|
|
Dış Bağlantılar | Konu Araçları | Mod Seç |
20-09-2008, 19:09 | #31 |
agaclar.net
|
Sizin basra (aslı balsıra) dediğiniz hastalık tam olarak şudur; Bazı yaprak bitleri yaprakta emgi yapar ve bu esnada yapışkan bir bir sıvı salgılarlar aldıkları özsuyunun fazlasını dışarı verir (dışkı). Bu salgı bal salgısı, bal çiği, manna diye de anılır. Yaprağın yüzeyini kaplar, bu maddenin üzerinde bazı mantarlar da gelişebilir. Balsırayı gidermek için öncelikle yaprak bitlerini öldürmek gerekir. |
16-12-2008, 07:03 | #32 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 09-05-2008
Şehir: izmir
Mesajlar: 81
|
Asmada kabuklu bit pek sık rastlanan bir durum olmasa gerek. İnternette kabuklu bitler konusunda epeyce gezindim, asma adı pek geçmedi ama benim asmamda tesbit ettim. Asmam tripleks binanın üstünde, havadar, yerden 2,5 metre yaksekte. Etkeni tesbit ettiğimde Ekim ayı başı idi. Sorup soruşturdum, okudum araştırdım, mücadelesi yaparaklar döküldükten sonra, havaların ısınmaya başlayacağı zaman aralığında olacakmış. Fırçalama ve benzeri uygulamaları radikal bir yöntem olarak benimseyemedim. Ben de tüm yaprakları yoldum, asmayı alttan ve üstten önerilen yağlı ilaçla ilaçladım. Bir ay sonra Kasım ayında kontrol yaptığımda sonuç iyi idi. Elbette bununla kalmayacağım, Şubat ayında yineleyeceğim. Klavye başına oturmuşken, kafamı devamlı kurcalayan bir konuyu dile getirmek istiyorum. Belki okuyacak bir otorite çıkar da bana yanıt verir. Asmalarda çeşitli hastalıklara karşı çeşitli ilaçlamalar öneriliyor. Genelde 14 gün ara ile yaqılacak. Bir de çiçeklenme döneminde tac yaprakların dökülmesini ve tanelerin saçma iriliğine ulaşması beklenecek. Öyle anlaşılıyor ki, o dönemde ilaçlar çiçeklere zarar veriyor. Burada ticari adlarını vermeyeyim, bir çok ilacı çiçek öncesi ve sonrasında kullanmam gerekiyor. Her ilaçlama arasında 14 gün beklersem önerilen o ilaçlamaların hepsini uygulayabilmem için zaman kalmıyor. Örneğin, bakırlı bir preparatı 14 gün aralıkla kullanmam öneriliyor, başka bir yerde başka enfeksiyonlara karşı (örneğin mantar) başka ilaçların da 14 gün aralıklarla kullanılması öneriliyor. Bakırlı ilaçlar hiç bir ilaçla eş zamanda kullanılamıyor. O da benim gibi geçimsizin birisi imiş... Bir de çiçek dökülmesi beklenecek. Geçen sene bu beklemeler yüzünden tek bir salkım üzüm alamadım, külleme oldu. Eğer burada bana yardımcı olacak biri çıkmazsa, ilaçlama aralıklarını 10 güne düşürüp hepsini uygulayacağım. Saygılarımla... |
16-12-2008, 11:51 | #33 |
Ağaç Dostu
|
Arkadaşlar. Verdiğiniz bilgiler çok güzel ve yararlı. Ellerinize sağlık. Bilgiler yanında arkadaşlarımız çok doğru teshişlerde de bulunmuşlar. Onlarada teşekkürler. Bilinçli oaln kişiler bazı tetbirler alabilir. Fakat genel çoğunluk ne yapacak. Örneğin İstanbul'a Keşan'ın bazı köylerinden sebze (Biber, salatalık, domates, patlıcan ) gidiyor. Ne zaman bir zararlı görülse dayanıyorlar ilacı. Sadece sebzede değil. Bir çok üründe durum aynı. Maallesef ilaçlama ile hasat arasındaki süreyi çogunlukla dikkate alan yok. Bunu bilgilerinize sunarım. Önümüzdeki yıl, zirai ilaçların Çiftçi Kayıt Sistemindeki verilere göre reçete ile verimesi çalışmaları var. Onda da bir çok boşluk var. Örneğin Buğday için alacak, sebzede kullanacak.vs. Ne zamanki sorumluluk sahibi, vicdanının sesini dinleyen kişiler olacağız. İşte o zaman bu işler azalacak. Saygılarımla. Düzenleyen Cumhur Tonba : 16-01-2009 saat 09:14 |
14-01-2009, 09:33 | #34 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 29-07-2008
Şehir: istanbul
Mesajlar: 46
|
Benzer bir olay benim de başıma geldi , marketten aldığım elmayı yıkamadan yedim , 1 saat karın ağrısıyla kıvrandım . |
14-01-2009, 09:55 | #35 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
|
İnsanlarımızı anlayamıyorum.Bu kadar şikayet ediliyor bu zehirlerden ve hala zehirlerin yerini tutabilecek sağlıklı ürünleri araştırmıyorlar .Mesela Biyolojik Mücadele neden denenmiyor ve neden ilgilerini çekmiyor inanın merak ediyorum.Hala Bordo Bulamacı , Göz Taşı , Bakır , Kükürt ve benzeri bir çok ürünü insan sağlığına zararlı olduğu halde kullanıyorlar.Çok üzgünüm ama bu şekilde nereye kadar devam eder bilemiyorum. Düzenleyen Oğuz Alper : 27-06-2009 saat 20:50 |
14-01-2009, 19:05 | #36 |
Ağaç Dostu
|
Zirai mücadele ilaçları
Sevgili oğuz senin çok zararlı dediğin bordo bulamacı ve kükürt organik tarımda sınırlıda olsa kullanımına müsade edilen ilaçlar.Bu ilaçlar diğer pek çok kanserojen ilacın yanında yeni doğmuş bebek kadar masum kalır. |
14-01-2009, 22:09 | #37 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
|
Sen böyle düşünmeye devam et!!! |
14-01-2009, 23:00 | #38 |
Ağaç Dostu
|
Oğuz Bey. Bu mücadele sınırlı da olsa deneniyor ve tatbik ediliyor. Belki bilirsiniz. Çok yakın zamana kadar Buğdayda Süne mücadelesi için uçakla ilaçlama yapılıyordu. Şu an için yasaklandı. Faydalı böcekler süneyi baskı altına aldı. Fakat her şeyden evvel, biyolojik mücadele için biz bireylerede düşen büyük görevler var. En başta geleni ise doğayı kirletmemek. Hangimiz bunun için özen gösteriyoruz mu acaba? Samimi olarak cevap verebilirmiyiz. Bu uğurda ne yapıyoruz. Beklerim. Düzenleyen Cumhur Tonba : 15-01-2009 saat 19:29 |
15-01-2009, 10:37 | #39 |
Ağaç Dostu
|
İlaçlar..
Oğuz Bey verdiğim mesajı algılayamamış olmanız beni gerçekten çok üzdü....Ben iyi tarım uygulaması ve organik tarımın tüm Türkiye'de yaygınlaşmasını istiyen insanlardan biriyim.Ülkemizde 500 e yakın Etkili madde içeren kimyasal kullanılıyor ve bunların bazılarının kanserojen olduğuda biliniyor.Çiftçilerimizin en yaygın yaptığı yanlış son ilaçlama ile hasar arasında geçmesi gereken süreye uymaması ve sonuçta insanlarımızın yavaş yavaş zehirleniyor olması... |
15-01-2009, 13:18 | #40 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 14-09-2007
Şehir: ORDU
Mesajlar: 232
|
Alıntı:
Kükürtün organik tarımda kullanıldığını duymuştum. Kükürtün, insan sağlığı için gerekli bir madde olarakta biliyorum.Fazlası böbreklere zararlıymış zira. Sarmısağın içinde kükürt bileşikleri bulunduğu da başka bir bilgi. Su yaşamımızın temel kaynaklarında azı da zararlı fazlasıda. Kükürtü, bu bakıştan görmek lazım. |
|
15-01-2009, 16:20 | #41 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 05-01-2007
Şehir: tekirdağ
Mesajlar: 71
|
(...Gözlüğümü takıp yaprakları kontrol ettiğimde yeşil yaprak bitlerini gördüm ...) derken; bir uğurböceği elime kondu. uç uç böceğim, uç uç böceğim....dedim. Beni dinledi, uçyu gitti. Yanımdaki heyecanla seslendi! - Ne diyorsun? Uçma uçma böceğim bahçemi terketme, sayende lezzetli sebze meyveler yiyelim demelisin! Bekliyorum bir uğurböceği daha göreyim de, "uçma uçma böceğim..." demek için. Bahçeniz için faydası olacaksa şimdi bile, dedim gitti. |
16-01-2009, 02:34 | #43 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
|
Alıntı:
İyice araştırırsanız ;Avrupada organik tarımda bu ürünler yasaklandığını görürsünüz. Zaten Avrupada yasaklanan ilaçlar nedense en son TÜRKİYE pazarında satılır bizler o ilaçlarla yetişmiş meyve ve sebzeleri yeriz.Aradan uzun yıllar geçtikten sonra burdada yasaklanır. GÜLDÜM! Tarım İl Müdürlükleri 172 kalem pestisit taraması yapar ve ihracata uygundur belgesi verir.Her nasıl oluyorsa Avrupada Akredite olmuş labaratuvarlarda yapılan incelemelerde 350 kalem pestisit tarar ve ilaç kalıntısını tesbit eder ve o ürünün ülkelerine girmesine müsade etmez. Gene gülüyorum . Bizim Zıraat Mühendislerimizin bazıları biberde ruhsatlanmış ürünü domateste kullanır çilekte kullanır , salatalıkta kullandırır ee sonra gene gülüyorum e bizim mallarımızı geri çevirdiler .GÜLDÜM! Çevirirler arkadaşlar bu kafayla çevirirler. Biraz isterseniz işin gerçek boyutlarına inelim . İhracat yapan firma halden veya müstahsilden mal talep eder. Malı kendi kriterlerinde beğendikten sonra Tarım il Müdürlüğüne müracaat eder. Normalde Tarım İl Md. müstahsilin serasına veya bahçesine giderek dalından kendi toplayıp torbaya koyup mühürlemesi gerekir ,nedense bunu ihracat firması yapar. Gene gülüyorum. Sonucunda tarım il müd. kalıntı müsade edilebilir oranlardadır diye onay verir ve ihracatçı tırın kapıları kapanır ve yola çıkar . Tesadüfen yurt dışında bu tır analiz için incelemeye alınır ve bizim tarım il müd. yapmış olduğu analizden farklı bir analiz raporu ihracatçının eline verilir ve malı ülkeye kabul etmezler. Yurt dışında ki bu uygulamada normalde tırın içersindeki tüm ürünlerin imha edilmesi gereklidir. Fakat bizim ihracatçı hemen kolları sıvar ve tamamen duygusal işler devreye girer ve her nasılsa almanyadaki tır birden bizim sınır kapımızdan içeri girer , marketlerde pazarlarda bizlere satılır ve yedirilir. Bu yazdıklaarım belki birilerinin canını sıkabilir, hiç umrumda değil inanın. Geldik sıra üreticinin durumuna ; Adamın zırai danışmanı var, hani iyi tarım uygulaması yapıyorya , gene güldüm. Üreticinin başı nematod la dertte ve danışmanı o hastalığı iyileştirmesi gerek yoksa işinden olacak ya, ve hatta yeni müşterileri de bünyesine katacak ya iyileştirirse . Dayıyor fungusti sistemik olarak kökten ve dozajları dikkate almadan 15 gün ara ile 3 sefer . Sonuç İhracatçının düştüğü rezaletin ilk perdesi Gene gülüyorum halimize. Geldik Topraksız Tarım yapan Üreticinin durumuna ; Adam böbürleniyooo ben topraksız tarım yapıyorum kurmuş 3milyon dolarlık tesis benim ürünlerim organik diye övünüp pazarlıyor. Serasında Kırmızı örümcek ,beyaz sinek , için insektisit kullanıyor. Külleme , pas , fungusit atıyor . Ve organik diye ürün satıyor. Antalyadaki büyük üretim yapan topraksız seralardan bahsediyorum. Geldik 2 dönüm , 3 dönüm vesaire olan çifçimize ; Garibimin parası yok gidiyor haldeki komisyoncusundan faizle borç para alıyor.Ve komisyoncusunun gösterdiği fidelikten fidelerini .ilaç bayisinden gübrelerini alıyor. Fidelikten aldığı fidelerin tohumu yurt dışından hastalıklı olarak ithal edilen tohumdan yapılmış fideyi alıyor garibim , ve bu çifçimiz daha fidelerini ekmeden serasına solarizasyon yapıp toprağını steril hale getiriyor.Neyse fideleri alıyor , dikiyor ve 2 hafta sonra fideleri hastalanmaya başlıyor . Hemen panik içinde zıraatçi danışmanını arıyor. Sebebi çifçimizin hayatı söz konusu çünkü faizle borç alarak yaptığı ürün elden gidecek ya !!! Danışman yazıyor reçeteyi çifçimiz uyguluyor , uyguluyor olmuyor danışman başka recete yazıyor olmuyor olmuyor ve sonunda 1 dönümden 10 ton alacakken alıyor 3 ton oda zehirden yakalanıyor , ve şu anda komisyoncu üretici ve danışman savcılıkta sorgulanıyorlar yani yargılanıyorlar sebebi ihracatçının yakalattığı mal yüzünden. Çok acı bir şey söyleyeceğim sizlere en güvendiğiniz marketten paketlenmiş bir salatalığı 3 kilo alın ve analiz ettirin, ve görün analiz ücreti yanılmıyorsam 300 ytl civarında. Her bitkinin zehiri içine alış oranı farklıdır arkadaşlar ve sayın DANIŞMANLAR Elmada ruhsatlı olan Ayvada kullanılmamasının sebebi budur yoksa adam Ayva içinde ruhsat alır. Bunları kimse bahsetmiyor denizlinin üzümleri afyonun kirazları neden yurt dışından geri geliyor arkadaşlar, neyse kafanızı şişirmeyeyim daha fazla sonuca gelirsek benim araştırmalarım ve deneyimlerim kim ne derse desin kimyasal ilaçlar dahil olmak üzere bordo bulamacı ve göz taşı sağlığa zararlı ve kansere yol açan ürünlerdir. LÜTFEN SEN İYİCE ARAŞTIR . SANA SEN DEMEM SAYGISIZLIK İÇİN DEĞİL SAMİMİYET İÇİNDİ! |
|
16-01-2009, 11:27 | #45 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
|
Sn.Cumhur ; Daha neler varda ; yazamıyoruz işte sadece içim acıyor,hergün bu insanlarla mücadele veriyorum kendimi geçtim gelecekteki torunlarım için belki faydası olur. Sağlıcakla kalın. |
16-01-2009, 13:23 | #46 |
Ağaç Dostu
|
Kİmyasal ilaçlar
Oğuz bey...Söylediklerinizin tamamına katlıyorum.Ama ne yazık!!! Hala beni anlayamamışsınız....!!! Ülkemizde insan sağlığını tehdit eden o kadar çok kimyasal var ki....Bunlar malesef denetimsiz kullanılıyor.Mesela Ticari ismi Tamaron, pamuğa ruhsatlı fakat seralarda açık alanda yıllarca domates ve biberde çok yoğun kullanıldı ve tamamen kansorojen bir ilaç...Siz bunlar dururken Zehirliliği en alt kategoride olan ilaçları örnek vermişsiniz...!!! Ben sadece bu konuda ki hatanızı düzeltmek istedim...Neden bu kadar sinirlisiniz ki... Not: Bende yeni tanıştığınız insanlara Sırf Samimi olsun diye Siz değilde SEN diye hitap ettiğinizi söylemenize çok güldüm....::)) Umarım bir gün bu cennet Ülkemizde gerçek manada İyi Tarım Uygulaması ve Organik tarım yaygınlaşır ve korkusuzca sebze ve meyve tüketebiliriz...Kalın sağlıcakla.... |
16-01-2009, 14:28 | #47 |
Ağaç Dostu
|
Tohumlarımı ektim ama ben ne yapacağımı şaşırdım. Acaba bu konuyu bir de Mine Hanım'a mı sorsak? Ya da bu konuda bilgi ve deneyim sahibi arkadaşlar da bu konuya bir cevap yazsalar da, evde benim gibi amatörce (yegane tüketicisi çocuğu olan) uğraşan sebze-meyva yetiştirenlerin içi rahatlasa. |
16-01-2009, 17:02 | #48 |
Ağaç Dostu
|
Yegane tüketiciniz çocugunuz olduğuna göre herhalde 1 çocuk. 2 de anne ile baba eder 3. Bilmiyorum yanınızda aile büyüklerinizde varmı. Mekanik mücadele ile bir çok şeyin üstesinden gelebilirsiniz. Bırakın meyveleriniz lekeli olsun, biraz albenisi olmasın. Bırakın domateslerinizn bir kısmı çürüsün. Ne olacak. Kalanlar size yeterde artar bile. Benim fikrim. Saygılarla. Not: ****** ticari üretim yapan kişiler ilaçları dozunda, zamanında kullanıp ilaç kullandıktan sonra gereken arayı verip hasat ederlerse bu da bizim için bir kazanç olur. |
16-01-2009, 17:40 | #49 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
|
Alıntı:
Yıllarca metil bromid ile yetişmiş ürünleride yedik. Daha çoook yeriz sevgili arkadaşım. |
|
17-01-2009, 18:24 | #51 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
|
Kesinlikle utansınlar.İnsanımıza yaptıklarının bedeli bu kadar ucuz olmamalı. |
18-01-2009, 17:05 | #52 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 05-10-2008
Şehir: ANTALYA
Mesajlar: 194
|
Tohumların yurtdışından hastalıklı geldiğine nasıl kanaat getirdiniz acaba? Topraksız tarım yapanların çoğunu tanıyorum(antalya için) hiçbirinin organik ürün sertifikası yok ayrıca organik diye satanı da görmedim. Bu işi amatör olarak değilde ticari boyutta yapan birisi örneğin serasına thrips geldiği zaman nasıl mücadele etmeli? Kimyasal mücadelemi yoksa fiziksel mi? Bu memleket yıllarca hormon kullanılıyor diye hıyar ve biber yemedi. Kaldı ki hormonun h si kullanılmaz. |
18-01-2009, 21:39 | #53 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
|
Alıntı:
|
|
18-01-2009, 22:06 | #54 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 05-10-2008
Şehir: ANTALYA
Mesajlar: 194
|
Bu iş google den aratmayla çözülseydi kolaydı ama öyle olmuyor.Tohumların bulaşık gelmesi ayrı fideliklerden bulaşma ayrı bir olaydır ikisini karıştırmamak lazım.Mahkemelerin bilirkişisine güvendiğiniz kadar Tarım il müd.nün karantina şubesine de güvenmenizi tavsiye ederim. |
18-01-2009, 22:41 | #55 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 24-12-2007
Şehir: ANTALYA
Mesajlar: 60
|
arkadaşlar bu işler ilaç kullanmadan olmuyor maalesef.size tüketici olarak şunu tavsiye edebilirim.aldığınız sebzeleri bekletebildiğiniz kadar bekletirseniz mesela salatalığı 5 gün sonra yerseniz bünyesindeki ilaç miktarı son derece azalacaktır. |
18-01-2009, 22:55 | #56 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
|
Alıntı:
Google arattırmayla oluyor arkadaşım .Arattırıp bulduğunu serada uygularsan nedemek istediğimi anlarsın ama nedense bazılarının işine gelmiyor. Söyleyeceklerimi söyledim önceki sayfalardada anlayan anladı zaten. |
|
01-02-2009, 21:59 | #57 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
|
