18-11-2006, 15:22 | #1 |
Ağaç Dostu
|
Kaçıp gittik nasıl yaşayacağız?
5 yıldır İstanbul il sınırlarına girmedim. Çekip gitmiş sayılırım biraz. Küçüklüğümden beri hayvanları ve bitkileri çok severim. İnsanlığıda severdim tabii o zamanlar. Çocukluk işte. Sonra büyüdüm ve gördüm ki, insanlar tek teksevilebilse bile insanlık çokda sevilebilecek bir şey değil. Devamlı savaşlar, hergün artan suçlar, şehrin göbeğinde hüküm süren orman kanunları, çıkarı olmadan iş yapmayan memurlar, tüccar mantıklı politikacılar vs vs. (listeyi istediğiniz kadar uzatabilirsiniz) Ben ne yapabilirim bütün bunlara karşı dedim kendi kendime. Hiç bir şey. (bunları tartışmak değil niyetim, sadece düşünce olarak anlaşılabilmek için belirtiyorum) 30 yaşında askerden bekar olarak döndüğüm zaman önümde iki seçenek vardı, ya eski işime (tv) devam edecektim ve iyi kötü para kazanarak plazma tv, 2048kbps internet, gece 04:00 da bambiden kaşarlı dürüm yeme gibi lükslerim olacak, emekli oluncada (20 sene sonra) bahçeli bir ev alıp, tavuğumu köpeğimi besleyecektim. **** şimdi gidecektim. Eğer 20 sene bahçeli bir evde tavuk beslemek için çalışacaksam plazma tvde DVD seyretsem ne olur, seyretmesem ne olur! Bastım geldim yalovaya. Paramın yettiği bir arsa aldım. O sırada devlet deprem için yapılan prefabrikleri satışa çıkarmıştı, onlardan aldım. İki sene prefabrikte oturup, yavaş yavaş evimi hazırlamaya başladım. Hala da yapıyorum bi yandan. Hiç acelem yok. Elimden geldiğince, yavaş yavaş İnternet 5-6 ay önce bağlandı ama yarım yamalak çalışıyor. Çeşmeden suyum akıyor, düğmeye basınca lamba yanıyor. CNBC-E dizilerini seyredebiliyorum. Hayattaki bütün lüksüm budur şu anda Karşılığında ne mi elde ettim; İstediğim kadar kedi, köpek, kuş bakabiliyorum. İstediğim kadar yüksek sesle müzik dinleyebiliyorum. Domatesimde hiç bir şekilde suni gübre, ilaç yok. Sütümde kesinlikle antibiyotik kalıntısı yok. Sabah beni kuşlar uyandırıyor. Evimde perde yok, çünkü içeriyi görmesini istemediğim kimse yok. Fidanlarım büyüyor (bazıları meyve veriyor artık) Bu listeyide uzatmak mümkün tabii Tuna Kiremitçi'nin bir yayınlamadığı bestesi vardı, sonra şiir kitabına koydumu bilmiyorum. Ama yukarıda anlatmak istediğimi çok güzel özetliyor. İstanbul büyük şehir. Düşlerimse çok küçük. Uzun oldu, baş ağrıttıysam kusuruma bakmayın artık |
18-11-2006, 15:38 | #3 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 14-09-2006
Şehir: maltepe/istanbul
Mesajlar: 541
|
Darısı başımıza diyorum Todor. Baş ağrıtmakmı? Bu bir başın kurtuluş hikayesi bence |
18-11-2006, 15:40 | #4 |
Ağaç Dostu
|
Oktars' a katılıyorum. Çoğunluğumuz Todor' un yaptığını yapmak istiyoruz da cesaret yok.. Ama çalışmalarımız devam ediyor.. Bir gün mutlaka... Tamamen... Yapayalnız da olsak... Düzenleyen turunç : 18-11-2006 saat 16:08 Neden: isim yanlış yazılmış |
18-11-2006, 15:52 | #5 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 15-09-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 3,592
|
Vallahi gençler bir an önce kaçabilin. Çoluk çocuğa karışınca bayağı zor oluyor. Kaçsan bile onları oralarda oyalayabilmek için türlü cambazlıklar gerekiyor.Hele büyüdüklerinde siz onlara uymak zorunda kalıyorsunuz. Ne zamana kadar biliyormusunuz köroğlu ve ayvaz kalıp diyeceksiniz ama o zamanda sağlık koşulları nedeni ile içinizden gelmeyecek İstanbuldan kaçmak. Biz yarı kaçtık yarı kaçamadık belki şartların verdiği kolaycılıktı ama birde eşlerin bu konuda birbirlerine yürekten inanması gerekiyor.her koşulu kabul etmeleri gerekiyor. (Kadın-erkek ayrımı yapmadan) |
24-11-2006, 08:11 | #6 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 10-11-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 171
|
Todor ustam yanında bir kişilik boş kadro yokmu yavf Ben de her şeyi bırakıp İstanbul'a geleyim.... Ah bu arada sanırım Mahmut ustam en son burda görülmüş yazdıklarınızdan etkilenip istanbul'u mu terketti nedir? |
06-12-2006, 17:32 | #8 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
|
|
11-12-2006, 18:52 | #10 |
Ağaç Dostu
|
Babaannemin annesinin evide ahşaptan(altı yarı tuğla) Sinop Ayancık evlerini temsilen bir otel yaptılar, bir aile kalabilecek şekilde ve gayet güzel yapmışlar, lakin betonların arasında ve deniz manzaralı. Kendi eivimiz ahşaptan değil ama en üst katı ahşap döşeme yaptık Eğer duavarları da ahşapla kaplasak çok güzel olurdu Umarım istediğinizi bulursunuz |
12-12-2006, 12:32 | #11 |
Yeni Üye
|
Beykoz, elmalı köy de( polenez yolunda) bir evimiz var bizimde. 400-500 m2 civarında bir bahçesi var. alt katta bi bodrumu ve üst katında yapılmayı bekleyen bir çatı katı var. etrafta pek ev yok daha çok orman ve ağaçlar. bahçesi bir peyzaj mimarına yakışmayacak derecede karışık meyve ağaçları biraz fındıklık, kestane ağacı ve dağ çilekleri var. yani tam bir dağ evi bizimki... şuan çıkacak olan bir kiracı var ve eşyalarıyla birlikte yeniden kiralamayı düşünüyorum. hadi bakalım açık arttırma buyrunuz bununla birlikte istanbul kesinlikle kaçılacak bir şehir değil, bunu uzak olduğunuzda anlıyorsunuz. evet dönem dönem uzaklaşılmalı mutlaka ama asla temelli kaçılmamalı |
08-01-2007, 20:43 | #12 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 06-01-2007
Şehir: Bedeviyim
Mesajlar: 240
|
Ben sanırım sizin istediğinizi yaptım ve istanbulu terk ettim (: Ama bu benim seçimim değildi ahşap bir evde oturmuyoruz ama evimiz güzel 6 dönüm bahçeye sahipiz. 55 metrelik bir asmanın altından geçip bizim evin kapısına ulaşılıyor ve asmanın kenarları güllerle döşenmiş, yeşil erik, malta eriği, kayısı, avakado, trabzon hurması, mandalina, portakal, minole, turunç, king, incir,kan dudu, karadut, nar, italyan eriği, ceviz, greyfurt ve zeytin bahçede bulunan ağaçlar. Abartmıyorum emin olun (: ayrıca ev kasabaya 5 km uzaklıkta ve dağın eteğinde sessiz sakin bir yerdeyiz tek bir taşıt sesi duyamazsınız yazın cırcır böceklerinin sesi oluyor sadece maymun gibi ağaçlardan inmiyorum bu aralar neyse şimdilik bukadar tavuk bile besliyoruz ama ben hala buraya alışamadım size garip gelebilir ama insanları çok dedikoducu bu yüzden hiç arkadaşım yok komşumuzda yok zaten üç beş tane ev var çevremizde ama evde oturup koca bekleyen kızlarla dolu evler neyse sanırım yeter bu kadar (: |
09-01-2007, 10:48 | #13 |
Ağaç Dostu
|
Kaçıp gittik nasıl yaşayacağız?
