13-12-2011, 01:34 | #451 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
|
Alıntı:
İlaçlama için aylara takılı kalmamak gerek. Hastalık belirdiğinde_ başladığında_ kullanmak gerek. Gözleme göre atmak daha iyi ve ekonomik. Ama zeytinlerde dal kanseri varsa ya da tehlikesi varsa mutlaka budamadan hemen sonra Etidot67 ya da Gülleci bulamacı atılmalı. İsterseniz bunlara kaolin de karıştırabilirsiniz. Tutunmayı sağlıyor etkisini yükseltiyor. Artık Mebor 5 kullanmayacağım. Yerine Etidot67 kullanacağım. Yaprak tahlilinde çinko, bakır eksikliği çıkarsa belki Mebor5 kullanırım. Kaolin kili zeytin kabuklu bitine etkili değil. Bunu yaşadık. Kaolin kullanılacaksa mutlaka gülleci bulamacına karıştırılmalı. Kaolin yoksa Gülleci bulamacı tek de kullanılır. Gülleci bulamacı Zeytin kabuklu bitine, zeytin uc _tırtılı_zararlısına, zeytin sineğine,Zeytin güvesine, Zeytin halkalı lekesine ve zeytin kırlangıc böceğine etkili. Bunları gördük. Sadece zeytin pamuklu bitinde iyi sonuç alamadık. Çiçekte olduğu için atmaktan korktuk. Çiçekte deneme yaptıklarımızda pek olamadı. Gülleci bulamacının Zeytin kara koşnili ve Zeytin Pamuklu koşnili önleyeceğine inanıyorum. Bizde bu hastalıklar olmadığı için tecrübe edemedik. İlaçların _ ve gübrelerin_ içine fazla boğulmamak gerekiyor. Bu maliyeti arttırıyor. Bana sorarsan formülüm açık ve net: Konu zeytinse; 1_ budamadan hemen sonra Gülleci bulamacı ya da etidot67 kullanırım. Belki ikisini karıştırırım. (Bu budama sonrası hastalıklara yakalanmasın diye... Zaten dal kanseri tehlikesi varsa bu önler. İşte Mart, Nisan ayları bu uygulama ile kaplama yapılırsa Zeytin kara koşnili ve Zeytin Pamuklu koşnili _ %2 gülleci bulamacı_ bu hastalıklar da olmaz diye düşünüyorum.) 2. Diğer uygulamaları hastalık başladığında _ gözlemlerim_ uygularım. Belki 'o' hastalık olamayacak. Neden boşuna atayım. Ama şu bence çok önemli; Gülleci bulamacı ve Etidot67 kış sezonunda _ ocak, şubat, mart ve Nisan aylarının hangisi ise_ mutlaka 2 kere kullanacağım. Hemde ağaçların her yerine ve toprağa...yağmurlarla işlemesi için. Çünkü atılanlar aynı zaman da gübredir. Bu tüm meyve ağaçlarında uygulanabilir. Hem ilaç hem gübre ve hem de çok ucuz... bundan daha iyi bir uygulama düşünemiyorum. Saygılar |
|
13-12-2011, 09:10 | #452 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Ben de katılıyorum, yüzlerce zehir arasında en uygun çözüm bu. Ancak meyvelitepe gülleci bulamacı için "danger" uyarısını da yaptı... Sn.Meyvelitepeden bu "danger" in nedenini niçini açıklamasını bekliyoruz |
|
13-12-2011, 13:30 | #453 | |
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,958
|
Alıntı:
Bu gibi malzemeler için üç tane rating var. CAUTION - Dikkat - Düşük toksidite, tehlikeli değil, WARNING - Uyarı - Orta derecede toksik DANGER - Tehlike - Yüksek derecede toksik Colorado State University dökümanından Sülfür (kükürt) sadece CAUTION olarak işaretli iken lime-sulfur DANGER olarak işaretli. Buna karşın bakırlı bileşikler WARNING olarak işaretli. Düşük bakırlı organik ilaçlar da WARNING işaretli olarak kabul edilmeli ama diğer bakırlılara göre çok daha emniyetli. Lime-Sulfur, en eski