![]() |
Orhan bey abicim tohumlar çok değişik ve enteresan vveeeee süper :) sellukacıkta yeni yerini almış kendini soğuktan korumuş ondan mutlusu yoktur :)
|
Orhan abi 9 Ocağa kadar kurusun şu kapsüller toplantıda alalım tohumlarımızı :))
|
Alıntı:
Çan çiçeği tohumlarını bende ilk kez gördüm. Hoş..Çan çiçeğinide ilk kez yetiştirdim ya.:p Bana da çok güzel göründü. Selluka, iklimi ılıman olmayan yerlerde yaprak döküyormuş. Benimkide, bahçeden içeriye aldığım günlerde, yapraklarının üçte ikisini dökmüştü. Birde fazla sulama nedeniyle yaprak döktüğü söyleniyor. Sonuçta, yaprak dökmesinin nedeni kuruma değildir, herhalde. Gerekirse, minik bir dalın ucundan, budama makası ile bir parça kesin. Dalın kuruyup kurumadığını anlarsınız!;) Selam ve sevgiler. |
Alıntı:
Gerçektende ilginç . Birde tüm tohumlar, ortadaki süngersi topun üzerinde, çatıdaki kiremitler gibi dizilmişler. Ve de, üzerinde kabuk. Tüm tohumlar görünüyor. Süngersi, elips topun içinde tohum yok! Selluka, ikinci kışı geçirecek alt katta. O katı ardiye gibi kullanıyoruz. Çok işime yarıyor. İşe yarayan, yaramayan herşeyi orada depoluyoruz.;) |
Alıntı:
İstanbul' a evvelki gün döndük. Oradaki son 10-15 gün internet bağlantı sorunum vardı. Hatta, biriken mesajlarımı bir gün topluca, Çarşamba' da bir internet kafeden yanıtladım. Anlayacağınız, toplantıyı şimdi sizden öğrendim ve hemen başlıktan yerini öğrendim. Tabiiki, çok çok önemli bir engel çıkmadığı sürece katılırım.:) |
Sütten ağzı yanan, yoğurdu üfleyerek yermiş!!
4 Eklenti(ler)
Geçen kış dondukları için kök boğazına yakın yerden budamak zorunda kaldığım, Callistemon ve Alacalı zakkumu koruma altına aldım.:p
Eklenti 186257 Eklenti 186258 Eklenti 186259 Eklenti 186260 |
Orhan Hocam
Alacalı zakkum gecen kış bahcedeydi benim. Dondu sandım ama baharda yeşerdi. Şimdi aklıma kurt düşürdünüz, yarın dibine saman ve gübre karışımı mı koysam ki. Ayyy ne bitmez işler:)) |
Orhan Bey,
Bahçeden uzak kalmanın verdiği mahzunluğu çok iyi bilenlerdenim. Bırakıp dönerken sanki boynu bükük bakıyorlarmış gibi geliyor insana. Tetiştirdiğiniz her bitkiyi ilgiyle izliyorum, çok başarılısınız, ellerinize sağlık. |
Doğru yaparsın be cemo.
Ne demişler? ''Ne şeytanı gör, ne la havle oku!'' |
Alıntı:
Neyse, bir iade-i ziyaret yaparım artık. Bu arada benimde buradaki balkonumda, merhum muhabbet kuşum Şakir' in kafesini aklıma getirdiniz.:D Bende onu bahçeme götürmeye karar verdim. İyiki varsınız. |
Hocam yetişemiyorum gariiii. Birkaç cemo kopyalayıp, salacağım bahceye:))
Yağmur atıştırırken bile açelyaları toparlıyacağım diye debelenip durdum bahcede. Acelyaların yeri bitmedi, balkon kenarına dizdim bende. Bari gözümün önünde dursunlar, hazır açmışken keyf yapayım :) Selluka fidelemiştim, gözüm doymadı. Bugün 4 çelik daha yaptım. Adım atacak yer kalmadı kapı girişinde. Eve biri gelince balkon kapısından içeriye alıyorum:)) Deliliği siz anlarsınız da, her gelen anlamıyor:)) |
5 Eklenti(ler)
Bahçeme 750-800 metre uzaklıktaki, ülkemizin en görkemli çınarlarından biri olan Kızılot Çınarı' nı, yapraklarının büyük bölümünü döktüğü şu günlerlede fotoğraflayıp sizlerle paylaşayım istedim.;)
Ağacın lider dalı, yıllar önce kuvvetli bir fırtınada kırıldığı için yüksekliği 25-30 metre kadar. Ama bu haliyle bile çok muhteşem.:eek: Eklenti 186385 Eklenti 186381 Eklenti 186382 Eklenti 186384 Eklenti 186383 |
Hey gidi hey ağzı dili olsa da anlatsa gördüklerini
|
Alıntı:
Kimbilir hangi olaylara tanıklık etmiştir.:confused: |
Orhan Bey,
Ara sıra bahçe konularının dışına çıkan fotoğrafları izlemekten hoşlanıyorum. Galeri var ama, onlarda alt yazı olmadığı için sadece görsellikle yetiniyorsunuz. Bu ulu çınar bana, Nazım Hikmet'in iki dizesni hatırlattı. Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür, Ve bir orman gibi kardeşçesine. Ellerinize sağlık. |
1 Eklenti(ler)
|
Sn. hocam, Türk atalarımızın yaşam ağacı dedikleri -AK AĞAÇ-, -AK ANA- gibi isimler ile anılan bir efsanesi vardır.
Bu devasa ağacı görünce, aklıma Yüzüklerin efendisi ve Avatar filimlerine'de konu olan efsanede'ki bu ağacın hikayesi geldi. Heybetli, muhteşem bir görüntüsü var. (NOT: Yüzüklerin efendisin'de: Gondor ülkesinde'ki ak ağaç. Avatar'da ise: yaşam ağacı, idi). |
Alıntı:
Bu ağaç, Nazım' ın dediği gibi, Gerçekten tek ve hür. 50 metre kadar ötesinde bundan çok yaşlı, içi oyuk olduğu için yıllarca fakir bir ailenin 3-4 çocuğuyla içinde barındığı bir çınarın ,60-65 yıl önce, yine herkesçe tanınan şimdi vefat etmiş bir çocuk tarafından yakıldığı biliniyor. O çınarın dip sürgünüde, şimdi 3-4 kişinin kucaklayamayacağı kadar geniş. |
Alıntı:
Sevgili ayazkentli daha ütopik bir benzetme yapmış. Ya siz neye benzettiniz? |
1 Eklenti(ler)
Eklenti 186412
Ben çizince altındaki güzellik bozuldu ama daha önceki resimden takip ederseniz; uzun ve sarkık bir kulak, iri bir göz ve gözbebeği, tombul yanak, güzel bir ağız ve burun deliklerini gördüm. Biri sizi gözetliyor :) |
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Pes doğrusu sayın Kiraz :)
O kadar inceledim baktım baktım göremedim bakmaktan bakmaya fark varmış gerçekten :) Biri Orhan abimizi izliyormuş :) |
Alıntı:
Biraz sonra, yine daha önce yapraklı hali ile galeriye ve başlığa koyduğum, Sarkık Dallı Soffora ağacının epeyce çıplak fotoğraflarınıda koyacağım. Bakalım orada ki yorumlarınız ne olacak? |
5 Eklenti(ler)
Bu ağaç; internette gördüğüm, türünün en gelişmiş ağacı. 57-58 yaşlarında. Tek bir tacı yok! Birkaç tane var. Yer yine bahçeme 600-700 metre uzaktaki bir dostumuzun bahçesi.
Eklenti 186414 Eklenti 186415 Eklenti 186416 Eklenti 186417 Eklenti 186418 |
Bu ağacın altında yazın sıcağında güzel bir çay iyi gider. Küçük bir şekerleme için de harika olabilir :) Bu kadar kıvrımlı olması çok enteresan. Bakalım sevgili Kiraz neye benzetecek :)
|
1 Eklenti(ler)
Etrafınızda ne güzellikler var. Çıplak ağacı, yapraklı halinden daha çok seviyorum. Bütün süsünü, giysisini döker, asıl güzelliği ortaya çıkar. Bu ağacın dal kıvrımları harika, kıvırcık saç gibi durmuş. Validebağ korusundaki ağacımızın dallarının kıvrımları da çok güzeldi.
