![]() |
Saksıdaki ağaçların yerini 10 cm değiştirseniz yaprakları solar,
düzenli sulamazsanız kurur, beslemezseniz aç kalır.... Yani ağaçlar en ufak bir memnuniyetsizlik durumunda ölüyor.. Biz burada ağaçların solmaması ,kurumaması ve aç kalmaması için tüm önlemleri alıyoruz.Ağaçlar ölmediği sürece hallerinden memnun demektir ki biz bunun için de elimizden geleni yapıyoruz. Ayrıca şimdi siz sürekli serumla beslenen felçli bir hasta da aynı konumdadır diyebilirsiniz ,ama doğa olumsuzluklara çok çabuk tepki verir. İnsanlar gibi eziyet çekme şanssızlıkları yoktur. Telleme ve budama işlemlerini fazla büyüttüğünüzü düşünüyorum,tellerin ağaçta kalma süresi çok uzun sürmez. |
Sayın Dev Sekoya
Siz fikrinizi söylemiyorsunuz.Sizin sadece haykırıyorsunuz. Biz şimdiş asıl bonsai bir kenara bırakıpda sizin asıl rahatsız eden konuya gelelelim isterseniz. Çünkü sizi rahatsız eden ağaçlara yapılan eziyet pek değil sanırm başka bir şeyler gibi... Çünkü yukarıda belirtiğiniz gibi konu dan uzaklaşmıyalım asıl konuya girelim ne dersiniz. Nedir? Sizi biz bonsai severlere bu şekilde uslub dışı davranışlar sergileyipde herkez kendi fikrini söyler gibi söylemlere doğru götüren asıl sebeb? Bunu çok merak ettim. Saygılar sunarım. |
1) Size bir fideyi doğadan veya seradan alıp onu kendi görsel şöleniniz için saksıya tıkıştırmak yetkisini kim verdi..
2) Doğaya müdahale etme yetkisini kim verdi.. 3) Bir ağacın serbestçe köklerini büyütüp dallarını göğe uzatması varken onu bir cüce haline getirmenin yetkisini kim verdi. 4) Bir tohumun veya fidenin bonsai olması sırasında zor işlemleri var ve kuruduğunu öldüğünü söylüyorsunuz bonsai yetiştirme sırasında bir acemi kaç ağacın yaşamını kendi görsel şöleni için elinden almıştır..Herkes ilk ağacım bonsai oldu diyebilir mi diyemez mi.. Bonsaisan arkadaş .. "San" eki uzak doğu felsefesinde aynı zamanda bir saygınlığı da içerir. Bu felsefe doğaya saygı ile bütünleşir. Ben kişisel olarak sizin yaptığınız bu cüceleştirme işleminde doğaya bir saygı görmüyorum. Ha siz biz doğaya saygılıyız diye iddia edebilir kendinizi savunabilirsiniz. Ama normal ağaçlar yeryüzünde kalana kadar sizin yaptığınız işi ben doğayı korumak olarak görmeyeceğim.. Gelelim bonsai konusunun dışında bir rahatsızlık var mı yok mu olayına. Forumlarda tecrübeli olanlar bilirler. Bir konu çıkmaza girdiğinde kişi kendini savunmak için konuyu değişik yönlere çeker sulandırır dozajı hafifletir ve geçiştirirler. Burada da böyle oldu yok kütük oymacılığı, yok plastik mobilya, yok kürtaj gibi akla hayale gelmeyecek yönlere çekildi konu.. AÇIKÇA SÖYLEYEYİM BONSAİSAN.. BEN BİR BONSAİ RESMİ GÖRDÜĞÜMDE YOLDA YÜRÜYEN BİR CÜCE GÖRMÜŞ GİBİ OLUYORUM VE İÇİMİ ACIMA DUYGUSU KAPLIYOR. O CÜCE İNSAN KENDİ KADERİNİ KENDİ GENETİĞİNİ YAŞIYOR AMA AĞAÇ ÖYLE DEĞİL.. Bu konuda ben sizin yaptığnız işin doğaya saygısızlık ve müdahale olduğunu düşünüyorum. Daha önce yaptığımız işleri Ankara ekibi olarak size yazmıştım. Ankara'da ağaçlara tel zımba ile ilan yapıştırılmaması için Çankaya Belediyesine yazı yazdık. Ağaç dikmek için Ankara ekibi çalışmlalar yaptı. Ha şimdi arkadaşlar bonsai işine gönül verebilirler.. Kimse kimseye engel değil.. Gelelim sizin sordğunuz soruya benim başka ranhatsızlığım olup olmadığına.. Tanıyanlara sorabilirsiniz.. Var mı ağaçları çok sevmekten fotoğraf çekmekten başka rahatsızlığı alkol sigara alışkanlığı filan var mı diye de sorabilirsin.. Şimdi benim psikolojik tahlilimi filan merak etmek yerine siz niye bunu yapıp öğretiyorsunuz bana onu anlat.. Ormanlara filan gittiğinizde koca koca ağaçları görüp bunlar ne güzel saksıda yetişir filan diyor musunuz... Bunun dışında ne ben seni tanırım ne de sen beni.. |
Sayın dev sekoya yaşınızı bilmemekle beraber bonsai konusunda sabit fikirli olmanız sebebi ile siz asla bir bonsaici olamazsınız ve olmakta istemezsiniz. Bunu net bir şekilde anladık. Elbette bu sizin özgür hür iradeniz ile aldığınız fikriniz. Buna saygı duyuyorum.
Ama sizden de aynı saygıyı beklemekte benim ve benim gibilerin hakkı olduğunu düşünüyorum. Değişik konulardaki haklarımızı nereden aldığımızı soruyorsunuz, sadece sevgi sayın sekoya sadece sevgi. Siz şimdi nasıl bir sevgi bu diyebilirsiniz. Size bir benzetme yapacağım ama bundan da hoşlanmıyacaksınız. Bir akvaryumcunun akvaryumdan aldığı mutluluk ve haz ile yeni bir akvaryum oluşturma ve geliştirme isteği doğuran sevgi bizlerin bonsai oluşturma ve yaşatma sevgisi ile aynıdır. Siz şimdi akvaryumlara da karşısınızdır. Bunu sadece tahmin ediyorum diye söyledim sakın kızmayın yani orada da kocaman göl ve ırmaklarda hatta okyanus resiflerinde yaşıyan canlıları alıp miniminnacık (yani yaşadıkları ortama göre) cam küplerin içine koyuyorlar. -bu arada ek bir bilgi olsun diye aktarıyorum akvaryuma alınan balıklar akvaryum ebatı ve populasyonuna bağlı olarak büyümelerini yavaşlatırlar ve çoğu balık doğal hayattakinden daha ufak kalır. Şimdi isterseniz bizi kendi zevkimizle başbaşa bırakın ve her insanoğlu gibi bizlerde zevk aldığımız şeyleri yapalım. Zira inanın ben bu işten çok hoşlanıyorum. Ve bende size yapmaktan hoşlandığınız şeyler için başarılar diliyorum. Eleştiri yapmakta özgürsünüz ama eleştirilerinizi yaparken diğer insanları hor görmeyin teşekkür ederim. gene alakası yok ama hani ne hakla dediniz ya o sebepten ufak bir şeyde ben anlatmak istiyorum; yaşlı yamyam eline geçen bir gazeteyi genç oğluna okuturken yapılan savaşları ve ölen insanları duymuş ve oğluna sormuş - öldürdükleri bunca insanı nasıl tüketecekler onları bozulmadan nasıl saklıyacaklar Oğlu cevap vermiş - baba onlar onları bizler gibi değiller. Onları yemiyecekler gömecekler yaşlı yamyam bir anda çok şaşırmış - ama nasıl olur ne hakla bu kadar israfkar olabilirler. Madem yemeyecekler neden öldürüyorlar. |
Küçük bir alanda onlarca çam ağacı,gürgen ,akçaağaç başka nasıl olabilir.
Aslında Sekoya'dan da güzel bir bonsai olabilir. Google'da arattım bu ağaçla ilgili çok güzel çalışmalar var.. Ayrıca, Ben bu siteye üye olan arkadaşların görüşlerini belirteceği bir anket yapılmasını istiyorum.Böyle birşey mümkünse bu konuyla ilgili yönetici arkadaşlar bir Anket ekleyebilirler. Ve bonsai uğraşlarımızın katılımcılar tarafından nasıl algılandığını görmüş oluruz,sonuç ne olursa olsun biz bu sevdadan asla vazgeçmeyiz. Sorular şu şekilde olabilir : "Bonsai sizce bir hobi ve sanat mıdır" E /H "Bonsai çalışmaları doğa katliamı mıdır?" E/H |
Okullarda yeterince test sistemi var. Evet, hayırla geçiştirilen cevaplar...
Fikri olan, gelir buraya düşüncelerini cümleler kurarak yazar... |
Alıntı:
|
Bonsai işi ile Ankara da yeni başlayacaklara yardımcı olanlaran biri de benim.
Aslında bu tür tartışmalara hiç bir zaman prensip gereği girmem.Ancak konu içinde bir taş da bize atılmış. Bu nedenle, kısaca şöyle söyleyeyim; Ben evimde bol miktarda çiçek ve akvaryum ile uğraşıyorum ayrıca bahçemde de ağaçlarımla ilgilenirim. Burada açılan konuya benzer durumları, üyesi olduğum diğer forumlar da yaşadığımız için, tartışmaya hiç gerek olmadığı bu iş sevgi, gönül ve zevk işidir. Yani, zevkler ve renkler asla tartışılmaz, tartışılamaz. Her kesin sevgisi, gönlü ve zevki farklıdır, kimse kimseye sen benim dediğime gideceksin diyemez o zaman insanın hür iradesi olmaz.... Saygılar, Dip Not: Yukarıda da belirttiğim gibi prensip gereği tartışmaya girmeyeceğim. Sadece hür irademi kullanarak cevap hakkımı kullandım ve bundan sonra da bu tartışma konusuna cevap yazmayacım. |
Herkesin yaşam geçmişine göre aynı şeyi, doğal olarak ne kadar farklı değerlendirebileceğine bir örnek de bu tartışma.
Benim cepheden bakıldığında yeni bir izleyici olarak bonsai demek kısaca: doğayı sevmek, hayran olmak, doğayı yansılamaya çalışmak, onun güzelliğini, etkileyiciliğini göz önüne çıkarmak, vurgulamak, zamanın etkilerini göstermek, bir ağaç için yaşam öyküsü yaratmak ve sonuç olarak doğanın sevilmesini, öğrenilmesini ve korunmasını sağlamakdemek. |
herkes kendi fikrini söylemekte serbesttir.
ben bonsai olayını doğaya keyfi bir müdahale olarak görüyorum. kendi açımdan konuyu kapattım.. hepinize iyi çalışmalar |
Bu konu aynen akvaryum konusu gibi sadece bir yönüyle ele alınabilecek bir konu değil her iki görüşü de benimseyenlerin kendilerine göre doğruları ve yanlışları var.
Sonuçta bonsai sanatı ile uğraşanların ağaçları ve doğayı sevdikleri kesin, bunu kimse inkar edemez... Ama yapılan işin (bonsai sanatının) kendi egomuzu ve zevkimizi de tatmin ettiği bir gerçek, bu kötü mü ? olmaması mı lazım ? tartışılır. Cevaplanacak soru ? Bonsai sanatı ile kendi egomuzu, zevkimizi tatmin ederken bu canlıya gerçekten zarar veriyormuyuz ? Kendim için son tahlilde söyleyeyim : Bilinçsizce ve herhangi bir ön bilgi ve tecrübe olmadan yapıyorsak evet...aynen akvaryumdaki canlılar gibi... |
Alıntı:
Mesleğinizi öğrenmek için avatarınıza baktım kimliğiniz bile belli değil, ama burada ağaçlar adı atında toplanmış 20000 kişiyi hiç bir sıfatınız olmadan suçlama cüretini gösterebiliyorsunuz, nesiniz siz ? Bu sitede ki herkesin ortak amacı ağaçlar ve çiçekler olduğunu bile bile suçlamanız, egonuzu veya komleksinizi tatmin etmekmi?. Bende seviyorum bonzai'yi ve koskoca sitede bakın sizden başka varmı? sevmeyen varsa da sizin gibi başkalarını suçluyormu? Kendi açınızdan da konuyu kapatamazsınız, çamur atıp kenarada çekılemezsiniz, yaptığınız çok büyük yanlış için herkesten özür dilemelisiniz. Böyle ucuz kahramanlık gösterisi yapıp konuya nokta koymak yok. Hata ettiğinizi kabul edip konuyu öyle kapatabilirsiniz, eğer yukarda yazdıklarım da haksızsın diyorsan, bonzaiye göterdiğin sözde duyarlılığı burdaki herkesede göstermelisiniz. |
tabi şimdi dank diye herkesi muhabbete dahil ettik galiba mutluyuz dimi aslında olay şöyle insanın yapısı gereği baraj elektrik vs odun mesela ve hatta doğa koşullarına insanın müdahalesi yaşam için ozaman senin düşüncenle devsekoya insan yaşayamaz bonzai temeli de doğayı taklit etmek biçok ağaç yaşamak için daha fazlasını atlatması gerekiyo benim anladığım durup seyredelim doğayı diyorsun dimi tabi seyredelim yaşam için çabalamaya gerek yok... olmaz işte, bence ütopyayla fikirleri ve felseferi karıştırmamak lazım
|
Ben bu yazılanları okuduktan sonra, bonsai çalışmalarına katılmaktan vazgeçtim.
Dev Sekoyanın üslubunu onaylamak kesinlikle mümkün değil. Forum sayfalarında köklere ya da dallara yapılan çalışmaları görünce, bu işe gönlümün elvermeyeceğini anladım. Ama bu bonsaiye gönül verenleri kınadığım anlamına gelmiyor. Sadece onların bakış açısını yakalayamadığımı düşünüyorum. |
aslinda burda tartisilan bonsai felsefesi falan degil agaclara aci cektirme olayi. butun yazanlar ben agacseverim diyor bunun yerine agaclarin budanmasinin yararlarini **** budamanin agac uzerine etkilerini neden anlatmiyorsunuz.ben isin uzmani degilim ama bildigim kadariyla agaclarin budanmasi ona aci cektirmek falan degildir. Agaclar hic budanmazsa dallar alabildigine buyur,buyuyunce kendi agirligini tasiyamaz hale gelir ya kendi kirilir ya ruzgar kirar **** kar kirar ama muhakkak birsey o dali kirar. Eger kirilmazsa belkide kokunden sokulur siddetli bir ruzgarda haksizmiyim.
|
Sayın Dev sekoya
Benim üslubum ve size davranış tarzım değişmez. Sizin psikolojinizide ben değerlendiremem.Çünkü Bu konuya dair bir eğitimim yok. Ama kendi öfekeniz bazı noktaları görmenizi engelediği kesin.Çünkü "bir başka sorununuz varsa konuşalım gibi bir "söylemi siizn psikolojik durmunuzu irdelemek için değil site içinde beyenmediğiniz **** sizi rahatsız eden bir durm konusunda sorumuşdum.Size karşı hatam bu konuyu detaylı olarak yazmadığımdan dolayıdır. Sizin bana yaptığınız şey ise doğada gezerken ağaçlara bakıp onları saksıda nasıl duru gibi bir kelime kullanarak bana ayaycı bir üslub ile yaklaşmanız beni nitelendirmenizdir. Benim size karşı yaklaşımımın aksine siz bana şiddetle yaklaşmaktasınız. Lakin Alıntı:
Benim size karşı yitirmiyeçeğim saygı öncelikle insan ve insana karşı gösterdiğim saygıdır. Doğaya karşı bir saygısızlığım var ise doğada yaşıyan bir varlık olan bir insan olrak bunun gerekli cezasını doğa vereçekdir. Çünkü doğaya ait olmayan ve doğanın dengesini bozan insanın kendisidir. Fakat kişisel olarak beni doğaya saygısız bir şekilde davrandımı belirterek benim şahsıma bir suçlama yapmakdasınız. Fakat size bonsai öyküsünü anlatmama lakin siz onu anlamaış iseniz ben her yıl tohumlar ekip onları doğaya diktiğimi yanğın çıkmasın diye kuru otları temizlediğimi Hasar almış ağaçları budayarak gençleştirdiğimi.Fidanlıkdan bir bonsai için fidan alırken 3 adet fidanıda doğaya dikmek için aldığımı bilmeden beni suçladınız. Bu doğaya karşı yaptığım cabaları size söylemek **** duyurmak istemezdim.Ama beni bunları söylemem gerektiği konusunda tetikliyen siz oldunuz ve bu yaptıklarım beni ilgilendirirdi aslında bir de eski yazılrarıma bakın özeliklede doğadan yamadori toplama konusunda ki yazılarımı bulun bakın orada neler yazmışım inceleyin.Sonrada lütfen gelin de beni doğaya karşı suçlayın. Ben sizi bu konuya değindiğiniz için teşekkür eder iken siz uslubunuzu daha da sertleştirdiniz. Ama ben ne insana nede doğaya bir saygısızlık yaptığımı sanmıyorum. Saygılar diliyorum. |
Fidanlıkdan bir bonsai için fidan alırken 3 adet fidanıda doğaya dikmek için aldığımı bilmeden beni suçladınız.
Bonsaisan.... bir fidanı bonsai için alıyorsun.. üçünüde doğaya dikmek için alıyorsun.. niye.. bire üç mü bu işin karşılığı.. vicdanlar böyle mi rahatlatılıyor.. M.Gürbüz arkadaş Ne senden ne de kimseden özür dileyecek değilim.. Çünkü kimseye bir hakaretim kötü sözüm yok.. Ben kendi düşüncemi belirttim.. Kızılderilerilerin bir sözü vardır. Bir başkasını eleştirmeden önce onun ayakkabıları ile biraz yürü der.. Bunu herkese karşı uygularım.. Ama size uygulanmıyor... Gelelim akvaryum işine.. Balığı resiflerden yakalayıp, yarıma bir metre bir akvaryumun içine koyuyorlar. Balık kendi gelişimini durduruyor.. Orada daha büyürse ölecek. Cüce bücür kalmayı seçiyor hayvan.. kimin için aman beni seyreden insanların gözünü okşayayım onların stresslerini alayım diye kendi acı çekiyor.. Bir başka canlı balık.. Bir başka canlı bonsai olmasına karar verdiğiniz ağaç.. BUDAMA İSE TAMAMEN FARKLI BİR OLAY BUNU SİZ DE BİLİYORSUNUZ..BONSAİ İLE BUDAMANIN YAKINDAN UZAKTAN ALAKASI YOK.. birini vazgeçirdim ya bu da bana yeter. bir ağacı cüce olmaktan kurtardım ya.. belki benim uslubumu yanlış fikrimi haklı bulanlar çıkabilir.. Beyler hala fikrim değişmedi.. Bonsai işinin doğaya saygısı yok.. Ağaca acı veriyorsunuz Üç tane de doğaya dikmek için de alsanız.. Sabah aksam ormanda ağaçta sulasanız benim fikrim değişmez.. Kendi görsel zevkiniz için.............................................. .................................................. .................................................. .................................................. ...................................... bitti.. |
Sayin dev sekoya kendi gorusleriniz dogrultusunda bonsaiye karsi olabilirsiniz. Nasil hayvan oldurmemek icin et yemeyen insanlar var ise sizde agaclara aci cektirmemek icin bonsaiye karsisiniz. Dogru veya yanlis sizin dusunceniz bu. Bizim dusuncemiz bonsai yapmaya devam edecegiz.
Aslinda ben size hak veriyorum. Et yemeyenlerede hak veriyorum. Hatta hayvanat bahcelerinede cok karsiyim. Hayvanlari dar bi kafese kapatmanin bir mantigi yok. Ama et yemeyi ve bonsai ile ugrasmayi cok seviyorum. Bonsai yapmayada devam edecegim,av merakim oldugu icin avlanmaya da devam edecegim ayrica tema vakfina yardim etmeye, gecen hafta diktigim gibi ara sira agac dikmeye devam edecegim. Bunlarin hepsi birbirine zit ugraslar gibi gorunebilir. Evet zittir ve ben yapmaya devam edecegim.Sevgiyle kalin. |
Bonsaiye ilişkin düşünsel tartışmalarımız Bonsaiyi neden yapıyoruz? dan başlayıp umarım ileri aşamalara geçecektir.
"Bonsai kötüdür" gibi bir yargıya varmak için kullanılan dayanaklar - Bitkiler acı çeker. Tartışmalı. Açık olmak için tartışmalı dedim. Yoksa elde bu konuda şu an için herhangi bir bilgi yok - Bitkilere müdahale edilmesin. Tartışmalı. Tarımın, ziraatin olduğu bir kültürde, çağda bununla ne denmek istendiği açık değil. ise bunlar yeterli değiller. Eğer kişisel olarak hoşlanmıyorum, bendeki çağrışımları -cüce, tel ile sıkıştırma vb- tatsız deniyorsa o zaman Bonsai kötüdür değil Bonsai sevmiyorum demek daha doğru olur. Kişi Ben sevmiyorum dediği zaman akan sular durur, kişi karşı tarafa geçer, tartışma kıyıda kalanlarla devam eder. :rolleyes: |
Böyle saçma bir tartışma olmaz. Bonsai bir sanattır. İster fidanlıktan alır bonsai yaparım, ister bahçeme dikerim. Parasını verdim mi? Verdim. Kimse karışamaz. Bir kozalaktan normalde 2-3 tohum çimlenecekken, fidancı 30-40 tane çimlendiriyor. Satıyor. Alır dikerim saksıya. Ağacın sinirleri var da biz mi bilmiyoruz. Sanki hisseden bir varlık. Karşı olan yapmasın. Yapana da saygısızlık etmesin.
|
Merhaba
İki tarafada haksızsınız diyemem. Başından beri benimde kafamı karıştıran bir konu bu. Bence ortayı bulmak lazım bitkiler doğadada saksıdada buldukları besinlere göre büyür. Doğada aynı bitkinin devasa boyutlarınıda Çalı gibi kalmışlarınıda görmek mümkün. Şimdi kısa ağaçlar açımı çekiyor. Bazı ağaçlarında uzamaları da gölgede kalmamak içindir. Saksıya dikilen ağaçla çicek aynıdır. Çünkü ikiside bahçede olsa daha büyük olacaklardı. Ama saksıdaki çiceklere baktığımızda cabcanlı yapraklarından ve rengarenk çiceklerinden anlıyoruzki onlar mutlular. Annem menekselerini susuz bırakmaz. Mevsime göre güneşlerini ayarlar ve çok mutlular gerçekten doğasever biri bunu hissedebilir. Daha büyük olabilme ihtimalı hiçbir canlıya acı vermez. Ağaçlarında saksıdaki çiceklerden farkı yok bence. Onlarda gayet mutlular. Onlarında onları susuz gübresiz ve sevgisiz ilgisiz bırakmayan güneşlerini ayarlayan bir sahipleri(dadiları) var:p küçük kalmalarında bir mahsur görülemez japonlar kısa diye acımı çekiyorlar onlarında ırkları tabiata göre o şekli almış....... Amma velekin bonsaiye büyük yaralar açmak kabuklarını soymak gövdelerini oymak benimde içime sinmış degil acı Çekmediklerini söyleyemem. Ağaçların sinirleri vardır acı çekerlerde deyemem. Bu bizi çok rahatsız ediyorsa bunlarsızda bonsai olur. Hemde çok güzel olur. Ben böle yapıyorum. Saten uzmanlaşmış olanlar harıcınde herkez bunları yapamaz. Yav tel dediğin şey ne kadar duruyorki zaten dalda şekil alınca çıkarılıyor yara yok bere yok sadece dala yön veriyor. Benim ayağım da küçükken yamukmuş alcıyla düzeltmişler öle kalsa dahamı iyidi:D. Ha dalda tel ha ayakta alçı mantık aynı. Bu zaten tartışılmaz. Küçük saksı meselesine gelince ; bir ağaç niye kök salar besinlere ulaşmak için ikincisi rüzgarda yıkılmamak için. Saksıdaki bonsainin toprağın en idealı seçilip gerekli zamanlarda besinleri veriliyor uzaklara kök salma ihtiyacı yok zaten. Rüzgarda görmüyorki kazık kökü olsun. Formu başından beri takib ediyorum. Sonunda konuyu kafama böyle oturttum da kurtuldum. Tek dikkat çeken ağaca yara açılması oda olmasada olur yani. Bütün bonsailerde derin yaralarmı var ki. Tüm canlıların yaratılış amacı insana hizmettir. Çicek acıyorsa insan içindir. yoksa arıların güzelliklerini çokmu taktığını sanıyorsunuz. Onlarda insana bal yapmak için uğrar çiceğe. Zaten bu bilimin ispatladığı bir konu. Bu dünyanın tek meyvesi insandır. Diğerleri yapraklar ve dallardır. Ve bu tesadüflerin eseri değildir. konuyu kapatıyorum.(kendi kafamda ****** isteyen devam edebilir.:D) |
Bonsai sevip yapana ve karşı olana söz hakkı veren bu konuda önemli olan; üslubunuzu koruyarak fikirlerinizi sunmak.
Yoksa tartışma yerine kavga eder gibi bir durum oluşuyor ki, hoş değil. Her parasını verdiğimiz şeyi kendi malımız gibi görmemiz de ayrı bir tartışma konusu. Bir Zeytin bahçesini veya Osman Hamdi Bey tarafından yapılmış Kaplumbağa Terbiyecisini satın almış olmamız, onu yakabileceğimiz anlamına gelmiyor değil mi? |
Kesinlikle :) Dün fazla galeyana geldim. Ama kızdığım nokta şuydu, bonsaici arkadaşlar, sanki suçlularmış gibi, hata yapıyorlarmış gibi, oturmuş, savunma yapıyorlar. Halbuki söylenecek tek şey var: HİÇ BİLENLE BİLMEYEN BİR OLUR MU ?
|
Bu tartışma konusu bonsai denilince ilk akla gelebilecek konulardan ve aynı sorularla pek çok kişi buraya gelecektir.
Önemli olan yazı üslubunun konuyu saptırmasına izin vermeden tartışabilmek, görüş alışverişi yapabilmek. Not: Tartışma sırasında ortaya çıkan Parasını ödediğimiz şeylerin ne kadar sahibiyiz? Tüm canlılar insan için mi vardır? gibi yeni tartışma konularına bu başlık içinde tartışılması uygun olmadığı için cevap yazmıyorum.:rolleyes: |
Alıntı:
Alıntı:
|
Türkçeyi düzgün kullanmak konusunda gerekli özeni gösterdiğimi düşünüyorum. Sizin cümlenizdeki üslupla daha da hoş göründü. Teşekkür ederim.
|
Bonsaiye gonul vermis dostlarim, Turkiyede bonsai, yeni bilinmiye baslanan bir ugras ve yukarida tartisilan(zaman, zaman bagrisilan) konu belki daha uzun bir zaman karsiniza cikabilir. Bilincli bir sekilde bonsai yapan herkes biliyor ki bonsai yapmak agaclara bitkilere zarar vermek degil onlara severek bakip yetistirmektir. Bu konuda sizin yureginiz rahatsa, karsi taraftan soylenenler sizi rahatsiz etmemeli. Kimse kimseyi bonsai yapmak icin zorlayamiyacagi gibi, kimse de kimseyi bonsai yapmaktan men edemez.
Tum dunyada bonsaiye sanat gozu ile bakiliyor cunku gercekten bir sanat dalidir. Bir gun Turkiyede de bu sanatin en ust duzeye gelecegini biliyorum Bonsaiye dogru kosarken yolunuz hep acik olsun. |
Alıntı:
Bitkilerin gövdelerini titreşimleri ölçmeye yaran bir alete verileri göndermesi için kablolar bağlanmıştı.Bitkilerin yan masasında duran akvaryumdan bir balık elle yakalandığında titreşimleri hızla artıyordu. Bir bilgi daha ,oduncular baltaların uçlarını her zaman saklarlarmış.Üzerlerini bir kılıf falan geçirirlermiş,ağaçlar ürkmesinler diye. |
Aslında ağaçlar.net'te olmamız bir avantaj. Bu konuları aydınlatabilirler. Ama şu bir gerçek, ağaçlar hormonlarla iç iletişimini sağlar. Bizim gibi hissetmezler. Beyinleri de olmadığı için, iletimin ulaştığı bir ana merkez de yoktur. İleti hangi hücreleri ilgilendiriyorsa o hücreler cevap verirler.
Mesela insanlar için düşünelim, bizim sadece benynimizdeki ağrı merkezi olmasa, ya da ağrıyı ileten sinir çeşidi olmasa, hiçbir acı hissetmezdik. Hatta öyle bir hastalık da mevcut. Bu hastalar da ağrıyı ileten sinirlerle ilgili sorun olduğu için, vücut tehlikelerden kendini koruyamaz, mesela yansa bile hissetmez. Ki balıklarda da bu sinir tipinden yoktur. Mesela oltaya vuran bir balık, ağrı duymaz. İlk söylediğinize benzer bir olayı ben de duydum. Suyun yapısı ile ilgili. Mesela heavy metal müzik çalınan ortamda suyun yapısı farklı, klasik müzik çalınan ortamda farklıymış, ya da gürültüde farklı, güzel müzikte farklı davranıyormuş su. Belki canlılar olarak vücudumuzun çoğu su olduğu için bu tür etkileşimler bize de oluyordur. Ve ağaçlara da . |
Bir kanalda cok eskiden birseyler izlemistim. Hangi agac oldugunu tam hatirlayamadigim bir agac cinsi ile kapli ormana giden bir grup oduncunun olmesi hikayesi idi. Oduncular agaclara balta ile vurmaya baslayinca agaclar aralarinda haberlesip bir hormon salgiliyorlar ve ormancilar bayiliyor **** oluyorlardi. Daha sonra termal kameralarla falan ormana gidip inceleme yapan bilimadamlari ; agaclarin birine vurmaya basliyorlar ve agac kizarmaya basliyor. Daha sonra cevresindeki diger agaclarda kizarmaya basliyor ve hepbirlikte tepki veriyorlar. Ve dahasi zehirli bir gaz salgiliyorlar. Cok eskiden izledigim icin agac cinside dahil olmak uzere hicbir ayrintiyi hatirlamiyorum:(
|
Alıntı:
Aradaki 350 bin farkı bulun Öyle olsa, bu tür haberlere gerek kalmazdı... |
Alıntı:
İşte doğaya böyle bakarsak bir mavi balinanın da penguenin de bir bonsainin de insana hizmet ettiğini düşünürüz ki bu yanlıştır.. Bu dünyanın tek meyvesinin de insan olduğu yine insani bir bencilliktir. Bu söyleminiz biraz dini imgeler taşıyor gibi de görünse, yaradılanı yaradan dan ötürü severiz kavramına çok uzakta kalmış.. Değerli bonsaiciler.. Ben fikrimi söyledim, kimi destek verdi, kimi uslubu farklı buldu. Kimi ben yapmayacağım vazgeçtim dedi.. Özetle yalnızca bonsai felsefesini haklı bulanlar yok, bulmayanlarda var.. Zaten bu dünyada da sürüp gelen bir tartışma..Bir dostum şöyle yazmış.."Kürtaj'da çok kötü bir olay, büyüyecek vatana faydalı bir insan olabilecekken öldürülüyor". Ben de ona şunu yazdım "Büyüyecek vatana faydalı bir ağaç olabilecekken saksıda yetiştiriliyor" Aradaki farkı anlamak biraz duygusal, biraz daha her yaradılana daha fazla saygıyı gerektiriyor. Hepinize iyi günler.. |
Polemik yaratarak eğlenmekten başka bir niyetiniz olmadığı görülüyor yazılarınızda.
Ne site buna uygun, ne de bonsai başlığı. Ciddiyet sınırları dışında dolaşmaya devam ederse, mesajlarınızı sileceğim. Bundan sonra. Oltayla balık avlanarak balığa işkence edildiğini iddia eden zatın tezlerine benziyor sözleriniz. Forumumuz başka üyelerin fikir, düşünce, dini görüşleriyle ilgili konuşmalar yapmaya uygun değil. Başka üyelere bu konuda kışkırtıcı sözler kullanmayın. |
Söylediklerim hem dini hem de bilimseldir. Hem bilimsel hemde dini olarak ispatlayabilirim. Ama bu forum fazla ısındı. konuyu burda konuşmak hiç hoş olmaz. O yüzden cevap veremiyecem.
İyi günler. |
Aranızda pek yeniyim. Ve bu tartışmada söylemek istediğim birkaç şey var.
İnsanoğlu mağralardan çıkıp doğada bulduğu taşları dizerek ev yaptı ve içinde oturdu. Zaman içinde bu taşları kesti ve yonttuda. Taş doğanın bir parçası. Doğa taş ile güzel ve doğada taş çok. Taşın bir sinir sistemi yok. Canlı değil ve yok. Faydası çok çünkü o olmazsa doğa da olmaz. Daha iyi bir yaşam için insanoğlu doğayı kullandı ve ondan kendine bir ev yaptı. Bunda bir sorun yok. Bitkiler bildiğim kadarıyla dna ya değil rna ya sahip ve bir sinir sistemleri yok. Yani bizim gibi acı çekmiyorlar. Nasıl doğadaki taşın doğanın bütülüğüne faydası varsa elbette ağaçlarında var. Bir süs yapmak için bir taşı kullanıyoruz **** ev yapmak için. Ve taşı birdaha yapamayız veya çoğaltamayız. Ağaçları ise çoğaltabiliriz. Fidan dikebiliriz. Bir dal parçasını köklendirip onu yaşatıyoruz. Onu yaşatmasakta kendimiz için kullanabiliriz. Çünkü fidan dikebiliriz. (Bu kavgalar dikmediğimiz için başlıyor galiba) Yani çoğaltmak gibi bir şansımız var. Ama taşı çoğaltamayız (niye taşa döndüm ben :) ) Tüm canlıların yaratılış amacı insana hizmet değildir. Neden insan olarak kendimizi doğadan farklı bir yere koyuyoruz? Biz doğal değilmiyiz? solucan nekadar doğalsa taş nekadar doğalsa ağaç nekadar doğalsa bize dokadar doğalız. SAdece yaptıklarımız doğal olmayabilir. Bu söz şöyle çevrilebilir. Tüm canlıların yaratılış amacı (bu canlıların içinde insanında olduğunu hatırlatayım) afrika dere kurbağalarına, komodo ejderine, hammsterlara, bıldırcınlara, dağlara, taşlara, dağlara-taşlara, ağaçlara, ....., hizmet etmektir. Doğa hepimiz içindir, hepimiz doğa içinizdir. Ben ağaca olan sevgimden ve hasretimden dolayı "ben ağaca gidemiyorsam ağaç bana gelsin" diyerek başlayacağım bonsaiye. Benim ağaca ihtiyacım var ve şehirde bunun bir yolu yok. Şehiri terketmeninde bu sıralar hiç yolu yok. Bir arkadaşımız vicdan sızlatmaktan bahsetmiş. Bir bonsai cüce diye okulda arkadaşları dalga mı geçicek? Peki bu ağacın canı mı acıyacak? Bir ağaçta bir dal eksik olsa bile ağaç bir süre sonra dengesini bulmak için yeni bir dal çıkarıyor. Ağacı mı eksilttik? Bunu bir hayvana yapsaydık (akvaryum gibi) evet vicdan konusundaki tezlere katılacaktım. Merak ettiğim neden düşünülmeden bukadar karşı çıkılıyor? Neden düşünülmeden araştırlmadan önyargı ile yaklaşılıyor? ne bu şiddet bu celal? Bonsai sanatı başlığında neden bu gereksiz kavgayı yapıyoruz? Bonsai nin insanlara doğayı hatırlattığını düşünüyorum. Ve bu hatırlatmalar bence fidan dikme organizasyonları için etkili bir reklam. Esenlikler efenim. |
Bonsai doğada mevcut. Doğayı taklit etmek bunu da onun parçaları üzerinden taklit etmek yanlış mıdır?
Şahsen "bonsai canlı hayatına bir müdaheledir" fikrine katılıyorum. Bu bir müdahele. Müdahelenin yanlış olduğuna katılmıyorum. Herhangi bir şekilde istek ve talep bildirmiyorsa (Görsel **** işitsel) sağlıklı yaşamasının ve hayatını sürmesinin bir cevap sayılacağını düşünüyorum. Akdeniz ikliminde yaşayan bir ağacı karadeniz ikliminde yaşatmak o ağaca eziyetmidir? Ağaca eziyet denince aklıma daha çok Yanlış ve acımasız budama, gereksiz ağaç kesmek geliyor. Çanak antenin önünü kesiyor diye ağaç kensen insanlar tanıyorum. Ben topladığım ve asla filizlenmeyecek olan çam fıstıklarından ve atmayıpta çimlendirdiğim limon çekirdeklerinden bonsai yapmayı planlıyorum. Ben onları özellikle filizlendirmeseydim zağaç olma ihtimalleri yoktu. Doğaya müdahele ettim, onlar ağaç olmayacaktı. Şimdide ağaç ürettiğim için suçlu olurmuyum? Evimde ağaç bulunması mükemmel bir zevk. Bunun için birkaç ağaca eziyet etme fikrindeyim. Kimseye değil cevabım. Şahsen düşündüklerim ve yapmak istediklerim sadece..... |
Bonsai gerçekten ne soruyorum?
bonsai büyük metrelerce ağaçların küçücük hale getirilmesi..
Ne güzel değil mi.. Evinize asla sığdıramayacağınız ağaçları sığdıran sistem her ağacın farklı şekillerde yüzlerce yaşında ufak olarak gösterilmesi mi.. hııııı..... öyle mi dostlar .. alınan küçücük yavrunun dallarının kırılarak üzerine vurularak, ve hatta jiletlerle yüzlerinin kesilerek, darbelerle zarar verilerek filizlerinin kırılarak kesilerek büyümesinin engellenmesi değil mi... iç organarına kadar hasarla yalnızca varlığını sürdürebilme yetisinde bırakılan küçücük bir çelik değil mi.... Siz ne derseniz deyin.. Siz ne kadar severseniz sevin.. bitkilerin eziyet görmesi değil mi bu durun.. |
Forumun başlangıcından bu yana, benzer tartışmalar yapılıyor. Konuyu ayrı başlıkta açmışsınız, buraya taşıdım. Önceki yazışmaları okuyabilirsiniz.
|
Alıntı:
Bonsai hakkindaki dusunce ve endiselerin, sadece bonsaiyi tanimamandan ve ya cok az tanimandan kaynaklndigini dusunuyorum. Bitkilere eziyet eden birisi bonsai yapamaz. Bonsai yapmanin yolu sevmekten gecer sevmeyi bilmeyen icin bonsai uzak bir hayaldir. Bonsai bir sanat dalidir ve diger sanat dallarindan ayrilan en onemli ozelligi canli olmasi yasiyor olmasidir. Bir bonsaiyi yasatmak icin bircok bilgiye sahip olmak gerekir. Bonsai yapmiya ugrasanlar da her ne sekilde olursa olsun bu bilgileri ogrenmiye calisiyor. Cunku uzerinde calisacagi agaci sevgi ile yasatmak zorundadir. Bir bahcivan nasil ki makasi ile gul agacini budarken, ona eziyet etmiyorsa, budadigi her dalin baharda nasil acilip gullerle bezenecegini dusunuyorsa ki mesleginiz geregi bu duygulari cok iyi bildiginizi dusunuyorum. Bonsai uzerinde calisan da ayni duygularla agacini budayip onun nasil bir sekil alacagini nasil guzellesecegini hayal ediyor. Kisacasi bonsai ile ugrasanlar sizin dusundugunuz gibi bitkilere eziyet etmiyorlar. Onlar da bahcivanlar gibi duygu ve sevgi ile yaklasiyorlar uzerinde calistiklari agaclarina. Sevgi ve saygi ile hosca kaliniz. |
Neden bonzai ?
Bonzailer bende çok çelişkili duygulara sebep oluyor.
Bir yandan minyatür ağaçlar. Baktığınızda dünyayı küçülmüş gibi hissedersiniz. Hatta, ağaç ile orantılı boyda insanlar, hayvanlar hayal ederek minyatür ağacın altında hayali bir yaşam düşlersiniz. Diğer yandan, az toprak, budanmış kökler ile büyümesine izin verilmeyen bir bitki. Sanki sürekli tahta pabuç giydirilip ayaklarının büyümesine izin verilmeyen kız çocukları, ya da boyunlarına bir sürü halka takılarak kaz boynuna benzer boyunlara sahip kadınlara yapılanlar gibi. Böyle baktığımda bitkilere uygulanan sadistçe bir işkenceymiş gibi geliyor. Evde bir bonzai var. Çok da güzel. Fakat sanırım, saksısından çıkarıp bahçeye dikeceğim. Kafesten salınan saka kuşları gibi... |
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 12:33. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025