|
09-01-2007, 11:08 | #14 |
agaclar.net
|
Kötü komşu ev sahibi yapar, huysuz yönetici ise, yeni konu sahibi... |
09-01-2007, 11:10 | #15 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 15-09-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 3,592
|
Efendim sizin hiç kötü komşunuz yok mu ? |
09-01-2007, 11:41 | #17 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 15-09-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 3,592
|
))) |
09-01-2007, 20:16 | #18 |
Ağaç Dostu
|
Eğer ben bakabilirim derseniz illaki sağmal bir hayvan. Koyun olur, keçi olur, inek olur. İnek en fazla işçilik isteyen tabii. Sonra hergün taze süt, peynir, yoğurt. Ortalıkta oynayan, zıplayan kuzular. Sonra sıfır işçilik bol yumurta verimi ile bir kümes. tavuk, kaz, su varsa ördek. Ama ördek biraz pis ve obur bir hayvandır. Çiçek bakıyorsanız ördek çok zor. Sularınıda çok kirletirler. Fakat o pis su iyi bir gübredir. Kaz çok iyi bekçidir. Yabancıya derhal tepki verirler. Üstelik sesleri çok tiz olduğu için bahçenin neresinde olursanız olun duyarsınız. Çin kazlarının uçarak yabancılara saldırdığı anlatılır. Kümesiniz zenginse etrafta çekirge, salyangoz, kene gibi mahlukatlar pek barınamaz. Üstelik her sabah yediğiniz yumurta çok lezzetli olur. Ben yazın tavuklarıma hiç yem vermiyorum. Prensip olarakta 3 saatten daha eski yumurtayı yemem. Köpeklere veririm. İllaki köpek. Çünkü siz tavuk, kaz aldığınız zaman etraftaki et obur hayvanlar için güzel bir yiyecek kaynağı oluyorsunuz. Sansar, tilki veya komşu köpekleri uzak tutabilecek, fakat sizin baktığınız hayvanlara zarar vermeyecek, yabancılara karşı şüpheci bir köpek. Öyle golden retriver, dalmaçyalı, bob tail gibi ırklar pek verimli olmaz. Ve muhakkak kedi. Tavuk varsa fare vardır, yılan vardır. Hepsini bahsi geldikçe anlatırım. Şimdilik iştahınız kabarması için; |
09-01-2007, 23:11 | #19 |
Ağaç Dostu
|
Bahçeye bir de fırın yapmak lazım. Şekli aşağıdaki gibi. Tümülüs şeklinde. Yani kubbe gibi. Sanırım içi ateş tuğlası denen bir tuğla ile yapılıyor. O kadarını bilmiyorum. Alt kısmının yapımında herhangi bir taş kullanılabilir. İçinde ateş yakılır. Fırının içi iyice ısınınca, sacayağı üzerine hazırlanmış ekmek * tepsisi konulur ve fırının kapağı kapatılır. Sonra inek sütünden hazırlanmış tereyağı* kara tavada eritilir. Yağ iyice kızınca üzerine tavuk kümesinden alınmış çift sarılı yumurta kırılır. Sadece beyazı karıştırılarak az pişirilir. Sarıya pişerken dokunulmayacak. Bu sırada fırından ekmek çıkarılacak ve kabuğu koparılıp yumurtaya bandırılacak. Yanında sırada hafif ekşi ayran* içilecek. Not: * işaretlilerin yapımı daha sonra anlatılacak. |
09-01-2007, 23:26 | #20 |
Ağaç Dostu
|
Fırının alt kısmında veya ateş yakılan herhangi bir yerde "her taş" olmaz. Özellikle dere taşları, damarlı taşlar olmaz. Taşın içine sızmış su, ateşin ısısı ile genleşerek taşı patlatır. Bu da yaralanmalara yol açar. Ayrıca ocak yapımında kullanılan bir yöntem var. İlk sıra tuğla örüldükten sonra ikinci sıra tuğla örülmeden araya cam kırıkları ve kum konuluyor. İlk seferinde çok harlı yakılan ateş, camın erimesini ve tuğlaların sırla kaplanmasını sağlıyor. Daha sonraki seferlerde yakılan fırının ısısını uzun süre muhafaza ediyor. Bir çeşit termos gibi. Not: Eğer resimdeki adam o küreği, o açı ile fırına sokarsa her hafta kürek alması gerekir. Küreği fırına sokarken dibine değdirmemek lazım. Yoksa kürek yanar |
10-01-2007, 05:46 | #21 |
Ağaç Dostu
|