fungusitlerden. Esas etkisi, her türlü fungus üzerine ve dormant sezonda. Yani sonbahardan gözler uyanana kadarki dönemde. Bu dönemde bazı başbelası mantar hastalıklarını kaynağında yok etmek için çok etklili. Aynı zamanda ikincil etki olarak, dal ve gövdede kışlamakta olan kabuklu bitler ve diğer yumuşak dokulu böcekler, akarlar üzerinde de etkili. Bakırlı bileşiklerin tersine, bakteriyel kökenli hastalıklara karşı etkili değil. Kaliforniya Universitesinden güzel bir özet. Sanıyorum, DANGER olarak işaretlenmiş olmasının sebebi, özellikle su canlılarına karşı çok zehirli. Asla suya karışmamalı deniyor. Ayrıca, asitik ortam ile temas sonunda ani zehirli gaz çıkışı oluyor. Kazara yutulması ve mide asitiyle teması fatal imiş. Kornea tabasında geri dönülmez tahrip edici etkisi olduğu bildirilmiş. Yüksek alkali özelliğinden dolayı korunmasız dokuyu eritiyor. Kullanım esnasında tam kapalı gözlük ve ince dokulu toz maskesi şart. Uygulamayı takiben ilk 24 saat içinde ısnın 32 derecenin üzerine çıkması durumunda fitotoksite yapma olasılığı çok yükseliyor. Hava durumunu iyi kollamak lazım. Yaz dönemi kullanımı fazlasıyla dikkat gerektiriyor, bu dönemde mümkünse başka risksiz alternatifler düşünülmeli. Biraz uzun ama, EPA'nın bu linkteki pdf dökümanına bir göz atmak iyi olur. Lime-sulfur ile ilgili bir çok döküman, farklı amaçlar için yapılmış çok detaylı araştırmalar var. İhtiyaca ve hedefe göre neler yapılmış, ne sonuçlar alınmış vs. bakılabilir. Pek çok şeyde olduğu gibi, yeri, zamanı, amacı ve koşulları fazlasıyla önemli ve bu bakımdan anlaşılması gerekir. Kendi adıma, kış döneminde ilk uygulamayı organik bakırlı, ikincisini lime-sulfur ile yapmayı planlıyorum. Mantar hastalıkları gözler uyanmadan kontrol altına alınmamışsa sonradan yapılacak savaş biraz umutsuz olur. Bahardan itibaren bir tür kabartma tozu olan potasyum bikarbonat geçen sene olağanüstü iyi iş yaptı. Bildiğimiz süt'ün bir kaç deneme kullanımında çok pozitif izlenim elde ettim. Mayısta diktiğim salatalık fidelerini Ekimde söktüm. Bu kadar uzun süre ve verimli olabilmesini mildiyo'ya karşı koruma sağladı diye düşünüyorum. Sonuçta, herkesin tarlası, bitkisi, iklimi, yaşadığı sorunlar başka. Özellik ve geniş çerçeveli etki ve riskleri iyi bilinip anlaşılmak kaydıyla herkes kendi programını yapar. Umarım yeterli bir açıklama olmuştur. |
|
14-12-2011, 01:19 | #455 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 11-12-2010
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 20
|
Sn. Halil Önen Nedense sizlere fazla soru sorarak sıktım gibi bir hisse kapıldım.Ama şunu bilmenizi isterimki tamamen hobi olarak hiçbir gelir beklentim olmadan başladığım bağ,bahçe işlerinde forumlarımız sayesinde pekçok bilgilere kavuştum.Yaklaşık on sene önce fidanları diktiğimde böyle problemler yoktu.Çünkü devlet tüm bölgeyi havadan ilaçlıyordu,tüm ziraatçiler rahattı!!! Devlet şimdi bizi havadan zehirlemeyi bıraktı ama çevremdeki çifçiler zehir kullanarak mücadeleye devam ediyorlar.Şimdilerde ise bahçeme gelip neler kullandığımı,sonuçlarını merak eder oldular.Bu nedenle kullandığım her materyalde ve yöntemde çok dikkatli olmak zorunda olduğumu düşünüyorum.Bunları da sizlerden edindiğim bilgilerin ışığında yapmaya çalışıyorum.