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, AB Komisyonu'nun kararlarına paralel olarak, Türkiye'de tarımda ruhsatlı bulunan 415 ilaç aktif maddesinden 74'ünün üretimini ve ithalatını, 1 Ocak 2009 itibariyle yasakladı. Ancak, bu aktifleri içeren tarımsal ilaçların (Bitki Koruma Ürünlerinin-BKÜ) son kullanım tarihine kadar satışına ve kullanımına izin verdi. Bakanlık tarafından üretimi ve ithalatı yasaklanan ilaç aktif maddeleri arasında, "Alachlor, Ofurace, Difenzoquat, Aldicarb, Oxine-copper, Dimethipin, Endosulfan, Oxycarboxin, Endothal, Fentin hydroxide, Phenthoate, EPTC (ethyl dipropylthiocarbamate), Monolinuron, Primisulfuron, Ethirimol, Permethrin, Quizalofop, Fenpiclonil, Pyrazophos, Resmethrin, Simazine, Sethoxydim, Fluazifop, Vinclozolin, TCMTB, Flubenzimine, 1,3-Dichloropropene, Thiazafluron, Methoprene, Bromacil, Norflurazon" bulunuyor. Kaynak: http://www.trt.gov.tr/Haber/HaberDet...01fd-4f60-ba83 |
03-02-2009, 00:39 | #58 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 31-01-2009
Şehir: Eskişehir
Mesajlar: 4
|
Ne yazikki Türkiyede fazla çalışma olmuyor bitki koruma konusunda tamamen ilaç şirketlerinin pazarı durumunda ülke ,, avrupada 5 yıl önce yasaklanan ilaçlar burada hala devam ediyor 5 yıl sonra 2 yıl süre verilerek burada yasaklanıyor ,, **** yasaklanacağını öğrenen ilaç şirketleri hemen hepsini pazarlıyorlar ,, bu işler yabancı ilaç şirketlerinin eline terkedilirse araştırma durumuna geçemeyip hep pazar durumunda kalırız ,, yaprak bitleri çok hızlı çoğalırlar ( eşeyli eşeysiz ,, hatta doğurarak bile çoğaldığı kanıtlanmıştır) birden pik yaparlar eğer çevrenizde uğur böcekleri ve diğer predatör(avcı böcekler) var ise baskı altına alırlar ,, yaprak bitleri bir bitkide çoğalmış ise orada kanatlı formlarını gördünüzde kanatlıları farkettiğinizde hemen öldürün ( ev deki **** küçük bahçeler için).çünkü bunlar uçarak yayılmasını hızlandırırlar ,, en önemlisi bunları çoğalmadan farketmek eğer bahçenizde özellikle kavak ağacı veya benzerleri varsa bunların yapraklarında kırmızımsı şkilsiz irileşmeler yaparak içinde çoğalırlar, bu yaprakları kopartın , tabi bunlar küçük bahçeler için ,, birde bu küçük bahçeler belli bir doğal denge oturmuştur siz ilaç kullandıkça dahada dengeyi bozar ilaç kulandırmayı arttırısınız muhtaç olursunuz ,,birde yabancı otlarla mücadele şart zararlılar hemde hastalıklarda bunda başarılı olmak için komşularınızda aynısını yapması söz konusudur. ****** kazanç olarak üretim yapılan yerlerde bu ilaçlanmalar takvime oturtulmuş vaziyette ,, her inorganik maddenin olduğu gibi ilaçlarında yarılanma ömürleri var ,, bu süreye uymak şart ,, fakat ne yazikki ülkemizde uyulmuyor buda tarımsal pazarımız hala oturmadığı için ürün fiyatı her an değişebiliyor , üretici fiyat yükseldiğinde **** en fazla kar edeceği zamanda hasad süresine uymayarak pazara sunmak zorunda kalıyor |
03-04-2009, 14:02 | #59 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 20-06-2008
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 107
|
bizim buralarda küçük alanalrda tarım yapan çiftçiler hatta evinin bahçesinde madanoz soğan biber yetiştiren ev hanımlari kimyasal ilaç ve gübre kullanmayı doğal yetiştirmeye tercih ettiğine şahit oluyorum ve şaşkınlıkla izliyorum. hobi olarak yapiyorsan neden en doğal hali ile uretmiyorsun, ucuza gelsin diye kendin üretiyorsan gelecekte vücüduna verdiğin zararla neler kaybedegini nasıl gormuyorsun. kim ne derse desin en doğal hali ile yetişen bir domatesin tadını çocuklarımıza nasıl anlatabilecegiz??? |
24-04-2009, 21:09 | #60 |
-
Giriş Tarihi: 13-03-2009
Şehir: ist
Mesajlar: 27
|
Pestisit ile insektisit arasinda ne fark var acaba? |
|
|