![]() |
Bura da ki çoğu katılımcı ile aynı fikirde değiliz anladığım kadarıyla. Ben doğada yaşayan bir ağacı yerinden söküp bonsai yapmaktan bahsetmemiştim. Benim gözümde bonsai nin sınırlarını çizince arkadaşlar beğenmemiş olacaklar ki yazılarda ne anlatmak istedimle ilgilenmemişle bile. Size kolay gelsin. Ben sebzele meyve forumuna geri döneyim. Ağaçların dalları, dikenleri batacak yoksa))
Bonsaisever in yazısını da görünce ekleyeyim bari. Bahsettiğiniz orman kanununu neredeyse ezbere biliyorum. Ben ormanlık alanlar da gördüğüm ağaççıklardan bahsetmedim. Ayrıca o fidanı-ağacı-çalıyı söküp, yakmak, bahçeme dikmek, dalını, çöpünü almak kırmak gibi bir şeyden de bahsetmedim. Bura da anladığım kadarıyla farklı fikirlere ve görüşlere yar yok. Sakın fikrinize saygılıyız, ancak yanlış biliyorsunuz falan demeyin arkadaşlar. Siz çerçeveyi çok genişletmişsiniz. Size başarılar dilerim. |
Fikirinize yer yok demedim, elbetteki fikrinizin önemldir. Görüşünüze, anlayışınıza göre istediğiniz şeye istediğiniz ismi verebilir istediğiniz sınıra dahil edebilirsiniz. Yanlız eğer "bonsai" diyecek iseniz kendi görüşünüzdeki sınırı aşıp dünyanın kabul ettiği bir sınırdan bahsetmeye başlamışsınız demektir. İsterseniz bilgisayarınızın ekranına ya da terliğinize dahi bonsai dersiniz ama dediğim gibi burası bir paylaşım ortamıdır. Bonsai tanımı kendi fikirinizce değiştirmeniz ya da saptırmanız yanlış, başkasını da yanıltmayın diye çeşitli uyarılarda bulunduk.
Buraya geri dönüp bu mesajı okur musunuz bilmiyorum ama size de başarılar dilerim. Umarım sebze meyve forumunda beğenilmediğinizi hissetmezsiniz. |
Alıntı:
(Atımı beğeğenmeyenlerin kapıda bir eşeği bile yok.) Sizde çalışmalarınızı ortaya koayr iseniz insanlarda sizin çalışmalarınızdan örnek alır ve esinlenir. |
Burada güzel sohbetler oluyordu. Ancak bu mevsimde gölgeler serin ve üşütücü olur. Bonsai gölgesinden kısa sürede olsa çıkıp güneşlenmeye ne dersiniz? Hele ki ustaların burada tartışmak zorunda bırakılmaları hiç hoş değil.
|
Olayı kişiselleştirmek, bonsai yarışına çevirmek, at eşek mukayesesi kurmak, ustaları üzmek, yersiz konuşmak gibi olayı kişiselleştirme çabaları görüyorum.
Beni eleştirenlere şu sütuna yazdığım tüm yazıları baştan okumanızı öneriyorum. Ben kimseye benim bonsaim daha güzel, ben daha güzelini yaparım, hadi canım sende seninki de bonsai mi diye tek satır yazmadım. Bura da hiç kimseye siz bonsai den ne anlarsınız da demedim. Dediğim tek şey, her önüne gelen bitkiden, ağaçtan, fidandan vs den bonsai olduğunu bilmiyordum. Benim görüşüm ve edindiğim tecrübe ile bonsai nin sınırlarının çok daha dar olduğudur. Yok doğadan ağaç çalı çırpı toplamak en iyisidir, yasalmıdır etikmidir. Ben bunlar ile ilgili bir tartışma da açmadım. Yine söylüyorum. Ben dünya da bonsai uygulamaları ile bu frumda ilk defa gördüğüm uygulamalara da bonsai denmesi ile ilgili soru sordum ve görüşümü bildirdim. Yazılarımdan alıntı yaparak bana cevap yetiştirme telaşesine düşenlere olayı kişiselleştirmeden ne yazmışım dikkatlice okumalarını tekrar hatırlatıyorum. Size çalışmalarınızda başarılar dilerim. |
Oradaki papatya çokyıllık bir papatyadır, ve uzun yıllar yaşayabilir. Bunun gibi bazı biber türleri de kullanılmakta. Bunu icat eden de biz değiliz. Yabancıların da benzer çalışmaları var.
|
Alıntı:
Sözleri örnek göstereceksek şöyle bir söz de var :) "Yumurtayı tavuk yapar ama omletten ben anlarım." |
Sizlere çalışmalarınızda başarılar dilerken, konunun uzamasına mani olmak ve fikirlerinize her ne kadar kişiselleştirenler olsa da saygı duymak için son sözü söyledim. Konu uzayacaksa maydanozdan bonsai yapar foruma koyarım. o da çok yıllık bir bitki. Fikirler, düşünceler belirli düzey ve seviyede kalsın diye bir şeyler yazdım.
|
Bonsaiye uygun olduğunu düşündüğünüz ağaçlardan bonsai çalışmalarınızı merakla bekliyorum. Çok yıllık ve odunsu gövdeli HER ağaçtan bonsai yapılır.
|
Alıntı:
Sn. Balbay , demek istediğinizi anladım.. Üstünde bonsai çalışması yapılacak ağaçların türleri , doğada bu şekillere doğal yollardan sahip olan ağaçlar olmalı, aynı tür fidanlar bonsai çalışmalarına konu edilmeli diyorsunuz. Ama ben koca bir ÇINAR ağacına baktığımda , tepesinin taçlanması , yapraklarının kıvrımları beni cezbediyor ve bu ağacı taklit etmeliyim diyorum. Fidancıdan buna uygun bir ağaç alıp, o modele uyarlamaya çalışıyorum. Ancak Papatyalar ,Açelyalar gibi ağaç formunda olmayan bu ve bunun gibi bitkileri ve ağaçları da estetik görünümlerini ön plana çıkarmak için benzer tekniklerle sığ saksılara konulabiliyor. Tamamen algılama, görüş ve beğeni meselesi. Papatya ya benzeyen bir tür olan KASIMPATI,, bakın aşağıdaki linkteki ağaçlara, bir çoğu Bonsainin temellerinin atıldığı uzakdoğuda yapılan çalışmalar. Göze hoş geleceğini düşündüğümüz her ağaç ,her bitki den bonsai çalışması yapılabiliyor. http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?p=307813 |
Büyük bir ağaca benzetilebilecek her bitkiden bonsai olur.
Benim görüşüm böyle. Örnek olarak ben çilekten bonsai yaptım. |
Sevgili tourkana
Ancak Papatyalar ,Açelyalar gibi ağaç formunda olmayan bu ve bunun gibi bitkileri ve ağaçları da estetik görünümlerini ön plana çıkarmak için benzer tekniklerle sığ saksılara konulabiliyor. Tamamen algılama, görüş ve beğeni meselesi. Ben de bunu ifade etmek istemiştim. |
Tek sorununuz papatya mı bu durumda? Papatyayla çalışmazsınız olur biter!
|
Sevgili Köknar, yarışmaya kattığınız papatya bence gaye hoş bir çalışma, aynı bitkiden bende de var. Birkaç yıldır bende, gövdesi de iyice kalınlaşmaya başladı. Kolay kolay öleceğini sanmıyorum. Tek yıllık papatyalarla karıştırmış olanlar varsa, bilemem.
Güzel düşünülmüş bir çalışma. |
Teşekkür ederim vyssera ben de seviyorum papatyamı. Bu yaz dalcıklanması için çabalayacağım. Üzerinde çalışması gayet kolay olan nazlı olmayan ve bonsaiye de oldukça yakışan bir tür Çeşme Papatyası. Sizinki de güzel olacaktır eminim.
|
Alıntı:
Sayin Balbay, dilediginiz bitkiden bonsai yapmiya calisabilirsiniz. Bu bitkiler tek yillik veya bir kac yillik omurleri olan bitkiler olabilecegi gibi(calilar, sarilicilar, sifali bitkiler, papatyalar, kasimpatilar vs. Hic kimsenin denemedgi bitkiler, hatta maydanoz) Bonsai olmasinin pek hos olmayicagini dusundugunuz cinar, zeytin, igde ve digerlerinden de uzun omurlu, gorunce parmak isirtacak bonsailer yapiliyor. Hangi bitkiden bonsai yapilacak, kisiye kalmis bir sey, kimi uzun omurlu agaclarla ugrasmak ister kimi mevsimlik bitkilerle, Calisilan bitki uzerinde agac formu ve estetik yakalanmissa ister kisa ister uzun omurlu olsun o bir bonsaidir. Bonsai japoncadaki kelime anlami ile sadece "tabak ve bitki" degildir, saksidaki(tabaktaki) bitkinin bonsai olabilmesi icin bircok kurallar vardir bu kurallara uyulup yapilan calismalarla bonsai bonsai olur. Ister kisa omurlu, ister uzun omurlu bir bitki saksida buyutulebilir, uzun omurlu olanlar yillarca yasayip saksida yaslanmis olabilir ama bonsaiye uygun bir estetik guzelligi yoksa o bitki bonsai degildir. Sadece saksida yetisistirilen bir bitkidir. Bonsaide doga en buyuk ustadir. Dogayi gozliyerek, doganin guzelliklerinden esinlenerek guzel bonsailer yapilabiliyor. Hangi tekniklerle yapildigini da bonsai bilgilerinden ogreniyoruz. Bonsaiseverin orada agac sokmenin yasak oldugunu vurgulamasi, sizin sahsiniza olmadigini dusunuyorum. Daha once de yamadorinin (dogadan agac sokmenin) Bircok ulkede oldugu gibi oralarda da suc oldugunu vurgulamasi, sizin dogada begendiginiz kimi agaciklar gibi olanlari, baskalari da gorup sokmemesi icin bir uyari oldugunu saniyorum. Siz sebze ve meyve agaclari ile de igilenin(cunku bonsai ne kadar bir sanat dali ise de canli bir meteryal uzerinde calisildigi icin bitkilerin nasil yasadigini nelere ihtiyaci oldugunu da bilmeniz gerekiyor) ama ara sira da bonsai basliklarina ugrayiniz. Tarismak (kirici olmadigi surece) ogrenmek icin cok faydali bir yontem diye dusunuyorum. |
Sevgili köknar,
Size karşı ve patyanıza karşı bir eleştiri olmadığı halde üzerinize alınmış olmanıza üzülüyorum. Ben kim ne derse desin bonsai inin bir sınırlaması olduğuna inanıyorum. Parklar da bahçelerde gördüğümüz şekilli ağaç, çalı budamaları da bu durumda bonsai ye girer ki bence bu da hoş bir durum olmaz. Bu tıpkı köpeklerinin tüylerini punk kestirip bir de üstüne boyayıp, o köpekleri şebeğe çevirmek gibi bir şey geliyor bana. Kimsenin üzerine alınacağı bir eleştirim yok. Ben fikrimi ortaya koydum. Sevgili Ali H. ALI, Tartışmak ve kırıcı olmamak konusunda sizinle sonuna kadar aynı fikirdeyim. Sizin vesileniz le tekrarlıyorum, yazdığım tek bir satırda kişiselleştirme ve kırıcı bir şey bulursanız derhal özür dilemeye hazırım. Ama bana cevap yetiştirme telaşında olanlardan da bunu yapmalarını beklerim. Kişisel görüşüm, her konu da olduğu gibi bu konu da da çerçeve sınırlarının zorlandığı ve her yapılanın aynı başlık altında toplanmasının yanlış olduğu yönünde dir. Resim-heykel-tiyatro-bale vs sanat dallarından örnek verilmişti. Evet birisi bir şeyler karalar ve ben resim derim siz demezsiniz. Ama o karalamanın bir kategorisi vardır. Genel adı resim olsa da sürrealist-nü-modern vs gibi. Geriye beğeninize göre değerlendirmek kalır. Benim söylediğim de ise, sizin yaptıklarınıza bonsai mi denir, alın bakın bonsai budur diye bir çıkış varmı? Yok. Sadece bonsai genel başlığı adı altında bu kadar zamandır bildiğim bir çerçevenin dışında yeni akımların oluştuğunu gördüğümden bir soru sorma ve fikir beyan etme durumu var. Demek ki ben klasik ve tutucu bonsai severim, siz ise bonsai de ki yeni akımları sevenlersiniz. Bu da gayet medeni bir tartışmaya konu olabilir. Birisi fikrini, görüşünü açıklarken siz bu fikre katılmadığınız da bunu medenice yazabilirsiniz. Ama olayları kişiselleştirmeden. Her türlü ağaç budama, bitki terbiyesi ne bonsai denilmemesi gerektiğine, bonsai nin özüne sadık kalınması gerektiğine inanıyorum. Bonsai nin özü nedir diye soracak olursanız da illa ki ağaca benzeyen minyatürize çalışmalar dır diyebilirim. |
Alıntı:
Sayın malina omletin lezzetinden anlarım diyorsanız . Eminim ki herkes gibi sizde çok iyi alıyorsunuzdur. Omelet yapmak dan da anlıyorsanız yine sorun yok hatda süper. Yok anlamıyorsanız sorun var demektir. Zira tavuklar omlet yapmazlar. |
Alıntı:
O arkadaş ben olduğum için size yanıt verdim, durup dururken benimle ilgili olmayan bir konuyu üzerime almış değilim. Hemen bütün mesajlarınızda eleştirinizi "papatya" türünü örnekleyerek yaptığınız için birkaç sefer daha yanıtladım. |
Başlasammı...
1 Eklenti(ler)
Yazacağım şeyin yeri tam olarak burasımı bilmiyorum, fakat gördüğüm kadarıyla burada bir konu değiştirme ihtiyacı var gibi. Umarım olumlu bir etkisi olur.
Okuduklarımdan anladığım kadarıyla Bonsai göründüğünden daha derin bir iş, o yüzden başlayıp başlamama konusunda kararsızım. Geçen yıl fıstık çamı tohumları diktim ve çoğu tuttu. Fidanlardan birisini hanım temizlik yaparken çamaşır suyu katkılı su kovasına düşürdü. Ben de belki kurtarırım diye epey bol miktarda su verip sızdırdım ve toprağını değiştirdim (bir nevi köklerini yıkadım).Fidan yaşıyor ve sağlıklı gibi, fakat diğerlerinin yarısı kadar. İleride (2 yıl sonra?) güzel bir bonsai olabileceğini düşünüyorum. Sormak istediğim şu; bunu şimdiden bir bonsai kabına alayımmı, ileride ağacın bonsai olabilmesi için şimdiden yapmam gereken işlemler varmı? Fidanda 5 adet dal var ve gövdesi yamuk, bence çok şirin, bu haliyle bile bonsai yi andırıyor... |
Minik fidenizin bonsai olması için önünde 2 yıldan çok daha uzun bir zaman var. Bonsai konulu başlıkları okuyun, internetten ve forumdan bol bol örnek bonsai fotoğraflarını inceleyin, seradan ya da fidancıdan bonsai için uygun adaylar alıp çalışmaya başlayın, istedikten sonra gerçekleştirilemeyecek hedef yoktur.
|
Fidenizi uygun bir yeriniz varsa bahçeye, yoksa mümkün olduğunca büyük bir saksıya dikin. ilgili başlıkları okuyarak bilgi edinin ve iyi bir besleme ile ileride güzel bir fidanınıız olacaktır. Daha sonra bu fidan ile çalışabilirsiniz.
|
Bu fideyle çalışmayı beklemeniz mantıklı değil. Elbette bu minik fideyi yaşatıp büyütmeye çalışın ancak bonsai ile ilgilenmek için başka adaylar edinin. Bu fidenin büyümesini beklemekle vakit kaybetmeyin bonsaiye başlamak için. Kaldı ki "ibreliler yeni başlayanlar için zor bir alandır."
|
|
Ankara'da akçaağaç nerden bulabilirim?
Kısa süreliğine bu günde dahil 5 gün Sincan tarafında olucam; hep izmirde söylenen havalar sıcak olduğu için akçaağaç pek bulunmadığı. Bende bu fırsatı değerlendirip köy deki evimizin bahçesine(sabuncu belinin zirvesine yakın yani yeteri kadar serin izmire göre 6 derece daha düşük) 5-6 tane akça ağaç fidanı (****** uygun fiyata) arıyorum. Her mevsim renk geçişlerine dayanamadığım bi ağaç naparsınız... bonsai formunda olması gerekmiyor fidan olması yeterli. yardımlarınız için şimdiden teşerkkürler. |
İzmir'de akçaağaç bulabilirsiniz.
Acer palmatum için denmiş olabilir. Başka akçaağaç türleri yaşıyor. Palmatum istiyorsanız, o da var Muradiye fidanlığında. |
Evet acer palmatum, kırmızı yapraklı olan; farkında olmadan türü belirtmemmişim kusuruma bakmayın. Diğer türler yaşıyor ama renk tatmin etmiyo o yüzden kırmızı yapraklı olanı arıyorum hatta kısa bilgi olarak köyde neredeyse her kış kar düşüyor bence çok uygun bi ortam renklerini görebilmek için...yani dekoratif amaçlı diyelim gelişmiş ülkelerdeki gibi...
|
Muradiye'de palmatum var. Burada yaşıyor dediler. Sanırım sizin olduğunuz yerde de denenebilir.
Belki birlikte, nerede durması uygun olur konusunda fikir yürütebiliriz. |
Volkanik serpintinin gelmeye başladığı anlaşılıyor. Genel ekolojik etkisi dışında, bonsialerimizi nasıl korumamız gerektiğini düşünmeliyiz.
Serpintiler nemle birleşip aside dönüşecek. |
Bitkilerimizi mümkün olduğunca yağmurdan korumak gerekiyor. Kül bulutu seyrelmiş olarak ülkemize ulaşacağı için yağmur suyunun direk ölümcül olacağını ya da değdiği yeri yakacağını düşünmüyorum. Fakat asit yağmuru şeklindeki yağış kalsiyum, magnezyum gibi bitkilerimiz için gerekli elementlerin toprakta işlevsizleşmesine ve topraktaki aluminyumun zenginleşmesine neden olduğu biliniyor. Yüksek aluminyum ise köklerde zehirlenmeye ve ölüme neden oluyormuş.
Benim tüm bitkilerimi yağmurdan koruma gibi bir şansım olmadığı için yağmur alanları daha sonra bol suyla yıkamayı ve leonardit ekleyerek toprağının iyileşmesini sağlamaya çalışacağım. |
Hatta şöyle bir şey de buldum:
"Asit Yağmurları kükürt ve azot dioksitlerin atmosferdeki nemle birleşerek sülfürik ve nitrik asitli yağmur, kar ya da dolu oluşturması biçiminde kirliliğe yol açmasıdır. Bu tür yağmurda tanecikler siste asılı olarak süspansiyon oluşturabilir ya da en kuru halde birikebilirler. Asit yağmurlarının verdiği ileri sürülen zararın bir bölümünün aslında bazı doğal nedenlerden kaynaklandığı yapılan araştırmalar sonucunda anlaşılmışsa da, petrol ve kömür yanmasından oluşan kükürt dioksit ile otomobil motorlarından çıkan azot oksidin, asit yağmuru sorununu büyük ölçüde şiddetlendirdiği kesindir. Kirliliğe yol açan tanecikler, kaynaklarından binlerce kilometre uzağa rüzgarla taşınabilir. Sözgelimi A.B.D‘nin kuzey doğusundaki asit yağmurlarına, Kanada'dan yayılanlar da katılmış, Kanada'nın doğusundaki kükürt içeren yağış, A.B.D 'den kaynaklanmıştır. Bilim adamlarının tümü asit yağmurlarının denetlenmesi için bir an önce yasalar çıkarılmasını istemektedirler. Ne var, ki söz konusu yasaların yol açacağı harcamalar çok yüksektir, bu yüzden de sorunun çözülmesi sürekli ertelenmektedir. Ekonomik faaliyet, kıtlığa karşı yapılan bir savaştır. İnsan bu savaşta bir takım değerleri üretip tüketirken başka bir değer olan kaliteyi ÇEVRE ’yi de tüketmektedir. Hava, su, yeşil ve toprak gibi ...... Biri kirlendiği zaman beraberinde, zincirleme olarak, diğerleri ve bunlardan yararlanan insanlar da kirlenmekte ve yok olmaktadır. Görüldüğü gibi hava doğal ve yapay etmenlerce kirletilmektedir. Yapay etmenlerin temelinde insan bulunmaktadır. Fabrikadan, evlerden ve araçlardan çıkan dumanlar tarafından atmosfer durmadan kirlenmektedir. Bu kirlilik doğrudan olduğu gibi asit yağmurları yoluyla da bitkiye, insana, suya, toprağa ve taşa etki etmektedir. Termik santrallerde, ısıtmada ve endüstri kurumlarında kullanılan kömür atmosfere kül (kadmiyum, arçelik, kurşun) CO2 ve SO2 yaymaktadır. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de kömür ve petrol tüketimi giderek artmaktadır. Artan taşıt sayısı da petrol tüketimini dolayısıyla atmosferdeki karbon monoksit gazını yükseltmektedir. Yanardağlar da havadaki SO2 ve CO2 gibi gazların miktarını arttırmaktadır. Bu gazlar havadaki su buharı ile birleşirler. H2O+SO2 ______ H2SO4 (sülfirikasit) ve H2O+NO2 ______ HNO3 (nitrik asit) olarak yere düşerler. Hava kirliliği, ışınların yere ulaşmasını ve atmosfere yayılmasına da engelleyerek iklim üzerinde olumsuz etki yapmaktadır.Asit yağışları yapraklardaki klorofilin bozulmasına ve bitkinin sararıp kurumasına neden olmaktadır. Bilindiği gibi bitkiler, fotosentez sırasında CO2 tüketir. Asit yağmurları, bitkileri kurutarak, diğer yandan atmosferdeki CO2 (karbondioksit) tutarının artması için ortam hazırlamaktadır. Başka bir anlatımla, bir olumsuzluk bir başka olumsuzluğu üretmektedir. Bu asit yağışlarının etkilerini görebilmek için iki aşamadan oluşan deneylere girişilmiştir : Birinci aşamada 16 saksıya kızıl çam, 20 saksıya fasulye ve nohut ekildi. Kızıl çam ve fasulyeler 4 ’er saksıdan oluşmak üzere 5 ’er gruba ayrıldı. Her grup PH3, PH4,5, PH6, yağmur suyu ve çeşme suyu gibi asidik değeri farklı sularla sulandı. Çalışma 2 ay sürdü. Çalışmalara çeşitli sınıflardan 15 öğrenci katıldı. Çalışmalarımızda kullanılmak üzere, topladığımız yağmur suyunun asidik değeri ölçüldü: İlk yağış PH5,5, ikinci ve daha sonraki yağışlar PH6 olarak saptandı. Bu da bize hava kirliliği ve onun oluşturduğu asit yağmurlarının çevremizde bir realite olduğunu kanıtlamaktadır. AŞAMA A ) TOHUM GRUBU 20 saksıya fasulye ile nohut karışık olarak ekildi. Bu 20 saksı, her biri 4 saksıdan oluşacak şekilde 5 gruba ayrıldı. Ekildiği tarihiden itibaren, her grup asidik değeri PH3, PH4,5, PH6 olan sularla, normal su (musluk) ve yağmur suyu ile sulandı. Her grupta 3 saksı esas alındı. İki ay boyunca gözlem ve ölçümler yapıldı. Tohum – 1 Grubu (Yağmur suyu) 15.11.1999 22.12.1999 03.01.2000 24.01.2000 1. Saksı Ekim – Dikim Çimlenme Nohut = 22 cm Fasulye = 4 cm Nohut = 23 cm Fasulye = kuru 2. Saksı Ekim – Dikim Çimlenme Nohut = 30 cm Fasulye = 5 cm Nohut = 30 cm Fasulye = 17 cm İkisi de solgun 3. Saksı Ekim – Dikim Çimlenme Nohut = 26 cm Fasulye = 8 cm Nohut = 38 cm Fasulye = 8 cm Tohum – 2 Grubu (PH3) 15.11.1999 22.12.1999 03.01.2000 24.01.2000 1. Saksı Ekim – Dikim Çimlenme Nohut = 20 cm Fasulye = 4 cm Nohut solgun, Fasulye kuru, toprakta beyazcıklar 2. Saksı Ekim – Dikim Çimlenme Nohut = 31 cm Nohut = 24 cm Fasulye yok Sararmış ve kurumuş 3. Saksı Ekim – Dikim Çimlenme Nohut = 10 cm Nohut = 10 cm Fasulye yok İkisi de kurumuş Tohum – 3 Grubu (PH4,5) 15.11.1999 22.12.1999 03.01.2000 24.01.2000 1. Saksı Ekim – Dikim Yok Yok Yok 2. Saksı Ekim – Dikim Yok Yok Yok 3. Saksı Ekim – Dikim Yok Yok Yok Tohum – 4 Grubu (PH6) 15.11.1999 22.12.1999 03.01.2000 24.01.2000 1. Saksı Ekim – Dikim Fasulye = 20 cm 22 cm 23 cm 2. Saksı Ekim – Dikim Fasulye = 18 cm Fasulye = 11 cm 19 cm 13 cm 20 cm 13.5 cm 3. Saksı Ekim – Dikim Fasulye = 19 cm Fasulye = 19 cm 20 cm 20 cm 21 cm 21cm Tohum – 5 Grubu (PH6) 15.11.1999 22.12.1999 03.01.2000 24.01.2000 1. Saksı Ekim – Dikim Çimlenme Nohut = 18 cm Nohut = 21 cm 2. Saksı Ekim – Dikim Çimlenme Fasulye = 9 cm Fasulye=11 cm 3. Saksı Ekim – Dikim Çimlenme Fasulye = 5 cm Fasulye=7 cm GENEL GÖZLEMLER : a) Gövde ve renkte görülen değişimler • PH3 = Çimlenme yavaş, önce hızlı olan büyüme yavaşlıyor. İki ay sonra sararma ve kuruma başlıyor. • PH4,5 = Çimlenme yok. • PH6 = Fasulye ve nohut diğer gruplara göre erken çimleniyor ve hızla büyüyor. • Normal su : Nohut ve fasulye normal sürede çimleniyor ve büyüyor. • Yağmur suyu : Normal sürede çimleniyor. Büyüme hızı normal. Ancak 2 ayın sonunda sararma başlıyor. b) Bazı bitkiler topraktan çıkarıldı ve kök gelişmeleri incelendi • PH3 = Köklerin ince, seyrek ve yukarıya doğru kıvrıldıkları gözlendi. • Yağmur suyu (PH5,5-6) = Gövde daha kalın, köklerin sık ancak kısa olduğu gözlemlendi. • Normal su = Köklerin uzun, kalın ve sık olduğu gözlendi. • SONUÇ = Suyun asitlik değeri arttıkça köklerin uzunluk, kalınlık ve sıklık özelliklerinde normal olmayan gelişmeler görülmektedir. B) KIZILÇAM GRUBU Kızıl çam –1 Grubu (PH3) 9.12.99 22.12.99 12.01.2000 Fark 1.Saksı 8.5 cm 9.5 cm 9.8 cm 13 mm 2. Saksı 15 cm 15.5 cm 16 cm 10 mm 3. Saksı 2 cm 2.2 cm 2.3 cm 3 mm 4. Saksı 1 cm 1.5 cm 1.9 cm 9 mm Ortalama Büyüme : 8.75 mm Aylık Büyüme : 7.1 mm Kızıl çam –2 Grubu (PH4,5) 9.12.99 22.12.99 12.01.2000 Fark 1.Saksı 8 cm 8 cm 8 cm 0 mm 2. Saksı 6 cm 6 cm 7 cm 11 mm 3. Saksı 4.5 cm 4.5 cm 5 cm 11 mm 4. Saksı 5 cm 5 cm 6 cm 11 mm Ortalama Büyüme : 8.5 mm Aylık Büyüme : 6.083 mm Kızıl çam – 3 Grubu (Normal Su) 9.12.99 22.12.99 12.01.2000 Fark 1.Saksı 5 cm 5.5 cm 6 cm 11 mm 2. Saksı 1 cm 3 cm 4 cm 21 mm 3. Saksı 5.5 cm 6 cm 8 cm 25 mm 4. Saksı 4,5 cm 5 cm 6 cm 15 mm Ortalama Büyüme : 18 mm Aylık Büyüme : 14.875 mm Kızıl çam – 4 Grubu (PH6) 9.12.99 22.12.99 12.01.2000 Fark 1.Saksı 3 cm 3.7 cm 5 cm 20 mm 2. Saksı 3 cm 3.8 cm 4 cm 20 mm 3. Saksı 1.5 cm 2 cm 2.5 cm 15 mm 4. Saksı 5 cm 6 cm 6.6 cm 16 mm Ortalama Büyüme : 17.75 mm Aylık Büyüme : 3.8416 mm Tablolardan ve grafikten de anlaşılacağı gibi kızıl çamlardaki büyüme oranı, PH değeri arttıkça azalma gösteriyor. Ayrıca renkte koyulaşma ve az da olsa yaprak azalması görülüyor. Bilindiği gibi hava kirliliği ve asit yağışları öncelikle yapraklardaki klorofili olumsuz olarak etkilemekte, bu nedenle yaprak fotosentez yeteneğini yitirmekte; besin üretemez duruma gelen bitki kurumaktadır. Gerçekten, asit yağışlarının yaygın olduğu yerlerde çamların gövdesi kesilmek suretiyle incelenecek olursa (Resim – 5) yalnız kabuk çevresi (2 ile gösterilen yerler) kuru, orta kesimler aşırı derecede ıslaktır. Böyle bir ağacın kereste değeri yoktur. Halk arasında bu şekilde hiçbir işe yaramayan insanlar için “su yutkunan adam” nitelendirilmesi yapılır. Görülüyor ki hava kirliliği ve yağışlar bitkilerin yalnız morfolojik yapısını bozmakla kalmıyor, aynı zamanda örneğin bir ağacı “ekonomik” olmaktan da uzaklaştırabiliyor" Kaynak: www.tubitak.gov.tr |
Volkanik Kül
2 Eklenti(ler)
Malum İzlanda'da patlamalar devam ediyor ve kül bulutları Avrupa'yı geçip Türkiye'ye gelmeye devam ediyor.
Birkaç gündür İstanbul'da ince ince yağmaya devam eden kükürtlü tanecikler, bitkileri olumsuz etkiliyor. Sulama için su dinlendirmekte kullandığım kabın kenarında biriken kalıntıları ve bu volkanik külü fotoğraflayıp paylaşmak istedim. Eklenti 143893 Sapsarı rengi ile de kendini belli eden külden biraz alıp yaktım ve kokusuyla kükürt olduğunu tekrar belli etti. Parmağımın ucunda kendisini daha iyi belli ediyor. Bonsailerinin yapraklarında bu veya bunun gibi tortular/tozlar bulan arkadaşlara tavsiyem içme suyu ile toprağa gelmeyecek şekilde ağaçlarını yıkamaları. Eklenti 143894 |
Sevgili jeomeo, her ne kadar orada olmasam da bilgilerin için çok teşekkür ederim.
İyi akşamlar, sağlıcakla kal, |
Fidanlarımın saksılarında bolca ot çıkıyor, ortam kırlık olunca.
Mürverin dibindeki otu almak için elimi attım. Bir akrepi de kuyruğundan tutmuş oldum. Korkudan ölecek gibi oldum. |
Geçmiş olsun mehmet bey, ucuz atlatmışsınız.
Ben de benzer şekilde yılanla iki-üç kez karşılaştım. Son olarak da geçtiğimiz hafta sonu köye ziyarete gittiğimde hayvan gübresi yığınını görünce dayanamayıp iki torba yanmış gübre aldım. Eve getirdiğimde torbalardan yere düşen karınca kadar küçük bir böcek dikkatimi çekti. Yakından bakınca iki kıskacını farkettim ve ürperdim. Akrep Kıbrıs'ta çok seyrek rastladığım bir tür. İnşallah onları eve de taşımamışımdır. Eğer öyleyse yakında sizin tecrüblerinize ihtiyacım olabilir:D. |
Bilgisayarda orman tasarlamayı deneyeniniz oldumu ? Gerçeğinin yerini tutmasada bu gidişle iyi modellemeyi öğrenmemiz gerekiyor. Hem odun hammaddesini kullanırken az kayıp için hem ormanları tüketince sanal ormanlarımız olsun diye :(
|
Merhabalar,
Acaba bu bonsai gölgesinde banada bir yer var mı? Malum havalar gayet sıcak :) Öncelikle bonsailer hakkında neredeyse forumun hepsini okudum (okuldayken bu kadar çok yazı okumadığımı söyleyebilirim :)) Kabul görürseniz bende kendi fikirlerimi ve düşüncelerimi sizinle paylaşmak istiyorum. Umarım yardımcı olur. Benim gibi bu konu hakkında bilgisi olmayan kişiler internet aramaları ile bu siteyi bulup, foruma üye oldukları kanaatindeyim. Genel olarak kesin bir bilgi sahibi olunmadığı için aklındaki sorulara mesala hazırlanacak toprak, sulama şekli, budama tarzı telleme, saksı değişimi ... gibi konularda kesin cevap bulacağımızı zannediyoruz. Bu soruyu forumda bir yere yazdığımız zamanda gelen cevapta 'forumda bu konu var arama kısmından bulabilirsin' denildiği zaman ister istemez insanın o için şevki kırılıyor. Daha sonra yapılan aramalarda örneğin, toprak konusunda bir çok üyenin farklı toprak yapılarını kullandıklarını düşünmekteyim. Sonuçta bu gibi çeşitlilikler ister istemez bu işin çok zor olacağı izlenimi veriyor. Belki hangisini kullandığı fark etmeyecek ama işte bunların açıklanması gerektiğini düşünüyorum. Bazı konular gereksiz yerlere çok fazla gidebiliyor. Ayrıca şunuda belirltemek isterim çoğu insanın bütün forumu okuyacak kadar yeterli zamanıda olmayabiliyor (yeni muayenehane açtığım için benim yeterli zamanım var:)) Çoğu emek vermiş bonsai sever için önemli olmuyacak sorularda bizler için önemli olabiliyor. Kabul görürseniz eğer benim düşüncem bonsai ana başlığının altında geniş kapsamlı makale tarzı bir yaznın hazırlanması olacaktır ya da soru cevap gibi bir kısımda olabilir. Örneklerinin olduğunu biliyorum ama daha dikkat çekici ve kapsamlı birşey olmasının yararı olabilir diye düşünüyorum Bir ikincisi ise Ali Bey'in 2007 yılında sorduğu 10 yıl sonra sizce Türkiye'de bonsainin nerede olup olamıyacağı ile ilgili bir soru. Bence gayet hızlı bir şekilde ilerliyor. Hem bilgi birikimi (sizin onlarca senede yabancı kaynaklardan zar zor edindiğiniz bilgiler artık Tükçe olarak çok daha erişebiliyoruz) hem ülkemize gelen ithal bonsai sayısı hemde Türkiye'de üretilmeye çalışılan bonsailer... Sadece büyük şehirlerimizde satılan bonsaileri artık bir çok şehirde görmemizde mümkün. Konuyu hemen bağlıyayım. Dahada iyi yerlere geleceğine inancım sonsuz. Okuyacaklar için bu kadar uzun bir yazıyı okuttuğum için özür dilerim. Hepinize nice güzel bonsaili günler dilerim Gökhan KIRANARTLIOĞLU |
Lindsay Farr's World Of Bonsai Series
youtube'de seri, oldukça bilgilendirici bölümler. |
Bence bu konuda konuşarak fazla zaman harcamak yerine her şehrin etkin bir bonsai kulübü olması daha fazla sonuç verecektir .
İzmirde olduğu gibi , tecrubeli arkadaşların yol göstericiliğinde herkes kendi fidanını getirse ve atölye çalışması yapılsa ...toplantılar aylık düzenlense . Teorik olarak ne kadar bilgi edinirseniz edinin uygulamaya geçmeden , hata yapmadan tecrube edinemezsiniz . İlk teorik çalışmalara 2005 ' te başladım , ilk fidanımı 2008 ' de telledim . Eğer bana yol gösterip cesaretlendirecek kimseler olsaydı şimdi 5 yıllık ağacım olacaktı ... Saygılar . |
Bu toplantıları zaten yapıyoruz. Yaz dönemi olduğu için ara verdik. Sonbaharda devam edeceğiz.
|
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 12:34. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025