agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Üretim, Bakım, Düzenleme, Temel Malzemeler > Temel Konular (Toprak, Gübre, Tohum, Sulama)
(https)




Beğeni Düzeni277Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 12-10-2010, 22:06   #211
Ağaç Dostu
 
sındırgılı's Avatar
 
Giriş Tarihi: 25-12-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,953
Galeri: 13
Sevgili Acemi Ustam, Deniz yosunlarini nasil yarayisli hale getirebiliriz ?
Kuruttugum yosunlar, un ufak olup (tuzdan arindirip) topraga karistilar. Fakat, sen yine bu konu ile deryada birseyler bulmussundur;
Yosunlar, okyanus degil de guzel Marmaranin yosunlari idi.

sındırgılı Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-10-2010, 22:14   #212
Ağaç Dostu
 
sındırgılı's Avatar
 
Giriş Tarihi: 25-12-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,953
Galeri: 13
Adalarin birisinde, yoncalar buyudu ve de tekrar toprakla karistirildi. Fakat, koklerinde mikoriza mantari veya ona benzer birseyler bulamadim. Sn.MeyveliTepe`nin bahsettigi olusumlari ben goremedim. Arpa +yonca = multi azot;;;;;
Bizim gibi, gercek acemi caylakalar icin ne oneririsin ??

sındırgılı Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-10-2010, 22:31   #213
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 04-05-2010
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 80
Bana bu işler biraz harammış gibi geldi. Özellikle ilk sayfadaki maya.

meymun Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-10-2010, 22:32   #214
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 9,019
Bir yanlış anlaşılma olmasın, mikoriza iplikçiklerini gördüğüm sebze kökleri tohumdan fide yetiştirirken mikoriza ile aşılanmışlardı. Yonca köklerinde azot nodüllerini görmek beklenmeli. Ancak bu nodüllerin oluşma zamanı bildiğim kadarıyla yoncalar çiçek vermeye yakınken olur. Şayet yakın zamanda ekildi ise henüz yeterince azot fiksleyememiş olabilir.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-10-2010, 23:22   #215
Ağaç Dostu
 
sındırgılı's Avatar
 
Giriş Tarihi: 25-12-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,953
Galeri: 13
Olabilir, Sn.MeyveliTepe;
Yoncalar daha cicek vermeden toprak ile karistilar. (vakit darligindan)
Her seyi, yavas yavas ogreniyoruz. (sizler sayesinde)

sındırgılı Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-10-2010, 03:29   #216
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-02-2008
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 533
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi acemi_caylak Mesajı Göster
Biochar için en kolay yöntem (küçük yerlerde hala vardır), delikli bir teneke soba yaptırmak ve kendinizin üretmesi. Üretemiyorsanız gidin mangal kömürü satıcılarından arta kalan tozu satın alın derim.
Sevgili Acemi,

Hafta sonu sonu Bayındırmevkii ile GÜVEM toplamaya giderken yol üzerinde iki adet odun kömürü ocağı gördük. Çalışanlar ile konuştuk ve karbonizasyon işlemlerinin yaklaşık 6 metre çaplı 2 metre yükseklikteki bir ocakta yaklaşık 20 gün sürdüğünü söylediler. Çalışanlar mevsimlik işçiler. işleri bittiğinde yani yaklaşık 2 hafta kadar sonra serbest kaldıklarında birlikte bir deneme yapmayı ücret karsılığında kabul ettiler.

Denemeyi hafta sonu yaparsak sanırım Bayındırmevkii, sen ve diğer ağaçalar net üyeleri de katılırlar.

Tekirdağ, Muratlı deresi kenarında biyokömür uygulama ve toplantısı

Karar vermemz gereken en önemli şey kullanacağımız organik materyali, mulch olarak toprağa vermemiz mi daha faydalı ? Yoksa Karbon olarak mı vermemiz daha faydalı olacak ?

Sevgili denizakvaryumunun da dediği gibi bu materyali de kazıklanmadan temin etmenin bir yolunu bulmak zorundayız.

Sevgiyle kalın


Düzenleyen malina : 15-10-2010 saat 12:51 Neden: Toplantı linkini ekledim
ensar Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-10-2010, 07:30   #217
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi sındırgılı Mesajı Göster
Sevgili Acemi Ustam, Deniz yosunlarini nasil yarayisli hale getirebiliriz ?
Kuruttugum yosunlar, un ufak olup (tuzdan arindirip) topraga karistilar. Fakat, sen yine bu konu ile deryada birseyler bulmussundur;
Yosunlar, okyanus degil de guzel Marmaranin yosunlari idi.
Sevgili Sındırgılı,

Yosunları komposta katmak en uygun çözüm. Komposta katılırsa tuzdan arındırılmasına gerek bile yok. Üstelik bu tuzlar toprak için gerekli potasyumu içeren tuzlar. Bu yüzden yıkanmasını kesinlikle önermiyorum. Yosunlar ilk başta çok ıslak olduğu için gölge bir yerde (kesinlikle güneş ışığı almasın) kurutulduktan sonra komposta katılabilir. Yosunlar içerdikleri protein, vitamin vb. açısından komposttaki mikroorganizmalar için iyi bir besin kaynağıdır. Yosunların en önemli etkisi köklendirmeyi güçlendirmeleri.

acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-10-2010, 07:43   #218
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Sevgili Ensar,

Ben böyle bir çözümü daha çok bahçe artıklarının değerlendirilimesi için sunarken (ki bunlar küçük parçalar olduğu için kömürleştirme süresi de kısadır), sen her zamanki gibi daha büyük çaplı üretim nasıl yapılabilir pratik bakış açısıyla güzel bir çözüm önerdin. Bence bu çalışmayı Agaclar.net etkinliği olarak düzenleyebilirsek çok güzel olur. Bu konuda diğer arkdaşlarda görüşlerini belirtirse sevinirim. Tabi böyle bir çalışmaya Sevgili Malina ne der? Onunda görüşlerini almak lazım.

Kompost ve Biochar ayrımına gelince bence ikiside farklı işlevleri olan ürünler. Malç daha çok toprağın nemli tutulması için yapılan ve çözünmesi uzun zamana yayılan bir uygulama. Biochar ise toprağın katyon kapasitesini düzenleyen bir ürün. Uygulandıktan kısa süre sonra etkisini gözlemlemek mümkün. Bu yönüyle birbirinin alternatifi değil, birbirini tamamlayan ürünler. Ayrıca sebze yetiştiricilerinin malç gibi bir alternatifi zaten yok. Onlar biochar olarak değerlendirmek zorundalar.

Konunun daha iyi anlaşılması için daha önce EM başlığında yazdığım yazıyı buraya da alıntılıyorum. Orada aklıma gelen 7 başlık saydım. Bunların hiç birisi diğerinin alternatifi değil. Birbirini tamamlayan uygulamalar.

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi acemi_caylak

Buna ek olarak, bir kez daha vurgulamak istiyorum. EM ve Natural Tarım broşürlerinde açıklanan reçetelerin büyük çoğunluğu (hatta hepsi) uzakdoğu için hazırlanmış durumda. Ki oradaki topraklar tropikal iklim kuşağında ve ortalama hava sıcaklığının 20 °C civarlarında olduğu topraklar. Üstelik tropik yağmurlardan dolayı toprak sürekli nemli. Bu yüzden humus oluşumu çok daha hızlı ve topraktaki mikroorganizma sayısı çok yüksek. Tek başına EM, mikrobiyal gübre veya sıvı organik gübre uygulaması orada daha etkili sonuçlar verebilir.

Bizim topraklara geldiğimizde, bizim bahçede bu oran geçen yıl şubat ayında %0,34 civarında idi. Bu yüzden çok maliyetli ve emek yoğunluklu bir çok uygulamayı bir arada yaptık. Yakında yine ağaç başına yaklaşık 100 kg hayvan gübresi ağırlıklı kompost ve 2 kamyon kömür tozu uygulaması yapacağız. Ancak maliyetli olsada bu yıl güzel sonuçlarda aldık. Fıstıklar komşu bahçelere oranla daha iri ve daha dolgundu. Zeytinler ise yok yılı olmasına rağmen meyve verdiler.

Ancak bütün bunlarında yeterli olmayacağını düşünüyorum. Genel olarak toprakta olması gereken organik madde miktarı en az %5 olmalı. Zeytin ve Antepfıstığı için ise bu oranın en az %2 olması gerekiyor. Ki Mikrobiyoloji ve Toprak başlığında matematiksel olarak hesaplandığı gibi bu orana ulaşmak için daha çok yolumuz var.

Yukarıda Dogasever'in açıklamalarına ek olarak bir noktayı vugulamak istiyorum. Bahçenizdeki dal, saman, yabancı ot türünden hiç bir organik atığı uzaklaştırmayın. Kompost, malç, biochar, EM spreylerek sürme vb. gibi yöntemleri mutlaka uygulayın. Dışarıdan leonardit, klimoptilolit vb. eklenmesi türünden kolay çözümleri kesinlikle reddetmiyorum. Ancak bu uygulamalardan kesin sonuç almanın ortalama maliyeti bir çiftçinin bütçesini kat kat aşacak miktarlara varacaktır. Ayrıca kompost, malç, biochar, EM, Sim Derma, Bacillus subtilus, Pseudomonas fluorescence vb. içeren ürünler kesinlikle birbirinin alternatifi değil, birbirini tamamlayan ürünler.

Mikroorganizmalarında canlı olduklarını unutmayın. Nasıl evinizdeki diğer evcil hayvanları düzenli olarak besliyorsanız onlarıda o özenle beslemeniz gerekir. Bu yüzden aşağıdaki gibi kısa bir genelleme yapabiliriz. Sayılan 7 maddenin hepside birbirinin alternatif değil, birbirini tamamlayan ürünler.

1- Malç: Daha çok mantarlar ve aktinomisetler için besin kaynağı
2- Kompost: Bakteriler için besin kaynağı
3- Biochar: Bakteriler için besin kaynağı olmanın yanısıra, toprağın katyon değişim kapasitesini düzenliyor.
4- EM ve Benzeri ürünler: Topraktaki mikroorganizma sayısını artırmak ve çeşitlendirmek için.
5- İz Elementler: Özellikle Magnezyum, Kalsiyum (Magnezyum Sülfat ve yumurta kabuğu çok pahalı değil) olmak üzere (topraklarımızda genelde potasyum ve fosfor yeterli düzeyde var. Sebzecilik yapmıyorsanız veya bu iki elemente çok duyarlı meyve çeşidi yetiştirimiyorsanız çok önemli değil.) iz element takviyesi. Çünkü malç ve kompost daha çok Azot ve Karbon ağırlıklı organik madde içeriyor.
6- Orman toprağından elde ettiğiniz mikorizalar: Salgıladıkları glomalin enzimi ile topraktaki karbon oluşumunun %20 sini gerçekleştiren müthiş canlılar.
7- Rhizobium aşılanmış baklagil ekimi: Yeşil gübreleme için çok önemli.

Toprakta organik maddenin ne kadar önemli olduğuna dair Muttalip Bey'i ziyarete gittiğimde fotoğraflar çekmiştim. Bafa Gölü civarında, gölün taşma alanında olduğu için organik maddece zengin ve taban suyunun çok derinde olmadığı yerdeki zeytin ağaçları ile kıraç yerdeki zeytin ağaçları arasında çok büyük farklar vardı. Ki her ikisinde de herhangi bir uygulama yapılmamıştı. Muttalip Bey'in deyimiyle organiğinde organiği. MuttalipBey fotoğrafları gönderdiğinde buradan da yayımlarız.

acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-10-2010, 08:08   #219
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Sevgili Halil Önen ve Ayhan Kaptan,

Şu biochar yapma işini sizin orada da organize edebilir miyiz? Bence uygulamalı güzel bir eğitim olur. Tekirdağ'da uygulamayı gördükten sonra Ensar veya benim katıldığım bir etkinliği sizin tarafta düzenleyebilirz.

acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-10-2010, 08:32   #220
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 9,019
Bu uygulamada kül oranına dikkat etmek gerekir. Bizim topraklar zaten en iyi ihtimalde nötr, genelde biraz alkali. Külün yükselteceği PH için iyi tedbir almak gerekir. 4 m2'lik alanda iki avuç küle 4 avuç kükürt kafi gelmemişti.

Aynı şekilde bu uygulamanın potasyum yüklemesi de yapacağını düşünüyorum. Bir mahzur değil fakat hesaba alınmalı.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-10-2010, 08:53   #221
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Sn. Meyvelitepe'nin uyarısına kesinlikle katılıyorum. Ne yazık ki forum ortamında yazılanlar bir süre sonra suya yazılmış gibi unutulup gidiyor. Biocharın gübre olmadığını bir kez daha vurguladıktan sonra, bu konunun 192 nolu mesajında belirtilien karışım oranlarına uyulması gerektiğini bir kez daha hatırlamakta yarar var.

acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-10-2010, 09:30   #222
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 20-06-2008
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 554
Ph düşürmek için çam iğnesi de kullanılabilir belki.

Bu ph işi belli bir formülü olmadığı için kafamı çok karıştırıyor. Ben de adalara odun külü ve kükürtü beraber atmıştım, bir adadaki domateslerde az da olsa çiçek burnu çürüklüğü oldu. Ph'tan mıydı, değil miydi bilemedim sonra.

verdoque Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-10-2010, 10:00   #223
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-02-2008
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 533
Sevgili Acemi ve uygulamaya katılacak arkadaşlar,

Sanırım tam zamanı, acilen 1 ya da 2 kamyon celtik kabuğu ya da buğday kavuzu bulalım ve denemeyi onlarla yapalım ne dersiniz ?

Sevgiyle kalın

Tekirdağ, Muratlı deresi kenarında biyokömür uygulama ve toplantısı


Düzenleyen malina : 15-10-2010 saat 12:53 Neden: toplantı linkini ekledim
ensar Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-10-2010, 10:11   #224
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Sn. Verdoque,

pH için en uygun çözüm pH'i ölçmekten geçiyor. Ben kendim Extech PH100 modeli bir cihaz kullanıyorum. Ancak çok ucuza satılan pH ölçerler var. Fenada çalışmıyorlar. Fiyatı 20-30 TL civarında ve 4-8 arasını rahat ölçüyor. Ayrıca nem ve ışıkta ölçüyor. Bu türden bir ürün bir çok tarla için yeterli. Üstelik ucundaki sivri elektrotlar sayesinde toprak ölçümlerinde benim profesyonel cihazdan daha pratikler.

Aşağıdaki linkten Ensar için 10 adet almıştık. Şu anki fiyatı 22 TL gözüküyor.

Magic Plant

acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-10-2010, 10:15   #225
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 20-06-2008
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 554
Fiyat uygunmuş, bilgi için teşekkürler.

verdoque Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-10-2010, 10:32   #226
Ağaç Dostu
 
Zeytinlibahçe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 17-07-2009
Şehir: İzmir Zeytinlibahce/Aliaga
Mesajlar: 809
Aliciğim yazışmalara aktif olarak katılmasamda düzenli olarak takip ediyorum.

Uygulamaların tamamında bizde varız, şu ana kadar bizden bir şey kurtulmadı. Kendimiz uyguladığımız gibi tanıtımlarada devam ediyoruz.

Halil bey bahçeyle ilgili işlerini kolaylasın , hazırız

Zeytinlibahçe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-10-2010, 10:53   #227
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Sevgili Ensar,

Çeltik kabuğu için hafta sonu birlikte bakabiliriz. Senin şu tavuk gübrelerinden de katalım derim.

acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-10-2010, 11:06   #228
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi acemi_caylak Mesajı Göster
Sevgili Halil Önen ve Ayhan Kaptan,

Şu biochar yapma işini sizin orada da organize edebilir miyiz? Bence uygulamalı güzel bir eğitim olur. Tekirdağ'da uygulamayı gördükten sonra Ensar veya benim katıldığım bir etkinliği sizin tarafta düzenleyebilirz.

Sevgili Acemi,

şu önümdeki uğraşlarımı bir kolaylaştırayım;
biocar ve odun kömürü _oksijensiz ortamda_ yapamaya başlıyacağız.

Ancak biocar için buğday kabuğu (iri kepek) kullanılması ekonomik değil. Kg. mı piyasada 500, 600 krş.

Fabrika ile görüştüm, daha düşük alabilsek de _hayvan yemi olarak kullanıldığı için_ fiatını fazla düşürmüyorlar. Zaten besicilik yapanlara bile pahalıya geliyor.

Celtik fabrikasından randevu aldım. Görüşeceğim. O daha ucuza geliyor.

Yine de buralarda fazla pirinç ekilmiyor. Trakya' da fiatlar daha iyimiş.

Biz Aliağa grubu olarak biocar yapmayı uygulamalı anlatacağız. Sitede de biohar ve odun kömürü yapımı için sayfa açılabilir. Belki biz açarız.

Ancak bu işin pazarlanması _leonardit, kaolin kili gibi_ düşünülüyorsa, büyük düşünmek gerekiyor.

O zaman da, burdan Sevgili Ensar Bey' e kırpmak gerekiyor.

Halil Önen Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-10-2010, 11:13   #229
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 26-02-2010
Şehir: TARSUS
Mesajlar: 174
sa.sevgili halil abi ve acemiçaylak abi biochar yapmada ince kıyılmış saman kullanmak nasıl olur acaba.

kayastop Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-10-2010, 11:40   #230
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Bence kullanılabilir. Ancak çok ince olduğu için tümünün yanıp kül olma olasılığıda var.

acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-10-2010, 12:08   #231
Ağaç Dostu
 
bayindirmevki's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-07-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 442
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi acemi_caylak Mesajı Göster
Su tutucu jellerin bu yıl ki uygulamamızda bir etkisini göremediğimizi, önceki mesajlarımda dile getirmiştim. Bugün bu konuda Linda Chalker-Scott'un güzel bir yazısını buldum. Özet halinde buraya da ekliyorum.

Linda Chalker-Scott, su tutucu jellerin (Super Absorbent Water Crystal) olumlu etkisine dair araştırmaların daha çok küçük alanlarda ve kısa süreli uygulamalarda gözlemlendiğini ve bunların toprağın su tutma kapasitesini artırdığına dair iddiaların olduğunu, ancak büyük alanlarda (park ve bahçe düzenlemelerinde) ve uzun süreli etki için fazla yarayışlı olmadığını söylüyor. İddiaları sadece bununla sınırlıda değil.

Bunlar sentetik olarak üretilsede organik kimyasallardır ve inorganik ve organik çevresel faktörler tarafından indirgenebilirler.

Topraktaki ultraviyole radyasyon, kimyasal oksidanlar (yükseltgenler), gübrelerin yol açtığı tuzlanmalar, mekanik aşınma ve donma ve çözülme sonucunda bu polimerler indirgenebilir ve küçük parçalara bölünebilir. Bunun sonucu olarakta bu polimerlerin etkisi giderek azalır ve sonunda etkisini tümüyle kaybeder.

Ayrıca yukarıdaki koşullara ek olarak, toprakta bulunan Bacillus sphaericus and Acinetobacter spp. türü bakteriler ile Dichomitus squalens, Phanerochaete chrysosporium, ve Pleurotus ostreatus türü funguslar tarafından parçalanırlar. Üstelik funguslar bu türden polimerleri diğer mikroorganizmalardan daha fazla çözerler. Örneğin bir araştırma, uygulamadan sadece 14 gün sonra bu polimerlerin %25’inin bu türden mikrobiyal aktivite sonucu çözündüğünü ortaya koymuştur.Bu jeller önemli miktarda azot içerdiklerinden hem aerobik hem de anaerobik otamlarda mikroorganizmalar için sınırlı miktarda da olsa besin kaynağı durumundadırlar.

Uzun süreli kullanım için pazarlanan bu jellerin etkinliği 18 ay içerisinde tamamen yok olur ki büyük bahçelerde kullanım için uygun değildir.

Ayrıca bu jeller acrylamide (ızgara ve kızartmalarda ortaya çıkan bir tür kimyasal, formülü C3H5NO) içerirki bunların kanserojen olduğuna dair ciddi iddialar vardır. Her ne kadar mikroorganizmalar tarafından parçalandığı iddia edilsede bazı araştırmacılar yine de yeterli miktarda acrylamide ortaya çıktığını söylüyorlar. Örneğin kozmetik sanayiinde de kullanılan bu jellerin kozmetik ürünlerinde kullanım oranı sadece 0.1 veya 0.5 ppm (milyonda bir) düzeyi ile sınırlandırılmıştır.

Bunlar yerine toprağın su tutma kapasitesini artıracak malç vb. çeşitli önlemler alınmalıdır. Örneğin Japon Şemsiye Çamı tohumları 2 litre su ile karıştırılrısa bu jellerden daha fazla etki sağlayacaktır.

Sonuç olarak bu jeller bahçe ve peyzaj düzenlemerinde kullanılmamalıdır.
Su tutucu ürünler konusunda geçen sene tarafıma gönderilen numune ile benzer iki saksı ve bitki ile bir deneme yaptım ve bulguladığım sonuç olumlu olmadı. Gözlemlediğim kadarı ile toprak düzenli sulanırsa işe yarıyor sulama aksatılınca var olan suyu emiyor ve toprağı kurutuyor. Bitkinin bu ürünlerden suyu alması için köklerinin bunları kavraması ve var olan suyu alacak hale gelmesi gerek. Ürünün kendisi kısa sürede yok olduğu için bitkinin ürüne uyum sağlayacak kök oluşturmasına kadar işlevi kalmayacağını düşünüyorum. Ayrıca ürün toprakla iyi karışmamışsa köklerin ürüne yönelip toprakta homojen yayılmaması da var.

Sonuç olarak gereksiz bir ürün olduğu kanaatindeyim, fiyatı nedeniyle de büyük alanlar için ekonomik bulmadım.

bayindirmevki Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-10-2010, 12:18   #232
Ağaç Dostu
 
bayindirmevki's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-07-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 442
Ensar bey ile yaptığımız hafta sonu turundan edindiğim izlenim; Biochar odun kömürü hazırlama yöntemi ile yapılabilir. Sonuçta bir karbonlaştırma işlevi. Malzeme çok ufak olmazsa sorun olmayaçak gibi. Çıkan ürün bir şekilde parçalanıp toz haline getirilebilir. Pirinç ve buğday kabuğu için kuşkuluyum. Kül olma ihtimali var.

