Sn. gilan şu anda sizin orada sıcaklık ne alemde? Belki de patlıcanlar sıcaklık düşük diye büyümüyorlardır. Bir de kabağın yanına patlıcanı ekmeyin derim çünkü yer dar.

Genel görüntüyü ben de merak etmekteyim. :rolleyes: Sukulentleriniz nerelerde sevgili gilan? http://www.agaclar.net/forum/attachm...9-11.05.48.jpg Ferforje üzerinde çok şık duruyor, tablo gibi olmuş maşallah.. :)

Oxalis ile ilgili fikrinizi çok beğendim. O saksı hazırladığımdan beri bana biraz fazla koyu oldu gibi geliyor. Hatta colocasia aslında açık yeşil patates sarmaşığıyla daha çok yakışırdı diye düşünüyorum. Sizin önerinizden sonra acaba oxalisi araya sokuşturabilir miyim diye bakındım ama şu an yer yok gibi. (Ufak taş saksının boşalması da çok işime gelirdi. :rolleyes: ) Artık cosmoslarda bozulma olursa aklımda. :)

Muzu ben de çok sevdim. :) O da yerini sevmiş gibi. Geldiğinden beri 2 haftada ikinci yaprağını çıkarıyor. Ve de her bir yaprağın fırın tepsisi kadar olduğunu düşünürsek kolay bir iş değil. :p

Mayıs ayının ilk yarısı 30 derece, ikinci yarısı 20 derecede geçti diyebilirim, öyle tuhaf bir hava. :) Domates, biber, kabak ve hatta tüm diğer çiçekler çok güzel gelişiyor. Bir tek bu patlıcancıklar çok yavaş. Bunları bir arkadaşım tohumdan yetiştirip vermişti, diğer sebzeleri hep fide halinde hazır aldım. Bu mu bir fark yarattı bilemiyorum.

Yer konusunda aslında haklısınız ama başka hiç yerim yok. Aslında o uzun saksılar fotoğrafta göründüğünden biraz daha iri, normal standard uzun saksılardan bayağı daha büyükler. Bir de sebzelerin ihtiyaç duyacağı besin takviyesini yapıyorum, o yüzden şansımı deneyeceğim. :rolleyes:

Gilan'cığım, patlıcan fideleri yerlerine alışıp kök gelişimlerini tamamlayıncaya kadar yavaş büyüyorlar.
Düzenli hava sıcaklığına kavuştuklarında birden atağa geçerler merak etme.

15 günde bir yapraktan besin verirsen daha sağlıklı olurlar, saksıda oldukları için yeterince besin alamayabilirler.
Bir de yaprak bitlerine karşı dikkatli olmanı öneririm, patlıcan ve biberlere çabuk musallat oluyorlar.
Yaprakların altını kontrol edersen çabuk yakalarsın.

Ve sonunda Acer'imi aldım! :)

O kadar tuhaf denk geldi ki, bir kez daha 'kader' dedim. :) Yaklaşık 2 aydır Acer palmatum 'Fireglow' arıyorum. Kaç tane serada sordum. Yok değil, var, ama en büyüğü 40-45 cm. Bloodgood ve hatta Emperor 1 bile 2 metre boylarında gayet de uygun fiyatla bulunabiliyor oysa ama takıldım bir kere Fireglow'a... En son hafta içi sadece japon akçaağacı satan bir aile işletmesine gittim. Evlerinin arka bahçesinde Acer'ler satıyorlar, toplasan 200 metrekare alan ama belki 200 tane de Acer var. Herhangi bir serada gördüğümden çok daha çeşit çeşit türler. Onlarda da 2 tane Fireglow vardı, biri 40cm, biri 3 metre. :p Zaten balkona getirmeye kalksan sığmaz da fiyatı da yanına yaklaşılacak gibi değil.

Böyle böyle derken cumartesi günü saat 4 buçuk gibi balkonda çalışırken bir aranjman için bir tane lobelya fidesi alayım dedim. Sonra da düşündüm ki hadi farklı, yeni bir seraya gideyim, lobelya her yerde vardır zaten. Evime çok yakın adını internette gördüğüm bir sera vardı. Saat 4 buçuk, seralar 5'te kapanıyorlar, ki ben normalde yeni bir çiçekçiyi 3 saatte falan gezerim. :) Neyse dedim en azından nasıl bir yer olduğunu görmüş olurum. Bir gittim baktım ki tam aradığım boyda Fireglow. 1.80-1.90 boylarında, dallanışı ve formu da harika. Gerçi iki sorunu var. Birincisi çok çok fazla kuru yaprağı var. Ama bir hastalığa da benzemiyor. Sonra görevlilere sordum, "Hafta başında bir gün aşırı sıcak olmuştu, saksısı küçük, biz de susuz bıraktık, ondan oldu" dediler. Ben de baktım herhangi bir hastalığa benzemiyor, sorun etmedim. İkinci sorun da şu an rengi çok soluk çünkü olduça gölge bir alanda tutuluyordu. Yana yakıla Fireglow aramamın nedeni alev gibi kırmızısı ama Acer'lerin gölgede renklerini kaybettiklerini bildiğim için bunu da sorun etmedim. Ağacın üzerinde hem üreticinin hem de satan çiçekçinin ayrı ayrı etiketi var, ikisinde de Fireglow diyor, doğru olsa gerek. Şimdi yavaş yavaş rengini toparlaması lazım.

İşte çok aranan Acer'im. :)

Eklenti 410341


Hazır akşam üstü aldığım için hemen yeni saksısına geçirdim ve bolca suladım. Köşesindeki yerini aldı. :)


Eklenti 410339

Eklenti 410340


Rengi ilk günden fark etti gibi geliyor ama yanılıyor da olabilirim tabii. :)
Asıl olması beklenen renk şu şekilde: http://www.agaclar.net/forum/1161339-post144.htm

Eklenti 410342

İç taraftaki kuru yapraklar bu fotoğrafta görünüyor.
Hepsini ayıkladım. Bakalım bu sezonda mı yeni yapraklar sürecek yoksa gelecek seneyi mi bekleyecek. Neyse ki o kadar yaprağı kurumasına rağmen hiç kel görünmüyor. Kurutmasalar bayağı sağlıklı bir bitkiymiş. :mad:


Eklenti 410361


Acer'i bekleyen heucheralar da saksının dibine yerleştiler. ;)

Eklenti 410362

Heuchera 'Peach Flambe'

Eklenti 410364


Heuchera 'Lime Marmalade'

Eklenti 410365


Heuchera 'Obsidian'

Eklenti 410366


Heuchera 'Marmalade'

Eklenti 410367


Heuchera 'Peppermint Spice'

Eklenti 410368

Taa Mart ayında fuardan aldığım iki ufak Acer'i de sonunda minicik saksılarından kurtardım. Saksı demeye şahit lazım, 4 santime 4 santimlik fide tüplerinin içindeydiler 2 aydır.


Acer palmatum 'Emperor 1'

Eklenti 410369


Kırmızı dallarıyla Acer palmatum 'Sango Kaku'

Eklenti 410370


Emperor 1 şu an için Fireglow'dan daha kırmızı. Fireglow'un onu geçmesi lazım, umarım öye olur. :) Bu fotoğrafta öndeki dal Fireglow'un dalı, sağ alttaki minik saksıdaki ise Emperor 1.

Eklenti 410371

Sevgili gilan, ama olmaz ki bizleri özendiriyorsunuz. Biz nereden bulacağız şimdi acer ve heucheraları?

Şaka bir yana nefis görüntüler, bakalım daha neler göreceğiz? Merakla takipteyim.

Sevgiyle...

Sevgili gilan,

Bu muhteşem balkonda sana iyi keyifler, güzel seyirler dilerim.

Ellerine sağlık :)

Bu arada hafta içinde Acer araken bir seradan 2 tane çok tatlı delosperma aldım ama boş saksı kalmadığı için öylece bekliyorlar. :rolleyes:
Ama çok güzellerdi, bırakamazdım. :o

Delosperma 'Jewel of Desert Ruby'

Eklenti 410372


Delosperma 'Fire Spinner'

Eklenti 410373


Bu da muhtemelen en sevdiğim çiçek olmasına rağmen artık büyüğüne yerim kalmadığı için aldığım minik begonvil.
15 santim boyuyla bu kadar çiçeklendiğine göre sanırım bodur tür. :)

Eklenti 410374

Herkes bir acer i bulamazken balkonda üç acer :)

Nihayet kavuştun, darısı tüm isteyenlerin başına ;)
Çok yakışmış, alttaki heucheralarla birlikte göz dolduruyor.

Son olarak da genel fotoğraf isteyenler için etrafı biraz toparladım, toprak ve kompost çuvallarını dolaba kaldırdım, boşalan saksıları kaldırdım, saksıları düzenledim. Ama henüz balkonu yıkayamadım, yerler toprak içinde, o kadarını affedin. :)

Bitki işleri düzene girdi gibi, artık dekoratif konularla ilgileneceğim. Etrafı yıkayıp temizleyince minderleri çıkaracağım. Fenerler ve birkaç ufak detay daha var aklımda... :rolleyes:


Eklenti 410376

Eklenti 410377

Eklenti 410378

Eklenti 410379


Renkli köşe. :p
Ama buradaki saksılar çok birbirine girdi. Muzun altına daha yüksek bir yükseltici koyup ferforje olanı da brugmansia'nın altına almak istiyorum. Saksıların hepsi aynı yükseklikte olmasındansa öyle daha güzel olacak gibi.

Eklenti 410380

Bu görüntülere bayıldım sevgili Gilan...
Rengarenk harika düzenlemeler olmuş..

Acer'in de çok güzel ve sağlıklı görünüyor, yazlığa gidince ilk işim acer dikmek olacak :)
Acaba İzmir iklimine en uygun hangi türüdür ?

Bu arada balkon demirlerine çiçek asmamak apartman kurallarından dolayı mı ?
Sevgiler

Merhaba Gilan,
Hayırlı olsun fireglow'un :) Çok sevindim. Çok güzel ağaç gerçekten. Sorun yaşamasına üzüldüm. Başka seçeneğin yok muydu peki? Yapraklardaki kuruma susuzluk değilde güneş yanığına benziyor. Seralarda devamlı bir sisleme, fıskıye vs. ortamı olduğu için rutubetli yaprak güneşi görünce 1 günde yanıyormuş.. O nedenle sisleme gerekiyorsa sadece akşam deniliyor. Gerekmedikçe de tabi ki kaçınmak lazımmış. Bizim hava kuru olduğu için ben arada akşamları yapıyorum. Sizin orası nasıldır bilmiyorum tabi nem açısından :)
Akçaağaçlar enerjiyi simetrik çatallar şekilinde ilerletiyor. o nedenle yaptığın her budamayı, aldığın yaprakları simetrik yapmak lazımmış. Bu konuda forumdan Toukana'nın videoları var Youtube'da ve forumda. Tavsiye ederim. özellikle geri dallanmayı teşvik için uç alımı mevsimi şu an. Yaz ortasında da yapraksızlaştırma yapacağız. Her ne kadar bonsai olmasa da belli boyda maksimum formu oluşturmak için bu teknikler gerekli mutlaka.
Bir kaygım da yeri hakkında. Fireglow'un özelliği güneş vurduğunda acer yaprakların hafif yarışeffaf olmasıyla iyice parlaması. Bu köşede kalınca içinden hiç ışık geçirmeyecekler :( Acaba sandalyenin soluna mı alsan, çok güneş almayacaksa.
Hem hava akımı açısından da rahat edebililer. Köşedeki durgun hava rutubetle birleşince zararlıları da çağırabilir.

Heuchera uygulamasını nasıl yapıyorsun? Normal dikim seviyesi üstüne ekstra yoğun ponzalı toprak mı ekliyorsun? Sonuçta ağacın köklerinin de hava alması lazım. Buna engel olmuyor mu? Bu konuda tek tavsiye edilen olarak irish moss'u okumuştum çok sığ köklerinden dolayı..

Gübre olayını nasıl yapmayı planladın? Yavaş salınım mı düşünüyorsun Gilan?

Sevgili gilan; tamam son genel fotoğraf ve acer i de görünce işte bu sevgili gilancığın balkonu dedim. Çok şükür yine başardın, ellerine gönlüne sağlık. Çiçekler tamam şimdi de detayları merakla bekliyorum...

Teşekkürler. ;)

Forumda Acer elçisi oldum son iki senedir. :D
Fireglow sıcağa dayanıklı türlerden biri olarak biliniyor, uygun olabilir. Ama tabii bir de bulunabilirlik ve fiyat konuları var. Bence ilk olarak hangi türler bulunabiliyor ona bir bakalım, sonra seçenekler üzerinden gideriz. Ama hangisi olursa olsun İzmir'de tam güneşte kavrulur. Ya yarı gölge ya da sabah güneşi alıp öğlen güneşinden korunan bir yer lazım.

Balkon demirlerini bilmiyorum aslında. İç tarafa doğru asamam çünkü tam altında sebzelerim var, onların güneşini keser. Dışarı doğru asmaya izin var mı bir sorayım bakalım. O durumda da rüzgara karşı sabitlemem lazım. Ama mor petunyalarla doldursam ne güzel olurdu, mis gibi de kokarlar. :rolleyes:

Muhteşem bir balkonunuz var....Emeklerinize sağlık..

Başka bir Fireglow daha vardı aynı boyda. İki nedenden bunu tercih ettim. Birincisi diğer ağaç tek ana dallıydı, bunun çatalı ve dolayısıyla daha geniş olması hoşuma gitti. İkincisi de buna yazık iyi bakamamışlar, ben alayım da ilgileneyim dedim. :o

Güneş yanığına benzemiyor. Mesela bendeki minik Emperor 1'da güneş yanıkları var, fotoğraftan da görülebilir. Güneş yanığı lekeli oluyor, bunun kurumuş yapraklarında lekeler yok. Bir de güneş ilk olarak en genç yaprakları yakıyor çünkü en dayanıksız onlar oluyor. Bu ağaçta ise genelde dalların alt kısımlarındaki yaşlı yapraklar kurumuş. Bir de durduğu yerin de oldukça gölge bir yer olduğunu düşünürsek sıcakta susuz kalma açıklaması bana mantıklı geldi. Acer'ler susuzluğa hiç dayanıklı değiller zaten.

Burası iklim olarak çok nemli bir yer değil. Yarımadanın körfez tarafında oturuyorum, dağlar okyanus etkisini azaltıyor sanırım. Kuru da değil, orta karar. Havalanma konusunda balkonun üstü de açık olduğu için sorun olacağını sanmıyorum. Hafif bir esinti de oluyor hep genelde. Sol köşeye de yakışırdı aslında ama sağda beyaz duvarın önünde görüntüsünü çok sevdim. :) Bir de solda sebze saksılarım dizili, oraya alırsam onlara uygun bir yer bulamam. Ve de güneş durumu var tabii. Sol taraf sanırım 2-3 saat daha fazla direk güneş alır, Acer'e fazla gelebilir. Ama haklısınız, Fireglow ile ilgili hep ilk söylenen şey gün batımına karşı yerleştirilmesi. Neyse, bir rengini alsın bakalım da o zaman tekrar düşünelim bunu. :)

Heucheraları dikerken Acer'in eski saksısından çıkan toprağının dış taraflarına doğru yerleştirdim, Acer'in toprağını dağıtmadım ve de eski toprak seviyesinin üzerine çıkmadım. O nedenle şu an için kökleri birbirinden ayrı ama kısa zamanda yayıldıkça iç içe geçecektir. O kadar çok düşünmedim açıkcası. :) Aklımda bulunsun, ağacın keyfi bozulursa tekrar değerlendiririm.

Gübre olarak 5-5-5 organik gübre ekledim toprağa. Satıcı özellikle gübre katkılı olarak bilinen bir marka saksı toprağını kullanmamı söyledi, onun içindeki kimyasal gübreler fazla geliyor, sorun yaşıyorlar dedi. Ben de gübre katkısız, perlitli bir toprak alıp az kalan kompostu ve elimdeki organik gübreden ekledim. Şimdilik bu yeterli olur sanıyorum.

Simetri olayı çok ilginçmiş. Biraz okuyayım bakalım, çok teşekkürler. :)
Neyse ki ağacın boyunu kontrol altına almam gerekmiyor, o yönden işim kolay. Fireglow bodur bir tür, arazide maksimum boy 3m, saksıda 1.80 deniyor. Bu arkadaş zaten 1.80 boyunda. Ki bence isterse yarım metre kadar daha da uzayabilir, daha bile güzel olur. :)

sn gilan belirtmeliyimki balkonunuz harika...;)
ama bi sorum var:
kırmızı muzun meyve vermesi nekadarı buluyor..:D

Teşekkürler sevgili sonkez. :) Bitkileri çok sevdiğim için balkonum benim için çok önemli. :) Biraz uğraşla çok güzel şeyler çıkabiliyor ortaya. Büyük de olsa küçük de olsa balkonda yapılabileceklerin sınırı yok. Balkonlarımızın kıymetini bilelim, onlara hayat verelim yeter ki. ;)

Teşekkürler ;)
Muzu hiç bilmiyorum. Ben şeklini, rengini ve yapraklarını çok beğendiğim için aldım, meyve beklentim yoktu. Şimdi siz sorunca biraz internette baktım ama aklım karıştı. Sanırım Musa türleri meyve veriyor, bendeki ise Ensete türü, yani süs muzu gibi bir şey. Hatta şimdi okuduğuma göre çiçek açtıktan sonra bol miktarda tohum verip ana bitki ölüyormuş. Ama sanırım bu süreç birkaç yıl alıyor.

Çok haklısınız,bence bitkiler çoğu şeylerden daha değerli...Verdiğiniz sevgi ve ilgiyi fazlasıyla size geri veriyorlar...Yüreğinize sağlık.

Boyu kontrol altına tutmaktan ziyade enlemesine gelişim sağlamak ağacı da kıymetlendirecek (satacakmışsın sanki :) gibi oldu ) ve daha estetik gözükmesenini sağlayacaktır bence Gilan.

Mesela bu örnekler doğadan yaşlı acer fireglowlar, hep aşağı dallar enlemesine geniş ve üçgen bir forma sahipler.
Eklenti 411442
Eklenti 411443
Toukana'nın uç alma videolarında bahçedeki acerlere de yaptığı işlemleri görebilirsin ve ağacın son halinide görebilirsin :) Bence mutlaka bu konuya eğil.
Çünkü bu çatal formu daha genç bir fidan görseline sahip bence.

Mesela neden böyle olmasın :) kötü bir fotomontaj ama :))
Eklenti 411444

Sayın gilan,

Ankara'daki bahçenizden beri sürekli takipçinizim. Yaptığınız her aranjman, düzenlediğiniz her saksı ve silbaştan doldurduğunuz balkonlarınızi gördükçe, hayranlığım artıyor.
Benim icin her cicek kendi saksısında olmalıydi, bu yüzden de balkonum saksı karmaşasından yıkılıyordu ama sizin aranjman saksılarınızı görünce bu fikrimden vazgeçip, aranjman yapmaya karar verdim. Henüz başarılı olamasamda sizin aranjman calışmalarınızdan ilham alarak önümüzdeki donemde bu karmaşadan kurtulmayı planlıyorum, tabi bu arada balkonunuzun yakın takipçisi olmaya devam edeceğim.
Nacizane bir tavsiye bizim buralarda bulamadığımız hibrid japongullerinden bir tane balkonunuza çok yakışır :)

Gilan'ığım, sevgili feriha'nın balkonunda, heuchera tohumları ile ilgili senin bir sorunu gördüm.
Senin başlığına yazmak daha uygun diye düşündüm.

Heuchera çiçekleri yeterince kuruduğunda baş ve işaret parmağımın arasında çiçekleri sıyırarak avcuma toplayıp saksıya serptim, üzerini kapatmana bile gerek yok, toprağa karışsın yeter.
İstersen 1 mm. kalınlıkta bir toprakla da örtebilirisin.

Ben torf içine ekmiştim, saksının içinde küpe çiçeği vardı, hep nemli kaldı yani.
Bir haftada minik minik baş verdiler.

Ekerken hiç umudum yoktu açıkçası, bu seneki tohumlardan tekrar çimlendirip çoğaltmayı düşünüyorum.
Örnek olması için aşamaları fotoğraflayıp Heuchera başlığında paylaşırım.

Sevgili Gilan,

İşte bu dedirtiyorsun yine. Öylesine şık ve keyifli hale gelmiş ki bu balkon, eminim günün tüm yorgunluğunu atabilecek bir alan olmuştur sana. Keyfini çıkarabileceğin günlerin bol olmasını diliyorum... (Bu arada hala "bizim seralar niye bu kadar az çeşide sahip?" diye kıskanmadan da edemiyorum:mad:)

Biz öğrenip talebi oluşturdukça seralar da öğrenecek inşallah loveforlife. :) Clematisler de uzak değil miydi bir zamanlar? :rolleyes:

Balkonumun keyfini henüz çok çıkaramadım ama bundan sonrası keyif zamanı gerçekten. :) Bu hafta havalar tekrar ısınıyor, ben de etrafı bir güzel yıkamayı başarırsam çok güzel olacak. Sonra gelsin balkonda Türk kahvesi... ;)