Alıntı:
arımın gelişmesi ve çiftçinin daha fazla para kazanabilmesi için önce eğitimin gerekli olduğuna inanıyorum.
Eğitilmiş ve aydınlanmış bir çiftçi, kendisine lazım olan bilgilere nereden ve nasıl ulaşacağını bilir. Dünyadaki diğer çiftçilerin, deneyip buldukları ürün geliştirme programlarını kendi arazisine nasıl uygulayacağını düşünür.
Kendisini yanlış yöne sevkedip ülkenin üretimini zaafa uğratmak isteyen dış güçlerin reklamlarına, söylemlerine, dedikodularına, zararlı tohumlarına karşı uyanık ve bilinçli olur.
Zararlı ilaçlardan ürününü nasıl koruyacağını ve hangi ilacı veya gübreyi ne kadar kullanacağını araştırır. Hangilerini asla kullanmaması gerektiğini sorup öğrenir. Tarım Kredi Kooperatifi ile devamlı irtibatta olur.
Bunları yapabilmesi için kendisine yol göstermek amacıyla kurulmuş olan Tarım İl veya İlçe Müdürlüklerine her fırsatta uğrar, araştırır, sorar.
Ama yıllardır kendisine hiçbirşey öğretilmemiş, sadece kulaktan duydukları ve babadan kalma usul ile deneme yanılma yöntemiyle ve yetersiz araç gereç ile tabi ki birşeyler üretemez. Üretse de yeterli olmaz.
Tarım İlçe müdürlüğünün ise kendine düşen görevi yerine getirmekten çok uzak uygulamalar içinde olduğu ve çiftçinin sorularını cevapsız bıraktığı gerçeği ortadadır. Birçok tarım ilçe müdürlüğünün bçlgesinde bulunan köyleri ziyaret edip, kendilerini ilgilendiren talepleri karşılayabildiğini zannetmiyorum.
Bu şartlarda ise üretim ve kalite ancak bu kadar olabiliyor.
|
Burada kaç tane, birbiriyle çelişen fikir var?