İstanbulda'ki yoğun işimden dolayı sizlerin önerdiği gibi olguları yakinen izleme şansım yok.Fırsat bulduğum hafta sonları ve senelik tatilimde önerilerinizi elimden geldiği kadar Çanakkale'deki bahçemde uygulamaya çalışıyorum. Ağaçlarımda gördüğüm bor ve çinko eksikliğinden dolayı her ikisini de kapsayan mebor 5 i tercih ettim.Meb firmasındaki ziraat mühendisi bayan bana mebor 2 yi tavsiye etti.Ancak bakır içerdiği için uygun olmadığını düşündüm.Bakırın yapacağı işi gülleci bulamacının göreceğini zannediyorum. Saygılar. |
14-12-2011, 08:41 | #456 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 17-07-2009
Şehir: İzmir Zeytinlibahce/Aliaga
Mesajlar: 809
|
Teşekkürler sn Meyvelitepe Zeytin dal kanserine bakteri neden olduğuna göre şu an için bakır kaçınılmaz görünüyor. Organik ve sistemik olmasında fayda var. |
14-12-2011, 12:44 | #457 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
|
Alıntı:
Bu bizi şüpheci yapıyor gibi ama bilimsel şüphecilik de uyanık kalmamızı sağlıyor. Sadece bilim de mi...? Katı yağın ilk çıktığı yılları hatırlıyorum. Hani bu günün modern makinelerinin yerine daha doğal olan zeytin yağının çıkarıldığı günlerde... '' zeytin yağlı yiyemem aman, basmada fistan giyemem aman'' türküsünün radyodan en çok çalınan türkü olduğunu... Araştırarak ve uygulayarak _ doğal olandan yana_ yeni yeni şeyleri hayatımıza katma çabası 'bu' formun en sevdiğim yönü... Saygılar |
|
20-07-2012, 13:57 | #458 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 08-07-2012
Şehir: HATAY-KIRIKHAN
Mesajlar: 1
|
zeuzera pyrina ile yaptığı mücadeleden galip çıkan varsa irtibata geçmek isterim. |
20-07-2012, 14:26 | #459 | |
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,958
|
Alıntı:
Şükür ki bizde rastladığım bir şey değil. Oldukça zor bir zararlı. Yaşamının çok büyük bir kısmını larva olarak ve onun da büyük bir kısmını dal ve gövdede açtığı galerilerde geçiriyor. Bu yüzden çoğunlukla gizli ve ulaşılamıyor. Herhangi bir konrol edici preperatı ulaştırmak mümkün değil. Bu zararlı ile mücadelede çok ısrarcı ve çok iyi bir gözlemci olmak gerekiyor. Ergin uçuşu görüldüğünde alarm durumu yaratmak gerekir çünkü bir kaç gün içinde yumurtlayıp ölürler. Yumurtalar ve yumurtadan yeni çıkan larvalar ulaşılır durumdadır. Bu durumda BT bakterisi yetiştirilebilirse dalların içine girmeye fırsat bulamadan kontrol edilebilir. Erginler için Portekizde uygulanan tuzaklama ciddiye alınır başarı göstermiş. Bir diğer kontrol uygulaması, enfekte dalları titiz bir şekilde bulup, budama ile çıkarılması ve içindeki larvalarla birlikte yakılması. Bu önlemlerin hepsi birlikte bir kaç yıl peş peşe uygulanırsa çok azaltılacağı bildiriliyor. |
|
04-05-2013, 21:14 | #460 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 31-08-2012
Şehir: Bandırma
Mesajlar: 559
|
Merhaba, pamuklu bit varmış bizim zeytinlerde öğrendiğime göre. Acaba nasıl tedavi edilir bu? Yaprak biti ilacı işe yarar mı? |
03-01-2014, 22:54 | #462 |
Ağaç Dostu
|
