( Yüksek Öğretim Tesisi ve Kampusu ) olarak Nazım Plânı’nda belirtilmişti. Sonra bundan vazgeçildi ve bu bölge 1/25 000’lik plâna “Süs Bitkileri Fuar Alanı” olarak girdi.

Oysa burası Toprak Koruma Kanunu’na göre 1 nci sınıf tarım arazisi… Danıştay 6 ncı Daire’nin de burasıyla ilgili “Bu arazinin Araştırma Enstitüsü’nde kalması kamu yararınadır” diye kararı var.

Ayrıca, Çiçekçilik Organize Sanayi Bölgesi için Çiftlikköy hudutları içinde bir yer düşünülmüş, plânlanmış ve burasını kazanmak için yapılan çalışmalar devam ediyor. Bu Çiçekçilik Organize Sanayi Bölgesi bittiğinde doğal olarak içinde “Çiçekçilik Fuar Alanı” da olacak. O zaman, Araştırma Enstitüsü’ne ait bu yerde Çiçekçilik Fuar Alanı için ısrarın anlamı ne?

Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü ( ABKMAE ), halen 1204 dekar araziye sahiptir. Bu arazinin 897 dekarlık kısmı araştırma ve demostrasyonlar için, geriye kalan kısmı idari ve servis binaları, lojmanlar, yeşil alan olarak kullanılmaktadır.

Enstitü’de: Islah-Yetiştirme Teknikleri çalışmalarının yürütüldüğü Meyvecilik, Sebzecilik, Süs Bitkileri, Mantarcılık, Doku Kültürü, Gıda Teknolojisi ve Bitki Besleme ve Koruma Laboratuarları yanında Bitki Hastalık ve Zararlıları, Hasat Sonrası Fizyolojisi ve Teknolojisi Laboratuarları yer almaktadır.

Verimliliğin ve kalitenin artırılması amacıyla yaprak, toprak, meyve analizlerinin yapılması, iç ve dış ticaretin düzenlenmesinde ihtiyaç duyulan zirai karantina uygulamalarında test ve kontrollerin yapılması da çalışma konuları arasındadır.

Türkiye’de ilk Organik Sebze Tohumu üretimi burada gerçekleşmiştir.

Kivi üretimi, ilk defa burada üretilmiş ve Türk çiftçisine tanıtılmıştır.

Türkiye’de Kültür Mantarı konusunda ilk çalışmalar burada yapılmıştır.

Burada yapılan melezleme ıslahı ve seksiyon çalışmaları sonunda pek çok sebze türünde yeni çeşitler elde edilmiştir.

Türkiye’de bağ- bahçe sektörünün geliştirilmesi amacıyla yapılan ıslah ve çeşit seçimi çalışmaları sonucunda 25 meyve ve 38 sebze çeşidi üretime kazandırılmıştır.

53’ü sebze, 1379’u meyve ve 84’ü süs bitkisi olmak üzere 1516 çeşit üzerinde çalışılmış ve bu çeşitler genetik kaynağı olarak korumaya alınmıştır.

Anlamayanlar için bir kez daha belirtelim: Burası çok önemli bir gen merkezidir. Burada 1516 gen materyali ve muhafaza edilen son derece nadir bitki /meyve türleri var. Genetik kaynakların korunmasındaki önemi ayrıca izaha lüzum var mı?

Tarsun/Mersin’in Alibeyli Köyü, “Yalova İncisi Üzümü” ile tanınıyor. Bu üzüm, Yalova Araştırma Enstitüsü’nde yetiştirildi ve tüm Türkiye’ye dağıtıldı.

Yalovalı farkında mı bilmem, yine bu enstitüde yetiştirilen “Yalova Ata Sarısı Üzümü”, tüm Türkiye’de en fazla tanınan ve beğenilen üzümlerden…

Kısacası, ABKMAE, yalnız Türkiye’de değil, bütün dünyada, yaptığı son derece etkin ve yararlı çalışmalarıyla çok iyi tanınan ve her Yalovalının mutlaka gurur duyması gereken bir kuruluştur.

Araştırma Enstitüsü’nün üniversiteye dönüştürülmesi kadar yanlış bir şey olamaz. Burası zaten üniversitelerle uyumlu ve akademik çalışma yapılan bir yer. ARGE çalışmaları üniversitelerle birlikte yapılıyor. Araştırma Enstitüsü personelinden 50’ye yakın görevli, çeşitli üniversite kadrolarına Doçent veya Doktor olarak geçti.

Kanaatimce, (arboretum alanı olarak kullanılacağı söylenerek TİGEM’den kopartılan alandaki) içinde kütüphanenin de olduğu binanın rektörlüğe verilmesi uygun değildir. Şöyle düşünelim: kütüphane yapılırken, yapılacak binanın üniversiteye rektörlük binası olarak verileceği söylenseydi, orada kütüphane yapılabilir miydi ?

Ayrıca, arboretum alanında üniversite için ek bina yapılmasını düşünmek bile 1 nci sınıf tarım arazisine yapılmış cinayet olur.

“Araştırma Enstitüsü 1929’da yapıldığı için buraya yapılacak bir üniversitenin kuruluş tarihi de 1929 olur ve böylece Yalova Üniversitesi Türkiye’nin kuruluş tarihi en eski üniversitelerinden biri olur” düşüncesi külliyen yanlıştır.

Bir kere 1929’da burada Millet Çiftliği vardı, Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü 1961’de kuruldu, kuruluşunu da 1964’te tamamladı.

Diyeceğim o ki: Yalovalı bu son derece yararlı tesise sahip çıkmalı ve onu her türlü etkilerden korumalıdır.

Atatürk’ün Yalovalı’ya emaneti olan Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü’nde üniversite olmaz.

Elinizi ve gözünüzü bu emanetten çekin !..

www.ahmetakyol.net

Özge Düzgün 27-02-2009 21:31

1 Eklenti(ler)
Ben de bir ay kadar önce dikmiştim, yavaş yavaş çıkıyor ufaklık, bakalım açacak mı:p (diktiğim 6 soğandan sadece dördü tutmuş)

Nariel 27-02-2009 21:43

2 Eklenti(ler)
Bizim lale de güneşsiz giden günlerin ardından boynunu birazcık uzatmış.

Sonbaharda diktiğim 10 adet lale soğanından 5-6 tanesi çıkabildi, onlardan da en erken bu açtı.

Seneye kısmetse tüm soğanlı bitkilerimi bir araya dikmeyi düşünüyorum.

ismet şenad 27-02-2009 21:48

5 Eklenti(ler)
Saksıdaki laleler gonca göstermeye başladılar.

Lalezar78 28-02-2009 09:54

2 Eklenti(ler)
Benim lalelerim de açmaya başladılar.

altinediz 01-03-2009 15:57

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi ismet şenad (Mesaj 368979)
Saksıdaki laleler gonca göstermeye başladılar.

Lalelerinizi neden bu kadar sık diktiğinizi anlamadım sayın ismet bey. Bir sebebi var mı acaba.

ismet şenad 01-03-2009 18:04

Açtıkları zaman vazoya konmuş bir demet çiçek gibi görüntü veriyorlar.Bu hoşuma gidiyor,birde az yere çok çiçek sığdırmaya çalışıyorum.Saksılarda ve kasalarda dört bine yakın soğan var.Arka bahçedekiler hariç.

Minem 01-03-2009 19:34

2 Eklenti(ler)
Soğanların ne olduğunu hatırlamıyordum. Soğanın biri çürümüştü ama dün sabah bu lale bana sürpriz yaptı :)

Eklenti 64849

Eklenti 64850

Douglas Fir 03-03-2009 13:36

Selam,

Lalelerinizi hemen üzerini biraz toprak kaplayacak şekilde gömseniz iyi olur.

ibrahim37 03-03-2009 20:59

1 Eklenti(ler)
Kayıp dediğiniz lale yurt dışındaki bir arkadaşın kolleksiyonunda mevcut.
Bu türüm benim arşivimdeki fotoğrafını ekliyorum.
-Tulipa sprengeri.

zeynepseyma 04-03-2009 13:03

Laleler
 
2 Eklenti(ler)
merhaba..
Ben İstanbul'da oturuyorum. 3-4 sene önce Hollanda'dan gelen lalelerim çok güzel bir biçimde açtılar, resimlerini de gönderiyorum hatta :) ama daha sonraki sene hiç açmadılar, sonraki sene tomurcukları oluştu ama yine açmadılar ve bu sene de her zamankinden güçsüz ve zayıflar..
Ben internetteki yazılara göre, lalelerimi, solduklarında çiçeklerini kesip, büsbütün solunca da topraktan alarak buzdoalbında saklamıştım, her sene de aynı şeyi yaptım .. ekim ayına geldiğinde buzdolabında filizleri uzamaya başlıyor, ben de kasım ayında toprağa (derin saksılara) dikiyorum.. Toprağını daher sene havalandırıp, yeni torfla karıştırarak kullanıyorum.. kendimce üzerlerine titriyorum ama sonuç aynı.. Sanki soğanlar da çoğalıyor ama her sene küçülüyor gibi.. Acaba besinle desteklemem mi gerekir? tekrar eski hallerine dönebilirler mi? Şimdiden teşekkürler..
Eklenti 65295
Eklenti 65296

kgursan 04-03-2009 18:56

Lale soğanları neden çiçek açmıyor?
 
Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi zeynepseyma (Mesaj 371740)
merhaba..
Ben İstanbul'da oturuyorum. 3-4 sene önce Hollanda'dan gelen lalelerim çok güzel bir biçimde açtılar, resimlerini de gönderiyorum hatta :) ama daha sonraki sene hiç açmadılar, sonraki sene tomurcukları oluştu ama yine açmadılar ve bu sene de her zamankinden güçsüz ve zayıflar..
Ben internetteki yazılara göre, lalelerimi, solduklarında çiçeklerini kesip, büsbütün solunca da topraktan alarak buzdoalbında saklamıştım, her sene de aynı şeyi yaptım .. ekim ayına geldiğinde buzdolabında filizleri uzamaya başlıyor, ben de kasım ayında toprağa (derin saksılara) dikiyorum.. Eklenti 65296

Sn Zeynep seyma., Topraktan çıkarıldıktan hemen sonra dolaba koyulan laleler açmaz! Bunun açıklaması için lütfen "Lalenin hikayesi" http://www.agaclar.net/forum/showpos...&postcount=342 ve Soğanların depolanması http://www.agaclar.net/forum/soganli-ve-yumrulu-bitkiler/12515.htm başlıklarını okursanız nedenini anlayacaksınız.

Kharel 04-03-2009 20:33

ithal tür olmasıyla ilgili olamaz mı peki?

zeynepseyma 04-03-2009 23:10

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi kgursan (Mesaj 371968)
Sn Zeynep seyma., Topraktan çıkarıldıktan hemen sonra dolaba koyulan laleler açmaz! Bunun açıklaması için lütfen "Lalenin hikayesi" http://www.agaclar.net/forum/showpos...&postcount=342 ve Soğanların depolanması http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=12515 başlıklarını okursanız nedenini anlayacaksınız.

Sn. Kgürsan, bilgiler için çok teşekkür ederim.. mesajıma bu kadar çabuk cevap alabildiğim için de ayrıca teşekkürler..
Yalnız, lalelerimi Temmuz'da topraktan aldıktan sonra, şu iki aylık 18-20 derecelik sıcaklık döneminde nerede saklamamı tavsiye edersiniz acaba? Evde sıcaklık daha fazladır sanırım...


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 00:16.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)

Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024