View Single Post
Eski 21-03-2011, 10:26   #8
Mine Pakkaner
agaclar.net
 
Mine Pakkaner's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-01-2006
Şehir: İzmir
Mesajlar: 10,707
Türkiye’nin Doğası Bıçak Sırtında

TÜRKİYENİN DOĞASI BIÇAK SIRTINDA

26 Ekim 2010 tarihinde TBMM Çevre Komisyonu’na sevk edilen Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı, 16 Mart 2011 tarihinde yapılan Komisyon toplantısında kabul edildi. Yasa’nın Genel Kurul’a ne zaman gideceği ise henüz belirsiz. Süreci yakından takip eden ve Komisyon çalışmalarına 74 sivil toplum kuruluşunu temsilen katılan Tabiat Kanunu İzleme Girişimi, kabul edilen tasarının ilk haline göre gelişme gösterdiğini ancak hala ülkemizin doğası için ciddi sıkıntılar içerdiğini belirtiyor.

İlk Tasarı’dan bugüne neler değişti/ değişmedi?
1-Amaç ve yasanın ruhu: Adı “Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu” olan yasa, kullanıma ağırlık veren yapısını koruyor. “Kullanım”la ilgili yaklaşım yasanın amaç maddesinde net bir şekilde hissediliyor. Amaç maddesindeki “koruma-kullanma dengesi” ifadesi öneriler doğrultusunda çıkarılmasına rağmen, günümüzde suistimale açık bir kavram haline getirilen “sürdürülebilir kullanım” ifadesi yerini koruyor.

2-Kurul yapıları ve görevleri: Tasarıda yer alan Ulusal Tabiatı Koruma Kurulu’nda başlangıçta 2 olan sivil toplum kuruluşu sayısı 4’e yükseltildi. Yanısıra, kurulda görev alacak STK’ların seçimine ilişkin belli kriterler getirildi. Kurulda yer alan kamu kurumlarının sayısı azalmasına rağmen yatırımcı kamu kurumları halen kuruldaki yerlerini korudu. Kurul’un “kamu” temsilcisi ağırlığı devam etti. Yanısıra, kurulların toplanma ve karar alma süreçlerindeki “salt çoğunluk” ilkesi değişmedi. Buna göre 18 kişiden oluşan kurul ne yazık ki 6 kişinin oyu ile ülkemizin doğasıyla ilgili kritik kararları alabilecek.

3-Üstün kamu yararı: İlk tasarıda tanımlanmayan ve bütün koruma alanlarındaki yatırımların önünü açmakta dayanak gösterilen “üstün kamu yararı” ilgili maddeleri yeniden düzenlendi. Buna göre; herhangi bir proje veya yatırımın yapılması öngörülen alanda; (alanın koruma statüsünden bağımsız olarak) nesli tehlike altında olan habitat ve/veya türler olduğunda üstün kamu yararı kararının verilmesinde ancak “halk sağlığı” ve “kamu güvenliği” gerekçe oluşturabilecek.

Benzer şekilde, nesli yok olma tehdidi altında olan habitat ve/veya türlerin barındığı alanlarda kamu güvenliği ve halk sağlığı dışında izin, intifa ve irtifak hakkı verilmemesi hükmü eklendi. Ancak çelişkili olarak; ekolojik etki değerlendirmesi olumsuz sonuçlar gösterse bile, “ekonomik ve sosyal nedenler dahil değişik nedenler” de üstün kamu yararı gerekçesi sayılabilecek, dolayısıyla yatırımların önünde herhangi bir engel kalmayacaktır.

4-“Doğal Sit” Statüsü ve Yeniden Değerlendirme süreci: Yasayla birlikte, “doğal sit” statüsü ortadan kaldırılırken, hâlihazırda Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yetkisinde olan 1261 adet doğal sit alanı Çevre ve Orman Bakanlığı’nın yetkisine devredildi. Ancak, bu 1261 doğal sit alanının yeniden değerlendirilerek, hangi yeni statüye kavuşturulacağı veya koruma dışı bırakılacağı ile ilgili süreç endişe vericidir.

Öyle ki; yasada yer alan “Turizm Bölgesi ve Merkezi” başlıklı maddede, Çevre ve Orman Bakanlığı’na devredilen doğal sit alanlarından, yeniden değerlendirme sonucunda korunan alan vasfı kaldırılanların “turizm alanı” önceliği kazandığı hükmü getirildi. Bu madde, bugüne kadar doğal sit statüsü sayesinde koruyabildiğimiz başta kıyı alanları olmak üzere birçok alanın turizm adı altında yatırımlara ve yapılaşmaya açılacağını niyetini açıkça ortaya koymaktadır.

Bugüne kadar, öncelikle Tasarı’nın Meclis’ten geri çeklimesi ve ilgili tüm tarafların katılımıyla yeniden hazırlanması gerektiğini savunan Tabiat Kanunu İzleme Girişimi, Komisyon toplantılarının tamamına katılarak görüş ve önerilerini sözlü ve yazılı olarak defalarca sunmuş ve bu süreçte üzerine düşen tarihi sorumluluğu yerine getirmiştir. Çevre Komisyonu Başkanı, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği, TMMOB Çevre Mühendisleri Odası ve Girişimimiz, tasarının iyileşmesi için önemli katkılar vermiştir. Ancak, bugün geldiğimiz noktada yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında Tasarı’nın özellikle “korumacı ve katılımcı ruhu” doğal yaşam ortamları açısından bu derece ayrıcalıklı ülkemizde korumayı yönlendirmekten uzaktır.

Tabiat Kanunu İzleme Girişimi, Milletvekillerimizi, ülkemizin eşsiz doğal alanlarının ve biyolojik çeşitliliğinin geleceğini belirleyecek olan bu Tasarı’yı dikkatlice değerlendirmeleri ve kaygı yaratan unsurların ortadan kaldırılması için göreve çağırmaktadır. Girişimimizin, bugüne kadar olduğu gibi önümüzdeki günlerde de Meclis çatısı altındaki lobi çalışmalarına devam edeceğini kamuoyuna duyururuz.
Tabiat Kanunu İzleme Girişimi



Mine Pakkaner Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön