agaclar.net

agaclar.net (https://www.agaclar.net/forum/)
-   Üyelerin Kaktüs ve Sukulentleri (https://www.agaclar.net/forum/uyelerin-kaktus-ve-sukulentleri/)
-   -   Kaktüslerim, uzakta olan bir dostumun hasretini çağrıştırır (https://www.agaclar.net/forum/uyelerin-kaktus-ve-sukulentleri/11103.htm)

berduray 12-04-2009 20:04

Sevgiyle dokunulan birşeyden, karşılık almamak mümkün mü?, siz de karşılığını almışsınız, sizin verdiğiniz sevgi ile adeta havai fişeğe dönmüş.

Mermaid 14-04-2009 23:47

Merhaba, Allah rahmet eylesin dostunuza ve tüm kaybetiklerinize ve kaybettiklerimize...
Sanırım ölümün en acı yanı özlem. Acıya alışıyor insan ama özlem o gitgide büyüyor içinde insanın. Hiç bir umudun olmadığı bir özlem bu, sadece anılar var hatırlanan.
Geride güzel anılar bırakabildiysek hatırlanacak ne mutlu bize,
Sanırım en güzeli sizin de dediğiniz gibi yeni bir hayatta yaşatmak kaybettiklerimizi
Kimbilir belki duyarlar seslerimizi.......

selenn 15-04-2009 12:47

Bir çoğumuzun ya da yakınlarımızın başımıza gelmiyor mu bu durum? Ne kadar acı verici bir süreç, insan sağlıklıyken her anı işte bu nedenle dolu dolu yaşamalı bence.Hissettiklerinizi, arkadaşınızın yerine kendinizi koyarak o kadar güzel satırlara dökmüşsünüz ki hakikaten üzülerek okudum. Acınızı ve üzüntünüzü paylaşıyorum. Size sabırlar diliyorum. Başınız sağolsun.

mel-i 16-04-2009 14:12

Hayat böyle ; hiçbirşey tastamam olmuyor...
Sayın mermaid güzel dile getirmiş. Hepimizin hayatında imkansıza özlem vardır.
Sayın kartalpine, değerli dostunun ailesi ve tanıdığı herkese metanet ve sabır diliyorum.

turkuazmavisi 20-04-2009 08:43

Bir çiçek bu kadar mı güzel açar dedirtircesine....

mel-i 21-04-2009 18:21

Gösterdiğiniz ilgi ve sevginin buselerini toplama zamanı...
Kaktüsleriniz çiçek verme yarışına girmişler gibi görünüyor. Ne mutlu size ...
Bizde hayranlık ile seyrediyoruz.

mel-i 27-04-2009 19:23

Tarihin mistik kokusunu getirdi bize ''Bedrettin'' .
Hoşgeldin.
Ellerinize sağlık...

mel-i 04-05-2009 16:18

Birinci kaktüs
 
1 Eklenti(ler)
Merhaba,
Zaman çabuk geçiyor , yaklaşık dokuz ay olmuş ağaçlar net üyeliğim. Burada güzel örneklerini gördükten sonra bendede başladı bir kaktüs sevdası... Son dört aydırda gittiğim her marketten, gördüğüm her seradan bir kaktüs toplamak ile sürüyor.
Henüz hiçbirinin taşıdığı isimleri ve kişilikleri yok. Yalnızca birinin benim için bir anlamı var, sizlerle onu paylaşmak istedim.

Başlarkende söylemiştim ya hayat kısa ve zaman akıp gidiyor. Kendisini bu zaman sürecinde unutanlar vardır belki benim gibi , sonra kendim için ne yapıyorum diye sorduğunda ; bir süre sessiz kalıp aman işte yapıyoruz birşeyler deyip devam ederiz. Ve bir gün benim için manevi değeri olan bir şans yakaladım. Zaman ve koşullar ne olursa olsun kendim için birşeyler yapma zamanı olduğunu düşündüm. O günü gizemli ruhumunda duaları ile müthiş bir enerji ile bitirdim. Dönüşte markette kaktüsler arasında bu kaktüsümü gördüm. Bir an bana o günü anlatmıştı.

Gövdesinde martının kanadını anımsatan bir sürü yaprağı vardı sanki bıraksanız uçacak gibi...
Ve ben o gün bütün martıları uçurmuştum gökyüzüne.
Adı "özgür kaktüs", istediği zaman herşeyi yapabilir.

Eklenti 76231

Benim yazım küçük bir deneme idi. Bu konunun üstadı sayın kartalpin gibi güzel ifade etmek kolay değil .Kendisine ve okuyan herkese
Saygı ve sevgilerimle...

mel-i 05-05-2009 15:58

Bu sayfalarda hiç yalnız değildiniz biz size okuyarak eşlik ediyorduk. Bundan sonrada eminim yalnız kalmayız...
Yaşayıp ,hissetiğim birşeyler paylaşmak istedim ve sayın kartalpin öyle bir betimlemişki benim yazdıklarımı hayran kaldım.
Bu kocaman yüreğiniz için ben size teşekkür ederim.

Saygılarımla...

M.Sema 07-05-2009 10:48

Birinci kaktüsüm
 
1 Eklenti(ler)
Gerçekten ilk aldığım ve diğerlerinden önce çiçek açarak balkonumuzu, gözümüzü ve gönlümüzü şenlendiren ilk kaktüsümdür bu kaktüs. Ona İlkim adını verdim.

Eklenti 76890

İnsan hayatında ilklerin hep büyük bir önemi ve yeri olmuştur. İlk aşkınızı, ilk arkadaşınızı, ilk ayrılışınızı, ilk acınızı.... unutamazsınız. Belki unutmak istemez belki de sık sık düşünerek her dem canlı tutarsınız hafızanızda.
Dilerim hatırladığınız ilkler daima güzel, mutluluk verici, hayata sıkıca sarılmanızı sağlayıcı olurlar.

M.Sema 08-05-2009 08:04

Asıl biz size teşekkür ederiz.:)

mel-i 08-05-2009 12:22

Sayın M.Sema,
Kaktüsünüzün ismi gibi çiçeğide mükemmel görünüyor. Güle güle büyütün ''İLKİM'' i.
İlkim öyle anlam dolu bir isim olmuş ki , söylerken içinizden kopup geliyor ,diğer ilklerin arasından...
Devamını merakla bekliyorum.
Sevgiler...

Arzu Kasapoğlu 10-05-2009 18:03

Kaktüsünüzün çiçeği çok güzelmiş. İnsan gerçek olduğuna inanamıyor, mucize gibi :)

Arzu Kasapoğlu 10-05-2009 18:04

Sevgili mel-i ve M. Sema, hikayelerinizi zevkle okudum.

İkinize de teşekkür ederim.

kartalpin 10-05-2009 19:14

Sayın Arzu Kasapoğlu,
Mel-i ve M,Sema gibi sizi de "Birinci Kaktüs"başlığınızla görmek istiyoruz.. Lütfennnn .. İkinciler, Üçüncüler de...... gelecek hep birlikte

M.Sema 11-05-2009 11:15

Sevgili Mel-i, Arzu Kasapoğlu iyi dilekleriniz için ben teşekkür ederim.

COYOTE 11-05-2009 11:26

Sayın kartalpin bende kaktüslerim çiçek açıyor diye hava atıyorum. Sizin kaktüslerin çiçeklerini görünce havam kaçıyor maalesef(:p Ben hikaye yazamıyorum acaba ondan mıdır???:)hepsi çok güzeller gerçekten.

M.Sema 11-05-2009 11:27

Ve Kartalpin; kelimeler kifayetsiz kalıyor bu çiçekleri görünce. Hatta gözlerim bile gördüklerine inanamıyor. Ne diyeyim çok çok teşekkürler.
Sizin dedikodunuzu şurada :Her hafta bir konu üzerine söyleşiler başlığında yaptım hiç ses yok kimseden şimdi ben de hüzünlendim.

mel-i 11-05-2009 19:07

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi Arzu Kasapoğlu (Mesaj 418317)
Sevgili mel-i ve M. Sema, hikayelerinizi zevkle okudum.

İkinize de teşekkür ederim.

Sevgili Arzu Kasapoğlu sizinde harika kaktüsleriniz olduğunu forumda görüyoruz. Sizin hikayelerinizide burada okumak isteriz. İçinizden gelen birkaç cümle işte..
Ben teşekkür ederim sevgiler....

Arzu Kasapoğlu 11-05-2009 19:53

İnşallah bende kaktüslerime sizler kadar güzel hikayeler yazabilirim.

M.Sema 12-05-2009 09:06

Gene çok güzel bir hikaye ve çok güzel bir kaktüs, sağolun, varolun.

Minem 13-05-2009 13:32

Sevgili Kartalpin çok güzel bir Şem-ü Pervane hikâyesiydi. Aslında benim için hikâye olmaktan çok öte hayattan kesitlerdi. Dostlarınıza iyi bakın.

Aramadıkça bulamazsın-Âşığın kârı da budur;
Sen kör oldukça O'nu arayamazsın ki bulasın..
(Mevlana)

yasemin_38 13-05-2009 14:41

Sevgili Minem gibi, ben de Kartalpin'in kırkdokuzuncu kaktüs hikayesini okuduğumda Mevlana'yı hatırladım... Şem-ü Pervane hikayesi bende Mevlana ile Şems'in hikayesiyle özdeşleşti... Bu sayfaya Mevlana'nın Şems için yazdığı şiiri ile katkı koymak isterim... Sevgilerimle...


"duydum ki, bizi bırakmaya azmediyorsun. etme!
başka bir yar, başka bir dosta meylediyorsun. etme!
ey ay, felek; harabolmuş ziyan olmuş, sebebisin.
bizi öyle harap, öyle ziyan ediyorsun. etme!
ey makamı var ile yokun üstünde olan!
sen varlık sahasını terk ediyorsun. etme!
sen yüz çevirecek olsan, ay kapkara olur gamdan.
sen ayın da evini yıkmayı kastediyorsun. etme!
şekerliğinin içinde zehir olsa, dokunmaz bize
sen zehri şeker, şekeri zehrediyorsun. etme!
harama bulaşan gözüm, güzelliğinin hırsızı
ey hırsızlığa da değen! hırsızlık ediyorsun. etme!
aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer,
aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun? etme!
isyan et ey arkadaşım; söz söyleyecek an değil!
aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun. etme!"

mel-i 23-05-2009 15:24

İkinci kaktüs...
 
2 Eklenti(ler)
Merhabalar....
Yaz geldi ,havalar güzelleşti , içimiz kıpır kıpır değil mi?
Sizlerle tanıştıracağım kaktüsümün bir hikayesi yok. Fakat iki özelliği var .
Birinci özelliği ; Benim ilk çiçek açan kaktüsüm bu yüzden özel .
İkinci özelliği ; Bu aralar günlerim yoğun geçiyor, nedeni ise kız kardeşimin düğün hazırlıkları. Kendisi bir ay sonra evleniyor ve ben bu kaktüsümün çiçeğini ona armağan ediyorum. Hayatı ve evliliğide bu kaktüs çiçeği kadar nadide , güzel ve mutluluklarla dolu olsun.

Sevgilerimle...

Eklenti 80780 Eklenti 80781

k0900 23-05-2009 17:13

Sn. kartalpin, bekliyoruz.... :)

4.tekilkişi 24-05-2009 17:57

Tutamadım kendimi
 
Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi kartalpin (Mesaj 398148)

Bazı geceler Claudio Monteverdi dinlerken (özellikle madrigallerden “Hor ch'el ciel e la terra” ) Kibelemi masanın üzerine koyar tüm detaylarını izlemekten büyük keyif duyarım.

“Müzik, gökle toprak arasında bir ahenktir” demiş bir büyük insan (Konfüçyüs) ne güzel söylemiş.. HAVA ile TOPRAK her seferinde yeniden yorumlanır durur bana Kibelem ile.. Sizde bu kaktüsümü KİBELE ye benzettiniz mi?.

Kesinlikle KİBELE.. Toprak rengindeki bi kaktüse başka hangi isim bu kadar yakışırdı ki. Üstelik eteklerine tutunmuş küçük küçük yavrular doğurganlığın simgesi değil de ne! :)

Kırküçüncü kaktüse artık dayanamayıp, ben de birşeyler yazmak istedim.

Sayın Kartalpin, hikayelerinizde andığınız şiirler ve şairlerin yanında; hikayeleriniz içindeki hikayelere/anlatılara aşinayım. Fakat sizin hikayelendirme tarzınızla (da) bir başka havaya bürünüveriyorlar. Sanki andığınız şairleri ben ilk defa tanıyor yahut şiirlerini ilk kez duyuyor gibiyim. Öylesi farklı bir atmosfer yaratıyorsunuz ki kelimelerinizi düğümleyip birbirine...

Nasıl ki, usta yazarlar rastgele seçmezler yarattıkları karakterin isimlerini. Nasıl bir ruh ve kişilik verdiyse kahramanına, ismini de ona göre veriyorsa, sizin yaptığınız isim sembolizasyonu da muhteşem. Kaktüsleriniz bir romanın kahramanı gibiler... Sanki artık sizden çıkıp bizim oldular, artık bizim dünyamıza dahil edildiler. Aklımızdalar, sevdiğimiz bir karakterin ismi gibi resmi gibi zihnimizdeler artık..

Bir dergiyi, bir radyo kanalındaki programı takip eder gibi sizin kaktüslerinizle yazdığınız hikayelerinizi takip ediyorum. Aslında bu, eskiden romanların bölüm bölüm gazetelerde tefrika edilmesi gibi, heyecanlı bir bekleyiş haline geldi bende. Genelde geceleri okuyordum. Çünkü hayal ettiğim duygulu sesiniz geceye daha yakışır gibi. Sizin seçtiğiniz bir müzikle beraber bize kaktüslerinizi; aslında onlar üzerinden dostlarınızı anlatmanız; hatta hatta onların da aracılığıyla sizi tanıyor olmak inanılmaz etkileyici.

"Bir arkadaşa bakıp çıkacağım" cümlesindeki acelecilikle dün geceden kaldığım kırküçüncü kaktüsünüzün hikayesini okuyup yarınki sınavımın hazırlığına dönecektim ancak Kibele'nin de etkisiyle dayanamadım artık :) Ve şimdi karar verdim. Diğer hikayeleri de okuyup rahatlamalıyım. Ki bütün hafta aklım burda kalmasın.

Teşekkür ederim.... ( Ne için? Bilmiyorum :) )

Hamiş: Jazz müzikle yeni yeni tanışıyorum, sizin seçimleriniz bana yol gösteriyor.

4.tekilkişi 25-05-2009 00:22

hasret çağrıları..
 
En sevgili kişinin en sevebileceğim bir hediyesi olan orkideme nasıl bakarımın telaşıyla buldum bu siteyi. Ve hoş buldum Sayın Kartalpin, zaten hoşlanmamak ne mümkün ya da namümkin. Orkideler, mum çiçekleri, yaprak güzelleri ve derken kaktüsler... Agaclar.net benim için çiçek dünyası, bitki dünyası, bilgi dünyası oldu. Bilgiye her zaman açım, okudukça okuyorum, okudukça doyuyorum. Harika bir his. Acayip tatmin edici, mutluluk verici bir alışkanlığa dönüştü benim için burası.

Kaktüsleri, (ilk defa duyuyordum) sukulentin ne demek olduğunu öğrendim. O ikisiyle ilgili başlıklardaki tüm sayfaları okudum neredeyse. Bilgilendim ve 'ben de bakabilirim' cesaretini edindim. "Kaktüs Kardeşliği"nde insanların -çıkar gözetmeksizin- birbirleriyle olan paylaşımlarını gördüm. Şaşkın bi mutluluk yarattı bende. Her yere ara ara göz atıyordum ama, "Kaktüslerim Uzakta Olan Bir Dostumun Hasretini Çağrıştırır " bölümüne bir türlü girmek istemiyordum. Galiba beni iten, "uzak", "dost" ve "hasret" kelimelerinin üçünün birden bir cümleye sığdırılmalarıydı. Ne ağır bi cümle.. Ağırlığı kelimelerin tek başlarına bile anlattıkları bir hüzünden kaynaklanıyordu. Birtürlü girmek istemedim. Üç dört kere tıklamak üzereyken geri çekildim. Fakat gün geldi; giriverdim işte.. Sanırım o üç kelimenin içindeki "dost" beni çağırmıştı, davet etmişti beni. E davete icabet etmek gerekti. Geldim. Ve beni korkutan o hüznün içine gömüldüm gibi.. Hiç tanımadığım birinin hiç tanımadığım çocukluk aşkı ve onun kedisi için ağlayabildim... Fakat bu, bu beni mutlu etti. Başkalarının hüzünlerinde bile kendimce acı duyuyorsam, ben yaşıyorum (insanca) demek değil mi? Henüz bencilleşmemişim henüz kirlenmemişim demek değil miydi? Kendi adıma sevinmiştim.

Gece geldi, hüzünle beraber. Ama bu hüzün sevgili bir hüzün, İnsanın kendisinin davet ettiği bir hüzün.. Yine dayanamadım. Çıktım geldim kitapların içinden kaktüslerin içine. Dikenleri varsın batsın, (acısını belki yarın hissedicem ama) azp kökünden gelmiyor muydu azap. Bu acıda bir lezzet buluyoruz ki buradayız.

Benim (sevgili Cemboa'nın gönderdiği) bir Lithops'um bir Titanopsis'im ve Adenium'um var. Henüz birbirimizi tanıma aşamasındayız. Bana kendi hikayelerini anlatmalılar ki ben de inşallah size.... Ama öyle sanıyorum ki dillenmelerine daha çok var :)

Sevgili mel-i ve M.Sema'nın kaktüs kızlarıyla tanışmaktan da mutluluk duydum. İlkim'in sadece adı bile çok güzel, Ve mel-i'nin kızkardeşine sunduğu kaktüsünün çiçeği bir gelin çiçeği kadar şık :) Maşallah..

M.Sema 25-05-2009 10:17

Sevgili mel-i, kardesinize mutluluklar diliyorum. Hoşgeldiniz ssadece zannederim sizde bizi hüzünlü sularda yüzdüreceksiniz. Sadece bir his benimki. Ve kartalpin; ne güzel sizinle ve kaktüslerinizle birlikte olmak.

mel-i 25-05-2009 18:27

Sevgili Ssadece , sayın kartalpin'in büyülü sayfalarına hoşgeldiniz. Okumaya başladığınız zaman bir daha vazgeçemiyorsunuz.Tam bir tutku..
Bahsettiğiniz tüm duyguları bende bu sayfalarda yaşıyorum. Her hikayede yeni birşeyler öğreniyorum. Bildiklerimi içimde duyumsamaya çalışıyorum. Kaktüsler insana sevginin farklı bir boyutunu öğretiyor. Öğrendiğim için mutluyum. Ama hikaye yazmak konusunda zamana ihtiyacımız var...
Bende böyle küçük sunumlar ile kaktüslerimi sizler ile paylaşıyorum. Umarım sizinde bir gün boy boy kızlarınız olur :) Teşekkür ederim.

M.Sema dilekleriniz için teşekkür ederim. İkinci kaktüs hikayenizi merakla bekliyorum.

Ve Sayın Kartalpin , kaktüslerim sizin verdiğiniz cesaret ile hayat bulmaya devam edecek... Sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

4.tekilkişi 30-05-2009 23:53

Bahar geçmek üzere diye mi bu rehavet. Yazın bunaltıcı sıcakları henüz ziyaretimize gelmeden bu suskunluk niyedir kuzum :) Hadi ama.... Hergün girip içeri bakıyorum yeni bir kaktüs düşmüş mü buralara bir hal-hatır sorup tanışıklık edelim deyi, fakat hayal kırıklığım ve ben başlığın kapısını çekip gerisin geriye odamıza dönüyoruz :(

Sevgili M.Sema, sitemizin bölümlerini dolaşırken sizin "kaktüs köşenize" denk geldim. Ne kadar güzel görünüyorlardı. Ve, ooo buraya daha ne hikayeler yazılacak diye sevindim. Tebrik ederim.

Sevgili Mel-i, Özgür Kaktüs'e tekrar bakınca ayağa kalkmış ve tam da ismine yakışır gibi toprağa bağlılığa isyan eder bir hali var. Özgürlüğe kaçacak gibi... Diğer kaktüslerinizle de tanışmak istiyoruz.

4.tekilkişi 01-06-2009 02:27

Bir Lithops
 
1 Eklenti(ler)
Türk filmlerinde anneler kötü yazgılı kızlarını oturtup dizidibine de saçlarını okşar ya, " ah benim kadersiz evladıııım" diye. Artık sözü edilen kızın başına ne geldiyse... İşte benim 'Bir Lithops'umu alıp ellerime sevesim gelir: " ah benim şekilsiz kızım" diyerek. Hayır hayır bu bölümü baştan çekmeliyiz!!! Böyle bakmıyorum ben ona!

Eklenti 82825

Bu yavrumu yurtta görenler cismi gözleriyle bakanlar yani, tiksindiler ondan. 'Bu bu neye benziyooo' diye ürktüler nerdeyse... Kuzguna yavrusunun göründüğü gibi alıverdim bir hışımda ellerinden. Ya bebeğime güzel şeyler söyleyiniz yahut kuzum sonsuza kadar susunuz!

Gelenimiz gidenimiz çok oldu bu hafta. O gelenler bizim olmasalar da bir ayak uğrayıverdiler işte bize de. Sağ olmalılar nezaketen, sağ olsunlar. Ama ilk önce tuhaf bakışlar birbirlerine sonra bütün bakışlar benim üzerimde. Dudak kenarına yapışmış iğreti bi kıvrım. Üzüldüler kanımca çiçek derdine bu genç yaşta tutulduğum için. 'Atlatır atlatır daha genç' dedi biri içinden, 'çaresi yokmuş diye duymuştum bu hastalığın, can çıkana kadar çıkmazmış bu illet' diye söyledi belki de diğeri diğerine gözleriyle. Öteki 'bulaşıcı mıdır' telaşına düşüp yaklaşmadı bile.

Hiçbir şeye benzetemeyen de oldu, hiç benzemediği şeylere benzetenler de. Mesela kimi beyine benzetti kimi üzerine oturduğu yumuşak ete. Biri bedenin en zirvesindeyken diğeri en aşağıya en yakın yerde. Tezattı benzerlikler. Halbuki hepsi edebi sanatları çok iyi bilirlerdi belki hiç hayal etmediğim şeylere benzeteceklerdi, diye umdum-du. Umudum, duma duma dum! E teşbihte hata olmazdı amma, hata teşbihe çalışmaktaydı belki de. İyice ilginçleşmeye başlamışken bu illabirşeyebenzetmekistemeler, Lamba Cini ortaya çıksa da üç dilek dilesem istedim:

Bir, onları götür ıssız bir çöle bırak. İki, beni ve Bir Lithops'umu götür ıssız aynı çöle bırak. Bakalım orda kim kimi birşeylere benzetmeye çalışıyor. Bakalım o zaman o iklimde tuhaf görünen hangimiz oluyor. Ve üç, tüm bunlardan sonra hepimizi götür ıssız hayatlarımıza geri bırak. (Teşekkür ederiz, seni de yorduk sevgili Lamba Cini. Alaaddin'e selam söyle)

Kimi böbreğe benzetti kimi yüreğe... Hoş, yüreğe benzeten arkadaşın ne güzel bir kalbi vardı kocaman bedeninde. Ondan başka bir organ beklenemezdi. O hep yüreklere bakardı zaten. İçinde kalp taşıyan her insan onca kıymetliydi. Öyle gerçekten...

