View Single Post
Eski 24-12-2019, 23:11   #149
Muda
Ağaç Dostu
 
Muda's Avatar
 
Giriş Tarihi: 12-02-2013
Şehir: Afyonkarahisar
Mesajlar: 3,802
Burası aslında belki yeri değil ancak birkaç yıl önce vefat eden bir kişinin anlattığını yazmak istedim. Bizim yerli bal kabağının et kalınlığı daha ince ve dilimleri derin olmazmış. Adapazarı tabir edilen kabak ise et kalınlığı fazla ve çok dilimli olurmuş. Kendisinin bana anlattığı daha iyi döllenmesi, daha verimli olması için her iki kabağın da aynı tarlaya ekiminin yapıldığını söylemişti. Ancak koca tarlada yıllardan beri sadece iki çeşit kabak ekiyormuş. Bende de bu yıl bizim yerli kabaktan gübre içerisinde gelmiş ve kabakları oldu.
Ben her iki kabağın da melezleşeceğini düşünüyordum.

Büyükkalecik, Tınaztepe ve Şuhut domatesi olarak tanıtımını ve dağıtımını yaptığım domateslerde ise şu anda sadece Şuhut'ta yaşayan yaşlı kadının haricinde diğer iki yaşlı kadın tarafından ekilen ve bu güne kadar gelen her üç domates de tek çeşit olarak kendi annelerinden edindikleri tohumları her yıl ekerek tek çeşit olarak devam etmişler. Bu da tohumun saflığını sağlamış. Her yıl kendi beğendikleri domateslerin tohumlarını alarak gelecek yıllarda onları kullanmışlar. Benim birisini göremediğim, diğerini gördüğüm ancak yaşlı olarak vefat eden, halen hayatta sağ olan tek yaşlı kadın şu ana kadar kendi atalarından miras kalan tohumları devam ettirmişler. Şimdi elimde bir sürü tohum var. Bu tohumların tamamını olmasa da bir kısmını ekiyorum. Ne kadar dikkat etmeye çalışsam da arılar ve rüzgar sayesinde melezlenmesi ihtimali bulunmakta. Tınaztepe domatesini arkadaşım çatının yıkılmak üzere olması üzerine tamir yapılırken bulmuş. Çok fazla olan tohumdan sadece 6 adet domates çıkıp ürün vermiş. Benim ilk kez paylaştığımda ise ikinci nesil domateslerden küçük ve büyük domateslerden alınan tohumların hangileri olduğunu karıştırdığım için ikisinden de göndermiştim. 4. nesil olarak yetişen domateslerin bulunduğu tarlalara gittiğim zaman çoğunluk aynı karakterde olmasına rağmen arada tek tük farklı domatesler de olduğunu arkadaşım göstermişti. Pembe domatesler de çıkmıştı. Altı adet tohumdan yaklaşık 65 yıl öncesi alındığı tahmin edilen tohumlardan bile çok az da olsa farklı bireyler çıkabilmekte. Tahminin yüzde bir bile değil. Ekmiş olduğu tarlaları birlikte gezdik. Ancak tohum alınacak domatesleri seçerken kapalı olarak döllenen hibritlenme olasılığı düşük olan domatesten bile belki çekinik genlerin gelmesi ile biçimleri, boyutları farklı domatesler çıkabilmekte.

Sn. Zekoş'tan gelen bir kısım fasulye tohumları bizde de yıllardır yetişmekte. Burada bir arkadaşın babası ondan gelen tohumlardan bir tanesini görünce kendilerinin de yıllardır yetiştirdiği çok verimli ve lezzetli bir fasulye olduğunu söylemişti. Ben de gelen tohumları olduğu gibi daha iyi yetiştirebileceğini düşünerek kendisine vermiştim. Tohumları küçük ve beyazdı. Bu yıl zekoş arkadaşımızdan ve diğer arkadaşlarımızdan gelen yetiştirdiğim tohumlardan düzenli bir kataloğlama yapamadığım için sadece tohum almaya çalıştım. Beş altı çeşit ektiğim için hangileri olduğunu karıştırdım. Ancak muhtelif yerlerde başka adlarla da olsa yetiştirdiği beğendiği tohumları devam etmişler.

