![]() |
|
|
|
|
|
#1 | |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 13-04-2009
Şehir: Balıkesir /Bandırma
Mesajlar: 336
|
Alıntı:
Benim de gayretimdeki ana amacım bu hususların irdelenmesi zaten. "Borlu gübre" tanımlamasına hangi maksat ile sebebiyet verdiğimi daha önce de izah ettim. Ancak "gübre" kelimesi anlam ve kapsam olarak tüm iz elementleri de kapsar. Kullanım miktarlarına gelince, ambalajdaki bilgi eksiklikleri konusunda yine size hak veriyorum. Miktarlar konusunda teoride belki tamamen haklısınız. Pratikte ise bu miktarlardan fazlasını düzenli kullananlar var. Daha etkin ve yerli araştırmalar yapılmalı. Özellikle bazı eski yabancı yayınları incelediğimde de ambalaj üzerindeki miktarlara eşdeğer miktarların önerildiğini gördüm. Ancak, ambalaj üzerindeki miktarlar benim tarafımdan tespit edilmedi. Bu konuda Kurumumdan bilgi isteyebilirsiniz. Bu sayfayı bir vatandaş olarak açtığımı belirtmek isterim. Burada yazdıklarımdan Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü sorumlu tutulamaz. Buradaki hatalar bana, ürün ve ambalajındaki hatalar ise üreticisine aittir. Saygılarımla |
|
|
|
|
|
|
#2 | |
|
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 9,027
|
Alıntı:
![]() Şöyle sorayım, toprak analizi yaptırdım, bor miktarı 0,9 ppm çıktı, arazide zeytin ağaçları var. Bu durumda ağaç başına kaç gram etidot kullanmalıyım? Başka bir soru; Yaprak analizi yaptırdım, 7 ppm bor çıktı. Ağaç başına kaç gram etidot kullanmalıyım? |
|
|
|
|
|
|
#3 | |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 13-04-2009
Şehir: Balıkesir /Bandırma
Mesajlar: 336
|
Alıntı:
Kurumuma (agaçlar.net üyelerinden) en yakın kişi olarak ve hayatım boyunca doğmatikliğe ve ezberciliğe karşı çıkmış biri olarak elimden gelen gayreti uygun şekilde göstermeye çalışıyorum. Sorularınız doğru ama eksik. Ağacın cinsi (genetiği), iklim koşulları, toprağın karakteri, hayvan gübresi kullanılıp kullanılmadığı, sulama suyunun özelliği, çiftçinin tebrübesi ve iş ahlakı... gibi hususlar da sorunuzun eksik kısmını teşkil ediyor. Bakın ben araştırırken şunu gördüm. Yapılan farklı (akademik) çalışmaların neticeleri ("uygun doz miktarı nedir" ya da "A gübresi mi döllenmeye daha çok fayda sağlar ya da B gübresi mi" gibi) çoğunlukla bir birine paralel. Ama rakamsal olarak farklı. Dolayısı ile hem E-67 ürün etiketinin arkasındaki değerlerin hem de literatürdeki diğer değerlerin doğru olması saçma değil. YÖK, aynı konuda çalışma yapan iki akademisyeni çağırıp da "tek bir neticede anlaşın" demedikçe tabi. Bakın, ben kişilere E-67 tavsiye ederken yukarıda bahsettiğim unsurları da tartışarak, mümkünse yılda 2-3 defa ve binde 2 lik çözeltide yapraktan uygulamayı, daha mümkünse önce dar bir alanda yaprak uygulaması yapıp 3-4 gün sonra bitkide bir araz görülmediği takdirde uygulama alanının genişletilmesini vs söylüyorum. Akademikler belirlemişler, ki çoğu üründe 30-50 ppm/yaprak bor olmalıdır diye. Toprak için ise bu aralık 1-2 ppm arasında. (Farklı çalışmalarda farklı değerler verilmiş). Bu konunun ilk sayfalarında da, genel olarak her yıl binde kaçlık çözelti ile gübrelemeyi tabiri caizse "gözümüz kapalı" bir şekilde yapabiliriz diye kafa patlatmıştım. Çünkü çoğu üründe, birim alandaki toplam vejetatif gelişim miktarı ile ihtiyaç duyulan bor miktarı arasında doğrudan ilişki olduğuna inanıyorum. Daha açıkça, çoğu üründe tarladaki toplam yaprak alanı ile ihtiyaç duyulan bor miktarının doğru orantılı olduğu kanaatindeyim. İşte burada önemli olan şeyler, bitkideki belirtileri okumak, toprağı tanımak gibi konular. Bakın şöyle ifade edeyim, bana sorulduğunda, çiftçiye önce hayvan gübrelemesi yapıp yapmadığını vs soruyorum. Hangi ürünü ektiğini ve ne tür sıkıntıları olduğunu soruyorum. Eğer bitki gelişiminde sıkıntısı yoksa "kullanmanıza bence gerek yok" diyorum. Burada sorun nedir biliyor musunuz, ezberci eğitim mantığıdır. Toprak analizi yaptırırsınız ve analizde der ki dekara şu kadar şunu uygula. Bence doğru tarım bu kadar basit olmamalı (ki 10 sene sonra da tarım bakanlığından emir gelir: "artık şunu şunu kullanma" diye). (Sorunuza tam sizin istediğiniz gibi bir cevap vereyim isterseniz: Bitki, çocukluk devresini atlattıktan sonra Binde 2-2,5 E-67 uygulayın. 2-3 hafta içinde gelişimde bir iyileşme (ki bu en çok ağacın canlanması diye ifade edilen bir durum) olmalı. İlk uygulamadan en az 3 hafta sonra, 2. uygulamayı yapabilirsiniz. Oranı binde 5 e tamamlamanız kafi. Eğer sıkıntınız, çiçeklenmenin-döllenmenin yetersiz oluşu yönünde ise uygulamanızı çiçek açmadan 1 hafta 10 gün önce yapabilirsiniz. Eğer çiçeklenme-döllenme yeterli oluyor ancak meyve tutmuyor-dökülüyor ise, mevye ufacıkken uygulayın. Bu sıkıntılarınız yok ancak mantar veya böcek-sinek vs sıkıntısı var ise, ilaçlama döneminde ilacınızla veya kaolinle eya ilacınız+kaolinle karıştırarak uygulayabilirsiniz. Tercihen, uygulamayı önce dar alanda yapın. 3-4 gün sonra uygulama yapılan alanda bir sıkıntı yoksa tüm araziye uygulama yapabilirsiniz. Yapraktan kullanımı tavsiye ediyorum. Ayrıca, özellikle meyve ağaçlarında hasattan sonra uygulama yapmak faydalıdır. Budamadan sonra uygulama yapmak da faydalıdır. Netice itibari ile azı gıda, çoğu zehir olan bir malzeme bu.) Bir de (bu kadar yazdıktan sonra) bir ilave daha yapmak istiyorum Şeker sentezleyen (pancar, mısır gibi), Yağ sentezleyen ve kalsiyumu kullanan-seven ürünlerde bor eksikliğini giderdiğinizde (özellikle ilk yıl) acayip bir verim ve kalite artışı ile karşılaşabilirsiniz. İyi geceler. |
|
|
|
|
|
|
#4 | |
|
Ağaç Dostu.
Giriş Tarihi: 06-08-2009
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 6,527
|
Alıntı:
Projeyi Yürüten Kuruluş: Konya Toprak ve Su Kaynakları Araştırma Enstitüsü Proje Başlığı: Farklı Miktarlarda Bor Uygulamalarının Verim Ve Toprak Bor Kapsamı Üzerine Etkilerinin Belirlenmesi Proje Yürütücüsü: Nihal GÖKSU Yardımcı Araştırmacılar Dr.Yusuf IŞIK, Talip ATÇEKEN, Naci DEMİRCİ Başlama-Bitiş Tarihleri: 2008-2013 Proje Özeti: 27 Nisan 2009 tarihinde deneme 5x5 latin karesi deneme desenine göre iki deneme şeklinde kuruldu. Çıkıştan 3- 4 yaprak olunca seyreltme ve çapa işlemleri yapıldı. Çapadan sonra sulama ve gübreleme işlemlerine başlandı. Gübreleme ve sulama işlemleri damlama sulama ile gerçekleştirildi. Ekim ayında denemenin hasat işlemleri yapılarak denemelerin değerlendirmesi yapılmıştır. Varyans analizine göre; bor uygulaması yumru veriminde %95 ihtimal seviyesinde önemli derecede verim artışı sağlamıştır. LSD testine göre 200gr/da bor dozu verimde önemli artışa sebep olmuştur. Regresyon analizi sonucunda; uygulanan bor miktarı ile pancar verimi arasında istatistik anlamda önemli bir ilişkinin olduğu,bu ilişkinin Y= 5181,9+1,39x-0,0014X2 eşitliği ve r=0.9993 ile ifade edilebileceği görülmüştür. Regresyon analizine göre ise verim artışlarının 500gr/da dozuna kadar olduğu ve bunun üzerindeki dozların verim artışına sebep olmadığı görülmüştür. |
|
|
|
|
|
|
#5 |
|
Ağaç Dostu.
Giriş Tarihi: 06-08-2009
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 6,527
|
Bor gereksinimi az olan bitkiler Buğday Yulaf Arpa Karabuğday Soya fasulyesi Bezelye Yeşil fasulye Lima fasulyesi Patates Çilek Ahududu Yassı salkım otu Brom otu Keten Bor gereksinimi orta olan bitkiler Çayır üçgülü Kırmızı üçgül Ak üçgül Taş yoncası Tütün Domates Mısır Marul Şeftali Kiraz Zeytin Pamuk Tatlı patates Havuç Yerfıstığı Soğan Armut Bor gereksinimi fazla olan bitkiler Elma Yonca Kırmızı pancar Şeker pancarı Şalgam Lahana Karnabahar Kuşkonmaz Ayçiçeği Turp Kereviz Bor Kaynağı Olarak Borlu Gübreler Ahır gübresi kuru madde ilkesine göre 17.4 mg B kg-1içerir. (Kacar,1997) Bor kaynağı olarak çeşitli bitkisel ve hayvansal kökenli organik materyallerden kompost, kent atıkları ile kanalizasyon atıklarından (sewage sludge) yararlanılabilir. Boraks ve sodyum tetraborat en çok tanınan ve uygulanan borlu gübredir. Toprağa uygulanacak bor miktarı bitkinin çeşidine, gübrenin uygulama şekline, yağış miktarına, kireçleme durumu ile toprağın organik madde içeriği vb. etmenlere bağlı olarak değişir. (Prof.Dr. Burhan KACAR ve Prof.Dr. Vahap KATKAT tarafından yazılan BİTKİ BESLEME kitabından alınmıştır) Koca koca proflar dahi Yakup arkadaşımızı haklı kılacak şekilde boraks ve sodyum tetraborat'ı ''borlu gübre'' olarak tanımlamışlar. Düzenleyen pria : 21-09-2014 saat 12:51 |
|
|
|
|
|
#6 | |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 15-07-2012
Şehir: Ankara/Morgantown
Mesajlar: 2,797
|
Alıntı:
