agaclar.net

agaclar.net (https://www.agaclar.net/forum/)
-   Topraksız Tarım (https://www.agaclar.net/forum/topraksiz-tarim/)
-   -   Damda 12 m2 Hidroponic Sera Yapımı (https://www.agaclar.net/forum/topraksiz-tarim/32636.htm)

622ali 25-07-2014 20:52

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi leventali (Mesaj 1198438)
Tüm üyelere merhabalar.

Öncelikle bu siteye emeği geçen herkese teşekkür ederim.

Tarsus'tayım. 3. katın damında (bizim buralarda çatı olmadığı için çatı alanı düz boşluktur, 'dam' denir) 12 m2 amatör bir sera yapacağım. En başından gerek resimli, gerek çizimli (elimden geldiği kadar) gerekse maliyetini burada paylaşarak bir nebze olsun çorbada tuzum olsun istedim.

Teorik olarak en az 10 çeşit profilden çizim yaptım. Her çizimim sitedeki bir başka arkadaşımızın denemesi sonucu karşılaştığı olumsuzluk nedeniyle değişti. Araştırırken de daha ekonomik malzemeler bulabildim. Ha deyince yapmamayı da aç gözlülüğün nelere kadir olduğunu da yine bu siteden öğrendim. Zira seraya ilk çizdiğim projelerle, ilk uygulamaya sokmayı düşündüğüm boru adetleriyle şu anki durum 10/1 oranında. Tabi bu da maliyeti o kadar düşürdü demektir.

M2'sinden de anlaşılacağı üzere ticari bir kaygısı olmayan bir sera. Kendim yazılımcıyım. Bu bölgede görüştüğüm seracıları program yazmaya ikna edememiştim. Bu vesile ile bu amatör seranın otomasyon programını da yazacağım. 1 yıl gibi deneme yanılmaları içeren bilgileri elimden geldiği kadar burada paylaşacağım.

Sera kurma fikri başladığından bugüne değişmeyen tek şey seranın ölçüsü oldu. Ne uzadı ne kısaldı. Bu sera da farklı ürünleri yetiştirmeyi deneyeceğim. Elbette sitede bu konuda uzman olan üstadların da yardımıyla. Şems'e sormuşlar en iyi neyi bilirsin diye, o da "Haddimi bilirim", demiş. İşte ben de haddimi bilerek, bildiklerimi, uyguladıklarımı paylaşmaya çalışacağım. Peşinen yazıyorum ki, polemiklere düşmemek için.

Serada:
3 adet 3m 110'luk Pis su borusu,
1 adet 3m 150'lik pis su borusu,
1 adet 3m 80x80 yağmur suyu oluğu bağlantısı
1 adet 250 lt'lik depo olacak.

Biraz önce bahsetmiştim. 2 ay önce başlasam 110'luk borudan 24 adet kullanmayı düşünüyordum. Olmaz mı olur. Ama önce pişmeli düşüncesini de yine bu forum sayesine öğrendim. Hatta söylemesi ayıp, ilk denemeyi aquaponic yapmayı bile düşünüyordum ki, iş icabı Düzce'ye gidip 15 gün kalmam her şeyi değiştirdi. Ben de kendimi tatmin etmek için akvaryum üzerine 1 m'lik 110'luk borudan bir deneme yaptım. Birkaç çiçek, nane ve soğukluk ektim. Çiçek muhteşem çoştu. Naneler 10 cm civarında. Soğuklukları aç gözlü dönemimden kaynaklı, bizim saksıların dibinde yeni baş vermişlerden diktim. Onlarda ne büyüdü ne kurudu.

Nasipse yarın boruları delmeyle başlayacağım. Önce boru düzeneğini kurup, seranın dış profillerini buraya göre ölçülendirmek istiyorum. Tamamen bittikten sonra liste halinde masrafları buraya yazacağım. Karşılaştığım zorlukları da. Bu arada hayat yaşadığım şehre yabancı etmiş beni. Ve şehrimin esnafları da eski esnaf değil artık. Aradığım hiç bir şeyi burada bulamadım. Bulmama yardımcı olan da olmadı. Dünya parmaklarımın ucunda, istedim ki kendi yöremin esnafı kazansın ama nafile. Bir tek evimin karşısındaki su tesisatı satan kişiden yeterince yardım gördüm.

Perlit'i aradım örneğin bilen yok. Bilende de perlit yok. Girdim internete fabrikası 5 km ilerimde. Yani bu yazıyı okuyanlara tavsiyem, kağıdı kalemi alıp elinize, gerekli şeyleri yazıp, önce nereden bulacağınızı araştırın. Yine kendi şehrinizden almaya gayret edin bulabildiğinizce. Mesleğim yazılım ama yine de internetten satışlara soğuğum biraz. Olmayan ürünler için değil ama olanlar için soğuğum.

Fark ettiyseniz borular farklı ebatlarda ve hatta birisi çatı oluğu (kare 4 tarafı kapalı olan). Sebebi hepsi üzerinde denemeler yapmak. Kıvırcık Marul çeşitleri, domates, salatalık ve bazı çiçekler. Çiçekler annemiz için. Eminim benden çok emeği geçecektir sebzelere de. İşin garibi herkesten çok annem heyecanlı. Bakkalından, manavına, camcısından kuruyemişçisine kadar soruyorlar: Gülşen Teyze söyledi, damda suyla sera yapacakmışsın. Pek akıl işi değil ama bekliyoruz bakalım...

Araştırmalarımdan edindiğim bilgiye göre domates köklü bir bitki ve 150'lik borunun bile yeteceğinden şüpheliyim. Deneyip göreceğiz. 70'lik boruda marul yetiştiren bir sürü kişiyi de gördüm sitede. Belki benim aç gözlülüğümden ama bana oldukça küçük geldi. O yüzden ve ileride pişman olmayim ya da başka ürün eker denerim diye 110'luk boru aldım. Yağmur oluğunu ise sadece onda nasıl olacak diye aldım. Şunu söyleyebilirim ki, montaj işçiliği yağmur oluğunda daha fazla olacak gibime geliyor çünkü çoğu birleştirme parçaları onlarda yok. Su borusu kadar esnek hareket edemiyorsunuz. En azından şu anki düşüncelerim o.

Seranın küçük bir bölümünü de soğan, samırsak, maydanoz, tere gibi yeşillikleri ekmek için, ya kasalara içerisine perlit koyarak ya da küçük bir havuz yaparak deneyeceğim.

Tohum da aldım ama direk tohumla değil, fideyle başlayacağım. Tohumu da deneyerek yanılarak büyütmeyi düşünüyorum.

Seranın yarıya kadarı profil, üst tarafı 25 mm su borusunu yarım ay şeklinde bükecek şekilde yapacağım. Sebebi, birincisi maliyet, ikincisi kolaylık. 4 m 25 mm su borusunu 7.5 TL'den aldım. Dedim ya çok çizdim ama kiminde maliyet, kiminde taşıma zorluğu çıktı. Bunu da tesadüf eseri bir videoda seyrettim. 1.5 metrelik 30 mm boruyu yere çakıyorlar ve 25 mm su borusunu yarım ay şeklinde buraya geçiriyorlar. yaklaşık 2,5 - 3 m yüksekliğinde bir sera oluyor.

110'luk boruları 20 cm ya da 25 cm (iki merkez arası) delmeyi düşünüyorum. Hemen bir çok kişi 20 cm delmiş forumda. Bana bir birine çok yakın gibi geldi.

150'lik boruyu 40 cm arayla delmeyi düşünüyorum. Domates ve salatalık ekeceğim oraya.

Bu konuda önerisi olan üyelerimiz olursa memnun olurum.

Bir de bir konuda haddim olmayarak ricada bulunmak istiyorum. Bu yaptığım sera A'sından Z'sine kadar tamamen amatör bir seradır. Burada paylaşmak istememin sebebi bunu herkes yapabilir demek için. İçimizde çok tecrübeli arkadaşlarımız mevcut. Özellikle sera yapımında çalışanlar. Bazen öyle yorumlar yapıyorlar ki amatör seralara, okuyan insan "Yok bu benim boyumu aşar" diyebiliyor ki bu durumu ben de yaşadım forumu okurken. Eğer anne, konu, komşu mahalle baskısı olmasa sanırım bende vazgeçmiştim ki bu benim 15 yıllık hayalim. Toprağım olmadığı için sera yapamadım. Oysa şimdi toprağım yok ama sera yapabileceğim. Bu başlı başına bir mucize zaten. O yüzden çok tecrübeli arkadaşlardan ricam, öneriler de bulunurken içinde bir şeyler filizlenen kişilerin şevkini kıracak, bundan vazgeçirecek aşırı teknik konulardan kaçınmaları.

Yarından itibaren hemen her aşamasını resimleyerek, elimden geldiğince çizerek yaşadıklarımı paylaşacağım. İçinde amatör bir sera yapma fikri olup da yapamam diye çekinen varsa burayı takip etsin. Olabilen en basit anlatımla paylaşmaya çalışacağım. Maddi boyutu da dahil.

Uzun yazdığım için kusuruma bakmayın. Amatörün heyecanı deyin.

Sağlıcakla kalmanız dileğiyle...

Leventali bey eger mumkunse serayi nasil yaptiginizi biraz detaylandirirmisiniz? Borular demir mi plastik mi? O kismini tam anlayamadim. **** esinlendiginiz videonun linki olursa cok makbule gecer. Saygilarimla...

hsnsdt 31-07-2014 00:07

Arkadaşlar sadece ben mi merak ediyorum Levent beyi? Daha önce organizasyon yapan arkadaşlarda telefon numarası vardır ilaha arayıp görüşen varmı ? Sağlık problemi falan mı Allah göstermesin.

sedail 31-07-2014 00:20

Ufak bir tatil yapıyordur, bayram sonu haber alırız ümidiyle bekliyorum bende.

kiziltan 31-07-2014 00:57

Iyi bayramlar

Levent Ali`den haber aldim. Iyi, Bayram ertesi teslim icin bir almis, yetistirmeye calisiyor , gelen hafta icerisinde haber alabilirsiniz.
Saglicakla kalin

leventali 31-07-2014 12:49

2 Eklenti(ler)
Öncelikle uzun süre yazamadığım için sizlerden özür diliyorum. Herkesin geçmiş bayramının da güzellikler içinde geçmiş olmasını ümit ediyorum.

Besin ortaklığına giren arkadaşlardan da ayrıca özür diliyorum gecikme için. Bu gecikmenin ne demek olduğunu, bunu beklemenin ne olduğunu iyi biliyorum çünkü.

Organizasyona adım attıktan sonraki bir takım gerek işle, gerek aileyle ilgili konulardan yaşanan bir gecikme oldu. Organizasyonun en önemsiz gibi görünen parçası olan plastik kovada yaşanan sıkıntı dolayısıyla bir haftalık bir gecikme söz konusu oldu. Bana da lazım olan kovalardan 50 adet sipariş etmiştim ancak gelmedi. Önemsiz gibi görenin kova taşımada son derece kolaylık sağlıyor. Yani o olmadan organizasyonu başlatmış olsaydım hemen her konuda sıkıntı yaşayabilirdik.

Bu aksama sürecinde uzun zamandır peşinde koştuğum işi aldım ve bayram sonu teslimi için anlaşma yaptım. O yüzden tüm bayramı ki bugün de dahil, sabah 5'lere 6'lara kadar çalışmakla geçirdim. Birlikte olduğum arkadaşların ısrarlarına rağmen bayram iznine çıkardım ve tek kaldım.

Yoksa bu işin arasında bir yere bu organizasyonu sıkıştırabilirdik.

Evet aşırı bir iş koliğim. Ama işin içine kızım girdiğinde ona ayıracak her zaman sınırsız zamanım vardır. Ayırdık da. Denizin üstü kesmedi altının da tadına baktık birlikte.

Baktık ki uzaktan gördüğümüz, büyüleyici güzelliğin altında yatan nedenleri görelim. Gördük de. Nedensiz değilmiş o mavi, uçsuz bucaksız, insanı bazen ürküten manzara. Altında bambaşka bir dünya ve yaşam varmış.

Ve gördük ki insanoğlu yerin üstünü berbat etmekle kalmamış, altında milyonlarca canlının yaşadığını görmezden gelip, oralara da el atmış. Hemde hiç farkında bile olmadan.

Hani doğa doğa diyoruz ya, hani manzara diyoruz ya, hani büyüden bahsediyoruz ya bazen: Denizin altını görmeden bu kelimelerin bir yanı eksik kalıyormuş...

Besin için özelden ortaklığa giren arkadaşlara yazacağım. Hala devam ediyorlarsa o sayıda organizasyonu başlatacağım. Önümüzdeki hafta sonuna kadar herkesin eline ulaşmış olur. Kişi sayısı fark etmez 10 kişinin altına düşsek bile artanını kendim kullanırım.

Herkese tekrardan özür, saygı ve sevgiler...
Eklenti 511380

Eklenti 511381

volkan0048 31-07-2014 14:13

levent hocam hoş geldiniz,

evet denizin altı ayrı bir güzel,

insanın çıkası bile gelmiyor değil mi,

ama orada bile bira şişelerini,

çöp atıklarını gördükçe de insan ne öfkesi varsa insanlar üstüne boşaltası geliyor,

şu doğaya insanlardan başka zarar veren de yok ki,

bizim memleketimizde biraz daha fazla, maalesef zarar verme oranı,

neyse,

Form'a renk getirdiniz tekrar dan hoş geldiniz....

Allah'a emanet olun....

beingobserver 31-07-2014 18:22

Levent bey sizi tekrar görmek güzel.
Kızınıza vakit ayırdığınızı görmek daha da güzel. Benim de hem kızım (7) hem de oğlum (3) var ve babalar çocuklarına sizin gibi öncelik vermeli. İş bitmiyor fakat ailemizle birlikte geçireceğimiz zamanlar hızla tükeniyor.

Levent bey, bi önceki organizasyonla bizi çok uygun şartlarla gübre sahibi yaptınız, bunun için tekrar teşekkürler. Vakit bulduğunuzda karışımları nasıl hazırlayacağımızı gösteren videoları da beklediğimiz aklınızda olsun :) Sonbaharda başlamayı düşündüğüm için biraz tembellik edip sizi beklemek daha kolay geldi :) Vakit bulamazsanız da sorun değil tabii ki, bi şekilde hallederiz inşallah.

Herkese iyi çalışmalar.

tuffyt 31-07-2014 22:47

Çok başarılı! Tebrikler.

İsmail Karagülle 01-08-2014 20:02

O güzel kızdan her eve lazım . Hele bana çok lazım . Yoksa insan bir işe dalıp dünyayı unutuyor. '' mesela ben ''.Denizin nasıl bir şey olduğunu unutmak üzereyim .

guppy 02-08-2014 11:53

Merhaba, hazırlayacağımız formülasyon topraklı tarımda da kullanılabilir mi? Eğer öyle ise bende katılmak isterim.

ateşkaptan 02-08-2014 13:04

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi guppy (Mesaj 1310211)
Merhaba, hazırlayacağımız formülasyon topraklı tarımda da kullanılabilir mi? Eğer öyle ise bende katılmak isterim.

Eğer toprak analizi yaptırabilirseniz, pek ala kullanabilirsiniz. Yeter ki topraktaki elementler belli olsun.

leventali 03-08-2014 13:26

Herkese Hayırlı Pazarlar,

Sevgili İsmail Abicim, O kızdan Allah herkese nasip etsin ama mesele o kız değil inan bana. İnsan yaşarken farkında olmadığı yaşamın güzelliklerini görmesi için defaatlerce uyarılıyor. Ama çoğunlukla uyarılara aldırış edilmiyor.

Elimde bir proje vardı. Yaklaşık 2 yıl sürecek. Ve benim geleceğimi ilgilendiren en önemli proje ve zamanında bitmesi gerekiyor.

Ofis aynı zamanda evim oldu. Orada yiyor, orada yatıyor, orada çalışıyorum. Çok ender dışarı çıkıyor, sanki sudan çıkmışım da nefes almak için yeniden ofise koşmam gerekli gibi geri dönüp işin başına oturuyorum. Kafamı bilgisayarın başından kaldırmıyorum.

Gözlerim bozulmuş umurumda değil. Annem arıyor "Özledik" diye ki 20 dakikalık mesafedeyim, çoğunlukla cevap "Bu hafta gelemem" oluyor.

İşimde yol aldıkça, sonuçları güzel gittikçe, sona yaklaştıkça ayrı bir hevesle çalışıyorum, aynı zamanda daha fazla ofise yapışıyorum.

Öyle ki bazen ailem beni ofiste ziyarete geliyor.

Öğle vaktiydi. Yine hummalı bir çalışma içindeyim. Telefon çaldı. Annemdi arayan. "Anne kısa kes çok yoğunum" dedim. "Ablan" dedi, "rahatsızlanmış. Bir evine kadar gidip baksan.".

Ablam ofisime 5 dakikalık uzaklıkta. "Tamam bir ara bakarım anne" deyip telefonu kapadım. Kapadım kapamasına ama içimde bir burukluk. Personelime hadi kalk bir yere gidiyoruz deyip, onu da yanıma alıp ablamların yolunu tuttum. Kapıda ambülans bekliyordu. Ambülans bomboş. Kimsecikler yok yanında. Mahalleli etrafta birikmiş. Ağlayan kadınlar var.

O merdivenleri nasıl çıktığımı bilemiyorum. Yetişmiştim. Onu son bir kez görmüştüm. Konuşamadık ama son nefesini kucağımda verdi.

Ve ben ölümün olduğunu bildiğim halde, defalarca şahit olduğum halde işte o gün ölümün olduğunu anladım. Sabah telefonla konuştuğunuz ablanızı, öğleden sonra kucağınızda uğurlamanın mümkün olabileceğini gördüm.

İşin, paranın, ne kadar boş olduğunu, zamanın ne kadar kıymetsiz olduğunu, kelimelerin bunların karşısında süslenmiş, içi boş birer takiyye olduğunu gördüm.

İnsanın en dolu zamanında bile isterse her şeye zaman ayırabileceğini gördüm. Keşke böyle görmeseydin, dediğinizi duyar gibiyim. Bunun bir bana olduğunu mu sanıyorsunuz? Kendi hayatınızda biraz gerilere doğru gidin bakalım. Kaç kez bu ve benzerlerini yaşadınız.

Derler ya her şeyde bir hayır vardır. Ölümün hayrı olur mu? Hele ki ölen kardeşinizse. Ve daha yaşı çok küçükken. Ve bazen ölümler, acılar sizi daha büyük acılara hazırlar. El aletleriyle uğraştıkça, ellerinizin acıyan yerlerinin nasır tutması gibi.

İki ay iş yerine gitmedim. Geriye kalanlarla hayat devam ediyordu. Onlara zaman ayırdım. Sonra yeniden döndüm işime. Asla belirli bir saatten fazlasını çalışmadım. Hatta mutlak yetiştireceğim bir iş olduğunda bile, eğer bir yakınım beni özlemiş ya da ben onu özlemişsem, kendime ya da yakınlarıma zaman ayırmam gerekiyorsa hep işi bırakıp, onlara zaman ayırmışımdır.

Bu öğrendiklerim ışığında hayatta hiç anlaşamadığım babamla mükemmel bir 6 ay geçirdim. Bir akşam olmasa öbür akşam Tarsus'a gidip mangal yaptık. Öyle böyle değil, yakınımızda kim varsa çağırarak. Hafta sonlar sıkma partileri, börekler, torun torbalar, yeğenler...

Babamı berbere gönderirdim ama bıyıklarına sakın dokunmasın derdim. Onu ben balkonda keserdim çünkü. Yarım saat sürerdi. Tel tel keserdim. Gönyesine bakardım. Bile bile uzatırdım. Birde şöyle dur bakim, şu tarafa dön bir de ordan bakim, diye zaman geçirirdim. Arada bir laf sokup, onun bana düpedüz kaymasına zemin hazırlardım. O da hiç geri çevirmezdi. Oyuncunun repliğinin geldiği an gibi, o an geldiğinde düpedüz kayardı.

Eski şofördü babam. Neler söylediğini elbette buraya yazmayacağım. Yazsam, bunu çoğu kişi anlayamaz bile. Küfrün bir insanı nasıl mutlu edebileceğini...

Tanrı, evin büyük çınarı için hazırlamış beni. Kafamı işimden kaldırıp, etrafa bakabilmem için uyarmış beni. Yetmemiş gözümün içine sokmuş, söylemek istediğini.

6 ay. 6 ay, 40 yılda yaşamadığımız kadar güzel günler geçirdik babamla. Ne kadar çok anımız var. Ne çok şeyler anlattı bana kimisi benle mezara gidecek. Meğer o demirden örülü duvarın ardında ne merhametli, ne çocuksu bir insan varmış. Aslında o demirden duvarı biz örmüşüz kafamızda. Gerçekte yokmuş böyle bir duvar. İşte hepsini 6 ay arayla ablamı ve babamı kaybederek anladım.

Ablam vefat etmeseydi babamın vefatını çabuk atlatabileceğimi hiç sanmıyorum. Atlatsam bile bütün hayatım pişmanlık içinde geçecekti.

İkisinin de mekanı cennet olsun. Giderken bana öyle bir miras bıraktılar ki, bu dünyada bırakılabilecek en büyük miras.

SEVDİKLERİNE ZAMAN AYIR.

Uzun yazdım belki İsmail Abi. Demem odur ki, insanın herkese ayıracak bir zamanı vardır. En yoğun iş ortamlarında bile. Ve mutlak ayırması gerekiyor. Bunun için kimseye ihtiyacı yok insanın. Sadece işi bırakıp, kalkıp gitmesi gerekiyor.

Ve inanın bana ne işim aksıyor, ne sevdiklerime ayırdığım zaman kayıp oluyor. O günden beri işim hala bitmedi. Hala yetişmesi gereken zamanlı işler mevcut. Hala tüm işler eşek yükünde. Ve hala sevdiklerime zaman ayırıp, tüm işlerimi de yapabiliyorum.

Yani zaman kısa lafı boş laf. Zaman çok uzun. Hatta bir insanın hayatına günümüzdeki 50 insanın hayatını sığdırabilecek kadar fazla zaman var.

Sana hep söylüyorum İsmail Abi, kendini bana bu kadar özletme diye. Bu kadar özletince kısa yazamıyorum işte böyle :) Bak madem denize hasretsin, ablamı da al, atla arabaya gel buraya. O güzel kızla sizi denize götürelim. Hem denizi, hem kızı görmüş olursun.

Diğer arkadaşlara da bu vesile ile cevap vermiş olalım.

Sayın 622ali, Sera profil borudan. Siz neyi arzuluyorsanız söyleyin, ben nasıl yaptırdığımı size çizerek de, seradan görüntüler alarak da videosunu çekerek de gönderirim. Bu arada adaşmışız da sanırım.

Sayın guppy, Benim sorunuz karşısında yazacaklarım bu işe profesyonel yaklaşan ve profesyonel tarımla uğraşan arkadaşlarımız tarafından çok da beğenilmeyecektir. Yerden göğe kadar haklılar da çünkü onlar işin profesyonel tarafındalar ve öyle de olması gerekli.

Sayın AteşKaptan güzel bir yerden cevap vermiş size. Toprağınızın tahlili önemli. Yani ne eksik ne fazla bilmelisiniz, hatta suyunuzun bile tahlili önemli. Peki amatör olarak bunları bilmeden de tarım yapılamaz mı? Elbette yapılır. Bunun yolu da toprağınızdaki bitkileri gözlemleyerek.

Onlar size neyin fazla neyin eksik olduğunu söylerler. Hatta bağırırlar. Topraklı tarıma gerekli midir bu gübreler? Bu ince bir soru olmasına rağmen yarım yamalak da olsa gereklidir diyebilirim. Çünkü hiçbir toprak, bütün besin maddelerini eşit ve istenen miktarda taşımaz.

Seramın etrafında sürekli deneyler yapıyorum. Aynı türden bitkileri hem besinli suda (hidroponic) hem perlit içerisinde, hemde toprakta deniyorum. Ve hepsine de aynı besinli suyu veriyorum.

Verimle çok derdim olmadığı için, hemen hepsinden de istediğim sonucu alabiliyorum. Yani hepsi de harika birşekilde yetişiyor. Birinin diğerine üstünlüğü var mı? Ağaç türünde, sağlam bir yer isteyenler toprakta daha başarılı. Çünkü toprağın ağırlığı onlara güven veriyor ve daha hızlı gelişiyorlar.

Örneğin perlite mısır ektim. Çok uzun bir süre büyümesi yavaştı. Sonra birden hızlanmaya başladı. Daha önce de aynı gözlemleri yapmıştım. Bitki kendini güvende hissedene kadar kök salıyor, kendi yapısını direyecek yapıyı kökleriyle sağladığı anda inanılmaz bir hızda büyüyor. Mısır 1 ayda, 20 santim kadarken son bir haftada 1.5 metreyi geçti.

Aynı şeyi perlite ve toprağa ektiğim biberlerde de gözlemledim. Perlitte büyümeleri çok yavaşken, sonra birden hızlanıverdiler ve diğerleriyle aynı boya geldiler ve aynı meyveyi vermeye başladılar.

Toprağın sağladığı en büyük avantajlardan biri de bu sanırım. Bitkiye kendi ağırlığını taşıyacak şekilde sağlamlığı daha erken veriyor.

Akşam vaktim olursa seramdaki yeni görüntüleri paylaşırım.

Saygı ve sevgilerimle...

İsmail Karagülle 03-08-2014 19:41

Levent ali kardeşim ,
Döktürmüşsün . Ve de çok haklısın .
Bizim bu konuda eksiğimiz çok .
eşi dostu ihmal ettiğimizden fazlası var kendimizi de ihmal ediyoruz.
Düzelteceğiz inşallah .:o

hsnsdt 03-08-2014 19:49

Sayın Levent bey yazmış olduğunuz yazı çok ders verici ve üzücü, başınız sağolsun.

volkan0048 04-08-2014 07:58

Levent abi,

aynı şeyleri yaşamışız aşağı yukarı,

boğazım düğümlendi sanki,

başın sağolsun,

ah işte o zaman ah o zamannnnnn....

dalu45 04-08-2014 08:40

Levent Bey

Ben forumu yaklaşık 1 haftadır takip ediyorum. Konunuzdaki yazıların çoğunu okudum tebrik ederim, çok ayrıntılı, her detayı yazmışsınız. Bizim gibi yeni başlayanlara yön veriyor.
Başınız sağolsun.

kursun 04-08-2014 10:43

Başınız sağolsun, Levent Ali Bey.
Bu kadar işin arasında, acılı günlerde, herkesin sorularına tek tek cevap veriyorsunuz.
Gerçekten sabırlı çok olgun davranıyorsunuz.
Teşekkür ediyorum. Başarılar diliyorum.

hsnsdt 26-08-2014 21:40

Merhaba ? :S

Lathspell 12-11-2014 13:17

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi leventali (Mesaj 1310414)
Herkese Hayırlı Pazarlar,

Sevgili İsmail Abicim, O kızdan Allah herkese nasip etsin ama mesele o kız değil inan bana. İnsan yaşarken farkında olmadığı yaşamın güzelliklerini görmesi için defaatlerce uyarılıyor. Ama çoğunlukla uyarılara aldırış edilmiyor.

Elimde bir proje vardı. Yaklaşık 2 yıl sürecek. Ve benim geleceğimi ilgilendiren en önemli proje ve zamanında bitmesi gerekiyor.

Ofis aynı zamanda evim oldu. Orada yiyor, orada yatıyor, orada çalışıyorum. Çok ender dışarı çıkıyor, sanki sudan çıkmışım da nefes almak için yeniden ofise koşmam gerekli gibi geri dönüp işin başına oturuyorum. Kafamı bilgisayarın başından kaldırmıyorum.

Gözlerim bozulmuş umurumda değil. Annem arıyor "Özledik" diye ki 20 dakikalık mesafedeyim, çoğunlukla cevap "Bu hafta gelemem" oluyor.

İşimde yol aldıkça, sonuçları güzel gittikçe, sona yaklaştıkça ayrı bir hevesle çalışıyorum, aynı zamanda daha fazla ofise yapışıyorum.

Öyle ki bazen ailem beni ofiste ziyarete geliyor.

Öğle vaktiydi. Yine hummalı bir çalışma içindeyim. Telefon çaldı. Annemdi arayan. "Anne kısa kes çok yoğunum" dedim. "Ablan" dedi, "rahatsızlanmış. Bir evine kadar gidip baksan.".

Ablam ofisime 5 dakikalık uzaklıkta. "Tamam bir ara bakarım anne" deyip telefonu kapadım. Kapadım kapamasına ama içimde bir burukluk. Personelime hadi kalk bir yere gidiyoruz deyip, onu da yanıma alıp ablamların yolunu tuttum. Kapıda ambülans bekliyordu. Ambülans bomboş. Kimsecikler yok yanında. Mahalleli etrafta birikmiş. Ağlayan kadınlar var.

O merdivenleri nasıl çıktığımı bilemiyorum. Yetişmiştim. Onu son bir kez görmüştüm. Konuşamadık ama son nefesini kucağımda verdi.

Ve ben ölümün olduğunu bildiğim halde, defalarca şahit olduğum halde işte o gün ölümün olduğunu anladım. Sabah telefonla konuştuğunuz ablanızı, öğleden sonra kucağınızda uğurlamanın mümkün olabileceğini gördüm.

İşin, paranın, ne kadar boş olduğunu, zamanın ne kadar kıymetsiz olduğunu, kelimelerin bunların karşısında süslenmiş, içi boş birer takiyye olduğunu gördüm.

İnsanın en dolu zamanında bile isterse her şeye zaman ayırabileceğini gördüm. Keşke böyle görmeseydin, dediğinizi duyar gibiyim. Bunun bir bana olduğunu mu sanıyorsunuz? Kendi hayatınızda biraz gerilere doğru gidin bakalım. Kaç kez bu ve benzerlerini yaşadınız.

Derler ya her şeyde bir hayır vardır. Ölümün hayrı olur mu? Hele ki ölen kardeşinizse. Ve daha yaşı çok küçükken. Ve bazen ölümler, acılar sizi daha büyük acılara hazırlar. El aletleriyle uğraştıkça, ellerinizin acıyan yerlerinin nasır tutması gibi.

İki ay iş yerine gitmedim. Geriye kalanlarla hayat devam ediyordu. Onlara zaman ayırdım. Sonra yeniden döndüm işime. Asla belirli bir saatten fazlasını çalışmadım. Hatta mutlak yetiştireceğim bir iş olduğunda bile, eğer bir yakınım beni özlemiş ya da ben onu özlemişsem, kendime ya da yakınlarıma zaman ayırmam gerekiyorsa hep işi bırakıp, onlara zaman ayırmışımdır.

Bu öğrendiklerim ışığında hayatta hiç anlaşamadığım babamla mükemmel bir 6 ay geçirdim. Bir akşam olmasa öbür akşam Tarsus'a gidip mangal yaptık. Öyle böyle değil, yakınımızda kim varsa çağırarak. Hafta sonlar sıkma partileri, börekler, torun torbalar, yeğenler...

Babamı berbere gönderirdim ama bıyıklarına sakın dokunmasın derdim. Onu ben balkonda keserdim çünkü. Yarım saat sürerdi. Tel tel keserdim. Gönyesine bakardım. Bile bile uzatırdım. Birde şöyle dur bakim, şu tarafa dön bir de ordan bakim, diye zaman geçirirdim. Arada bir laf sokup, onun bana düpedüz kaymasına zemin hazırlardım. O da hiç geri çevirmezdi. Oyuncunun repliğinin geldiği an gibi, o an geldiğinde düpedüz kayardı.

Eski şofördü babam. Neler söylediğini elbette buraya yazmayacağım. Yazsam, bunu çoğu kişi anlayamaz bile. Küfrün bir insanı nasıl mutlu edebileceğini...

Tanrı, evin büyük çınarı için hazırlamış beni. Kafamı işimden kaldırıp, etrafa bakabilmem için uyarmış beni. Yetmemiş gözümün içine sokmuş, söylemek istediğini.

6 ay. 6 ay, 40 yılda yaşamadığımız kadar güzel günler geçirdik babamla. Ne kadar çok anımız var. Ne çok şeyler anlattı bana kimisi benle mezara gidecek. Meğer o demirden örülü duvarın ardında ne merhametli, ne çocuksu bir insan varmış. Aslında o demirden duvarı biz örmüşüz kafamızda. Gerçekte yokmuş böyle bir duvar. İşte hepsini 6 ay arayla ablamı ve babamı kaybederek anladım.

Ablam vefat etmeseydi babamın vefatını çabuk atlatabileceğimi hiç sanmıyorum. Atlatsam bile bütün hayatım pişmanlık içinde geçecekti.

İkisinin de mekanı cennet olsun. Giderken bana öyle bir miras bıraktılar ki, bu dünyada bırakılabilecek en büyük miras.

SEVDİKLERİNE ZAMAN AYIR.

Uzun yazdım belki İsmail Abi. Demem odur ki, insanın herkese ayıracak bir zamanı vardır. En yoğun iş ortamlarında bile. Ve mutlak ayırması gerekiyor. Bunun için kimseye ihtiyacı yok insanın. Sadece işi bırakıp, kalkıp gitmesi gerekiyor.

Ve inanın bana ne işim aksıyor, ne sevdiklerime ayırdığım zaman kayıp oluyor. O günden beri işim hala bitmedi. Hala yetişmesi gereken zamanlı işler mevcut. Hala tüm işler eşek yükünde. Ve hala sevdiklerime zaman ayırıp, tüm işlerimi de yapabiliyorum.

Yani zaman kısa lafı boş laf. Zaman çok uzun. Hatta bir insanın hayatına günümüzdeki 50 insanın hayatını sığdırabilecek kadar fazla zaman var.

Sana hep söylüyorum İsmail Abi, kendini bana bu kadar özletme diye. Bu kadar özletince kısa yazamıyorum işte böyle :) Bak madem denize hasretsin, ablamı da al, atla arabaya gel buraya. O güzel kızla sizi denize götürelim. Hem denizi, hem kızı görmüş olursun.

Diğer arkadaşlara da bu vesile ile cevap vermiş olalım.

Sayın 622ali, Sera profil borudan. Siz neyi arzuluyorsanız söyleyin, ben nasıl yaptırdığımı size çizerek de, seradan görüntüler alarak da videosunu çekerek de gönderirim. Bu arada adaşmışız da sanırım.

Sayın guppy, Benim sorunuz karşısında yazacaklarım bu işe profesyonel yaklaşan ve profesyonel tarımla uğraşan arkadaşlarımız tarafından çok da beğenilmeyecektir. Yerden göğe kadar haklılar da çünkü onlar işin profesyonel tarafındalar ve öyle de olması gerekli.

Sayın AteşKaptan güzel bir yerden cevap vermiş size. Toprağınızın tahlili önemli. Yani ne eksik ne fazla bilmelisiniz, hatta suyunuzun bile tahlili önemli. Peki amatör olarak bunları bilmeden de tarım yapılamaz mı? Elbette yapılır. Bunun yolu da toprağınızdaki bitkileri gözlemleyerek.

Onlar size neyin fazla neyin eksik olduğunu söylerler. Hatta bağırırlar. Topraklı tarıma gerekli midir bu gübreler? Bu ince bir soru olmasına rağmen yarım yamalak da olsa gereklidir diyebilirim. Çünkü hiçbir toprak, bütün besin maddelerini eşit ve istenen miktarda taşımaz.

Seramın etrafında sürekli deneyler yapıyorum. Aynı türden bitkileri hem besinli suda (hidroponic) hem perlit içerisinde, hemde toprakta deniyorum. Ve hepsine de aynı besinli suyu veriyorum.

Verimle çok derdim olmadığı için, hemen hepsinden de istediğim sonucu alabiliyorum. Yani hepsi de harika birşekilde yetişiyor. Birinin diğerine üstünlüğü var mı? Ağaç türünde, sağlam bir yer isteyenler toprakta daha başarılı. Çünkü toprağın ağırlığı onlara güven veriyor ve daha hızlı gelişiyorlar.

Örneğin perlite mısır ektim. Çok uzun bir süre büyümesi yavaştı. Sonra birden hızlanmaya başladı. Daha önce de aynı gözlemleri yapmıştım. Bitki kendini güvende hissedene kadar kök salıyor, kendi yapısını direyecek yapıyı kökleriyle sağladığı anda inanılmaz bir hızda büyüyor. Mısır 1 ayda, 20 santim kadarken son bir haftada 1.5 metreyi geçti.

Aynı şeyi perlite ve toprağa ektiğim biberlerde de gözlemledim. Perlitte büyümeleri çok yavaşken, sonra birden hızlanıverdiler ve diğerleriyle aynı boya geldiler ve aynı meyveyi vermeye başladılar.

Toprağın sağladığı en büyük avantajlardan biri de bu sanırım. Bitkiye kendi ağırlığını taşıyacak şekilde sağlamlığı daha erken veriyor.

Akşam vaktim olursa seramdaki yeni görüntüleri paylaşırım.

Saygı ve sevgilerimle...

Ne kadar boş dertlerin içinde kaybolup neleri kaçırıyoruz... Başınız sağolsun sayın leventali...

leventali 12-11-2014 21:58

Teşekkür ederim Sayın Lathspell.

Sizin vesilenizle de tüm arkadaşlara merhaba demeliyim uzun bir aradan sonra...

Lathspell 13-11-2014 12:24

Bu konu mesajsız gün geçirmeyi hak eden bir konu değil gerçekten de. Amatör bir ruhla yapılmış girişimin yansımaları olarak başlayıp Sayın leventali'nin yanı sıra değerli hocalarımız ve üyelerimizin tecrübe ve spesifik bilgi destekleriyle önemli bir kaynak şekline evrilmiş. Tek sıkıntı bu çok değerli bilgilerin sayfa kalabalığı içinde bulunma güçlüğü. Artık kendi girişimim için hayati noktaların olduğu sayfaları ayrı ayrı kayıt mı etmek lazım ne yapmak lazım bilemedim... Burası, -forumumuzdaki bir çok değerli örnek gibi- içindeki bilgiler elden geçirilerek bir vikipedia sayfası gibi ansiklopedik bilgi sunar hale dönüştürülmeli. Zor ama çok önemli bence...

leventali 13-11-2014 14:57

Güç bir temenni Sayın Lathspell :)))

Lathspell 15-11-2014 23:37

Ama şu gürül gürül akan bilgi selinde boğulmamak için de ideal bir yöntem diye düşünüyorum Sayın leventali :) "Kim yapacak onu" diye bi soruyu doğurması ise bir başka dert:)

adem_09 16-11-2014 09:47

Çok güzel çalışma anlatımda güzel leventali çalışmalarız herkese örnek olmuş.

hsnsdt 16-11-2014 17:23

Levent bey hoş geldiniz, her gün bu konuya girip mesaj yazıp yazmadığınıza bakıyordum.

leventali 17-11-2014 12:20

Mersin 5. Narenciye Festivali Resimler 1
 
5 Eklenti(ler)
Mersin 5. Narenciye Festivali Resimler 1
Eklenti 526546

Eklenti 526547

Eklenti 526548

Eklenti 526549

Eklenti 526550

leventali 17-11-2014 12:22

Mersin 5. Narenciye Festivali Resimler 2
 
5 Eklenti(ler)
Eklenti 526551

Eklenti 526552

Eklenti 526553

Eklenti 526554

Eklenti 526555

leventali 17-11-2014 12:24

Mersin 5. Narenciye Festivali Resimler 3
 
5 Eklenti(ler)
Eklenti 526556

Eklenti 526557

Eklenti 526558

Eklenti 526559

Eklenti 526560

leventali 17-11-2014 12:26

Mersin 5. Narenciye Festivali Resimler 4
 
5 Eklenti(ler)
Eklenti 526561

Eklenti 526562

Eklenti 526563

Eklenti 526564

Eklenti 526565

leventali 17-11-2014 12:30

Mersin 5. Narenciye Festivali Resimler 5
 
5 Eklenti(ler)
Eklenti 526566

Eklenti 526567

Eklenti 526568

Eklenti 526569

Eklenti 526570

leventali 17-11-2014 12:36

Mersin 5. Narenciye Festivali Resimler 6
 
5 Eklenti(ler)
Eklenti 526576

Eklenti 526577

Eklenti 526578

Eklenti 526579

Eklenti 526580

leventali 17-11-2014 12:42

Mersin 5. Narenciye Festivali Resimler 7
 
5 Eklenti(ler)
Eklenti 526581

Eklenti 526582

Eklenti 526583

Eklenti 526584

Eklenti 526585

leventali 17-11-2014 12:46

Mersin 5. Narenciye Festivali Resimler 7
 
4 Eklenti(ler)
Eklenti 526591

Eklenti 526592

Eklenti 526593

Eklenti 526594

Şimdilik bu kadar. İnanın kendisi resimlerinden daha güzeldi. Umarım 6. sı yapılır...

karabostan 24-02-2015 12:26

sayın levent ali bey biz de sizin gibi küçük bir sera kurmak istiyoruz size ne kadara mal oldu yardımcı olabilirmisiniz ?

asilturk1 11-03-2015 12:25

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi karabostan (Mesaj 1359000)
sayın levent ali bey biz de sizin gibi küçük bir sera kurmak istiyoruz size ne kadara mal oldu yardımcı olabilirmisiniz ?

bende fikir almak istiyorum acaba mümkünmü?

leventali 12-03-2015 11:18

Merhaba Sayın Karabostan ve AsilTürk1,

Takriben böyle bir sera 2-3 bin tl ye mal olur düşüncesindeyim. Zira malzeme dışındaki tüm işçilikler bana ait. Sizlere nasıl yardımcı olacağım konusunu aydınlatırsanız elimden geleni yapmaya çalışırım.

Saygı ve sevgilerle...

asilturk1 12-03-2015 11:38

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi leventali (Mesaj 1362756)
Merhaba Sayın Karabostan ve AsilTürk1,

Takriben böyle bir sera 2-3 bin tl ye mal olur düşüncesindeyim. Zira malzeme dışındaki tüm işçilikler bana ait. Sizlere nasıl yardımcı olacağım konusunu aydınlatırsanız elimden geleni yapmaya çalışırım.

Saygı ve sevgilerle...

ben 4 tane profil oturtucam naylon ile üstünü örtücem 2-3 bin lira cok yahu ? ne varki serada acaba?

sedail 12-03-2015 11:45

15 metrekare seram için aldığım sera naylonu 270 tl tutmuştu bu biraz fikir verebilir size diğer metal aksam elimde olduğu için bir fiyat veremiyorum ancak kaynak makineniz varsa 300-500 arası gider profiller için. leventali beyin demek istediği de işçiliği kendiniz yapmazsanız işçilik maliyeti fiyatları yükseltir.


Leventali bey bu sene sezon açılmadan gübre çalışması için vaktiniz olurmu cevap yazabilirseniz sevinirim zira gübre kalmadı bu sene toprağa geri döneceğiz galiba :D

asilturk1 12-03-2015 14:17

kendim yapıcam max 500 cıkar herhalde ben metal işleri mezunuyum kaynak makinesi v.s ispiral var hepsini kendim yapıcam arkadaşımla işçi ücreti yok

karabostan 12-03-2015 18:49

arkadaşlar biz kavun falan yetiştireceğiz ben artık besin eriğiyle uğraşmak istemiyorum kavun için besin eriği satan varmı aramızda?


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 22:53.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)

Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025