Benim çiftlikte olmasını arzu ettiğim şeylerin listesi var . Bir de evim nasıl olacak maddeleri. 1- Hiç kimsenin girmediği bir alan olmalı . Tercihan dikenli telle çevrilmiş olmalı (hayvanların giriş çıkışı serbest kalacak şekilde.) Bu arazi parçası için 300 m2 ayırdım. Yeri şu andan belli , 2 tarfının telini henüz çekmedim ama 4 senedir girmiyorum. Biraz böğürtlen yetişti ve bildik otlar. Daha ağaç yok. Çalı da yok. Arada bir yabani tavşan görüyorum ama bu arazide değil. Bolca çekirge ve diğer böceklerden var. Aslında sırf buna bile bir başlık açılabilir. "diğer tarlaların arasında işlenmeden bırakılan tarla yıllar sonra ne olur" diye. 2- Bir tırmanma duvarı . Ama iri masif kayalarla inşa edilmiş elinize epoksili yapma kayalar değil , hakiki soğuk sert kaya değsin. 3-Birkaç yerinde kayaların arasından bonsaileşmiş ağaçlar ve çalılar çıksın. 4- Bu duvarın yanında bir yerden ufak bir şelale dökülsün. Duvarın yarı yüksekliğine kadar insin. 5- Şelalenin alt çığrında bir kısa dere olsun. 6- Dere duvarın alt kesimine kadar genişleyen bir süs havuzunda bitsin. 7- Koi balıkları tabii ki. 8- Havuzun taşlık bir sahili olmalı. 9- Tahta bir güverte çimlikte başlayıp suyun üstünde bitmeli. 10- Duvarın bir yerlerinde kuş yuvaları olmalı tilkilerin çıkamayacağı ve yılanların erişemeyeceği bir yerlerde. Klanları sonra yazayım, şimdi işe gitmek lazım. |
10-01-2007, 05:59 | #22 |
Ağaç Dostu
|
Bir devir daim motoru ile yapabilirsiniz gibi geldi söylediğiniz şelale, dere, havuz sistemini. Motor suyu havuzdan alır, kayaların üstüne boşaltır. Kayalardan akan su, kanaldan havuza boşalır. Böylece oksijen seviyesi yüksek bir havuzunuz olur. Fakat hem koi hem ördek kaz besleyemezsiniz. Su kuşları, balıklara zarar verecektir. Zannımca hiç kimsenin girmediği 300m2 yer böğürtlenlik olacaktır. Ağaç, siz dikmezseniz kendiliğinden çıkması biraz zor olur. Böğürtlenler yeşeren ağaç tohumlarını boğacaktır. Yabani böğürtlen oldukça arsız. Hem kol atarak yayılıyor hem tohumla hem kök sürgünleri ile. |
10-01-2007, 06:58 | #25 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
|
|
10-01-2007, 07:01 | #26 |
Ağaç Dostu
|
Yeldeğirmeni çok güzel bir fikir. Eğer bulunduğunuz mevki, senenin büyük zamanı rüzgar alıyorsa neden olmasın. Ben elektrik üretimini dereye koyacağım bir dinamo ile halletmeyi planlıyorum. Dinamoyu aldım. Bir gemiden çıkma trifazeden monofazeye çevrilmiş 4 Kwlık bir dinamo bendeki. 150 YTL'ye almıştım 2 sene önce. Fakat bir türlü uğraşamadım. Dakikada 1450 devir döndürmeyi başaracak sistemi kurabilirsem, 2-3 haneyi besleyecek 220 V 50 Hz elektrik üretebilirim. |
10-01-2007, 15:29 | #28 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 15-09-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 3,592
|
Marmara bölgesinde pek Akrep olmaz ama önerim Mutlaka bahçeniz de tavuk besleyin AKREB İN can düşmanıdır. Teyzem ve eşi ADRASAN DAKi otel de her yıl 40 50 kadar tavuk beslerler. Bunun sebebi akreptir. Otel ve çevresindeki arazide kesinlikle Akrep barınamamaktadır. Otelin içinden geçen Adrasan deresinde de sayısını bilemediğimiz kadar ördek bulunur. Bunun sebebi de çevrede çöp namına birşey bırakmazlar. Yapacağınız evin fosseptik çukuruna mutlaka 1 takım koyun akciğeri atın. Bir süre sonra inanılmaz bir arıtma sistemi sahibi olacaksınız |
14-01-2007, 12:06 | #30 |
Ağaç Dostu
|
--Bu ciğer meselesini ben de duymadım. -Sevgili Todor, Mahmut Bey'in yine bir muzipliği olmasın! -Gerçi tavuk, ördek konusunda anlattıkları yabana atılamaz ama... |
Etiketler |
arazi, çiftliklik arazi, satılık, satılık arsa, satılıktarla |
|
|