Bir haftalık da olsa Manyas'a kaçmaya karar verip yola koyulduk.
Daha bahçe kapısına yaklaşırken mis kokular gelmeye başladı. Kapıdan içeri adım atar atmaz, gözlerimi kapatıp mis gibi kokuları derin derin içimde çektim.
Sümbüller, nergisler, lonicera fragrantissima ve clematis armandii öyle güzel açmış ki, mest ediyor insanı.

Salkım söğüdün altındaki güllü kameriyenin bir ucuna dikmiştim armadii'yi. Hızla büyüdü önce salkım söğüde göz dikti. Salkım söğüde uzanan dallarını derin bir budama ile kestiğimde sevgili jezebel çok üzülmüştü.

Bu sene de hızını alamayınca güllü kameriyeyi saran güllerime dadanmış. Yaz-kış (her daim) yeşil yapraklı olduğu için diğerlerinden daha güçlü oluyor. Bayağı da sarıyor. Sanırım bendekinin uzunluğu 5 metreyi geçmiştir.
Bu mevsimdeki görselliği de harika kokusu da.

Kameraya sığdırmakta zorlandım, 3 bölümde fotoğrafladım. Sağdan, soldan, gül dalları arasından fotoğrafını çekmeye çalıştım.

Yaz için de çok güzel şemsiye vazifesini görecek bu yüzden güllü kameriyenin adını değiştireceğim galiba.
Gülleri kameriye kenarlarında bırakacağım tepeyi sarmasına mani olup, tepeyi de armadii'ye tahsis edeceğim.

Gül dalları arasındaki armandii'yi budamam gerekecek, bu durumda toplantıya bol bol armandii çeliği getirebileceğim.

Evet karşınızda clematis armandii.....

Bahçe duvarının bir kısmında bahar dalları dikili. Bu mevsimde kıpkırmızı bir renge bürünüyor.

Citronella'ya derin bir budama yapıp bir kısmını da arkadaşlara göndermiştim.

O da hızla gelişiyor....

Nergisler, sümbüller....

Bir kısmı açtı geçti, hâlâ açık olanlar ve açmak için sıra bekleyenler.....

Budama yaptığım güller de iyiden iyiye toparlanıyorlar

Hasta oldum bu görüntüye Güler Hanım; bahçeniz bize şevk veriyor.
Gidip gelip kendi Clematis'lerime bakıyorum, öyle minikler ki...
Ama işte sizin bahçenizde gördükçe, 'büyüyecekler' diyorum, bir sevinç:)
Ne güzel bahçeniz var.

İçim açıldı, nergislerin sümbüllerin kokusu buralara kadar geldi...
Çok çok mutluyum üstelik, kargoyla gönderdiğiniz Güler atlasım tomurcukta. :D emin olmak için 10 gündür her sabah başına dikilip "tomurcukmusun yoksa sürgünlerinle beni mi kandırıyorsun?" diye söylenip durdum. Kırmadı beni boyuna posuna bakmadan heryerinden tomurcuk patlatmış. Az sonra paylaşacağım... ;)

Güler hanimcim bahcenize bahar gelmis Masallah
Emeklerinize saglik

Güler ablacım, işte miniklerinin hali... Bu da benim halim :D:D:D

Sevgili arkadaşım inanıyorum ki zamanla bahçeniz benim bahçeme fark atacak kadar güzelleşecek, siz azminizi devam ettirin yeter ki. ;)

zelish'im çok sevindim, tomurcukluyken yer değişimi yapma.

Hava güneşli ve toprak da tam kıvamında, bunu fırsat bilip kapı girişindeki güllerin bir kısmının otlarını yolup diplerini çapaladım. Yarın da kısmet olursa sağ taraftaki güllerin diplerini hazırlayacağım.

İstanbul'dan gelirken biraz glayöl soğanı almıştım bu gün onları ektim.

Bahçemde çok miktarda glayöl soğanı vardı ama zamanla kaybolmaya başladılar. Ben onları kışın topraktan çıkartmıyorum, bir iki sene sonra çukurlarını açarak yavrularını ayırıyorum ve yeniden ekim yapıyorum ama yine de zamanla ya yavrular ana soğanı yiyorlar ya da soğanlar toprakta yürüyor ve zamanla yok oluyorlar.

Geçen sene sepet içine dikmeyi denemiştim bu sene de yeni aldıklarımı yine sepet içinde diktim.

Glayölleri ekeceğim yeri iyice belleyip toprağı havalandırdım. Daha sonra sepetlerin yerleştirilmesini ayarladım. Yerlerini tespit edince sepet yerini iyice açarak toprak altına yerleştirdim ve içine biraz toprak atarak soğanları yerleştirdim.
Glayöl soğanları genelde toprak yüzeyinden 10-12 cm derinliğine ekilir ve soğanlar arasında da 10-15 cm mesafe olmalıdır.
Ben de sepetin büyüklüğüne göre kimi sepete üç kimisine dört soğan yerleştirdim ve daha sonra hepsinin üzerini kapattım ve can suyu verdim.

Selalar Sayın Güler, soğanların toprakta gezdiğini bilmiyordum. Çok ilginç. Nasıl ve neden oluyor acaba?

....:D, bunu ben daha çocukken öğrenmiştim.
Emirgan Korusu bizim eve çok yakındı, çocukluğum ve bütün yaramazlığım o koruda geçmiştir.
O zamanlar koru şimdiki kadar tanınmıyordu, daha çok Emirgân'lıların dolaştığı bir yerdi. Piknik yapar, laleleri sümbülleri seyreder, Film çekimlerini izlerdik.
Lale-sümbül-nergis soğanları ekilirdi ama bu kadar çok değil, sadece Sarı köşk civarında.
Ben de bahçıvanlarla ahbap olmuştum, önce kucak dolusu kuzu kulağı toplar sonra da lalelerin ekileceği zaman başlarında biterdim, bir yandan kuzu kulakların yer, hem sohbet eder hem de izlerdim onları.
Lale soğanlarını ekmeden evvel devam eden S figürü gibi oluk açarlardı ve bu oluğun içine kenarlarına kırık kiremit parçalarını iyice yerleştirirlerdi.
Neden böyle yapıyorsunuz diye sorduğumda " soğan toprakta zamanla yürür, kaybolur, böyle yaparsan seneye de açar" derlerdi.
İşte o zamandan yani 60 sene evvelinden aklımda kalmış.:D

Mesajın başım üstüne, bu sene saksısından ayırmayı düşünmüyordum zaten. Duruma göre sonbahar da **** seneye bu zamanlar uygunmudur ?

Glayöllerde oluyor mu bilmiyorum ama lalelerde yer değiştirme zamanla oluyor. Ama genellikle toprak içinde derinlik değişebiliyor ama tabii çevre müsaitse yıllar içinde kaymalar da oluyor. Aslında bunun sebebi anaç soğan değil yavru soğanlar. Lalelerde anaç soğan o senenin sıcaklık veya yağış durumuna göre yavruları kendinden daha derinde veya yan tarafta olgunlaştırabiliyor. Anaç soğan çiçek verdikten sonra yavruları beslerken zaman içinde eriyip kayboluyor, yeni açan çiçek yavrudan olduğu için bize soğan kaymış veya derinleşmiş gibi geliyor ama aslında sonra bulduğumuz soğan yavru soğanlardan biridir.

Sayın wakan, doğrudur. İşte bu yüzden soğanların bulunduğu çukuru açıp yavru soğanları ana soğandan ayırmak gerekiyor. Aksi takdirde yavru soğanları ana soğandan besleniyor ve ana yok oluyor. Yavrular da sağa sola (toprak müsait ise) yayılıyorlar.

Bu gün kapı girişinin sağ tarafındaki güllerin altlarını temizledim, bayağı güzel oldular.
Sonra kameriyedeki gülleri ele aldım. Clematis armandii buradaki güllere öylesine tecavüz etmiş ki bıraksam güller yaşamayacak, ama clematise de kıyamıyorum.
Karar verdin güller kameriyenin yan taraflarını saracak, armandii de tavanı kaplayacak.
Armandi yazın da çok güzel gölgelik yapacak türden bir bitki, yaprakları kalın ve iri.
Gerçi çiçeklenme yazın olmayacak ama yeşil bir örtü de fena durmayacak.
Güller bütün yaz boyunca kameriye kenarlarını saracak ve yine mis gibi kokacak.

Bazı yerlerde gülleri, bazı yerlerde armandii'yi kestim. Kestiğim bir armandii dalından kendime taç yaptım, bir dalını da ev içinde vazoya yerleştirdim.

Kışın bahçede bıraktığım saksı içlerini öyle ot kaplamış ki içinde hangi bitkiler vardı ben bile unuttum.
Fazla hırpalamadan saksı içindeki otları temizlemeye başladım, otlar yolundukça saksı içinde yeni yeni patlamaya başlayan soğanlar bayram ettiler.
Hele lilyumlar iyiden iyiye ortaya çıktılar bazıları otlar yüzünden eğri büğrü çıkmış, zamanla toparlarlar.

Evvelki sene yaptığım gül çeliklerini kontrol ettim, oldukça serpilmişler. İsteyenler olur mu bilmiyorum ama 3-4 tanesini toplantıya getirsem mi diye düşünüyorum.

Bahçedeki sümbül ve nergisler o kadar güzel kokular saçıyorlar ki dayanamadım birkaç tane topladım ve salondaki vazolara yerleştirdim.

Beğendiniz mi?

Güler Hanım, siz ne yaptınız böyle? Günlerdir bahçe sayfanızı 1.sayfadan son sayfaya kadar takip ediyorum. Tabiata verdiğiniz kıymeti görmek beni çok mutlu etti.
Henüz bu sitede yeniyim. Sayfaları keşif halindeyim. Sizin sayfanızdan da sayısız bilgi edindim. Çok teşekkür ederim. : ' )

Bahçede çalışırken adeta kendimi kaybediyorum. Kimi zaman toprağa oturuyor, kimi zaman boyunca yatıyorum. Önceleri işe eldivenle başlasam da bir bakıyorum ki eldivenin biri masada diğeri bir gül çanağının dibinde. Hal böyle olunca ne üst ne de baş temiz kalıyor.
Çocuklara " aman eskimeye yüz tutmuş eşofmanlarınızı sakın kimseye vermeyin, ben talibim, bahçede çalışırken çok işime yarıyor" diye tembihliyorum.
Sabah tertemiz giyip de çıktığım kıyafetler öğleye doğru ya sırılsıklam ıslanmış ya da çamur içinde kalıyor. İçeri girdiğimde onlar doğruca makineye ben duşa. Öğleden sonra tekrar çıkacaksam da başka kıyafet giyiyorum. Yani işin kısası her gün iki kıyafet benden bir kıyafet de Oğuz'dan çıkıyor.

Sağ olsun sevgili malina diktiği onca şort ve pantalonlarla imdadıma yetişiyor.
Sadece onlar mı, bir de bahçe önlükleri dikiyor ki sormayın.

Dün verdiği poşetten çıkanları size göstermek istiyorum.
Balkon yıkarken paçalarım ıslanmasın diye kısa şortlar dikmiş, derin derin cepleri var, çok işlevsel.

Ya bahçe önlüklerim nasıl?
Eşofmanla çıktığımda cep telefonum sık sık düşüyor diye yanıma almıyordum, beni arayanları da ancak içeri girdiğimde görebiliyordum.
Şimdi işim kolay, cep telefonumu da, kulaklığımı da, eldiven-makas-mendil ve bir iki aletlerimi de yanında taşıyabileceğim. Cepleri de hem derin hem de cırtcırtlı....
Sevgili malina çooook teşekkür ederim, sağ olun.

Güler Hanım bahsettiğiniz atlas çiçeği tohumları dallarından dökülmüş sanırım yoksa gönderirdiniz mutlaka değil mi.Size zahmet tekrar bir kontrol etmeniz mümkün mü.Kese içinde oluyor ya atlas tohumları belki yere düşmüştür.:p:p:p:p Selamlar.Bahçeniz ve çiçekleriniz bir harika.Bakın okudukça bir şeyler öğreniyoruz.Bizim apartmanda diktiğim glayöl soğanları kayboluyordu ben de acaba bahçivan söküp attı mı diye düşünmüştüm yıllar önce.Çok çok selamlar.

Tamam bu hafta gidiyoruz Manyas'a bakarım. Adres bilgilerinizi özelime yazabilir misiniz?

Bir tohum kapsülü buldum, adres bilgilerinizi yazın göndereyim.