Hafta sununa denk gelirse yapım aşamasına katılmaya hazırım. Haber bekliyorum.

Saygılar

bayindirmevki Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-10-2010, 23:05   #233
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi bayindirmevki Mesajı Göster
Ensar bey ile yaptığımız hafta sonu turundan edindiğim izlenim; Biochar odun kömürü hazırlama yöntemi ile yapılabilir. Sonuçta bir karbonlaştırma işlevi. Malzeme çok ufak olmazsa sorun olmayaçak gibi. Çıkan ürün bir şekilde parçalanıp toz haline getirilebilir. Pirinç ve buğday kabuğu için kuşkuluyum. Kül olma ihtimali var.

Hafta sununa denk gelirse yapım aşamasına katılmaya hazırım. Haber bekliyorum.

Saygılar
Sevgili Bayındırmevki;

'' Biochar, odun kömürü hazırlama yöntemi ile yapılabilir.'' diyorsunuz.

Bunu merak ediyorum. Aynı yöntemle biocar ve odun kömürü elde etme olası ise bu kolaylık demektir. Bu izleniminiz hakında bilgi verebilir misiniz.?

Özünde karbonlaştırma olsada ben farklı bir yöntem denemeyi düşünüyordum.

Şöyle ki;

biohar elde etmek, içinde yanıcı madde olan _soba vb._ bir ıstıcı ile pirinç kabuğunu yani çeltiği dolaylı yakma yöntemidir. Burada karbonlaştırılacak madde direkt ateşle karşı karşıya değil, ısısı ile kalır.


Bunu şöyle yapacağım. Bacası olan bir soba benzeri _ısıyı iyi ileten_ ısıtıcının içinde odun ya da kömür yakacağım. (Kömürü de aşağıdaki yöntemle yapacağım.) Bunu etrafında pirinç kabuğunu yakacağım; daha doğrusu kavuracağım. Bu hafif maddeyi yakma yötemidir.


Halbuki, odun kömürü elde etmedeki yöntem; yanıcı maddenin _odunun_ oksijensiz ortamda, (bu söz anlamsız olmalı, daha az oksijensiz oratamda) yakılmasıdır.

Bunu da şöyle yapacağım.

Odunları, _ki bunlar kaliteli olmalı (badem ya da meşe v.b gibi)_ pramit gibi dikine dizeceğim.

Tam ortasına bir kalın odun yerleştirceğim.

En alta yani daireye çalı yerleştireçeğim, buna 'bıyık' deniyormuş.

Tüm odunları toprak ile örteceğim.

Yukarıdan ateşliyeceğim. Ateş içeri aldığında _pramidin içine_ ortadaki kalın odun parçasını çıkaracağım ve en alt bölümüde toprak ile kapatacağım.

Böylece yavaş bir iç yanma sağlıyacağım.

Bu yöntem (hala yaşayor, ömrü uzun olsun) anneanemin mangal kömürü denen kaliteli kömür elde etme yöntemi.

Burada toprak da yanarmış ve bu toprak _ kömürün kaitesi için_ hep kullanılması gerekirmiş.

Eee geleneklere bağlı bilgelik de buralarda bi yerde olsa gerek...

Saygılar.


Düzenleyen Halil Önen : 14-10-2010 saat 22:49 Neden: Aşağıdan değil yukarıdan ateşlenir.
Halil Önen Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-10-2010, 09:52   #234
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Halil Bey,

Hazır emekli olmuşken mangal kömürü işide fena bir iş değil hani.

Aslında biochar=kömür. Ancak sadece odundan yapılmıyor. Bitkisel kökenli her türlü atıktan, hatta hayvan gübresinden yapılabiliyor.

acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-10-2010, 14:22   #235
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Bitki Besin Elementleri

Bitkilerin gereksinim duyduğu besinlerin oluşumu ve alınma biçimlerine ilişkin bir çok kaynaktan derlenmiş notlar. Killerin ve humusun rolüne bir kez daha dikkat.

Bitkiler için gerekli besinler toprakta her zaman alınabilir biçimde bulunmayabilir. Bu besinlerin alınabilir duruma gelmesi için toprakta yeterli por boşluklar sistemi, kil, humus, organik madde ve nem olmak zorundadır.

Bitkiler ancak toprak solüsyonunda çözünebilir besinleri alabilirler. Besinlerin çoğu toprak solüsyonunda çözünebilir halde bulunmaz. Daha çok mineral halde ve çözünmeyen organik materyal halde bulunurlar. Besinler ancak toprak solüsyonunda çözünebilir hale geldikleri zaman bitkiler için alınabilirler. Bu ise ancak mineral maddenin su, don vb. yoluyla veya mikroorganizmalar tarafından salgılanan enzimler tarafından çözünmesi yoluyla, organik maddenin ise daha küçük bileşenlere mikroorganizmalar tarafından ayrıştırılması yoluyla gerçekleşir. Mineral maddenin çözünmesi zamana yayılan yavaş bir prosestir. Bir yıl içerisinde çok küçük miktarlarda oluşur. Organik maddenin parçalanması ise daha hızlı bir süreçtir ve topraktaki biyolojik aktivite ile yakın ilişkilidir. Parçalanma ılık ve nemli ortamda hızlıca, kuru ve soğuk ortamda ise nerdeyse sıfır denecek kadar yavaş olur. Topraktaki organik maddenin ortalama %1-4 kısmı bir yıl içinde toprak solüsyonunda çözünebilir hale dönüşür.

Suda çözünebilir maddeler toprak solüsyonunda iyonik halde pozitif veya negatif değerlikli olarak bulunur. Pozitif iyonlar katyonlar, negatif iyonlar anyonlar olarak adladırılır. Kil ve organik partiküller negatif yüklü iyonlar gibi davranırlar ve potasyum, kalsiyum, magnezyum gibi pozitif yüklü iyonlara bağlanırlar. Kil ve humus yüzeyi çok geniş materyallerdir. Killerin yüzey alanları, kaolinit gibi genişleme göstermeyen killerde 50 m²/g kil düzeyinden, montmorillonit gibi üç katlı ve genişleyen yapıdaki killerde olduğu gibi 800 m²/g kil düzeyine kadar artış gösterebilir. Bu minerallerin üzerindeki yüklerin tamamı negatiftir. Bu nedenle toprak çözeltisindeki iyonların bir kısmı killerin negatif yüzeylerini doyuracak şekilde kil yüzeylerinde elektrostatik olarak tutulur. Bu olaya iyon adsorbsiyonu adı verilir. Bu şekilde toprak çözeltisindeki yaygınlığına (derişimine) ve iyon değerliğine bağlı olarak H+, Ca++, Mg++, K+, Na+ gibi katyonlar yüzeylerde değişebilir olarak tutulmaktadır. Bu iyonlar kolayca toprak solüsyonunda çözünürler ve kavanoz örneğimizi hatırlarsanız bitki kökleri ile arasında değişim olur. Yani kavanoz hiçbir zaman boş tutulamaz. Bu yönüyle kavanoza (diğer deyimiyle kil ve humus partiküllerine) katyon rezerv bankası diyebiliriz.

Name:  bitki_koku_organik_madde_ve_Kil_minerali.jpg
Views: 3167
Size:  24.8 KB

Name:  soil_rhizosphere_sytem.jpg
Views: 2870
Size:  35.1 KB


Toprakta bazı kil mineralleri varlığının toprak mikroorganizmalarının aktivitesini etkilediği gözlenmiştir. Düşük derişimlerde montmorillonit bulunduğu zaman laboratuvar kültürlerinde mantar florasının gelişmesine bağlı olarak "solunum oranının" zayıfladığı saptanmıştır. Buna karşılık kil miktarı yüksek veya düşük ortamlarda ise bakterilerin uyarıldığı gözlenmiştir. Gözlenen bu etki montmorillonit kil mineralinin fizikokimyasal niteliklerine bağlıdır. Genişleyebilir tabaka yapısına sahip olan bu kil minerali yüksek bir yüzey alanına sahiptir. Bundan dolayı katyon değiştirme kapasiteside yüksektir. Buna bağlı olarak mikrobiyal metabolizma sırasında üretilen hidrojen iyonları ile katyonların yer değişimi sonucu ortamın pH derecesini düzenler ve bakteriyel gelişmenin pH değişmesine karşı görebileceği zararlanmayı engeller.

Bu kil mineralinin mantar solunumu üzerine göstermiş olduğu olumsuz etki, montmorillonitin yüksek vizkozitesi nedeniyle oksijen difüzyonunun azalması ile ilgili bulunmaktadır.

Mineral parçacıkların çoğu toprak mikroorganizmalarının etkileri ile birbirine bağlanarak agregat adı verilen taneciklere dönüşürler. Aggregatlar arasında ise por dediğimiz boşluklar oluşur. Por boşluklar sistemi toprak su tutma kapasitesi açısından çok önemlidir. Yüksek yoğunluklu yağışlarla birlikte, bir toprağın tüm gözenekleri suyla dolar. Daha sonra toprağın su tutma kapasitesine bağlı olarak bir kısmı yer çekimi (gravitasyon) etkisi altında topraktan drene olmaya başlar. Özellikle büyük porlarda boşalan suyun yerine tekrar hava dolar. Drenajı takiben toprakta yer çekimi kuvvetleri ile toprak matriks kuvvetleri arasında oluşan denge sonucu toprak nemi daha stabil bir düzeye ulaşır. Gerek bitki ve gerekse mikroorganizmaların ideal nem koşullarını gösteren bu denge düzeyine "TARLA KAPASİTESİ" adı verilmektedir.

Toprak kurudukça organizmaların topraktan suyu almaları güçleşmekte ve sonuçta toprak su düzeyi bitki ve pekçok mikroorganizmanın yararlanamayacağı bir düzeye kadar azalmaktadır. Bu düzey toprak bilimciler tarafından "DAİMİ SOLMA NOKTASI" olarak tanımlanır. Topraklar solma noktası ile tarla kapasitesi arasında organizmalara yarayışlı büyük miktarda su bulundurmaktadır. Ancak bazı mikroorganizmaların çok kurak şartlardaki toprak suyundan yararlanma yeteneğinde olduğu da belirtilmelidir. Mikrobiyal hücrelerin pek çoğu toprağın kuruması sırasında ölmektedir. Sadece çevre koşullarına dirençli olan türler uzun süre kuraklığa dayanabilmektedir.

Agregatların oluşumunda bakteriler ürettikleri polisakkaritler ile mantar ve aktinomisetler de, miselleri yolu ile mineral parçacıklar üzerine bağlayıcı etki yaparlar. Böylelikle aggregatlar üzerinde yaşayan mikroorganizmaların bikti için alınabilir besin maddelerinin oluşmasında büyük katkısı vardır.

Bitkiler temelde 13 tane besine gereksinim duyarlar. Bitkiler bu besinleri hali hazırda toprakta var olanlardan, gübrelerden ve bitki kalıntılarından alırlar. Bitkiler tarafından gereksinim duyulan besin maddelerinin alınabilir biçimlerinin listesi aşağıdadır. Bitkiler ayrıca bu listede belirtilmeyen Karbon, Hidrojen ve Oksijene gereksinim duyarlar ki bunları havadan ve sudan alabilirler.

