View Single Post
Eski 11-08-2009, 23:48   #15
karinca70
Ağaç Dostu
 
karinca70's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-04-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 3,235
14 - Sebze / Meyve

Sebze ve meyvede sistem değişmiyor...


Köylü üretiyor aracı kazanıyor!


Sebze ve meyvede yaşanan haksız pazarlama sistemine kimsenin yıllardır `dur` demeye nedense gücü yetmiyor. Üretici ile tüketici arasına en az üç aracı giriyor!


Topraklarımızda meyve-sebze bereketi sürerken, bu bolluk ne yazık ki üreticinin yüzünü güldüremiyor. Çünkü o, ürettiği mahsulü aracılara çok ucuza kaptırıyor.


Yaş sebze-meyve alımlarında yıllardır var olan ve sadece aracıların yüzünü güldürebilen `3 aracılı` sistem, tüketiciye de `kaynağından satın alıp, ucuza yemek` şansını vermemekte. Ekonomik araştırmalar üretici düzeyinde yaygın olan pazarlama kanallarının `Üretici -Toptancı - Toptancı Hali - Perakendeci - Tüketici` şeklinde olduğunu ortaya koyuyor.


Üretim riski üreticinin omuzunda


Tarladan ya da bir ağacın dalından kilosu 50 YKr. olarak alınan bir ürünün fiyatı, tüketicinin filesine girene kadar en az 2 YTL`ye çıkıyor. Nakliye masrafı hariç, aracıların cebine üreticinin cebine girenin en az iki katı `tatlı para` girerken, üretim riskini de üretici tek başına kendi omuzluyor.


Dünyada üretilen incirin yaklaşık % 27`si, kayısının % 17`si, kavunun % 12`si, karpuzun % 11`i, yeşil fasulyenin % 14`ü, patlıcan ve domatesin % 9`u, turunçgillerin % 13`ü ülkemizde üretiliyor. Dünya sebze üretiminde de Türkiye`nin payının %3 dolayında olduğu biliniyor. Türkiye`de yaşanan bu yaş sebze-meyve üretim bolluğu, ihracata çok yansıyamamakta. Sebze-meyve üreticisi ülkeler arasında Türkiye ürününün sadece yüzde 5`ini ülke dışına pazarlayabilirken, bu oranlar İspanya için yüzde 45`e, İsrail için yüzde 31`e varabiliyor.


Türkiye`de üretilen yaş sebze ve meyvenin % 95`i ülke içinde kalırken, bu miktarın yaklaşık yüzde 30`u, ne yazık ki tüketileceği yerlere varamadan çürüyor.


İhracatı baltalayan sıhhi nedenler!


İhracatı vuran en önemli etkenlerin başında, `gıda güvenliği` konusunda yaşanan kötü tecrübeler geliyor. Örneğin, üreticinin hasada yakın bir dönemde ürününü kimyasal sentetik maddelerle ilaçlaması, zehrin, soğuk suyla yıkansa bile meyve-sebzeden sökülüp atılmasını engelliyor. Bu da, daha önce Türkiye`den bu tip ürün satın alıp geri yollamış olan birçok ülkeyi, topraklarımızda yetişen ürünlerden uzak tutmaktadır.


Gıda güvenliği konusunda henüz aşılamamış bir başka büyük sıkıntı da, özellikle bazı ürünlerde oluşan ve `karaciğer kanseri` dahil birçok hastalığa sebep olan `aflatoksin` dir. Bu çok tehlikeli toksin, toplanan ürünün hemen kurutulmadan nemli ortamda bekletilmesi sonucu oluşmaktadır.


Alfatoksinli ürünlere dikkat!


Yerfıstığı, antepfıstığı, fındık gibi kabuklu kuru meyveler; mısır gibi hububatlar, pamuk tohumu gibi yağlı tohumlar, incir, kayısı, üzüm gibi kurutulan meyveler ile kırmızıbiber, Aflatoksin oluşumuna çok hassastır. Çünkü bu ürünler nemli ve sıcak ortamlarda hasat edilmekte, ancak hemen kurutulamamaktadırlar. İşte bu yüzden üzerlerinde oluşan küf, sonunda Alfatoksin üretebilir. Yem olarak kullanılan mısır veya pamuk veya ayçiçeği küspesinden hayvanlara da bulaşabilen alfatoksin, o hayvanın sütü, eti veya yumurtası aracılığı ile yine insan sağlığına zarar verebilmektedir. Ülkemizde gıda maddelerinde bulunmasına izin verilen aflatoksin miktarı 5 mikrogram, Avrupa ülkelerinde ise bu miktar 2 mikrogramdır. Birçok ürünümüz AB kapısından `aflatoksinli` diye geri çevrilmektedir.


