![]() |
|
|
![]() |
#1 |
Ağaç Dostu
|
Ağaç Etimolojisi
Etimolojinin kelimelerin köken bilimi olduğu malumunuzdur sanırım. Burada ağaç isimlerinin hem Türkçe'lerinin , hem taksonomideki Latince karşılıklarının nereden geldiklerine dair bilgilerimizi paylaşabiliriz . İlk açıklamayı ben yapayım. Ağaç : Eski Türkçe'de Ağ ag yükselme yükseliş belirten kökten, aç,ç ekiyle yerden yükselen ,yukarı doğru çıkan demek. Aç ,ç ekleri kol-aç/kulaç , tık-aç , kır-aç benzeri kelimelerde kullanılıyor. Hemen hemen tüm türki lisanlarda benzer kelimelerle ifade ediliyor. agac , ağas , ağaş , cığaç , yağaç , yıgaç gibi. Latince'si arbor , Grekçe'si dendron. Arapça şecer, Farsça diraht . Özbekçe'de Farsça'sını kullanıyorlar. Gelelim en ilginç noktaya ; Sanskritçe ağaç gacca veya agacca olarak söyleniyor. Düzenleyen Halit Togay : 09-12-2006 saat 21:10 Neden: imla hatası ,musahhih noksanı |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#3 |
Ağaç Dostu
|
albizzia julibrissin: albizzia sı bu ağacı 1749 senesinde İstanbul'da görerek Floransaya götüren Filippedel Albizzi'den julibrissin de gülibrişim den geliyor. Bu ağaca memleketimizde gülibrişim denmesi çiçeklerinindeki ibrişim (ipek) benzeri organellerden kaynak alsa gerektir. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#4 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 08-12-2006
Şehir: istanbul
Mesajlar: 1,239
|
sevgili Halit benim çok sevdiğim bir konuya değindin. Bundan 60 yıl öncesinin hanımlarının yaptığı ibrişim oyası vardı. İbrişim oyasında parlak renkli ipek iplikler kullanılır ve bunlar pırıl pırıl parlardı. Gülibrişim bitkisinin çiçekleri de - dikkat edilirse her bir ponponu oluşturan saçağı ibrişimler gibi öyle parlaktır ki, halkımız buna dayanarak bu kadar güzel bir isim vermiş ve bizim sevgili botanikçimiz Albizzi de bu ismi muhafaza ederek literatüre kazandırmıştır. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#6 |
Ağaç Dostu
|
Orman: Or: yer , oturulan yer , durulan yer yurt konak . man:eki ile. Man eki kirman değirmen gibi kelimelerde bulunuyor. Acaba eski türkler bozkırlarla birlikte ormanı da mı yurt bellemişlerdi? Türkmen Türkçesi ile tokay . Kırgız:tokoy Azerice :meşe , orman Diğer tüm türki dillerde orman-urman Farsça: bişe Yani orman tıpkı ağaç gibi Türkçe'nin en eski kaynaklarından beri değişmeden gelmiş az sayıdaki kelimelerinden biri. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#7 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Istanbul Nişantaşı
Mesajlar: 104
|
Orman=yurt
Alıntı:
Vakit buldukça konu başlıklarını karıştırıyorum foruma üye olduğumdan beri. Bu başlıktaki mesajları da ancak okuyabildim. Çok güzel bir konu açmışsın yine, teşekkürler. ORMAN sözcüğünün kökenini hiç düşünmemiştim bugüne dek. OR çapraz bulmacalarda karşılaştığım bir sözcüktü yalnızca ('müstahkem mevki' diye sorulurdu, yanlış hatırlamıyorsam) ve bunu da 'orman' ile ilişkilendirmemiştim. Demek oturulan yer, durulan yer, yurt, konak demekmiş asıl. "Eski Türkler bozkırlarla birlikte ormanı da mı yurt bellemişlerdi?" diye soruyorsun. Ne derler, çok isabetli bir soru. Ben de yakın zamana dek bilmiyordum, yeni öğrendim (Türklerin Tarihi - Pasifik'ten Akdeniz'e 2000 yıl, Jean-Paul Roux; Kabalcı Yayınları) ki Türklerin anayurdu Orta Asya bozkırları değil, bugün Sibirya diye anılan topraklarmış. Türkler sık ormanlık bir arazide (Sibirya çam ormanları=taygalar) yaşamışlar ilkin. Bu dönemin, tarihin neresine düştüğü bilinmiyor şimdilik. Türklerin kültürü bu ortamda oluşmuş. Önce mitolojileri sonra masalları da kurt, ayı, geyik gibi ormanda yaşayan hayvanlarla dolu imiş zaten. Geyiği kutsal bilmişler örneğin. Sonradan Altay dağlarında yaşarken ölülerini gömdükleri mezarlar açıldığında (Pazırık kurganları), ölenin atını da yanına gömdükleri, bunu yaparken atlara geyik maskesi ve boynuzları taktıkları görülmüş falan. (Bu arada, Pazırık'ın bu güne dek mezar ve kalıntılarda çıkan en eski halının da bulunduğu yer olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Bu şahane bir halıdır ve geyik motifleri yanında, göbeğinde de ezoterik inanca özgü -sonradan Tibet elyazmalarında görülen- önemli bir motifi içermektedir, bir bak derim: http://www.klasikhali.com/pazyryk.asp Neyse, vakit buldukça uzattım; O sıralarda ormanda geçen ilk devirlere ilişkin kültür Türklerin geleneklerinde capcanlı yaşamakta imiş demek ki. Ne kadar güçlü bir kültürmüş ki, bugün de hala yaşamaktadır. Anadolu'da bazı yerlerde geyik öldürmenin kişiye hayırlı gelmeyeceği söylenir mesela. Geyik motifinin Türk tasavvuf edebiyatında da önemli bir yeri olduğunu lise bilgilerimizden hatırlayabiliriz. İşte böyle. Türkler ormana anayurt demişler besbelli. Sonradan düzlüklere inmişler (Sibirya'da zamanında Karasuk denilen bir yerde yapılan kazılarda bulunan ve M.Ö. 1200 ile M.S. 700 yılları arasına tarihlenen mezarlarda brakisefal kafataslarında bir artış görülmüş olmasına bakarak, Türklerin taygalardan çıktığı tarihin bu sıralar olabileceğini ileri sürüyor tarihçiler). İlkin bugünkü Moğolistan'da yaşamışlar uzun zaman, o sırada Çin'e akınlar yapmışlar, bir yandan batıya yayılmaya da başlamışlar fakat. Anladığım kadarıyla bozkırda göçebelik falan da hiç yapmamışlar (zaten tarihçiler artık yazları serin yerlere, kışları da ılıman yerlere, ama aynı yerlere gidip-gelen insanlara göçebe demiyor). Sevgiler, Nil |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#9 |
Ağaç Dostu
|
Koru: Eski Türkçe korığ , korgı : yasak bölge , kağanın sarayı korunan yer . Yani koru denilince zaten şahsa veya kuruma ait girilmesi yasak veya izne tabi ormanlık anlaşılıyor. Yoksa sadece ufak orman parçası , ağaçlık değil. Ufak ağaçlık yerine bence bük kelimesi kullanılmalı. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#15 |
Ağaç Dostu
|
Ceviz Arapça cewz, aramice gauza, eski farsça gawz, ibranice egöz, ermenice nguz. Ermeinilerde eskiden ağaç tapınma kültü sebebi ile ceviz ağaçlarının kutsal sayıldığı ve anadoluda ceviz ağacının yayılmasında bu tapınmanın etkisi olduğuda dip not olsun. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#16 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 26-04-2006
Şehir: Türkiye
Mesajlar: 365
|
Bununla ilgili bir kaynak ya da kitap var mı? Ya da bu bilginin kaynağı nedir? Bunu daha önceden duymuştum ama yazılı bir metinde henüz rastlamadım. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#17 |
Ağaç Dostu
|
Bkz: Nişanyan |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#21 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 01-12-2006
Şehir: istanbul
Mesajlar: 307
|
sizin düetinize okuyarak katılıyorum....yeni şeyler öğreniyorum |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#26 |
Ağaç Dostu
|
Portakal: Galler göç ettikleri zaman yeni bir şehir kurarlar. Galce Gal limanı anlamına gelen portogal derler şehre. (Bugün Portekiz olarak adlandırıyoruz aynı yeri. Bir başka kolda gallipoli'yi (gelibolu) kurarlar. Gallipoli, gal şehri demektir. Galatlar'da bu kolun devamıdır.Galata'yı kurmuşlardır.) 16ıncı yy.da portekizli denizcilerin uzakdoğudan getirdiği bu meyveye italyanlar portogallo demişler. Dilimize italyancadan geçmiş. Nerden nereye ![]() |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#27 |
Ağaç Dostu
|
Mandalina: dilimize fransızca mandarine kelimesinden geçmiştir. Uzak doğu kökenli bir meyvedir ve adını çinde bir çeşit derebeyi olan mandarin den alır. Mandarin kelimesi ise sanskritçe danışman manasındaki mantri kelimesinden gelir. Mantalite kelimesindeki man kelimeside düşünce anlamında aynı kökten gelir. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
|
|