|
|
Dış Bağlantılar | Konu Araçları | Mod Seç |
27-11-2008, 22:37 | #302 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 26-08-2008
Şehir: adana
Mesajlar: 361
|
sevgili envor yine yapmışsın yapacağını ellerine sağlık |
28-11-2008, 04:34 | #303 | ||
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 04-10-2008
Şehir: Silivri / İstanbul
Mesajlar: 114
|
Alıntı:
Alıntı:
Bir listedeki mesajları okuyorum. Çeşitli sorulara karşılık, bu konuyu ileride konuşacağız deniyor. Listeyi okumaya devam ediyorum, kırk elli mesaj geçiyor. Bir yerde söylenenlerden anlıyorum ki o söz edilen konu konuşulmuş. Ama konuşulanlar burada değil. Başka bir yerde yeni başlık açılarak da konuşulmamış. Bu listede başlamış, daha sonra aradan ayıklanıp başka yere taşınmış. Böyle bir durumda ne kadar dikkat ederseniz edin bazı konuların başı bir yerde sonu başka bir yerde kalabiliyor. Ya da konuyla ilgili tüm listeleri takip edenler yaklaşık aynı kişiler olduğu için bir listede başlayan bir konu, bir vesile ile başka bir listede devam edebiliyor. Siz bu iki listeyi yakalayıp peşpeşe okumadığınız sürece konu kafanızda bir açmaz olarak kalıyor. Bir konu birkaç listede tüm detaylarıyla tekrar tekrar konuşulurken, konunun can alıcı bir noktası sadece bir listede birkaç cümle ile geçilmiş olabiliyor. Böyle bir durum nasıl aşılır derseniz benim de aklıma bir yöntem gelmiyor. Fakat diğer yandan bakıyorum, tüm mesajları elediğinizde bir ders kitabını dolduracak kadar bilgi 49 başlık altında 3000 e yakın mesaj arasında dağılmış bekliyor. |
||
28-11-2008, 09:18 | #304 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 01-12-2007
Şehir: Bursa
Mesajlar: 97
|
Yeni okumaya başlayanlar için bence iki yöntem var önümüzde; 1. İmkanınız varsa okuduğunuz kadarıyla birşeylere başlamak, bu yöntem kontrolsüz olsa da çabuk öğrenmenizi sağlar. 2. Kendinize güven gelene kadar forumları takip etmek, bu da kontöllü olarak öğrenmenizi sağlar. Tercih sizlere kalmış. Çokda kendinizi sıkmayın kafam karışıyor diye, küçük bir demo sizi rahatlatacaktır. Kolay gelsin. |
28-11-2008, 18:21 | #305 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 04-10-2008
Şehir: Silivri / İstanbul
Mesajlar: 114
|
Bu söylediğiniz, aynı konuda yedi yüzden çok, belki sekiz yüzden çok mesaj okuduktan sonra söylenecek şey değil Ayrıca, dediğiniz gibi hemen başlasaydım, soracak bir çok sorum olacaktı, onları sormağa başladığımda da haklı olarak, forumları okusana kardeşim diyeceklerdi ve aynı noktaya gelecektik Ya da birşey demeyip cevap verecekler ve daha önce bazı konularda olduğu gibi bir tekrar daha yapılmış olacaktı. Zor mesele, zor |
29-11-2008, 00:31 | #307 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 04-10-2008
Şehir: Silivri / İstanbul
Mesajlar: 114
|
Yok, yok. Çok da şikayetçi değilim. Mevsim dolayısıyla bol zamanımızın olduğunun farkındayım. Önce Kudret beyin bir yerde fotoğraflarını verdiği mini seraya benzer bişey yapacağım. Kendi tohumlarımı çimlendirmek için. Sonra fazla aceleye getirmeden alet edevat toplamaya başlamam lazım. Bir tane zaman ayarlı priz, bir termostat, bir ph ölçer ve bir EC ölçer. Sonra küçük detaylar var. Kavanozun içi tamamen su ile dolacak mı, yoksa ağıza yakın biraz hava boşluğu kalacak mı? Fotoğraflarda belli olmuyor. Ayrıca akvaryum pompasının bastığı havanın dışarı çıkabilmesi için kapakta küçük bir hava deliği olması gerekir sanırım. Yine fideyi kavanozun ağzına yerleştirirken kullandığımız küçük bardak/saksının içine ne koyacağız. Toprak?, perlit? ya da sadece köpük mü? Bu saksının çapının küçük ya da büyük olmasının bir önemi var mı? Düşündükçe ne kadar çok soru geliyor insanın aklına |
04-12-2008, 20:00 | #308 |
Ağaç Dostu
|
Sn. ertugrula; Kavanozun içi tamamen su ile dolacak, akvaryum pompasının bastığı hava fidenin kökünün yanından çıkacaktır zaten, ayrıca bir daliğe gerek kalmayacak. Kavanozun ağzına strafor kesilip, stroforun ortasına fidenin kökünün geçeceği kadar bir delik açılıp, fide buraya sıkıştırılır. Resimde görüldüğü üzere, plastik viol gözünü makas ile altını kestim ve violu strafordaki yerine yerleştirdim. Düzenleyen envor : 05-12-2008 saat 20:49 |
05-12-2008, 20:40 | #310 |
Ağaç Dostu
|
11. ve 19. resimdeki domates çeşiti "plazanse" adlı bir çeşitti, EC isteği Bandita'ya göre farklıydı. Aslında şöyle bir durumda söz konusu; Aynı çeşit domates fidanları bile, iklim, yükseklik vs. göre EC ihtiyaçları farklılık gösterebiliyor. |
05-12-2008, 21:06 | #311 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 05-10-2008
Şehir: ANTALYA
Mesajlar: 194
|
'plasiance' olacak,topraksız tarım için çok ideal bir çeşittir |
05-12-2008, 21:57 | #314 |
Ağaç Dostu
|
Belkide öyledir. Geçen yıl Antalya tarımdan gelen fidelerin kutularında "plazanse" yazıyordu. Belki orada yanlış yazılmış olabilir. Topraksız tarım ideal bir çeşit olması tartışmaya açık bir konu bence. Çok ideal olduğunu düşünmüyorum. |
05-12-2008, 22:53 | #315 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 26-08-2008
Şehir: adana
Mesajlar: 361
|
Sevgili envor senin bitkilere ne oldu böyle bu kadar kısa zamanda nasıl da büyümüşler yoksa benimkiler bana naz mı yapıyor anlamadım.Kolay gelsin. |
06-12-2008, 06:33 | #316 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 04-10-2008
Şehir: Silivri / İstanbul
Mesajlar: 114
|
Merhaba, Sn. Envor, O viyolün altını kesince, içindeki toprak eriyip, kavanozdaki suya karışmayacak mı? Böylece fide boşta kalıp sallanmaya başlamayacak mı? Bu durum bir sorun değil mi? |
06-12-2008, 10:10 | #317 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 05-10-2008
Şehir: ANTALYA
Mesajlar: 194
|
Hangi konuda dezavantajları var acaba plasiance için? |
14-12-2008, 20:06 | #318 |
Ağaç Dostu
|
Hayır, dediğinizin hiç biri olmayacak. Violün içindeki torf olduğundan, ıslanınca eriyip gitmeyecek, ayrıca violün alt kısmının birazını kesiyoruz, bitkinin kökünün yarısından fazlası violün içinde kalıyor. Bitki sadece kestiğimiz yerden kök atıyor. |
14-12-2008, 20:18 | #319 |
Ağaç Dostu
|
Bence; Bandita, Durinta, Altes topraksız tarım için ideal. Plasianceyi geçenyıl denemiştim. İyi bir ısıtma istiyor, kuzey rüzgarına karşı çok hassas, tohumumdan çıkan fidelerin en az %10'u çeşitin özelliğini yansıtmıyor, sarı kıvırcık virüsüne karşı çok hassastı, ilk meyveleri iri oluyor, kısa günlerde meyvelerde ovalleşme oldu, sarı kıvırcık virüsüne hassas olduğunu gördüm. Siz nerede gördünüz plasianceyi, veya yetiştirdiniz? Antalyada yetiştireni hatırlamıyorum, sadece Çorluda bir serada vardı. |
14-12-2008, 20:21 | #320 |
Ağaç Dostu
|
Sayın envor, çok güzel bir deneysel çalışma sonucu. Yakında bu konuda eğitim gören bölümler varsa inceleme gezisi yapabilirler. Bu durumun ekonomik durumu nedir ?Hesaplasanız asgari ne kadar yapmak gerekiyor ki ekonomik sonuç versin? Çalışmalarınızda başarılar. |
14-12-2008, 20:52 | #323 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 05-10-2008
Şehir: ANTALYA
Mesajlar: 194
|
Alıntı:
|
|
15-12-2008, 11:55 | #324 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 28-03-2007
Şehir: Aksaray
Mesajlar: 298
|
Enver bey bende sizin gibi soğan dikmiştim çok hızlı büyüdüler hatta yemekte kullanacak kadar oldular ancak son zaman çürümeye başladılar atmak zorunda kaldım,sonra bunun nedeninin gövdesinin bir bölümününde su içinde olmasından kaynaklandığını düşündüm şuan yalnızca kökleri su içinde olan soğanlar yetiştiriyorum bakalım nasıl olacak,ayrıca soğanlar suyu çok fena kokuttular salata yaparken marullarınıza soğan katmanıza gerek yok sizinkilerde marullarla birlikte duruyor onlarda gıdasını almıştır. |
16-12-2008, 20:20 | #327 |
Ağaç Dostu
|
Heyt koçum benim be. Muhteşem diyorum başka da bir şey demiyorum. Bu arada: malbman marulları ne güzel olmuş Adımın (daha doğrusu nick' imin) bir marula verileceğği aklıma bile gelmezdi. Tek suçum tohumları göndermiş olmak sanırım |
19-12-2008, 17:05 | #328 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Roka, tere, dereotunda hasata başladık |
|
19-12-2008, 17:32 | #330 |
Ağaç Dostu
|
Bu sistem de köklerin durumunu görünce bizim kuyu içindeki kökleri hatırlıyorum. Ben bir kuyu yaptım, sarnıç gibi. 3x3 x 5 su toplama yeri üstüne tabliye yapıp tekrar 2 metre yapıp ikinci tabliye yi yapıp onun üstünede giriş ve motor kulubesi yaptım. altta-su üstündeki katta beton birleşme yerlerindeki boşluklardan çevredeki ağaçların kökleri nemli ve karanlık odada kendiliğinden topraksız olarak uzayıp duruyorlar. |
|
|