Tecrübeli arkadaşlarıma bir kaç sorum olacak: http://www.agaclar.net/forum/uzak-ba...ligi/32123.htm adresinde anlatmış olduğum üzere diktiğimiz 150 adet 1 yaşlı zeytin fidanına nasıl bir ilaçlama programı uygulamamı tavsiye edersiniz_? Kısıtlı internetimle yaptığım araştırmalarla: Şubat ayında %1,5 luk bordo bulamacı Mart ayında Gülleci bulamacı + delphin wg Nisan ayında Gülleci bulamacı + Etidot 67 Mayıstan itibaren de Kaolin kili (Mayıs -Haziran-Temmuz-Ağustos aylarında yıkandıkça tekrarlanacak şekilde) Kasım - Aralık aylarında hasattan sonra ise tekrar %1,5 luk Bordo bulamacı şeklinde yıllık bir ilaçlama programı yapsam sizlerce uygun mudur? Mesela bordo bulamacı yerine hepsini gülleci yapsam zararı olur mu? Unuttuğum ek bir şey var mı? Okuyabildiklerimden kafam çok karıştı, fikirlerinizi ve tecrübelerinizi paylaşırsanız çok sevinirim. |
05-01-2014, 00:06 | #463 |
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,958
|
Sn.Sahire, Organik zeytin yetiştirecekseniz kimyasal üretimdeki gibi bir programa genelde ihtiyacınız yok. Ancak ağaçlarınızı çok daha fazla gözlem altında bulundurmanız gerekir. Kaba bir rota olması bakımından önerilebilecek şey şu olabilir. Hasat sonrası %1'lik bordo bulamacı, Mart başında %1 - %1,5'luk bordo bulamacı (normalde bakteriyel veya mantari bir hastalık belirtisi yok ise geç sonbahar veya erken ilkbahar tek uygulama yeterlidir) Budamalarda budama makası ve testere dezenfeksiyonuna dikkat (tüm bitkiler için). %10'luk hidrojen peroksit solusyonu çok etkilidir. Etidot67 yüksek oranda bor ihtiva eder. Toprak veya yaprak analizinde bor eksikliği varsa kışın topraktan bir kez verilmesinde yarar var. Sonrasında bir kaç sene ihtiyaç olmaz. Analiz sonucunda çinko da eksik ise hem bor hem çinko içeren başka bir ürün var, onu da kullanabilirsiniz. Kaolin + Delfin uygulamasını çiçekler açmadan tomurcuktayken de uygulayabilirsiniz. Devamında taneler saçma tanesi gibi olduğunda, Temmuz içinde ve Ağustos ortasında iki uygulama daha yeterli olur. Kaolin uygulamaları için bu başlığı veya bu adresteki Kaolin - Parçacık Film Teknolosijsi altındaki yazıları iyice okumanızı tavsiye ederim. Bu mevsim ağaçlarınızı iyice gözden geçirmenizi tavsiye ederim. Dallarda ve yapraklarda kabuklu bit muayenesi yapmalısınız. Hem yumuşak kabuklu, hem de sert kabuklu çeşitli kabuklu bit türleri zeytinlere musallat olabiliyor. Yumuşak kabuklular salgıladıkları sıvı ile bazı dalları siyahımsı yapar, oradan tanımlayabilirsiniz. Sert kabuklular ise siyah, kırmızı, oval veya yuvarlak biçimli olabilir. Varsa ince dallarda ve uç yapraklarda görülebilir. Herhangi bir şekilde kabuklu bit tanımlarsanız havaların ısınmaya başladığı Mart ayında yumurtaları çatlar ve milyonlarca hareketli larva (gözle görülemeyecek kadar küçük) dallara ve yapraklara yayılır, kendilerine bir yer bularak şekil değiştirirler. İdeal olarak tam bu esnada müdahale etmek gerekir. Müdahale şekli ise mineral yağ uygulamasıdır. Gerekiyor ise, dünyada organik tarımda kullanılan bir ürün kullanmanızı tavsiye ederim. Kabuklu bitler normalde yırtıcılar tarafından kontrol altında tutulur. Fakat kaolin uyguladığınızda yırtıcılar da ağaçtan uzaklaştırılmış olacağı