Kimliksizlik tartışmalarından sonra şekilsizlik tartışmasını mı yapacaktık şimdi de? Canım Bİr Lithops'um ben seni tüm formlara aykırısın diye seviyorum. Hiçbir şey gibi olmadığın için seviyorum. Onların her şeyi bir şeylere benzeterek algılama şekillerinden uzak tutuyorum seni, korkma. Sen farklısın ve ben seni bu yüzden seviyorum. Dikenlerin yok diye üzülme senin de bir gün çiçeklerin olacak.. Biri solacak ötekisi doğacak... Üzülme sen. Bakma onlara. Onlar kendilerince benzetme çabası içine girseler de "hayır, o Bir Lithops" diye ismini verdim hep. Ordaydın ya, duydun ya. Hala mı yüzün asık? Gül gayrı! Gülünce gözlerinin kısıldığını biliyorum.

Çevresindeki o kocaman çakıl taşlarını mı merak ettiniz? Bu onun sınavı. Güneşi daha yakından görmek/hissetmek istiyorsa biraz çabalamalı. Hep daha yukarıları hedeflemeli. Kendinden büyük olan ona şimdi kaya gibi görünen, gözünde büyüyen o çakıl taşlarını aşmalı, büyümeli büyümeli; Sonra izin var, nereye isterse gitsin. İsterse gidip Merkür'e yerleşsin... Söylememe gerek yok ama, birgün geri dönme ihtimaline karşı bugün aştığı çakıl taşlarını yanında götürmeli.... Ki odamızın yolunu bulabilsin.....

4.tekilkişi 01-06-2009 02:29

Öyküsüzlükten kendi öykümü yazdım. Yaptığınızı beğendiniz mi?! :))

M.Sema 01-06-2009 09:22

Ne yaptıysak iyi olmuş:), çünkü yazdığınız öyküyü çok beğendik.:)

4.tekilkişi 02-06-2009 01:36

Sayın M.Sema beğendirebildiğim için çok mutlu oldum. Teşekkür ederim.

Ve Sayın Kartalpin, öykülerini hayranlıkla hatta büyük iştahla okuduğum sizin, benim bu öykümsü yazımı beğenmeniz ve beğeninizi bu kadar güzel kelimlelerle ifade etmeniz beni ayrıca mutlu etti. Kendimle gurur duydum, küçücük miniminnacık naçizane...
Bir Lithops, niye gece gece ışıltılar saçtığımı merak edip sordu, anlattım. En çok sizin kendisiyle ilgili yazacağınız öykünüzü merak etti. Ve hoş bir müzik de eklemenizi rica ediyor, zira benim zevksizliğimden kulakları paslanmışmış.

4.tekilkişi 03-06-2009 00:55

Hikaye içinde hikayeler... Muhteşem sahneler yarattılar zihin perdemizde. Teşekkürler Sayın Kartalpin. Ve dikkat etmediğiniz halinizle bile çok dikkatli olduğunuzu söylemek isterim imla konusunda :) Bu sayfalarda hiçkimse edebiyatçı değil, herkes kaktüslerin Leyla'sı Mecnun'u..
Evinizde size eşlik eden diğer şekilsizleri ve sizin gözünüzden onların hikayelerini dinlemek yine yine ve yine çok güzel. Lithopslarınız da çok güzeller gerçekten..

Bir Lithops'a not: Çabuk büyü lütfen :)

4.tekilkişi 09-06-2009 01:33

Sayın Kartalpin,

Bugün Feridüddin Attar'ın Mantık'ut-Tayr'ını andım. Daha çok bilinen adı ile Simurg'un hikayesi. Hemen aklıma siz geldiniz. Bir Vahdet-i Vücud anlatımı. Tıpkı kaktüsleriniz ve siz gibi... Onlar sizden bir parçalar gibi. Her biri ayrı bir güzel ama aslında hepsi de siz! Gerçi onlar mı sizin parçalarınız yoksa yoksa siz mi onlarda vücud buluyorsunuz ayırmak mümkün değil. Yekpare biçimde ayrılmaz bir vücud...

Hadi lütfen, diğer kaktüslerinizle tanışmak istiyoruz... Biraz sabırsız olabiliriz, sizin zamanınızın olup olmadığını düşünemeden sizden öykü ısrarımız oluyor... Kusrumuza bakmayın, ama alıştırdınız bir kere. Alışmak dedik ya, 21 günde insan beyni otomatik olarak 20 gün boyunca yapılan şeye adapte olup onu tekrarlıyormuş. Bir alışkanlık edinmek için 21 gün boyunca aynı "şey"i tekrar etmek gerekli ve yeterliymiş.
Sizin öykülerinizi 21 gün olarak değil de (çünkü dayananılmıyo devamını okuyuveriyoruz hemen) 21 öykü olarak ele alsak.. Aynı işlemi 21 kere yapmak... "Beyincim" bunu da alışıklık olarak algılar heralde. Ki 50. öykünüzü paylaşmış bulunuyorsunuz. 21 çarpı 2, iki kere alışkanlık demek :))

E bu kadar müptela var açık ve gizli. Bize bir iyiliğiniz dokunsun artık...

4.tekilkişi 10-06-2009 11:42

O sözcüklere dokunmak istedim, belki bana da aşka dair birşeyler söyler...

Selim Amca'nızla tanışmış olmaktan mutluluk duyduk. Ve adını kaktüsünüze veren has Selim Amca'ya da rahmet dileyelim..

Çok teşekkür ederiz, Sayın Kartalpin.
(Umarım ısrarımı hoş görmüşsünüzdür. Ve aslında ruhunuz da arınmış olmuyor mu? Hayatın yorduğu hislerinizi dinlendirmez mi kaktüs dostlarınız?)

Sevgiyle kalın..

Arzu Kasapoğlu 14-06-2009 17:01

Çok güzeller sayın kartalpin :)

kartalpin 14-06-2009 21:07

Teşekürler
 
Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi Arzu Kasapoğlu (Mesaj 445014)
Çok güzeller sayın kartalpin :)

Güzel olan sizlerin ruhu, onlar sadece bir ayna:)) Ruhunuza teşekkür ederim

4.tekilkişi 20-06-2009 22:32

1 Eklenti(ler)
O benim ahtapot sevgilim. O benim yeşil kollu prensim. Titanopsisim...

Sanki bütün çiçekler dişi fakat o erkek. Hepsini kızlarım kızlarım diye severken, içimdeki annelik genlerinin etkisi olsa gerek, bu yavrumun cinsiyetini ayrı tutuyorum gayri ihtiyari. Sanırım beni yanıltan ya da şaşırtan mı demeliyim, onun o ahtapot kolları. Birsürü kolları ile sevgili olur, hep daha çok daha çok sarılan bir sevgili. (Keşke sevgililerin de o kadar çok kolu olsa:) ) Beni sarıp sarmaladığını hayal ederim bazen, bir dost gibi bir sarılması ile bütün dertleri alıp götüren. Gerçi dostlarımız uzakta olduğu için beni yine Titanopsisim kucaklar, herkes için herkesin yerine sarılır bana. Yani ben öyle duyumsarım, onu yaşarım.. Bazen de onunla dans ederim, o benim kavalyem olur. Ben papatya gibi esmer ve ince, onun ruhu ezilir beni görünce...

Eklenti 88371

Yeşil.. Yaş-ıl. Yaş, diri, bünyesinde yaşam belirtisi taşıyan anlamında. İşte o yaşıl kollarıyla benim yaşamımı renklendirenlerden birisi artık. Kendinde biriktirdiği tüm yaşam enerjisini bir küçük korkak dokunuşumla bana veriyor. Canlanıveriyorum ben de. Cana geliyorum, tekrar hayat buluyorum.

Pütürlü elleri vardır. Sanki nasır tutmuşlardır, büyümeye çapalamaktan... (Çaba toprağı işlemektir bir nevi.) O elleriyle tutar ellerimi, kutu kutu pense oynarız bir başımıza, aç kapıyı bezirgan başı oynarız: Bir sıçan iki sıçan üçüncüyü ararız.

Sayın Kartalpin'i ortamıza alıp soralım, kapı hakkı ne alırsın ne verirsin? Sırtındaki yadigar olsun. (Belki bir isim bırakır Titanopsis'e?)


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 05:29.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)

Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025