View Single Post
Eski 04-12-2018, 12:28   #10
Doku_Kültürcü
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 11-02-2007
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,127
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi AkisSoftware Mesajı Göster
Yani ben anlamıyorum bu işi yurt dışındakiler yapıyorda biz neden yapamıyoruz neden daha başlamadan vazgeçiyoruz? Nerede hata yapıyoruz? Bu konuda yorumlarınız nelerdir??
Sebepler:
1. Boğulacaksak büyük denizde boğulalım mantığı. Her malzemenin en son modelini, en kalitelisini, en fiyakalısını (doğal olarak en pahalısını) kullanma isteği. Adapazarı'nda kurulan doku kültürü laboratuvarının batma sebebidir. Eski patronum da böyleydi. Doku kültürü laboratuvarı kurmaya başladığında en pahalı ekipmanlara takılmak istedi (mesela 15000$'lık HEPA filitreli çalışma kabini). Daha ucuza yaptırdık, hatta kendimiz yaptık ama patronun gaza gelip (2010-2011 fiyatıyla) 8000TL verip tam elektronik bir otoklav almasına engel olamadım.
Doku kültürü laboratuvarında üretilen bitkilerin dış ortama alıştırılarak çıkartılması gerekir. Patron, Tartes'in kurucusu Prof.Dr. Gazanfer Harzedin'ne gidip büyük bir sera sistemi almak istedi. Gazanfer Hoca "yavaş yavaş ilerle, önce ufak bir sera ile başla" uyarısında bulundu.

2. Konuyla ilgili kitapları, bilimsel yayınları okumuyor olmamız. Bu, lisans diplomasına sahip çiçeği burnunda ziraat mühendisinden Prof.Dr. ünvanlı ziraat mühendisine kadar herkesi kapsar (yüksek lisans tez hocam Prof.Dr. Ali Tanrısever gibi istisnalar kaideyi bozmaz).

3. Alınan sorumlulukla, alınan ücret arasında uçurum olması. Bütün sisteme hakim, bütün teknik bilgilere sahip bir mühendisin aldığı ücretle ekim, dikim, bakım işlerini yapan işçinin aldığı ücret arasında pek fazla bir farkın olmaması. Doktora dereceli bir ziraat mühendisi olarak, sektörden çıktım. Tekstil firmasında çalışıyorum. Patronun oldu-bittisinden, işçinin özensiz çalışması sonucu oluşan hatalardan bıktım, aldığım üç kuruşluk fazla ücretten vazgeçtim.

4. Hollanda'da devlet sera üreticisine destek olurken Türkiye'de bu pek yok. Ziraat fakültesi 3. sınıfta iken banka kredisi çekip sera kuran bir sınıf arkadaşım oldu. Mezuniyetin 18.yılı toplantısında konuştuğumuzda, serayı devretmiş ve kargo firmasında çalışmaya başladığını öğrendim.

5. Fırsatçılık. 1992 yılında yüksek lisansımı tamamladım ve bir mantar misel laboratuvarı kurduk. İlk başlarda işler iyi idi. Sonra misel üretici firma sayısında patlama oldu. Yurt dışından firmalar geldi. Fiyatları o denli aşağı çektiler, o denli promosyon uyguladılar ki buna ayak uyduramadık. Bizim gibi küçük firmalar birer birer çekildiler. Sonrası, rekabet olmayınca tohumluk misel fiyatları tavan yaptı. Şimdi birisi bana gelip "tohumluk mantar miseli üretmek istiyorum" diye söze başladığında, benden "deli misin" sözünden başka bir söz çıkmaz.

6. Kooperatif sorunu. Bir kooperatife üye olmak sizi piyasanın hoyratlığından, manüplasyonlardan bir nebze korur (birbirine kazık atan, kooperatif karalarını hiçe sayıp fırsatı ganimet bilen kişiler her zaman olur ve bunlar gerilim yaratır), kaliteli üretim materyaline hesaplı ulaşmanızı sağlar. Kooperatif şirketi olduğu için kendi tohumunu kendisi üretebilir. Başka bir sorunsa, kooperatif yöneticilerinin yozlaşmaları ve üyelerin çıkarı için değil başkalarının çıkarları için çalışmaya başlamalarıdır.

Doku_Kültürcü Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön