View Single Post
Eski 31-03-2007, 23:45   #4
arodopman
Ağaçsever
 
arodopman's Avatar
 
Giriş Tarihi: 23-08-2004
Şehir: İSTANBUL
Mesajlar: 82
POLEN VE BALARISI

Özellikle bahar aylarında polen denilince pek çoğumuzun aklına rüzgarla uçuşan çiçek tozcukları gelir. Ve genellikle de hoş olmayan alerji öykülerini anımsatır. Günümüzde uçuşan bu polenlerin önemli bir sıkıntı yaratan alerjik tepkimelere neden olduğu bilinse de bizim burada sözünü edeceğimiz polenler, yukarıda ki iletide de görüleceği gibi hava keseleri sayesinde uçuşan polenler değil, bal arıları tarafından toplanılıp kovanlarına getirilenlerdir. Hatta yazımızın ilerleyen satırlarında balarısı poleninin alerjisi olanlara dahi kullanılabileceğini söyleyen araştırıcıların ifadelerini gördüğünüzde hiç şaşırmayınız.

Bilindiği gibi (bilinmiyorsa da görüleceği gibi) polenler çiçeklerin erkek üreme organlarında anter adı verilen bölümlerde polen keseciklerinde oluşup, olgunlaştıklarında ortam ısısı da 14 – 15 dereceye gelmiş bulunmaktadır. Bu arı kolonilerinin işçi arılarının artık bal özü ve polen toplamak için doğaya çıkma zamanlarının geldiğini göstermektedir.

İlk iki veya üç haftalarını kovan içinde ki diğer işleri yapmakla geçiren genç işçi arılar artık çok daha zorlu görevlere hazır hale gelmiştirler. Kovandan ilk çıkışlarında kısa uçma denemeleri yaparak yola koyulurlar ve çok kısa bir zaman da kilometrelerce uzaklara gidip gelebilecek yetilere kavuşurlar. Bal özü, polen, prepoli ve su taşıma görevleri 45 gün civarında olan ömürlerinin sonuna değin de devam eder. Arılar başlı başına bir yazı konusu olabileceği için burada olabildiğince sınırlı bilgi verip biz yine o güzelim çekici renkleriyle arıları, kuşları ve diğer böcekleri kendine çeken çiçeklerin taç yapraklarına dönelim. Dönelim ve gerek renkleri gerek kokuları nedeniyle bu çiçeğe uzaklardan gelen bir işçi arının yaptıklarını izlemeye başlayalım.

Alttaki resimde görüleceği üzere polen keselerinde doğaya saçılmayı bekleyen polenler, arının ayak darbeleriyle bu isteklerine kavuşurlar. Koruyucu tabakanın yırtılması ile açığa çıkan polenler, arının kanat çırpmaları ve ayak darbeleri ile çiçeğin her yanına dağılırken, bir kaçı da dişi organelin tepesinden içeri girerek bitkinin döllenmesini sağlamış olurlar. Dağılan diğer binlerce, onbinlerce polenin önemli bir bölümü de arının ayaklarına, sırtına ve karın bölgesine yapışmaktadır. Artık işçi arımız bu çiçekte ki işlevini başarı ile tamamlamış bir diğer çiçeğe doğru uçarken, altı adet olan bacaklarından ortada kilerlerde bulunan polen fırçaları ile bu polenleri vücuda yapıştıkları yerlerden toplamaya başlarlar. Toplanan bu polenler arka ayaklarda bulunan polen keseciklerine arının kendi ürettiği salgıları ile de karışmış olan ballı suyla birlikte toplanırlar. Binlerce çiçek tozcuğunun birleşimi ile oluşan bu polen topakçıları ile arı kovanına döner ve yüzlerce çiçekten derlediği bu değerli ürünü yavrucuklarının beslenmesi için getirir.

İşte yazımızın konusu olan balarısı poleni böyle bir işlem sonucu oluşur. Bu sürecin balarılarının dünya üzerinde görülmeye başlandığı zamandan( yaklaşık 50 milyon yıldan) beri böyle olageldiği düşünülmektedir. Ancak geçtiğimiz yüzyılın başlarında polenin değeri anlaşılmaya başladığından beri de arıların kendi beslenmeleri için getirdikleri bu polenlere insanlar da ortak olmak istemiş ve bunun için ince hınzırlık / hırsızlık yöntemleri bulmaya çalışmıştır. Kovanların kapılarına polen tuzağı denilen apareyler konulmuş, gelen arıların girerken ancak kendilerinin geçebileceği delikler oluşturulmuş, bu deliklerden giren arının sürtünme ile arka ayağındaki polen topakçığının özel yapılmış çekmeceye düşmesi sağlanmıştır. Akıllı bir arıcı belli zaman aralıkları ile koyduğu bu polen tuzakları ile, hem insan beslenmesi ve sağlığı için çok önemli olan poleni alabilmekte hem de arı kolonisini en önemli besin maddelerinden yoksun bırakmayıp, istenilen ölçülerde gelişmesini sağlayabilmektedir.

(Devam edecek)

Eklenen Resimler
  
arodopman Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön