agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Üretim, Bakım, Düzenleme, Temel Malzemeler > Temel Konular (Toprak, Gübre, Tohum, Sulama)
(https)




Beğeni Düzeni366Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 20-09-2014, 16:47   #1
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2009
Şehir: Balıkesir /Bandırma
Mesajlar: 336
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi MeyveliTepe Mesajı Göster
Borun gübre olarak adlandırılıp adlandırılmaması işin çok da önemli olmayan minör bir tarafı bence.

Gübre denilince bitkilerin major olarak aldıkları besinler N,P,K akla gelir, belki bunların yanında ikincil olmakla beraber ppm değerlerinin yüksek olduğu Ca, Mg ve S ilave edilebilir. Mikro elementler Fe, Cu, Mn, B, Cl, Mo çok küçük miktarlarda alınırlar, öyleki bitkilerin ihtiyaç duyduğu nitrojen miktarı ile B miktarı arasında bitkisine göre 100-150 misli fark vardır. Bu yüzden "borlu gübre" denildiğinde içinde büyük miktarda N ve/veya P ve/veya K olan bir gübrede iz element olarak B olduğu da anlaşılır.

Mikro elementlerde miktarlar çok düşük olduğu için toksidite sınırları da oldukça düşük oluyor haliyle.

Etidot 67'nin ambalajında bazı kullanım miktarları önerisi de yer alıyor. En altta, topraktaki B miktarının sıfır olduğu var sayılarak bu miktarlar önerilmiştir gibi bir ibare var.

Ülkemizdeki en fakir toprakta bile B oranının sıfır olduğunu sanmam. Bu durumda çiftçinin tarlasındaki bor oranını biliyor olması şart. Öyleki hasbelkader tarlasına bor verdikten sonraki durumu da biliyor olmalı. Sorun şu ki, kaç çiftçi tarlasında düzenli olarak analiz yaptırıyor? Çok az, yaptırsa bile düzenli değil.

Bu durumda önerilen miktarlar da fazlasıyla önem kazanıyor. Söz gelimi ambalajda zeytin için yılda iki defa ağaç başına 70'er gr Etidot 67 önerilmiş. Ağacın büyüklüğü konusunda bir şey denmemiş.

Kaba bir bakkal hesabı yaparsak 70 gr ürün 14gr saf bor demektir. Zeytinin kök bölgesini büyük bir ağaç için 5m2 kabul etsek kabaca 9 ppm bor verilmesi anlamına geliyor. Yılda iki defadan 18 ppm eder. Her yıl tekrarlandığında ise büyük bir birikim oluşması söz konusu. Oysa bitki köklerinin bulunduğu topraktaki bor oranının 1,5 ppm'den büyük olması fazla kabul ediliyor. Bu durumda bir yanlışlık var demektir. Belki bu kaba bakkal hesabında belki de önerilen miktarda. Açıklık kazandırmak adına ağaç başına 70gr etidot 67 önerisinin arkasındaki hesabı bilmek isterdim.

Borun tarımsal ve çevresel etkileri
Tespitlerinize katılıyorum. Ayrıca olayın bu şekilde tartışılmasına katkıda bulunduğunuz için de teşekkür ederim.

Benim de gayretimdeki ana amacım bu hususların irdelenmesi zaten.

"Borlu gübre" tanımlamasına hangi maksat ile sebebiyet verdiğimi daha önce de izah ettim.

Ancak "gübre" kelimesi anlam ve kapsam olarak tüm iz elementleri de kapsar.

Kullanım miktarlarına gelince, ambalajdaki bilgi eksiklikleri konusunda yine size hak veriyorum. Miktarlar konusunda teoride belki tamamen haklısınız. Pratikte ise bu miktarlardan fazlasını düzenli kullananlar var. Daha etkin ve yerli araştırmalar yapılmalı.

Özellikle bazı eski yabancı yayınları incelediğimde de ambalaj üzerindeki miktarlara eşdeğer miktarların önerildiğini gördüm.

Ancak, ambalaj üzerindeki miktarlar benim tarafımdan tespit edilmedi. Bu konuda Kurumumdan bilgi isteyebilirsiniz.

Bu sayfayı bir vatandaş olarak açtığımı belirtmek isterim. Burada yazdıklarımdan Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü sorumlu tutulamaz. Buradaki hatalar bana, ürün ve ambalajındaki hatalar ise üreticisine aittir.

Saygılarımla

Yakup Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-09-2014, 00:28   #2
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 9,027
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Yakup Mesajı Göster
Kullanım miktarlarına gelince, ambalajdaki bilgi eksiklikleri konusunda yine size hak veriyorum. Miktarlar konusunda teoride belki tamamen haklısınız. Pratikte ise bu miktarlardan fazlasını düzenli kullananlar var. Daha etkin ve yerli araştırmalar yapılmalı.

Özellikle bazı eski yabancı yayınları incelediğimde de ambalaj üzerindeki miktarlara eşdeğer miktarların önerildiğini gördüm.

Ancak, ambalaj üzerindeki miktarlar benim tarafımdan tespit edilmedi. Bu konuda Kurumumdan bilgi isteyebilirsiniz.

Bu sayfayı bir vatandaş olarak açtığımı belirtmek isterim. Burada yazdıklarımdan Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü sorumlu tutulamaz. Buradaki hatalar bana, ürün ve ambalajındaki hatalar ise üreticisine aittir.

Saygılarımla
Yakup bey, burada kurumunuza en yakın kişi sizsiniz. Ayrıca kurumunuzu bağlamasa bile ürün ile ilgili bilgi veren kişi olarak bu sorunun muhatabı da ister istemez siz oluyorsunuz

Şöyle sorayım, toprak analizi yaptırdım, bor miktarı 0,9 ppm çıktı, arazide zeytin ağaçları var. Bu durumda ağaç başına kaç gram etidot kullanmalıyım?

Başka bir soru; Yaprak analizi yaptırdım, 7 ppm bor çıktı. Ağaç başına kaç gram etidot kullanmalıyım?

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-09-2014, 01:36   #3
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2009
Şehir: Balıkesir /Bandırma
Mesajlar: 336
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi MeyveliTepe Mesajı Göster
Yakup bey, burada kurumunuza en yakın kişi sizsiniz. Ayrıca kurumunuzu bağlamasa bile ürün ile ilgili bilgi veren kişi olarak bu sorunun muhatabı da ister istemez siz oluyorsunuz

Şöyle sorayım, toprak analizi yaptırdım, bor miktarı 0,9 ppm çıktı, arazide zeytin ağaçları var. Bu durumda ağaç başına kaç gram etidot kullanmalıyım?

Başka bir soru; Yaprak analizi yaptırdım, 7 ppm bor çıktı. Ağaç başına kaç gram etidot kullanmalıyım?
Bu muhataplığı, kurumumun bir çalışanı olarak değil, bor konusunda paylaşmaya ve tartışmaya çalışan bir vatandaş olarak kabul etmek zorundayım. Lütfen bu konuda anlayışlı olun.

Kurumuma (agaçlar.net üyelerinden) en yakın kişi olarak ve hayatım boyunca doğmatikliğe ve ezberciliğe karşı çıkmış biri olarak elimden gelen gayreti uygun şekilde göstermeye çalışıyorum.

Sorularınız doğru ama eksik. Ağacın cinsi (genetiği), iklim koşulları, toprağın karakteri, hayvan gübresi kullanılıp kullanılmadığı, sulama suyunun özelliği, çiftçinin tebrübesi ve iş ahlakı... gibi hususlar da sorunuzun eksik kısmını teşkil ediyor.

Bakın ben araştırırken şunu gördüm. Yapılan farklı (akademik) çalışmaların neticeleri ("uygun doz miktarı nedir" ya da "A gübresi mi döllenmeye daha çok fayda sağlar ya da B gübresi mi" gibi) çoğunlukla bir birine paralel. Ama rakamsal olarak farklı. Dolayısı ile hem E-67 ürün etiketinin arkasındaki değerlerin hem de literatürdeki diğer değerlerin doğru olması saçma değil. YÖK, aynı konuda çalışma yapan iki akademisyeni çağırıp da "tek bir neticede anlaşın" demedikçe tabi.

Bakın, ben kişilere E-67 tavsiye ederken yukarıda bahsettiğim unsurları da tartışarak, mümkünse yılda 2-3 defa ve binde 2 lik çözeltide yapraktan uygulamayı, daha mümkünse önce dar bir alanda yaprak uygulaması yapıp 3-4 gün sonra bitkide bir araz görülmediği takdirde uygulama alanının genişletilmesini vs söylüyorum.

Akademikler belirlemişler, ki çoğu üründe 30-50 ppm/yaprak bor olmalıdır diye. Toprak için ise bu aralık 1-2 ppm arasında. (Farklı çalışmalarda farklı değerler verilmiş).

Bu konunun ilk sayfalarında da, genel olarak her yıl binde kaçlık çözelti ile gübrelemeyi tabiri caizse "gözümüz kapalı" bir şekilde yapabiliriz diye kafa patlatmıştım. Çünkü çoğu üründe, birim alandaki toplam vejetatif gelişim miktarı ile ihtiyaç duyulan bor miktarı arasında doğrudan ilişki olduğuna inanıyorum. Daha açıkça, çoğu üründe tarladaki toplam yaprak alanı ile ihtiyaç duyulan bor miktarının doğru orantılı olduğu kanaatindeyim.

İşte burada önemli olan şeyler, bitkideki belirtileri okumak, toprağı tanımak gibi konular.

Bakın şöyle ifade edeyim, bana sorulduğunda, çiftçiye önce hayvan gübrelemesi yapıp yapmadığını vs soruyorum. Hangi ürünü ektiğini ve ne tür sıkıntıları olduğunu soruyorum. Eğer bitki gelişiminde sıkıntısı yoksa "kullanmanıza bence gerek yok" diyorum.

Burada sorun nedir biliyor musunuz, ezberci eğitim mantığıdır. Toprak analizi yaptırırsınız ve analizde der ki dekara şu kadar şunu uygula. Bence doğru tarım bu kadar basit olmamalı (ki 10 sene sonra da tarım bakanlığından emir gelir: "artık şunu şunu kullanma" diye).

(Sorunuza tam sizin istediğiniz gibi bir cevap vereyim isterseniz:
Bitki, çocukluk devresini atlattıktan sonra Binde 2-2,5 E-67 uygulayın. 2-3 hafta içinde gelişimde bir iyileşme (ki bu en çok ağacın canlanması diye ifade edilen bir durum) olmalı. İlk uygulamadan en az 3 hafta sonra, 2. uygulamayı yapabilirsiniz. Oranı binde 5 e tamamlamanız kafi.
Eğer sıkıntınız, çiçeklenmenin-döllenmenin yetersiz oluşu yönünde ise uygulamanızı çiçek açmadan 1 hafta 10 gün önce yapabilirsiniz. Eğer çiçeklenme-döllenme yeterli oluyor ancak meyve tutmuyor-dökülüyor ise, mevye ufacıkken uygulayın.
Bu sıkıntılarınız yok ancak mantar veya böcek-sinek vs sıkıntısı var ise, ilaçlama döneminde ilacınızla veya kaolinle eya ilacınız+kaolinle karıştırarak uygulayabilirsiniz.
Tercihen, uygulamayı önce dar alanda yapın. 3-4 gün sonra uygulama yapılan alanda bir sıkıntı yoksa tüm araziye uygulama yapabilirsiniz.
Yapraktan kullanımı tavsiye ediyorum.
Ayrıca, özellikle meyve ağaçlarında hasattan sonra uygulama yapmak faydalıdır.
Budamadan sonra uygulama yapmak da faydalıdır.
Netice itibari ile azı gıda, çoğu zehir olan bir malzeme bu.)

Bir de (bu kadar yazdıktan sonra) bir ilave daha yapmak istiyorum Şeker sentezleyen (pancar, mısır gibi), Yağ sentezleyen ve kalsiyumu kullanan-seven ürünlerde bor eksikliğini giderdiğinizde (özellikle ilk yıl) acayip bir verim ve kalite artışı ile karşılaşabilirsiniz.

İyi geceler.

Yakup Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-09-2014, 10:41   #4
Ağaç Dostu.
 
pria's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-08-2009
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 6,527
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Yakup Mesajı Göster

Bir de (bu kadar yazdıktan sonra) bir ilave daha yapmak istiyorum Şeker sentezleyen (pancar, mısır gibi), Yağ sentezleyen ve kalsiyumu kullanan-seven ürünlerde bor eksikliğini giderdiğinizde (özellikle ilk yıl) acayip bir verim ve kalite artışı ile karşılaşabilirsiniz.

İyi geceler.
Proje No: TAGEM-BB3-07-3-1
Projeyi Yürüten Kuruluş: Konya Toprak ve Su Kaynakları Araştırma Enstitüsü
Proje Başlığı: Farklı Miktarlarda Bor Uygulamalarının Verim Ve Toprak Bor Kapsamı Üzerine Etkilerinin Belirlenmesi

Proje Yürütücüsü: Nihal GÖKSU
Yardımcı Araştırmacılar
Dr.Yusuf IŞIK, Talip ATÇEKEN, Naci DEMİRCİ

Başlama-Bitiş Tarihleri: 2008-2013

Proje Özeti: 27 Nisan 2009 tarihinde deneme 5x5 latin karesi deneme desenine göre iki deneme şeklinde kuruldu. Çıkıştan 3- 4 yaprak olunca seyreltme ve çapa işlemleri yapıldı. Çapadan sonra sulama ve gübreleme işlemlerine başlandı. Gübreleme ve sulama işlemleri damlama sulama ile gerçekleştirildi. Ekim ayında denemenin hasat işlemleri yapılarak denemelerin değerlendirmesi yapılmıştır.

Varyans analizine göre; bor uygulaması yumru veriminde %95 ihtimal seviyesinde önemli derecede verim artışı sağlamıştır. LSD testine göre 200gr/da bor dozu verimde önemli artışa sebep olmuştur.
Regresyon analizi sonucunda; uygulanan bor miktarı ile pancar verimi arasında istatistik anlamda önemli bir ilişkinin olduğu,bu ilişkinin Y= 5181,9+1,39x-0,0014X2 eşitliği ve r=0.9993 ile ifade edilebileceği görülmüştür. Regresyon analizine göre ise verim artışlarının 500gr/da dozuna kadar olduğu ve bunun üzerindeki dozların verim artışına sebep olmadığı görülmüştür.

pria Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-09-2014, 11:13   #5
Ağaç Dostu.
 
pria's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-08-2009
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 6,527
Bor gereksinimi az olan bitkiler

Buğday
Yulaf
Arpa
Karabuğday
Soya fasulyesi
Bezelye
Yeşil fasulye
Lima fasulyesi
Patates
Çilek
Ahududu
Yassı salkım otu
Brom otu
Keten

Bor gereksinimi orta olan bitkiler

Çayır üçgülü
Kırmızı üçgül
Ak üçgül
Taş yoncası
Tütün
Domates
Mısır
Marul
Şeftali
Kiraz
Zeytin
Pamuk
Tatlı patates
Havuç
Yerfıstığı
Soğan
Armut

Bor gereksinimi fazla olan bitkiler

Elma
Yonca
Kırmızı pancar
Şeker pancarı
Şalgam
Lahana
Karnabahar
Kuşkonmaz
Ayçiçeği
Turp
Kereviz

Bor Kaynağı Olarak Borlu Gübreler
Ahır gübresi kuru madde ilkesine göre 17.4 mg B kg-1içerir. (Kacar,1997)

Bor kaynağı olarak çeşitli bitkisel ve hayvansal kökenli organik materyallerden kompost, kent atıkları ile kanalizasyon atıklarından (sewage sludge) yararlanılabilir.

Boraks ve sodyum tetraborat en çok tanınan ve uygulanan borlu gübredir.

Toprağa uygulanacak bor miktarı bitkinin çeşidine, gübrenin uygulama şekline, yağış miktarına, kireçleme durumu ile toprağın organik madde içeriği vb. etmenlere bağlı olarak değişir.

(Prof.Dr. Burhan KACAR ve Prof.Dr. Vahap KATKAT
tarafından yazılan BİTKİ BESLEME kitabından alınmıştır)


Koca koca proflar dahi Yakup arkadaşımızı haklı kılacak şekilde boraks ve sodyum tetraborat'ı ''borlu gübre'' olarak tanımlamışlar.


Düzenleyen pria : 21-09-2014 saat 12:51
pria Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-09-2014, 16:59   #6
Ağaç Dostu
 
birnefestoprak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 15-07-2012
Şehir: Ankara/Morgantown
Mesajlar: 2,797
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi pria Mesajı Göster
Koca koca proflar dahi Yakup arkadaşımızı haklı kılacak şekilde boraks ve sodyum tetraborat'ı ''borlu gübre'' olarak tanımlamışlar.
Yani ben size simdi Bor uygulamasiyla ilgili yazilan, ifadenin "Bor uygulamasi" olarak gectigi bir akademik calisma gostersem, o profesor ya da Yakup Bey haksiz mi cikmis olacak? Akademik arastirmalarda, arastirmanizi yayinlayacaginiz yerin kabullerine bagli olarak (bu kabul, makaleyi yayinladiginiz derginin uluslararasi sayginlik siralamasina gore degisir; kendi basiniza bir tanim kullanmaniz baska sey, hakemli dergide hakemi ikna etmeniz baska sey) uygun gordugunuz tanimi kullanirsiniz.

Ne Michigan Eyalet Universitesi'nin ciftci danisma birimini ne makaleleri ya da herhangi bir yerde yayinlanmis ornekleri, bir urunun piyasaya surulmus halinin tanitimi konusunda referans olarak gosteremezsiniz, bu cok acik cunku endustri standartlari makalelerle belirlenmiyor (bir standart, ticari anlamda bir kabul varsa, yapacak birsey yok). Teorik bir akademik yayinda, Bor etkisine bakmak icin afaki miktarlarda da uygulama soz konusu olabilir; bu, o uygulamanin dogru oldugunu gostermez cunku bir sonucu gozlemlemeye yoneliktir. Burda Yakup Bey, bir urunun tanitimini yapiyor; kendisi normal vatandas filan degil, kurum calisani, resmi ya da ozel hic farketmez, tanittigi urunle ilgili kullandigi tanimlardan sorumludur. Eger urun ambalajinda, Borlu Gubre ifadesi yer almiyorsa, bu terimi kullanamaz cunku gubre terimi, kullanim dozu konusunda yanlis bir izlenim yaratir (Borlu Gubre ifadesi, kendi yorumu). Bu tip bir tanimlama yapmak ve tartismayi ozellikle urunun konsantrasyon miktari cok yuksek oldugu icin bu tanimlama ustunden goturmek sorunludur (ayni sey Solubor icin de gecerli).

Temel Konular ana basligi altinda urun tanitiminda gariplik olan baska urunler de var. Bir urune de mikrobiyal gubre denilmis. Oldukca kaliteli bir urun gibi gozukuyor; anlasilan o ki bircok insan da memnun kalmis ve Turkiye'de olsam benim de ilk deneyecegim urunlerden birisi olurdu ama urun icinde eger N-P-K yoksa, bu urunun mikrobiyal gubre olarak onaylanmasi da paket ustunde tanimlanmasi da dogru degil (N-P-K'li mikrobiyal gubreler var). Ordaki tartisma konusu da, dozajin yaratacagi sorunlardan degil, tanimdan kaynakli (boyle onay alabilirsin, paket ustune baska turlu yazamazsin dedilerse oyle yazmislardir herhalde). Benzer sekilde dolomit gubresi diye de humik asit gubresi diye de bir tanimlama olmaz. Yerli piyasada urun onayinda herseyden once neyin referans alindigi da ya belli degil ya da referans belli ama yorumlarda yanlisliklar var gibi anlasiliyor; kavramlar, karman corman olmus.

birnefestoprak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-09-2014, 00:11   #7
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 9,027
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi pria Mesajı Göster
Proje No: TAGEM-BB3-07-3-1
Projeyi Yürüten Kuruluş: Konya Toprak ve Su Kaynakları Araştırma Enstitüsü
Proje Başlığı: Farklı Miktarlarda Bor Uygulamalarının Verim Ve Toprak Bor Kapsamı Üzerine Etkilerinin Belirlenmesi

Proje Yürütücüsü: Nihal GÖKSU
Yardımcı Araştırmacılar
Dr.Yusuf IŞIK, Talip ATÇEKEN, Naci DEMİRCİ

Başlama-Bitiş Tarihleri: 2008-2013

Proje Özeti: 27 Nisan 2009 tarihinde deneme 5x5 latin karesi deneme desenine göre iki deneme şeklinde kuruldu. Çıkıştan 3- 4 yaprak olunca seyreltme ve çapa işlemleri yapıldı. Çapadan sonra sulama ve gübreleme işlemlerine başlandı. Gübreleme ve sulama işlemleri damlama sulama ile gerçekleştirildi. Ekim ayında denemenin hasat işlemleri yapılarak denemelerin değerlendirmesi yapılmıştır.

Varyans analizine göre; bor uygulaması yumru veriminde %95 ihtimal seviyesinde önemli derecede verim artışı sağlamıştır. LSD testine göre 200gr/da bor dozu verimde önemli artışa sebep olmuştur.
Regresyon analizi sonucunda; uygulanan bor miktarı ile pancar verimi arasında istatistik anlamda önemli bir ilişkinin olduğu,bu ilişkinin Y= 5181,9+1,39x-0,0014X2 eşitliği ve r=0.9993 ile ifade edilebileceği görülmüştür. Regresyon analizine göre ise verim artışlarının 500gr/da dozuna kadar olduğu ve bunun üzerindeki dozların verim artışına sebep olmadığı görülmüştür.
TAGEM-BB3-07-3-1 kodlu projenin final dökümanı internet'de yayınlanmamış. Muhtelif yerlerde muhtelif içeriklerle özetleri var.
Sizin alıntıladığınız adresteki özette bulunan sonuç tablosunda kontrol parselde 105,85 olan yumru verimi (bu rakam neyi temsil ediyor belli değil) bor uygulamasıyla 111,1'e kadar çıkmış. Fakat bu yumrulardan elde edilebilir şeker miktarı için özette bir şey söylememişler.

Aynı projenin bu adresteki özetinde ise bu çalışmanın "bor noksanlığı" olan yerler için yapıldığını anlıyoruz ama bu özette noksanlığın mertebesi belli değil.

Projenin başka bir adresteki yine farklı içerikteki bir özetinde ise söz konusu noksanlıkla 0,2 - 0,3 ppm seviyelerinin kastedildiğini anlıyoruz.

Aslında aynı bölge için daha önce yapılmış bir araştırma daha var.

Burada da 0,55 ppm bor seviyesindeki tarlada toplam 300 gr/dekar borun yaprak ve toprak uygulamasında verim artışı elde edildiği ancak bor miktarının 600 gr/dekar'a çıkması durumunda verimin düştüğünü tesbit etmişler, öyle ki hiç bir bor uygulaması yapılmamış tarlanın bile altına düşmüş.

2003-2005 yıllarını kapsayan bir araştırmada, tuzlu toprak ve 0,5 ppm bor oranı olan arazide 2 kg/acre bor kullanımıyla elde edilebilir şeker miktarında 4,1 ton/acre'den 5.5 ton/acre'a artış sağlanmış.

1940-1943 yılları arasında yürütülen saha araştırmalarında, farklı özelliklerde bor konsantrasyonlarında toprakta şekerpancarı üretme saha çalışmalarında bor eksikliğinin verim düşüşüne sebep olduğu ve ideal olarak 1 ppm bor oranının en uygun koşulları yarattığı sonucuna varmışlar (bu konudaki doğrular ortaya çıkalı çok olmuş yani).

Bu araştırmada muhtelif bor ürünleri şeker pancarına uygulanmış ama hiç bor uygulaması yapılmayan kontrol alanında yetiştirilenlere göre kök miktarı ve şeker miktarında kayda değer bir fark elde edilememiş. Bu araştırmada kullanılan topraktaki bor değerlerinin toprak derinliğine göre 1,06 - 1,27 ppm olması dikkat çekici.

1992 yılında şekerpancarı okulunda sunulan Tresure Valley bölgesinde yapılan bir dizi araştırmanın sonucu ise biraz sürprizli olmuş. Toprak analizlerine göre düşük bor seviyesine sahip şeker pancarı tarlalarında muhtelif dozlardaki bor uygulamaları yumru tonajında bir artış sağlamamış, bunun yanısıra bazılarında şeker oranlarında azalma olmuş.
Bu yüzden o bölgede şekerpancarı için bor uygulanmaması tavsiye edilmiş.

Böyle daha başka şekerpancarı araştırmaları da var. Coğrafya bağımsız araştırmalardan çıkarabileceğimiz ortak sonuç şekerpancarının bor eksikliğine duyarlı olduğu ve noksanlık durumunda ortalama %10 - %15 seviyelerinde yumru ağırlığında azalma olduğu, noksanlığın tamamlanmasıyla (diğer tüm koşullar da optimum seviyede ise) olması gereken seviyelere geldiği yönünde.

Aynı şekilde bor miktarının normal seviyeyi aşması durumunda verimde yine azalmalar görüldüğü de net olarak tesbit edilmiş.

Yani tüm araştırmalar, bor (veya başka bir şey) uygulamasının, uygulama öncesi ölçülen koşullara göre yapılması (veya yapılmaması), noksanlık varsa doğru dozajın saptanması durumunda olumlu sonuç verdiğini gösteriyor. Hiç biri ezberden, uygula gitsin kesin ürün artar, yaprak konsantrasyonu 7 ise de 77 ise de binde ikilik çözelti iyidir mantığı ile değil.

Bunlar sadece bor için bakıldığında görülenler. Benzer şekilde diğer iz elementler için de geçerli. Toprak yapısı ve özellikle yüksek PH seviyesi borun kökler tarafından alımını zorlaştırıyor fakat yüksek PH seviyesi aynı şekilde demir, bakır, mangan, çinko iz elementlerinin de alımını azaltıyor, dahası fosfor alımı da azalıyor, 8 seviyesinden itibaren azot da aynı şekilde.

Toprak organik maddesinin ve canlılığının azalmış olması duyarlılığı daha arttıran bir durum. Çünkü bu durumda ana ve iz elementleri şelatlayacak humik maddeler de yetersiz oluyor, dahası her türlü besini bünyesinde tutan ve yaşam döngüleri içinde bünyelerindeki besinleri bitki köklerine teslim eden mikroorganizmaların depolama kaabiliyetleri de kaybolmuş oluyor.

Uzun lafın kısası, ne bor, ne de başka bir iz elementin herhangi bir bitkinin verimini arttırdığı gibi bir şeyi telaffuz etmek olsa olsa şehir efsanesi yaratmaya yarar. Şayet toprak organik olarak yönetilemeyen bir toprak ise tüm minerallerin varlığı, alınabilirliği ve dengesi fazlasıyla önemli, herhangi birinin eksikliği ya da fazlalığı bitkiye ve ürüne doğrudan etki yapıyor.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla

Etiketler
bor, eti maden, etidot-67, gübre, tarım


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 20:06.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025