Bakın buradan ne iniyor? Medusa size çok yakın :) Eklenti 186422 |
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Ağaçların doğal halleri çok güzel.yapraksız bile güzeller.O ağacın altında ne güzel oturulur.Efil Efil...
|
Fikret abi de bizden :) çay içerken fotoğraf çekilip sevgili Kiraz'a gönderelim :)
|
Alıntı:
Furkancığım biraz uzak kalır (Keşke gelebilse! ) ama, Fikret Bey siz zaten buraya aşinasınız. Yazın bir gün buyrun, ya o ağacın altında , ya da; okul arkadaşınızın bahçesinde çay içeriz. O, İstanbul' da olursa telefonla arar, çatır çatır çatlatırız.;) |
Sayın Orhan Özbilgiç; Ben henüz emekleyen bahçemizi, birkaç günden daha uzun bırakamaz iken, siz nasıl bu güzellikleri bırakıp İstanbul'a gidebiliyorsunuz. Herhalde baharı beklerken, bizden daha fazla sabırsızlanıyorsunuzdur.
|
İnşallah.Arkadaşım İstanbul da olduğu için bu sene sınıf gününede gelemedi.Köyün o günkü hali ile bugünkünü görmek isterim doğrusu.
|
Alıntı:
''Gitmek mi zor, kalmak mı zor?'' Şiir veya şarkısını biliyor olabilirsiniz. Benim oradan her ayrılışım, bu şiirdeki duygularla ifade edilebilir. Ancak, bilindiği gibi insan sosyal bir varlıktır. Kentsel yaşamın sunduğu birçok sosyo-kültürel nimetlerdende beslenmek gerekiyor. Özellikle kışın burada (İstanbul' da) olmak, biraz daha hoşuma gidiyor. Diyebilirim. Yalnız, son cümlenizde vurguladığınız ''Baharı beklerken daha sabırsız olabileceğim'' yargınız çok doğru. Yinede, baharı burada beklemeyi tercih ediyorum. Bugün eşimle, bahçemizin mart ayındaki fotoğraflarına bakarken, bitkilerin 9 ayda neredeyse iki kat büyüdüklerini farkettik. Sizde aynı gelişimleri gözlemliyeceksiniz. Birkaç senede, ne kadar müthiş bir değişimi gerçekleştirdiğinizi gerçekleştirdiğinizi, gururla seyredeceksiniz. Hele sizde bu kadar büyük bir gayret ve ona dayalı hız varken.;) Herşey gönlünüzce olsun. |
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Alıntı:
Ama, Şubat-mart gibi budamalar için gittiğimde fırsat kollayacağım. |
Alıntı:
|
5 Eklenti(ler)
2009 yazında güzel bir yavru kedi bizim balkonu sahiplenmişti. İstanbul' dönmemize daha iki ay vardı. Bizde onu sahiplendik. bir sabah kalkıp kapıyı açtığımızda birde ne görelim?
Paspasın üzerinde ölmüş bir kuş yavrusu ve yanında bizim kedi. Kuşun ölümü bizi çok üzdü. Hatta kediyi o an için azarlayıp kovduk. Olayı senelerdir, yirmi dolayında kedi besleyen ablama anlattım. Bana, o güne kadar hiç duymadığım ilginç bir bilgi verdi. Meğer kediler ilk avlarını sahiplerine armağan ederlermiş. Anlayacağınız, yavru kedi bize jest yapmış.:p İki ay sonra, ister istemez ayrılıp İstanbul'a döndük. Sonraki gelişlerimde gözlerimiz hep onu aradı. Ama yoktu. Büyük olasılıkla bir başka kapıya yatağını sermişti bizimki. İki yıl boyunca hep tekrar görür müyüz? diye her benzettiğimiz kediye ''Sarık, sarııık!'' diye sesleniyorduk. Haa.. Ona Sarık, adını takmıştık ama öğrenesiye kalmadan, ayrılmak zorunda kalmıştık aslında.. İstanbul'a 24 Aralık günü döndük. Ancak dönmemize 5 gün kala birde ne görelim.? Bizim Sarık yanında yavrusu olduğu kesin bir başka kedi ile birlikte çıkıp gelmez mi? Hemen tanıdık tabii.. Tanımamamız imkansızdı. Çünkü en sevimsiz yanı, durmadan miyavlamasıydı. Huylu huyundan vazgeçer mi? Gene aynı çenesi düşük kedi duruyor.:p Ne yazık ki, mutlulukları kısa sürdü.:( Beş gün sonra biz buraya döndük. Onlar yine başlarının çaresine bakmak zorundalar... İşte bizim Sarık ve kızı.. Nasıl çok güzeller değil mi?:( Eklenti 186554 Eklenti 186555 Eklenti 186556 Eklenti 186557 Eklenti 186558 |
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 16:26. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025