agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Bitki Dünyası > Sebzeler > Domates
(https)




Beğeni Düzeni32Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 17-03-2013, 23:19   #121
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 09-01-2012
Şehir: istanbul
Mesajlar: 257
Konumuz dünya tohum şirketleri ve uygulamaları değil. Zaten o yanlış uygulamalar tarıma bu kadar zarar verdi. Ve ben de bilgimi pağlaştığım saygın bir sitede daha önce hiç bu kadar hakarete maruz kalmadım, sizin de dediğiniz gibi: Bilgi verdik kabahatli olduk, hayatimda boyle bir olayla karsilasmadim.

cliepy Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-03-2013, 23:42   #122
Ağaç Dostu
 
birnefestoprak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-07-2012
Şehir: Ankara/Morgantown
Mesajlar: 2,797
Daha once soylediginiz sanki aramizda en zeki insan sizsiniz de bizim anlayisimiz kit ve karsidakinin anlama kapasitesini olcuyorsunuz gibi alayci laflar:
"Konuyu hala mi anlamadiniz?"
"Kac defa anlattik yine mi anlamadiniz?"

Karsidakine aptal demenin gizli yolu bu.

Karsidakindan saygi beklerken, once bir kendinize ceki duzen verin, ne demeye ve nasil kapali yoldan hakaret etmeye calistiginiz bu satir aralarina sakladiginiz sozlerden cok iyi anlasiliyor.

Konuyu bilmiyorsunuz, dunyadaki tohum sirketlerini Monsanto'dan ibaret saniyorsunuz. Turkiye'de kurumsallasmamis, ve ustunde yeterli bilinc olusmamis geleneksel tohuma saygi konusunun yurtdisinda yasayan insanlar (ev yetistiricileri) arasinda nasil onemsendigini bilmiyorsunuz. Surekli curutme iddiasinda oldugunuz (niye boyle bir iddia varsa) bir kavram hakkinda da kaynak gosteremediniz, cunku boyle bir kaynak olmadigini biliyorsunuz.


Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi cliepy Mesajı Göster
Konumuz dünya tohum şirketleri ve uygulamaları değil. Zaten o yanlış uygulamalar tarıma bu kadar zarar verdi. Ve ben de bilgimi pağlaştığım saygın bir sitede daha önce hiç bu kadar hakarete maruz kalmadım, sizin de dediğiniz gibi: Bilgi verdik kabahatli olduk, hayatimda boyle bir olayla karsilasmadim.


Düzenleyen birnefestoprak : 20-03-2013 saat 17:12
birnefestoprak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-03-2013, 23:53   #123
Ağaç Dostu
 
birnefestoprak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-07-2012
Şehir: Ankara/Morgantown
Mesajlar: 2,797
Bu ana kadar konuyla ilgili hicbir bilgi vermediniz, hicbir kaynak gostermediniz. Konumuz dunyada yaygin sekilde uygulanan bir yontemin sonuclarini (yani jel tabakasiyla ilgili bulgulari) aktarmak ve yontem Turkiye'de cok yaygin kullanilmiyor olabilir ama jel tabakasinin ayrilmasinin boyle boyle faydalari var, Turkiye'deki insanlara da yararli olabilir demek ve bunu kaynaklarla, dedikoduya dayanmayan dokumanlarla gostermek.


Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi cliepy Mesajı Göster
Konumuz dünya tohum şirketleri ve uygulamaları değil. Zaten o yanlış uygulamalar tarıma bu kadar zarar verdi. Ve ben de bilgimi pağlaştığım saygın bir sitede daha önce hiç bu kadar hakarete maruz kalmadım, sizin de dediğiniz gibi: Bilgi verdik kabahatli olduk, hayatimda boyle bir olayla karsilasmadim.

MeyveliTepe ve ciroz beğendi.

Düzenleyen birnefestoprak : 18-03-2013 saat 06:17
birnefestoprak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-03-2013, 00:23   #124
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 09-01-2012
Şehir: istanbul
Mesajlar: 257
Gecen sene 10 çeşit domates tohumu ektim bu yaz da 20 ceşit ekicem dedim.
Siz gecen sene 20 çeşit yetiştirmiş bu yaz da 10 yetiştirecek diye anladınız.
Tohumu nasıl sakladığımı defalarca sordunuz, defalarca üşenmeden anlattım.
Bu durumda anlamış mı oluyorsunuz?

Türkiye'de geleneksel tohuma saygı vardır, yeterli bilinç oluşmamış değildir sizin ima ettiğiniz gibi o nedenle zengin domates çeşitleri hala bu coğrafyada yaşamaktadır. Üstelik kurumu da vardır ve dünyada 3. dür.

Açtığınız başlık bu sayfa değildir, orada yönteminizle ilgili tüm bilgiler mevcut hala.

cliepy Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-03-2013, 00:39   #125
Ağaç Dostu
 
birnefestoprak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-07-2012
Şehir: Ankara/Morgantown
Mesajlar: 2,797
O sozunu ettiginiz kurum kurulali iki sene oldu, kurulmasi cok iyi birsey ama alacagi cok mesafe var. Onun dengi olan burdaki kurulus 1940'larda kuruldu. 1970'lerde kurulmus kar amaci gutmeyen Seed Savers Exchange kurumunun sayfasini da (Seed Savers Exchange: Passing on our Garden Heritage) acip okuyabilirsiniz. 2006 yilinda Turkiye'de cikarilmis tohum tescil yasasini da bir acip okuyun, geleneksel tohumla ilgili bir bilinc var mi yok mu anlayin. Okuduktan sonra da Seferihisar tohum takas senligi gibi senlikler hangi amacla, hangi sikintidan, hangi endiseden dolayi baslatilmis onun ustune dusunebilirsiniz.

Turkiye'nin geleneksel tohumlari cok degerlidir, cesitlilik ve kalite acisindan dunyada esi yoktur ama koruma altinda degildir. Tohum, banka kasasina konularak korunmaz, uretimini tesvik etmeniz ve cesitleri tohumu dagitarak tanitmaniz gerekir. Karakopru hiyarini sadece Cankirililar biliyorsa ve Izmir'dekiler yetistirip tadina bakmamissa orda kesin olarak bir sorun vardir.

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi cliepy Mesajı Göster
Gecen sene 10 çeşit domates tohumu ektim bu yaz da 20 ceşit ekicem dedim.
Siz gecen sene 20 çeşit yetiştirmiş bu yaz da 10 yetiştirecek diye anladınız.
Tohumu nasıl sakladığımı defalarca sordunuz, defalarca üşenmeden anlattım.
Bu durumda anlamış mı oluyorsunuz?
Tohum ticareti yapmıyor musunuz?

Türkiye'de geleneksel tohuma saygı vardır, yeterli bilinç oluşmamış değildir sizin ima ettiğiniz gibi o nedenle zengin domates çeşitleri hala bu coğrafyada yaşamaktadır. Üstelik kurumu da vardır ve dünyada 3. dür.

Açtığınız başlık bu sayfa değildir, orada yönteminizle ilgili tüm bilgiler mevcut hala.

ciroz beğendi.

Düzenleyen birnefestoprak : 18-03-2013 saat 04:12
birnefestoprak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-03-2013, 00:52   #126
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 09-01-2012
Şehir: istanbul
Mesajlar: 257
Sn birnefestoprak,
Son zamanlarda yazmış olduğunuz en iyi yorum diyebilirim.
Tabi ki uyanık Amerika'lılar bunu daha önce yapar. Onlar 1940 larda Kurtuluş Savaşı'ndan çıkmış harabe bir ülkeyi yapılandırmak ve kimseye muhtaç etmemekle zaman kaybetmediler. Çökmüş bir ülkenin bu kadar kısa zamanda bunca yol almasını inanın Amerika'lılar bile başaramazdı. Şimdiki bazı farklılıklar o zamanki eşitsizliklerden doğuyor.

Ayrıca belirtmek isterim ki sizinle aynı hassasiyeti paylaşıyor, aynı amaca hizmet ediyor, sizin yapmayı planladıklarınızı 2 yıldır yapıyor ve hiçbir kar amacı gütmeden gönüllü olarak ömrümü seve seve heba ediyorum.

cliepy Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-03-2013, 00:56   #127
Ağaç Dostu
 
ciroz's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-03-2012
Şehir: istanbul
Mesajlar: 1,033
Konuyu başından beri izleyenlerden biri olarak, kişisel düşüncelerimi belirtmek isterim.

Benim anladığım, aslında buradaki herkesin motivasyonu aynı.

Doğal yollarla, doğayı anlayarak onun farkına varmak, üzerine insan olmanın verdiği düşünme, çözümleme ve deneyleyerek daha iyisini bulabilme, uygulayabilme yeteneklerini de katarak en azından var olanı koruma, mümkünse daha iyiye doğru götürebilme düşüncesi.

Bu anlamda, özellikle doğal ve sürdürebilir tarım/yaşam üzerine yıllarını vermiş, bilimi ve deneyimlerini kullanarak sonuca ulaşmaya çalışan insanları gözardı etmek/bir takım çıkarlar doğrultusunda algılamak ne kadar doğrudur sorusunu sormadan edemiyorum.

Dogma, bilim denince her zaman peşimizde midir ? Bu tür insanlar/bilim olmasaydı halen depremlerin filler yüzünden olup olmadığını tartışıyor olmaz mıydık ?

Birileri sırf bu tür araştırmaları/deneyimleri paylaşıyor diye onu yok saymak, zaten ticaretini yapıyor o yüzden böyle konuşuyor demek ne kadar etiktir ?

Bu konu özelinde şimdiye kadar kimse, şu kimyasal/genetik hızlandırıcıyı kullanmak gerekir, labaratuvar koşullarında bulunan gen iyileştirmeleri tohumun dış jeli üzerinde uygulanarak yaşam süresini şöyle uzatır ya da hastalıklara karşı direncini böyle arttırır demiyor/demedi.

Özünde, evladiyelik tohumlar üzerine ( konu özelinde domates ) geleneksel yöntemleri kullanarak tohumların yaşatılması, sürdürülebilir geleneksel tohum alma yöntemlerinde iyileştirmeler ve araştırmalar üzerine tartışılıyor.

Bu anlamda yöntemler farklı olabilir, konu özelinde Sn. birnefestoprak' ın bu tür tohumlara olan özenli yaklaşımı nedeni ile araştırıp, uygulamalarına ve deneysel sonuçlarına güvenerek kendi uyguladığı bir yöntemi söylenildiği gibi satış odaklı ( bence söyleyenin biraz da önyargısı ile ) değil insani ve içtenlikle paylaştığını düşünüyorum.

Sn. MeyveliTepe' de herzamanki detay hassasiyeti ile bilgisini, tecrübesini, deneyimlerini ekleyip bilimsel makalelere de atıfta bulunarak konuya katkı sağlıyor.

Bu paylaşım üzerine teknik detaylarda farklı görüşler olabilir, olmalıdır da.
Farklı görüşler yine bilimsel metotlarla/uygulamalarla tartışılabilir. Gerekirse karşılıklı çürütülebilir.

Sadece karşı olmak için karşı olmak ve bunu sürdürürken kendi fikrinin ispatlarını sunmak, geleneksel deneyimleri belgeleriyle ortaya koymak yerine sürekli karşı fikrin açıklarını yakalamaya çalışmak, konuyu "felsefi" tartışmalara çekmek doğru bir metod olmasa gerek.

Beni üzen/yazmama sebep olan şey, konu özünden ayrılarak, detaylardaki cümleler üzerine bakış açılarındaki farklılıklarının sanki bir hata/suç gibi algılanıp sunulması.

Bu konudaki hiç kimse GLOBAL ( kapital odaklı ) TOHUM ŞİRKETLERİNİ savunmadı. Aksine, bu tür oluşumlara karşı duruşlarından, geleneksel yöntemlerden, bildiği/araştırdığı kadarı ile uyguladığı/uygulanması gerektiğine inandığı tezlerden bahsetti.

Detaylarda kaybolmak yerine motivasyonumuzun benzer olduğunu bir kez daha hatırlayarak, söylediğimiz anlık (anlamsız/gereksiz) cümleleri tekrar gözden geçirerek, "kapital" bilimin değil, sürdürülebilir yaşam olasılığında varlığımızın değerini öngören bilimin ve geleneksel uygulamaların sentezine ulaşmaya çalışmak hepimizin ortak isteği diye düşünüyorum.

Moderator kimliğimle değil bu tür konulara ilgisi olan bir üye duyarlılığı ile yazdığımı bir kez daha hatırlatarak, içimizdeki kurdu değil kuzuyu beslememiz dileklerimle...

heyyamola ve oz26 beğendi.
ciroz Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-03-2013, 16:50   #128
Ağaç Dostu
 
birnefestoprak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-07-2012
Şehir: Ankara/Morgantown
Mesajlar: 2,797
Eklemek istedigim bir konu daha var. Turkiye'de benim gorebildigim kadariyla organik tohumlar haricindeki butun tohumlar (ki zaten organik tohum sertifikasi almak istiyorsaniz tohumu ilaclayamazsiniz) bir kimyasal mantar ilaci olan Thiram'la ilaclanmaktadir (baska ilaclar da kullaniliyor olabilir).

Tohumun ilaclanmasinin iyiligi kotulugu tamamen ayri bir tartisma konusu ama jel tabakasinin tohumdan ayrilarak tohumun saklanmasi islemi, tohumdan kaynakli bazi domates hastaliklarina karsi alinmis son derece dogal bir onlemdir.

Ya da tersten dusunelim: Hicbir tohum sirketi "biz tohumu jel tabakasiyla birlikte kurutup elde ediyoruz, sonra da Thiram ile ilaclayip paketliyoruz ve bizim kullandigimiz bu yontem tamamen dogaldir" diyemez.


Düzenleyen birnefestoprak : 18-03-2013 saat 18:25
birnefestoprak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-03-2013, 18:19   #129
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
Bir kişi her şeyi bilmeyebilir veya bildiği şey doğru olmayabilir, fikir yürütebilir, varsayımda bulunabilir, varsayım doğru da olabilir yanlış da. Öğrenme denilen süreç bunun için vardır.

Kişi bir şeyi bilmiyorsa ve bunun farkındayda artık yarı yarıya biliyor sayılır çünkü öğrenme yolu açıktır. Yapılacak tek şey bilgiye ulaşmaktır. Artık çoğunun sandığı gibi bilgi ulaşılamaz değildir, özellikle son 10 yılda gitgide artan ölçüde neredeyse her bilgi insanların burnun dibinde.

Kişi bir şeyi yanlış biliyorsa ya da edinmiş olduğu varsayım doğru olan değil ise, işte o zaman daha zor, çünkü bilgi burnunun ucunda duruyor olsa bile öğrenme kapıları kapalıdır.

Domatesin çekirdeğinden geldik buraya. Bir bakıma incir çekirdeğini bile doldurmaz.

Sebze Anadoluya tarihsel olarak çok geç gelmiştir. Batıda, o zamanki nüfusları bu güne göre çok daha fazla olan rum vatandaşlar biliyorlardı, sonradan mübadele vs. sebebiyle balkanlarda, yunanistan yarımadasında sebze kültürü almış vatandaşların Anadoluya dağılmasıyla hayvan ürünleri ve tahıl ile sınırlı tarım sebze ile çeşitlenmeye başladı.

Fakat, batıda bir kültür olan sebze üretim teknikleri ve bahçecilik fazlasıyla geri kaldı. Sonradan "yeşil devrim" ile gelen endüstriyel tarım, kimyasal gübreler, toksik zehirli pestisitler vs. sebze dahil tarımsal üretimin arttırılmasını sağladı ama bahçeciliğin ve bununla ilgili kültürün gelişimine katkı sağlamadı.

Bu yüzden şimdilerde bir çok insan, batıda yüzlerce yıldır uygulanmakta olan bahçecilik tekniklerini, uzak doğunun doğal tarım uygulamalarını, endüstriyel tarımın maskelediği, kararttığı bakış açısının arasından bulup çıkartmaya çalışıyor.

Son beş-altı yıldır batı bahçecilik kültüründen bir çok bahçe teknikleri, uzak doğudan faydalı mikroorganizmalar, işlevleri ve bunların ardındaki bilgilerle ilgili bir çok şey öğrendim. Öğrendiklerimi uygulamaya kalktığımda bir çok başka problemlerle karşılaştım. Her problem, çözülmesi, araştırılması, oluşturulması gereken yeni bilgi demektir. Kendimce ya problemi problem olmaktan çıkartacak çözüm yollarını, ya da problemin etrafından dolaşılacak yolları başkalarının deneyimlerinden de yararlanarak genellikle buldum.

Bunu yaparken ihtiyaç duyduğum bilgiyi eski ya da yeni, geleneksel ya da bilimsel makaleler, biyodinamik, ayurvedik veya USDA araştırmaları olmasına bakmadan her yerden kazımaya çalışmak alışkanlığını edindim.