Ne Michigan Eyalet Universitesi'nin ciftci danisma birimini ne makaleleri ya da herhangi bir yerde yayinlanmis ornekleri, bir urunun piyasaya surulmus halinin tanitimi konusunda referans olarak gosteremezsiniz, bu cok acik cunku endustri standartlari makalelerle belirlenmiyor (bir standart, ticari anlamda bir kabul varsa, yapacak birsey yok). Teorik bir akademik yayinda, Bor etkisine bakmak icin afaki miktarlarda da uygulama soz konusu olabilir; bu, o uygulamanin dogru oldugunu gostermez cunku bir sonucu gozlemlemeye yoneliktir. Burda Yakup Bey, bir urunun tanitimini yapiyor; kendisi normal vatandas filan degil, kurum calisani, resmi ya da ozel hic farketmez, tanittigi urunle ilgili kullandigi tanimlardan sorumludur. Eger urun ambalajinda, Borlu Gubre ifadesi yer almiyorsa, bu terimi kullanamaz cunku gubre terimi, kullanim dozu konusunda yanlis bir izlenim yaratir (Borlu Gubre ifadesi, kendi yorumu). Bu tip bir tanimlama yapmak ve tartismayi ozellikle urunun konsantrasyon miktari cok yuksek oldugu icin bu tanimlama ustunden goturmek sorunludur (ayni sey Solubor icin de gecerli). Temel Konular ana basligi altinda urun tanitiminda gariplik olan baska urunler de var. Bir urune de mikrobiyal gubre denilmis. Oldukca kaliteli bir urun gibi gozukuyor; anlasilan o ki bircok insan da memnun kalmis ve Turkiye'de olsam benim de ilk deneyecegim urunlerden birisi olurdu ama urun icinde eger N-P-K yoksa, bu urunun mikrobiyal gubre olarak onaylanmasi da paket ustunde tanimlanmasi da dogru degil (N-P-K'li mikrobiyal gubreler var). Ordaki tartisma konusu da, dozajin yaratacagi sorunlardan degil, tanimdan kaynakli (boyle onay alabilirsin, paket ustune baska turlu yazamazsin dedilerse oyle yazmislardir herhalde). Benzer sekilde dolomit gubresi diye de humik asit gubresi diye de bir tanimlama olmaz. Yerli piyasada urun onayinda herseyden once neyin referans alindigi da ya belli degil ya da referans belli ama yorumlarda yanlisliklar var gibi anlasiliyor; kavramlar, karman corman olmus. |
|
|
|
|
|
|
#7 | |
|
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 9,027
|
Alıntı:
Sizin alıntıladığınız adresteki özette bulunan sonuç tablosunda kontrol parselde 105,85 olan yumru verimi (bu rakam neyi temsil ediyor belli değil) bor uygulamasıyla 111,1'e kadar çıkmış. Fakat bu yumrulardan elde edilebilir şeker miktarı için özette bir şey söylememişler. Aynı projenin bu adresteki özetinde ise bu çalışmanın "bor noksanlığı" olan yerler için yapıldığını anlıyoruz ama bu özette noksanlığın mertebesi belli değil. Projenin başka bir adresteki yine farklı içerikteki bir özetinde ise söz konusu noksanlıkla 0,2 - 0,3 ppm seviyelerinin kastedildiğini anlıyoruz. Aslında aynı bölge için daha önce yapılmış bir araştırma daha var. Burada da 0,55 ppm bor seviyesindeki tarlada toplam 300 gr/dekar borun yaprak ve toprak uygulamasında verim artışı elde edildiği ancak bor miktarının 600 gr/dekar'a çıkması durumunda verimin düştüğünü tesbit etmişler, öyle ki hiç bir bor uygulaması yapılmamış tarlanın bile altına düşmüş. 2003-2005 yıllarını kapsayan bir araştırmada, tuzlu toprak ve 0,5 ppm bor oranı olan arazide 2 kg/acre bor kullanımıyla elde edilebilir şeker miktarında 4,1 ton/acre'den 5.5 ton/acre'a artış sağlanmış. 1940-1943 yılları arasında yürütülen saha araştırmalarında, farklı özelliklerde bor konsantrasyonlarında toprakta şekerpancarı üretme saha çalışmalarında bor eksikliğinin verim düşüşüne sebep olduğu ve ideal olarak 1 ppm bor oranının en uygun koşulları yarattığı sonucuna varmışlar (bu konudaki doğrular ortaya çıkalı çok olmuş yani). Bu araştırmada muhtelif bor ürünleri şeker pancarına uygulanmış ama hiç bor uygulaması yapılmayan kontrol alanında yetiştirilenlere göre kök miktarı ve şeker miktarında kayda değer bir fark elde edilememiş. Bu araştırmada kullanılan topraktaki bor değerlerinin toprak derinliğine göre 1,06 - 1,27 ppm olması dikkat çekici. 1992 yılında şekerpancarı okulunda sunulan Tresure Valley bölgesinde yapılan bir dizi araştırmanın sonucu ise biraz sürprizli olmuş. Toprak analizlerine göre düşük bor seviyesine sahip şeker pancarı tarlalarında muhtelif dozlardaki bor uygulamaları yumru tonajında bir artış sağlamamış, bunun yanısıra bazılarında şeker oranlarında azalma olmuş. Bu yüzden o bölgede şekerpancarı için bor uygulanmaması tavsiye edilmiş. Böyle daha başka şekerpancarı araştırmaları da var. Coğrafya bağımsız araştırmalardan çıkarabileceğimiz ortak sonuç şekerpancarının bor eksikliğine duyarlı olduğu ve noksanlık durumunda ortalama %10 - %15 seviyelerinde yumru ağırlığında azalma olduğu, noksanlığın tamamlanmasıyla (diğer tüm koşullar da optimum seviyede ise) olması gereken seviyelere geldiği yönünde. Aynı şekilde bor miktarının normal seviyeyi aşması durumunda verimde yine azalmalar görüldüğü de net olarak tesbit edilmiş. Yani tüm araştırmalar, bor (veya başka bir şey) uygulamasının, uygulama öncesi ölçülen koşullara göre yapılması (veya yapılmaması), noksanlık varsa doğru dozajın saptanması durumunda olumlu sonuç verdiğini gösteriyor. Hiç biri ezberden, uygula gitsin kesin ürün artar, yaprak konsantrasyonu 7 ise de 77 ise de binde ikilik çözelti iyidir mantığı ile değil. Bunlar sadece bor için bakıldığında görülenler. Benzer şekilde diğer iz elementler için de geçerli. Toprak yapısı ve özellikle yüksek PH seviyesi borun kökler tarafından alımını zorlaştırıyor fakat yüksek PH seviyesi aynı şekilde demir, bakır, mangan, çinko iz elementlerinin de alımını azaltıyor, dahası fosfor alımı da azalıyor, 8 seviyesinden itibaren azot da aynı şekilde. Toprak organik maddesinin ve canlılığının azalmış olması duyarlılığı daha arttıran bir durum. Çünkü bu durumda ana ve iz elementleri şelatlayacak humik maddeler de yetersiz oluyor, dahası her türlü besini bünyesinde tutan ve yaşam döngüleri içinde bünyelerindeki besinleri bitki köklerine teslim eden mikroorganizmaların depolama kaabiliyetleri de kaybolmuş oluyor. Uzun lafın kısası, ne bor, ne de başka bir iz elementin herhangi bir bitkinin verimini arttırdığı gibi bir şeyi telaffuz etmek olsa olsa şehir efsanesi yaratmaya yarar. Şayet toprak organik olarak yönetilemeyen bir toprak ise tüm minerallerin varlığı, alınabilirliği ve dengesi fazlasıyla önemli, herhangi birinin eksikliği ya da fazlalığı bitkiye ve ürüne doğrudan etki yapıyor. |
|
|
|
|
![]() |
| Etiketler |
| bor, eti maden, etidot-67, gübre, tarım |
|
|