için kabuklu bitlere gün doğar. Bu sebeple yazın kaolin uygulayacağınızı dikkate alarak ilk baharda olası kabuklu bit popülasyonunu mineral yağ uygulaması ile baskılamalısınız. Yazın yapacağınız kaolin uygulamalarına Delfin ilave etmeniz ergini kelebek olan zeytin güvesi, uç tırtılı gibi zararlıların larvalarını da kontrol eder. Kışın yaptığınız bordo bulamacı hem bakterisit hem de fungusitdir. Bu sebeple sadece fungusit etkili kireç-kükürt (gülleci bulamacı) uygulamasına gerek olmaz. |
05-01-2014, 14:45 | #464 |
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,958
|
Sn.Sahire, yukarıda yazdıklarım verime geçmiş daha yaşlı zeytin ağaçları için geçerlidir. Sizin fidanların henüz verimde olmadığı var sayımı ile kaolin uygulamasının zeytin sineğini engellemesi durumu şimdilik sizin için geçerli değil. Bu durumda kaolin hiç uygulamayabilirsiniz ya da sadece güneş yanıkları için uygulayabilirsiniz. Bu durumda güneşin yakıcı gücünün maksimum olduğu dönemde sadece bir kez uygulamanız yeterlidir. Buna karşın, delfin uygulamasını bilhassa uç tırtıllarına karşı Haziran döneminden Eylül sonuna kadar daha sık uygulayabilirsiniz. Bunu da tüm ağaçları baştan sona yıkamak yerine, 8-10 günde bir sadece sürgün uçlarını hedef alan hafif uygulamalar şeklinde yapmanız yeterlidir. |
05-01-2014, 20:41 | #465 |
Ağaç Dostu
|
Sn.Meyvelitepe ayrıntılı yanıtınız için ve tecrübelerinizi samimiyetle paylaştığınız için tekrar teşekkür ederim, kaolin uygulamalarını inceliyorum şimdi Bir de bu ilaçları sırt tipi benzinli bir (pülverizatör deniyor sanırım) ilaçlama aletiyle atabilir miyim, bu noktada önerebileceğiniz bir alet var mıdır? Düzenleyen SAHIRE : 05-01-2014 saat 20:43 Neden: ekleme |
05-01-2014, 21:50 | #466 |
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,958
|
Sırt tipi pulverizatörler ile uygulayabilirsiniz. Suspansiyonu hazırlarken yukarıda linkini verdiğim yazılardaki talimatları birebir uygulamanız önemlidir. |
05-01-2014, 22:58 | #467 |
Ağaç Dostu
|
[QUOTE=MeyveliTepe;1238449] Kabuklu bitler normalde yırtıcılar tarafından kontrol altında tutulur. Fakat kaolin uyguladığınızda yırtıcılar da ağaçtan uzaklaştırılmış olacağı için kabuklu bitlere gün doğar. Bu sebeple yazın kaolin uygulayacağınızı dikkate alarak ilk baharda olası kabuklu bit popülasyonunu mineral yağ uygulaması ile baskılamalısınız. QUOTE] Cehaletimi mazur görün, okumak için organik mineral yağ diye aradım, pek bir sonuç bulamadım, piyasa ismiyle mi arasam , isim vermeniz mümkün mü acaba? Yoksa bu da bizim hazırladığımız bir ilaç mıdır? |
05-01-2014, 23:15 | #468 |
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,958
|
Benim bildiğim bir tanesi Saf-T-Side isimli omri sertifikalı bir tane var. Başka ürünler de vardır herhalde. Ağaçlarda kabuklu bit tesbit ettiyseniz kullanın, yoksa gerek de yok. |
30-01-2014, 21:23 | #469 |
Ağaç Dostu
|
Zeytin Yapraklarında Sararma
Uzun süren fırtına ve yağmurdan sonra, bugün zeytin çukurlarını düzelttik. Ancak zeytin yapraklarında sararma teşhis edince canımız sıkıldı Fidanların üzerinde gözle görülen bir zararlı yok ama belki büyüteçle mi bakmalı? Yoksa bu besin eksikliğinden mi olmuş olabilir? |