Murat Uysal arkadaşımızın Empürme Fasülye (Safranbolu) olarak paylaştığı fasulye de bizim burada arada gördüğüm bir fasulye. Murat Uysal Aralarında çok az da olsa sanki farklılık bulunmakta.
Sn. Pria 2013 döneminde bu fasulyeyi paylaşmıştı. pria Onun geldiğini söylediği yer Dazkırı ilçesinin bir dağ köyü. Benim gördüğüm ve aldığım yer ise Dereçine ve Çay ilçeleri. Onlar da çok eski zamanlardan beri ektiklerini söylemişlerdi. Karşılaştırma yapabilmek için Murat Uysal arkadaşımızdan talepte bulundum.

Dağıtmış olduğum Afyonkarahisar kışlık mor soğan tohumlarının Anadolu'nun değişik yerlerinde de yetiştiğini öğrendim. Eskiden Afyonkarahisar'da kışlık soğan olarak tek çeşit olarak ekilirdi. Diğer soğanlar yetiştirilip satılmazdı. Bu yıl ben kilosu sanırım 2.5 liradan 40 kğ aldım. Normalde 4 liradan satılıyor. Diğer soğanlar 1 lira ve altında satılıyor. Eskiden
çocukluğumda hatırladığım bu soğanlar acı ve keserken çok fazla göz yakardı. Şimdi o kadar göz yakmıyor. Biz mi yaşlandık. Yoksa soğanlar mı hibritlendi. Bir tanıdığımın vasıtası ile Tokat ilinde de aynı soğanların olduğunu, bulundukları yerde başka soğan ekilmediğini söylemeleri üzerine bir miktar getirtebilirlerse aradaki farka bakmak istediğini söylemiştim. Bu gece bir miktar soğan geldi. Görüntü olarak aynı yassı soğan. Bizim burada basık olanın dışında daha uzun olan da bulunmakta. Ancak lezzet olarak bana farklı geldiği için ben çok daha fazla ödeyerek kışlık soğan ihtiyacımı karşılamak için bu soğanlardan aldım. Çocukluğumdan beri en sevdiğim salata şekli acı yakan bu soğanların tuz ile biraz ezilip acısının giderilerek domates, zeytinyağı limonsuyu ve tuz ile yapılan salatası. Bizde artık çok az kişi bu morumsu acı kışlık soğanları yetiştiriyor. Gelen soğanlardan ekerek tohum almaya çalışacağım. Lezzet ve acılık konusunu test ettiğimiz zaman tohum paylaşımda yazarım.

Bizde eskiden havucun adı deperotu idi. Şu anda Afyonkarahisar ile birleşen köyün adı deper idi. Orada yetiştiği kaynak orası olduğu için adı deperotu olarak biliniyordu. Benim bildiğim eski havuçlar çok uzun yıllardır görmüyorum. Onlar da sanırım Ankara ilinin bildiğimiz ilçesinde yetişen havuçlara yenildiler. Ancak Profesör İbrahim Saraçoğlu'nun anlattığı üzere bu tohum da bulunarak Tohum gen bankasına o zamanın başkanı sayesinde konulmuş. Ben bahçeme giderken her zaman içinden geçip gidiyorum. Halen bulabilmiş değilim.

Hepimizin amacı aynı. Yerel kaybolmaya yüz tutmuş tohumları toplayıp paylaşabilmek.
Tabi ki saflığını bozmadan. İçimizde olan havesi kırmadan, birbirimizi incitmeden, yanlış bildiklerimizi öğrenerek ve doğru bildiklerimizi birbirimize öğreterek ilerleyelim.

Muda Çevrimdışı   Başa Dön