Listedeki her elementin kendine özel bir görevi vardır. Örneğin azot elementi, klorofil, amino asit, protein, DNA ve bir çok bitkisel hormon için gereklidir. Ancak molibden sadece birkaç enzimin yapısında bulunur ve bitki tarafından daha az gereksinim duyulur. Ancak az gereksinim duyulması kesinlikle gereksiz anlamına gelmez. Örneğin Molibden eksikliğinde baklagiller ve onlarla simbiyoz (ortak) halinde yaşayan Rhizobium mantarları gelişiminde azalma görülür.

Adı Kimyasal Sembolü Toprak Solüsyonunda Çözünmüş İyon Çözünme Şekli
Birinci Derecede Gerekli Besinler
Azot N NH4+, NO3-,NO2- yüksek
Fosfor P HPO4--, H2PO4- çok düşük
Potasyum K K+ düşük
Orta Derecede Gerekli Besinler  
Kükürt S SO4-- yüksek
Kalsiyum Ca Ca++ düşük
Magnezyum Mg Mg++ düşük
Mikro Besinler (iz elementler)  
Çinko Zn Zn++ çok düşük
Demir Fe Fe++, Fe+++ çok düşük
Bakır Cu Cu++, Cu+ çok düşük
Manganez Mn Mn++, Mn++++ çok düşük
Bor B H3BO3 orta
Molibden Mo MoO4-- düşük
Klor Cl Cl-yüksek

Bu besinlerin hemen hepside mikroorganizmaların aktivitesi sonucu bitki tarafından alınabilir hale gelirler.

Örneğin ;

Organik Azot: Topraktaki en temel besindir. Proteinlerin, ligninlerin, amino asitlerin yapısında ve humus içerisinde bulunur. Ancak bu haldeki azot bitki için alınabilir biçimde değildir. Bitki tarafından alınabilmesi için mikroororganizmalar tarafından amonyuma dönüştürülmesi gerekir. (Daha önce azot döngüsü konusunda değinilmişti.)

Amonyum N (NH4+) : Toprak çözeltisinde çözülebilir. Bikti için kullanılabilir. Mikroorganizmalar tarafından nitrata dönüştürülür.

Nitrat N (NO3-): Toprak çözeltisinde çözülebilir. Bikti için kullanılabilir. Süzülme yoluyla topraktan kaybolur. Çok nemli topraklarda gaz haline dönüşür.

Havadaki N (N2): Atmosferin %80’ini oluşturur. Bitkiler tarafından kullanılamaz. Ancak Azot fikse eden bitkiler (baklagiller, akçaağaç, iğde vb. gibi türlerle birlikte yaşayan mikroorganizmaların simbiyozu sayesinde) tarafından kullanılabilir veya serbest yaşayan azot fikse eden bakteriler tarafından bitkinin alınabileceği biçime dönüştürülür.

Name:  azot_dongusu.jpg
Views: 10534
Size:  36.2 KB

Bu besinlerin hepside toprağa çeşitli doğal çevrimler sonucunda kendiliğinden sağlandığı gibi, toprağa organik atıklar yoluyla veya gübreler aracılığıyla da eklenebilir. Organik atıklar ile gübreler arasındaki farklar aşağıdaki gibidir.

Organik Gübre İşlenmiş Gübre
Kaynak Doğal materyaller, ufaltılmış veya ufaltılmamış Organik veya inorganik materyallerden çeşitli ve uzun proseslerden sonra elde edilir.
Örnek Hayvan gübresi, pamuk küspesi, fosforik kaya, balık emülsiyonu vb. Amonyum sülfat, üre, potasyum klorür
Kullanılabilir Besin Yavaşça çözünürler. Çözünmeleri Topraktaki biyokimyasal etkinlikler sonucu gerçekleşir. Bitkiler tarafından hemen kullanılabilir biçimdedirler
Besin konsantrasyonu Düşük konsantrasyon Genelde yüksek konsantrasyon

Not: Burada kimyasal gübreler için işlenmiş gübre terimi kullanıldıki organik kelimesinin yerleşik yanlış kullanımından kaynaklı bir düzeltme olarak görüyorum. Örneğin ürenin kendisi tamamen kimyasal yoldan elde edilse de üre organik yapılı bir bileşiktir. Yine organik tarım kavramı bence yanlış kullanılan bir terim. Bitki yetiştirmenin neresi inorganik ki organik diye bir ayrım olsun. Ols olsa yetiştirme yöntemleri farklı. Bu yanlışa zaman zaman bizlerde düşsekte bu ayrımı iyi yapmakta yarar var diye düşünüyorum.

Ayazkızı beğendi.

Düzenleyen acemi_caylak : 15-10-2010 saat 04:26
acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-10-2010, 15:07   #236
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-01-2010
Şehir: YALOVA
Mesajlar: 1,281
Sayın Acemi ustanın ve diyer duayenlerımızın yazılarından benım anladıgım kadarıyla toprak çoook bilinmeyenlı denklem.
ancak tüm yazılanlar ve yapılanlardan anlaşılan şu ki en önemlı nokta topraktakı organık madde mıktarını arttırmak gibi gözüküyor
organık maddece zengın topraklar mikrobıyolojı açısındandanda zamanla zengınleşiyorlar
belkıde literature girmeyen toprakta neler vardır.benım sorum şu: tüm atıklarımızı tüm hayvansal gübrelerı degerlendirebildıgımızi farz etsek bıle bu süreç ülke topraklarını geri kazanma döngümüz nasıl ve ne zaman olabilir?

