02-01-2007, 17:08 | #1 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 23-10-2006
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 937
|
Kuşburnunun Kullanımı, Özellikleri
Bir yaşıma daha girdim; bugün evime gelen bir misafir mezarlıkta yıllarca budanmayan gül kuşburnuna dönüşüyormuş diye iddia etti ,inanmak çok zor, doğruluk payı var mı ? |
02-01-2007, 18:13 | #2 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 23-08-2004
Şehir: İSTANBUL
Mesajlar: 82
|
Sayın Zerrin Uslu, Çam Kozalağı Kahvesi’ nin camından bakıp geçenlerdenim. Ara sıra içerde pişen salep ve kahvenin kokusunu kapıdan duyup içeri girmek istesem de bir türlü fırsat bulamadım. Sadece yazılanları okumakla yetindim. Ama söz konusu Kuşburnu olunca dayanamadım birkaç satır yazayım dedim. İddianızı bilemiyorum arkadaşınızla. Kaybeden mi, kazanan mı olursunuz bana da Kuşburnuna‘ da bağlı değil bu. Kuşburnu’ nun genel olarak Fructus Rosae denilen Gül meyvası olduğunu bilmeyene bağlı. Evet bildiğimiz o Kuşburnu, 100 e yakın çeşidi bulunan daha ziyade yaban gülünün, bunlardan da Rosa Canina denilen Köpek Gülü’ nün meyvesidir. Buna aynı zamanda İt Burnu, Gül Burnu (İngilizler de bu tabiri Rose Hip olarak kullanırlar), Gül Elması(Almancada Rosen-Apfel veya Hagebutte olarak geçer). Kuşburnu ile ilgili yazılacaklar öyle çok ki, şu kahvede bir solukta nasıl anlatılabilir bilemiyorum. Bir zamanlar üzerinde epey çalışmıştım. Ülkemiz beslenmesinde çok önemli bir yeri olan Kuşburnu’ nun çayını yapma girişimlerimizin olduğu 1982 yılında pek çok kişi bu harika ürüne inanmak istememişti. Oysa içerdiği C vitamini bakımından tüm sebze ve meyvelerin önüne geçmektedir. Kentsel alanlarda pek bilinmese de, kırsal alanda çokça bilinir, sonbaharda bol dikenli Yabani Gül dalları arasından toplanarak, marmalatı, şurubu yapılarak kullanılır. Ona ‘’Atomik Fukara Portakalı’’ ismini takan bir dostumun şimdi kulaklarını çınlatarak lafı burada keseyim. Eğer meraklısı olursa Kuşburnu’ nun birer fincan sıcak su kaynatıverin, bende Kuşburnu parçacıklarını alıp geleyim. Birer şifalı Kuşburnu çayımızı yudumlarken bu gösterişsiz, mucize bikri ile ilgili söyleşimize devam edelim. Saygılarımla. |
02-01-2007, 18:20 | #3 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 23-10-2006
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 937
|
Arodopman teşekkür ederim , iddiayı ben kaybettim.Bilgi öğrenmekle ise kazandım çünkü bilgi öğrenmeden yaşadığım günü ;kendim için kayıp sayıyorum. |
02-01-2007, 18:27 | #4 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 23-10-2006
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 937
|
Arodopman o zaman şöyle desem doğru olur mu ?'Yıllarca bakımı yapılmayan gül ,yabani gül oluyor daha sonra da kuşburnu ağacı oluyor öyle mi? |
02-01-2007, 19:02 | #5 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 23-08-2004
Şehir: İSTANBUL
Mesajlar: 82
|
Sayın Zerrin Uslu, Tam öyle olmuyor ama, size iddiayı kazandıracaksa öyle de olabilir diyelim. Çünkü burada yıllar söz konusu. Artık o yıllar içinde gülün dibinden fışkıran yavru güller mi yabani gül oluyorlar, yoksa düşen tohumlardan mı üreyenler yaban gülü oluyorlar o kadarını bilemiyorum. Ama nasıl oluyorlarsa olsunlar da Kuşburnu oluyorlar ya, biz onu bilelim yeter. Çünkü Kuşburnu hakkında bilmemiz gereken pek çok şey var. Mesela ben size klasik bir Köpek Gülü(Kuşburnu) tanımı yapayım. Artık siz varın mezarlıkta görülen o gülün buna benzeyip benzemediğine bakın. Köpek Gülü 2 -3 metre yüksekliğinde bir ağaçtır . Yaprakları 5 – 6 yaprakçıktır. Çiçekleri 2 – 3 cm çapında, yalın kat ve pembe beyaz renktedir. Dallarda ki dikenler de çengel şeklinde kıvrıktır. İnsanı ellerini fena halde yaralarlar. Meyvesi ovaiddir. Meyvesi nohut veya iri zeytin tanesi kadardır. Rengi yeşilden başlar, zamanla sararır, turunculaşır. Kırmızılaşır ve nihayet koyu kırmızı olur. O zaman yumuşar ve kuruması da çok çabuk olur. Yurdumuzun her tarafına yayılmıştır. Kuşburnu aslında yalancı meyvedir. Asıl meyvesi çekirdekleridir. Fakat yenilen yeri ise, kabuğu ve buna yapışık olan etidir. Meyvelerin içinden çok sayıda tüylü tüylü çekirdekleri çıkar ki çocukluğunda arkadaşlarımızın enselerinden içeri atıp kaşınmalarını gülerek izlemiştir pek çoğumuz. Girişimci muzip vatandaşlarımızın bu tüyleri toplayıp Almanya’ ya Kaşıntı Tozu olarak gönderdikleri söylenir. Bilinmez, Almanların Türk’ lere karşı duydukları kaşıntının da altında belki şu bizin harika Kuşburnu’ muz yatmaktadır. Ne dersiniz Kuşburnu’ yu anlatmaya burada mı devam edelim yoksa ona özgü bir topik mi açalım? |
02-01-2007, 19:08 | #6 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 23-10-2006
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 937
|
Benim kuşburnu hakkında tek bildiğim arasıra hazır aldığım çayı ,siz bir konu açsanız bize de değerli bilgilerinizin ışığında aydınlanmak fırsatı verilmiş olurdu efendim. |
02-01-2007, 19:13 | #7 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 23-10-2006
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 937
|
Akşam akşam evlerden uzak ; mezarlıklarda ki ağaçlar ne kadar çabuk büyüyorlar.Şu aklıma gelen konuya bak ,hayırdır inşallah. |
02-01-2007, 19:20 | #8 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 15-09-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 3,592
|
Mezarlıklarda ki ağaçlar neden hızlı büyüyor hiç düşünmedinizni **** uzaktan yakından acaba deyip aklınızın ucunadamı gelmedi sevgili Zerrin ) Ben buna muzipçe cevap vereyim ama sakın kızmayın. En doğal gıdayı mezarlıktaki ağaçlar alıyor nasılmı? İnsan denilen varlığın cesedi çürüyünce çeşitli yollarla toprağa karışıyor (Su.böcekler) Dolayısı ile vücuttaki bütün enzimler,proteinler hele hele kemikler vasıtası ile kalsiyumlar toprağı güçlendiriyor. Dolayısı ile o güç te bitkilere geçiyor. )) |
02-01-2007, 19:24 | #9 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 23-10-2006
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 937
|
Haklısınız Mahmut Bey. |
02-01-2007, 20:57 | #10 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 23-08-2004
Şehir: İSTANBUL
Mesajlar: 82
|
Nereden nereye. Der demez nur topu gibi bir topiğimiz de oldu. Adı da Kuşburnu. Başlamasını sağlayan Sayın Zerrin Uslu’ ya ve bu yeni mekana taşıma inceliği gösteren Sevgili Vildan Hanıma çok teşekkürler. Eh bana da Bayramın verdiği dinlenme enerjisi ile yazmak düşüyor sanırım. Vuralım bakalım klavyenin tuşlarına neler dökülecek internet sayfalarına. Buraya aktaracağım bilgiler benim çalışmalarımın yanı sıra değişik araştırmacı ve yazarların yazdıklarından edindiklerimde olacak şüphesiz. Yararlandığım kaynakları aktarımların sonunda listeleyeceğim. |
02-01-2007, 21:12 | #11 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 23-10-2006
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 937
|
Arodopman asıl sana teşekkürler , benim bu konuda hiç bilgim yoktu sayende epeyce bilgi edindim ama söylediklerine bakılırsa ; daha çok bilgi verecekmişsin gibi duruyor |
02-01-2007, 21:36 | #13 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 23-10-2006
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 937
|
Arkadaşlar bu kuşburnu var ya C vitamini açısından çok zenginmiş aynı zamanda A,D,E vitaminleri ile birlikte antioksidanlar içeriyormuş.İdrar yolu enfeksiyonlarına ve de baş ağrısına iyi geliyormuş.Bunun gerçek meyvesi nerede satılır yarın alalım da içelim. |
02-01-2007, 22:27 | #15 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 23-08-2004
Şehir: İSTANBUL
Mesajlar: 82
|
Kuşburnu hastalıkların tedavisinde tıbbın babası olarak tanınan ünlü hekim Hipokrat zamanından beri kullanılmaktadır. O zamanlar, içerdiği çok yoğun miktarda C vitamininin yanında A, B, K ve P vitaminlerinin varlığından habersiz olarak iltihaplanmalarda, diş eti kanamalarında, kan tükürmelerde, böbrek, mesane, safra taşlarının düşürülmesinde, barsak tenyalarının giderilmesinde, yılancıkta, diabette ve ishalde kullanılmıştır. Daha sonraları yapılan çalışmalarla Kuşburnu’ nda vitaminlerin yanı sıra pektin, vanilin, sayıları on u bulan değişik karotinoid maddeler, eterik yağlar ve glikozid yapısında maddelerinde varlığı saptanmıştır. Bütün bunların toplamının fındık kadar bir yaban meyvesinde bulunmasına şaşmamak olanaksız. Onun içinde ‘’Atomik Fukara Portakalı’’ denmesini çok sevmiştim. Hatta portakaldan kat be kat C vitamini içerdiğini öğrenince ilgim de bir o kadar artmıştı. Kentte yaşayanların varlığından habersiz, kırsal kesimde yaşayanların ise yararlarından habersiz oldukları bu ürününü garip bir rastlantı ülkemiz insanlarına başbakan olduğu sırada geçirdiği grip nedeniyle çayını içtiğini söylediği için sayın Tansu Çiller en çok tanıtmıştır. Oysa vücut direncini arttırıcı özelliğini bilmeseler de yurdumun kırsal kesiminde yaşayan insanları kışın kuşaklar boyunca dilden dile söylenerek gelen kuşburnu’ nu, gerek yoksulluklarından gerekse, doğal bilincin dışa vurumu olarak geçmişte bolca kullanmıştır. Gerçi bilinçsizlikten kaynaklanan yanlış kullanımlarla vitamin değerleri kaynatıldıkları için çok kaybolan kuşburnundan ülkemizin değişik yörelerinde çok farklı şekillerde yararlanılır. En faydalısı tam olgunlaştığı zaman taze olarak tüketilmesidir. Ancak içindeki tüylü tohumlarının fazla yenebilecek kısmının az olması nedeniyle bu şekildeki tüketim oldukça az olmaktadır. Genellikle kurutularak saklanır. Kışın üzüm ve erik yerine hoşafı yapılarak, çay gibi demlenerek, marmalatı, şurubu, reçeli ve pestili yapılarak tüketilir. Artık parçalanıp çay poşetlere konmuş Kuşburnu pek çoğumuzun mutfaklarına gerek buruk tadı gerekse rengi ve yararı için girmiş bulunmaktadır. Ancak yazımızın ilerleyen bölümlerinde görüleceği üzere kaynatmayla, kurutmayla bu harika ürünün içerdiği C vitaminini büyük ölçüde öldürmekteyiz. Poşet çaylarda ise sevdiğimiz o açık pembe kırmızımsı rengini ne yazık ki renk veren diğer bitkiler ve gıda boyaları sağlamaktadır. Bize ise bir dolu bardak ekşimtrak renkli sıcak bir sıvı içmek kalmaktadır. |
02-01-2007, 22:37 | #16 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 23-08-2004
Şehir: İSTANBUL
Mesajlar: 82
|
Sayın Yücel Özlem, İlgiyle izlediğim Çam Kozalağı Kahvesi’ ne bugün şöyle bir uğradığımda pek kimseler yoktu. Sayın Zerrin Uslu’ nun bir iletisinde Kuşburnu’ nun adı geçiyordu. Benim de canım Kuşburnu çayı çekti. Kahve tatilde olması nedeniyle sıcak su bile bulamadık içine birkaç meyve ufalayıp içmek için. Bende yıllar önce yaptığım Kuşburnu koşturmalarını anımsayıp bir şeyler yazayım, kendimi avutayım dedim. Kahvehane de ki sohbete gelirken torbamda bir avuçta özenle kurutulmuş Kuşburnu getiririm. Çaylarımızı yudumlarken Kuşburnu efsanesinin yanında diğer mucize yiyeceklerimizden de söz ederiz. Eh ne yapalım emeklilik böyle geçecek herhalde, |
02-01-2007, 22:48 | #17 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 23-08-2004
Şehir: İSTANBUL
Mesajlar: 82
|
Sayın Zerrin Uslu, Evet söylediğiniz gibi pek çok vitamini ve minerali içeriyor. Pek çok baharatçı ve aktarda da satılıyor. Ama benin bazı sevimsiz gözlemlerim ve acı deneyimlerim bu tür yiyecek veya içeceklerin her yerden alınmaması gerektiğini söylüyor. En iyisi kendi ellerinizle toplayıp kurutun ve kullanın. Bu yılı geçirdik ama gelecek sonbaharda kırlarda en kolay ve en bol bulabileceğiniz Kuşburnunu dilediğinizce toplar ve kurutursunuz. Çünkü satın alınacak Kuşburnu’ nun(veya benzer ürünlerin) tazeliğini, hangi koşullarda toplanıp, saklanıp size kadar geldiğini bilebilmek imkansız. Yine de güvenebileceğiniz bir yerden alacağınız kuşburnunu öncelikle yıkamadan kullanmayın. Hatta ben elma veya üzüm sirkesi ile karıştırdığım suda bir süre tutup, soğuk suyla yıkıyorum. Sonra kullanıyorum. Benden söylemesi. |
02-01-2007, 22:55 | #18 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 23-10-2006
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 937
|
Arodopman o zaman seneye kadar ,en yakınımda bulunan kuşburnu kaynaklarını araştırayım. |
02-01-2007, 22:56 | #19 | |||
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
- Şayet dikilen gül aşılı değil de çelikten üretilmişse mezarlıkta, bahçede, parkta ya da başka yerde budanmadı diye kuşburnuna dönüşmez. Ağacın bakım ve beslenmesine bağlı olarak çiçeklerin miktarı ve büyüklüğünde bazı değişimler olabilir. Ama cinsinin değişmesi sözkonusu olamaz. -Ancak, eğer gülümüz aşılı ise o zaman durum biraz farklı. Bu güllerin dibinden, anaçdan çıkan sürgünleri kesmek şarttır. Çünkü anaç sürgünleri, üzerindeki aşnın besinlerini aldıklarından onun zayıflamasına ve ölmesine sebep olurlar. Bu durumda gülümüz, artık aşılı gül değil yabani güldür. Fakat yine de illaki kuşburnu değildir. Hatta kuşburnu olma ihtimali hemen hemen yoktur. Çünkü bildiğim kadarı ile kuşburnu aşılı gül fidanı yetiştirilmesinde uygun bir anaç değildir. Aşılı gül fidanı üreticileri, kuşburnunu değil, kök yapısı sağlam ve dikensiz anaçları tercih ediyorlar Düzenleyen Yücel Özlem : 03-01-2007 saat 00:04 Neden: Yazım hatası |
|||
02-01-2007, 23:05 | #20 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 23-10-2006
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 937
|
-Ancak, eğer gülümüz aşılı ise o zaman durum biraz farklı. Bu güllerin dibinden anaçdan çıkan sürgünleri kesmek şarttır. çünkü anaç sürgünleri üzerindeki aşnın besinlerini aldıklarından onun zayıflamasına ve ölmesine sebep olurlar. Bu durumda gülümüz, artık aşılı gül değil yabani güldür. Fakat yine de illaki kuşburnu değildir. Hatta kuşburnu olma ihtimali hemen hemen yoktur. Çünkü bildiğim kadarı ile kuşburnu aşılı gül fidanı yetiştirilmesinde uygun bir anaç değildir. Aşılı gül fidanı üreticileri, kuşburnunu değil, kök yapısı sağlam ve dikensiz anaçları tercih ediyorlar[/QUOTE] Kimse böyle bir iddia da bulunmadı Yücel Bey bir yanlışlık olmasın sakın.Tamamen ihtimaller konuşuldu.Kuşburnu aşılı gül fidanı yetiştilmesinde kullanılır diye hiçbir cümle yok. |
02-01-2007, 23:10 | #21 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
-Sayın rodopman kahveyehaneye sohbete bekleriz. Özenle kurutulmuş kuşburnu, ne nimet efendim sağolunuz. |
|
02-01-2007, 23:24 | #22 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 23-08-2004
Şehir: İSTANBUL
Mesajlar: 82
|
KUŞBURNU VE C VİTAMİNİ Yurt dışında yapılan değişik araştırmalar 100 gram Kuşburnunda 100 ila 1700 mgram arasında Askorbik Asit (C Vitamini) bulunduğunu saptamıştır. Bu kadar fark yörelere ve bitkinin cinsine, toplanma zamanına gibi değişkenlerden kaynaklanıyor. Ülkemizde çok yaygın olarak bulunan ancak özellikle Marmara, Karadeniz ve İç Anadolu kırsallarında yoğunlaşan Kuşburnu’ larda ki C vitamini oranları da 100 gramda 100 ila 650 mgram arasında bulunmuştur. İlk bakıldığında küçük gibi görünen bu oranları daha iyi algılayabilmek için C vitamini bakımından en zengin olarak bildiğimiz bazı ürünlerde ki oranlara iyice bir bakmamız gerekmektedir. Şöyle ki; 100 gram materyeldeki ölçümlemede. Marul Taze…………18 mgram Mandalin Suyu……..36 mgram Domates Taze………43 mgram Beyaz Lahana Taze…45 mgram Portakal Suyu……….48 - 72 mgram Limon Suyu ………..48 – 88 mgram Alıç…………………84 mgram Kuşburnu……………100 – 650 mgram Bu tabloya bakılınca sanırım Kuşburnu aşkımın nedenini sizlerde anlamışsınızdır. Doğal C vitamini kaynağı olarak bildiğimiz Limon ve Portakal’ dan 7 – 8 kat C vitamini bir çok mineraller ve kırmızı renginden gelen antioksidanlar ve doğal şeker. Eh ne derler böylesine. Yemesen yanında yatsan bile C vitanini bulaşır insana. Ama her şeyin bu kadar da basit olduğu sanılmasın. Bundan sonra bu C vitaminin nasıl yıkılıp yok oluş macerasına sıra gelecek. |
03-01-2007, 00:36 | #23 | ||
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
"Kuşburnu aşılı gül fidanı yetiştilmesinde kullanılır diye hiçbir cümle yok. "Bunun farkındayım. Siz aşıdan bile söz etmiyorsunuz. -Anladıklarımı ve söylemek istediklerimi aşğıda tekrar ifade etmeye çalışacağım. Alıntı:
1-Gülümüz yabani gülün aşılanması yolu ile üretilmiş ise, 2-Aşıda anaç olarak kuşburnu kullanılmış ise, 3-Anaç sürgün vermiş ve bu anaç sürgünleri budanmadığı için üzerindeki aşı ölmüş ise. Kuşburnu da bir yabani gül çeşididir. Gül fidanı üretiminde anaç olarak kullnılması teorik olarak mümkündür. Ancak uygulamada kullanılma ihtimali azdır. Cevap: Hayır. Doğru olmaz. |
||
03-01-2007, 01:30 | #24 |
agaclar.net
|
Ağzınıza, bilginize sağlık Sayın Yücel Bey. Bir uzman da ancak bu kadar anlatırdı. Her kelimesine imza atarım efendim. |
03-01-2007, 02:40 | #25 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
-Anaç sürgününün vaktinde budanmaması yüzünden zarar gören aşılı bitkiye o kadar çok raslıyorum ki. Umumi parklar, bahçeler başta olmak üzere hobi bahçeleri, özel bahçeler hatta çifliklerde bile bu görülebiliyor. Bilgisizlik yüzünden bazan da anaç sürgünlerinin (daha düzgün ve sağlıklı görünüşleri nedeniyle) korunarak aşılı dal veya gövdenin kesildiğine tanık oluyoruz. Düzenleyen Yücel Özlem : 11-04-2007 saat 23:05 |
|
03-01-2007, 08:23 | #26 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 23-10-2006
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 937
|
Şimdi konuyu kavradım hem de çok iyi anladım ,çok teşekkürler. |
03-01-2007, 13:57 | #28 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 23-10-2006
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 937
|
37 yaşındayım ve bu konuyu bu site sayesinde öğrendim.Bu bilgilerden benimle birlikte birçok insan yararlandı ve yararlanmaya devam edecek .Biraz önce farkettim ;Google sitesinde bütün yazdıklarımız aynen yayınlanıyor. |
14-01-2007, 21:33 | #29 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 23-08-2004
Şehir: İSTANBUL
Mesajlar: 82
|
C Vitamininin Kuşburnu’ da bu kadar çok bulunması, yurdumuzun her yerinde kendi kendine ve bol miktarda yetişen bu bitkiyi halk sağlığı açısından hayli önemli kılmaktadır. Bu noktada Kuşburnu’ nu önemli kılan C Vitamini ile ilgili olarak ta birkaç söz söylemek sanırım, bilgilerimizi bir kez daha tazelememiz açısından yararlı olacaktır. C Vitamini olarak adlandırdığımız Askorbik Asit doğada oldukça yaygın olarak bulunmaktadır. Bir çok meyve ve sebzelerde değişik olanlarda vardır. Yoğunlukları pek çok faktöre bağlı olarak değişir. Ürünün cinsinden başlayarak, faydalanılan kısımlarına, toplanma zamanına, hatta güneşi görme durumlarına varıncaya değin değişiklikler saptanmıştır. Beni bu konuda en çok şaşırtan bitki Fındık’ tır. Daha yaşken 100 Gramında 1500-2500 mgram C Vitamini barındıran Fındık, olgunlaştıkça C Vitamini bakımından zayıflamakta hatta toplanacağı zaman bu oran sıfıra inmektedir. İnsan organizmasında üretilemeyen C Vitamini, sebze ve meyvelerde glukoz ve diğer bitkisel ham maddelerden sentezlenerek oluşturulur. Taze olarak tüketilen bitkisel ürünlerden alınarak vücudun gereksinimi karşılanır. Yetişkin normal bir kişideki günlük gereksinim 75 – 100 mgram civarındadır. Buda doğal bir beslenme rejimi uygulandığında rahatlıkla alınabilir. C Vitamini fazlası vücutta tutulmayarak idrar, dışkı ve ter ile atılır. Bunun için birikme olamaz ve yüksek dozları zehirlenme belirtileri göstermez. Günde 1000 mgram 3 -4 ay gibi uzun sürelerde alınması halinde bile herhangi komplikasyona rastlanmamıştır. Hatta bazı yeni görüşlere göre günlük 5000 mgram kadar kullanılmasının bile özellikle kılcal damar cidarlarının korunması, enfeksiyonlara karşı korunma ve doku onarımı için öngörüldüğü bilinmektedir. Tabii ki C Vitamininden söz edince eksikliği halinde vücutta ortaya çıkan hastalık hallerine de değinmeden geçilmemeli. Uzun süre yeterli oranlarda taze sebze ve meyve yenilememesi durumunda kanda ki Askorbik Asit oranı düşer. Yorgunluk, kesiklik, adele ağrıları, deri altı ve dişeti kanamaları ile kendini belli den Skorbüt adı verilen tablo gelişir. Ancak bu denli eksikliğine ancak uzun süreli deniz yolculukları yapmaları nedeniyle taze yiyeceklerden yoksun kalanlarda, çok uzun geçen kış mevsimi yaşanan bölgelerde ve özellikle sebze ve meyve yememenin yanında dışarıdan da C Vitamini almayanlarda görülebilir. Ancak klinik bulguları bu kadar belirgin olmasa da özellikle kış aylarında yetersiz oranlarda alınan C Vitamini eksikliği toplumumuzda da yaygın şekilde görülmektedir. Doğal yollarla yeterli C Vitamini alamayan kişilerde sentetik olarak üretilen Askorbik Asit preparatları kullanılmaktadır. Gerek diğer vitaminlerle ve minerallerle birlikte gerekse tek başına C Vitamini içeren pek çok sayıda ilaç piyasalarda bulunmaktadır. Biz yine konumuz olan Kuşburnu’ na dönelim ve bu harika üründen nasıl yararlanabileceğimiz konusunda da birkaç söz daha edelim. Not : Resim Kuşburnu bitkisinin çiçekli dalını, meyve ve meyve kesitini göstermektedir. |
14-01-2007, 23:42 | #30 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 23-08-2004
Şehir: İSTANBUL
Mesajlar: 82
|
Kuşburnu’ na yani bizim bildiğimiz Yaban Gülü’ ne neden Latince isim olarak Rosa Canina denildiğini çok merak etmiştim. Gülle köpeği bağdaştıramadım sanıyorum. Sonra bunun M.Ö. 5000’ li yıllarda kaldığını, o günlerden beri köklerinden kuduza karşı ilaç yapıldığı için bu ismin verildiğini öğrendiğimde hayli şaşırmıştım. Şimdi neyse ki Kuduz Aşısı sayesinde köpek ısırmalarında artık Yabani Gül kökü aramıyoruz. Ancak yabani gül kökü deyip te geçmemek gerek, toprak, iklim, yön ve yükseklik demeden her yerde yetişebilen Yaban Güllerinin özellikle 4 – 5 metre derinliklere inen kökleri çok iyi bir toprak kayması ve erozyon önleyici olarak görev üstlenmektedirler. Bu yönleri düşünülerek bile ekilseler önemli bir işlev görebilirler. Hem sonbahar aylarında meyveleri toplanarak hem toprağımızı hem de sağlığımızı korumuş oluruz. Kuşburnu’ nun en zahmetli tarafı dikenli dalları arasından meyvelerinin toplanmasıdır. Eldivenle yapılabilecek bu toplamalarda, bitkilerin yol kenarlarından olabildiğince uzaklarda bulunmasına özellikle dikkat edilmesi gerekir. Toplanan meyveler, gölgede bütün olarak kurutulabileceği gibi ikiye kesilipte kurutulabilirler. Kurutma odalarında yapılacak kurutmalarda ısının çok fazla arttırılmaması(35 dereceyi geçmemeli), içerdiği C Vitamininde kayıpların olmaması bakımından önemlidir. Toplandığında meyvelerin toz ve çamurdan arıtılması için su ile yıkanması yapılacaksa bunun soğuk su ile yapılması veya ortamın asidifiye edilmesi gerekir. Asit ortamda daha az C Vitamini yıkılması olacaktır. Bunun içinde bildiğimiz üzüm sirkesi rahatlıkla kullanılabilir. Kuşburnu’ nun içerdiği C vitamini bekleme ile ve kaynatma ile büyük oranlarda kayba uğrar. Bunun için klasik yöntemlerle yapılan kuşburnu reçellerinde vitamin oranı oldukça düşmektedir. Marmelatları daha az kaynatıldığı için daha fazla yeğlenmelidir. Gelişen konservecilik teknolojisi ile daha düşük sıcaklıklarda vakum altında ısıtılarak yapılan marmelatlarında vitamin kaybı çok daha az olmaktadır. Evlerde komposto yapılmasında da, içmek için demlemesi yapıldığında da bu özelliğine dikkat edilmelidir. Beklide en iyi tüketilme şekli çocukken yaptığımız gibi olgunlaştığında çiğ olarak yenmesidir. Her ne kadar bu yıl zamanını geçirmiş olsak ta, gelecek yıllarda güzel bir sonbahar gününde kırlarda dolaşırken toplayacağımız veya güvenilir bir yerlerden alacağınız Kuşburnu meyvelerini nasıl değerlendirelim diye soracak olursanız, size değişik şeklini önereceğim. Artık hangisini yeğlersiniz sizin bileceğiniz bir şey. KUŞBURNU MARMELATI Çekirdekleri temizlenmiş 1 Kgram Kuşburnu meyvesi iyice temizlendikten sonra, el değirmeninde, plastik kıyma makinesinde veya mutfak robotunda parçalanır(çekilir). 1 Kgram da şeker ilave edilerek yarım saat kaynatılır. Aktif maddelerin kaybolmaması için pişirme işi buhar basınçlı tencerede yapılabilirse daha iyi olur. Ateşten indirilip soğuması beklenir, cam kavanozlara konularak tüketilmeye hazır hale getirilir. Bazı bölgelerde çekirdek ve tüyleri ayıklanmadan marmelat yapılır. Sonra ince tülbentten veya ince kadın çorabından süzülür. KUŞBURNU TOZU Kurutulmuş Kuşburnu’ nun çekirdekleri ile birlikte öğütülmesi ile elde edilir. C Vitamini eksikliğini önlemek için bu tozdan günde 3 kahve kaşığı alınır. Bu tozun kaynatılıp içilmesi halinde böbrek taşlarının düşürülmesin de yayarlı olduğu belirtilmektedir. KUŞBURNU ÇAYI Kurutulmuş meyvelerin, parçalanıp çekirdek ve tüylerinin çıkarıldıktan sonra ufalanmasıyla elde edilen ürünün sıcak suda demlenmesi ile elde edilen bir içecektir. Günümüzde modern tesislerde hazırlanıp, tek kullanımlık kağıt poşetler içerisinde satışa sunulmaktadır. Soğuk algınlığına karşı kullanıldığı gibi, iyileşme döneminde hastalara kuvvet vermek, böbrek ve mesane taşlarını düşürmek için de kullanıldığı bilinmektedir. KUŞBURNU TONİĞİ 1 Kgran Kuşburnu meyvesini eziniz. 2 litre soğuk suda bir gece bekletiniz. Sabahleyin aynı su ile 10 dakika kaynatınız. Süzdüklten sonra elde edilen sıvının içine 200 gram bal, bir miktar tarçın, 2 bardak süt ve bir avuç dolusu badem içi ilave ederek 5 dakika daha pişiriniz. Ilık veya soğutulmuş olarak içilebilecek çocuklar için harika bir enerji kaynağı tonik elde etmiş olursunuz. |
|
|