View Single Post
Eski 24-11-2011, 12:47   #1
denizakvaryumu
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Shumei Doğal Tarım

Söyleşi: Ayşen Eren*

Japon kökenli Shumei Vakfı, ruhani liderleri Mokichi Okada’nın öğretileri doğrultusunda doğal tarım uygulamaları yapıyor. Doğal tarım, tarımın tüm elemanları ki bunlar; dünya, güneş, yağmur, toprak, rüzgar, çiftçi, yiyecek yiyen insanlar ve bu insanların içinde yaşadıkları toplum, ruhsal ve fiziksel olarak sağlıklı hale getirmeyi amaçlar. Shumei Vakfı, Doğa hakkındaki düşüncelerin değişmesi ve daha sürdürülebilir bir yaşam tarzı geliştirilmesi için çalışıyor. Vakıf, Samsun’da Kızılırmak deltasında yaşanan kimyasal kirlenmenin önlenmesi için bölge çiftçileri ve ilköğretim öğrencileri ile doğal tarım projeleri yürütüyor.

Shumei Vakfı Türkiye temsilcileri Satoru Nakano ve Chikako Nakano’nun düzenlediği toplantıda, Shumei Vakfı Doğal Tarım Çiftliği Yöneticisi Yasunori Sako’nun sunumunu dinleme ve kendisiyle konuşma fırsatı bulduk. Chikako Nakano’ya tercüme desteğinden dolayı teşekkür ederiz.

Türkiye’de organik tarım uygulanıyor. Doğal tarım organik tarım mıdır? Doğal tarımı bize anlatır mısınız?

Doğal tarımı anlamak için avucunuzda bir tohum olduğunu hayal edin. Ağırlığı fark edilmeyecek kadar azdır. Sadece derinize dokunuşunu hissedersiniz. Aslında bu minik tohum tüm dünya yiyeceğinin doğuş noktasıdır. Doğal tarım için tohum, bir öğretmen, bir ortak ve bir tedarikçidir. Tohumun fiziksel enerjisi bedenleri, ruhani enerjisi yüreği ve aklı besler. Tohum bize nasıl sevgi, saygı ve şükran ile yaşanacağını öğretir. Tarım yapmanın bir insanın doğaya duyacağı en derin saygı olduğunu kabul ediyoruz.

Biz toprağın ihtiyacı olan her şeye sahip olduğuna inanırız. Ne kimyasal gübre ne de hayvan gübresi kullanırız. Her canlının duyguları vardır. Toprak da bir canlıdır ve duyguları vardır. Üzerine hayvan pisliği konulması hoşuna gitmez.

Sadece dökülen yapraklardan yapılan kompostu toprağın üzerine döşüyoruz. Dolayısıyla, doğal tarım yapılan toprakta hayvan çeşidi yani mikroorganizma daha fazla oluyor. Bu toprağın sağlık kazanmasına yardım ediyor.

Doğal tarımda bitki kökleri besine ulaşmak için derinlere iner. Böylece güçlenir ve gelişir, gövdesi pek uzamaz. Bu nedenle ürünler ağır olur. Ağır ürünleri güçlü kökler rahatlıkla taşır. Geleneksel tarımda bitki köklerinin dibine kimyevi gübre konur. Bitki besine çok rahat ulaştığı için kökler gelişmez, cılız kalır. Gövdesi uzar. Sert yağmurda kökler ağır gövdeyi taşıyamaz, bitki kırılır. Ayrıca, kuraklıkta cılız kökler kolaylıkla susuz kalır.

Doğal tarım, bir tarım yaklaşımı olmanın ötesinde yiyecekle ilgili yeni bir anlayıştır. Bu anlayışta toprak, çiftçi ve tüketici eşittir. Toprağın cansız, tüketicinin işlevsiz, çiftçinin topraktan aldığı ile tüketici beslemekten tek başına sorumlu olmasını kabul etmez. Toprak yetiştirir ve tedarik eder. Çiftçi toprakla ilgilenir ve bitkileri yetiştirir. Tüketici katılımcıdır, memnun olur ve eğitir. Basit yeme işlemi gerçek bir besin zincirine dönüşür.

Aslında doğal tarım bir dünya görüşüdür. Şükran ve saygı duymak, duyarlılık hissetmek çok önemlidir. Bu duygular birbirini besler ve bulaşıcıdır. Shumei üyeleri olarak, Doğal tarımın bu duyguları canlandırıp dünyaya yayılmasına yardımcı olacağına ve Dünya barışına katkı sağlayacağına inanıyoruz.

Doğal tarım geleneksel tarımdan çok farklı. Üstünlükleri neler?

Bir üniversitenin yaptığı araştırma sonuçlarına göre, doğal tarımla yetişen ürünlerin besin değeri geleneksel tarımla yetişen ürünlerin besin değerinin 3 katıdır.
Doğal tarım doğa ile bütünlük içinde ve doğal döngülere saygılıdır. Bu nedenle toprağın iyileştirilmesine ve hatta ormanlar ile okyanusların iyileştirilmesine dahi yardımcı olur.

Çiflikteki yaşantıyı anlatır mısınız? Siz doğal tarıma nasıl başladınız?

Shumei doğal tarım çiftliği Kyoto civarında Shigaraki bölgesinde bulunuyor. 20-30 kişi çalışıyor. Biz doğaya çok sıkı şekilde bağlı olduğumuzu hissediyoruz. Hergün iki kişi tarladan toplanan ürünlerle öğle yemeği hazırlar ve birlikte yenilir. Ben 10 yıl önce doğal tarıma başladım. Başlama nedenim çok lezzetli bir karpuz yemem. Karpuzun doğal tarım yöntemiyle yetiştiğini öğrenince, bu konuda çalışmaya ve aynı lezzette karpuz yetiştirmeye karar verdim. 3 yıl çiftlikte stajyer olarak çalıştım. Önce doğal tarım felsefesini sonra tekniklerini öğrendim. Ardından çiftliğin yöneticisi oldum. Çiftliğimiz çok güzel, harika manzaralı ormanlarla çevrili. Ormandan odun sağlıyoruz. Odunları yemek pişirmek ve ısınmak için kullanıyoruz. İki geleneksel Japon evi inşa ettik. Bu evler artık Japonya’da çok nadir bulunuyor. Kullanılan tüm malzemeler doğal. Çatı saz ve bambudan, duvarlar ise kerpiç. Çatıdaki sazların üç veya beş yılda bir değiştirilmesi gerekiyor. Bizim nesil bunu nasıl yapacağını bilmiyor. Biz eskilerden öğrendik. Eğer öğrenmeseydik, bu yöntem bugün unutulmuş olacaktı.

Evin ortasında ocak var. Yemek ocakta pişer, ateşin etrafına yere oturulup yenir. Yanan ateşin dumanı tavana yükselir ve çatıdaki bambuyu sağlamlaştırır. Son derece güzel işleyen bir sistem.

Şehirlerde ışık ve suyumuz var. Eğer deprem olursa, bunlar garanti değil. Oysa bizim çiftlikteki yaşantımız sürdürülebilir. Çünkü her zaman ışık ve suyumuz var.

Doğal tarım yöntemiyle neler yetiştiriyorsunuz?

Çiftliğimizde pirinç, shitakee mantarı, çay ve seksen çeşit sebze yetiştiriyoruz. 5 hektarda pirinç, 2 hektarda sebze ve 1 hektarda çay ekiyoruz.

Ürünlerinizi nasıl satıyorsunuz?

İlkelerimizden biri aracısız dağıtım. Yetiştirdiğimiz ürünleri Shumei Vakfı üyelerine gönderiyoruz. Ürün fazlamızı yerel pazarlarda satıyoruz.

Ekim nöbeti gibi teknikler Türkiye’de yaygın kullanılıyor. Siz uyguluyor musunuz?

Hayır. Doğada tohumlar düştükleri yerde yetişirler. Aynı şekilde örneğin patlıcan bitkisinin tohumu altına düşer ve orada büyür. Bu nedenle ekim nöbetin yapmıyoruz.

Hangi sulama yöntemlerini uyguluyorsunuz?

Havada bitkileri besleyen nitrojen var. Yağmur yağdığında nitrojen toprağa düşer. Yağmur cennetten gelen bir nimettir. Yağmur haricinde sulama yapmıyoruz. Pirinci susuz yetiştirmeyi denedik, sonra vazgeçtik.

Tohumları nereden alıyorsunuz?

Kendi tohumlarımızı kendimiz yetiştiriyoruz. Aynı tohum Japonya’nın üç farklı noktasında ekilse, yetişen ürünler farklı olur. Burada yetişen tohum bu toprağa en uygun tohumdur. Kaliteli ürün için tohum seçimine önem veriyoruz.

Çıkan yabani otları ne yapıyorsunuz?

Elle temizliyoruz. Ayrıca toprağın üzerine kompost döşüyoruz. Kompost toprağın doğrudan güneş görmesini engelliyor. Nemi ve sıcaklığı belli bir düzeyde tutuyor. Yabani otların çıkmasını güçleştiriyor.

Zararlılarla nasıl mücadele ediyorsunuz?

Eğer toprak sağlıklıysa, ürünler de sağlıklı olur. Toprak sağlıksızsa, zararlılar oluşur. Bu nedenle hiçbir ilaç kullanmıyoruz. Bir alan böceklenirse, orayı karantina altına alıyoruz.

Türkiye’de 2006 yılında çıkarılan tohum yasası ile tohumculuk devletin ve çiftçilerin elinden alındı kar amacı güden özel şirketlerin eline bırakıldı. Japonya’da durum nedir?

Devletin tohum bankası var. Organik tarım ve doğal tarımı destekleyenler, yerel tohumları biriktirmek ve kendi tohum bankalarını oluşturmak için bir araya geldiler. Bu çalışmayı hükümet destekliyor.

Genetiği değiştirilmiş tohumlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Doğal tarımda doğanın her şeye sahip olduğu kabul edilir. Genetiği değiştirilmiş tohumlar veya hibrid tohumlar asla kullanılmaz.

Genetiği değiştirilmiş ürünler hakkında Japon kamuoyu bilgi sahibi mi? Hükümet politikası nedir?

Kamuoyu genel olarak GDO’ları biliyor. Japonya’da GDO’ın ülkeye ithalini yasaklayan herhangi bir yasa yok. Yalnız GDO’lu gıdaların etiketlerinde GDO içerdiklerinin yazılması mecburidir. Bunu yasalar zorunlu kıldı.

Doğal veya organik tarımın artan nüfusun beslenmesi için yeterli olmayacağı iddia ediliyor. Genetiği değiştirilmiş tohum, kimyasal gübre ve ilaçlar çözüm olarak gösteriliyor. Bu konuda sizin görüşünüzü nedir?

Japonya %40 oranında kendi kendini besleyebiliyor. Kalanı yurtdışından ithal ediyor. Günümüzde yememiz gerekenden daha fazla yiyor, yiyeceği israf ediyor, çöpe atıyoruz. Çözüm hayat tarzımızın değişmesi. Katkı maddelerine dayalı geleneksel tarım sürdürülebilir değil.

Japonya’da kaç çiftçi organik tarım ve doğal tarım yapıyor?

Çiftçilerin yüzde ikisi organik tarım yapıyor. Doğal tarım yapanların yüzdesi henüz düşük.

Doğal tarım Japonya veya Uzakdoğu veya dünya için örnek bir tarım modeli olabilir mi?

Yaygınlaşması için çiftçilerin eğitilip, bilinçlendirilmeleri ve hükümetlerin destek vermesi gerekiyor. Özellikle Tayvan’da organik tarıma büyük önem veriliyor. Tayvan devleti organik tarımın yaygınlaştırılması için büyük destek veriyor.

Doğal tarım ve Shumei Vakfı hakkında daha detaylı bilgi edinmek isteyenlere ne önerirsiniz?

Shumei is a spiritual organization dedicated to elevating the quality of life adresini ziyaret edebilirler. Ayrıca Shumei Vakfı yayınlarından Lisa M. Hamilton’un “Shumei Natural Agriculture: Farming to Create Heaven on Earth” kitabını okumalarını öneriyorum.

Bize aktardığınız bilgi ve deneyimleriniz için teşekkür ediyorum.

*Endüstri Yüksek Mühendisi, Sürdürülebilir Yaşam Danışmanı

Toprak, Çiftçi ve Tüketiciyi Birlikte Düşünen Doğa Dostu Doğal Tarım (Röp. Yasunori SAKO) | Toprak Onur Yaşam



.

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön