agaclar.net

agaclar.net (https://www.agaclar.net/forum/)
-   Yaşantımızda ve Sanatta Bitkiler (https://www.agaclar.net/forum/yasantimizda-ve-sanatta-bitkiler/)
-   -   Ağaç Kasalı Radyolar (https://www.agaclar.net/forum/yasantimizda-ve-sanatta-bitkiler/5033.htm)

Metin Y. 20-08-2007 13:27

3 Eklenti(ler)
Teknolojinin serin yüzünü, radyoda olduğu gibi onu kucaklayarak ısıtan ve sevimli hale getiren ağaç; bir çok elektronik eşyaya bugünde eşlik ederek adeta bedenden öte ruh vermektedir.
Aşağıdaki eski televizyonlar ve gramofon sanırım buna güzel birer örnek...

Metin Y. 04-09-2007 23:52

1 Eklenti(ler)
1938 Stromberg-Carlson Model

Metin Y. 08-09-2007 00:32

1 Eklenti(ler)
İlk bakışta düdüklü tencereyi andıran bir ilginç radyo daha.

Metin Y. 06-10-2007 00:26

1 Eklenti(ler)
Kanada Dominion Electrohome Industries 1947 yapımı radyo.

Penelophe 01-12-2007 05:15

3 Eklenti(ler)
Safranbolu'da bir ziyaret evinde 24.11.2007'de çektiğim radyo fotoğrafları..

Eklenti 25799


Eklenti 25800


Eklenti 25801

hassoman 01-12-2007 17:12

Radyo günleri
 
Sahibinin sesi geri döndü

Bir dönemin en önemli eğlence aracı radyolar, dekoratif bir malzeme olarak da göz dolduruyor. İster yeni bir tane edinin, ister dededen kalma radyonuza yeniden ses verin


http://www.milliyet.com.tr/2000/06/03/resim/vit01a.jpg Yaşamımızın sadece radyonun var olduğu günlerinde ‘Ajans Saati’nin ayrı bir yeri vardı. Aile büyükleri, üzerine dantel örtü konmuş, hoparlör peteğine nazar boncuğu iliştirilmiş olan radyonun çevresine toplanır; sessiz ve ciddiyet içinde haberleri dinlerlerdi. Konuşmaya kalkışan çocuklar susturulurdu:
- Şşşt! Ajans Saati’nde konuşulmaz!
(...)
Radyodaki ‘Mikrofonda Tiyatro’ programı kaçırılmazdı. ‘Çocuk Saati’ başladığında, sokaklardaki oyunlarından kimsenin alıkoyamadığı çocuklar evlerine koşarlardı.
(...)
Her gün ama her gün televizyon karşısına geçiyor, bir şeyler görmek umuduyla kanaldan kanala zapping’liyorum. Sonunda yorgun düşerek radyomun düğmesine uzanıyorum. Çocukluk günlerimdeki kadar olmasa bile yine de insan sıcaklığında sesler duyabiliyorum.
Ah! Bir de radyomun üstünde el örmesi dantel bir örtü olsa...

Yukarıdaki cümleler Hasan Özsan’ın “Radyo Günleri" başlığını taşıyan yazısından alınma. Yıllardır anne babalarımızdan dinlediğimiz radyo sevdasının bir özeti sanki. 1930’lardan başlayıp 1970’lerin ilk yıllarına kadar uzanan radyo tutkusu, bir dönem o cihazların evlerin baş köşelerine kurulmasına neden olmuş. Bizim kuşağımız o dönemi yaşayamadığı için şanssız, ama televizyon ve yıllar sonra geri dönen radyo bağımlılığını bir arada yaşadığı için bir o kadar da şanslı sayılabilir.
Bir eğlence aracı olarak hayatımıza giren radyonun dekoratif bir malzeme olarak hayatını sürdürmesi, o yılların sosyal hayatı düşünülürse çok garip bir şey değil. Tıpkı bizim çocukluğumuzda televizyonun salonun baş köşesine kurulması, her türlü sakıncalı hareketten korunmaya çalışılması gibi. 1970 sonrası kuşak olan bizler televizyon bağımlısı olarak büyüdük belki, ama 90’larda “Radyomu İstiyorum" kampanyalarıyla ayaklara kalkan gene bizdik.
Radyonun büyüsünü anlatmak kolay olmasa da, hazır TRT ve Yapı Kredi Kültür Bölümü’nün ortaklaşa açtığı “Radyo Günleri" sergisi de sürerken (Vedat Nedim Tör Müzesi’nde 17 Haziran’a kadar) eski radyoların arasında gezinip, o havayı biz de soluyalım dedik.
Kadıköy Caferağa Mahallesi’nde bulunan “Tavanarası", adeta bir antika radyo cenneti. Raflara dizilmiş yorgun radyoların hemen hemen hepsi 1940’lı yıllara tarihleniyor. Tabii “radyonun babası" Marconi’ler baştacı. Siz bütün radyoları şöyle kucaklanıp bir yerden bir yere kolayca taşınır mı zannediyorsunuz? Nerdeee?
Koca koca aynalı dolaplar görüyoruz dükkânın girişinde. Konsol ya da şifoniyer sanıyoruz, dokunmadan geçiyoruz. Ta ki onların da birer radyo olduğu söylenene kadar. Kocaman kapaklar gıcırtıyla açılıyor; içlerinden büyük düğmeli, devasa göstergeli radyolar çıkıyor. O yıllarda radyonun misafir odalarının baş köşesine kurulmasına şaşmamak gerek.
İçerideki radyoların hepsi satılık değil. Çünkü burada tüm eski radyolar aslına yüzde yüz sadık kalınarak, yani orijinallikten taviz verilmeden tamir edilip gene baş köşeye kurulmaya hazır hale getiriliyor. Çalıştırılıyor, cilalanıyor, temizleniyor ve sessizliğinden sıyrılıp dile geliyor.
Fiyatlar oldukça değişken. Zaten dükkânın sahibi Korkut İlhan, antika piyasasında fiyat vermenin zorluğundan söz ediyor. Modeline, yaşına, kalitesine göre 40 milyondan başlayan radyoların fiyatı 400 - 500 milyon liraya kadar çıkabiliyor. Yaşı müsait olanlar o günleri yeniden yaşamak, bilmeyenler bu duyguyu tatmak için radyo gibi bir radyoya sahip olmalı...

Tarihçesi
http://www.milliyet.com.tr/2000/06/03/resim/vit01a1.jpg Radyonun icadı ile Alman Heinrich Hertz ve Fransız Eduard Branli uğraşmış ilk olarak. Sesin bir yerden başka bir yere naklini hedefleyen bu uğraşa, İtalyan uyruklu Guglielmo Marconi hız vermiş. Zaten şu anda da en değerli antika radyoların hemen hemen hepsi Marconi marka. 1909 yılında Nobel Fizik Ödülü’nü alan Marconi, ses nakli denemelerine 1896 yılında başlamış. İngiltere’ye yerleşen Marconi, 20 Temmuz 1937 tarihinde, 63 yaşındayken ölmüş. Dünyada ilk ticari radyo yayını 1920 yılında ABD’de başlamış. Ertesi yıl Fransa’nın başkenti Paris’te Avrupa yayınlarına geçilmiş. Türkiye’de ilk radyo yayını ise 6 Mayıs 1927’de önce İstanbul’da (4,5 saat), daha sonra Ankara’da (3 saat) başlamış.

Alıntı:http://www.milliyet.com.tr/2000/06/0...in/vit01a.html

berduray 16-05-2008 17:00

Bu konuyu yeni fakettim maalesef.

Çocukluğuma döndüm,bir zaman tüneline girdim sanki...

Emek veren tüm arkadaşlarıma teşekkür etmek isterim.


Ben de radyonun önüne bir dosya kağıdı iliştirir, band değiştirme tuşlarına geliş güzel şakada şuka basar, güya daktiloda yazı yazıyormuş gibi yapardım...


Evet anne itiraf ediyorum, radyo bu yüzden bozulurdu:)

İklimsiz 16-05-2008 18:02

1 Eklenti(ler)
Rahmetli dedemin radyosu...

Yıllarca nerede, kimde olduğuna dair izini sürdüğüm ve sonunda bulduğum radyo.

Dedemin tabiriyle "yedibuçuk ajansı" dinlediğimiz akşamlar. Arkası yarınlar, radyo tiyatroları, yurttan sesler, beraber ve solo türküler...

Kiraz 16-05-2008 18:55

1 Eklenti(ler)
Çocukluğumun radyosu...
Haberler başlayınca rahmetli dedem çıt çıkarttırmazdı. Seçim sonuçları verilirken herkes başına toplanır, merakla, heyecanla dinlenirdi.
Küçük, karanlık bir odanın içinde, bir mikrofon ve seslerini duyduğum insanları hayal ederdim.
Ortaokul yıllarında okula gitmeden önce mutlaka Okul Radyosu, hafta sonları TRT Çocuk Korosu, daha sonraları Arkası Yarın, Radyo Tiyatrosu, şarkı istekleri yapanların isimleri,... Bütün sesler bu kutudan çıkardı.
Şimdi yeşil ışığı yanmıyor, yırtılan orijinal kumaşı yerine başka bir kumaş koydum, kardeşimle beraber üzerine çıkartmalar yapıştırdığımız için annemden azar işittiğimiz ahşabını zımparaladım, cilalattım. Şimdi benimle ve her yanından geçişte çocukluğumu hatırlatıyor, tıpkı sizin anlattığınız hikayeler gibi ...

Eklenti 37561

Mahmut Leventoğlu 17-05-2008 01:17

Ya her pazar akşamları MİKROFONDA TİYATRO proğramına ne demeli.Müptelası olup sanki canlıymışçasına o oyunu dinleyerek izlerdik.

Kadir Çetintaş 17-05-2008 02:03

Güzel bir nostalji köşesi olmuş. Emeği geçenlere teşekkürler! :)

Ajans saatleri, pür dikkat dinlemeler.

Uzun dalgadan BBC yi hatırlıyorum, şimdiki radyolarda çıkmayan!??

Yurttan sesler korosu, ''Arkası Yarın''lar, Çocuk Tiyatrosu, Radyo Tiyatrosu

ve tabii ki Efektör Korkmaz ÇAKAR!!! ( ardından bir gök gürültüsü sesi! :) )

Ve elbette söküp baktım. Ama küçük insanları göremedim.

Ama fişi elektirikten çekmiştim. Acaba kapatınca gidiyorlarmıydı? :p

Sevgiyle kalın! :)

hassoman 17-05-2008 16:03

Evet ya, benim kuşağım Korkmaz Çakar'ı mutlaka anımsar... Ama Korkmaz Çakar'ı anıp da Ertuğrul İmer'i anmamak olmaz... Üstelik (sanırım) Ertuğrul İmer daha önceydi ve Korkmaz Çakar ise daha çok çocuk oyunlarının efektlerini yapardı... Hey gidi günler:(

hassoman 18-05-2008 11:59

Sergi
 
1 Eklenti(ler)
Koleksiyoncular Derneği Başkan Yardımcısı Süleyman Durdağ'ın, 'Fonograftan Radyoya...' adını verdiği; en eskisi 1877 yılına ait olan antika radyoların yer aldığı kişisel radyo koleksiyonu sergisi Ankara’da Çankaya Belediyesi Çağdaş sanatlar Merkezi'nde açıldı… Sergide ayrıca fonograf, gramofon, lambalı radyo, pikap ve aksesuarlarının yanı sıra konuyla ilgili kitap, broşür, mecmua, katalog, fotoğraf ve radyo şemaları da yer alıyor…

Sergi, 24 Mayıs 2008 tarihine kadar açık kalacak…


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 08:06.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)

Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025