Peki ya bu ürünler imha mı edilmektedir?.. Ne yazık ki bu sorunun yanıtı, sofralarımızı göstermektedir!


Yıllar içinde üretimi düşenler


Yaş sebze - meyve üretimi, yaşanan tüm bu sıkıntılara inat, her geçen gün katlanarak artıyor. Örneğin bu sayfada da yer verdiğimiz tabloda görebileceğiniz gibi, son 20 yılda meyvede 6 milyon 671 bin 362 ton üretim artışı gözlenirken, sebzede 20 yıllık artış 8 milyon 690 bin 411 tonu buluyor.


Peki ama bu uzun yıllar içerisinde hangi sebze veya meyvenin üretimi azalıp, hangilerinin üretimine ağırlık verildi?


Üretimi artmayıp aksine azalanlar arasında sebzelerde, `balkabağı, dolmalık biber, kara lahana, pazı ve bakla` yı sayabiliriz. Ancak yaşanan üretim düşüşlerinin bazı meyvelerde daha bariz olduğu görülüyor. Bunların başında kestane, muşmula, iğde, zerdali, kızılcık, turunç ve dut geliyor. Dutta düşme, kendiliğinden ipekçilikte de düşüşü getiriyor.


Üretimi katlanarak artanlar


Son yirmi yıldır üretimi ciddi anlamda artan sebze ve meyvelere gelince...


Üretimi iki kat artanlar:


Domates, hıyar, ıspanak,maydanoz, havuç, karnabahar; yeni dünya, fındık, erik, kayısı, kiraz, şeftali, nar, limon, portakal


Üç kat artanlar:Enginar; Antep fıstığı,zeytin, mandalina


Dört kat artanlar: Nane; Trabzon hurması


Beş kat artanlar: Marul; çilek, muz


Altı kat artanlar: Sivri biber, kırmızı turp, altıntop


Dokuz kat artanlar: Dereotu


On beş kat artanlar: Roka


Damak tadında yaşadığımız değişim!


Burada da gördüğümüz gibi, Türk insanının aradan geçen zaman zarfında öncelikle `salata kültürü`, `çoban salata` nın ötesine geçmiş ve salatasının içine marul, kırmızı turp ve roka koymaya alışmıştır. Bu damak tadı değişimi yemeklerde de kendini, dereotunun `9 kat daha fazla` kullanımıyla göstermektedir. Ayrıca 20 yıl önce sofralarımızda bulunmayan `kültür mantarı, brokoli, kivi ve avakado` da, son birkaç yıldır buzdolabımızda eksik olmamaktadır.


Çayda da bitki-meyve dönemi yaşanıyor


Değişen beslenme alışkanlıklarımız, sıcak içeceklerde de kendini gösteriyor. Bitki-meyve çaylarında son 5 yılda yüzde 30`luk bir büyüme yaşandı. Önümüzdeki yıllarda bunun yüzde 15 daha artması bekleniyor. Pazarın büyümesine, tüketicilerin yaşam ve beslenme alışkanlıklarının son yıllardaki değişimi neden olurken, yapılan araştırmalar 2007 yılında Türkiye`deki hanelerin yüzde 9`una bitki-meyve çayı girdiğini gösteriyor. Özellikle ıhlamur, adaçayı, kuşburnu gibi bitki ve meyvelerle hazırlanan çayları, soğuk kış günlerinde ve mevsim geçiş dönemlerinde baş gösteren üst solunum yolu enfeksiyonlarında rahatlamak için kullanan tüketiciler, böylece içtikleri çaydan hem keyif alıyorlar, hem de sağlık adına faydalanıyorlar.


YARIN: Besicilik / Sütçülük


::.. Serpil ÖZKAYNAK..::

karinca70 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön