![]() |
Alıntı:
Sn. Tamtutulma, iletileri tam okumuyor ve sanki bana ve avcılara ön yargılısınız gibi geliyor. İletiye bakın, tavşan için; avlayanı çoktur ama en büyük düşmanı tilkilerdir demişim. 'Bütün suçlu tilki midir'... demişim. Ve tilkilerin tavşanı nasıl avladığı hakkında bilgi vermişim. Eğer bir bölgede Tilki nesli çoğalırsa, aşırı artarsa_ ki bu çok oluyor_ o bölgede tavşan nesli tükeniyor. Tavşanla beslenen ve aşırı çoğalan tilkiler _beslenemedikleri için_ hastalıklara yakalanıp ölüyorlar ya da o bölgeyi terk ediyorlar. (Şimdi buradan Tilkiler öldürülmeli diye bir önerme çıkabilir mi?) Dünyanın hiç bir yerinde _ bölgesinde_ avcıların avlaması sonucu tavşan nesli bitmemiştir. ( bu konularda bilimsel araştırmalar vardır) Aksine deneme amaçlı yapılan çalışmalarda, av yasağı konmuş bir bölgede av hayvanı sayısı, avlanan bölgeye göre daha çok artmıştır. Bir tavşan bulunduğu ortam iyi ise yılda 11 ay yavru yapar demişim. Ortam iyi değil ise, yılda bir kaç kere bir **** iki yavru yapar. (şimdi bu bilgiyi verdim diye 11 ay av mı yapayım demişim, siz beni teminatör mü sandınız) :) Sonra Tavşan avı yılda kaç ay serbest ve bu da kaç gün eder biliyor musunuz.? Bu kaç günde elinin boş dönmesi ihtimali vardır. Tavşan avı her av köpeği ile avlanamaz. İz süren _kobay_ köpeklerle avlanır, kuşcu köpekle değil. (Eğer benim gibi Drahthar yetiştirmişseniz ve _çobanın biri vurmamışsa _ kuşcu ile de avlayabilirsiniz ama kopay gibi olmaz. (biraz samimi olsanız; neredeyse av anılarımı anlatacağım);) Bak gebe tavşanı daha 3 adım attığında tanırım. Erkek mi dişimi diye bilerim. Hemde dışkısından, ve hatta tırnak izinden...Bu kadar ustalığım vardır. (olmaz böyle şey derseniz anlatırım):) Tavşan avı, av ile avcı arsında yüksek düzeyde teknik ve taktik ister. İnsan tek başına burada yeterli değildir. İstisnalar hariç. Örneğin karda veya kumdaki iz avında köpeğin dedektörlüğüne gerek kalmadan avlanabilirsin. ..... (Öyle kolay değildir hadi gideyim bi tane vurayım geleyim demek.. bak 3 ayda tam 14 defa bir tavşanı avlamak için gittim, her seferde sabahın köründe; kum da iz avında... 14. gün (her defa 6 km.) iziini takip ettikten sonra gen (otlu) bir yere yatmış. 5 m. ileride otların içinde. O soğukta paltomu çıkardım. Bir sigara yakıp, dinlendim. Bulunduğu çoğrafya yı ölçtüm biçtim, nereye varır, nasıl kaçar diye... her şeyi onun gibi görmeliydim_ siz bunu yapabilir misiniz_ onun gibi düşünmeliydim. 300 m. ileride 50 kadar _yövmiyeci _kadın ıspanak kesiyorlardı. Onlarda beni izliyordu göz ucundan. 5 adım attım otlu tarlaya, göz ucuyla gördüm, ayağımın dibinde kulaklarını yatırmış arka ayaklarını çekmiş bir yay gibi; yatıyordu. Durur durmaz fırladı. Otların içinde bir attık karavana, bir daha attım yine karavana... seyircilerin _kadınların_bazıları bağırıyordu yuuh vuramadı diye.. ben bunu da hesaplamıştım. Sanki vurmuş gibi 50 m. otlu tarlada koştum, tavşanı torbaya attım. Yani atıyormuş gibi yaptım. 14 gün gitmiş ve ilk defa tavşanı kaldırmış ve vuramamıştım. Bir daha gitmedim. Çünkü bu onun ustalığı ve zaferiydi. Aramızdaki yazılı olmayan ahlak kurallarına göre, o benden ustaydı, o galipti ve uzun yaşamayı hakediyordu. İşte ben bunları ustalarımdan öğrendim ve çevremde böyle avcılar çok.) (Ben olsam parantez içlerini okumazdım.) |
Alıntı:
Mevlana şekeri sizdeyse tohumlarınız da bende, daha kargoya vermedim..:D |
1 Eklenti(ler)
Yorumsuz :D
|
Alıntı:
(Antek yazmışım :) ama anket olarak düzeltmiştim. Siz, düzeltmeden hemen önce alıntılamışsınız :D ) |
Alıntı:
|
Alıntı:
Ayrıca amacımız yalnızca çok önemli ve doğru bir soruya yanıt aramak, yanıtların dayanaklarını belirlemek... Alıntı:
Sözlerinizde kullandığınız Yabani Hayvanlar'dan başlayalım... İnsana sokulgan olmayan, kendi doğal ortamlarında yaşayan bu hayvanlar bulundukları alanda yabani hayatın yani bulundukları doğanın beslenme zincirine de dahildirler. İşin dengesi de bu zincirdedir. Bir soyu çıkarttığınızda sorunlar çıkacaktır. Popülasyonlar dengesi bozulsa da doğa, yeni bir denge noktasında tekrar "durmadan" varlığını sürdürmeye devam edecektir. Bu devingenlik doğanın başka bir kuvvetli yönüdür. Peki kaynakların mevsimsel olarak doğanın akışına uygun azalıp çoğalması türlerin kökünü kazır mı? Hayvanlar ACZ'E düşer mi? Mevsimler ne kadar doğalsa mevsime bağlı kaynak azalması da o kadar doğaldır, aynı kaynakların çoğalması gibi... Bu dalgalanma doğal seleksiyona da neden olabilir. Ayrıca eğer doğa bunu milyonlarca yıldır yapıyorsa doğru olanı da budur. Seleksiyon kaçınılmazdır. Ayrıca daha da önemli bir soru var burada yanıt bekleyen... Kentli, doğa şaşkını insanımız markete yürüyerek gidemediğinde neden dünyadaki canlıların onun gibi aciz kaldığını düşünür? Halbuki Tanrı, yarattığı her canlı için bir savunma, avlanma, beslenme mekanizması da vermemiş midir? Donanımsız bir canlı düşünebilir misiniz? Kabuksuz midye, memesiz inek, dişleri ve pençesi olmayan bir çita... ya hortumu olmayan bir fil? Neden olmaz? Çünkü doğa böyle istememiş, onu gereğince donatmıştır. Bu bir şey değil, esas insan aklını zorlayan hal, hayvanların bakıma muhtaç olduğu iddiasına da iman edilmesi. Sıradışı bir durum olmadığı sürece bir hayvanın insandan isteyebileceği tek şey inanın "gölge etme!!!" olacaktır. Yaz, kış, çukurda ya da ayağı kırık... Farketmez... Bunların hepsi yaşamın bir parçası. Hayvanlar ve doğa kendine yetmiyor, ACZ içindeler diye düşünmek doğaya meydan okumaktır. Gülümseten, eh hadi peki git ver dedirten bir safdilliktir. Ne götürebilir insanlar doğaya? Hatta hangi hayvana? Hangi türe? Geyiğe vereceksin, tilkinin boynu bükük, kuşlar yedi, baykuş küskün :) Ayrıca tüm ülke birleşsek, herkes kucak çuval dolusu götürmeye kalksak bu yabani mahlukatın binde birini bile doyurma becerisi gösteremeyiz. Matematiğe ve AKLA aykırı bu imkansız. Sadece bir hülya... Ama insanlarımız hele de kentli doğayı zerre anlamamış ve tanımayan şaşkın insanlar; "ben ve doğa" konulu bir piyesten rol kapmak için bilinçsizce yarışır, boş ve manasız eylemler, enerji sarfiyatından ve reklamdan öte bir anlam ifade etmez. (şimdilik yazmaktan yoruldum sonra devam edeceğim) Saygılar, |
Sayın Odeh; sadece meraktan soruyorum. Çok güzel bir avatarınız vardı, neden kaldırdınız.
|
Hayır sayın Tura, kaldırmadım.. Görünmüyor mu yoksa! :(
Bilgisayara geçip kontrol edeceğim, uyarı icin teşekkür ederim. Saygılar, |
(...) Son bölüm:
Özetlemek gerekirse; İçinde bulunduğumuz ve yaşım gereği gördüğüm yıllar boyunca ben hiç dramatik bir mevsimsel değişme görmedim, yaşamadım. Dünyanın içinde bulunduğu koşullara uygun ve yavaş yavaş gelişen koşullar söz konusu... (memnun olmasak da böyle) Yani dramatik ağır kış koşulları asla söz konusu değildir. Bir diğer nokta da; yabani hayvanların aciz duruma düşmesi idi. Böyle olmayacağı, en azından doğal ortamdaki hayvanlar için söz konusu dahi ol-A-mayacağını, acizliğin yabani hayatla ve buradaki canlılarla değil, olsa olsa Şişli ya da Çankaya ya da Karşıyaka'da sokağa atılmış bir köpek, kedi ya da kafesinden kaçmış bir kuş için geçerli olabileceğini ifade etmeye çalıştım. Bir başka deyişle, doğal ortamında hiç bir canlı aciz olamaz. Bu, doğaya aykırıdır, yukarıda anlatmaya çalıştığım gibi... Sonuç olarak; insandan bağımsız olarak yaşamlarını sürdüren yabani hayvanlara ekmek, havuç, tahıl vs.. götürmek, bunun da aciz duruma düşmüş hayvanları kurtarma adına yapılması olsa olsa (zorlama ve iyimser bir çıkarımla) çocukların hayvanlara karşı şefkat beslemesini sağlamaktan öteye götürülemez. Saygılar, |
HABER: Suşehri'nde Yaban Hayvanları İçin Doğaya Yem Bırakıldı haberi
HABER: Karahall'da Yaban Hayvanlar in Doaya Yem Brakld haberi Sariveliler Avcılar Derneği http://web.ogm.gov.tr/Haberler/Haber...3108e&ID=13462 HABER: Rize'de Yaban Hayvanlar in Doaya Yem Brakld haberi Yaban hayata yem desteği Yaban Hayvanları İçin Doğaya Yem Bırakıldı 19 Ocak 2012 14:52 T.C KIZILOREN BELEDIYESI Kar nedeniyle yiyecek sıkıntısı çeken yabani hayvanlara yem bırakıldı Yabani Hayvanlara Yem Bırakıldı Haber - Knal keklikler a kalmasn diye dalara yem brakld haberi Bolu’da Halk Hayvanlara Sahip Çıkıyor « timur34 HABER: Yabani Hayvanlar in Doaya Yiyecek Brakld haberi Odeh...205 ve 208 sayılı mesajlarınızda aktardığınız engin bilgilerinize göre, yukarıda eklediğim linklerdeki kurum ve kuruluşlar meğer ne kadar da saçma sapan işler yapıyorlarmış ta farkına varamamışım (!!!)... Avcı dernekleri, gönüllü avcılar, Orman Genel Müdürlüğü ve Milli Parklar yetkilileri meğer ne kadar boş işlerle uğraşırlarmış ta farkında değilmişiz.. Bu kurum ve kuruluşlar, karda kışta açlık tehlikesi içinde olan yaban hayvanlarına yem-ot-tahıl vs. götürerek, vererek ne kadar beyhude işlerle uğraşıyorlarmış meğer!!!.. Sizin de belirttiğiniz gibi,''doğal ortamında hiç bir canlı aciz olamaz'' mış, ''boş ve manasız eylemler, enerji sarfiyatından ve reklamdan öte bir anlam ifade etmez.'' miş demek.. Keşke bu kurum ve kuruluşlara bir seminer falan verseniz de, gittikleri bu saçma sapan yoldan vazgeçmelerini sağlayabilseniz !!!.. Avcılar sizinle ne kadar öğünse azdır..ne diyeyim başka..artık size yanıt yazmaktan bende yoruldum.Bu son mesajımdır. |
Bir insana hitap etmeyi dahi kendinize zûl sayıyorsunuz! Neyse, sizin tarzınızla ifade etmek gerekirse;
Ey PRIA, PRIA! Matematik, matematik!... Tevfik Fikret şöyle der; "Ebedî bir şifâdır aldanmak..." Sizin tezlerinize(?) söyleyecek sözüm kalmamıştır, "sevinerek" bildirmek isterim... =) |
Yaptıkları saçma değil, ancak eylemleri yalnızca yabani bir hayat var, onu korumak isteriz, vs..
Teknik olarak bir kamyonet gıda olsa olsa küçük bir otobur sürünün öğle yemeğinden öteye gitmez. Ya aksam, ya ertesi sabah? Ya baykuş ya tilki ya keklik; boyunları bükük kalmıyor mu?! Lütfen hesap makinesini alın elinize ve çarpın. Not: Avcılar niye besliyor dersiniz ;) |
Alıntı:
Bakın bana da forum üyeleri ''pria'' diye hitab ederek mesaj yazarlar: http://www.agaclar.net/forum/905730-post1068.htm Ben de bunu gayet olağan karşılayarak, kızmadan birşeyler yazmaya çalışırım yardımcı olmak için: http://www.agaclar.net/forum/905841-post1072.htm Gereksiz yere alınganlık yapıyorsunuz..ve..kullanıcı adımı büyük harflerle yazarak bana bağırıyorsunuz.. |
Boş yere alınganlık gösteriyorsunuz... Hitap ederken adın tekrarı ve hafif yüksek ton, vurguyu ve odağı artırmak için birebirdir...
Biz farklı yerlerde tartışırken, sayın sözcüğünü sık kullanır, Türkçe ve nezaketi muhafaza için her söze dikkat eder, yazdıklarımıza özeniriz. Yalap şap yazıp geçmeyiz... Fikir ya da bilgi beyan etmeyeceksek, "Banane üleyn, dediğim dediktir" demez bilgilenmek icin sorarız... Boyle olunca haliyle, bilen de soran da sürekli öğrenir konumunu muhafaza etmiş oluyor... Saygılar, |
Sayın Odeh,
İnternet ortamında büyük harf, koyu ve kalın yazı yazmak kızgınlık anlamına da gelmektedir. Tartışma ortamında lütfen bu kurala dikkat ediniz. |
Sayın üzüm,
Uyarınız için teşekkür ederim, bunu çok iyi biliyorum. Ancak keşke sayın pria'nın adını da ansaydınız bu mesajınızda, daha da memnuniyet verici olurdu. Saygılarımla, |
Sayfa tıklanma rekorları kırıyor, kendimi röntgenci gibi hissediyorum, sürekli aktif kullanıcılara bakıyorum, ne çok kişi var bu sayfada.
ağaçlar.net'te bir başlığa bu kadar kısa zaman içinde bu kadar çok mesaj yazıldığını görmemiştim. |
Sayın Odeh,
Sayın pria'nın bu özellikte mesajı yok... |
Sayın üzüm,
Birkaç mesaj öncesinde var... Harf büyükmüş küçükmüş bunlar teferruat. Esas olan niyet elbette. Ben büyük harfle ismi yazdığımda inanın kalben gayet rahat ve gülümseyerek yazmaya başlamıştım. Ayrıca ilgili kisi kendine bir kabalığı rahatlıkla anlayacak ve yanıtlayacak kapasitede bir zat kanaatimce. Aleni ve net bir kusurumun olmadıgını düşünüyorum. Bu olmaz. Uğraşmamam zaten... Saygılar, |
En hızlı güncellenen sayfa olmuş.
İlk taşı ben atmıştım ;) Biraz hakarete bile uğradım... Silah tutan ve zevk için can alan kişilere benim de derin saygı duyduğum söylenemez. Herkesin kendi prensipleri var, sonuç alınacak gibi görünmüyor. Eser hanımın affına sığınarak alıntı yapacağım- "Bizim amellerimiz bizim, sizin amelleriniz sizin olsun." (el-Kasas, 28/55) Hiç bir bilimsel veya yasal bahane keyif almak için can almayı haklı gösteremez. |
Alıntı:
Tartışıyoruz, bundandır... :) Birkaç cümleye binaen birkaç sayfa yazmak icin oturdum vaktimi harcadım... Bir soruya yanıt aramak içindi... Ancak monoloğa dönmek üzere maalesef... Temenni ya da beddua dışında fikir içeren mesajlar konuyu daha da zenginleştirip bize de yeni ufuklar açar umudum, halen bâki... Herkese saygılarımla, |
Avcı doğanin dostudur.
Halen bir bilgi, veri ya da denenebilir bir metod içeren bir eleştiri görememek... Aslında hem sevindirici hem üzücü. "Allah belasını vermesin şu pis avcıların, kör olmayasıcalar" türünden sözler olmamalı böyle büyük bir zeminde... |
Sayın Jezebel,
Av ile ilgili dini tespit içeren mesaj sanırım birkaç sayfa önceydi. Din doktrinler içerdiğinden elma ile armut karışmaz. Konu ile ilgili hassasiyetiniz var ise, ricam, sayılarını verdiğim ayetleri değerlendirmenizdir... Saygılar yazmıyorum size, mukabele işte... |
Alıntı:
|
Bir insan olan Avcı, vicdanı ile hareket eder.
Yaralı, hasta, yavru, gebe, sakat bir hayvanı avlamaz. Avlanma felsefesine aykırıdır. Yapılırsa da bu eylem, ele geçen av, eylemi yapan avcı olmaz! Avcı, zehir kullanmaz, günlerce yemleme yapmaz. Avıyla karşılaştığında iki fişek (yivsiz tüfek ile) sonrasında avının kaçmasını sadece izler... Yaralı av bırakmamaya çalışır. Avcının o fırsatta avlayamaması, avın doğal hakkıdır, kaçar. Avcı onu bırakır. ...vs. Aslında belki de bu konu ile aklıma gelip "yahu boşver, kendin oku" dediğim Türk Kültüründe Av konulu bir yazı derlemek lazım. Bir tesadüf eseri -kaynak olarak da gösterdiğim- Türkoloji dergisi buna esin kaynağı oldu... Konu zenginleşir... |
Bir konuda daha berraklığa ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.
Avcılığın neden bir spor olduğunu konusu... İpe sapa gelmez ithamlara konu olan ve spor ile ilişkilendirilmesi hakaretamiz sözlerle eleştirilen Avcılık'ın spor olmasının temel nedenini sorgulama nezaketinde bulunan kişilerin rahatlıkla keşfedeceği çok basit nedenleri vardır. Spor, net ve katı kurallara sahip bir faaliyettir. Ayrıca insanın neden spor yaptığı konusu, insanın öğrenmek için ilkel oyun oynama tutkusundan, artık doğada elde etmesi mümkün olmayan başarı duygusunun tatmininden kişisel ego tatminine kadar geniş bir yelpazede ele alınıp tartışılabilir. Halen de tartışılmaktadır. İnsan neden boks yapar, neden sırıkla atlar, neden güreşir, neden ok atar, neden at biner... dalar, avlar, vs... Avcılık bir spordur. Çünkü kurallarla sınırlandırılmasında fayda görülen ama insanoğlunun "asla" vazgeçemeyeceği bir eylemdir. Vazgeçmek düşünülemeyecek ise kurallarla sınırlamak ve yenilenebilir kaynaklar yaratmak, bu aşamada da doğa ve insanın bütünleşmesinin önüne geçmemek, insani olan; ahlaki, dini, sosyal ve kişisel nedenleri ortak bir çizgide, amaçta buluşturmak her üç taraf için de (av/avcı/doğa) daha verimli olacağındandır... Diye düşüncelerimi özetlemek istiyorum, sayın Av, Avcı ve doğa dostları... Saygılarımla, |
Alıntı:
Aslında avcılığın çok daha büyük bir faydası daha var ama onu anlatmayacağım sonra linç kampanyası başlayabilir. ;) Şaka bir yana o tarafı doğa ile ilgili olmadığından agaçlar.net'in formatı dışında. Onu da başka ortamlarda anlatırız artık. |
"Ayı Kardeş" diye bir çizgi film var. Avcı arkadaşların izlemelerini şiddetle tavsiye ederim.
Orjinal Adı: Brother Bear |
Siz deyince fragmanına baktım şimdi, çizgi film izlemek benim için biraz zor ama bir ara izlemeye çalışacağım.
|
Alıntı:
http://i959.photobucket.com/albums/a..._3749278_n.jpg |
1 Eklenti(ler)
Bunun neresi doğa dostu olabilirki. olsa olsa doğayı katletmek. Vicdanla felan alakası yok. Bende elinde Tüfekle, tabanca, mavzer le geçliğini geçirmiş biri olarak kuş dahi avlamadım. Silah benim bildiğim savunma amaçlı kullanılır.
|
Sn. Elim, şimdi ben kurban bayramı sırasında rengi kırmızıya dönmüş haliçin fotoğrafını koysam, sayısız kesilmiş hayvanın başında ki ağlayan çocukların fotoğrafını koysam, sonra böyle din mi olur diye sorsam? Ne kadar mantıklı bir iş yapmış olurum?
Ya da makinede sırasıyla tık tık kafası koparılan tavukların fotoğrafını eklesem? Makinede derisi yüzülen danaların fotoğrafını eklesem? |
Sayın Syılmaz
Verdiğiniz linki okuduğumu söyleyip, teşekkür edip ayrılmak istiyordum ki, eklediğiniz fotoğrafı gördüm. Yıllar önce, avcı diye geçinen bir serseri (sizlerle alakası yok, siz de bana hak vereceksiniz ), o zamanlar, daha çok küçük olan oğlumun eline, kendi vurduğu 2 tane minik sincabı verip; -Bak nasıl vurdum ! demesi için bana göndermişti. O sincapların öldürülmesine, hiç bir mantıklı açıklama yapılamaz. Yazdıklarınızdan anladığım kadarıyla, bu örnek için aynı fikirde olmamız lazım. O halde, biz av-avcı karşıtlarına değil de, bilinçli avcı olduğunuzu söyleyen sizlere büyük iş düşüyor. Aranızdaki bu gibi kişileri eğitin, ayıklayın,psikoloğa gönderin, neyi nasıl yaparsanız yapın, halledin.Ve bize iç acıtan fotoğraflar yerine, yukarıda eklediğiniz türden, içimizi ısıtacak fotoğraflar gösterin... |
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Sn. Elim, yazacaklarımı şahsınızın üzerine almayın lütfen, genele yönelik yazıyorum.
Sn. Elim'in eklediği fotoğrafa katliam demek bana göre büyük haksızlık, katliamın fotoğrafını birazdan ekleyeceğim ve neden bu katliama gerek duyulduğunu anlatacağım. Şimdi sürekli olarak söylüyorum ya, avcılık karşıtı olanlar, kurallara uygun yapılan avcılığın hayvan nesline zarar verdiğine yönelik herhangi bir bilimsel çalışma koyamıyorlar, koyamazlar da. Ben kendim bunu yapayım ve neden avlanılması gerektiğini, bunun hangi bilimsel çalışmalarla tespit edilmesi gerektiğini, yapılmazsa ne olacağını sırasıyla anlatacağım. Aşağıda Isparta/Aksu örnek avlağı için Süleyman Demirel Üniversitesi Orman Fakültesi, Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Bölümü öğrencileri tarafından yapılan bir çalışmanın linkini ekliyorum. http://edergi.sdu.edu.tr/index.php/s...File/2129/2326 Özetle bahsi geçen bölgede kaç tane yaban domuzu yaşadığı, sürek yöntemiyle domuzlar kaldırılarak sayılmış (erkekler, dişiler, yavrular ayrı ayrı sayılmış). Sonra doğal dengede 1 hektarda kaç domuz yaşaması normalse, fazla olanlar için kota koyularak avlanması (çalışmada hasat edilmesi diye geçiyor) tavsiye edilmiş. Şimdi avcılığa karşı biri hemen diyecek ki, kardeşim hektarda 10 domuz olsa ne olur 30 domuz olsa ne olur? Sanane? İşte sanane deyip, bilimi görmezden gelmenin sonucu. Aşağıda ki fotoğraf avcılık fotoğrafı değildir. Zirai mücadele fotoğrafıdır. İş zirai mücadeleye kalınca yapılan katliamın fotoğrafıdır. Yeni Zelanda'da devlet desteğiyle, sayısı aşırı artan tavşanlara karşı bir haftasonunda öldürülen (avlanan demiyorum bakın) 14.799 adet tavşanın fotoğrafıdır. Halbu ki insanın da doğanın bir parçası olduğu ve onunda avcı rolüne sahip olduğu daha iyi anlaşılsa, bu tavşanlar kurallar, kotalar, limitler çerçevesinde sezonunda avlanmış olsaydı, hem ziyan olmamış (etleri) olurlardı, hem de aşağıda ki gibi bir fotoğraf olmazdı. http://i959.photobucket.com/albums/a...1761040794.jpg |
Kurallara uygun ve yerinde yapılan Avlanma ve Avcılık faaliyeti "katliamı ÖNLER" önermesinin bal gibi bir kanıtını sayın syilmaz'dan "öğrenmiş" olduk... (Nasıl? Düzgünce tartışarak)
Tebrikler sayın syilmaz. Çok önemli bir vurgu. Saygılar, |
Sn. Elim, yazacaklarımı şahsınızın üzerine almayın lütfen, genele yönelik yazıyorum.
Sayın yılmaz, zirai mucadele gereği olarak göstermiş olduğunuz resim, olayın çok daha vahim olduğunun bir kanıtı... Siz fikir ve düşüncelerinizi taşımış olduğunuz duyguları paylaşırsınız, bende kendi düşünce ve bakış açımı yazar çizerim. Zirai mücadele gereğide olsa bu haklılık kazandırmaz. Bunu doğanın kendi yöntemlerine bıraksak olmazmı? Doğada hayvalar zaten biri diğerini yok ediyorlar. Bu onların yaşam gereğidir. Doğasında var. Bizlerin dede ve ebeden gördüğümüz zirai mücadeleler var. Bağ ve bahçelerimizden yaban hayvanlarını uzaklaştırmak için korkuluklar ve farklı ses çıkaran tedbirler alırdık. Ben şahsen kendi ailemde Bağa bahçeye zarar veriyor diye öldürme yöntemini seçmedik. Bakın ben içanadolu da büyüdüm. Bölgemde; tavşan, keklik, bıldırcın, tilki, güvercin hatta serçe kuşu nu dahi nadir görürsünüz. Keklik sesini köyümden işitirdim. Bunlar kendiliğinden yok olmadı. Köyümüze ve bölgemize sürek avı yapmaya gelen gurup halinde avcılık yapan insanların eylemi sonucu yok olmuşlardır. Her ne olursa olsun tedbir farklı olmalı, öldürme olmamalı. Birey veya kurum, kuruluş olması haklılık kazandırmamalı... |
Alıntı:
Avcı doğa dostu mudur tartılışılır belki ama avcının hayvan dostu olmadığı kesin. Peki insan hayvan dostu mudur? İnsan; evreleyip, ehlileştirip kendine benzettiklerini, kendine bağımlı hale getirdiklerini nasıl dostum diyebiliyor? Onların yabanda insanın dostluğuna mı ihtiyacı var. Yabanda vahşi değiller mi? Ehlileştir, kendine muhtaç haline getir, sonra dostum de... Ondan aldığın hakları önce al, sonra hayvan hakları diye ona vermeye çalış. Ve bu insanın sorununun sorumluluğunu bir grubun_ avcıların_ üstüne yık. Kendini akla.. Hadi avcılar masum değil avcı olmayan insan çok mu masum? Niye çuvaldızı yiyen _kabamızdan_ hep biz avcılar oluyoruz? Elinizde iğne yok mu? Ayı insanın dostu mudur? Örneğin; Ayı ve ondan yapılmış oyuncaklarla _ yatağına alıp uyuyan_ büyüyen bir çocuk ormanda ayı ile karşılaştığında _ onun alanına girmişse ve yanında yavruları da varsa_ boynuna sarılıp, kucağına mı alacak.:) Hayvan hakları adı altında, insanın avcı olanını doğanın düşmanı gibi göstermek vicdanını aklanma isteğinden doğuyor olmasın? Hadi doğanın ve hayvanın insanlaştırılmasında biz avcılar masum değiliz, siz çok mu masumsunuz? Paleolitik dönemden bu yana yaşananlardan sonra elinizi yıkayıp arkanızı dönüp gidebilir misiniz? |
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 22:34. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025