agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğaya ve Yaşamınıza Sahip Çıkın > Daha İyi Bir Yaşam İçin
(https)




Beğeni Düzeni12Beğeniler
  • 3 Gönderen denizakvaryumu
  • 2 Gönderen denizakvaryumu
  • 1 Gönderen denizakvaryumu
  • 1 Gönderen denizakvaryumu
  • 1 Gönderen denizakvaryumu
  • 1 Gönderen denizakvaryumu
  • 1 Gönderen mrduran
  • 1 Gönderen denizakvaryumu
  • 1 Gönderen denizakvaryumu

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 24-11-2011, 13:47   #1
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Shumei Doğal Tarım

Söyleşi: Ayşen Eren*

Japon kökenli Shumei Vakfı, ruhani liderleri Mokichi Okada’nın öğretileri doğrultusunda doğal tarım uygulamaları yapıyor. Doğal tarım, tarımın tüm elemanları ki bunlar; dünya, güneş, yağmur, toprak, rüzgar, çiftçi, yiyecek yiyen insanlar ve bu insanların içinde yaşadıkları toplum, ruhsal ve fiziksel olarak sağlıklı hale getirmeyi amaçlar. Shumei Vakfı, Doğa hakkındaki düşüncelerin değişmesi ve daha sürdürülebilir bir yaşam tarzı geliştirilmesi için çalışıyor. Vakıf, Samsun’da Kızılırmak deltasında yaşanan kimyasal kirlenmenin önlenmesi için bölge çiftçileri ve ilköğretim öğrencileri ile doğal tarım projeleri yürütüyor.

Shumei Vakfı Türkiye temsilcileri Satoru Nakano ve Chikako Nakano’nun düzenlediği toplantıda, Shumei Vakfı Doğal Tarım Çiftliği Yöneticisi Yasunori Sako’nun sunumunu dinleme ve kendisiyle konuşma fırsatı bulduk. Chikako Nakano’ya tercüme desteğinden dolayı teşekkür ederiz.

Türkiye’de organik tarım uygulanıyor. Doğal tarım organik tarım mıdır? Doğal tarımı bize anlatır mısınız?

Doğal tarımı anlamak için avucunuzda bir tohum olduğunu hayal edin. Ağırlığı fark edilmeyecek kadar azdır. Sadece derinize dokunuşunu hissedersiniz. Aslında bu minik tohum tüm dünya yiyeceğinin doğuş noktasıdır. Doğal tarım için tohum, bir öğretmen, bir ortak ve bir tedarikçidir. Tohumun fiziksel enerjisi bedenleri, ruhani enerjisi yüreği ve aklı besler. Tohum bize nasıl sevgi, saygı ve şükran ile yaşanacağını öğretir. Tarım yapmanın bir insanın doğaya duyacağı en derin saygı olduğunu kabul ediyoruz.

Biz toprağın ihtiyacı olan her şeye sahip olduğuna inanırız. Ne kimyasal gübre ne de hayvan gübresi kullanırız. Her canlının duyguları vardır. Toprak da bir canlıdır ve duyguları vardır. Üzerine hayvan pisliği konulması hoşuna gitmez.

Sadece dökülen yapraklardan yapılan kompostu toprağın üzerine döşüyoruz. Dolayısıyla, doğal tarım yapılan toprakta hayvan çeşidi yani mikroorganizma daha fazla oluyor. Bu toprağın sağlık kazanmasına yardım ediyor.

Doğal tarımda bitki kökleri besine ulaşmak için derinlere iner. Böylece güçlenir ve gelişir, gövdesi pek uzamaz. Bu nedenle ürünler ağır olur. Ağır ürünleri güçlü kökler rahatlıkla taşır. Geleneksel tarımda bitki köklerinin dibine kimyevi gübre konur. Bitki besine çok rahat ulaştığı için kökler gelişmez, cılız kalır. Gövdesi uzar. Sert yağmurda kökler ağır gövdeyi taşıyamaz, bitki kırılır. Ayrıca, kuraklıkta cılız kökler kolaylıkla susuz kalır.

Doğal tarım, bir tarım yaklaşımı olmanın ötesinde yiyecekle ilgili yeni bir anlayıştır. Bu anlayışta toprak, çiftçi ve tüketici eşittir. Toprağın cansız, tüketicinin işlevsiz, çiftçinin topraktan aldığı ile tüketici beslemekten tek başına sorumlu olmasını kabul etmez. Toprak yetiştirir ve tedarik eder. Çiftçi toprakla ilgilenir ve bitkileri yetiştirir. Tüketici katılımcıdır, memnun olur ve eğitir. Basit yeme işlemi gerçek bir besin zincirine dönüşür.

Aslında doğal tarım bir dünya görüşüdür. Şükran ve saygı duymak, duyarlılık hissetmek çok önemlidir. Bu duygular birbirini besler ve bulaşıcıdır. Shumei üyeleri olarak, Doğal tarımın bu duyguları canlandırıp dünyaya yayılmasına yardımcı olacağına ve Dünya barışına katkı sağlayacağına inanıyoruz.

Doğal tarım geleneksel tarımdan çok farklı. Üstünlükleri neler?

Bir üniversitenin yaptığı araştırma sonuçlarına göre, doğal tarımla yetişen ürünlerin besin değeri geleneksel tarımla yetişen ürünlerin besin değerinin 3 katıdır.
Doğal tarım doğa ile bütünlük içinde ve doğal döngülere saygılıdır. Bu nedenle toprağın iyileştirilmesine ve hatta ormanlar ile okyanusların iyileştirilmesine dahi yardımcı olur.

Çiflikteki yaşantıyı anlatır mısınız? Siz doğal tarıma nasıl başladınız?

Shumei doğal tarım çiftliği Kyoto civarında Shigaraki bölgesinde bulunuyor. 20-30 kişi çalışıyor. Biz doğaya çok sıkı şekilde bağlı olduğumuzu hissediyoruz. Hergün iki kişi tarladan toplanan ürünlerle öğle yemeği hazırlar ve birlikte yenilir. Ben 10 yıl önce doğal tarıma başladım. Başlama nedenim çok lezzetli bir karpuz yemem. Karpuzun doğal tarım yöntemiyle yetiştiğini öğrenince, bu konuda çalışmaya ve aynı lezzette karpuz yetiştirmeye karar verdim. 3 yıl çiftlikte stajyer olarak çalıştım. Önce doğal tarım felsefesini sonra tekniklerini öğrendim. Ardından çiftliğin yöneticisi oldum. Çiftliğimiz çok güzel, harika manzaralı ormanlarla çevrili. Ormandan odun sağlıyoruz. Odunları yemek pişirmek ve ısınmak için kullanıyoruz. İki geleneksel Japon evi inşa ettik. Bu evler artık Japonya’da çok nadir bulunuyor. Kullanılan tüm malzemeler doğal. Çatı saz ve bambudan, duvarlar ise kerpiç. Çatıdaki sazların üç veya beş yılda bir değiştirilmesi gerekiyor. Bizim nesil bunu nasıl yapacağını bilmiyor. Biz eskilerden öğrendik. Eğer öğrenmeseydik, bu yöntem bugün unutulmuş olacaktı.

Evin ortasında ocak var. Yemek ocakta pişer, ateşin etrafına yere oturulup yenir. Yanan ateşin dumanı tavana yükselir ve çatıdaki bambuyu sağlamlaştırır. Son derece güzel işleyen bir sistem.

Şehirlerde ışık ve suyumuz var. Eğer deprem olursa, bunlar garanti değil. Oysa bizim çiftlikteki yaşantımız sürdürülebilir. Çünkü her zaman ışık ve suyumuz var.

Doğal tarım yöntemiyle neler yetiştiriyorsunuz?

Çiftliğimizde pirinç, shitakee mantarı, çay ve seksen çeşit sebze yetiştiriyoruz. 5 hektarda pirinç, 2 hektarda sebze ve 1 hektarda çay ekiyoruz.

Ürünlerinizi nasıl satıyorsunuz?

İlkelerimizden biri aracısız dağıtım. Yetiştirdiğimiz ürünleri Shumei Vakfı üyelerine gönderiyoruz. Ürün fazlamızı yerel pazarlarda satıyoruz.

Ekim nöbeti gibi teknikler Türkiye’de yaygın kullanılıyor. Siz uyguluyor musunuz?

Hayır. Doğada tohumlar düştükleri yerde yetişirler. Aynı şekilde örneğin patlıcan bitkisinin tohumu altına düşer ve orada büyür. Bu nedenle ekim nöbetin yapmıyoruz.

Hangi sulama yöntemlerini uyguluyorsunuz?

Havada bitkileri besleyen nitrojen var. Yağmur yağdığında nitrojen toprağa düşer. Yağmur cennetten gelen bir nimettir. Yağmur haricinde sulama yapmıyoruz. Pirinci susuz yetiştirmeyi denedik, sonra vazgeçtik.

Tohumları nereden alıyorsunuz?

Kendi tohumlarımızı kendimiz yetiştiriyoruz. Aynı tohum Japonya’nın üç farklı noktasında ekilse, yetişen ürünler farklı olur. Burada yetişen tohum bu toprağa en uygun tohumdur. Kaliteli ürün için tohum seçimine önem veriyoruz.

Çıkan yabani otları ne yapıyorsunuz?

Elle temizliyoruz. Ayrıca toprağın üzerine kompost döşüyoruz. Kompost toprağın doğrudan güneş görmesini engelliyor. Nemi ve sıcaklığı belli bir düzeyde tutuyor. Yabani otların çıkmasını güçleştiriyor.

Zararlılarla nasıl mücadele ediyorsunuz?

Eğer toprak sağlıklıysa, ürünler de sağlıklı olur. Toprak sağlıksızsa, zararlılar oluşur. Bu nedenle hiçbir ilaç kullanmıyoruz. Bir alan böceklenirse, orayı karantina altına alıyoruz.

Türkiye’de 2006 yılında çıkarılan tohum yasası ile tohumculuk devletin ve çiftçilerin elinden alındı kar amacı güden özel şirketlerin eline bırakıldı. Japonya’da durum nedir?

Devletin tohum bankası var. Organik tarım ve doğal tarımı destekleyenler, yerel tohumları biriktirmek ve kendi tohum bankalarını oluşturmak için bir araya geldiler. Bu çalışmayı hükümet destekliyor.

Genetiği değiştirilmiş tohumlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Doğal tarımda doğanın her şeye sahip olduğu kabul edilir. Genetiği değiştirilmiş tohumlar veya hibrid tohumlar asla kullanılmaz.

Genetiği değiştirilmiş ürünler hakkında Japon kamuoyu bilgi sahibi mi? Hükümet politikası nedir?

Kamuoyu genel olarak GDO’ları biliyor. Japonya’da GDO’ın ülkeye ithalini yasaklayan herhangi bir yasa yok. Yalnız GDO’lu gıdaların etiketlerinde GDO içerdiklerinin yazılması mecburidir. Bunu yasalar zorunlu kıldı.

Doğal veya organik tarımın artan nüfusun beslenmesi için yeterli olmayacağı iddia ediliyor. Genetiği değiştirilmiş tohum, kimyasal gübre ve ilaçlar çözüm olarak gösteriliyor. Bu konuda sizin görüşünüzü nedir?

Japonya %40 oranında kendi kendini besleyebiliyor. Kalanı yurtdışından ithal ediyor. Günümüzde yememiz gerekenden daha fazla yiyor, yiyeceği israf ediyor, çöpe atıyoruz. Çözüm hayat tarzımızın değişmesi. Katkı maddelerine dayalı geleneksel tarım sürdürülebilir değil.

Japonya’da kaç çiftçi organik tarım ve doğal tarım yapıyor?

Çiftçilerin yüzde ikisi organik tarım yapıyor. Doğal tarım yapanların yüzdesi henüz düşük.

Doğal tarım Japonya veya Uzakdoğu veya dünya için örnek bir tarım modeli olabilir mi?

Yaygınlaşması için çiftçilerin eğitilip, bilinçlendirilmeleri ve hükümetlerin destek vermesi gerekiyor. Özellikle Tayvan’da organik tarıma büyük önem veriliyor. Tayvan devleti organik tarımın yaygınlaştırılması için büyük destek veriyor.

Doğal tarım ve Shumei Vakfı hakkında daha detaylı bilgi edinmek isteyenlere ne önerirsiniz?

Shumei is a spiritual organization dedicated to elevating the quality of life adresini ziyaret edebilirler. Ayrıca Shumei Vakfı yayınlarından Lisa M. Hamilton’un “Shumei Natural Agriculture: Farming to Create Heaven on Earth” kitabını okumalarını öneriyorum.

Bize aktardığınız bilgi ve deneyimleriniz için teşekkür ediyorum.

*Endüstri Yüksek Mühendisi, Sürdürülebilir Yaşam Danışmanı

Toprak, Çiftçi ve Tüketiciyi Birlikte Düşünen Doğa Dostu Doğal Tarım (Röp. Yasunori SAKO) | Toprak Onur Yaşam



.

agozce, hberbul ve BrunoL beğendi.
denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-11-2011, 14:44   #2
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Saygı, sevgi yeterli

Japonca’nın doğa karşısındaki bu tutumuna ilginç bir şekilde Türkiye’nin Bafra ovasında rastlıyoruz.

Shumei Vakfı’ndan Satoru ve Chikako Nakano’nun, bizim Bafra ovasında tıpkı Japonya’nın sert doğasında olduğu gibi, saygı sevgi ile gübresiz ama derin ve gür köklü sebzeler yetiştirdiklerini görüyoruz.

Satoru bakın ne diyor yaptıkları tarım için: “Shumei Doğal Tarım Japonya’da 40 yıl önce başladı. Bu tarım metodunda kimyasal ya da hayvansal gübre kullanılmıyor. Toprağın durumu, iklim gibi doğa koşulları dikkatlice izleniyor ve insan emeği ile sağlıklı bitkilerin yetişmesi sağlanıyor.

Kaliforniya Politeknik Üniversitesi Pomona’dan profesör Diana Jerkins beş yıl boyunca, araştırmasında doğal ve konvansiyonel tarım metodlarını karşılaştırdı. Veriler, hasatın miktar olarak çok farklı olmadığını gösterdi ancak doğal tarım için daha fazla insan gücü gerekiyor.”

Türkiye’de yapılan gübresiz Shumei doğal tarımında sebze kökleri bildiğimiz geleneksel tarım ile yetiştirilen sebzelerin köklerinden çok daha derinlere iniyor. Gerçi bunun nedeni oldukça pratik. Toprak yüzeyindeki gübresizlik nedeniyle bitkinin derinde besin arayış, bitkiyi fırtınaya ya da toprak yüzeyini etkileyecek diğer doğal olaylara karşı sağlam kılıyor.

Bu pratikliğe rağmen, Shumei bitkilerinin sağlığı ve yaşam zenginliği için de unutulmaz bir eser olan Bitkilerin Gizli Dünyası’nı akılda tutmak gerekir diye düşünüyorum...

Bütün bunları, doğanın dili ve kültürü kendine dönüştürmesi olarak algılayabiliriz.
Konuştuğumuz dillerde bu dönüşümü, enerji verimliliği açısından görebiliyoruz. Dillerimizin ucundaki doğal enerji verimliliğinden, sürdürülebilirlik adına çıkaracağımız çok dersler olsa gerek!

Dilde enerji verimliliği konusunda, göze çarpan ses uyumları, ses olayları, ses değişimleridir ki nefes, dil, çene, dudak ve ağzın çalışmasında yapılan tasarruflar ile sağlanır. Buna da dilin çalışma ekonomisi denebilir...
Ne de olsa, sürdürülebilirlik açısından doğa israfı sevmez ve israf etmez; doğal olan kendimizi doğanın merkezine koymadan değişim ve dönüşümleri verimli olarak sürdürmektir...

Yoksa, yaşadığımız ekolojik felaket ile “Dünya’nın durduğu gün” gelecek bir Klaatu’nun etik kurtuluş reçetesi olarak Japonca söz ve eylem birliği anlamına gelen “Makoto!” demesi bile bizleri kurtaramayacaktır!


Sürdürülebilir yaşam için dil / Radikal 2 / Radikal İnternet

Name:  Shumei_Puja_4_group_.jpg
Views: 3596
Size:  66.1 KB
Shumei Natural Agriculture Presentation – Oct. 23rd | Pagosa Springs News & Vacation Information

agozce ve BrunoL beğendi.
denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-11-2011, 14:48   #3
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Biz hiç bir ilaç, gübre ve katkı kullanmadan, toprak ve bitkilerin içinden kendiliğinden gelen şifa gücüne inanarak bitki yetişmeye devam ediyoruz.

Toprak içindeki ilaç ve gübre miktarı azaldıkça hastalığın azaldığını görebiliriz. Ve eğer bitkiler hasta olsa bile kendiliğinden iyileşir, ve asıl olan sağlığına kavuşur.

Fakat bitkinin cinsi, tarlada daha önceden bulunan ilaç ve gübre kalıntılarının miktarı, tarlanın durumuna göre ilaç ve gübre kalıntılarının imha sürecinin uzunluğu değişir. Bazı tarlalarda bir kaç senede olabilir. Bazıları daha uzun seneler olabilir.

Toprağın içindeki ilaç ve gübreler insanlara geçince insanların sağlığını bozar. İnsanların vücüduna geçmesin diye haşereler zehirli kısımını yiyorlar. Teşekkürler böcekler!

Bitkilerin zehirleri, hastalıklarıyla dışarı çıkar. Bitkiler hasta olmasın diye ilaç kullanırsak, asılında yemememiz gereken zehirli bitkiler bizim soframıza kadar gelir tabii.

Öyle ise zehir içeren bitkilerin hasta olup tarladan dışarı atılması daha iyi değil mi acaba?
Önemli olan tarlada çalışırken, şimdi toprak ve bitkiler ne durumda, bizden ne istiyor, bunu tam ve doğru bilmektir.

Toprağı sevmek, ona saygı göstermek ve gübreyle kirletmemek... Bunlar temel esastır.
Saygılarımla.

Aki OZONO

dogal-bilincli-beslenme@googlegroups.com

agozce beğendi.
denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-11-2011, 14:51   #4
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Chikako NAKANO- Shumei Vakfı

Japonya’nın Kurashiki adlı küçük bir şehrinde doğdum. Orada İstanbul’ daki gibi deniz ve adalar var. Ben çocukken babam beni ve ağabeyimi tekneyle sık sık adaya yüzmeye götürürdü. O zaman doğa çok vardı. Babam balık tutmayı çok seviyordu ve annem bahçemizde sebzeleri yetiştiriyorudu. Her gün taze balık ve sebze yiyebiliyorduk. Maalesef simdi biraz doğa bozuldu.

Annem bana evde İngilizce öğretti. Onun sayesinde Kobe’ deki Kwansei Gakuin Üniversitesi’ nin İngilizce Edebiyat bölümüne girebildim.

Sonra Shumei adındaki bir vakıf için çalışmaya başladım. 2000 yılında Los Angeles’ ta Pomona’ daki California Politeknik Üniversitesi’ nin bir bölümü olan Regenerative Studies merkezinde (John T. Lyle Center for Regenerative Studies) bir yıl staj yaparak hem Doğal Tarım üzerine, hem de sürdürülebilir yaşam biçimleri üzerine çalştım.

Japonya’ya döndükten sonra da Shumei Doğal Tarım Network’ ta çalışmaya devam ettim. Bizim Doğal Tarım aynı tarladan elde edilen tohumlar kullanılarak ve toprağın doğal üretim sürecine hiçbir müdahalede bulunulmaksızın gerçekleştirilen tarım faaliyetidir. Doğal Tarım yönteminde hayvan gübresi dahi kullanılmamaktadır. Doğal Tarım ülünleri hiçbir toksik kalnıntı içermediği gibi, besin değerleri yüksek ve tatları lezzetlidir.
Doğal Tarım şimdi Japonya’da popülar olmaya başladı.

2006 yılının başında Satoru Nakano’yla evlendim. Onun için İstanbul’a taşındım.
Benim İstanbul’ a geldiğim sırada Samsun’ da Doğal Tarım projesi başlamıştı. Bir ilk öğretim okulunda öğrenciler pirinç ve sebzeleri Doğal Tarım yöntemiyle yetiştiriyorlar.

Oradaki okul müdürüyle verdiğimiz bir konferansta tanıştık. Eşim ben gelmeden önce Samsun’ a gitmiş. Samsun’ da çevre hakkında yapılan konferansa Buğday adlı derneğin başkanıyla beraber gitmiş. Oradaki çoğu çiftçi pirinç yetiştiriyor. Japonya’ da biz doğal tarımla pirinç yetiştirdiğimiz için herkes çok merak etmiş. Böyle başladı. Oradaki çevre tarımsal ilaçların etkisiyle bozulmaya başlamış.

İlk öğretim okulda proje başladığında bir hayalim vardı. Onların ebeveynlerinin çoğu çiftçiymiş. Onlar da büyüyünce çiftçi olacaklar. Benim hayalim onların çevre ve insan sağlığını düşünen çiftçiler olmalarıdır. Onun için tecrübe gerekir. Eğer iyi sonuç alamasalar da oradan bir şey öğrenebilirler. Hemen başarı olmayabilir, ama eğer vazgeçmezsa, mutlaka başarırlar. En önemlisi kendi kendine düşünmek. Neden başarılı olamadım diye.
Hatta doğa her yıl farklı olduğu için doğayı iyi izlemek gerekir.

Şimdiye kadar okul müdürü ve öğretmenlerin sayesinde öğrenciler çok iyi öğreniyorlar.

Hatta çevre gurubu da kuruldu ve öğrenciler geri dönüş ve küresel ısınma hakkında çalışmaya başladı. Ben onu gördüğümde çok mutlu oldum.

Bundan başka çiftçiye de destek veriyoruz. Samsun’da Doğal tarım yöntemi ile pirinç yetiştirebilen bir çiftçi ailesi var. Onların pirinci tüketiciye aracısız satılıyor. Tadı çok farklı oluyor.

Çevre ve insan sağlığını düşünen çiftçiler yetiştirmek istiyoruz | Kadınlar Arası

agozce beğendi.
denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-11-2011, 15:05   #5
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
SHUMEİ DOĞAL TARIM YÖNTEMİNİ UYGULAYAN;

AFYON-BAŞMAKÇI-ERSÖZ ÇİFTLİĞİ

Başmakçı Afyon’un ilçesi ama afyondan daha çok Isparta’ ya yakın.

Acı Göl’ ün yanında. Eski “kovboy” filmlerini hatırlattı bana.Toz,rüzgar,çalı ve boş bakan insanlar. Ersözler ise Acı göl tarafında merkezin biraz dışında. Dümdüz bir bölge olduğu için burada da bisiklet ağırlıkta.

Başmakçı merkezden beni almaya gelen Vehbi’ye aracıma binerken sordum “bisikleti istersen arabaya alalım” oda “ kim ne yapsın bisikletimi” dedi. Evet kim ne yapsındı kaldırıma bırakılmış 5-10 bisikleti. Suç oranının çok düşük olduğu ve herkesin herkesi tanıdığı “ilçenin delisi” olan Vehbi ve Sultan Ersöz tırnakları ile yaptıkları tamamen kerpiçten ve ahşaptan çiftliklerinde tavuk ve güvercinleri ile salça ile turşu üretiyorlar.

Toplam 10 dönümde ilçenin ilk sebze üretimini başlatmışlar. Hem de ekolojik. İlçe ülkenin yumurta piyasasının kalbi. Dünya’ nın da ekolojik gül yağı üretiminin merkezi. Tüm bunları kooperatifleşerek sağlamış olan ilçe halkı kendi köylüsü olan ve örgütlenmede hep öncülük eden Ersöz’ lere farklı olduklarını hatırlatmadan da edemiyorlar.

Çiftlik diğer uğrayacağınız eko-yerleşmelerin en sohbeti koyu olan ailesine sahip.

Gördüğüm en eko-köylü aile olup bir o kadar içten ve paylaşımcı olan Ersöz’ lerin Vehbi’si aynı zamanda Yeşil,çevre ve ekoloji hareketinin hatip köylüsü. Araştırıyor,öğreniyor ve bunları çağrıldığı söyleş,lerde dinleyicilerle paylaşıyor.

Konuşması olmadığı zamanlarda bu ihtiyacını konukları ile gideriyor.

Acı Göl; yoğun flamingo nüfusuna sahip kirlenmekte olan bir sulak alan. Gölden pek çok sektöre ana hammadde olarak kullanılan sodyum çıkartılıyor. Gölün ve Başmak’çının Güney’ine denk gelen tarafında başlayan Toroslar’ ın uzantısı tepelerde Yörük köyleri ise olanca özgünlükleri ve bağımsızlıkları ile yaşamlarını sürdürüyorlar.

Henüz okul binası dışında hiçbir anti-doğal yapının olmadığı,dağda oluşturdukları mini teras tarlalarda neredeyse tüm beslenme ihtiyaçlarını karşıladıkları yaşam biçimlerini geleneksel yapılarında sürdürüyorlar,keçi ve kümes hayvanları ile.

Bu dağ ve Ardıç ormanı köyde biyolojik çeşitliliğin neden gerekli ve her şeyin ne kadar birbirine yaşamsal olarak bağlı olduğunu öğrendim. Ardıç ağacının tohumunun kabuğu çok sert ve hiçbir doğa koşulunda açılıp toprakla kaynaşmıyor. Sadece Ardıç Kuşunun sindirim sisteminden geçtikten sonra açılıp dışkı olarak çıktıktan sonra toprakta kök salıyor.

Ersözler’i ziyarete giderseniz sosyal olarak canınızın hiç sıkılmayacağına ve sürekli konuşma,hareket ve yeme halinde olacağınızı söyleyebilirim. Acele ederseniz evin üst katını sizden sonra gelecek konuklara hazırlamak için kerpiç ustalığını bir parça öğrenme şansına sahip olursunuz.

http://www.imeceevi.org/index.php?op...d=44&Itemid=37

agozce beğendi.
denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-11-2011, 15:11   #6
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Bu tarlada dedikodu yapmak yasak

Name:  shu2.jpg
Views: 2843
Size:  42.5 KB

Ayfonkarahisar Başmakçı’daki Ersöz Çiftliği’nde 1,5 yıldır Japon yaşam sanatı ‘shumei’ (ışık, aydınlık) yöntemine göre sebze yetiştiriliyor. Tüketici ile üreticinin birlikte çapa salladığı bahçenin ciddi kuralları var: Kötü söz söylemek yok, dedikodu yasak, yorulan hemen dinlendiriliyor, negatif olmaya devam edenlere sessizce yol gösteriliyor.

Sultan ve Vehbi Ersöz çiftiyle Mecidiyeköy’deki Profilo Alışveriş Merkezi’nde tanıştığımızda onların ‘organik gezginler’ olduğunun farkında değildik. Ta Afyon’dan yola çıkıp haftanın 3 günü İstanbul’daki organik pazarlarda tezgâh açıyorlar. Ömürleri neredeyse yolda geçiyor. Cumartesi Şişli ve Zeytinburnu, pazar Profilo, çarşamba Kadıköy’deler.

İşin meşakkatini Afyon-İstanbul arasının 7 saat olduğunu hesaba katarak düşünün. Ama onların hiç şikâyeti yok. Bahçeden topladıkları sebzeleri gündüz paketliyor, arabalarına yüklüyor ve yola çıkıyorlar. Sabah İstanbul’dalar. Bütün gün satış yaptıktan sonra dinlenmeden gece evlerine dönüyorlar.

