Alıntı:
Shakespeare ‘in, İngilizce’ye kazandırdığı bir çok kelime var. Peki ya bizde? İngilizce ‘deki kelime sayısı 300.000 dolaylarında gezinirken, Shakespeare ‘in kendi üretmiş olduğu kelimelere kucak açabiliyor. Bizde ise bu kural tam tersi doğrultuda, dili kısırlaştırıp, güdükleştirme üzerine kurulu bir '' düzen '' işliyor. Burada, cevabı oldukça basit olan bazı sorular sorabiliriz: Niçin dünyaca tanınmış bir yazar çıkarmıyoruz? Neden Yaşar Kemal dünyaca tanınan bir yazar olamıyor? O anlatım gücüne rağmen, neden tanınırlığı az? Cevap çok basit: Dil fakir. Bunun ülke politikası ile ilgisi de var; lakin, birincil sebep dilin fakir olması. Söylentilere göre, Türkçe ‘de otuz bin kelime var. Lakin, bana pek inandırıcı gelmiyor. Benim nazarımda, on bin kelime ya var, ya yok. Bu ‘’ on bin ‘’ kelime içerisinden Arapça ve Farsça kelimeleri de çıkarırsak, elde kalır üç – beş bin kelime. Yaşar Kemal, bir röportajında şöyle söylüyordu: ‘’ Düşündüğünü anlatabilmek için en sıcak, en yürekten, sevgi dolu bir dil gerek. Dilin kalıplaşmışı hem çok tehlikeli, hem de bulunmaz bir ustalıktır. Kimi sözcükler çok kullanılmış, pörsümüştür. O sözcüğün dirilmesi, özsel gücüne kavuşması için yaratıcı söz ustasının eline geçmesi gerek. Bizdeki kötü sinema Türkçe’si birçok sözcüğü kullanılmaz hale getirdi, öldürdü. Bu ölü sözcükler, eski görkemine varmak için ustalarını bekliyor. Bir usta, fersudeleşmiş her sözcüğü alır, taptaze yapar, yerine koyar. ‘’ Yaşar Kemal ile Söyleşi / Feridun Andaç Yukarıdaki yazıdan şunu anlıyorum: Yazar artık, yazı eylemini ikinci plana atıp, eski kelimeleri gün yüzüne çıkarmak için uğraşıyor. Peki ne için? Dilin zenginleşmesini sağlayıp, dolaylı olarak da anlatımını zenginleştirmek için. Ki Yaşar Kemal, bazı sanat çevrelerine göre, anlatım zenginliği olarak Homeros ‘tan sonra, ikinci sırayı alır. ‘’ Dil faşistliği ‘’ konusunda ise, ismi, Yaşar Kemal ‘den önce gelecek başka birini tanımam. Alıntı:
Şiirde noktalama işareti kullanılmaması, pek ( hiç ) sorun olmayabilir. Düz yazıda noktalama işareti kullanılmaması ise, okuyucu için büyük bir sorundur. Hele ki, yazı sesli olarak okunuyorsa... Ayrıca, bazı anlam karmaşalarına da yol açacağı gün gibi ortada. Bir de, acaba ‘’ yazamıyalım ‘’ mı olacak, yoksa ‘’ yazamayalım ‘’ mı? :) ... Bazıları, dilin yaşayan bir varlık olduğunu anlamalı; masa başında bir dil üretilemeyeceğini öğrenmeli; dilin hiçbir yere gitmeyeceğini, gitse bile konuşmamaktan, yazmamaktan gideceğini öğrenmeli vs. vs. Dünya üzerinde en yaygınlaşan ‘’ yapma dil ‘’ Esperanto ‘dur. Bir rivayete göre, dünyada 1.6 milyon kişi bu dili konuşabilmektedir. Esperanto ‘nun ‘’ icadı ‘’nın üzerinden bir asırdan fazla zaman geçmesine rağmen, halen tanınırlılığı yoktur. Buradan da anlaşıldığı üzere, masa başında dil üretilmez / üretilemez. Bu konuların çetrefil yahut muallakta olmasının bir nedeni de, herkesin bu konu üzerinde ( kati suretle ) bir bilgisinin olması ve konuya hakim bir kişinin çıkıp, ‘’ Bunun doğrusu budur! ‘’ dememesidir. Konu üzerinde uzmanlaşmış ve konuya hakim kişilerin ‘’ gerekli ‘’ açıklamaları yapmaması sonucu, meydan Sayın Ecevit ‘e, bana ve benim gibilere kalmıştır. Konunun biraz dışarılarında seyredeceğim ama, şunları söylemeden de edemeyeceğim: Hakkı Devrim, köşesinde dilin ‘’ doğru ‘’ kullanılmasına yönelik bazı yazılar yazıyor. Lakin, iş yazı yazmaya gelince, işin hiç de göründüğü gibi olmadığı ortaya çıkıyor. ( Hakkı Devrim ‘i beğensem de, bu konulara hakim olduğunu sanmıyorum. Çünkü, ne dil bilimi, ne de fonetik üzerine ihtisas yapmadığını biliyorum. İlla ki, ihtisas yapmak gerekmez ama... ) ‘’ Dil elden gidiyor ‘’ diye nutuk atanların, bu konu üzerine kitaplar yazanların, iki kelimeyi bir araya getiremeyip, taş çatlasa 200 kelime ile konuştuklarına şahit olduktan sonra, bu konu hakkında kimin bilgi sahibi olduğu ( benim için ) tam bir muamma. Bana göre, ufak tefek hataların pek önemli yok. Bir yazıda, düşünce ve duygu yazıyı oluşturan öğelerin yüzde ellisini oluşturuyorsa, imla ve noktalama da diğer yüzde ellisini oluşturuyor. Şuana kadar okuduğum ve takip ettiğim kadarı ile, yüzde yüze en yakın isim Çetin Altan. Çetin Altan dedim de, aylar önce okuduğum ve zihnimin aydınlık yanında kalan bir yazı aklıma geldi: http://www.milliyet.com.tr/2005/04/01/yazar/altan.html Saygılarımla... |
Alıntı:
Alıntı:
Ayrıca, yazarken çok ( fazla ) virgül kullandığımı da biliyorum. Bu virgülleri de yanlışlıkla değil, tamamen bilinçli olarak kullanıyorum. Saygılarımla... |
Alıntı:
http://tdk.org.tr/sozluk.html |
okumak düşünmek kendini yazarak ifade etmek bunların hepsi işin içinde
rakamsal olarak ingilizce'nin ya da türkçe'nin kaç kelimeye sahip olduğunu bilemiyorum ancak gündelik hayatta iki dilde de kullanılan kelimelerin çok az olduğunu biliyorum ayrıca ilginç bazı şeyler öğrendim belki farkında olmadığımız en azından benim farkında olmadığım bir konu türkçeyi oldukça iyi öğrenmiş bir arkadaşla sohbet ederken gündeme geldi atasözlerinin zenginliği her duruma uygun bir atasözümüz var ve bunlar hala kullanımda ingilizce'de günlük konuşma dilinde kullanılan atasözleri neredeyse yok gibi bu tespiti yapan kişiye her gün atasözü öğrettim :) bazı kelimelerin türkçe karşılıkları yok bazılarının ise ingilizce karşılıkları belki bunun da kültürle ilgisi vardır bence yaşar kemal'in bahsettiği ölü kelimeler, eski kelimeler değil anlatmak istediği ya da arzu ettiği, günlük konuşma dilinde derdimizi anlatmak için yetindiğimiz 100 kelimenin sayısını arttırmak ve "yazamayalım" :) |
Alıntı:
İngilizce'den bahsediyorsunuz. Her yıl İngizlice sözlüğe yüzlerce kelime ekleniyor ve bunun en önemli sebebi bilim. Yani yapılan icatlar ve keşifler nedeniyle kelime türetiyorlar. Eğer biz icat etmiş olsaydık bugün "çip" diye bir kelime kullanıyor olmazdık. Bir de anlamadığım nokta (/) işaretini bilinçli olarak kullandığınızı söylemeniz, (?) işareti ile ilgili düşüncenizle çelişiyor. Yanılıyor muyum? [size bir imada bulunmuş da değilim :) ] |
ben de artık yazdığım mesajlarda kısa bir süre için virgül mirgül gibi noktalama işaretlerini kullanmamaya karar verdim :)
|
kötü yola sevkedilmiş olma da :)
|
merak etme sen :)
kötü yola sevketme çabalarıyla başa çıkabilecek yaştayım ayrıca noktalama işareti kullanmadan da anlatılmak istenenin anlatılabileceğini iddia ettiğim için bunu fiilen ispatlamak gibi bir niyetim de var |
Tutunamayanlar romanında Oğuz Atay'ın da böyle denemeleri var.
Bir iki sayfalık tek bir cümle gibi.... |
Kelimeleri notalara, noktalama işaretlerini de es, diyez, bemol... lere benzetebiliriz.
Elbette notaları yan yana dizerek çalınabilecek bir şeyler yazarsınız. Peki bu melodi, ne kadar keyif verir ? Merak ettim şimdi, bu işaretler kullanılmadan yapılmış bir müzik var mıdır? |
sanırım küçük iskender'in boşluk ve noktalama işareti kullanmadan yan yana yazdığı bir yazısı vardı 666 kitabının içinde ( ya da başka bir kitaptı tam hatırlayamadım)
okunması oldukça zordu ama komikti müzikte ise buna yakın belki doğaçlama örnek verilebilir (sadece belki) işte bir alıntı daha Alıntı:
|
benimhatırladığımkadarıylaoğuzatay'ınpınarkür'ünve küçükiskender'inbenimşuandayaptığımabenzeruygulama larıvarbenbutürdenemelerisınırlarıaşmaçabasıolarak görüyorvetürkçe'ninkatledilmesiolarakdeğerlendirmi yorum.
|
eğer yazar anlatmak istediğini bu şekilde yansıtabildiğine inanıyorsa buna kim karışabilir öyle değil mi (burada soru işareti olacak)
|
Alıntı:
denedim ama düzeltemedim neden taktıysam :) |
Alıntı:
Yazmaktan kastım; benim burada yazmam değil, yazı adamlarının yazması ve yazarken de dili zorlaması. İngilizce sözlüğe eklenen o yüzlerce kelime yazıya aktarılmadığı zaman, zamanla yok olacaktır. Yazı yoksa, dil yok. Düşündüklerini, duygularını, gördüklerini vs. yazmamış / yazamamış toplulukların dilleri zamanla yok olmuştur. Bunun tarihte bir çok örneği var. Alıntı:
Soru işareti konusunda kendimle çelişiyordum, bu doğru. Lakin, bir önceki sayfada gerekli düzenlemeyi yaptım. Artık çelişmiyorum. Saygılarımla... Not: Bu yazdığım yazılar, benim edna '' düşüncelerimden '' ibaret. Bu '' düşünceleri '' kimseye dayatmak gibi düşüncem asla yoktur. Herkes, ne yapması gerektiği konusunda özgürdür. |
Alıntı:
uzak durmaya karar verdim :)))) |
Alıntı:
Yorum içinde yorum... İşte budur... Bu konu Türkçe'nin iyi ve doğru kullanımından ziyade bir sohbet ortamına dönüştü... Aslına bakar isek, bir yerde iyi de oldu... Böylelikle üyelerıin birbiriyle bir şekilde kaynaşmasına ve Türkçe'yi doğru kullanmasına bir vesile oluyor... Yanılmıyorsam, benim de ilk yorumum Bu konu başlığına idi... Devam, devam... :) |
Konu ne güzel tartışıldı, değil mi! İlginç bakış açıları sergilendi. Ancak, herhaldeağaçlarnetsitesindebundansonraböyleyazılac ak veya artık noktalama işaretleri kullanmayacağız demeyeceksiniz. Ortada belirlenmiş kurallar var ve istemesek de, zorlansak da o kurallara uymak ve onları uygulamak zorundayız. Bunun tersi karmaşa olur.
Bu arada, sanırım artık siteye her mesaj gönderdiğimde kendimi bir sınava girmiş gibi hissedeceğim, çünkü yazım kuralları konusunda herkes öyle duyarlı hale geldi ki, her mesaj bir sınav kâğıdı gibi olacak. Türkçe öğretmenim Nursel Eren'in kulakları çınlasın! :p |
Konuyu toparlayayım:
Forumda yazışırken, Türkçe kullanımıyla ilgili olarak bunlara dikkat etmelisiniz ***, *** ve bu tür kısaltmalar yazmayın "de" "da", soru takıları ve "ki" ekini imla kurallarına uygun yazın Okumayı kolaylaştırmak için de bunlar gerekiyor: nokta, virgül gibi işaretlerden sonra boşluk bırakın paragraf yapmayı unutmayın cümledeki tüm kelimelerin, ilk harflerini büyük yaparak yazmayın yazının tamamını büyük harf yazmayın Yani yazmanıza engel olacak kadar kendinizi kasmayın :) Türkçeyi doğru kullananlar, diğerlerine örnek olacaklardır. "de" "da", soru takıları ve "ki" eki yazımında sorun yaşamayanların, çoğunlukla diğer kurallara uyduklarını gözlemliyorum. Öncelikle bunu başaralım. |
Türk Dil Kurumu Yazım Kılavuzu'na baktım. ( www.tdk.org.tr )
türk, türkçe, fener, istanbul, sevinç, diye arattım. Kimileri büyük kimileri küçük harfle cevaplandı. Türk, Türkçe, fener, İstanbul, sevinç. Bu demektir ki Türk Dil Kurumu'na göre dedikleriniz doğru değil. http://www.tdk.org.tr/yazim/default.asp?soz=t%FCrk&page=0&B1=++++Ara++++ (türk) Türk kelimesini yazınca çıkan sonuçları aşağıya kopyalıyorum. Türk Türk aksağı Türk biberi Türk Cumhuriyetleri Türk eli Türk kahvesi Türk meşesi Türkçe Türkçeci Türkçecilik,-ği Türkçeleşme Türkçeleşmek Türkçeleştirme Türkçeleştirmek Türkçesi Türkçü Türkçülük,-ğü Türkeli (ilçe) Türki Türkistan Türkistanlı Türkiyat Türkiye Türkiye Türkçesi Türkkâri türkkıyması türkkupası Türkleşme Türkleşmek Türkleştirme Türkleştirmek Türklük bilgisi Türklük,-ğü Türkmen Türkmence Türkmenistan Türkoğlu (ilçe) Türkolog,-ğu Türkoloji Türkolojik,-ği türkü türkücü türkücülük,-ğü türküleme türkülemek türküleşme türküleşmek türküleştirme |
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
|
Merhaba,
Tam olarak konuyla ilgisi olmasa da;son yıllarda dilimizde yabancı dillerin istilası(diyelim) ile ilgili bir belgeseli sizinle paylaşmak istedim.Belki izleyenleriniz olmuştur. Yabancı Tabela Kirliliğiyle İlgili Belgesel Yabancı tabela kirliliğiyle ilgili bir belgesel var. Belgeselden çok bir sunum niteliğinde olan bu izlenceyi KANAL B hazırlamış. Güzel ve etkileyici bir sunum. Mutlaka izleyin. Dosyayı indirebileceğiniz bağlantı: http://rapidshare.de/files/14850383/...eseli.rar.html |
Genel olarak Türkçe'ye dikkat edilmesi hoşuma gitti. Tabiiki arada ufak hatalar olabilir. Önemli olan bu hataların yerleşmemesi. Bu siteye üye olan herkesin en az 11 sene Türkçe dersi aldığını düşünürsek, bozuk bir Türkçe'nin bu 11 seneyi boşuna okumuş duygusu verdiğini söylemek yanlış olmaz. Belki coğrafyayı,fiziği günlük hayatta kullanmayabiliriz. Ama Türkçe hayatımızın içinde. Belki çocukluğumdan beri kitaplara düşkün olduğumdan pek hata yapmıyorum. Hızlı yazdığım zaman hatalarım oluyor tabii. Her yeni kuşak okumayı unutuyor.
|
Türkçe yazım ve imla kurallarına göre mesaj atılması iyi bir şey. Noktalama işaretleri bana göre gerekli bazı noktalama işaretleri yapılmadığı zaman anlatılan denk düşmeyebiliyor. Yapabildiğimiz kadar noktalamalrı kullanmalıyız. Diğer bir kaç forumda da dikkat edildiği için yazım epey düzeldi. Güzel bir şey düzgün yazmak. Selamlar.
|
Merhaba,
Türkçe'nin kullanımı ve dil sorunları ile ilgili birkaç site adresi... http://www.turkischweb.com/Tuerkce/seite4.htm http://www.ege-edebiyat.org/modules....rticle&sid=182 http://www.bilkent.edu.tr/~ets/kitap.html Bu konuda,gazeteci-yazar Feyza Hepçilingirler'in kitapları gerçekten eğitici ve eğlendirici.. |
İnternet yazışmalarında Türkçe karakter sorununa belki bir çözüm olur...:)Türkçe karakter çeviricisi...
http://www.turkcekarakter.com/ |
Aksaray'ın fikrine katılmıyorum. Bilgisayarı biz icat etmedik ama 'computer' demiyoruz. Yani en azından ben demiyorum, bazıları inatla kullanıyorlar. Burda önemli olan icat edip etmemek değil, kullanabileceğimiz eş anlamlı ve Türkçe **** Türkçe'ye öteden beri girmiş kelimeler varken inatla saf ve saf yabancı kelimeleri kullanmamak.
Karşılıkları dilimizde varken neden yabancı kelimeleri kullanırız? Data = Veri Solvent = Çözücü Monitor = Ekran Mouse = Fare Button = Düğme Text = Metin (Türkiye'nin Yıldızları'nı izlemişseniz duymuşsunuzdur) Paper = Makale Media = Basın Mobil telefon = Cep telefonu Mobile = Hareketli Free Kick = Serbest vuruş Shot = Vuruş Corner = Köşe vuruşu Handicap = Özür, kötü özellik Expertise raporu (Ekspertiz raporu) = Bilirkişi raporu Adaptation (Adaptasyon) = Uyum Structure (Strüktür) = Yapı, bünye Complate (Komple) = Tüm, tam, bütün Radiator (Radyatör) = Petek Department (Departman) = Şube, bölüm, daire Relax = Gevşemek, rahatlamak Ambiance (Ambiyans) = Ortam Flu = Bulanık Fantastic = Hayal ürünü, olağan üstü Mystic (mistik) = Gizemli Editor = Yayıncı, düzenleyici Supervisor = Denetleyici, danışman Best model = En iyi manken Realise etmek = Kavramak, fark etmek, gerçekleştirmek Static = Hareketsiz, durgun Balance (Balans) = Denge Fast food = Hazır yemek Restaurant = Lokanta Anti-aging = Yaşlanmayı geciktirici Jogging = Yavaş koşu Stile (stil) = tarz Ambulance = Cankurtaran Transfer = Aktarma(k), Transplantasyon = Organ nakli Harmony = Uyum, ahenk Synchronization (Senkronizasyon) = Eş zamanlılık Season (Sezon) = Dönem, mevsim Guard (Gardını almak) = Savunmaya geçmek Bodyguard = Koruma Mix = Karışım Mixer (Mikser) = Karıştırıcı Cash (keş) = Nakit Deep freeze (Dipfriz) = Derin dondurucu Pardon = Afedersiniz Trend = Eğilim, akım Sympathy (Sempati) = Yakınlık, sevgi Sympathetic (Sempatik) = Cana yakın, sıcak kanlı, sevimli Advertorial = Tanıtıcı, açıklayıcı Naturel = Doğal Nu (Nü) = Çıplak Acceptance (Akseptans) = Kabul Particule (Partikül) = Zerre Best seller = En çok satan Differantial (Diferansiyel) = Ayırıcı Puzzle (pazıl) = Bulmaca, Yapboz (Bu kelimeyi hatırlayan var mı?) Driver (Drayvır) = Sürücü Printer = Yazıcı Scanner (skaynır) = Tarayıcı Focus = Odak Circulation (Sirkülasyon) = Dolaşım Coach (Koç) = Çalıştırıcı Speculation (Spekülasyon) = Söylenti, aslı olmayan, kuram Provoke = Kışkırtmak Provocateur (Provakatör) = Kışkırtıcı Express = Hızlı Direct (Direk) = Doğrudan Challenge = Meydan okumak, davet etmek |
Bunun en büyük nedeni benim mesleğimle ilgili olarak söyleyebilirim ki, kullandığımız bilgisayar programları ve yazılımların ingillizce olmasıdır. Yardım menüleri ve kullanım menüleri ingilizce olunca zamanla insanın belleğine(hafızasına) yerleşiyor.
Hani gurbetcilerimizin çocukları konuşurken sıkıştıkları zaman veya hatırlayamadıkları zaman alışkanlıkları ile yarı türkçe yarı yabancı dil konuşurlar ya. (menünün türkçesine bir bakayım. Daha önce aklıma gelmedi. Yoksa bu türkçe midir? Ne zaman bu konuya mesaj yazsam allak bullak oluyorum. Yazdığım her kelime üzerine düşünmeye başlıyorum:) Oğlum daha 5 yaşında olmasına rağmen silmek yerine arada delete diyor. Bilgisayarda oyun oynarken hafızasına yerleşmiş. Ben dikkat etmiş olsam böyle olmazdı. Ama bilgisayarda yanlış bir şey yazınca delete bas diyoruz. Sil diyemiyoruz. Bir kısım kelimelerde özenti ile fazla kullanıldığı veya daha havalı oluyor fikri ile özellikle tercih ediliyor. Türkiyede ki yabancı bazı firmaların mallarının boykot edimesi olaylarıda firma isimlerine bakıyorsun yabancı zannediyorsun. Meğerse türkmüş. :confused: |
TÜRKÇE'NİN DOĞRU KULLANILMASI
Merhaba, buradaki ve diğer forumlardaki yazışmaları olabildiğince okumaya çalıştım. Tartışılan konular güzeldi ve yerinde yanıtlar verilmişti. Farklı noktalara değinmek istiyorum: "Sanırım" sözcüğü çoğu insan tarafından hiç düşünülmeden kullanılan sözcüklerden yalnızca biri. "Sanmak" fiilinin, geniş zaman çekimi, 1. tekil şahıs. Türkçe'nin "kısır" bir dil olduğunu düşünenlerin bu sözcüğü kullanırken biraz düşünmelerini öneririm. Yazdığınız "sanırım"lı cümlelerinizde "bence, bana göre, kanımca, galiba, zannediyorum, sanıyorum" sözcüklerinden bir tanesini bile kullansanız "yan cümlecik"in "Ğ" ile araya girdiğini de fark edeceksiniz. Üşenmeyip yazdıklarınıza göz atın. Ne çok kullandığınızı, üstelik yanlış olarak, göreceksiniz. Birleşik ya da ayrı yazılan "ki" : Kullandığınız kelimenin sonuna "ler-lar" eki getirin. Taşıyorsa birleşik, taşımıyorsa ayrı yazılacak demektir. Örnek:Tabii ki(buraya "ler-lar" koyamazsınız.) Seninki (ler alır.) Konu ilginizi çekecek mi, bilmiyorum. İstek olursa devam ederiz. Şeker Bayramı'nız kutlu olsun. |
Alıntı:
Alıntı:
Örnek verir misiniz? |
Türkçe'nin Doğru Kullanılması
Alıntı:
"sanırım küçük iskender'in boşluk ve noktalama işareti kullanmadan yan yana yazdığı bir yazısı vardı 666 kitabının içinde ( ya da başka bir kitaptı tam hatırlayamadım) okunması oldukça zordu ama komikti" Tam yerine oturmasa da ilk bulduğum "sanırım"lı cümle Backyard'ın iletisi oldu. Sanmak, geniş zaman, 1.Tekil şahıs: Süreklilik bildirir. İleri sürdüğünüz düşüncenin doğruluğundan emin değilseniz, kuşkunuz varsa, "galiba" veya "sanıyorum" kullanılmalıydı. Dilimizin zenginliğini sağlayan nokta, bir duyguyu, düşünceyi, eylemi anlatmak için birden çok sözcük olmasındandır. Tek başına bir tek "sanırım"la dili kuruturuz. Çeviri eserlere dikkat ediniz, bir sayfa içindeki "sanırım"ları kırmızı kalemle işaretlediğinizde gelincik tarlasına döndüğünü göreceksiniz. Açıkçası beni çok rahatsız ediyor. |
Alıntı:
|
Türkçe'nin Doğru Kullanılması
Alıntı:
Nasıl anlatsam , buradan yani, bilemiyorum. Bir ara "ğ" kullanımını kaldırmak istemişlerdi. Bilgisayarda kullanılması zor oluyormuş diyerek. "yağdığını, yazdığını, geldiğini" sözcüklerindeki gibi. "Sanırım" kullanıldığında tek bir cümle ile söylemek istediğini anlatıyor görünürsünüz oysa anlam kaymaları oluşur. Bu, "ekonomik yazım" değil, kuru bir söylem olur. Sanırım beni seviyorsun?----- Beni sevdiĞini sanıyorum.-- Galiba beni seviyorsun. (soru ve kuşku anlamı taşıyor.) En iyisi siz doğal düşünüp "sanırım"lı cümle kurun, ben üzerinde fikir yürüteyim. :=)) |
Tiya açıkçası sanırım ve ğ ile ilişkili bu yazıları bende kavrayamıyorum..
yani ğ girince ne oluyor... |
Dil canlı bir varlıktır, kontrol edilemez! Sadece gelişimini yönlendirebilirsiniz. O yüzden üzerinde çok fazla durmamak gerek :) Ayrıca dilde kendisine has enaz çaba yasası olduğundan bozuk söylemler de her zaman olacaktır... Serzenişte bulunduğumuz ***, msj, *** gibi kullanımların cep telefonu ya da net ortamında bolca kullanılması da bundan :)
|
Bu konu başlığına bugün tesadüf ettim ve üşenmeden ilk sayfadan itibaren okudum. Aslına bakarsanız siteye neden bu kadar hayran kaldığımı bugün bir kere daha anladım.:)
İnternet ortamında rahatsızlık hissettiğim konulardan biri burada dile getirilmiş, hatta bir nevi düşünce ve duygularıma gönderilen iletilerde tercüman olunmuş, teşekkürler. Son yıllarda ülkemizde internet kullanımı ciddi derecede yaygınlaştı, bu bir gerçek. Fakat maatteessüf güzel dilimizi doğru kullanmaya gösterilen itina da giderek azaldı. O derece ki "boshwer", "efet", "gidiorm", "geliorm", "editleme", "apgreyd" gibi daha örneklerini çoğaltabileceğimiz kelimelerden oluşan uydurukça bir dil konuşulmaya başlandı. Hatta bu kelimelerle yazışmak bir ayrıcalık ya da bir kabiliyet olarak görülür oldu. Oysa ki asıl meziyet dilimizi bozmadan, asli halini muhafaza ederek konuşmak ve yazışmak değil mi! Bu konuda sarf ettiğiniz çabalar takdire şayan. Dilerim ki çalışmalarınız sanal alemdeki genç kitleye bir örnek teşkil eder ve bu tarzdaki oluşumların çoğalmasına vesile olur. Alıntı:
|
Tiyak öncelikle ağaçlar nete hoş geldin demek istiyorum.
Sitede Türkçenin kullanımına özen gösterilmesi konusunda, gerçekten haklısın. Bu konuya dikkat ediyoruz. İnternet dilindeki bu kısaltmalardan ben de hiç hoşlanmıyorum. Önceden bu kısaltmaların yanlışlıkla yazıldığını zannediyordum. Meğerse öyle değilmiş:) İmla kurallarına da elimden geldiğince dikkat etmeye çalışıyorum. Senin gibi genç arkadaşların bu konuda duyarlı olması çok güzel. Aramıza hoş geldin. Sevgiler. |
Hoşbulduk, teşekkür ederim.
|
Merhaba herkese, anlaşılmayan "sanırım ile "ğ" bağlantısını bir dilbilimci daha net açıklayabilirdi. Necmiye Alpay dışında tüm beğendiğimiz yazarların da bu hataya düşmeleri açıkçası beni umutsuzlaştırıyor.
Elimden geldiğince açıklamaya çalışayım: Sanırım---- Sanmak fiili---- Geniş zaman---- 1. Tekil şahıs Günümüzde bu sözcük "bana göre, kanımca, zannediyorum, galiba, zannımca" gibi sözcüklerin yerine kullanılıyor ve dilde ekonomiye gidildi sanılıyor. Görünüşte öyle gibi. Ama bu "ekonomik yazım "değil, dilin kısırlaştırılmasıdır. Aynı hata "üzgünüm" sözcüğüyle de işleniyor. Oysa dilimizde (Türkçe veya değil) üzüntüyü ve özür dilemeyi hatta bunların derecelerini anlatan başka sözcükler de var. Bir tek "üzgünüm" müteessir olmayı, ya da af dilemeyi tam anlamıyla karşılamaz. "Sanırım"a dönersek. Dikkat edin bu sözcüğü kullandığınızda yan cümleyi-cümleciği ortadan kaldırıyorsunuz. (Geniş zaman kipi ile, şimdiki hatta gelecek zaman kipleri de karışıyor.) Yan cümlecikler, içinde "yumuşak g" barındıran sözcüklerle başlar. Ardından gelen sözcükteki doğal "ğ"den söz etmiyorum. Sanırım yağmur yağacak cümlesini ele alalım: Doğrusu: Galiba yağmur yağacak? Soru ve emin olamama Yağmur yağacağını sanıyorum. Yine kuşku belirtiyor.Yağmak sözcüğü "ğ" alarak kullanılıyor. Sanırım yağmur yağacak. Yüklem gelecek zaman olmasına karşın "sanırım" sözcüğüyle emin olma durumu, hem de "şimdi" değil, "her zaman" emin olma durumunu gösterir. Konu eskise de söz veriyorum daha iyi bir örnek bulursam foruma yazacağım. |
ğ sesine bu kadar takılmayın çünkü türkçenin kendisinde böyle bi ses yok. Aslına bakarsanız türkçenin büyük ünlü uyumundan başka bir kuralı da yok :) diğerleri sonradan oluşturulmuş zoraki kurallar olduğundan havada kalıyor...
|
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 23:16. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024