Doğanın güvenini tekrar kazanabilir miyiz?

Mertkan D. Yılmazer · 11-04-2010, 23:53

Gün geçmiyor ki yeni bir teknoloji daha hayatımızı kolaylaştırmasın. Kendimizi binalar içine kapatmadan,suyumuzu,havamızı,toprağımızı kirletmeden çok önce, bizlere tüm cömertliğiyle sağlıklı bir yaşam sunan doğa tehlike sinyalleri veriyor.

Sağlığımız teknolojinin elinde rehin ve maalesef onu kurtaracak kadar güçlü bir "ağabeyi" ya da bir "ablası" yok

Belkide Doğa artık Yalancı Çoban'a inanmıyordur...

Her seferinde, "insan kardeş"inin yardım çığlıklarına, gölgesiyle, yağmuruyla, kaynağıyla, güneşiyle, rüzgarıyla vs. koşan ağabey, galiba artık bize, samimiyetimize inanmıyor!

Peki tekrar güvenini kazanabilmek için ne yapabiliriz?

Samimiyet yeterli olacaktır bence....

Oğuz Karsan · 30-04-2010, 14:39

Merhaba.

Sn. mertkandy,

Doğanın verdiği tehlike sinyalleri aslında bizim için uyarı değeri taşıyor. Israrla inanmak istemeyenleri ise korkunç son bekliyor. Doğa bizi asla affetmeyecektir diye düşünüyorum. Çünkü bize bütün uyarılarını yaptı.

Yaşam, Doğada bulunan sağlıklı, hava, su ve çevre ile beraber mümkündür. Bunlardan birini ya da hepsini kirleterek yaşamak mümkün değildir. Muhtaç olduğumuz su ve yiyecekler doğanın bize hediyesidir.

Son yıllardaki tüketim çılgınlığı ve atıklar Dünyayı aşırı derecede kirletmiştir. Bir düşünelim yıllardır Fransa, ABD, Rusya, Çin, Pakistan ve Hindistan, İsrail ve Kuzey Kore'nin nükleer silah ürettikleri biliniyor. Peki bu nükleer atıklar ne oluyor acaba? Ben tahmin edeyim. Okyanusa atılıyor veya ıssız bir yere gömülüyordur.

Ne kadar saklarsak saklayalım, okyanusları veya ıssız toprakları kirleten atıklar bir şekilde yine bize dönecektir. Denizlere attığımız çöpler de cabası. Bundan dolayı Doğa bizi asla affetmeyecektir. Kötü sonuçlara da hazırlıklı olmalıyız.

Zaten sinyaller yavaş yavaş geliyor. Genetik bozukluklar da bir işarettir. Eskiden yediğimiz gıdaların tatlarının değişmesi de. Bahçemizdeki Ağaçların sebepsiz kurumaları da. Bu sinyallerden ders çıkaramayıp Doğayı kirletmeye devam ediyoruz. Bazılarımız hırsları yüzünden birşey görmüyor. Bütün amaçları güç ve para kazanmak. Halbuki;

Şef seattle tehlike sinyalini yıllar önce almış olmalı ki " en son nehir kuruduğunda, en son ağaç kesildiğinde, en son balık tutulduğunda beyaz adam paranın yenecek birşey olmadığını anlayacak" demiş.

Bazılarımız ise asla anlamıyorlar.

Saygılar

malina · 10-05-2010, 22:19

Alıntı:

Doğanın güvenini tekrar kazanabilir miyiz?

Yanlış bir soru değil mi?
Doğanın hiç umurunda değil bence..

Cumhur Tonba · 10-05-2010, 23:29

Aslında doğaya değil, en büyük zararı kendimize veriyoruz.
Doğa için hiç üzülmenize gerek yok. Bizi yok ettikten sonra, dünya üzerindeki insan eseri olan her şey en geç 40-50 sene sonra tamamen yok olacak (Bitkiler tarafından örtülecek) ve mavi gezegen adına yaraşır duruma gelecektir.

Fatos_Karag · 25-05-2010, 11:05

Arkadaşlar, aslında ben bana gelen bir maili gönderme gereksinimi duydum. Sanırım en doğrusuda burada sizler gibi doğaya faydası olan insanlarla (belki bilginiz vardır ama yinede paylaşmak istiyorum) bu maili paylaşmak. Sadece bir tek tohumdan bir çekirdekten bir yaşam oluşmasına katkıda bulunmak.

Yeryüzünün aldığı yağmur oranı 10 yıllık aralıklarda artar. bu sene (2010) dünyanın periyodik olarak en çok yağmur alan yıllarından biri olacak, bu nedenle yediğiniz kayısı, şeftali, kiraz, vişne, karpuz, kavun, erik vb. meyvelerin çekirdeklerini lütfen çöpe atmayın, hele çöp poşetlerine ASLA hapsetmeyin. Mümkünse herhangi bir yerde toprağın 10 cm altına gömün. Üzerine de bir bardak su dökün.

Gömme imkanınız yoksa bi poşette bu çekirdekleri biriktirip yanınıza alın ( **** arabanıza koyun) arsa, tarla, toprak yol kenarı, yamaç gibi toprağı gördüğünüz alanlara bu çekirdeklerinizi savurun, korkmayın bu çevre kirliliği değildir aksine çevre için yeni hayattır. Doğa hemen o yeni çekirdekleri kucaklar ve besler…

Yapacağınız en kötü hareket çekirdekleri poşetlere hapsetmektir ! Bunu yapmayın ve yaptırmayın.

Yapılan çalışmalarda doğaya ba! şıboş atılan **** dikilen bu çekirdeklerin en az yarısının yeşerip ağaç veya bitki olduğu kanıtlanmış.
En büyük israflardan birisi meyve çekirdeklerinin çöpe atılması, ülkemiz adına küçümsenemeyecek büyük bir servet...
Daha yeşil bir ülke için, daha temiz hava için, toprak kaymasını önlemek ve yeni nesillerimize yeşil bir dünya bırakmak için hep birlikte elimizden geldiğince meyve çekirdeği gömelim, savuralım, fırlatalım…

Bu uygulama TEMA tarafından başlatıldı ve bilinçli toplum olarak bizlerin desteklerini bekliyor, Doğaya yardım etmek, gelecekte etrafımızı saracak beton ve gökdelenlerden alamayacağımız oksijeni karşılamak için bile bu çekirdeklerden çıkacak ağaçlara ihtiyacımız olacaktır.

Poşete koymadığınız her çekirdek için şimdiden teşekkürler,
DGD
Doğa Gönüllüleri Derneği
LÜTFEN BU YAZIYI TÜM DOSTLARIMIZLA PAYLAŞALIM

11-04-2010, 23:53	#1
Mertkan D. Yılmazer Yeni Üye Giriş Tarihi: 02-10-2009 Şehir: istanbul Mesajlar: 14	Doğanın güvenini tekrar kazanabilir miyiz? Gün geçmiyor ki yeni bir teknoloji daha hayatımızı kolaylaştırmasın. Kendimizi binalar içine kapatmadan,suyumuzu,havamızı,toprağımızı kirletmeden çok önce, bizlere tüm cömertliğiyle sağlıklı bir yaşam sunan doğa tehlike sinyalleri veriyor. Sağlığımız teknolojinin elinde rehin ve maalesef onu kurtaracak kadar güçlü bir "ağabeyi" ya da bir "ablası" yok Belkide Doğa artık Yalancı Çoban'a inanmıyordur... Her seferinde, "insan kardeş"inin yardım çığlıklarına, gölgesiyle, yağmuruyla, kaynağıyla, güneşiyle, rüzgarıyla vs. koşan ağabey, galiba artık bize, samimiyetimize inanmıyor! Peki tekrar güvenini kazanabilmek için ne yapabiliriz? Samimiyet yeterli olacaktır bence.... Paylaş Sitesinde Paylaş Digg Del.icio.us Technorati Twitter

30-04-2010, 14:39	#2
Oğuz Karsan Ağaç Dostu Giriş Tarihi: 04-12-2006 Şehir: İstanbul Mesajlar: 1,085 Galeri: 181	Merhaba. Sn. mertkandy, Doğanın verdiği tehlike sinyalleri aslında bizim için uyarı değeri taşıyor. Israrla inanmak istemeyenleri ise korkunç son bekliyor. Doğa bizi asla affetmeyecektir diye düşünüyorum. Çünkü bize bütün uyarılarını yaptı. Yaşam, Doğada bulunan sağlıklı, hava, su ve çevre ile beraber mümkündür. Bunlardan birini ya da hepsini kirleterek yaşamak mümkün değildir. Muhtaç olduğumuz su ve yiyecekler doğanın bize hediyesidir. Son yıllardaki tüketim çılgınlığı ve atıklar Dünyayı aşırı derecede kirletmiştir. Bir düşünelim yıllardır Fransa, ABD, Rusya, Çin, Pakistan ve Hindistan, İsrail ve Kuzey Kore'nin nükleer silah ürettikleri biliniyor. Peki bu nükleer atıklar ne oluyor acaba? Ben tahmin edeyim. Okyanusa atılıyor veya ıssız bir yere gömülüyordur. Ne kadar saklarsak saklayalım, okyanusları veya ıssız toprakları kirleten atıklar bir şekilde yine bize dönecektir. Denizlere attığımız çöpler de cabası. Bundan dolayı Doğa bizi asla affetmeyecektir. Kötü sonuçlara da hazırlıklı olmalıyız. Zaten sinyaller yavaş yavaş geliyor. Genetik bozukluklar da bir işarettir. Eskiden yediğimiz gıdaların tatlarının değişmesi de. Bahçemizdeki Ağaçların sebepsiz kurumaları da. Bu sinyallerden ders çıkaramayıp Doğayı kirletmeye devam ediyoruz. Bazılarımız hırsları yüzünden birşey görmüyor. Bütün amaçları güç ve para kazanmak. Halbuki; Şef seattle tehlike sinyalini yıllar önce almış olmalı ki " en son nehir kuruduğunda, en son ağaç kesildiğinde, en son balık tutulduğunda beyaz adam paranın yenecek birşey olmadığını anlayacak" demiş. Bazılarımız ise asla anlamıyorlar. Saygılar Paylaş Sitesinde Paylaş Digg Del.icio.us Technorati Twitter

10-05-2010, 23:29	#4
Cumhur Tonba Ağaç Dostu Giriş Tarihi: 07-07-2008 Şehir: EDİRNE-ANTALYA Mesajlar: 11,420 Galeri: 80	Aslında doğaya değil, en büyük zararı kendimize veriyoruz. Doğa için hiç üzülmenize gerek yok. Bizi yok ettikten sonra, dünya üzerindeki insan eseri olan her şey en geç 40-50 sene sonra tamamen yok olacak (Bitkiler tarafından örtülecek) ve mavi gezegen adına yaraşır duruma gelecektir. Paylaş Sitesinde Paylaş Digg Del.icio.us Technorati Twitter

25-05-2010, 11:05	#5
Fatos_Karag Ağaç Dostu Giriş Tarihi: 04-08-2008 Şehir: İSTANBUL Mesajlar: 352	Arkadaşlar, aslında ben bana gelen bir maili gönderme gereksinimi duydum. Sanırım en doğrusuda burada sizler gibi doğaya faydası olan insanlarla (belki bilginiz vardır ama yinede paylaşmak istiyorum) bu maili paylaşmak. Sadece bir tek tohumdan bir çekirdekten bir yaşam oluşmasına katkıda bulunmak. Yeryüzünün aldığı yağmur oranı 10 yıllık aralıklarda artar. bu sene (2010) dünyanın periyodik olarak en çok yağmur alan yıllarından biri olacak, bu nedenle yediğiniz kayısı, şeftali, kiraz, vişne, karpuz, kavun, erik vb. meyvelerin çekirdeklerini lütfen çöpe atmayın, hele çöp poşetlerine ASLA hapsetmeyin. Mümkünse herhangi bir yerde toprağın 10 cm altına gömün. Üzerine de bir bardak su dökün. Gömme imkanınız yoksa bi poşette bu çekirdekleri biriktirip yanınıza alın ( ** arabanıza koyun) arsa, tarla, toprak yol kenarı, yamaç gibi toprağı gördüğünüz alanlara bu çekirdeklerinizi savurun, korkmayın bu çevre kirliliği değildir aksine çevre için yeni hayattır. Doğa hemen o yeni çekirdekleri kucaklar ve besler… Yapacağınız en kötü hareket çekirdekleri poşetlere hapsetmektir ! Bunu yapmayın ve yaptırmayın. Yapılan çalışmalarda doğaya ba! şıboş atılan ** dikilen bu çekirdeklerin en az yarısının yeşerip ağaç veya bitki olduğu kanıtlanmış. En büyük israflardan birisi meyve çekirdeklerinin çöpe atılması, ülkemiz adına küçümsenemeyecek büyük bir servet... Daha yeşil bir ülke için, daha temiz hava için, toprak kaymasını önlemek ve yeni nesillerimize yeşil bir dünya bırakmak için hep birlikte elimizden geldiğince meyve çekirdeği gömelim, savuralım, fırlatalım… Bu uygulama TEMA tarafından başlatıldı ve bilinçli toplum olarak bizlerin desteklerini bekliyor, Doğaya yardım etmek, gelecekte etrafımızı saracak beton ve gökdelenlerden alamayacağımız oksijeni karşılamak için bile bu çekirdeklerden çıkacak ağaçlara ihtiyacımız olacaktır. Poşete koymadığınız her çekirdek için şimdiden teşekkürler, DGD Doğa Gönüllüleri Derneği LÜTFEN BU YAZIYI TÜM DOSTLARIMIZLA PAYLAŞALIM Paylaş Sitesinde Paylaş Digg Del.icio.us Technorati Twitter