30-01-2014, 23:04 | #470 |
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,958
|
Tüm fidanlar mı böyle bir tanesi veya bazıları mı? |
31-01-2014, 12:46 | #471 |
Ağaç Dostu
|
Zeytinde yaprak sararması II
%80 gibi - çoğu fidan aynı durumda. Bir kaç fotoğraf daha çekebildik bugün belki yardımcı olur. Büyüteçle bakıldığında yaprak arkalarında çok küçük siyah noktacıklar var gibi ama ne olduğunu anlayamadık. Bir de yaprak aralarında meyve sineği gibi minik sinekler gördük ama bir fidanda bir tane gibi- çok fazla sayıda değildi. |
31-01-2014, 18:51 | #473 |
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,958
|
Yapraklardaki sararmalar azot, potasyum ve/veya kalsiyum eksikliği belirtilerine benziyor. Fidanları dikili olduğu bölümde toprak analizi yapılmış mıydı? Kesin teşhis için hem toprak hem de yaprak analizi olsa iyi olur. |
01-02-2014, 18:51 | #474 |
Ağaç Dostu
|
Hayır analiz yaptırmadık daha yeni dikildiği için gübreleme işine de girmemiştik. Bugün fidanları aldığımız beyi aradık. Durumu anlattık. Birkaç gün önceye kadar, 5 gün kadar durmaksızın çok yağmur yağdı , fidan çukurları bozuldu hep, bazıları aşı yerine kadar toprak dolmuştu, uzun lafın kısası, sararmanın bu yağmurdan olduğunu söylüyor fidancı. Henüz fidanlar kendi toprağının dışına çalışmamıştır, dolayısıyla besin eksikliği olamaz diyor. Bordo bulamacı atın dedi. Ama fidanları da görmedi. Yağmurdan taze fidanlar böyle sararabilir mi , ne dersiniz? |
01-02-2014, 20:02 | #475 | |
Ağaç Dostu.
Giriş Tarihi: 06-08-2009
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 6,525
|
Alıntı:
Bence, bu sararma sizden kaynaklanmıyor..Fidancının dediği doğru..Yoğun yağmur sonucu zeytin fidanlarının bulunduğu alan göllenmişse ve fidanlar uzun süre su içinde kalmışsa, köklerin tahrib olması neticesinde bu sararmalar olur. Fidanlar size gelmeden önce de su içinde kalmış olabilirler..Bir araştırın derim, belki de fidanlığı su basmıştır. Eğer size geldiğinde, fidanlar zümrüt yeşili ise, siz diktikten sonra bu sarartılar olduysa, ya fidanlığınız çanak gibi çukurda, ya da toprak işlemesi yetersiz, yoğun suyu aşağıya geçirmiyor..Ya da çok ağır killi bir toprağınız var.. |
|
01-02-2014, 20:46 | #476 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Fidanları aldığımızda iyiydiler. 20 Kasımda dikim işini bitirmişiz. Fidanlığımız yamaçta %10 a yakın meyilli arazide bulunuyor. Fidan çukurlarını kepçe ile oldukça geniş açtırmıştık. Toprak da oldukça kumlu sayılır. Geçen hafta buralarda gerçekten kuvvetli sağanak oldu. 5 gün dur duraksız yağdığı gibi zaman zaman fırtına ve sağanak şeklindeydi. Belki haberlerde Muğla-Fethiye yolunun kapandığını duymuşsunuzdur. Neredeyse biz bile yosun tutacaktık. Ondan önce de hiç yağış yoktu; belki bir aydan fazladır. Böyle dengesiz yağış rejimine bilmem hangi toprak dayanır. Örtü bitkisi diktiğimiz halde erozyon olmuş. Yukarıdan gelen sular arazide küçük derecikler aşmış. Toprak iyice doydu suya. Vaziyet bu minvalde. Bilmem bu aşamada ne yapabiliriz. İşin kötüsü yarın ve sonraki gün de yağmur gösteriyor. |
|
01-02-2014, 21:15 | #477 |
Ağaç Dostu.
Giriş Tarihi: 06-08-2009
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 6,525
|
Telaşlanmayın sayın SAHİRE.. Böylesine iyi koşullarda hazırlanmış, geçirgen topraklı çukurlara diktiğiniz fidanların öyle sağnak yağmurlarda bu hale geleceğine ihtimal vermiyorum.. Fidanları torbalardan çıkardığınızda, dikerken köklerine yakın kimyasal gübreler, özellikle azotlu gübreler attınız mı ? Gübre dozunu fazla kaçırmış olmayasınız ? Bir de merak ettiğim şey şu, bu sararmalar kasım ayında diktikten sonra mı, yoksa bu yağmurlardan sonra mı oluştu ?Yoksa, yağmurlardan önce sarartılar başlamışmıydı ? Her halûkarda bunlar körpe fidanlar..Fazlalık gübre falan varsa yağmurlar yıkamıştır..Merak etmeyin, baharda yemyeşil olurlar.. Mikro besin eksikliği olduğunu da pek sanmıyorum.. |
01-02-2014, 22:20 | #478 |
Ağaç Dostu
|
Gübreyi çukur diplerine fosfat ve potasyum olarak attık, biraz çukuru doldurduktan sonra da leonardit attık. Ama fidanların çukur diplerine atılan gübreye ulaşacak kadar kök salmış olabileceğini tahmin etmiyorum. Azot ve başka bir gübre atmadık. Sararmaları yağmurdan sonra fark ettik ama ondan önce de başlamış olabilir. Dikkatimizi çekmemiş olabilir ama diktiğimizde fidanlar sağlıklı görünüyorlardı. |
01-02-2014, 22:34 | #479 |
Ağaç Dostu.
Giriş Tarihi: 06-08-2009
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 6,525
|
Tüm anlattıklarınızı okuduktan sonra, 5-6 gün süren yağmur sularının fidan diplerinde göllenmediğini varsayarak, sizden kaynaklanan bir sorun olduğunu sanmıyorum.. Fidanlar zaten vejetasyonun en az olduğu, neredeyse uyku dönemindeler.. Kaldı ki, zeytin gibi etli yaprakları olan bitkiler öyle bir iki haftada yedikleri darbeyi pek belli etmezler.. Ben dikimden önce birşeyler olabileceğini düşünüyorum.. Fidancının yaptığı hatalı uygulamaların sonuçları sizin fidanlığınıza dikmenizden sonra ortaya çıkmış olabilir.. Yine de pek telaşlanmayın derim..Eğer, köklerinde bir sorun yoksa, baharda yeni filizlerle sizi sevindireceklerdir. Zeytin tahammüllü, kolay kolay pes etmeyen bir bitkidir. |
01-02-2014, 22:46 | #480 |
Ağaç Dostu.
Giriş Tarihi: 06-08-2009
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 6,525
|
Bir de merak ettiğim birşey daha var..Bütün fidanlarınızı gezdiniz mi tek tek ? Sararma tüm fidanlarda mı var, yoksa 5-6 gün boyunca gelen aşırı suların fidan çukurlarını toprakla, mil ile doldrduğu fidanlarda mı var ? Bordo bulamacının çare olacağını düşünmüyorum.. Benim de ara sıra çok aşırı yağışların olduğu, toprağın suya aşırı doyduğu yıllarda 170 fidanımdan bazılarının yapraklarında böyle sararmalar oluyor.. Hani, toprağınız istediğiniz kadar geçirgen, süzek olsun, yağış çok bol olduğu zaman ve toprak suya çok doyduğu zaman suyu günlerce adeta kusar..Biz buna kusak deriz..İnce ince sular aşağılara doğru sürekli süzülür..İşte bu durumlarda zeytin kökleri sürekli suya maruz kaldığı için bozulmasına neden olur.. Benim, baharla birlikte yapraktan verdiğim denizyosunu bunları gideriyor..Her yıl 4-5 kere veriyorum aralıklarla..Zümrüt gibi oluyorlar yeniden.. http://www.drt.com.tr/BitkiBesleme.aspx?sayfa=organik Düzenleyen pria : 02-02-2014 saat 10:53 |
Etiketler |
balsıra, böcek, hastalık, ilaç, zeytin ağacı |
Konu Araçları | |
Mod Seç | |
|
|