Bir yerdeki bilgi, o bilginin doğruluğu ya da işe yararlılığı bakımından yeterli olmaz, doğrulanması, daha da önemlisi denenmesi de gerekir. Bu yüzden başkalarının uzun süreli ve dökümante edilmiş deneyimleri varsa hazine gibidir, son kertede de benim denemiş olmam gerekir. Bu şekilde, aslında hep hendi ihtiyaçlarım çerçevesinde şekillenen edindiğim bilgi daha alfabenin A'sı olmamıştır.

Batıdaki sebze bahçeciliği kültüründe hairloom denilen evladiyelik çeşitlerin büyük ağırlık taşır. Bu yüzden bu çeşitlere ait tohumların kaybedilmemesi çok önem taşır. Evladiyelik çeşitler, bazı yetiştiriciler tarafından oldukça uzun sürelerde sabırla uğraşılarak ortaya çıkarılmıştır. Tüm sebzeler içinde bambaşka bir yere sahip domateste bu özellikle böyledir. Bazı çeşitlerin oldukça hoş tarihleri vardır.

Aynı kültürün bir parçası olarak domatesten tohum almanın da eski yöntemleri var. Sn.birnefestoprak, bu yöntemlerden çok kullanılan, sonradan bilimsel araştırmalarla bazı patojenleri etkisiz hale getirmek gibi başka faydaları da tesbit edilen bir yöntemi, özellikle bahçecilere yönelik olarak anlattı.

Bu yöntem yeni değil, ülkemizde de bir çok kişi tarafından kullanılıyor, iyi, ucuz, etkili bir yöntem olduğu için işi tohum üretmek olan organizasyonların tümü de bu yöntemi biraz daha büyük ölçeklerle kullanıyor.

Bu yöntem anlatılırken de, "en iyi yöntem budur, sadece bu uygulansın, başka yöntemler zinhar yanlıştır" gibi bir yaklaşıma da girilmedi. Çok kullanılan, pratik, iyi sonuçlar verdiği hem geleneksel ve deneysel, hem de bilimsel olarak kabul görmüş bir yöntem.

Bu noktada ortaya çıkan şey ise galiba sadece bizim memlekette rastlanılır türden şeyler. Bir motivasyondan hiç bahsetmek bile istemem. Sadece anlatılanı değil, anlatanı sabote etmeye yönelik, karanlık, karmaşık bir motivasyon. Bir diğeri ise bu mesajın başında anlatmaya çalıştığım kapalılık galiba

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-03-2013, 18:43   #130
Ağaç Dostu
 
birnefestoprak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-07-2012
Şehir: Ankara/Morgantown
Mesajlar: 2,797
Sn Meyvelitepe,
Ben bugune kadar Turkiye'yle yaptigim takaslarin tamaminda herkesin tohumu kurutarak sakladigini gordum ki altini cizerek bunu elestirmedigimi tekrar edeyim. Uretici Turk sirketlerine ait tohumlar da ilacla boyandigi icin nasil bir yontem kullanildigini gozle bakip kestirmem zor.

Sizin bu konuda Turkiye'de hangi bolgede hangi yontemin kullanildigi konusunda bir bilginiz/gozleminiz var mi?


Düzenleyen birnefestoprak : 18-03-2013 saat 20:18
birnefestoprak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-03-2013, 12:07   #131
Ağaç Dostu
 
ciroz's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-03-2012
Şehir: istanbul
Mesajlar: 1,033
2012-2013 Tohum takasından bana gelen domates tohumlarının bir kısmı kurutularak bir kısmı ise fermente edilerek gelmiş.

Arada gerçekten çok fark var. Birinde tohumlar birbirine yapışmış halde kurumuş, onları tekrar fermente edecek zamanım yoktu mecburen kürdan yardımıyla ayırmak zorunda kaldım. Fermente zamanım olsaydı bile benim için extra bir iş olacaktı. Konuda geçmişti, yurtdışındaki takas etkinliklerinde fermente edilmemiş tohum gönderenler hoş karşılanmıyormuş. Fermente etik olarak yerleşmiş.

Bizde de böyle olmasını tercih ederdim açıkcası.

Tohumların izleyerek, çimlenme yüzdelerini ve gelişimlerini de paylaşacağım.


Bu mesajda domates tohumlarının arasındaki farkı görebilirsiniz.

ciroz Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 13:24.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024