29-07-2008, 15:12 | #1 |
Yeni Üye
|
Türkiye'de Göller : Kuruyan, kurumak üzere olan göllerimiz
Tuz Gölü İki milyon yaşındaki Tuz Gölü'nün son günleri. Hiç mi yok bir nefes üfleyecek Anadolu yiğidi? İçinde bir çift martı gördüm. İkisi de iki milyon yaşında. Anadolu Akdeniz'i terk ettiği günden bu yana. İki martı burada. Son iki martı gözlerime bakıyor. Son bakış. Tekrarı yok. Sebebi ortada. Gölü terk eden binlerce başka kuş gibi, gidecekler. Döl veremeden ölecekler. Karşımda tozdan bir ova gördüm. Hepsi hepsi on yaşında. Suyunu çaldığımız günden bu yana. Göl yok olmakta. Son damlalar yüzüme yansıyor. Son bakış. Tekrarı yok. Sebebi ortada. Ovayı dolduran öteki damlalar gibi, gidecekler. Göl olamadan bitecekler. Belki bugün. En geç yarın. İki milyon yıllık takvimin son dakikasında. Bir ağıt yakayım dedim. Gözümdeki nem gölden utandı. Kurudu. Gazetelere baktım. Daha çok utandım. Hakikat ne, yazanlar ne? Ey laik, islamcı, alevi, sünni, sosyalist, kemalist, demokrat, asker! Ey köylü, şehirli, türbanlı, başı açık, tarikatçı, modern! Ey Türk, Kürt, Laz, Arap, Çerkes! Ey memur, vekil, Bakan, Başbakan! Ey fakir, zengin, ünlü, ünsüz, alim, sanatçı, gazeteci, öğretmen, çiftçi! Ey bu toprağın insanı! Hepimizi emziren ana sütten kesiliyor. Suyu kayıp. Toprağı yorgun. Aşağıda kök kururken, üstte bahar açar mı? Ey bu toprağın anası, babası! Bir evladın can veriyor. Yaşı iki milyon. Adı Tuz Gölü. Toz bütün gölü kaplasa da, vicdanına sığar mı? Güven Eken 23 Haziran 2008, Tuz Gölü http://www.doga.org.tr/ |
29-07-2008, 17:08 | #2 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
|
|
29-07-2008, 17:55 | #3 |
Ağaç Dostu
|
Tuz gölünün haline ben de çok üzülüyorom. Neyse ki geç te olsa farkına varmak güzel. Problemi anlamak, yarı yarıya çözmektir. Bilinçli fertler, bilinçli toplumları oluşturur. Çocuklarımıza çevre bilincini verebilirsek, çözümler arkasından gelir. |
07-08-2008, 22:49 | #4 | |
agaclar.net
|
Göllerimiz / Kuruyan, kurumak üzere olan...
Çöle dönen Akşehir Gölü, 30 flamingoya mezar oldu Alıntı:
Hürriyet Akşehir gölü eskiden nasıldı diye ararken buldum. T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı sitesinde... Sulak Alanlarımızda Bilinçlendirme Çalışmaları Devam Ediyor.. Aşağıdaki yazıya google'dan ulaştım. Hala site adresinde bulunuyor ama siteden girişini bulamadım. Kuruduğu için kaldırılmış olabilir... http://www.cevreorman.gov.tr/sulak/sulakalan/aksehir.htm AKŞEHİR GÖLÜ Koruma Statüsü : Bölgenin herhangi bir koruma statüsü yoktur. Coğrafi Koordinatları: 38o 32' Kuzey 31o 28' Doğu Eber gölü gibi, Sultan dağları ile Emir dağı arasındaki çöküntü alanında yer alır. İdari olarak Konya ve Afyonkarahisar illeri sınırları içerisinde yer almaktadır. Kapalı bir havzada bulunduğundan dışarıya akıntısı yoktur. Buna karşın suları çok az tuzludur. Kıyılardan göle karışan tatlı su kaynaklarının bolluğu, kıyılarda suyun tatlılaşmasını sağlar. Tuzluluk orta kesimlerde ve kuzeydoğuda daha belirginleşir. Göl, Sultan dağlarından inen mevsimlik ve sürekli akarsular, göl çevresindeki akiferlerin yer altı suyu akımı ile göl alanına düşen yağışlarla beslenmektedir. Boşalımı ise, göl yüzeyinden buharlaşma ve sulama amacıyla alınan sularla olmaktadır. Gölün geçmişte Taşköprü çayı vasıtasıyla Eber gölü ile olan bağlantısı, Eber gölü çıkışına DSİ'nce inşa edilen regülatör ve sulama kanalları ile kesilmiştir. Göldeki su seviyesi ve göl alanı, yıllara ve mevsimlere göre büyük değişiklikler göstermektedir. 1961-1991 rasat periyodunda en düşük su seviyesi Kasım 1963'de tespit edilmiştir. Buna göre su kodu 955.01 metre, göl alanı 25 500 hektar ve su hacmi 460 milyon m3 olmuştur. En yüksek su seviyesi ise Mayıs 1970'de tespit edilmiş, bu seviyedeki su kodu 959.76 metre, göl alanı 39 000 hektar ve su hacmi 2.1 milyar m3 olmuştur. Sığ bir göl olup, derinliği 2 ile 4 m arasında değişmektedir. Gölün güneydoğusundaki yaklaşık 10 kilometrelik kıyı şeridi dışında kalan tüm kıyıları seyrek fakat geniş sazlıklarla kaplıdır. Akarsu deltalarında söğüt toplulukları mevcuttur. Gölün flora ve faunası, Eber gölüyle benzerlik göstermektedir. Eber gölü seviyesinde olmasa bile, yine de ekolojik olarak bol gıdalı (eutrophic) göl sınıfına girmektedir. Sazan ve turna gibi ticari önemi olan balıkların yanısıra beş balık türü daha bulunmaktadır. Akşehir Gölü de ornitolojik önemi büyük olan göllerimizden biridir. Eber gölünde üreyen, beslenen ve konaklayan bütün kuş türlerine burada da rastlanır. Göl aynasını çevreleyen geniş sazlıklar, su kuşları için kuluçka alanı, beslenme yeri, sığınma, barınma ve toplanma mekanı olarak son derece uygun bir ortam oluşturmaktadır. Sazlıklar, burada Eber gölüne nazaran daha seyrek olmasına rağmen geniş alanlara yayılması; kuşlara avcılardan korunmak için geniş bir hareket olanağı sağlamaktadır. Yine geniş su aynası, avcılar tarafından taciz edilen kuşların sığınmaları yönünden büyük önem taşımaktadır. Gölde, sonbahar ve kış başlarında başta yaban kazları ve yaban ördekleri olmak üzere, pelikanlar, dalgıçlar, balıkçıllar, yağmurcunlar ve martı türlerinden oluşan 60-80 bin civarında kuş görülmektedir. Özellikle yaban kazları, kış mevsiminde geceyi çok kalabalık gruplar halinde gölde geçirmektedirler. Türkiye'de görülen yaban kazı populasyonunun en büyüğü (107.000) Aralık 1977'de Tansu GÜRPINAR tarafından Akşehir Gölünde kaydedilmiştir. Ancak kışın şiddetli dönemlerinde göl yüzeyinin donması sebebiyle, 1-2 ayda olsa göl bu işlevini kaybetmektedir. |
|
07-08-2008, 22:54 | #5 |
agaclar.net
|
Bundan sonra şenliklerde ne yapacaklar? |
08-08-2008, 00:06 | #7 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 05-02-2008
Şehir: Konya
Mesajlar: 117
|
Biz bu hale getirdik, simdi uzulmeyide aglamayida hak ediyoruz. Ama bu acliktan olen hayvanlarin, kuruyan doganin karsiligi degil ki..Yapilacak birseyler mutlaka olmali !! |
08-08-2008, 09:35 | #8 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 20-04-2008
Şehir: ankara
Mesajlar: 33
|
Bu tip çevre felaketlerine olması gerekenden çok daha az tepki gösteriyoruz gibi geliyor. |
08-08-2008, 10:15 | #9 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 15-09-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 3,592
|
Akşehir gölü yıllardır kuruyacağını belli ediyordu. Ya Eber gölüne ne demeli, Akşehir gölünün kardeşi. Eber Gölü Eber gölü Milli Park ve Jandarma tarafından korunuyor. Korumada sözüm ona kaçak avlanmaları kontrol etmek için.Olan yörede onlarca yıldır balıkçılık yapanlara oluyor. Bilir misiniz Eber gölü kıyısında yıllardır Salihliden gelen bir grup vatandaşımız muhteşem sepetler yaparlar orada. Sivrisinekler,su yılanlarına ve yokluğa rağmen. Gani gönüllü insanlardır. Onlar bile gelmiyorlar artık Eber Gölüne. Kopaklar (Kamış adacıkları) rüzgarın etkisi ile oradan oraya yüzmekteler.İçlerinde binlerce su kuşu nun barındığı bu adacıklar onların üreme alanlarıdır. Ne yazıkki su kuşlarıda gelmemektedirler artık. DSİ 1965 ve 1967 yıllarında Akşehir gölünü besleyen Akarçay üzerine Seyitler ve Selevir barajlarını inşaa etmiş bu da göle su akışının % 10 azalmasına yol açmıştır. Yine yakın zamanlarda Akarçay üzerine Kayabelen, Kırka ve Akdeğirmen barajları inşaa edilmiş bu da Akşehir gölüne su akışını neredeyse sıfıra indirmiştir. Ayrıca sulama amaçlı onlarca pompaj sistemi devreye girince AKŞEHİR GÖLÜNÜN kuruması kaçınılmaz hale gelmiştir. 1975-1990 yılları arasında Akşehir gölü çevresinde 20 köy balıkçılığa bağımlı idi ve yılda ortalama 480 ton balık tutulurdu. Aynı şekilde Eber gölünde ise 125 tona ulaşmıştı. Eber gölünden yıllık 20.000 ton civarında Saz kesilip SEKA Kağıt Fabrikasına satılırken bu rakam günümüzde 2000 ton civarına gerilemiştir. Ne yazıkki Eber gölünün sazları ile kağıt üreten Seka Çay kağıt Fabrikasi Eber gölünü kendisi kirletmektedir. 1970 li yıllarda Eber gölünde 200.000 in üzerinde kuş sayılmışken günümüzde birkaç bine bile ulaşamamaktadır. Yani Akşehir Gölünün kurumaya başlaması yıllar önceden kendisini hissettiriyordu. Aynı şekilde Eber Gölü de. Düzenleyen Mahmut Leventoğlu : 08-08-2008 saat 11:00 |
08-08-2008, 14:23 | #10 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 16-05-2007
Şehir: YALOVA
Mesajlar: 4,833
|
Merhabalar! İnsan yukarıdaki yazılanları okuyunca öyle rahatsız oluyorki. Hangi göl olduğunun adının hiç bir önemi kalmıyor. İster Akşehir ister Eber ne farkeder diye düşündüm bir an. Sevgili Leventoğlu öyle güzel özetlemişki sanki Eberin hikayesi gibi. Tüm bu olumsuzluklara rağmen yöre insanının çaresiz ve ne yapacağını bilemez durumda olmasıda sanki işin tuzu biberi. Her şeyde olduğu gibi küçük hesaplar peşinde koşturan yöneticilerimizin acizliği ve çözüm üretememeside işin ağlanacak tarafı. Ben hala umudumu kaybetmedim. Yöre insanını içine alacak ve kimseye tepeden bakmadan yapılacak bir bilimsel çalışma bu problemlerimizi minimize eder. Anadolu insanı her zaman dünden hazırdır. Yeterki inansın ve güvensin. Birde şeffaflığı ve eşitliği görürse yapamıyacağı hiç bir şey yoktur. Bu tarih boyunca böyle benim nacizhane fikrim değil. Böyle giderse bizler bırakın gün kutlamayı bir kaşık suya muhtaç bir toplum olacağız yakında. Biraz feleket tellallığı gibi oldu ancak görünen köy kılavuz istemez diye bir sözde yok değildir Anadoluda. Saygıyla kalın. |
08-08-2008, 19:30 | #11 |
Ağaç Dostu
|
Ben de geçtiğimiz hafta Düzce Gölyaka gezisi sırasında , Gölyaka ya da adını veren ve kuş cenneti olduğu için 1992 den beri Milli Parklar tarafından koruma altında bulunan Efteni Gölünün durumunu görünce çok üzüldüm.. Yukarıdaki yayladan inerken , Melen Çayının geçtiği vadiyi ve gölün son halini fotoğraflamıştım.. Eski yıllarla karşılaştırınca insanın yüreği yanıyor.. |
08-08-2008, 19:37 | #14 |
Ağaç Dostu
|
"Efteni Gölü"Gölyaka Hakkında internetten kopyaladığım yazı aşağıda : Resim: "Efteni Gölü"Gölyaka (Daha fazla resim için Düzce bölümüne bakınız) Resim Hakkında Bilgiler: Efteni Gölü 100 metre yükseklikte, Düzce ile Gölyaka'nın sınırları içinde kalmaktadır. Düzce'nin 14 km. güney batısında, Elmacık Dağı silsilesinin eteğinde Asar, Uğur, Küçük Melen sularının ve yan derelerin oluşturmuş olduğu tatlı su gölüdür. Ana çıkış noktası, Büyük Melen nehrini oluşturur. Efteni Gölü, göçmen kuşların göç yolu üzerinde bulunan önemli ve ender merkezlerden biridir. Göl, 1992 yılından Orman Bakanlığı Milli Parlak Av-Yaban Hayatı Koruma Genel Müdürlüğü tarafından “koruma” statüsüne alınmıştır. Efteni Gölü'nde avlanmak yasaktır. Son zamanlarda kuruma tehlikesi geçiren Efteni Gölü'ne, su kaynakları tekrar verilmektedir. Ancak yine de göl, eski yatağına kavuşamamıştır. Bunun nedeni ise geçmiş yıllarda tarımsal alan açmak için yoğun bir şekilde yapılan kurutma çalışmalarıdır. Yaklaşık 150 çeşit su kuşu türüne ev sahipliği yapan gölde, Kuğu, Karabatak, Flamingo, Su Tavuğu, Boz Kaz, Yeşilbaş Ördek, Sakar Meke, Sumru, Kız Kuşu, Çulluk, Balık Kartalı, Balıkçıl, Yılan Boyun, Angıt ilk göze çarpan kuş türleridir. Göl ve çevresi üzerinde gerek geçici ve gerekse kalıcı kuş varlığıyla gelecek nesillere aktarılması amacıyla 580 hektarlık kısmı Orman bakanlığı'nca “Düzce Efteni Gölü Su kuşları Koruma ve Üretme Sahası” olarak tesis edilmiş ve koruma altına alınmıştır. Efteni Gölü çevresinde Gölün izlenebilmesi için Kuş Seyir Terasları ile ziyaretçilerin bilgi alabileceği bir de tanıtım merkezi bulunuyor. Efteni Gölü kuş türlerinin yanısıra bünyesinde ender bitki türlerini de barındırmaktadır. Gölün içinde; Nilüfer, Süsen, Düğün Çiçekleri, Kamış, Nane, Su Mercimeği bitkileri kenarlarında ise; Söğüt, Dişbudak, Kızılağaç, Çınar gibi sucul karakterli ağaçlar ilk göze çarpan bitkilerdir. Türkiye'nin 2. Kuş Cenneti olan Efteni Gölü, kuşlar ve bitkiler için doğal bir habitat alanıdır. |
08-08-2008, 20:36 | #15 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 02-05-2008
Şehir: Afyonkarahisar
Mesajlar: 132
|
Bizim memleketin de iki şirin gölü vardı. (Denizli-Bozkurt-İnceler Kasabası) Çocukluğumun en güzel anılarılarını yaşadığım bu göller, ne yazık ki Orta Anadolu gölleri gibi yer altı suyunun bilinçsizce kullanılması sonucu 1987 yılında bir daha geri gelmemek üzere kurudular. Aşağıda kuş gribi konusunda yazdığım ve bizim göllerin sonunu da anlatan bir yazım var. KUŞLARIN İNTİKAMI Kuş gribi gündeme geldikten sonra, en çok suçlanan su kuşları oldu. Bu hastalığın taşıyıcısı olan kuşlar, korkulu rüyamız haline geldi. Peki, biz ne yaptık da kuşlar adeta acımasızca bir intikam alıyorlar? Ben küçükken, kasabamızda iki küçük göl vardı. Kanlıcagöller denilen bu göller, pek çok sucul kuşa ev sahipliği yapıyordu. Bahar geldiğinde, herkes göle dalar; kuşların yumurtalarını toplardı. Her türün kendine has renk ve büyüklükteki bu yumurtaları, kavrularak ya da haşlanarak yenilirdi. Bunlardan çoğu kez gelişmemiş yavrular çıkardı. Bir sabah henüz güneş doğmadan, gölü avcılar sarmıştı. Yirmi kadar fertten oluşan bir ördek sürüsü, havada tur atıyordu. Bunlar 4–5 tane kalıncaya kadar teker teker vuruldu. Bu olup bitenleri, fasulye beklediğimiz tarladaki barakamızdan izlemiştik. Bir kış akşamı, ağabeyim on dört sığırcık, iki sakar meke ve bir tavşan vurup getirmişti. Bunlarla acılı bir “arapaşı” yapmıştık. Av etiyle yapılan arapaşı çorbasının tadını herhalde bilmeyen yoktur. Avcılardan biri göle nadiren gelen bir kuğu vurmuştu. Av torbasına ters olarak koyduğu bu kuşun yılan gibi uzun boynu vardı. Kafası, gururla yürüyen avcının ayakkabılarına değiyordu. Bu gösteriyi hayranlıkla seyretmiştim. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi, yaz geldiğinde gölün etrafı su motorlarıyla dolardı. Çevredeki tütün, pancar, fasulye tarlaları gölden sulanırdı. Nihayet, 1980’li yılların ortalarına doğru bu iki göl kurudu. Dikenlerle dolu, kuru bir bozkır parçasına dönüştü. Tarla farelerinin yatağı haline geldi. Bu sadece bizim göllerde mi böyleydi? Hayır. Eber’de, Beyşehir’de, Sultansazlığı’nda … benzeri kuş kıyımları yapıla gelmiştir. Sonunda kuşlar, büyük bir belayla geri döndüler. Artık her gün yediğimiz yumurtadan soğuduk. Arabamızın üzerindeki kuş pisliklerini temizlemekten çekinir olduk. Soyları tükeniyor diye üzüldüğümüz kuşlar, birden gözden düştü. Umarız bu sefer de, bütün su kuşlarını itlâf etmek gibi bir çılgınlığa girişilmez. |
12-08-2008, 11:13 | #16 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 02-05-2008
Şehir: Afyonkarahisar
Mesajlar: 132
|
Afyon’un Kanayan Yarası: EBER GÖLÜ (Eski yazılarımdan ) Göller kendine has bitki ve hayvan topluluklarıyla, bulundukları yeri güzelleştirir. Eber Gölü tamamı Afyon il sınırları içinde kalan en büyük gölümüzdür. Balıkçılıktan, hasırcılığa yöre halkı için geçim kaynağı olan bu göl, son yıllarda kirlenmesi ile gündemdedir. Jandarma Çevre Koruma Timi’nin yaptığı incelemelerde çevredeki dört köy ve üç kasabanın atık sularını doğrudan göle akıttıkları tespit edilmiştir. İl Çevre ve Orman Müdürlüğü’nün 05.03.2004’te yaptığı basın açıklamasında, bu yerleşimlerin finansman güçlüğü nedeniyle arıtma tesisi yaptıramadıkları belirtiliyor. Aynı açıklamada alkaloit fabrikasının arıtma tesisinin yeni bir teknolojiyle inşa edileceği ve bunun için uluslar arası ihale açıldığı vurgulanıyor. Eber Gölü’nü kirleten unsurlardan biri de Akarçay’dır. Her ne kadar Afyon Belediyesi atık su arıtma tesisi sürekli olarak çalışsa da göle ulaşıncaya kadar Akarçay’a mutlaka kirletici etmenler karışmaktadır. Nitekim geçen yaz, organize sanayi civarında Akarçay’ın kıpkırmızı aktığını ve tek bir kurbağa bile zıplamadığını üzüntüyle gördüm. Kirlenen bir gölde organik artıklar dipten itibaren birikmeye başlar. Oksijenden yoksun ölü bir tabaka meydana gelir. Yine bu atıklarda hidrojen sülfür oluşur. Zamanla gölde yaşayan bütün canlılar ölmeye başlar. Geçen yıl Eber Gölü’nde kirlenme ve su çekilmesinden dolayı toplu balık ölümleri yaşanmıştır. Kirli bir gölden elde edilen balık ve diğer su ürünlerini gönül rahatlığıyla yemek de zordur. Eber Gölü’nü kirleten bütün unsurlar durdurulsa bile kapalı bir sistem olduğu için yani dışarıya akıntı vermediğinden, kendini yenilemesi uzun yıllar alacaktır. Onu bir zehir bataklığı haline getirmeye kimsenin hakkı yoktur. 1993 yılında İzmir’de bir ekoloji kongresi yapılmıştı. Sunulan bir bildiride Eber Gölü için artık hiçbir şey yapılamayacağı belirtilmişti. Bu günkü durum çok karamsar olmasa da bir avda 108 ördek vuran bir zihniyet var oldukça, Eber Gölü’nün geleceğinden kaygılanmamak mümkün değil. ( 108 ördek abartılı değil. Afyonlu iki avcı dört yıl kadar önce bir avda tam 108 ördek vurmuş ve ulusal basına konu olmuşlardı. ) |
13-08-2012, 12:04 | #17 |
Ağaç Dostu.
Giriş Tarihi: 06-08-2009
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 6,526
|
Türkiye 50 yılda göllerinin yarısını kuruttu ( Suyun İzinde ekibi'nin izlenim ve açılamaları) Türkiye 50 yılda göllerinin yarısını kuruttu |
|
|