![]() |
hümik asit ahır gübresini tobrağa uyguladık tansonra tobrağa sıkmanız daiyi olur bitkinin sezon boyunca 2 veya3 uygulama da yapabilirsiniz ahırgübresini dahaiyi elverişliolmasınıda sağlar ben ahır gübresinin içerisine leonardititde katıyorum sebzeleriçin sebzelerde izelement gübrelerde büyük bir rol oynar ülkemiz tobraklarında genelden çinko ve organik madde olarak düşük çıkıyor
|
Hümik asit, topraktaki kullanılamayan gübre bileşiklerini parçalayarak kullanılabilir hale getirdiğine göre gübreyi verirken karıştırılarak verilse, mesela 20.20.20 NPK ile karıştırılarak kullanılsa daha verimli olmazmı.
|
Alıntı:
|
Alıntı:
15.15.15 gübre NPK'lı gübredir..20.20.20 diye yazmanız bence hatalı,böyle bir gübre yok..20.20.0 diye yazmanız lazım..çiftçilerimizin büyük çoğunluğunun kullandığı taban gübresi 20.20.0'dır..yani bu gübrede sadece azot ve fosfor vardır..leonarditi humik asite dönüştürecek potasyum yoktur.. Gbre Fabrikalar T.A.. TOROS TARIM > rnler > rn Tescil Belgeleri > Klasik Gbreler > NP 20-20-0 20-20-0 20.20.20 diye bir gübre yoktur ama, özel amaçlı, NPK 25-5-10, NPK 10-25-20, NPK 12-30-12, 23.12.9+İE gibi gübre çeşitleri de var ama bunların fiyatının biraz yüksek olduğunu sanıyorum. Hatırlatayım dedim.. |
Humik asitin tam formülü nedir arkadaşlar? Yardımcı olursanız sevinirim?
|
Alıntı:
Saygılar. |
1 Eklenti(ler)
Alıntı:
''Humik maddelerin yapılan element analizi sonucunda bünyesinde en fazla bulunan elementlerin C, H, O, N ve S olduğu saptanmıştır. Humik asitlerin bileşiminde bu elementlerin bulunma oranları; karbon (C) %53.8–58.7, oksijen (O) %32.7-38.3, hidrojen (H) %3.2-6.2, azot (N) %0.8-5.5 ve kükürt (S) ise %0.1-1.5 düzeyleri arasında değişmektedir (Schnitzer 1978). Humik asitin bünyesindeki fonksiyonel grupların dağılımı ise CO2H: 3.6, fenolik OH: 3.9, alkolik OH: 2.6, C=O: 2.9, OCH3: 0.6 meq/g’dır (Schnitzer 1978).'' olarak tanımlanıyor. yani su gibi basit bir bileşik değilde aşure karışımını tanımlamak için kullanılıyor. Umarım faydalı olur. sağlıcakla kalın Not. hümik asidin eşgalini şu şekilde tariflemişler; Eklenti 274287 |
Alıntı:
Verdiğiniz linki dikkatlice incelerseniz Toros'un 20.20.20 +TE gübresi özel gübredir, içinde iz elementlerde vardır, 25 kiloluktur ve damlama, yaprak gübresi olarak satılmaktadır..ve bayağı pahalıdır bunlar..Yani leonardit ile birlikte taban gübresi olarak kullanmak doğru olmaz.. Özel amaçlı 20.20.20+TE alacağınıza, 25 kilosu 80 lira falan olan ama içinde %46 potas olan ve topraktan uygulanabilen Potasyum nitrat alın daha iyi, daha ekonomik olur..Tek amacınız leonarditi çözmek için potasyum vermek ise en ekonomik olan aşağıdaki gübreyi alın..Pahalı gibi gözüksede, hesaplandığında içindeki potasyum miktarı açısından benim yazdığım 15.15.15 kompoze ve sizin yazdığınız 20.20.20 +TE'ye göre en ucuz potasyum kaynağı budur: http://www.toros.com.tr/urunler-basl...ikAdi=Potasyum Nitrat |
Sayın meraklı_amatör,
Günümüzde maalesef gübre fiyatları çok çok yüksek..üreticinin artık belini büküyor..bu yüzden rantabl olanı bulup seçmemiz lazım.. Bu açıdan size bir örnek hesaplama yapayım.. Diyelim ki leonardite potas sağlamak için 15.15.15 kompoze gübre aldınız.. Bu gübrenin bir çuvalında 7.5 kilo potas vardır..Bunu bir çuval gübre parasına bölersek 58 Tl : 7.5 = 7.73 Tl.. Yani bir kilo potasın maliyeti size 7.73 Tl'ye gelir.. Sizin dediğiniz 20.20.20 +TE'yi aldığınızda ise..(sanırım 25 kilosu 70 Tl civarında).. Bunun bir çuvalında 5 kilo potas elde edersiniz..Buna göre 70 Tl : 5 = 14.Tl..Yani bir kilo potas size 14 liraya mal olur.. Benim son önerim olan 25 kiloluk Potasyüm nitratı (%46 K) aldığınızda ise bir çuvaldan 11.5 kilo potas elde edersiniz..En son sorduğumda bunun bir paketi 80 Tl idi.. Buna göre hesaplarsak 80 Tl : 11.5 kilo = 6.95 Tl..Yani bir kilo potasın size maliyeti 6.95 liraya gelir.. Dolayısıyla leonarditi humik asite çevirmek için kullanacağınız en ekonomik gübre 3. şıktaki potasyum nitrattır..İkincisi ise 50 kilogramlık 15.15.15 NPK'dır.. |
Sn. Pria,
Benim bilgi alanım genel olarak toprağın üzeri ile sınırlı. Gübre ve toprak katkıları amatörce hobi sahibi olma isteği ve meraka dayanıyor. Dediğiniz gibi tarımla uğraşanlar için girdi maliyetleri oldukça fazla ve endüstrileşme fetişisti siyasiler bu konuda hiçbir iyileşme sağlamıyorlar. Tarım ve toprak konusunda yapılanlarda sadece meslektaşlarımın mekanik olarak yaptıkları sulak alanların uzun vadede çölleşmesine veya su baskınlarına yol açacak drenaj çalışmaları. Gerçi bunlar, bu konunun gündemi değil. Gübreye gelirsek 50 m2lik sebze bahçesi ve balkon çiçekleri için kullanılacak ürün miktarı maliyet olarak fazla tutmuyor ama ihtiyaç hacimde 1-2 kilo gübre bulma problemi var. Verdiğim gübre örneği sadece misal içindi ve leonartid+gübre değil hümik asit+gübre içindi. verdiğiniz maliyet karşılaştırmasının hacimli ürün ihtiyacı olanlara faydalı olacağına eminim. Sınırlı bilgimle karşılaştığım dökümanlarda hümik asit eldesi için leonartid+potas+ısı gerektiği ortaya çıkan bazik humad/hümidin su ile karıştırılması ile hümik-füvik asit elde edildiğini okudum. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmamak için sormak istedim, sizin ısıtmadan mekanik leonartid-potas karışımı, hümik asit üretiyormu. Paylaştığınız değerli bilgiler için teşekkürler. Sağlıcakla kalın. |
Alıntı:
Ben tarımsal konuları araştırmaya bayılırım ama bir noktadan sonra kafam karışıyor ve yeterli, net bilgilere ulaşmak mümkün olmuyor..Maalesef ülkemizde bazı konularda bir kakafoni, veri yetersizliği var.. Ben leonarditin çinkolu ve borlu olanını 2 yıldan beri hem tam alana hem de fidan çevrelerine veriyorum.. Bunu verirken aşağıdaki bilgilere inanarak veriyorum: ''Topraktaki azot, fosfor, potasyum, demir, çinko ve iz elementler gibi gerekli besinlerin bitki tarafından alınabilmesini en yüksek düzeye çıkartır. Potasyum, azot gibi çözünebilirliği yüksek olan elementler bitki tarafından emilmeden önce yıkanıp uzaklaşırlar. Leonardit kullanılması durumunda ise, bitki hücre zarlarının geçirgenliği artar ve bu elementler yıkanıp uzaklaşmadan önce bitki tarafından alınabilir. Öte yandan, tam tersi olarak, topraktaki fosfor K, Mg, Al ve Fe iyonları ile birleşerek inert ve çözünemez duruma geçer ve bitki tarafından alınamaz. Leonardit kullanılması durumunda bu inert bileşenler tekrar çözünebilir hale gelir ve fosfor bitki tarafından alınabilir. Gübre kullanılması (özellikle mineral gübreler) halinde leonarditin bu özellikleri gübre veriminin çok artması açısından önemlidir. '' LEONARD0T0N FAYDALARI - Bu nedenle hem leonardit hem de başta 15.15.15 kompoze gübreyi birlikte veriyorum.. Tüm bunların yanısıra, işi garantiye almak için bu yıl DoktorTarsa'nın ''Dokto- Humate'' nı aldım..Bu toz hümik asitin 400 gramı 12 lira.. Onuda sırt tulumbasıyla yağmur öncesinde fidan çevrelerine verdim.. Fidan başına 40-50 gram verdim.. Yani kısacası tüm besin ve toprak düzenleyicilerini aşırıya kaçmadan her yıl takviye olarak veriyorum ve gerçekten yararını görüyorum.. Çünkü fidanlık toprağım çok aşırı kumsal, organik made miktarı az.. 10 yıldan beri bu ıslah işine devam ediyorum.. Bence leonarditin potas ile tepkimesine fazla kafanızı yormayın..bizler bir kimyager gibi düşünüp yapamayız bazı şeyleri..bu yüzden, kestirmeden,alın Dokto-Humate'yi..atın gitsin..zaten bahçeniz küçük..12 lirayla toprağınızın humik asit ihtiyacını giderirsiniz.. |
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Alıntı:
Yani her numunenin analizi farklı sonuç verir. Doğru mudur? |
Alıntı:
Bir de şu tespitiniz çok önemli, Adı asit ama PH değeri 8-9 evet gerçekten çok ilginç. Bunları bilen üye ve misafirlerimizin bilgi desteklerini beliyoruz. Çünkü humik asit bu kadar önemli ise satınalınacak humik asitin ne olduğunu da üreticilerimizin kontrol edebilmeleri lazım. |
sıvı hümik asit yamımında kullanılacak su leonardit potasyum hitroksit 10 kilo ve 100 kilo bazdan tutulacak örneğin leonardit org madde %80 hümik fulvik asit %70 içeriğe sahip su 6.500 kgram potasyum hitroksit 1 kgram 2.500 kgram leonardit düşer toblam 10 kilogram eder leonardit 2.500 kilogram leonardit içerisinde % 1.500 kgram hümik asit sıvı çözelti düşüyor %15 hümik fulvik asit etmiş olur
|
hümik asitlerle ilgili yazı
hümik asitler ve leonarditle ilgili bir yazı faydalı olacağını sanıyorum.
Organik Sıvı Gübre, Humik Asit, Leonardit, Biyolojik Mücadele | Doğanın ve Toprağın Dostu |
Alıntı:
Okuduğum bir tez çalışmasında linyit, organik kompos, leonartid gibi farklı kaynaklardan elde edilen hümik asitin, farklı oranlarda gelişme katkısı gösterdiği sonucuna varılmıştı. Hümik asitin homojen bir karışım olmaması bu sonuca yol açıyor sanırım. omer.tuncer beyin bir üstte belirttiği linktede özetlendiği gibi ''Organik maddeler bildiğiniz gibi, kimyasal yapıları çok kompleks olan maddeler ve humik asit örneğinde görüldüğü gibi henüz tam formülünü bile bilmiyoruz. Hele bu birde topraktan çıkarılan ürünse her bölgedeki veya her partideki ürün bir diğerinden farklı olacaktır.'' Elde edilen ürün tıpkı bir mermer gibi benzer görünümde ancak birebir aynı olmuyor. Sonuçta kullanılması faydalı ama etkisi miktar garantili bir ürün değil. Yani daha önceden birim alandan 10 birim ürün elde ederken 10+x ürün elde ediyorsunuz ama bu X e sera gibi kontrollü bir ortamda üretim de yapılsa 2,3-5 gibi ürün miktarındaki artışı öngörecek babayiğit olmaz sanırım. |
Alıntı:
Organik Gübreler | DRT TARIM |
Merhaba Arkadaşlar;
Geçtiğimiz şubat ayında sıvı haldeki humik asiti bahçeye uyguladım aynı zamanda katı haldeki leonarditi uyguladım şimdi nisan mayıs gibi gübreleme yapacağım meyve ve çam fidanlarına gübrelemeyi yaparken yeniden sıvı haldeki humik asiti kullanmalımıyım? yardımlarınızı rica edeceğim . Saygılarımla. |
Alıntı:
|
Alıntı:
Evet Sn meraklı_amatör bu adı asit değeri bazik olan , in mi cin mi? Yorumunuz çok ilginçti. Sn Ömer Tuncer'in verdiği Organik Sıvı Gübre, Humik Asit, Leonardit, Biyolojik Mücadele, Melas, Şlempe | Doğanın ve Toprağın Dostu linkteki sessizibahçe bloğundaki yazıyı okuyunca ( ki çok detaylı bir yazı) in mi cin mi daha net anlaşılıyor, Özellikle şu kısımlar çok dikkatimi çekti, yazarın müsaadesi ile alıntı yapacağım ve önemli kısımlarını koyu olarak belirginleştireceğim; Yazıda özellikle şu aşağıdaki kısım dikkatimi çekti; QUOTE "Yukarıda dikkat ederseniz, humik asit için alkalide çözünür demiştik. Bu yüzden leonardit çok yaygın bir kaç alkali ile (potasyum hidroksit, sodyum hidroksit, amonyak vb.) muamele edilerek piyasaya sıvı humik asit olarak sunuluyor. Gerçekte bunlar humik asit değildir. Bunların literatürdeki adı humattır. Eğer leonardit potasyum hidroksit ile muamele edilmişse (en yaygın yöntem) adı potasyum humat, amonyakla muamele edilmişse adı amonyum humat olur. Bu yüzden bunların pH ölçümlerinde yüksek değerler çıkar. 7′nin altındaki değerler asidik olarak bilinir. Oysa leonarditten elde edilen ve bitkisel atık içermeyen bir ürünün pH’ı 7′den daha yüksektir. Bu kafa karışıklığının temel nedeni bunların humik asit olmayıp humat olmalarıdır. Yani leonardit kaynaklı ürünler, sıvı humik asitler değil, humik asitin tuzlarıdır. Piyasa diliyle sıvı humik asitler, gerçek adıyla humatlar içinse daha gerçekçi bir yöntem kullanabilirsiniz. Bir su ya da çay bardağına numune konulup üstüne bakkaldan aldığınız tuz ruhundan dolana kadar ilave edilirse siyah peltemsi çökme gözlenir. Bu humik asit varlığını kanıtlar. Köpürme oluyorsa ve çökme yoksa bu ürün içerisinde humik asit olmadığını gösterir. Büyük olasılıkla aldığınız ürün şlempe, melas veya başka bir endüstriyel bitki atığı olabilir. " UNQUOTE Çok net bir paylaşım. Hem tez gibi hem en yalın haliyle üreticiyi bilgilendiren bir yazı. |
Yazının detaylarını değerlendirmeye devam edeceğim. (tabi ki fırsatım oldukça) ancak bu yazı, detaylarını değerlendirmek için gösterilecek çabayı hakediyor.
|
leonarrdit
Alıntı:
Detaylı bilgi için ayrıca : http://leonardit.webnode.com.tr/ bu siteyi ziyaret edebilirsiniz. |
Leonardit denilen malzeme zaten genç kömürdür asıl adı turbadır. Linyitleşemeye yeterince zaman, basınç ve sıcaklık bulamamış bünyesinde çeşitli miktarlarda Kil/alüminyum silikat barındıran bir kömürdür.
|
Alıntı:
|
Turba ya leonardit demek bilgisizlikten ileri gelir
Alıntı:
LEONADİT NE DEĞİLDİR? Dr. Selami İstanbulluoğlu Maden Y. Mühendisi LİNYİT KÖMÜRÜ, TORF (TURBA), GİDYA VE K-HUMAT LEONARDİT DEĞİLLERDİR. Dünya’da yaşayan insanların hemen hemen hepsi, maden cevherlerini hiç görmemiş olsalar bile, demirin bakırdan, bakırın nikelden ve mermerin de diğerlerinden farklı bir maden türü olduğunu bilirler. Ancak, göreceli olarak yeni bir maden türü olan leonardit için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Ülkemizde (ve Dünya’nın birçok ülkesinde de) leonardit madeni başka maden türleri ile sık sık karıştırılmaktadır. Leonarditin en fazla karıştırıldığı madenler; linyit kömürü, torf (turba) ve gidyadır. Bu madenlerin renk ve görünüşlerinin az çok leonardite benzemesi ve bir miktar hümik asit içermeleri bu karışıklığa zemin hazırlamaktadır. Bu gün Ülkemizin birçok yerinde linyit kömürünün, torfun ve gidyanın leonardit madeni olarak tanındığı, tanıtıldığı ve pazarlanarak satıldığı bir gerçektir. Oysa, bunlar birbirinden çok farklı madenlerdir. Linyit kömürü ve torf organik kökenli tortul kayaçlardır. Gidya, içeriğinde bir miktar organik madde olan çamur taşıdır ve tortul kayaçdır. Leonardit ise, organik kökenli tortul kayaçların kimyasal değişimi ile oluşmuş bir başkalaşım kayacıdır. Bu dört farklı madenin en önemli ortak özellikleri, içeriklerinde ekonomik olarak değerlendirilebilecek ölçüde hümik asitlerin bulunmasıdır. Dördü de doğal hümik asit kaynağıdır ve hümik asitlerin hammaddesidir. Ancak, içerdikleri hümik asitlerin oranları ve nitelikleri birbirinden oldukça farklıdır. Dolayısıyla, organik toprak düzenleyicisi olarak veya hümik asit çözeltisi için hammadde olarak kullanıldıklarında da etkileri, yararları (ve zararları) elbette farklı olacaktır Linyit kömürünün, torfun ve gidyanın tanımları Glossary of Geology’de (Bates, R., L. ve Jakson, J., A., 1980) şu şekilde yapılmaktadır: Linyit kömürü: Kömürleşme derecesi torf ile taş kömürü arasında olan kahverengi – siyah renkte bir kömür madenidir. Pekişmiş (consolidated) bir yapısı vardır. Nem ve külü alındıktan sonra ısıl değeri 4600 Kcal/kg’dan düşüktür. Torf (Turba): Yarı kömürleşme aşamasındaki bitki artıklarından oluşan bir pekişmemiş (unconsolidated) madendir. Bataklıklar gibi suya doymuş ortamlarda oluşur ve en az %75 oranında su içerir. Torf, kömür oluşumunun birinci aşaması olarak kabul edilir. Kuru bazda (nemi alındıktan sonra) karbon içeriği yaklaşık %60 ve oksijen içeriği yaklaşık % 30’dur. Orijinal bitkisel maddelerin yapıları içerisinde görülebilir. Torf, kurutulduktan sonra serbestçe yanabilir. Gidya: İçerinde organik madde bulunan koyu renkli ve yumuşak bir tatlı su çamur taşıdır. İçersindeki organik maddeler, az veya çok, görülebilir. Suyu besin ve oksijence zengin olan bataklık veya göllerdeki çökelmelerle oluşur. Havasız ortamda oluşan tortul kayaçlardır. Leonardit madeni ise; organik kökenli tortul kayaçların oksidasyonu ve kimyasal değişimi ile oluşmuş, koyu kahverengi - siyah renklerinde, parlak ve camsı görünüşlü, yumuşak bir madendir. LEONARDİT,LİNYİT, TORF VE GİDYANIN FARKLI ÖZELLİKLERİ Ø Bu madenler arasındaki en önemli fark içerdikleri hümik asitlerin oranlarıdır. Kuru bazda; linyit, torf ve gidya en fazla %30 oranında hümik asit içerirler. Bunların hümik asit oranı genellikle %5 - %20 arasındadır. Leonardite gelince, çeşitli kaynaklar bir madenin leonardit madeni olarak kabul edilebilmesi için içerisinde en az %50 oranında hümik asit bulunması gerektiğini bildirmektedir. Ancak, Tarım Bakanlığının ilgili yönetmeliğinde alt sınır %40 olarak belirtilmiştir. Bu durumda, bizim de alt sınırı %40 olarak kabul etmemiz gerekmektedir. Üst sınıra gelince, bütün yayınlarda üst sınır %90 olarak belirtilmiştir. Ancak biz bazı maden ocaklarımızda tüvenan leonarditin (ocakta yeni kazılmış leonarditin) hümik asit oranın %92’lere kadar çıktığını ölçmüş durumdayız. Bu açıklamaların ışığında, leonardit madeni %40 - %92 oranları arasında hümik asitler içerir denilebilir. Ø Oran olarak yüksekliğinin yanı sıra, leonarditin içerisindeki hümik asitlerin çözünürlüğü de diğerlerine göre çok daha fazla ve hızlıdır. Bünyesindeki hümik asitler içersinde yer alan fulvik asitin oranı leonarditte ötekilerden çok daha fazladır ve leonardit diğerlerinden çok daha yüksek bir biyoaktiviteye sahiptir. Ø pH oranları; leonarditte 3 ile 5 arasında, linyitte 6 ile 8 arasında, torfta 5,5 ile 6,5 arsında ve gidyada 6,5 ile 8 arasında değişmektedir. Leonarditin pH’ı diğerlerinden oldukça düşüktür. Ø İçerdikleri karbonun oranları, her birisi için, farklı yerlerdeki maden ocaklarına göre farklılıklar göstermektedir. Ancak, ortalama değerler olarak; leonardit %50, Linyit %70 ve torf %60 oranlarında karbon içerirler. Leonarditin karbon oranı diğerlerininkilerden daha düşüktür. Gidya (çamur taşı) inorganik bir maden olduğu için karbon oranı da doğal olarak düşüktür. Elbistan gidyasının organik karbon oranı %25,25 olarak ölçülmüştür (Ayten Karaca ve diğerleri, 2006). Ø İçerdikleri oksijenin oranları, her birisi için, yine farklı yerlerdeki maden ocaklarına göre farklılıklar göstermektedir. Ortalama değerler olarak; leonardit %30-50 arası, Linyit %20 ve torf %25-30 arası oranlarda oksijen içer. Leonarditin oksijen oranı diğerlerininkilerden daha yüksektir. Ø Sertlik dereceleri; leonarditin 1’dir ve linyitin 2-2,5 arasıdır. Torf pekişmemiş bir maden olduğu için sertliği yoktur. Gidya orijinal haldeyken (tüvenan) plastik yapıdadır sertliği yoktur. Gidya kurutulunca küp şeklinde parçalara ayrılacak şekilde çatlaklar oluşur. Ø Leonarditin yoğunluğu 0,70 gr/cm3 ile 0.90 gr/cm3 arasındadır. Linyitin yoğunluğu ise 1,30 gr/cm3 ile 1,50 gr/cm3 arasında değişir. Torfun yoğunluğu nemi alınmadan önce 0,80 - 1,00 gr/cm3 civarındayken kurutulduktan sonra 0,10 – 0,40 gr/cm3’e aralığına kadar düşebilmektedir. Gidyanın ortalama yoğunluğu ise 0,46 gr/cm3 olarak bildirilmektedir (M. Zauft ve diğerleri, 2011) Ø Kurutulmamış ham madendeki nem oranları torf ve gidyada çok yüksek (%50 - % 75 arası), linyit ve leonarditte ise daha düşüktür (en fazla %35-40). Ø Linyit, torf ve gidya tortul kayaçlardır. Leonardit başkalaşım kayacıdır. Ø Leonardit, torf ve gidya organik kökenli kayaçlardır. Gidya (içerisinde organik maddeler olsa da) inorganik bir kayaçtır. Ø Torf, 5-10.000 yıl içerisinde oluşur. Linyit, gidya ve leonarditin oluşabilmesi için ise milyonlarca yıla ihtiyaç vardır. Ø Linyit ve torf serbestçe yanabilir ve yakıt olarak kullanılabilirler. Leonardit ve gidya yanmaz ve yakıt olarak kullanılamazlar. Ø Leonardit ve linyit kahverengi – siyah arası renklerdedirler. Torf; sarı, kahverengi veya siyah olabilir. Gidya ise; bej, gri veya açık kahverengi renklerindedir. Leonardit parlak ve camsı görünüşlüdür. Linyit, parlak ve camsı görünüşlü veya donuk ve mat görünüşlü olabilir. Torf ise donuk ve mat görünüşlüdür. Ø Linyit, torf ve gidya madenleri Dünya’da ve Ülkemizde çok bol miktarda bulunurlar. Türkiye’nin toplam linyit rezervi 8 milyar ton civarındadır ve Ülkenin her yerine dağılmıştır. Torf; başta Kayseri, Hakkari ve Bolu olmak üzere, bir çok bölgede bolca vardır. Gidya ise Elbistan’da çok bol miktarda mevcuttur. Ayrıca, bunların madenciliği (üretilmeleri) kolay ve ucuzdur. Leonardit ise, “Leonardit Madeninin oluşumu” sayfasında anlatılan nedenlerden dolayı çok küçük rezevler halinde ve nadir olarak bulunur. Bu dezavantajının yanı sıra, leonarditin madenciliği de çok zor ve pahalıdır. SONUÇ Özetlemek gerekirse; bir madencinin gözünde yukarda sırladığımız madenlerin hepsinin ayrı ayrı önemi, ekonomik değeri ve kullanım yerleri vardır. Önemli olan doğru madeni, gerçek adıyla ve doğru yerde kullanmaktır. Yanlış olan ise; linyit kömürünün, torfun ve gidyanın “leonardit” adıyla ve leonardit yerine tanıtılıp pazarlanmasıdır. Bu çarpıklık şöyle bir benzetmeyle açıklanabilir: “İnsanların mermeri tanımadığı bir ülkede hemen hemen hiç ekonomik değeri olmayan sıradan kalkerin mermer adıyla, mermer fiyatına ve mermerin yerine tanıtılıp pazarlanması. Çünkü ikisinin de içinde CaCO3 var.” Toprağa potasyum takviyesi için gübre olarak kullanılan 4 farklı maden seçelim. Örneğin; granit, tüf, mika ve silvinit. Bunların dördü de toprakta potasyum takviyesi için kullanılabilir. Ama hiç kimse “Nasıl olsa bunların dördü de toprakta potasyum takviyesi için kullanılıyor, demek ki dördü de aynıdır” deyip graniti tüf olarak, veya mikayı granit olarak, veya tüfü silvinit olarak tanıtamaz ve satamaz. Bunların dördü de birbirinden farklı, ayrı madenlerdir ve birini ötekinin adı ile tanıtıp satmak en azından yasal olarak suçtur. Ancak, söz konusu leonardit, linyit kömürü, torf ve gidya olunca esaslı bir kavram ve tanımlama/tanıtma kargaşası halen devam etmektedir. Linyit, torf ve gidya olmayan bir başka madde de Leonardit ismi ile piyasada tanıtılmakta ve pazarlanmaktadır. “Bir Başka Madde” diyoruz çünkü bu maddenin henüz tanımlanmış bir adı bulunmamaktadır. İçerisinde %5-10 oranında hümik asit bulunan düşük kaliteli linyit kömürleri bir veya birkaç defa KOH çözeltisinde eritilip suyu buharlaştırılarak bir çeşit K-Humat elde edilmektedir. Düşük kaliteli linyitlerden kimyasal işlemlerle elde edilen ve pH’ı 9 ile 13,5 arasında değişen bu K-Humat benzeri madde daha sonra Doğal Leonardit Madeni olarak pazarlanmaktadır. Her şeyden önce, çok iyi bilindiği gibi, gerçek leonardit hümik asitin hammaddesidir, yani asidik bir maddedir ve pH’ı hiç bir koşulda 7’dan büyük olamaz. Leonardit doğal bir madendir. Doğal madenler kimyasal işlemlerle elde edilmez veya kimyasal işlemlerle elde edilen hiç bir madde doğal maden olamaz. Düşük kaliteli linyitlerden kimyasal yolla elde edilen bu K-Humat benzeri isimsiz maddenin bir yerlerde önemi veya ekonomik bir değeri olabilir. Ancak, bu madde kesinlikle leonardit değildir ve leonardit adı ile tanıtılıp pazarlanması yanlıştır. Ayrıca, linyit kömürü yakan termik santrallerin (Soma, Yatağan vb.) baca gazlarının çevredeki toprağa ve bitki örtüsüne verdiği zarar düşünülecek olursa, düşük kaliteli linyitlerden elde edilen K-Humat benzeri maddenin veya linyit kömürünün bizzat kendisinin doğrudan toprağa uygulanması ile acaba hangi zararlı kimyasallar hangi oranlarda toprağa doğrudan verilmektedir? Kömür madencilerinin, madenin yakınlarındaki tarla sahipleri ile yıllardır süregelen çatışmaları ve mahkemelerdeki davaları biz madenciler tarafından yaygın olarak bilinir. Madenden çıkartılıp yer üstüne stoklanan linyit kömürünün tozu, özellikle yaz aylarında, rüzgarla yakınlardaki tarlalara uçar ve bu linyit kömürü tozunun tarlada biriktiği yerlerde ya verim iyice azalır veya hiç ürün alınamaz. İşte, madenci ile tarla sahibi bu noktada kafa kafaya gelirler. Aynı stoktaki linyit kömürünün bu defa "leonardit" adı verilerek tarla sahibi çiftçiye para ile satılması oldukça garip bir çelişki değil mi? __________________________________________________ ______________________ COPYRIGHT 2012 SİAMAD MADENCİLİK |
Alıntı:
LEONARDİT NEDİR? Dr. Selami İstanbulluoğlu Maden Y. Mühendisi LEONARDİT; DİĞER BÜTÜN MADENLER GİBİ, KENDİNE HAS FİZİSEL VE KİMYASAL ÖZELLİKLERİ İLE KENDİNE HAS OLUŞUM SÜRECİ VE JEOLOJİSİ OLAN DOĞAL BİR MADENDİR. Bu gün Ülkemizde diğer madenlerle en fazla karıştırılan ve en fazla birbirinden çok farklı tanımlara sahip olan maden kuşkusuz leonardittir. Bazı kaynaklara göre leonardit linyit kömürüdür. Başka bazı kaynaklara göre ise; leonardit torfdur (turbadır), gidyadır, olgunlaşmamış kömürdür, yeşil renkli tatlı su çamurudur veya kimyasal işlemler sonucu elde edilmiş bir kimyasal maddedir. Bir başka deyişle, içeriğinde az veya çok hümik asit bulunan tüm maden veya maden benzeri kaynaklar leonardit olarak da adlandırılıyor gibi gözükmektedir. Gerçekte, leonardit yukarda sıralı olanların hiçbirisi değildir. Leonardit; oluşumu, jeolojisi, fiziksel ve kimyasal özellikleri ile diğerlerinin hepsinden farklı olan başka bir madendir. “Leonardit” adı Maden Kanunumuzun 5’inci Maddesi, IV-B Gurubu içerisinde açıkça yazılıdır. Dolayısıyla, leonarditin yukarıda sıralı diğer madenlerden (veya maddelerden) farklı ve ayrı bir maden olduğu yasal olarak da özellikle belirtilmiş durumdadır. Leonarditin tüm Dünya’da göreceli olarak yeni tanınmaya başlanan bir maden olması ve uluslararası düzeyde kabul edilmiş bir tanımının henüz olmaması bu kavram karışıklığının temel nedenleridir. Ne yazık ki aynı karışıklık başka birçok ülkede de halen vardır. Leonardit madeninin sahip olduğu çok sayıda farklı tanımları içersinden Wikipedia Ansiklopedisi’nde yapılan tanımı en akla yakın olanıdır. Wikipedia’nın tanımından da yararlanılarak leonardit madeni şöyle tanımlanabilir: LEONARDİT; ALKALİ ÇÖZELTİLERDE KOLAYCA ÇÖZÜNEBİLEN, SİYAH VEYA KOYU KAHVERENGİ RENKTE, PARLAK VE CAMSI GÖRÜNÜŞLÜ YUMUŞAK BİR MADENDİR. ORGANİK KÖKENLİ TORTUL (SEDİMANTER) KAYAÇLARIN MİLYONLARCA YIL SÜREN ÇOK YAVAŞ OKSİDASYONU VE KİMYASAL DEĞİŞİMİ SONUÇU OLUŞMUŞ BİR BAŞKALAŞIM (METAMORFİK) KAYACIDIR. LEONARDİT MADENİNİN BAZI AYIRT EDİCİ ÖZELLİKLERİ: - Siyah – koyu kahverengi arası renklerdedir. - Görünüşü camsı ve parlaktır. - Yoğunluğu 0,70 gr/cm3 ile 0.90 gr/cm3 arasındadır. - Asit özelliktedir, pH değeri 3 ile 5 arasındadır. - Oldukça yumuşak bir madendir ve sertlik derecesi 1 civarındadır (Mohs sertlik skalası). - Kristal yapısı amorftur. - Organik kökenlidir. - Başkalaşım kayacıdır. - Yüksek oranlarda hümik asitler içerir. - İçerdiği hümik asitler uzun zincir moleküller yapısındadırlar. - Alkali çözeltilerde kolayca çözünebilir. LEONARDİT MADENİ NERELERDE KULLANILIR? Leonardit madeni hümik asitlerin temel hammaddesidir ve içerdiği yüksek oranlardaki hümik asitlerden dolayı önemli bir ekonomik değere sahiptir. Dünya’da ve Ülkemizde leonardit madeni en yaygın olarak tarımda, organik toprak düzenleyicisi olarak, kullanılmaktadır. Leonarditin diğer kullanım alanları ise şöyle sıralabilir: Ø Toprağın ıslah edilmesinde. Sanayi artıklarının kirlettiği toprağın temizlenmesinde. Ø Derin sondajlarda, sondaj çamuru katkı maddesi olarak. Ø Hayvan yemi katkı maddesi olarak. Ø Dökümcülükte; döküm kalıp kumuna katkı malzemesi olarak. Ø Hava ve su filtre sistemlerinde. Kağıt, boya, mürekkep, çimonta ve seramik endüstrilerinde. Bunların dışında; denizlerdeki petrol kirlenmeleri ile sulardaki radyoaktif kirlenmelerin temizlenmesinde ve tıpta kanser dahil birçok hastalığın önlenmesi veya tedavisi konularında leonarditin kullanımı ile ilgili çok ciddi araştırmalar yapılmaktadır. Tıpta, bazı hastalıklar için araştırma aşaması geçilmiş durumdadır ve leonarditin (hümik asitin) hammadde olarak kullanıldığı ilaçlar kullanılmaya başlanılmıştır. LEONARDİTİN KALİTESİ VE İÇERİSİNDEKİ HÜMİK ASİTLERİN ORANI NEDİR? Bu konuda Uluslararası düzeyde kabul edilmiş bir standart bulunmamaktadır. Ancak, bir madenin leonardit madeni olarak kabul edilebilmesi için; içerisindeki hümik asitlerin kuru bazda en az %50 oranında, pH’ının 3 ile 5 arasında ve yoğunluğunun da 0,90 gr/cm3’den az olması gerektiği genel olarak kabul edilmektedir. Öte yandan, Tarım Bakanlığı’nca yayımlanan “Tarımda Kullanılan Organik, Organomineral, Özel, Mikrobiyal ve Enzim İçerikli Organik Gübreler ile Toprak Düzenleyicilerin Üretimi, İthalatı, İhracatı, Piyasaya Arzı ve Denetimine Dair Yönetmelik” tarımda kullanılacak leonardit madeninin en az %40 oranında hümik asitler içermesini şart koşmaktadır. Bazı kaynaklarda ise leonardit ile ilgili düşük, orta ve yüksek kalite sınıflandırılması yapılıp aşağıdaki tablo verilmektedir: Düşük Kalite Orta Kalite Yüksek Kalite Hümik asit içeriği ( % ) : 35 - 50 50 - 65 65 - 85 Organik madde miktarı (% ) : minimum 35 minimum 50 minimum 65 pH değeri : 6,5 ± 1 5,5 ± 1 4 ± 1 C/N : 21 ± 1 19 ± 1 17 ± 1 Özgül ağırlık (gr/cm3) : 1,4 ± 0,1 1,2 ± 0,1 0,8 ± 0,1 Bazik sölüsyonda çözünürlük : düşük orta yüksek Bu tabloda, özellikle “Düşük Kalite” sütunundaki tüm değerler leonarditten daha çok bazı linyit kömürlerini çağrıştırmaktadır. Bu tablonun doğru kabul edilmesi durumunda, linyit kömürünün düşük kaliteli leonardit olarak üretilmesi ve satılması tehlikesi vardır ve ne yazık ki bu tehlike tüm Dünya’da şu anda gerçekleşmektedir. Dünya’daki ve Ülkemizdeki Leonardit madenciliği yapan veya leonarditi pazarlayan firmaların katalogları incelendiğinde hümik asit oranlarının %25’den %85’e kadar ve pH’larının 3’den 12’ye kadar değiştiği, yani çok büyük farklılıklar gösterdiği göze çarpmaktadır. Öteki çelişkiler bir yana bırakılsa bile, asitik özelliklere sahip bir madenin (lenarditin) pH’ının 7’den büyük olması anlaşılabilir değildir. Leonardit madeninin uluslar arası kabul edilmiş bir tanımının ve standardının olmaması bu sonucu doğurmaktadır. LEONARDİT İÇERİSİNDEKİ HÜMİK ASİTLER NELERDİR? Leonarditin içerisindeki hümik asitler şunlardır: a- Hümik Asit: pH’ı 7’den küçük olan asitik özellikteki sularda çözünemez, daha yüksek pH derecelerindeki suda veya alkalik özellikteki çözeltilerde çözünebilir. Moleküler ağırlığı fazla olup uzun zincir molekül yapısındadır. Rengi, koyu kahverengi ile siyah arasındadır. b- Fülvik Asit: Bütün pH derecelerindeki (asitik veya bazik) suda veya çözeltilerde çözünebilir. Moleküler ağırlığı düşük olup, kısa zincir molekül yapısındadır. Rengi, açık sarı ile sarı-kahverengi arasındadır. Bir kavram karışıklığını gidermek için “leonardit içerisindeki hümik asit (asitler) oranı” ile ne kastedildiğinin açıklanması gerekir. Bütün yayınlarda, leonardit üreticisi veya pazarlayıcısı firmaların kataloglarında, leonarditin en ayırt edici özelliği olarak “hümik asit oranı” veya “hümik asitlerin oranı” verilir. Buralarda kastedilen, leonarditin içerisindeki hümik ve fülvik asit oranlarının toplamıdır. DİĞER HÜMİK ASİT KAYNAKLARI NELERDİR? Hümik asit kaynakları birçok yayında yıllardır aşağıdaki tabloda görüldüğü şekilde verilmektedir: Kaynak Hümik Asitler (Hümik+Fülvik) Yüzdesi (%) Leonardit : 40-90 Turba (Torf) : 10-30 Linyit : 10-30 Hayvan Gübresi : 5-15 Kompost : 2-5 Toprak veya Arıtma Çamuru : 1-5 Taş Kömürü : 0-1 Bu tablo yaklaşık 15 yıl önce hazırlanmıştır ve daha çok farklı maddeler içersindeki hümik asit oranlarının kıyaslanması amacına yöneliktir. Bu tablonun güncellenmesi gerekir. Her şeyden önce, tabloya gidya eklenilmelidir. Kompost, toprak, arıtma çamuru, taş kömürü gibi hümik asit oranları %5’den bile düşük olan ve hiçbir zaman hümik asit hammaddesi olarak kullanılamayanlar listeden çıkartılmalıdır. Hayvan gübresi ise çok fazla araştırmacı tarafından hümik asit kaynağı veya hümik asit hammaddesi olarak kabul edilmemektedir. Bu değerlendirmelerin ışığında tablo yeniden hazırlanıp aşağıda sunulmaktadır. Doğal Hümik Asit Kaynakları: Kaynak Hümik Asitler (Hümik+Fülvik) Yüzdesi (%) Leonardit : 40-90 Gidya 10-30 Turba (Torf) : 10-30 Linyit : 1-30 Bunların dışında, bitkilerden de kimyasal yöntemlerle hümik asit elde edilmektedir. Her iki tabloda da açıkca görülebileceği gibi en yüksek hümik asit oranına sahip olan ve en önemli hümik asit kaynağı, tartışmasız bir şekilde, leonardittir. Oran olarak tartışılmaz üstünlüğünün yanı sıra, leonarditin içerdiği hümik asitlerin (özellikle tarımda) nitelik olarak da daha uygun, daha yararlı ve biyolojik aktifliğinin daha yüksek olduğu çeşitli araştırmalarla kanıtlanmış durumdadır. LEONARDİTİN TARIMDA KULLANIMI. Dünya’da ve Türkiye’de leonardit madeninin yıllık üretimi ve yıllık kullanımı ile ilgili güvenilir istatistiki bilgiler bulunmamaktadır. Ancak, üretilen leonarditin çok büyük kısmının tarımda, organik toprak düzenleyicisi olarak, kullanıldığı bilinmektedir. Lenarditin tarımda kullanımı esas olarak iki şekilde olur; katı (granül) veya sıvı olarak. Katı (granül) kullanım: Madenden çıkartılan leonardit; kırılması, öğütülmesi, elenmesi, içerisindeki yabancı maddelerin temizlenmesi ve kurutulup suyunun alınması için bir dizi fiziksel işlemlerden geçirilir. Daha sonra torbalanıp tarlaya iletilen leonardit (toprağın, bitkinin ve leonarditin türü ve özelliklerine göre değişen oranlarda) toprakla karıştırılır. Sıvı olarak kullanım: Leonardit, reaktör adı verilen kazanlarda potasyum hidroksit ile kimyasal işleme sokularak ham sıvı hümik asit elde edilir. Homojenizasyon ve filitrasyon işlemlerinden geçirilen sıvı hümik asit şişelenip satılır. Sıvı hümik asit tarlada, sulama suyuna karıştırılarak kullanılabileceği gibi, yapraktan da uygulanabilir. Sıvı hümik asitin bütün suyu buharlaştırılırsa potasyum humat adı verilen ve su içerinde kolayca eriyebilen kristalize hümik asit elde edilir. Katı formda pazarlanan bu malzeme istenilen oranda su ile karıştırılarak tekrar sıvı hümik asit elde edilir. Granül leonardit veya sıvı hümik asit tarımda tek başlarına kullanılabildikleri gibi, doğal veya kimyevi gübrelerle karıştırılarak veya kaplama yapılarak da kullanılırlar. Ayrıca, sıvı hümik aside makro ve mikro besin elementleri ilavesi ile çok değerli Bitki Gelişim Düzenleyicileri (BGD) elde edilmektedir. Leonarditin ve leonarditten elde edilen hümik asitin Organik Tarımda kullanılmaya uygun olduğu bazı ülkeler tarafından kabul edilmiş durumdadır. Gerçekte, tümüyle doğal bir maden olan ve hiçbir zararlı bileşeni bulunmayan leonarditin organik tarımda tüm ülkelerde güvenle kullanılmaması için bir neden gözükmemektedir. Ancak, birçok ülkede hala başka bazı madenlerin ve maddelerin leonardit adıyla satılabiliyor olması gerçek leonarditin organik tarımda kullanılmasında da kafa karışıklığına neden olmaktadır. __________________________________________________ __________________________________________________ _____________________________ COPYRIGHT 2012 SİAMAD MADENCİLİK - S0AMAD MADENC0L0K |
Alıntı:
BİLGİ SAHİBİ OLMADAN FİKİR SAHİBİ OLUNaMAZ.. SAYGILARIMIZLA leonardit LEONARDİT MADENİNİN OLUŞUMU Dr. Selami İstanbulluoğlu Maden Y. Mühendisi Leonardit madeni organik kökenli tortul kayaçların milyonlarca yıl süren oksidasyonu ve kimyasal değişimi sonucu oluşan bir başkalaşım kayacıdır. Oluşum sürecindeki aşamalar şöyle özetlenebilir: 1- Önce Organik Kökenli Tortul Kayaçlar Oluşur. Çeşitli bitki artıkları, uygun nemli ve sıcak ortamlarda, binlerce/on binlerce yıl boyunca göl veya deniz dibine birikir. Biriken bu bitki artıklarının kalınlığı onlarca veya yüzlerce metreyi bulabilir. Daha sonra, çeşitli tektonik ve jeolojik nedenlerle, biriken bitki artıklarının üzeri toplam kalınlığı yüzlerce veya binlerce metreyi bulabilen ve çoğu geçirgen olmayan başka kayaç tabakaları ile örtülür ve bitki artıklarının hava ile teması kesilir. Üzerindeki kaya tabakalarının devasa ağırlığının neden olduğu yüksek basınç, yüksek ısı ve oksijensiz ortamda (zaten önceden ayrışarak, bozuşarak ve çürüyerek ortamdaki su ile jel haline gelmiş olan) bitki artıkları fiziksel ve kimyasal değişime uğramaya başlar. Milyonlarca yıl süren bu fiziksel ve kimyasal değişim sonrasında organik kökenli tortul kayaç oluşur. Aşırı sıkışma sonucu oluşan tortul kayacın kalınlığı metreler, hatta santimetreler düzeyine düşer. Oluşan bu organik kökenli tortul kayaç linyit kömürü veya taş kömürü de olabilir. 2- Hava İle Temas Sağlanır. Organik kökenli tortul kayaç oluştuktan sonra hala yer yüzeyinin yüzlerce veya binlerce metre altındadır ve tamamen örtünmüş durumdadır. Bu şekli ile milyonlarca yıl süren bir bekleme dönemine girer. Bu bekleme dönemi içerisinde kırılma (fay), bükülme, yükselme, çökme ve/veya üzerindeki tabakaların aşınarak uzaklaşması gibi çeşitli tektonik ve jeolojik etkilerle organik kökenli tortul kayacın bir kısmı yeryüzüne çok yaklaşabilir veya doğrudan yeryüzüne açılabilir. Böyle bir durum oluşursa, organik kökenli tortul kayacın yeryüzüne açılan bölümü hava ile temas etmeye başlar. 3- Oksidasyon Ve Tekrar Kimyasal Değişim Başlar. Organik ökenli tortul kayaç tabakasının hava ile (hava içerisindeki oksijen ile) temas eden kısmında oksidasyon ve kimyasal değişim başlar. Tortul kayaç leonardite dönüşürken (hümik asit molekülleri oluşurken) içeriğindeki karbon ve C/N oranları ile pH değeri azalır, oksijen oranı artar. Bu oksidasyon ve kimyasal değişim binlerce veya milyonlarca yıl sürebilir ancak etkili olduğu uzaklık oksijenin erişebildiği mesafe ile sınırlıdır. Oksijenin erişemediği derinliklerde herhangi bir değişiklik olmaz. 4- Leonardit Madenini Oluşur (Kimyasal Ve Fiziksel Değişim Tamamlanır). Organik kökenli tortul kayacın fiziksel/kimyasal şartları, bitkisel kökeni, etkileşime geçtiği oksijenin yeterliliği, etkileşme süresinin uzunluğu ve etkileşme süresindeki çevre ve iklim koşulları gibi faktörler de uygun olursa damarın hava ile temas eden kısmı kimyasal ve fiziksel değişimini tamamlayarak leonardit madenine dönüşür. Eğer bu faktörlerin biri veya birkaçı uygun değilse leonardite dönüşemez, orijinal şekli ile kalabilir veya başka kayaçlara (örneğin kül benzeri toprağa) dönüşebilir. Ya da, çok az bir değişme ile orijinal tortul kayaç ile leonardit arasında kalır. LEONARDİT OLUŞUMUNUN ŞEMATİK GÖSTERİMİ http://www.siamad.com.tr/uploads/9/8...66206_orig.jpg http://www.siamad.com.tr/uploads/9/8...09122_orig.jpg OLUŞUMUNA BAĞLI OLARAK LEONARDİT MADENİNİN BAZI JEOLOJİK ÖZELLİKLERİ 1- Başkalaşım kayacıdır. Organik kökenlidir. 2- Düzensiz de olsa tabakalı yapıdadır. Orijinali olan tortul kayacın tabaka yapısına bir ölçüde sadık kalır. 3- Rengi siyah ile koyu kahverengi arasındadır. 4- Kokusuzdur. 5- Orijinali olan tortul kayaçlar gibi leonardit de kristal yapıya sahip değildir. Amorf yapıdadır. 6- Parlak ve camsı görünüşlüdür. 7- Oksijen organik kökenli tortul kayacın yeryüzüne açılan (hava ile temas eden) yüzeyinden itibaren sadece yaklaşık 10 metre içerisine kadar nüfus edebilmektedir. Daha fazla derinliklere erişememektedir. Bu nedenle; oksidasyon, kimyasal değişim ve leonardit oluşumu sadece bu 10 metrelik dilimde olabilmektedir. 8- Orijinali olan organik kökenli tortul kayaç damarının çok az bir bölümü hava ile temasa geçip değişime uğrayabildiği için düzensiz ve çok küçük rezervler halinde bulunur. On milyonlarca ton, hatta yüz milyonlarca ton rezerve sahip bir organik kökenli tortul kayaç damarının sadece birkaç yüz tonluk veya birkaç bin tonluk bir bölümü leonardite dönüşebilmektedir. Bu nedenle, leonardit madeni Ülkemizde ve Dünya genelinde, öteki madenlerle karşılaştırıldığı zaman, ender olarak bulunabilmektedir ve çok az bir toplam rezerve sahiptir. 9- Organik kökenli tortul kayacın hava ile temas eden bölümü genellikle tektonik hareketlere en fazla maruz kalan bölümüdür. Veya, tektonik hareketlere çok fazla maruz kaldığı için yerüstüne açılıp hava ile temas edebilmektedir. Tektonik hareketlerin bu denli fazla olması ise leonardit damarlarının jeolojik olarak aşırı düzensizliklerine ve deformasyonlarına neden olmaktadır. Leonardit damarlarının 5-10 metrelik bir uzanımında bile (kimi zaman birkaç metrelik uzunlukta bile) damarın kırılması, kıvrılması, bükülmesi, eğiminin ve kalınlığının büyük ölçülerde değişmesi gibi anormalliklere çok sık olarak rastlamaktadır. Damarın bu yapısı da leonarditin madenciliğini çok zor ve çok pahalı bir hale getirmektedir. 10- Leonarditin kalitesi (içerisindeki hümik asitlerin oranı) damarın kesiti boyunca eşit değildir, az veya çok farklılıklar gösterebilmektedir. Aynı şekilde, birbirine yakın farklı damarlar şeklinde oluşmuşsa bu damarların kaliteleri de birbirinden farklı olmaktadır. Oksidasyon ve kimyasal değişim sürecinde bitkisel köken dışındaki tüm faktörlerin aynı olmasına karşın damarın kesiti boyunca böyle kalite farklarının olması, leonarditin oluşumunda bitkisel köken çeşitliliğinin önemini işaret etmektedir. Organik kökenli tortul kayacın oluşma sürecinde göl veya deniz dibine bitki artıkları birikirken yer üstünde defalarca iklim ve bitki örtüsü değişiklikleri olmaktadır. Böylece, farklı kalınlıklarda biriken bitki artıkları farklı türden bitkilerden geliyor olabilmektedir. 11- Leonardit damarları içerisinde fosillere pek rastlanılamamaktadır. İki defa kimyasal değişim geçirerek oluşmuş olması bunun nedeni olabilir. Ancak, leonardit damarlarının hemen üzerindeki tabakalar genellikle fosil açısından zengin tabakalardır. 12- Oksidasyon sırasında organik kökenli tortul kayacın molekül bağları zayıflar ve bunun sonucu olarak da oluşan leonardit çok yumuşak bir kayaçtır. Sertlik derecesi 1’dir. 13- Oksidasyon sırasında leonardit ortamdan oksijen alır ve ortama karbon verir. Bu nedenle; leonarditin oksijen oranı orijini olan organik kökenli tortul kayaçtan daha yüksektir, karbon oranı ise daha düşüktür. Leonardit madeni çok iyi bir su tutucu olduğu için nem oranı da oluştuğu tortul kayaçtan daha yüksektir. 14- Orijinal (kazılmadan önce) leonardit madeni %30-%37 arası nem içerir. Kuru bazda (nemi alındıktan sonra) ağırlığının %50 ile %90 arasındaki kısmını hümik asitler oluşturur. Geri kalan kısmı büyük ölçüde kil mineralleridir. 15- Çok yüksek oranlarda hümik asitler içermesi nedeniyle asitik bir madendir. pH değeri 3 ile 5 arasındadır. 16- Leonardit madeninin orijini olan organik kökenli tortul kayaçlar, çoğunluğu miyosen dönemi olmak üzere, eosen döneminin sonları ile pliyosen döneminin başlangıcı arasında oluşmuşlardır. Başka bir ifade ile, günümüzden yaklaşık 35 milyon yıl öncesi ile yaklaşık 5 milyon yıl öncesi arası oluşmuşlardır. Daha yaşlı oluşumların leonardit madenine dönüşmüş olsalar bile oksidasyon zamanının çok fazla uzunluğu nedeni ile bu özelliklerini kaybettikleri düşünülmektedir. __________________________________________________ __________________________________________________ ______________________________ COPYRIGHT 2012 SİAMAD MADENCİLİK __________________________________________________ _______________ LEONARDİT |
Biz tahsil belgemizi alalı epey zaman oldu ancak insan ömrü boyu talebedir... Karbon canlılığın alametidir fakat her formu canlılık göstergesi değildir. Şimdi bir sefer turba kömürler yüzey kömürüdür. Bu kömürlerin üzeri yeter miktarda kille dolmadığından, fazlaca basınç oluşamaz ve ayrıca kömür oluşumu için belli miktarda sıcaklık şarttır, bu da oluşamayacağından linyitleşemez demiştik. Turba **** leonardit bu yüksek mühendis arkadaşın dediği gibi kırığı camsı **** camsı görünüşte olmaz, çünki mantığa ve bilime aykırıdır. Öyle bir görünüşe sahip olması için basınç şarttır. haa sizin elinizdeki camsı görünüşlüyse onu bilemem :)) yalnız verdiği diğer bilgiler literatürle uyuşuyor.
"Bu gün Ülkemizde diğer madenlerle en fazla karıştırılan ve en fazla birbirinden çok farklı tanımlara sahip olan maden kuşkusuz leonardittir. Bazı kaynaklara göre leonardit linyit kömürüdür. Başka bazı kaynaklara göre ise; leonardit torfdur (turbadır), gidyadır, olgunlaşmamış kömürdür, yeşil renkli tatlı su çamurudur veya kimyasal işlemler sonucu elde edilmiş bir kimyasal maddedir. Bir başka deyişle, içeriğinde az veya çok hümik asit bulunan tüm maden veya maden benzeri kaynaklar leonardit olarak da adlandırılıyor gibi gözükmektedir. Gerçekte, leonardit yukarda sıralı olanların hiçbirisi değildir. Leonardit; oluşumu, jeolojisi, fiziksel ve kimyasal özellikleri ile diğerlerinin hepsinden farklı olan başka bir madendir." pH değeri bakımından torf'dur da aynı zamanda literatür ve pratik bunu gösteriyor. Aynı literatürlerde turba olduğu da söyleniyor. Haa şu da var ki bütün leonarditler aynı değildir elbette... |
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 00:50. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025