Köyde hayat yavaştır ama eğer sebze işiyle uğraşıyorsanız hızlı olmak zorundasınız. Ersözler de böyle. Anne, baba ve üç erkek evlattan oluşan ailedeki hareketliliğin bereketi ta Japonya’lara kadar uzanmış. Böylesine çalışkan, üretken, paylaşımcı bir aileyi fark eden çekik gözlü adamlar, Japon yaşama sanatı shumei yöntemiyle yapılan doğal tarımı ülkemizde de uygulamak için Ersöz çiftine teklif götürmüşler.

Ersözler, geçen yıldan bu yana 1,5 dönümlük topraklarında shumei kurallarına göre sebze yetiştiriyorlar. Kurallar dediysek, öyle yazılı maddeler yok ortada. Toprak, tohum, emek ve teşekkür yeterli. Doğaya saygı göstermek ve doğayla uyumlu olmak önemseniyor. Anahtar kelime teşekkür. Yani ekerken, biçerken, toplarken, satarken her şeye hamd etmek, şükrü dilden düşürmemek.
Ülkemizde bir çiftçiye, ‘toprağa her yıl aynı tohumu atacaksın’ derseniz asla kabul etmez. Nöbetleme sistemine göre farklı sebzeler ekilir.

Shumei’de domates yetiştirilen yere 30 yıl da geçse domates ekiliyor. Çünkü toprak bu şekilde kıdemleniyor, kalitesi artıyor ve daha iyi ürün veriyor.
Sultan Hanım, geçen yıl tarladan aldığı ürünleri başta Ankara’daki Japonlar olmak üzere koliler halinde paketleyerek 35 aileye ulaştırmış. Kolilerin içine bahçede neler yaptığını, sebzeleri nerede, nasıl yetiştirdiğini anlatan mektuplar eklemiş. Ailelerden bazıları hem teşekkür etmek hem de üretim aşamasına katılmak için Ersöz Çiftliği’ne gelmiş. Ama bu, sıradan bir ziyaret değil. Tüketici ile üreticinin toprakta beraber çalışması shumeinin en önemli sırrı.

Okul bahçesinde pirinç tarlası
Shumei Vakfı, Japonya’da 1970′te kurulmuş uluslar arası bir organizasyon. Sadece ülkemizde değil, çiftçiliğin yoğun olduğu Tayvan, Zambiya, Nepal, Filipinler, Brezilya gibi ülkelerde de uygulanıyor. Amerika, Kanada, İnglitere, Almanya, İtalya gibi gelişmiş ülkelerde de tarlaları var. Organizasyonun ülkemizdeki temsilcisi Satoru Nakano ama biz 11 yıldır Türkiye’de yaşayan Ankara sorumlusu Kazuaki Ozono’dan bilgi aldık.

Ozono ve Ersöz çifti, bir yıl önce Başkent’teki bir organik pazarda tanışmışlar. Ozono, bazen 15 günde bir, bazen ayda bir Afyon’a gidip bahçedeki gelişmeleri yakından takip ediyor. Geçen haftaki ziyaretinde yalnız değildi. Önemli bir misafiri vardı: 2002′de Amerika’da kurulan Uluslararası Shumei Enstitüsü’nün başkanı Alan Imai ve yardımcısı Masahide Koyama ile birlikte çiftlikteki tarlaları gezdiler, Sultan Hanım’ın hazırladığı güzel yemekleri tattılar.

Ülkemizde shumei doğal tarımı Afyon’dan önce Samsun’da Doğanca İlköğretim Okulu’nun bahçesinde 2005′te uygulanmaya başlanmış. Öğrenciler, okul bahçesine marul ve pirinç ekmişler. Alan Imai, “Çocukların ailelerinin hepsi çiftçi ama kimyasal ilaç kullanıyorlardı. Bu uygulamadan sonra doğayı merak etmeye başladılar. Öğrecilerin başarı düzeyi arttı.” diyor.

Name:  shu3.jpg
Views: 2847
Size:  58.7 KB

Sebzeye iltifat et, yaprağı değişir

Ersöz Çiftliği’nde ilgimizi çeken en önemli uygulama, işçiler, sahipleri ve yaz döneminde üretime katılmak için gelen gönüllüler arasındaki ilişki. Sözü Sultan Ersöz’e bırakalım: “En sevmediğim şey, iki işçinin tartışmasıdır. Hem verimi düşürür, hem ortamı gerer, hem de saygıyı bitirir. O bittiği anda zaten iş yürümez. Benim işçilerim türkü söyleyerek iş yapar. Dedikodu, kötü enerjinin habercisidir. Yaşadıklarından ders çıkaranları dinlerim, ama bahçemde kimsenin kötü söz söylemesini istemem. Çünkü stresi tetikler. Yorulan işçiyi, gözünden tanırım. Hemen bir çay ya da meyve molası veririm. Yorgunluğunu atana kadar tarladan uzaklaştırırım. Shumeinin temelinde bu var: Sevgi, huzur, barış, bitkiye ve doğaya saygıyla, sevgiyle yaklaşmak. Sebzeye iltifat et, yaprağı değişir.

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1113387

agozce beğendi.

Düzenleyen denizakvaryumu : 25-11-2011 saat 09:04
denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-11-2011, 14:25   #7
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Japonya’nın Okinava kentindeki Ryukyus Üniversitesi’nden Prof. Dr. Teruo Higa tarafından geçen yüzyılın sonlarında geliştirilen EM yani etkin mikroorganizmalar da shumei doğal tarımda kullanılmıyormuş...

EM in kullanılmaması bana ilginç geldi.

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-11-2011, 19:47   #8
Ağaç Dostu
 
mrduran's Avatar
 
Giriş Tarihi: 20-08-2011
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,536
''Shumei’de domates yetiştirilen yere 30 yıl da geçse domates ekiliyor. Çünkü toprak bu şekilde kıdemleniyor, kalitesi artıyor ve daha iyi ürün veriyor.''


Merhabalar efendim,

Araştırmacı kişiliğinizin bir başka örneği, yukardaki bilgiye göre de şaşırtıcı bir üretim tekniği.
Demek ki düzelteceğimiz çok şey var, dediğiniz EM de dahil. 40 senelik geçmiş uygulamaları da kıyaslanmış. Belki bisikleti, akü' lüye çevirmek yetecek. Kaçmak isteyenler için tam bir derya sunmuşsunuz efendim.

Teşekkürler Sayın Denizakvaryumu.

Saygılarımla lütfen.

mrduran Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-05-2012, 14:52   #9
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
SHUMEİ DOĞAL TARIM YÖNTEMLERİNİ

öğrenmek isteyen Ankara'lı arkadaşlar... yakında bu konuda bir toplantının hazırlığı yapılmakta.

Duyurusunu yapacağım.

agozce beğendi.
denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 04-06-2012, 21:56   #10
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Konuyla ilgilenenler,

The Message in a Seed (Dena Merriam)

ve

Farming to Create Heaven on Earth ( Lisa Hamilton)

kitaplarını okuyabilirler.



Shumei is a spiritual organization dedicated to elevating the quality of life

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 04-06-2012, 22:22   #11
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
SDT yani Shumei doğal tarımın tanıtıldığı Ankara toplantısını ben de izledim

Name:  2012-06-02-145.jpg
Views: 2414
Size:  25.5 KB

Açıkçası organik tarımın organiği

Bahçelere doğal hayvan gübresi bile eklenmiyor, kompost yapılmıyor...

Toplantıda bu tarımı Türkiye'de uygulayan ve fotolarda yer alan Vehbi-Sultan ERSÖZ (ERSÖZ çifliği) çifti de konuşma yaptı...
Shumei Tarım ile bir verim düşüklüğü olmadığını belirttiler, kendileri Shumei Tarımın dışında sertifikalı organik tarım da yapıyorlar.

Shumei Tarım ile yetiştirdikleri ürünleri de 45 TL ye tüm Türkiye'ye ulaştırıyorlar.Kendilerini SDT uyguladıkları için bir kez daha buradan tebrik ederim.

Aynı toplantıda Shumei Vakfı Ankara sorumlusu Japon Kazuaki Ozono yani Aki Ozono da konuşma yaptı...Güler yüzü akıcı Türkçesi ile Shumei doğal tarımı anlattı...

Doğal tarımla ilgilenenler Shumei Doğal tarıma kıyısından köşesinden girsinler derim.

Japon Aki Ozono ile Shumei Doğal Tarımı konuşmak için 0 544 557 24 82 numaradan ulaşabilirsiniz.

Name:  2012-06-02-148.jpg
Views: 2881
Size:  23.4 KB

Aki ozono Shumei doğal tarımı TARIMIN GÜZEL SANATI olarak tanımlıyor.İnsanın güzel sanatla arınıp güzelleşeceğini, kişisel hayat tarzımızı bir bütün olarak güzel sanat haline getirmenin esas olduğunu , yediklerimiz ve içtiklerimizin de buna dahil olduğunu belirtiyor.

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-09-2012, 12:33   #12
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Shumei yöntemi ile üretilmiş;
yerel tohumdan (üveyik buğdayından) buğday-bulgur-yarma ve tam un isteyen arkadaşlar
üç elma doğal tarım ile bağlantı kursunlar.

Gerçekten çok zahmetli bir üretim sonucu çok değerli bir ürün ortaya çıkmakta...

Ayrıca üretici arkadaşlar için Hüseyin Bey takası kabul ediyor.

hberbul beğendi.
denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla

Konu Araçları
Mod Seç

Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 20:26.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024