agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Üretim, Bakım, Düzenleme, Temel Malzemeler > Organik Tarım
(https)




Beğeni Düzeni24Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 17-07-2008, 12:52   #61
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 19-06-2008
Şehir: Artvin
Mesajlar: 394
Galeri: 25
İstemek Başarmaktır

Evet, istemek başarmaktır. Zaten bu formu açan ve katılan insanlar, bir şeylerin farkına varıp, kaliteli bir paylaşım ve üretim için elinden geleni yapmaya çalışıyor. Karşılığı, evlatlarımız ve geleceğimiz için daha iyi bir yaşam.


Düzenleyen Emine Aktaş : 29-08-2008 saat 12:36
Emine Aktaş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-07-2008, 16:02   #62
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 2,419
Galeri: 5
Armutlu yarımadasında organik tarım çalışmaları

Yalova valiliği tarafından yapılan çalışmalarla, Armutlu yarımadası ekolojik turizm ve organik tarım geliştirme havzası oldu.

Armutlunun Mecidiye, Hayriye ve Selimiye köyleri organik tarım havzasını oluşturmakta, aralarında Fıstıklı ve Kapaklı Köylerinin de bulunduğu beş köy aynı zamanda Yeşil - Mavi turizm seyir yolu üzerinde yer almaktadır.

http://www.yesilmaviyol.com/proje.asp

Mecidiye köyünde 6 yetiştirici 2007 yılında organik tarım sertifikası almış, Fıstıklı'dan 75 çiftçi organik zeytin yetiştiriciliği yapmak üzere sertifikasyona giriş yapmışlardır.

Ayrıca Armutlu kaymakamlığı sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfı tarafından hayata geçirilen Hayriye köyü süt sığırcılığı, Fıstıklı köyü seracılık, Selimiye köyü kiraz yetiştiriliciği projeleri başarıyla uygulanmakta, bölgede önemli geçim kaynaklarından olan arıcılık kaymakamlık tarafından açılan kurslarla desteklenmektedir.

2004 yılından bu yana Yalova valiliği ile ortak çalışmalar yapan, Dr. Sosyolog Tülay Andiç'in sahibi olduğu Thuya Ekoçiftlik ekopansiyon ekolojik turizm sertifikalı bir işletme olarak Armutlu yarımadası orman köyleri ekolojik tarım, ekolojik turizm konseptli bölgesel kalkınma modelinin pilot çalışması.

http://www.thuya-ekopansiyon.com/

Dün Mecidiye köyünde, sertifikalı üreticilerin katıldığı ilk organik ürünler pazarı açıldı,

Pazarda yöre ürünler olan zeytin, zeytinyağı, bal ve kekik ilk göze çarpan ürünlerdi;
Name:  adobe 988.jpg
Views: 2789
Size:  47.6 KB


Zeytinyağından yapılmış doğal sabunlar;
Name:  adobe 990.jpg
Views: 2889
Size:  41.3 KB

Bal ve dut pekmezi
Name:  adobe 952.jpg
Views: 2588
Size:  43.2 KB
Name:  adobe 997.jpg
Views: 2512
Size:  46.5 KB

Thuya ekoçiftlik ürünleri
Name:  adobe 995.jpg
Views: 2701
Size:  51.2 KB

Ferda Ülkümen Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 28-08-2008, 16:27   #63
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Galeri: 181
Organik nedir ? Kimin organiği ?

Merhaba,

Organik nedir?

Eğer Organik bir meyveden kasıt, katkısız, ilaçsız ve kimyasal müdahale olmadan kendi haline yetişen yiyecek ise, Ülkemizde yetiştirilen ürünlerin yarısından fazlası zaten kayıtsız organik sınıfına girebilir. Çünkü ürünlerinin organik olduğunu belgeleyecek o pahalı sertifikaları asla satın alamazlar.

Ama Organik olmanın tanımını yabancılar gibi belirlemeye kalkarsak zaten organik yiyecek diye birşey olamaz çünkü otobana yakın olanları da organik saymıyorlar, 10 mil çevre içinde herhangi bir ilaçlamayı da kabul etmiyorlar.

Ama bizim insanımızın yetiştirdiği meyve ve sebzenin büyük bölümü organik sayılır. Hangi çiftçimiz o pahalı gübreleri kullanabiliyor ki? Hangi çiftçimiz pahalı ilaçları satınalabiliyor ki?

Bizim çiftçimizin çoğunun birkaç ineği, keçisi, koyunu veya başka hayvanı vardır. Dolayısıyla, çoğu hayvanlarının gübresini kullanır. Böylelikle organik tanımına tam olarak girmese bile en azından sağlıklı besinler ürettikleri kesin.

Ama yabancıların organik tanımına girebilmemiz için yine yabancılara bir sürü para ödememiz gerekecekse varsın sebzemiz, meyvemiz sertifikasız olsun. Ben köylümüze ve çiftçimize güveniyorum.

İlk başta birkaç ilaç veya tohum pazarlamacısının ucuz dedikodusunun peşinden gidip, bedava olduğundan bazı zararlı malzeme kullanmış olabilirler. Ama artık uyandılar. Herkes eski sisteme döndü veya dönüyor.

Saygılar.

Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 28-08-2008, 17:01   #64
Ağaç Dostu.
 
MSaygin's Avatar
 
Giriş Tarihi: 25-01-2006
Şehir: Adana
Mesajlar: 1,794
Galeri: 36
Oğuz Bey benim gözlediğim kadarıyla, en azından kendi çevrem için konuşursam, Adana'da şehir içinde bir mahallede yaşayan bizlerin süpermarketlerden aldığı sebze ve meyvenin hemen hemen hiç biri bahsettiğiniz yoksul köylüler tarafından üretilmiyor.Bugün bir süpermarketten veya şehir pazarından alacağınız tüm sebze/meyve bahsettiğimiz kimyasalları rahatça alabilecek ve malesef alan, tüketen belli büyüklükte çiftçiler tarafından üretiliyor.
Kendi mahallemdeki süpermarket zincirinde satılan ürünlerden salatalık, domates, biber ve nektarin benim şahsen tanıdığım insanlar, çiftçiler tarafından üretilip satılıyor, depolarında çuval çuval duran, üretimde kullanılan kimyasal gübrenin haddi hesabı yok.

Zamanında, belki 15 sene önce TRT'de bir programda göstermişlerdi.Kamera eşliğinde bir köye incelemeye gidiyor ilgili ekip, oradaki yoksul köylüye soruyorlardı ne kadar gübre/ilaç attığını.Yetkili kameraya konuşurken bir kaç gram atılacağını söylerken, köylü bir maşrapa getirdi, "bununla doldurup doldurup atıyoruz" dedi.Hiç unutmam o programı

MSaygin Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 28-08-2008, 17:29   #65
Ağaç Dostu
 
caretta's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-06-2007
Şehir: Izmir
Mesajlar: 545
Galeri: 121
Benim burada gördüğüm uygulama da herkesin seralarında kendi için yetiştirdiği bir küçük kısım var, onlar kendi kısımlarını ilaçlamadan yiyip diğer kısımlarını (ilaçlananlar) satıyorlar.
Organik tarım yapan bir köyümüzde 12 çiftçiyle işe başlanmıştı,katılmayanlar zamanla katılanlarla gerek dalga geçerek gerekse müdahale ederek bütün üyeleri vazgeçirerek organik tarım projesine ket vurdular.
Sertifika paralarına destek olunan köyde şu an devam ettiren bir kişi var. O da muhtar.


Düzenleyen caretta : 28-08-2008 saat 17:32 Neden: eksik kelime
caretta Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-09-2008, 00:03   #66
Ağaç Dostu
 
Cumhur Tonba's Avatar
 
Giriş Tarihi: 08-07-2008
Şehir: EDİRNE-ANTALYA
Mesajlar: 11,420
Galeri: 80
Sayın Cello.
Peki koyununuz organik gıdalarla beslendimi? Onuda hesaba katmanız lazım.

Cumhur Tonba Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 04-09-2008, 16:46   #67
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 16-05-2007
Şehir: YALOVA
Mesajlar: 4,833
Merhabalar !

Gerçekten vali beyi burdan kutlamak lazım. Benim düşüncem bu mavi yeşil yol projesi Yalovaya verilebilecek en büyük hizmetti. Sadece Elmalık köylüleri tarafından bilinen İSTİKAM TEPE diye bir yer bu proje kapsamında açılmış bir piknik alanı. Çok güzel düzenlenmiş. Yaklaşık bir ay önce bir iş sonrası arkadaşlarımla birlikte gidip bir öğlen vakti bizde malgal yapıp doyasıya manzarayı seyrettik.

Ferda hanım organik tarım konusunu forma taşımanız ve bizlerle buluşturmanız gerçekten güzel bir çalışma. Bize yukarı köylere bir yol göründü Yalovadan. Bir şey öğrenmek istiyorum bu organik ürün satışları belli tarihlerdemi yapılıyor yoksa her gün varmı merak ettim.

Sevgi ve saygıyla.

cemal.S Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-10-2008, 10:05   #68
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 19-06-2008
Şehir: Artvin
Mesajlar: 394
Galeri: 25
Organik Tarım Konusunda En Önemli Soruna Bir Çözüm Önerisi

Organik tarım, özellikle son 10 yıldır giderek artan oranda kullanılmaya başlayan bir kavram. 1940’lardan önce böyle bir kavram yoktu. Çünkü bir tarımsal ürünün organik ya da organik olmaması konusu, olabilirliğini düşünmeye hiç gerek olmamıştı. 1970’ lere kadar olan süreçte de pek ihtiyaç hissedilmedi. Ancak 1970’ ler sonrası insanlar, özellikle Avrupa halkları, tarımsal ürünlerin üretimi sırasında birçok kimyasal kullanıldığını, bu kimyasalların sağlığa ve çevreye zararlı olabileceği düşünülerek konu üzerinde odaklanılmaya başlandı ve görüldü ki tarımsal ürünlerde hastalıklara karşı kullanılan ilaçlar, bu ürünleri tüketen insanların da sağlığını olumsuz etkileyebilmekte. Görüldü ki kullanılan gübreler yeraltı sularını tehdit ediyor, ürünleri lezzetsizleştiriyor, toprakları bozuyor ve en önemlisi “gelecekte acaba o eskiden yediğimiz mis gibi gıdaları bulabilecek miyiz? Çocuklarımız, torunlarımız bunları tadabilecek mi?” sorusunu sormamıza yol açıyordu.

Peki, organik tarım tam anlamıyla nedir? Açıkçası bu konuda benim dahi çok şikâyetim var. Açık açık bu kavramın ne olduğunu, neleri içerdiğini bilmiyoruz. İnternette yaptığım kısa bir arama sonucu aldığım organik tarım tanımlarına gelin bir göz atalım:

Tanım 1- "Organik Tarım, kelime itibariyle sentetik ve kimyasal ilaçlar ile gübrelerin kullanımının yasak olduğu kontrollü bir üretim şeklidir”.

Sorgulama 1- Bu ifadeden anlıyoruz ki organik tarımda sentetik ve kimyasal ilaçlar ve gübreler yasaktır ve bu üretim kontrollüdür. Peki, organik tarım sadece bu mudur?

Tanım 2- Organik (ekolojik/biyolojik) tarım; toprağı, havayı, suyu koruyarak ona zarar vermeden sürdürülebilir üretimi sağlamak; biyoçeşitliliği korumak, kontrollü ve sertifikalı üretim metodu ile tüketiciye sağlıklı ürünler sunmaktır.

Sorgulama 2- Bu bence daha iyi bir tanım.

Tanım 3- Ekolojik Tarım; üretimde kimyasal girdi kullanmadan, üretimden tüketime kadar her aşaması kontrollü ve sertifikalı tarımsal üretim biçimidir.

Sorgulama 3- Bu tanım daha çok gıda güvenliği kaygılarına odaklanmış bir tanım. Tam olarak açıklamıyor.

Tanım 4- Organik tarım, geleneksel tarımla karşılaştırıldığında daha az dış tarımsal girdilerin kullanıldığı, fakat daha çok biyolojik yoğunluğun yer aldığı alternatif bir tarım sistemidir.

Sorgulama 4- Evet bu da işin bazı kısımlarını açıklayan bir tanım. Hiç tarımsal girdi kullanmadan üretim yapmak söz konusu değil. O halde bu işin adı tarımsal üretim değil doğadan toplayıcılık olmalı. Ki onda bile girdi olarak işgücü var.

Tanım 5- Organik Tarım (Biyolojik, Ekolojik Tarım): Tarımsal üretimin insana ve çevreye zarar vermeden gerçekleştirildiği, ekolojik sistemde sentetik kimyasallar ve bu kimyasalların hatalı uygulamaları sonucu kaybolan doğal dengeyi yeniden kurmaya yönelik bir tarım yöntemidir. Organik tarım bir “alternatif tarım” yöntemi değildir. Geleneksel tarımın, günümüz teknoloji ve koşullarında uygulanmasıdır. Konvansiyonel tarım ise “sentetik kimyasal tarım” olarak ifade edilmelidir. Sürdürülebilir, IPM, alternatif, iyileştirilmiş tarım yöntemleri organik tarım olarak değerlendirilemez. Bu tarım yöntemlerinde sentetik kimyasalların kullanımı kontrol altına alınırken organik tarımda sentetik kimyasal girdiler kullanılmamaktadır.

Sorgulama 5- İşte bir otorite daha çıkıyor ve az önce başka bir tanımcının “alternatif” dediğine “alternatif değildir” diyor. Kafamız daha da karışıyor.

Organik tarım yönetmeliğinde iyi bir tanım var gibi. Ancak buradaki tanım da organik tarımı açıklamıyor, organik tarım faaliyetlerini açıklıyor. Buna göre “organik tarım faaliyetleri: Toprak, su, bitki, hayvan ve doğal kaynaklar kullanılarak organik ürün veya girdi üretilmesi ya da yetiştirilmesi, doğal alan ve kaynaklardan ürün toplanması, hasat, kesim, işleme, tasnif, ambalajlama, etiketleme, muhafaza, depolama, taşıma, pazarlama, ithalat, ihracat ile ürün veya girdinin tüketiciye ulaşıncaya kadar olan diğer işlemlerini ifade eder.” denilmekte.


Daha da çok tanım bulabilir ve değerlendirebiliriz ancak okuyucuyu sıkmak istemiyorum. Burada bir gerçeği kısaca anlatmak istedim. Bu gerçek açığa kavuştuğunda şu sorular cevap bulabilecek:

1- Organik tarım neden yeteri kadar gelişmiyor?
2- Organik tarımsal üretim yapmak neden zor?
3- Organik ürünleri pazarlamak neden zor?
4- Neden tüketici istediği organik ürünü kabul edilebilir fiyata istediği zaman ulaşamıyor?

Açıkçası organik tarımın “ne” olduğu, nasıl yapılması gerektiği şu an itibarı ile tam belirli değildir. Tarım Bakanlığımızın yayınladığı yönetmelik elbette kimi konuları ortaya koyuyor (yönetmeliği http://www.tarim.gov.tr/arayuz/10/ic...fl=organik.doc web adresinde görebilirsiniz).

Ancak maalesef bu yönetmelik uluslar arası çapta denetlenebilir değil. Bazı kuralların nasıl olması gerektiğini ortaya koyuyor ancak bize tam olarak bir yol haritası çizmiyor. Sayın bakanımız bir beyanında, “tarım sektöründe entelektüeller yok, bu yüzden sektör gelişmiyor” demiş. Bu görüşe katılıyorum ve konuyla ilgili eleştirilerimi açıklayıp, düzeltmelerle ilgili yol almayı umuyorum. Bana göre en önemli sorunlar şunlar:

1- Mevcut yönetmelik, uluslar arası anlamda tanınır olabilecek yapıya haiz değil. Bu yönetmeliğin uluslar arası anlamda geçerli olabilmesi için öncelikle ISO 45011 standardına uygun yazılması gerekmekte.


2- Yönetmelikteki bazı izin verilen maddeler, uluslar arası alanda izin verilmeyen maddeler. Geçenlerde organik elma üreten bir tanıdığım bana elma iç kurdu ile nasıl savaşabileceğini sordu. Adını hatırlamadığım bir kimyasal adı söyledi. Dediğine göre bu kimyasal ülkemizde organik tarım için izinli ancak Avrupa’ da yasakmış. Bu durumda şöyle bir soru oluşuyor kafamızda: Avrupa’ nın organik ürünleri bizimkilerden daha mı organik?


3- Şu an bir üretici organik tarım üretimine başlamak istese elbette öncelikle bir sertifikasyon kuruluşuna gitmek zorunda. Oradan aldığı kimi yönergelerle üretimini yapmaya çalışıyor. Üretimle ilgili çalışmalar kontrolörler vasıtası ile yürütülüyor. Çok net bir sistem olduğu söylenemez. Bence sağlıklı yapı şöyle olmalıydı: devlet onay birimi olmalı, bir sivil toplum örgütü yayım birimi olmalı. Örneğin bu örgütün oluşturduğu teknik komite ve standart komitesi standartları yayınlamalı. Standartlar tüketici derneklerinden, üniversitelerden, bakanlıktan, perakendecilerden görüş alınarak çıkarılmalı. Ve bir de tescil ve sekreterya işlerini yürüten bir özel şirket olmalı. Başvurular bu şirkete gelmeli, başvuru başına kuruş bazında cüzi bir ücret alınmalı ki şirket faaliyetine devam etsin. Bu şirket ilgili bilgi ve raporları dönemsel olarak bakanlığa ve kamuoyuna açıklamalı.

Şu an maalesef organik tarımda sadece ülkemiz değil dünya çapında tam bir sistematik yapılanma yok. Bence organik tarım bu yüzden yeterince yaygınlaşamıyor.

Bu konuda en etkin çalışan uluslar arası kurum IFOAM. IFOAM’ ın uluslararası alanda geçerli olan bir standardı var ( http://www.ifoam.org/organic_facts/j...e-Document.pdf web adresinde görebilirsiniz). Ancak dünya çapında sadece bazı belgelendirme kuruluşları IFOAM standartları ile çalışıyor. Bence ülkesel bazda IFOAM ile anlaşmak ve ülkemizde yerel bir IFOAM bürosu açmak, organik tarım konusunda çalışan bir sivil toplum kuruluşunu bu standartları ülkemize adapte ederek tercüme eden bir birim haline getirmek ve bir (belki yarı resmi) bir şirket aracılığı ile belge ve sistem takibi yapmak çok faydalı olacaktır.

Böylece tüm dünyadaki ilgili çevrelerin eleştirilerine rahatça göğüs geren bir organik tarım sistemine sahip olunabilir. Böylece organik tarım ülke çapında kolayca yayılır. Zamanla organik tarımsal üretim bilgisine, organik ürünlere ulaşmak kolaylaşır; ürünlerin fiyatları makul seviyelere gelebilir ve organik ürün ihracatımız sağlıklı şekilde artar. Bu yöntemin uygun olduğunu düşünmemin sebebi, iyi tarım uygulamalarında Eurep derneğinin, Eurepgap standartlarında benzer yapıyı kurmuş olması. Şu an Eurepgap sistemi olabildiğince sağlıklı ilerliyor. Belge sayıları artıyor, üretici sürekli standardize edilmiş iyi bilgiye ulaşabiliyor. Sayı vermek gerekirse 2002 yılında 4.000 olan Eurepgap belgeli üretici sayısı şu an 50.000 in üzerinde. Bu sayı, grup üreticileri 1 belge aldığı için gerçek sayının çok daha fazla olduğunu düşünmeliyiz elbette.

Oluşturulacak iyi bir istemin acilen gerektiğine inanıyorum. Bana “Nasıl organik tarım yapacağız?” diye soran üreticilere göreceli olmayan, net cevaplar vermek istiyorum. Yukarıda bahsettiğim yapının organik tarım sektörünün bu en önemli sorununa iyi bir çare olacağını düşünüyorum.

Benim de üyesi olduğum “Organik Tarım Derneği” ile bu konuda çalışmalar yapmak, ilgili kişilere iyi ve doğru bilgileri uygun standartların şemsiyesi altında aktarabilmek istiyoruz. Bizimle bu çalışmalara katılmak veya organik tarım konusunda gönüllü çalışmalarda bulunmak isterseniz, www.otd.org.tr web adresinden, sembolik bir üyelik ücreti ödeyerek derneğimize üye olabilirsiniz.

Konu ile ilgili bilgi eksiğim veya hatalarım varsa affınızı diler, sözlerimi 20 yüzyıl öncesinden azat edilmiş bir köle olan Epiktetos lakaplı bir filozofun öğüdü ile tamamlamak isterim: “Yürürken bir çiviye basmamaya, ayağının burkulmamasına özendiğin gibi, seni yöneten aklın da çarpılmamasına özen!”

Saygı ve sevgilerimle,
Hakan Ozan Erzincanlı
Ziraat Yüksek Mühendisi
www.tarimsal.com

YeniBON beğendi.
Emine Aktaş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-12-2008, 23:32   #69
Ağaç Dostu
 
ilker_eroglu's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-07-2007
Şehir: İstanbul-Hadımköy
Mesajlar: 1,284
Galeri: 4
Merhabalar,

Üretilmesini tavsiye ettiginiz sebze ve meyveleri paylaşabilirmisiniz.

İlker

ilker_eroglu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-12-2008, 13:26   #70
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 19-06-2008
Şehir: Artvin
Mesajlar: 394
Galeri: 25
Her türlü sebze ve meyve, çevreye uyumu göz önünde bulunduralarak organik üretim yöntemleri ile yetiştirilebilir.

Emine Aktaş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-12-2008, 21:54   #71
Ağaç Dostu
 
ilker_eroglu's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-07-2007
Şehir: İstanbul-Hadımköy
Mesajlar: 1,284
Galeri: 4
Maddi kazanç olarak düşünülürse diye sorumu genişletmek isterim

ilker_eroglu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-12-2008, 16:40   #72
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 04-12-2008
Şehir: istanbul
Mesajlar: 27
Organik tarım yapacağımız tarlayı nasıl işlemeliğiz ve gübreyi hangi aşamada kullanmalıyız. Yardımcı olursanız sevinirim

AkinGulbaz Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-12-2008, 18:33   #73
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 19-06-2008
Şehir: Artvin
Mesajlar: 394
Galeri: 25
Organik sebze ve meyveler, arz- talep dengesine göre maddi getiri sağlarlar. İnsanlar, yiyeceğimiz yiyeceklerin sağlığımıza ve genetiğimize etkisini öğrendikçe, yediği yiyeceklerin nasıl üretildiği konusunda da titizlik gösterirler. Bu bağlamda hangi sebze veya meyvenin daha çok kazanç getireceği konusunda ayırım yapmak zor olur.

Bu konuda, en çok kimyasal kirlenmeye uğramış yiyeceklere alternatif üretmek mantıklı olandır.

Emine Aktaş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-12-2008, 18:35   #74
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 19-06-2008
Şehir: Artvin
Mesajlar: 394
Galeri: 25
Organik tarımda, sentetik kimyasal maddelerin (örn. genelde gübreler, ot ilaçları, bitki koruma ürünleri, insektisitler ve pestisitler) kullanımı yasaklanmıştır. Bitkiler öncelikle hastalıklara dirençli türlerin seçilmesi ve uygun toprak işleme metotları vasıtasıyla korunmaktadır. Bunlar:

- ürün rotasyonu, örn. aynı arazide ardışık olarak aynı ürün yetiştirilemez. Bu metodun temelini oluşturan mantık, parazitler gelişemez ve bitki besinleri aşırı tüketilmez.

- sıra çalıları ve ağaçların dikilmesi, sadece peyzajı daha hoş yapmaz, aynı zamanda parazitlerin doğal predatörleri için barınak sağlar ve komşu alanlardan gelen kirlilik maddelerine karşı fiziksel bir bariyer oluşturur.

- ara ürün yetiştirme, örn. bir ürün diğerlerinin parazitleri tarafından seviliyorsa, farklı ürünlerin paralel işlenmesi.

Organik tarım, iyi-bozunmuş gübre ve organik kompostlar (örn. çimen vb.) ve yeşil gübre gibi doğal gübreleri kullanır. Örn. bu amaç için dikilmiş yonca ve hardal gibi bitkilerin toprağa karıştırılması.

Bitkileri hastalık ve zararlılardan korumak gerektiğinde, bitkisel, hayvansal veya mineral orijinli doğal maddeler kullanılır, örn. bitki ekstraktları, faydalı predatörler, kaya unu veya toprak yapısını ve kimyasal kompozisyonunu ıslah eden ve bitkileri kriptogamik saldırıdan koruyan doğal mineral maddeler.

Organik toprak işleme teknikleri, doğal dengeyi düzenler.

Emine Aktaş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-12-2008, 19:10   #75
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 19-06-2008
Şehir: Artvin
Mesajlar: 394
Galeri: 25
Organik gübre verilmesi; Bitki ekimi yapılmadan ve yapıldıktan sonra , toprak ve yaprak tahlillerine göre gübreleme yapmak, ideal olan gübreleme yöntemidir.

Emine Aktaş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-12-2008, 23:12   #76
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
Herkese Merhaba;

Ben biyolojik mücadele ile ürünlerimi yetiştiriyorum ve inanın daha az masraf ve daha çok ürün elde ediyorum .Gübre masrafımda azaldı .Bilgi almak isteyen arkadaşlara solarizasyondan itibaren anlatabilirim .

Oğuz Alper Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-12-2008, 02:14   #77
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 04-12-2008
Şehir: istanbul
Mesajlar: 27
Merhaba arkadaşlar, benim bir dönüm kadar bir bahçem var ve organik sebze yetiştirmek istiyorum. Fakat bu işlerle ilgili fazla bilgim yok. Kasım ayında derin sürüm yaptırdım bundan sonraki aşamada çiftlik gübresi kullanmak istiyorum fakat zamanını bilmiyorum. Kesekleri kırdırdıktan sonramı şimdimi yoksa ekimden hemen öncemi gübre kullanmam gerekiyor. Yardımlarınızı bekliyorum


Düzenleyen AkinGulbaz : 24-12-2008 saat 02:51
AkinGulbaz Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-02-2009, 17:46   #78
Ağaçsever
 
muhacir07's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 85
Arkadaşlar merhaba!Ben de organik tarım meraklısıyım.Hatta İstanbul da açılan organik pazarı duyunca ,keşke Antalya nında bir organik pazarı olsa diye iç geçirmiştim.Sonunda bizim de bir organik pazarımız oldu.İlk haftalar müdavimiydim,şimdilerde hiç uğramaz oldum.Halk arasında malum bu tür güzel şeylere çamur atma sevdası her zaman vardır.Etrafta tohumlarının organik olup olmadığıyla ilgili söylentiler var.Ben tohumlarınında sertifikalı olduğunu düşünüyorum.Yanlışsa lütfen düzeltir misiniz?

muhacir07 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-02-2009, 17:53   #79
Ağaçsever
 
muhacir07's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 85
Bir de fiyatları zannedildiği gibi anormal değil,bu da biraz kafamı karıştırıyor.Pahalı olmasını tabikide istemem ama organik sebzeler pahalı olur diye biliyorduk hep.Sadece kurutulmuş ürünler bayağı pahalı oluyor.

muhacir07 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-03-2009, 17:48   #80
Ağaçsever
 
zm_sayhan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-05-2008
Şehir: Konya
Mesajlar: 40
Organik Soğan Yetiştiriciliği

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi flyakan Mesajı Göster
Organik soğan yetiştiriciği hakkında bilgiye ihtiyacım var(ingilizce ve italyanca farketmez) özellikle hastalıklarla mücadelesi konusu işime yarar ama diğer bilgilere de göz atmak istiyorum.Elinde bu bilgiye sahip olan arkadaşlar hızla benle paylaşırsa mutlu olurum....
Organik Soğan Yetiştiriciliği
İklim istekleri:
Ilık iklimlerden serin iklimlere kadar değişik iklimlerde yetişebilen soğan bitkisi gündüzleri sıcak ve kurak, geceleri ise serin şartları sever. Ayrıca yağışlı bir ilkbahar iklimi ister. Işıklanma ve sıcaklık soğan için vazgeçilmez faktörlerdir. Gelişme döneminde 18-20 oC civarındaki sıcaklıklar istenir. Baş bağlama döneminde ise sıcaklığın 23-26 oC civarlarında olması ideal baş gelişmesi için gereklidir. Baş kuruma döneminde kuraklık arzulanır. Aksi halde yağışlar ile nemlenen toprakta soğanlar hemen yeniden kök meydana getirerek gelişmelerini sürdürmeye başlarlar. Gün uzunluğu da soğan üretiminde önemli diğer bir faktördür. Soğan tam anlamıyla bir geçit bölgesi bitkisidir.
Toprak istekleri: Soğan kumlu killi, killi kumlu, humuslu, kuvvetli topraklarda iyi yetişir. Fazla sulak topraklardan elde edilen soğanların depo ömürleri kısadır. Zayıf topraklardan alınan soğanların başları ufak kalır ve verimleri düşer. Soğan besinlerce zengin, derin ve kabuk bağlamayan topraklarda iyi yetişir.
Taban suyu yüksek arazilerde ve ağır killi topraklarda yetiştirilmemelidir. Organik topraklarda yüksek verim elde edilir. Asidik toprakları sevmez, alkalin karakterli toprakları tercih eder. Soğan için uygun pH değerleri 6.5-7.5 arasıdır.
Erken dönemde pazar için yetiştirme yapılacaksa allüviyal karakterli topraklar tercih edilmelidir. Böyle topraklarda yetiştirilen soğanlar erken hasat edilirler, ancak depolanma süreleri kısa olur. Kış mevsimi için yetiştirilecek soğanlar killi topraklarda yetiştirilmelidir. Killi topraklarda yetiştirilen soğanların depo ömrü daha uzundur.
Toprak işleme ve ekim: Soğan tarımında toprak işlemenin amaçları; iyi bir tohum yatağı hazırlamak, ön bitkiden kalan sap artıklarını gömmek, toprağı havalandırmak, yabancı otları yok ederek toprakta depolanan suyu artırmaktır. Bu amaçla, ön bitkinin hasadından sonra soğan ekilecek tarla kulaklı pulluk ile sürülmeli, ilk sürümden sonra, düşen yağışlar nedeniyle önemli bir otlanma görülürse toprak kazayağı ile işlenmelidir. Ön bitki tahıl ise anız yakılmamalı, biçerden arta kalan saplar saman makinesi ile alındıktan sonra gölge tavı (anız tavı) kaybolmadan dekara 2 kg üre gübresi verilerek sürülmelidir. Eğimli tarlalarda sürüm-ekim işlemleri eğim doğrultusunda değil, eğime dik olarak yapılmalıdır.
Soğan ekilecek tarlada toprağın çok iyi işlenmiş ve ekime hazırlanmış olması gerekir. Zira soğanın çimlenme süresi çimlenme dönemindeki hava şartlarına bağlı olarak 3-4 haftaya kadar uzayabilir. Aynı zamanda soğan tohumları küçük ve kalın kabuklu olduğundan suyu alabilmesi için toprakla iyi temas etmesi gerekir. Bu nedenle soğan ekimi yapılmadan önce toprak iyice inceltilir ve biraz sıkıştırılır. Kazayağı ile yüzeysel olarak işlenip diskaro ile inceltilen toprak sürgü çekilerek düzeltilmiş ve bastırılmış olur.
Tarım topraklarının üretim gücünün ve sağlığının korunması, ilaçlara bağımlılığın azaltılması ve üretilen soğan bitkisinin sağlığı için ekim nöbeti uygulanmalıdır. Tarım yapılan alanlarda aynı bitkinin aynı tarlaya üst üste ekilmesi toprağın fakirleşmesine ve o bitkinin hastalıklarının artmasına neden olmaktadır. Bu nedenle soğan tarımından yüksek verim alabilmek için mutlaka ekim rotasyonu yapılmalıdır. Organik soğan tarımında ekim nöbeti planlamasında dikkat edilecek esaslar şunlardır:
1. Soğan toprakta azot depolama özelliği olan baklagillerle ekim nöbetine girmeli,
2. Yüzeysel köklü bitkilerle (hububat, pırasa, marul, soğan) ekim nöbetine girmeli,
3. Az su tüketen hububat gibi bitkilerle ekim nöbetine girmeli,
4. Monokültür üretimden kaçınılmalı ve
5. Münavebe planında yer alan bitkiler toprağın verimlilik özelliklerini dengelemelidir.
Tohum: Ekimde kullanılacak tohum, genetik olarak yapısı değiştirilmemiş, döllenmiş hücre çekirdeği içindeki DNA dizilimine dışarıdan müdahale edilmemiş, sentetik pestisitler, radyasyon veya mikrodalga ile muamele görmemiş biyolojik özellikte olmalıdır. Hastalık ve zararlılara dayanıklı, bölgeye adapte olan uygun bitki tür ve çeşitler ekilmelidir. Organik tarımda genetiği değiştirilmiş çoğaltım materyalleri kullanılmaz. Organik bitkisel üretimde kullanılacak tohum, fide, fidan, anaç, misel, çelik, yumru gibi çoğaltım materyalleri organik tarım metoduyla üretilmiş olmalıdır. Ancak fide dışındaki çoğaltım materyallerinin organik olarak elde edilememesi durumunda, modern üretimden gelen, Yönetmelikte organik tarımda kullanılmasına izin verilen organik gübre ve toprak düzenleyiciler (Yönetmelik Ek-1 A) ile bitki ve hayvansal orijinli maddeler (Yönetmelik Ek-1 B) dışındaki herhangi bir yapay kimyasal madde ile muamele görmemiş çoğaltım materyali kullanılabilir.
Yabancı otlara karşı dayanıklı çeşit tercih edilmelidir. yetiştirilecek çeşit hastalıklara karşı hassas ve ilaçsız ise mutlaka bu hastalığa karşı Yönetmelikçe izin verilen ekimden/dikimden önce çevre dostu bir tohum ilacı ile ilaçlanmalıdır.
Organik tarım için başvuru: Organik bitkisel üretim, yetkilendirilmiş kuruluş ile sözleşme kapsamında ve onun kontrolünde yapılır. Organik soğan yetiştirecek çiftçi önceki ünitelerde isim ve adresleri verilen organik tarım kontrol ve sertifikasyon kuruluşundan herhangi biri ile temasa geçerek organik soğan yetiştireceğini beyan eder ve kimlik bilgileri ile tarla bilgi ve belgelerini sunar. İlgili kuruluş müteşebbisin tarlasını inceleyerek organik yetiştiricilik yapılıp yapılmayacağına karar verir. Organik yetiştiricilik yapılacak nitelikteyse sözleşme imzalanır ve kuruluş, müteşebbis bilgilerini en yakın Tarım İlçe Müdürlüğüne verir. Tarım İlçe Müdürlüğü bu bilgileri bağlı bulunduğu Tarım İl Müdürlüğü İstatistik Şube Müdürlüğüne sunar. Bu şube ise ilgili bilgileri istatistik amaçlı olarak Tarım Bakanlığı bünyesindeki Organik Tarım Komitesine aktarır. Organik tarım kontrol ve sertifikasyon kuruluşu organik tarım yapacak müteşebbisi geçiş sürecine alır. Geçiş süreci soğanda iki yıldır. Geçiş sürecinde soğan gibi tek yıllık bitkilerde ekim tarihi göz önünde tutulur. Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu; arazinin önceki yıllardaki kullanım durumu, yapılan uygulamalar, bölgedeki genel durum ve yetiştirilen ürünler, risk durumları, konu ile ilgili müteşebbis kayıtları ve raporlarının incelenmesi neticesinde geçiş sürecini uzatabilir ya da kısaltabilir.
Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından yapılan kontrollerde arazide toprak koruma tedbirleri alınıp alınmayacağına karar verilir. Organik soğan üretiminde, gereksiz ve toprakta erozyona neden olacak şekilde toprak işleme yapılamaz.
Toprağın verimliliği ve biyolojik aktivitesi şu yöntemlerle sağlanır: Çok yıllık ekim rotasyon programı içerisinde baklagil ve derin köklü bitkiler yetiştirilmeli veya yeşil gübreleme yapılmalıdır. Tek ürün için, yılda dekar başına 17 kg saf azotu geçmeyecek şekilde organik hayvansal üretimden elde edilen gübre kullanılmalıdır. Yönetmelik hükümlerine göre üretim yapılan arazilerden elde edilen karışık veya karışık olmayan organik materyallerin kullanılması gerekmektedir. Organik soğan yetiştirilecek alanlarda, bu önlemlere rağmen yeterli toprak verimliliği ve biyolojik aktivitenin sağlanamaması halinde, Yönetmeliğin Ek-1 A bölümünde yer alan gübre ve toprak iyileştiriciler [ekstansif hayvancılıktan elde edilen çiftlik gübresi, kurutulmuş çiftlik gübresi ve suyu alınmış kanatlı hayvan gübresi, kanatlı ve çiftlik gübresi içeren kompostlaştırılmış hayvan gübresi, hayvanların sıvı dışkıları (taze gübre sızıntısı, idrar, vb.), solucan (vermicompost) ve böceklerin kompostu, guano, hayvansal kaynaklı ürünler ve yan ürünler (kan unu, tırnak unu, boynuz unu, kemik unu veya jelatinsiz kemik unu, balık unu, et unu, tüy, saç ve chiquette unu (öğütülmüş deri ya da kürk unu), yün, kürk, saç, sütçülük ürünleri, bitkisel kaynaklı ürünler ve yan ürünler; örneğin, yağlı tohum küspesi, kakao kabukları, ıskarta malt, vb.den elde edilen gübreler, kompostlaştırılmış veya fermente edilmiş ev atıkları, kompostlaştırılmış veya fermente edilmiş sebze materyalleri karışımı, kültür mantarı üretim artıkları, deniz yosunu ve deniz yosunu materyalleri, talaş ve tahta parçaları, kompostlaştırılmış ağaç kabuğu, ağaç külü, peat, killer, örneğin, perlit, vermiküllit vb., yumuşak kaya fosfatı, alüminyum kalsiyum fosfat, bazik curuf, ham potasyum tuzları, örneğin kainit, silvinit vb., magnezyum tuzu içerebilen potasyum sülfat, stillage ve stillage ekstraktı, doğal kaynaklı kalsiyum karbonat, örneğin tebeşir, marn, öğütülmüş kireçtaşı, breton toprağı (alg kireci), fosfat tebeşiri, doğal kaynaklı magnezyum ve kalsiyum karbonat, örneğin magnezyum tebeşiri, öğütülmüş magnezyum kireçtaşı vb., magnezyum sülfat, örneğin kieserite, kalsiyum klorür çözeltisi, kalsiyum sülfat (jips, alçı taşı), şeker üretiminden elde edilen endüstriyel kireç, elementel kükürt, sodyum klorür, öğütülmüş kayaç, iz elementler, mikrobiyal gübreler] kullanılabilir. Kompost aktivitasyonu için genetiği değiştirilmemiş uygun bitkisel kaynaklı karışım veya mikroorganizma karışımları kullanılabilir.
Gübreleme: Sonbahar toprak işlemesinden önce yukarıda bahsedilen, Yönetmeliğin izin verdiği organik materyallerden dekara 17 kg saf azotu geçmeyecek şekilde, örneğin organik hayvancılıktan elde edilen iyi yanmış ahır gübresi %1 N içeriyorsa, bundan dekara 1200 kg verildikten sonra toprak işlenerek kök bölgesine karıştırılmalıdır. Toprak analiz sonuçlarına göre fosfor yetersiz ise veya önceki yıllarda bitkilerin fosfor noksanlığı çektiği biliniyorsa sonbahar toprak işlemesinde dekara 30 kg öğütülmüş ham kaya fosfatı (%25 P2O5) uygulanmalıdır. Fosfor noksanlığında bitkiler zayıflamakta, başlar küçük kalmakta ve kökler cılızlaşmaktadır. Azot ve fosfor kaynağı olarak Yönetmelikte izin verilen iyi yanmış ahır gübresi, kompost, yeşil gübre ve ham kaya fosfatı gibi materyaller sonbahar sürümünde veya ekim öncesi toprak hazırlığı sırasında kök bölgesine karıştırılmalıdır.
Yine toprak analiz sonuçlarına göre potasyum noksan ise ya da bitkilerin yaşlı yaprakları orta derecede klorozlu ve solgun, erken ölüm görülüyorsa, baş oluşumu zayıf ve kalitesi düşük (Aktaş ve Ateş, 1998) ise ham potasyum tuzu, örneğin kainit (%14-20 K2O) ekim öncesi toprak hazırlığında dekara 30 kg verilmelidir. Ayrıca potasyum noksanlığının yanında magnezyum noksanlığı da varsa magnezyum tuzu içeren potasyum sülfat ya da sadece magnezyum noksanlığı söz konusu ise magnezyum sülfat, örneğin kieserit (%30 K2O) dekara 20 kg dozunda uygulanmalıdır. Magnezyum noksanlığında soğanın alt yapraklarında sararmalar ve cılızlaşma meydana gelir. Toprak killi ise, fazla kireçli değil ise kaliteli ahır gübresi yeteri miktarda sonbahar sürümünde uygulanmışsa bitkiler fazla potasyum ve magnezyum noksanlığı çekmezler. Soğan yetiştirilen topraklar kireçli olduğundan ve ahır gübresi veya kompost uygulaması yapıldıysa, sulamalar düzenli ise kalsiyum noksanlığı da görülmez. Kalsiyum noksanlığında soğanın büyüme ucu gelişemez, kökler cılızlaşır, sap kırılabilir ve meyvelerin uç kısımları çürür. Organik gübre uygulamalarında bitkide kükürt eksikliği de meydana gelmez. Kükürt noksanlığında bitkinin genç yaprakları tamamen sararır.
Organik ahır gübresi veya kaliteli kompost zamanında ve yeterli miktarda kullanılmışsa soğanda iz element noksanlıkları pek gözlenmez. Ancak toprak killi, çok kireçli, yüksek pH’lı ve düşük organik maddeli ise bilhassa demir ve çinko noksanlığı görülebilir veya gizli noksanlık mevcuttur. Demir noksanlığında üst yapraklarda damarlar arasında sararma (kloroz) meydana gelir. Çinko noksanlığında ise boğumlar arası daralır ve yapraklar küçülürken aynı zamanda yapraklarda renk açık yeşile döner. Böyle durumlarda Yönetmelikçe izin verilen, en az %12 Fe içeren demir tuzu, örneğin demir sülfat (%19 Fe) ilkbahar toprak işlemesinde tabana 1 kg/da veya damla sulamalarla ilk dönemde 0.5 kg/da ya da en az %5 Fe kapsayan şelatlı demir gübrelerinden ilkbahar toprak işlemesinde tabana 0.4 kg/da veya damla sulamalarla ilk dönemde 0.3 kg/da dozunda uygulanabilir. Çinko uygulaması için en az %15 zn içeren çinko tuzu, örneğin çinko sülfat (%23 Zn) ilkbahar toprak işlemesinde tabana 1 kg/da veya damla sulamalarla ilk dönemde 0.5 kg/da ya da en az %5 Zn kapsayan şelatlı çinko gübrelerinden ilkbahar toprak işlemesinde tabana 0.4 kg/da veya damla sulamalarla ilk dönemde 0.3 kg/da dozunda kullanılabilir. Mangan noksanlığında üst ve orta yapraklarda damarlar arasında kırmızı-siyah nekrozlar meydana gelir. Toprakta mangan noksanlığı mevcutsa ve organik gübrelemelerle dahi bitkilerde noksanlık belirtisi gözleniyorsa Yönetmelikçe izin verilen, en az %17 Mn içeren mangan tuzu, örneğin mangan sülfat (%27 Mn) ya tabana 1 kg/da veya damla sulamalarla ilk dönemde 0.5 kg/da ya da en az %5 Mn kapsayan şelatlı mangan gübrelerinden ilkbahar toprak işlemesinde tabana 0.4 kg/da veya damla sulamalarla ilk dönemde 0.3 kg/da dozunda verilmelidir. Genellikle bakır noksanlığı görülmediği için ayrıca bakırlı gübre uygulamaya gerek yoktur. Uygun bir organik gübreleme ile genellikle bor noksanlığı da görülmemekle birlikte, noksanlık durumunda bitkinin büyüme ucu gelişemeyerek dumura uğrar ve boğumlar arası daralır. İhtiyaç halinde Yönetmelikçe izin verilen, en az %14 bor içeren borlu gübre, örneğin borik asit (%17 B) ya ilkbahar toprak işlemesinde tabana 0.3 kg/da veya damla sulamalarla ilk dönemde 0.2 kg/da dozunda verilmelidir.
Organik gübrelemelerle eksikliği giderilemeyen besin elementleri ancak Organik Tarım Yönetmeliğinde kullanılmasına izine verilen ve 18.3.2004 tarih ve 25406 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ‘Tarımda Kullanılan Kimyevi Gübrelere Dair Yönetmelik’in Ek-1’inde belirtilen gübrelerle takviye edilebilir. Bu mineral gübreler şunlardır: Aluminyum-kalsiyum fosfat (%30 P205), öğütülmüş yumuşak fosfat kayası (%25 P205), kalsiyum sülfat (%25 CaO, %35 SO3), elementel kükürt (%98 S; %245 SO3), borik asit (%14 suda çözünür B), sodyum borat (%10 suda çözünür B), kalsiyum borat (%7 toplam B), boron etanol amin (%8 suda çözünür B), çözeltide boratlı gübre (%2 suda çözünür B), süspansiyonda boratlı gübre (%2 suda çözünür B), bakır tuzu (%20 suda çözünür Cu), bakır oksit (%70 toplam Cu), bakır hidroksit (%45 toplam Cu), bakır şelatı (%9 suda çözünür Cu, beyan edilen değerin en az %80’i şelatlı olmalı), bakır esaslı gübre (%5 toplam Cu), bakırlı gübre çözeltisi (%3 suda çözünür Cu), bakır oksiklorür (%50 toplam Cu), bakır oksiklorür süspansiyonu (%17 toplam Cu), demir tuzu (%12 suda çözünür Fe), demir şelatı (% 5 suda çözünür Fe, beyan edilen değerin en az %80’i şelatlı olmalı), demirli gübre çözeltisi (%2 suda çözünür Fe), mangan tuzu (%17 suda çözünür Mn), mangan şelatı (%5 suda çözünür Mn, beyan edilen değerin en az %80’i şelatlı olmalı), mangan oksit (%40 toplam Mn), mangan esaslı gübre (%17 toplam Mn), mangan esaslı gübre çözeltisi (%3 suda çözünür Mn), sodyum molibdat (%35 suda çözünür Mo), amonyum molibdat (%50 suda çözünür Mo), molibden esaslı gübre (%35 suda çözünür Mo), molibden esaslı gübre çözeltisi (%3 suda çözünür Mo), çinko tuzu (%15 suda çözünür Zn), çinko şelatı (%5 suda çözünür Zn, beyan edilen değerin en az %80’i şelatlı olmalı), çinko oksit (%70 toplam Zn), çinko esaslı gübre (%30 toplam Zn), çinko esaslı gübre çözeltisi (%3 toplam Zn)’dir. Parantezle gösterilen besin elementi değerleri en az olması gereken değerlerdir.
Organik soğan yetiştiriciliğinde tabana uygulanacak yeterli miktar ve kalitede yanmış ahır gübresi ve kompost bulunamamışsa veya yeşil gübreleme yapılmamışsa Bakanlıkça belgeli ve mikro besin elementlerini de içeren bir organo-mineral gübre ve toprak düzenleyici olan katı hümik asitten ilkbahar toprak işlemesinde tabana en az 10 kg/da ve damla sulama ile ilk birkaç sulamada sıvı hümik asitten toplam 2 L/da dozunda uygulanmalıdır.
Organik tarımda gübrelemede kullanılacak bazı ürünler; yanmış çiftlik gübreleri, sıvı hayvansal atıklar, saman, torf, organik ev atıkları, mezbaha atıkları, deniz yosunları, talaş, doğal fosfat, potasyum, kalsiyum, kireç, magnezyum kayaçları ile bakır, demir, mangan, molibden, çinko, bor gibi mikro besin maddeleri ve kükürt içeren bazı doğal maddelerdir.
Organik tarımda toprağın bünyesi, arazinin eğimi, taban suyu yüksekliği, yetiştirilecek bitkinin çeşidi dikkate alınarak bilinçli ve öncelikle toprağın organik madde kapsamını artırıcı yanmış ahır gübresi veya yeşil gübrelemelerle takviye edici yönde hareket edilmelidir.
Organik gübrelerden yanmış çiftlik gübresi, kompost, fiğ ile yeşil gübreleme toprakta ayrışarak besin maddelerini, toprağın su tutma kabiliyetini artırır ve erozyonu azaltarak toprağın verimliliğini koruyarak sürdürülebilir tarımın yapılmasını sağlar. Dikkat edilecek en önemli konu, özellikle organik çiftlik gübresi çevreyi kirletmeden depolanmalı ve insan dışkıları ve kanalizasyon atıkları kesinlikle gübrelemede kullanılmamalıdır. Organik atıklardan ağır metaller ve nitrat sızmasının yeraltı ve yerüstü sularıyla tarım alanlarını kirletmesi mutlaka önlenmelidir.
Çapalama: Bitkiler fazla boylanmadan, damla sulama boruları serilmeden önce sıra araları kazayağı, çapa makinesi veya el çapası ile işlenmelidir. Bu işlem, toprağı kabartarak topraktan buharlaşma ile su kaybının azalmasını ve yabancı otların mekanik olarak yok edilmesini sağlar.
Sulama: Soğanda verim ve kaliteyi etkileyen en önemli faktörlerden birisi toprakta kök derinliğinde bitkilerin faydalanabileceği faydalı rutubetin bulunup bulunmamasıdır. Susuzluğa en hassas olduğu dönem baş bağlama başın büyümesi dönemleridir.
Soğanın etkili kök derinlinin yüzlek ve mevsimlik su tüketiminin 600 mm civarında olması sebebiyle en yüksek verim ve kalite için bitki olgunlaşıncaya kadar toprak nemi tarla kapasitesi nem seviyesine yakın düzeyde tutulmalıdır. Olgunlaşma başladığında ise soğan başlarının kurumasını sağlamak amacıyla sulama yapılmamalıdır. Sulamaya başlamak için toprak neminin çok düşmesini beklememelidir.
Toprakta yeterli rutubet varsa veya havalar yağışlı ise baş bağlama dönemine kadar sulama yapılmamalı, aksi takdirde damla sulama ile bir kaç kez sulama gerçekleştirilmelidir. Baş bağlama ve baş büyüme dönemleri suya karşı en hassas dönem olduğu için bu dönemlerde serin havalarda 3 günde bir, sıcak havalarda ise 2 günde bir tercihen sabahın serin saatlerinde 2-3 saat süreyle damla sulama yapılmalıdır. Bu yöntemde bitki istediği suyu kök bölgesinde her zaman hazır halde bulduğundan kuraklık veya aşırı ıslaklık stresine girmemekte ve daha iyi gelişerek bol ve kaliteli ürün vermektedir. Organik tarımda karık yöntemiyle sulama yapılamaz. Sanayi ve şehir atık suları ile drenaj sisteminden elde edilen drenaj suları organik tarımda kullanılamaz, gerekli hallerde suyun uygunluğuna yetkilendirilmiş kuruluş tarafından yapılacak kontrollerde karar verilir. Sulama suyu çevre kirliliğine yol açmamalıdır. Sulama, toprak yapısında bozulmaya ve erozyona yol açmamalıdır.
Bitki koruma: Organik Tarım Yönetmeliği gereği hastalık, zararlı ve yabancı otların mücadelesinde; hastalık ve zararlılara dayanıklı tür ve çeşit seçimi yapılmalı, uygun ekim nöbeti takip edilmeli, uygun toprak işleme yöntemleri uygulanmalı, kültürel, biyolojik ve biyoteknik mücadele metotları uygulanmalı, bitki hastalık ve zararlıları ile yabancı otlara karşı bu hususların uygulanamaması veya yetersiz kalması halinde Yönetmeliğin Ek-1 B bölümünde belirtilen girdiler (böcek öldürücü olarak jelatin, neem ağacından elde edilen azadirachtin, krizantemden elde edilen piretrin, Derris spp, Lonchocarpus spp. ve Terphrosia spp.den elde edilen rotenone, böcekleri çekici olarak kullanılan hidrolize proteinler, mantari hastalıklar için lesitin, böcek öldürücü, kırmızı örümcek öldürücü, mantari hastalık ve çimlenmeyi önlemek için nane yağı, çam yağı ve kimyon yağı gibi bitkisel yağlar, böcek öldürücü veya uzaklaştırıcı olarak Quassia amara ağacından elde edilen quassia, budama ve aşı yaraları için balmumu) kullanılır. Zararlılara karşı biyolojik mücadelede genetik değişiklik yapılmamış bakteri, virüs ve fungus gibi mikroorganizmalar, örneğin Bacillus thuringiensis, granül oluşturan virüs vb. gibi mikroorganizmalar kullanılır. Sadece tuzak, yayıcı ve cezp edicilerde; cezp edici olarak DAP gibi amonyum tuzları, meltametrin, mollussisit olarak metaldehit, eşeysel davranış bozucu olarak feromon, böcek öldürücü olarak piretroitler, Bactrocera oleae ve Ceratitis capitata’ya karşı lambdayhalotrin gibi maddeler kullanılır. Tuzaklar ve yayıcıların içerdikleri maddelerin çevreye bulaşması ve ekimi yapılmış ürünlerle teması önlenmeli, kullanıldıktan sonra toplanmalı ve kullanım süresi dolanlar güvenli bir şekilde yok edilmelidir. Kalıcı etkileri olan sentetik kimyasal gübreler, ilaçlar, hormonlar ve büyüme düzenleyicileri kullanılmamalıdır.
Organik tarımda geleneksel olarak kullanılan maddeler şunlardır: mantari hastalıklardan korunmak için 3 kg Cu/da dozunu geçmeyecek şekilde bakır hidroksit, bakır oksiklorür, bakır sülfat ve bakır oksit, böcek öldürücü olarak Arap sabunu (potasyum sabunu), böcek öldürücü, kırmızı örümcek öldürücü ve mantari hastalıklarla mücadelede kireç-kükürt (kalsiyum polisülfit), zararlıları uzaklaştırıcı olarak kuvars kumu, mantari hastalıklara karşı, kırmızı örümcek öldürücü ve zararlı uzaklaştırıcı olarak kükürt kullanılır. Organik tarım bitkileri arasında yüzeye yayılan preparatlar olarak mollussisit için demir III fosfat kullanılır.
Bitki hastalık ve zararlılarının kontrolünde kullanılan bazı ürünler; balmumu, kaya tozu, kükürt, bordo bulamacı, sodyum silikat, sodyum bikarbonat, potasyum sabunu (Arap sabunu), bitkisel ve hayvansal yağlar ile parafin yağıdır.
Çeşitli hastalıklardan korunmak için dayanıklı çeşitler yetiştirilmeli, hastalıklı bitki artıkları tarladan uzaklaştırılmalı ve ekim nöbeti uygulanmalıdır.
Yabancı ot mücadelesinde mekanik, kültürel yöntemlerin yanında çevre dostu olan doğayı kirletmeyen kimyasallar kullanılabilir. Bu esaslar doğaya zarar vermeyen bir üretim sistemini sağlar. Sürdürülebilir tarım da bu ilkelerden hareket etmektedir.
Yabancı ot mücadelesi soğan yetişme devresinin ilk ayında çok önem taşır ve otla mücadele verimde önemli bir artış sağlayabilir. Hızlı gelişme yeteneğine sahip yabancı otlar özellikle ilk gelişme devresinde faydalı tarla alanını kaplayıp soğan bitkisinin gelişmesini engelleyerek ve bitki besin maddeleri ile suya ortak olarak önemli oranda zarar yaparlar. Soğan bitkisi geliştikçe yabancı otların büyümesini büyük ölçüde engellemektedir. Aşağıda değişik yöntemlerle ot mücadeleleri hakkında bilgiler verilmiştir:
1. Ekimde yabancı ot tohumu bulundurmayan tohumluk kullanılmalıdır.
2. Mümkün olduğunca doğru ekim nöbetine uyulmalıdır.
3. Rizomlarla vejetatif olarak büyüyüp gelişen ayrık gibi otların toprak işlemesi sırasında kullanılan aletlerle bir tarladan başka bir tarlaya taşınması engellenmelidir.
4. Tarla sınırlarındaki yabancı otlar ile de mücadele edilmelidir.
5. Sıra araları, soğan bitkileri belli bir büyüklüğe gelince çapalanmalıdır. Böylece hem yabancı ot mücadelesi yapılmış olur, hem de kapillarite borucukları bozulduğundan buharlaşma ile toprak rutubet kaybı azalır.
Hasat: Hasat uygun zamanda yapılmalı, ne erken ne de çok geç yapılmamalıdır. Organik ürünlerin hasadında kullanılan teknik araç ve gereçlerin ekolojik tahribat ve kirlilik oluşturmaması gerekir. Elle toplama materyalleri ürünün organikliğini bozmayacak yapıda ve hijyenik olmalıdır.
Hasatta olduğu gibi, organik ürünlerin depolanmasında da bazı kurallara dikkat edilmelidir. File torbalarda üst üste fazla doldurmadan serin ortamda tutulmalı ve taşınmalıdır. Taşınırken üzerleri herhangi bir bulaşmayı önlemek için temiz, boyasız, baskısız pamuk bez ile örtülmelidir. Organik ürünlerin depolama alanları, ürünlerin tanınmasına imkan verecek ve Yönetmelikçe uygun bulunmayan başka ürünlerle, maddelerle karışmaya veya bulaşmaya meydan vermeyecek biçimde düzenlenmelidir. Organik ürünlerin depolandığı alanlarda kullanılan yalıtım malzemeleri ve soğutma ile ilgili ekipmanlar bu amaç gözetilerek seçilmelidir. Ayrı olarak depolamanın mümkün olmadığı durumlarda organik ürünlerle geleneksel tarım ürünlerinin karışmasını engelleyecek tedbirler alınmalıdır. Bu tedbirleri de yetkilendirilmiş kuruluş kontrol etmelidir. Basınç, sıcaklık ve yetkilendirilmiş kuruluşça uygun görülen gazlarla kontrol edilebilen koşullarda depolama uygulamaları yapılabilir. Organik ürünlerin depolanması sırasında ürünün organik özelliğini kaybettirecek ilaç ve ilaçlama yöntemi kullanılamaz. Organik ürünlerin depolanmasında sentetik kimyasal maddeler kullanılamaz ve doğal olmayan uygulamalar yapılamaz; tüm bu işlemler yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kontrol edilir. Müteşebbis tarafından depolama koşulları ile depolanan organik ürünün giriş ve çıkış miktarları ve tarihine ilişkin kayıtlar düzenli olarak tutulur. Yetkilendirilmiş kuruluşa onaylatılır ve çizelgenin bir nüshası müteşebbis tarafından, diğer nüshası yetkilendirilmiş kuruluş tarafından saklanır.

umarım hocam kızmaz...

zm_sayhan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-08-2009, 12:36   #81
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 22-06-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 104
Bizleri, sağlıklı olduğu gerekçesiyle organik tarımda üretilen ürünleri, daha pahalıya satan/sattıran/aldıranlar utansın... Organik tarımda üretilen bir ürünle, farklı şekillerde (doğru tarım hareketleri olmak şartıyla) laboratuar ortamlarında farkı tespit bile edemiyorlar. Herkes, kafasını 'organik tarıma' taktı. Hatta ben bile profesyonel organik tarım yapmayı düşünmüştüm. Ama araştırmalar; organik tarımla, kovansiyonel tarım arasında farkı ortaya koyamıyorlar.
Alın bakın 'efsane nasıl çöküyor'
Organik gıda efsanesi çöktü
Pazar, 02 Ağustos 2009
Organik gıdaların daha besleyici ya da sağlıklı olduğu iddiası yeni yapılan araştırmayla çürütüldü.
London School of Hygiene & Tropical Medicine'dan araştırmacılar, tüketicilerin daha sağlıklı olduğuna inandıkları için organik gıdalara boş yere daha fazla para ödediklerini söylediler. 2007'deki resmi kayıtlara göre dünya genelindeki organik gıda pazarının değeri 48 milyar dolar olduğunu belirten araştırmacılar, bu rakamın günümüze kadar çok fazla artış gösterdiğini sözlerine eklediler.

Son 50 yıldır birbirine bağlı olarak yapılan araştırmaların sonuçlarının yayınlandığı 162 sayfalık raporda, organik gıdalarla diğer yetiştirilme tarzlarının kullanıldığı gıdalar arasında bir fark olmadığı tespit edilerek açıklandı.

İngiliz hükümetinin resmi olarak destek verdiği raporun hazırlanmasında görev alan araştırmacılardan Alan Dangoru "Organik gıdalarla diğer şekillerde üretilen gıdalar arasında çok minik besleyici farklar var ki bunlar sağlık üzerinde büyük bir etki yaratmıyor, bu nedenle de organik gıdaların daha iyi olduğunu söylemek yanlış olur. Organik gıdaların daha sağlıklı ve besleyici olduığunu gösteren hiç bir veri veya bilimsel delil yok" diye konuştu.
Zaman Online

umas Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-08-2009, 20:44   #82
Ağaç Dostu
 
Dogasever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
Sn Umas
Bahsettiğiniz İngiltere'deki araştırma sadece besin değerleri açısından yapıldı. Böyle bir araştırmanın İngiltere'de yapılmasına da hiç şaşırmamak lazım aslında. İngiltere'de organik üretim yapmayan çok büyük şirketler/holdingler var. Bunlar organik tarımın büyümesinden büyük zarar gördüler ve bu rapor da bu zararı bir nebze azaltmak için para basma makinelerinin sahipleri tarafından yaptırıldı. İngiltere'de bu konuyu en az 50 kişiyle konuştum ve herkes sanki fikir birliği yapmış gibi aynı şeyi söylüyor: Rapor bu holdinglerin işi!

Irak'a saldırmayın diye bizler 2 milyon kişi Londra'da sokaklara dökülmüştük. Hemen bir rapor çıktı ortaya: Saddam kitle imha silahlarıyla 45 dakika içinde Londrayı vurabiliyor diye. İngiltere bu yalan yüzünden savaşa girdi. İngiltere'de yalan raporlar çoktur! Düşünebiliyor musunuz bir ülke bir yalan yüzünden savaşa giriyor. Sadece bir hükümet danışmanı "kitle imha silahları yoktur" diye rapor hazırladı ve ne oldu biliyor musunuz? Bu kişi 2 hafta içinde "intihar etti!"

Belki besleyicilik açısından orgaink ürünlerle organik olmayan ürünler arasında büyük fark olmayabilir ancak organik ürün yediğinizde pestisit ve diğer kimyasal maddeleri de tüketmemiş olacağınız ve çevreyi biraz daha korumuş olacağınız da bir gerçek! Rapor bu konulara hiç değinmiyor tabii ki!


Düzenleyen Dogasever : 05-08-2009 saat 20:47 Neden: Düzeltme
Dogasever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-08-2009, 03:23   #83
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 22-06-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 104
Yüreğime su serptiler, organik tarıma devam

Organik tarım ve konvansiyonel tarımda yetiştirilen, 'X' ürün arasında bir farkın olmadığı yolundaki iddialara sessiz kalan organikçiler sonunda kükredi.
Bunca zaman karşı tarafın taciz ateşlerine seyirci kalan, bizim gibi (benim gibi) konunun detaylarını bilme şansı çok zayıf olan kesimi net bilgilendiremeyen, belki de sadece 'bulanık suda balık avlamak için' organik ürünleri neden fahiş fiyatlara sattıklarını açıklayamayarak, 'sükut ikrardan gelir' lafını hatırlatan organikçilerden, ilk defa, bu denli net bir açıklamayla karşı karşıya kaldım.
Gözlerim yaşardı; galiba profesyonel organik tarım işini tekrar kendi gündemime almam gerekiyor.
Geçtiğimiz günlerde İngiliz Gıda Standartları Enstitüsü'nün yaptığı araştırma sonucunda dünya basınına dağıtılan 'Ekolojik Gıda Konvansiyonel Gıdadan Daha Faydalı Değil' haberine IFOAM (International Federation of Organic Agriculture Movements, Uluslararası Ekolojik Tarım Hareketleri Federasyonu) ve Toprak Vakfı (Soil Association) gibi kuruluşlar da dahil olmak üzere uluslararası tepki ve yanıtlar geldi
Kuruluşlar, ekolojik gıdanın konvansiyonel gıdaya kıyasla daha fazla besin değeri içerdiğini kanıtlayan raporları sundu. Raporlar ayrıca söz konusu karşılaştırmada, konvansiyonel tarımda kullanılan tarım, böcek ve ot ilaçlarının hiç hesaba katılmamasının son derece yanlış olduğunun altını çizdi.
Uluslararası platformlarda bu kurumlarla birlikte, ekolojik tarımın gelişmesi için çaba gösteren Buğday Derneği, bu yanıtları destekliyor ve arkasında duruyor.

IFOAM (Uluslararası Ekolojik Tarım Hareketleri Federasyonu)

Son zamanlarda yapılan araştırmalar, ekolojik üretimin olumlu etkisini son derece açık bir şekilde gösteriyor. (1) Yapılan çalışmalar ekolojik gıdaların genellikle daha düşük seviyede nitrat, antibiyotik (hayvansal gıdalar için) ve tarım ilacı kalıntısı (bitkisel gıdalar için) ve daha fazla mineral, vitamin içerdiğini, aynı zamanda daha dengeli protein profili olduğunu gösteriyor. Bunun yanısıra, ağır metaller ve patojen mikroorganizmalar söz konusu olduğunda ekolojik gıdaların en az konvansiyonel gıda kadar güvenli olduğunu gösteriyor.


Tarım ilacı Kalıntıları ve Nitrat

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Organizasyonu (FAO) 'Ekolojik olarak üretilen gıdaların daha az tarım ilacı kalıntısı, ilaç kalıntısı ve çoğu durumda, daha az nitrat bulundurduğu'nu kabul etmiştir. (2)

Ekolojik bitkisel bazlı gıdaların, ekolojik olmayan bitkisel gıdalara kıyasla daha yüksek miktarda sağlığa yararlı ikincil bitki bileşimi içerdiğini
gösteren kanıtlar vardır. Vitamin gibi, bitki kökenli kimyasallar vardır. Örneğin, fenolik bileşimler bir bitkinin ve insan vücudunun anti-oksidanıdır. Karoten (sarı, turuncu ve kırmızı bitkilerde bulunur) de kardiyovasküler hastalıklar ve bazı kanser türleri riskini azaltan başka bir örnektir. Ekolojik ve konvansiyonel gıdaların bitki kökenli kimyasal seviyeleri karşılaştırıldığında, ekolojik gıdada daha fazla bitki kökenli kimyasal olduğu bulunmuştur (3). Avrupa Birliği tarafından gerçekleştirilen ve kısa zaman önce tamamlanan dört yıllık araştırma, ekolojik meyve ve sebzelerin en az yüzde kırk daha fazla antioksidan ve daha yüksek seviyede demir ve zink gibi faydalı mineraller olduğu sonucuna varmıştır. Ekolojik sürülerden alınan sütteki antioksidan miktarı, konvansiyonel sürülere oranla %90 daha fazladır. Profesör ve Proje Koordinatörü Carlo Leifert, aradaki farkın çok fazla olduğunu, tavsiye edilen beş porsiyon meyve ve sebzeyi tüketmeyenlerin ekolojik ürünle beslenerek sağlıklarına katkıda bulunacaklarını söylemiştir (4). Protein içeriğine gelince, ekolojik ürünler biraz daha az protein içeriyor ancak daha dengeli amino asid profili çiziyor. (5)

Yukarıda anlatılan farklar birkaç faktörden kaynaklanıyor. Birincisi, ekolojik üretimde yetiştirilen ürünler daha az 'zorlanmış'tır, yani büyümeleri genellikle daha yavaş olur, bu da organizmalar bileşimlerini sentezlemeye vakit bulduklarından yaşamsal kaliteyi artırır. Son zamanlarda yapılan uzun süren bir çalışma (6) 'seyrelme etkisinin' böcek baskısı yokluğu, yüksek seviyeli nitrojen ve hızlı bitki büyümesi olduğuna dair kanıtlar bulmuştur. Birkaç yıl boyunca ekolojik üretim yapılan tarlalarda yetişen domatesler konvansiyonel domateslerden çok daha fazla flavonid konsantrasyonu içerir. Bu hayvansal ürünler için de geçerlidir. Bazı ülkelerde (örneğin Amerika'da) konvansiyonel tarımda yetiştirilen hayvanların büyümesi hormon kullanılarak hızlandırılır. Bu hormonların kalori başına alınan et ağırlığının artmasına sebep olduğu bilinir, bu etteki suyun tutulmasından kaynaklanır, böylece çiftçi daha fazla para kazanır çünkü fiyat ağırlığa göre belirlenir, kaloriye değil. Örneğin, eğer çiftçi %15 daha ağır çeken (hormon kullanımından dolayı ette suyun tutulması sebebiyle) et üretebilirse, %15 daha fazla para kazanır, ağırlık sadece su olmasına rağmen. Tüketici besin yerine suya para ödemiş olur!

Hastalığa Dayanıklı Yerel Ürünler

Besin değeri farklarının sebeplerinden biri de ekolojik yönetimde yetişen bitkilerin böcek baskısı altında kendilerini koruma mekanizmalarının daha fazla gelişmesidir, bunu yaparken de ikincil bitkisel bileşimler yaratırlar. Başka bir açıklama da, ekolojik ürün yetiştiren çiftçilerin bitki ve hayvan yetiştirirken sadece ürün randımanına göre değil, hastalık ve böceklenmeye karşı dayanıklı, yerel şartlara adapte olabilen bitki ve hayvan türlerine bakmalarıdır. Bu atalardan kalma veya yerel türler, yüksek randımanlı, modern türlerden daha fazla besin değerine sahip olabilir.

Özetle, ekolojik statü dışında besin değerlerini etkileyen pek çok faktör vardır, örneğin ürün çeşitliliği, hasat zamanı, hasattan sonraki dağıtım gibi, ama sonuç olarak, ekolojik gıda, konvansiyonel gıdaya göre daha fazla besin değerine sahiptir. Araştırmalar, ekolojik gıdaların besinsel değerinin yanında, duyumsal kalite ve 'keyif alma' hissinin daha yüksek olduğunu ortaya koymuştur. Bu kural, işlenmiş ürünlerden çok, çiğ tüketilen ürünler için geçerlidir, işlenmiş ürünlerde ürünün asıl bileşimini etkileyen daha pek çok faktör verdır.

İşlenmiş ürünlere gelince de ekolojik ürünler açıkça sağlık avantajına sahiptir. Konvansiyonel işlenmiş gıdalar yapay katkı maddeleri içerir, bunlar açıkça bilindiği gibi sağlığa zararlıdır. Hidrojene yağlar (trans-yağ olarak da bilinir) bunun en çarpıcı örneğidir. Bu yağlar hidrojenasyon yöntemiyle yapay olarak, ürüneri katılaştırmak ve raf ümrünü uzatmak için üretilir. Trans-yağların kalp hastalıkları, kanser ve cilt hastalıkları riskini artırdığına dair kanıtlar vardır. Binlerce gıda ürününe eklenen ve içerik listesinde kulağa masum gelen isimler takılan monosodyum glütamat, iç salgı bezlerinin çalışmasını bozar ve 'Çin restoranı sendromu' denen, baş dönmesi, baş ağrısı, terleme ve astım krizleriyle bağlantısı vardır. Dünyada en fazla kullanılan yapay tatlandırıcı olan Aspartamın, migren, inme, göz kararması ve daha birçok sinir sistemi problemleriyle doğrudan ilişkilidir. Bunlar ve benzeri zararlı katkıların kullanımı ekolojik gıdalarda yasaktır. Dolayısıyla, ekolojikürünler seçmek, tüketicilerin çok çeşitli ve büyük miktarlarda zararlı katkı maddelerinden kaçınmalarını sağlar.
Ekolojikgıda bir lüks değildir, gıdanın olması geren halidir.

[1] K Woese, D Lange, C Boess, KW Bogl, 'Ekolojikve konvansiyonel gıdaların karşılaştırılması', Journal of Science, Food and Agriculture, 74, 281-293, 1997.
[2] Birleşmiş Milletler, Gıda ve Tarım Organizasyonu 22. yerel Avrupa Konferansı raporu, Portekiz, 24-28 July 2000.


[3] Magkos, F (2003), Caronaro, M et al. (2001 and 2002), Tinttunen, S and Lehtonen, P (2001), Tarozzi, A (2006), Young, JE (2005), Veberic et al (2005), Asami et al. (2003) and Caris Veyrat, C et al. (2004).

[4] http://www.timesonline.co.uk/tol/new...cle2753446.ece

[5] Afssa (Agence Française de Sécurité Sanitaire des Aliments) (2003): Evaluation nutritionnelle et sanitaire des aliments issus de l'agriculture biologique, http://www.afssa.fr

[6] 'Ekolojikve Konvansiyonel Tarım Yönetiminde Domateslerdeki Flavonid İçeriğinin Karşılaştırılması' Alyson E. Mitchell et al, Journal of Food and Agricultural Chemistry, Haziran 2007.

TOPRAK VAKFI (SOIL ASSOCIATION)


Bilindiği Gibi, Gıda Standartları Enstitüsü (Food Standards Agency) geçtiğimiz günlerde ekolojik beslenmenin önemli bir fayda sağlamadığına dair bir rapor yayınladı. Bu çok ciddi bir araştırma ve Toprak Vakfı bu araştırmanın sonuçlarını ciddiyetle inceleyecek – ancak ilk bakışta bile araştırmanın epey kısıtlı bir analiz olduğu görülüyor. Örneğin, inceleme sadece İngilizce yazılmış belgelere dayalı, bulunan belgelerin yarısı rapora dahil edilmemiş ve Avrupa Birliği tarafından bu yılın Nisan ayında yayınlanan (bu araştırmanın yayınlanacağının önceden bilinmesine rağmen) daha güncel rapor gözardı edilmiş.

Daha Büyük Faydalar

İnsanların ekolojik gıdayı sadece onları daha sağlıklı yapacağı düşüncesiyle satın aldıkları bir efsanedir. Geçtiğimiz aylarda yapılan AB araştırmasına göre, sürekli olarak ekolojikgıda satın alanlar (tüm ekolojikürünlerin %80'i) ekolojiktarımın ve ürünlerin faydaları konusunda çok daha sofistike bir anlayışa sahip.

Örneğin, araştırma, tarım, böcek ve yabani ot zehirlerinin uzun vadeli etkilerini işaret etmekte başarısız olmuştur. Avrupa Komisyonu 2006 yılında, belli kanser türlerini, erkek kısırlığını ve sinir sistemi bozukluklarını tarım ilacı kullanımıyla ilişkilendirmişti. Endüstriyel tarım ile yetiştirilen bir elma 16 defa, 30 farklı kimyasalla ilaçlanmış olabilir.

Yaban Hayatın Korunması

Ekolojik gıda satın almak aynı zamanda sağlıklı bir çevreyi destekler. Ortalama bir ekolojik çiftlik %30 daha fazla tür ve %50 daha fazla kuş, kelebek ve arı gibi yaban hayat barındırır. Bu konuda uzman olan Compassion in World Farming (Dünya Tarımında Merhamet), ekolojik tarımın en yüksek hayvan refahına sahip olduğunu söylüyor. Diğer çevresel yararlar belli – Ekolojik çiftlikler daha az tehlikeli atık yaratıyor. Ekolojik tarımda yapay nitrojen gübresi yasaklanmıştır, dolayısıyla yağmur sularıyla karışarak deniz giden ve kıyı sularında aşırı yosun çoğalmasına sebep olan maddeler daha azdır.

Ekolojik tarımda daha fazla kadın ve genç insan vardır, ekolojik çiftçiler gelecek için daha iyimserler. Bu gelecek, küresel ısınmanın ağırlığı altında eziliyor. Burada ekolojik tarım yol gösteriyor, kırmızı yonca gibi güneş ışığını kullanarak toprağa nitrojen katan doğal gübreler sayesinde tarım ürünlerine fayda sağlıyor. Kendimizin ve gezegenimizin sağlığı için ekolojikgıda ve tarım geleceğimizde büyük rol oynayacak.

Toprak Vakfı Politika Direktörü Peter Melchett, FSA tarafından yetkilendirilen ekolojikgıda raporunu şöyle yorumladı: 'Araştırmacıların ulaştığı sonuç bizi hayal kırıklığına uğrattı. Araştırma, var olan ekolojik ve ekolojik olmayan ürünlerin beslenme karşılaştırmalarının tümünü reddetmiş. Bunun sebebi, var olan karşılaştırmaların, araştırmayı yapan London School of Hygiene ve Tropical Medicine'in koyduğu belli bir kritere uymuyor olmaları.'

Araştırmacılar, göreceli az sayıdaki araştırmalara dayanarak, ekolojik ve ekolojik olmayan gıdalar arasındaki farkın ‘önemli' olmadığı sonucuna varmalarına rağmen, analizlerinde ekolojik gıdaların, ekolojik olmayan gıdaya kıyasla, besin değerlerinin daha yüksek olduğunu beyan etmişlerdir. Örneğin, FSA'nın çalışmasına göre, ekolojik gıdada bulunan besin değerleri ekolojik olmayanlara kıyasla aşağıdaki oranlarda daha yüksektir:

- Protein 12.7%
- Beta-karoten 53.6%
- Flavonoids 38.4%
- Bakır 8.3%
- Magnezyum 7.1%
- Fosfor 6%
- Potasyum 2.5%
- Sodyum 8.7%
- Sulfür 10.5%
- Zink 11.3%
- Fenolik bileşimler 13.2%


Araştırmacılar bunun yanısıra ekolojik et ve süt ürünlerindeki yararlı çoklu doymamış yağların, ekolojik olmayan et ve sütelere göre daha fazla olduğunu (2.1% - 27.8% daha fazla) bulmuşlardır.
Toprak Vakfı, Avrupa Birliği tarafından fonlandırılan, 31 araştırma, üniversite ve yayının yanısıra 100 bilim araştırmasını da içinde barındıran, 18 milyon avroya mal olan ve bu yılın Nisan ayında sonuçlanan araştırmanın FSA tarafından göz önünde bulundurulmamasından dolayı hayal kırıklığına uğramıştır.

Avrupa Birliği Araştırma Sonuçları

Avrupa Birliği araştırma programı su sonuçlara varmıştı:

* Ekolojik tarım ürünleri, bünyelerinde besin istenen yüksek bileşimleri (antioksidan, vitamin, glikosil) daha fazla barındırır.
* Ekolojik tarım ürünleri, bünyelerinde besinlerde istenmeyen bileşimleri (mikotoksin, glikokaloid, kadmiyum ve nikel) daha az barındırır.
Bunun yanısıra, ekolojik süt ve süt ürünlerindeki CLA ve Omega 3 miktarı %10-60 oranında, ekolojik yeşil sebze ve meyvelerdeki C vitamini de %90 oranında daha fazladır.
Tarım ilaçlarının insan üzerindeki uzun süreli etkilerini araştıran bir çalışma yapılmamıştır. 2006'da Avrupa Komisyonu 'Uzun süre tarım ilaçlarına maruz kalmanın bağışıklık sisteminde, kanser, kısırlık, doğum sakatlıkları ve sinir sistemlerinde ciddi bozukluklara yol açtığı'nı belirtmiştir.

Ekolojiktarım ve gıda sistemleri bütünselcidir, gübre gibi petrol türevinden üretilen girdiler kullanmak yerine doğayla birlikte çalışır. Ekolojik ürün satın alan tüketiciler sadece tarım ilacıyla kaplanmamış yiyecek almakla kalmaz, aynı zamanda yüksek hayvan refahı standartlarına destek olur, antibiyotiklerin sürekli kullanılmasını engeller ve çiftliklerdeki yaban hayatın artmasını destekler.
Kaynak: Buğday Derneği

umas Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-09-2009, 02:00   #84
Ağaç Dostu
 
Samsunlu55's Avatar
 
Giriş Tarihi: 09-08-2009
Şehir: Samsun
Mesajlar: 1,231
Galeri: 1
Herkez olabildiğince organik yetiştirmeye çalışsın...

Tarlamızın 930 metre uzağında otoyol bulunduğu için sertivika alamadık ama yılmadım yiyenler bilmesede organik üretime devam ediyorum. Etraftakiler ilaç at kimyasal gübre kullan diyorlar ama umrumda değil ben toprağın yarınını düşünüyorum. Herkez ot ilacı atarken ben biçiyorum ve tarlada çürütüyorum ilaç atanların tarlaları taşlı iken benim taşlı toprağım çok derinlerde kaldı üstünde kalın bir toprak tabakası oluştu. Herkez traktörle kimyasal kullanırken ben bioform organik gübre kullanıyorum. Bir konuşma esnasında kimyasal kullanmayı bırak dediğimde aldığım cevap neydi biliyor musunuz: "Ben yemiyorumya milletten banane" bu söz tam bir insanlık ayıbıydı bu sözden sonra o insanla muhabbet ettiğime bile utandım.

Samsunlu55 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-09-2009, 01:42   #85
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 25-07-2009
Şehir: Adana
Mesajlar: 173
Organik tarımın yerini hiçbir şey tutmuyor malesef. Son yıllarda kabak tadı veren karpuzlardan, içi oyuk gibi boş olan domateslerden , buzdolabında poşette büyüyen salatalıklardan, ceviz kadar olupta içi fındık kadar boş olan ama hiç tadı olmayan çileklerden vb. bizleri koru Allahım. Yaşasın organik tarım. Sevgiyle kalın...

güvercin01 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-09-2009, 06:53   #86
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 07-08-2009
Şehir: hatay
Mesajlar: 9
merhabalar .ben sağlık personeliyim.zaman zaman kanser araştırmada görev aldım.organik tarımın önemini biliyorum..çok aktif bir meslek yaşamım vardı hep emekli olmaya ve yalnız kalmaya korktum..boşluğa düşersin ne yapacaksın emekli olup diyenler çok du...emekli olmadan önce bir bahçe aldım şimdi ham..en kısa sürede işlenmeye başlanacak..40 yıldır el değmemiş..ben elbette acemiyim bilgiye çok ihtiyacım var.çevremde yaşlı insanlara soruyorum ama yetmiyor bazan ama korkunç bir sevgim var..başarmam lazım organik tarıma merhaba diyenlerdenim yani selamlar...

forex_321 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-11-2009, 02:33   #87
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 21-10-2009
Şehir: muğla
Mesajlar: 47
ORGANİK TARIMIN AMAÇLARI

Diğer bir deyişle ekolojik tarım;
- Sentetik kimyasal ilaçlar ve gübre kullanımının kaçınılmasını,
- Üretimde verimden daha önemlisi kalitenin arttırılmasını,
- Parazit ve predatörlerden yararlanmayı,
- Organik ve yeşil gübrelemeyi,
- Ekim nöbetini,
- Toprağın korunması,
- Bitkinin direncinin arttırılmasını,
- İnsana ve çevreye dost üretim sistemlerini,
- Ekolojik sistemde hatalı uygulamalar sonucu kaybolan doğal dengeyi yeniden kurmayı,
amaçlayan bir üretim şeklidir.

citrus Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-01-2010, 18:21   #88
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 04-01-2010
Şehir: Mersin,Adana
Mesajlar: 11
Organik tarım toprakla başlar,

Organik tarımın ana konusu olan toprak nasıl kurtlur?
Yılladır yapılan yanlış ve eksik kontrol ve az bilgilendirme(hiç olasada) bu işleri devlet adına tarım bakanlığı ve ilgili il müdürlükleri yapmaktadır.toprağın doğal olması için yapılanlar doğal olmayan şeyle olmalı ki bizlere sunulan gıda ürünleri yıllardır alıştırılmış çiftçi ailelerince yanlış olarak günümüze kadar gelmiş,artık oldukça piyasaya arzı olduğunu gördüğüm organik toprağın düzenleyicileri olarak satışta olanları yüzde miktrlarını dikkate almak ve üzerlerinde yazan kullanım bilgilerine göre az veya fazla vermemek gerekir.
Doğal yaşam için organik ürün =sağlıklı yaşam
saygılarımla
adem güvenç
mersin

organik toprak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-01-2010, 21:11   #89
Ağaçsever
 
adnanu's Avatar
 
Giriş Tarihi: 07-09-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 43
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi organik toprak Mesajı Göster
Organik tarımın ana konusu olan toprak nasıl kurtlur?
Yılladır yapılan yanlış ve eksik kontrol ve az bilgilendirme(hiç olasada) bu işleri devlet adına tarım bakanlığı ve ilgili il müdürlükleri yapmaktadır.toprağın doğal olması için yapılanlar doğal olmayan şeyle olmalı ki bizlere sunulan gıda ürünleri yıllardır alıştırılmış çiftçi ailelerince yanlış olarak günümüze kadar gelmiş,artık oldukça piyasaya arzı olduğunu gördüğüm organik toprağın düzenleyicileri olarak satışta olanları yüzde miktrlarını dikkate almak ve üzerlerinde yazan kullanım bilgilerine göre az veya fazla vermemek gerekir.
Doğal yaşam için organik ürün =sağlıklı yaşam
saygılarımla
adem güvenç
mersin
bildiğim kadarıyla leonardit denilen toprak düzenleyici maden diyelim biz fazla kullanıldığın sorun yaratmıyor aksine toprak daha çabuk doğallaşıyor..

adnanu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 10-02-2010, 15:29   #90
Ağaç Dostu
 
ihsankaya45's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2008
Şehir: demirci-manisa
Mesajlar: 110
Hacettepe tıp fakültesinin çocuk hastalıkları bölümünün yaptığı bir araştırmada ilaçlı domates yiyen anne bebeğini emzirdikden sonra, bebekten kan alınıp tahlili yapılmış ve domatese atılan o ilaç tespit edilmiş. Bu nedenle kendimiz ve çocuklarımızın sağlığını düşünüyorsak mümkün olduğunca ilaçsız gıdalar tüketmeliyiz. Saygılarımla.

ihsankaya45 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla

Etiketler
armutlu, organik, tarım

Konu Araçları
Mod Seç

Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 14:34.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024