Safranlı Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-10-2010, 20:25   #237
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Sn. Safranlı,

Süreç aslında hem basit hem de karmaşık. Bugüne kadar toprak enzimlerinin hiç birisi karmaşık yapısından dolayı kimyasal üretim yoluyla elde edilememiş. Kimileri buna tanrının hikmeti kimileri evrimin doğal sonucu diyebilir.

Basit yönüne gelirsek, insanlar dışarıdan bitkilere takviye yapmanın verimi artırdığına dair bilince, tarlalara döktükleri insan ve hayvan dışkılarının etkisini gördükten sonra ulaşmışlar. Hatta ortçağda bu iş öylesine ileri boyutlara ulaşmış ki Prusya İmparatorluğu'nun Silazya eyaletinde çiftçiler kanalizasyon atıksularını tarlalarına akıtabilmek için sıraya girmişler. Devlet erkanına rüşvet vermişler. Çünkü nüfus az atık yeterli değil. Bu kadar değere binmesinin nedeni ise dışkı içerisindeki şu müthiş bileşik “ÜRE”. Yani bütün bitkiler için (aslında bütün canlılar demek daha doğru) temel element olan azotu içeriyordu. Ayrıca sadece üre değil, dışkının büyük bölümü mikroorganizmalar için iyi bir besin kaynağı olan organik posalardan oluşmakta.

Ancak aynı atık sular bugün başımıza bela olmuş durumda. Çünkü artan nüfus yoğunluğu ile birlikte kontrol edilemez miktarda atık oluşmakta. Ne yazık ki bazı aklı evveller bu kirli suyu zemzem suyuyla arıtabileceklerini sanacak kadarda bilimden uzaklar. İntihal yapan hoca rektör yapılırsa gerisini siz hesaplayın. (Bu uygulamayı Kilis Belediyesi yapmış. Kaynak sitemiz üyesi Sevgili Meymun.) Bunun tersi bilince sahip olanlar ise bu işin bilimsel yanına kafa yorarak aynı suları mikroorganizmalarla arıtma yolunu seçiyorlar. Uygulanış biçimini eleştirsekte, Ergene’de EM ile yapılan uygulama olumlu bir örnek.

Daha sonraki yıllarda iş atık olayıyla kalmamış, 19. yüzyıl sonları ve 20. yüzyıl başlarında bunun farkına varan ve kanalizasyon olayından esinlenen araştırmacılar bu karmaşıklığa çok basit bir gözle bakarak azotlu, fosforlu ve potasyumlu gübreleri üretmişler. Çünkü nüfuz hızla artıyor ve hızla artan kent nüfusuna mal yetiştirmek gerekiyordu. Üstelik akıl almaz boyutlarda kirlenen sularla sulanan tarlalar kolera, tifo vb. salgınların kaynağı haline dönüşmüştü. Artık doğa kendini yenileyemez doygunluğa erişmişti. Kimyasal olan daha temizdi, kolay uygulanabilirdi ve henüz zararları tam olarak bilinmiyordu. Zavallı çiftçiler nerden bilsinlerki attıkları gübrenin çoğu topraktan süzülerek sulara ve denitrifikasyon yoluyla havaya karışmakta. Gübre üreticileri için her satılan bir çuval gübre artı kar demekti. Mühendisleri bu işi bilsede onlarda primini alıp susuyorlar.

Bir kez bu yolda başarı elde ediltikten sonra ise diğer bütün yöntemler es geçilmiş. (Haklarını da yememek lazım bu işte her türlü reklam ve propaganda aracılığıyla başarılı da olmuşlar. Hala da ciddi anlamda bir alternatif oluşabilmiş değil.) Ancak bir şeylerin eksik gittiğinin yavaş yavaş farkına varılmış ve bazı uyanıklar doğal tarım, organik tarım, biyolojik tarım vb. diyerek sorgulamaya başlamışlar. Bu başlıkta hep vurguladığımız gibi toprak sadece minerallerden oluşan bir yeryüzü örtüsü değil. Fiziksel, kimyasal ve biyolojik aktiviteleri ile bir bütün. (Kim tahmin ederdi ki mikron büyüklüğündeki kil mineralleri boyundan büyük işler yapıyor.) Edafon dediğimiz canlı içeriğiyle sürekli biyokimyasal reaksiyonların gerçekleştiği aktif bileşenlere sahip, kum, silt, kil, inorganik mineral ve organik materyallerden oluşmuş bir karışım. Çok komik gelecek ama, topraktaki karbon oluşumunun yaklaşık %20’ sinden sorumlu (bazı kaynaklar %27 diyor) glomalin enzimi (bu enzim mikoriza mantarları tarafından salgılanan bir enzim) daha 1995’te keşfedilmiş. İnsan bunu duyunca şaşırıyor. Veya sırf evrimin fikir babası olduğu için Darwin'in solucanların topraktaki yararı üzerine yaptığı araştırmalar kilisenin baskısıyla güme gitmiş. Ya da soğuk savaş yıllarında Rus Araştırmacı Krasilnikov’un 1958’de yazdığı Soil Microorganisms and Higher Plants kitabı ciddi bir kaynak olmasına rağmen batılı araştırmacılar tarafından göz ardı edilmiş.

Ancak bugün gelinen noktada kimyasal yöntemler tıkanmış durumda. Türkiye’nin en büyük holdinglerinden birisi organik tarım için Japonya’dan uzman davet etmiş, adamlar holding temsilcilerinin organik tarım yapmak için gösterdiği toprağı inceledikten sonra, organik tarım için ancak 100 yıl sonra uygun duruma gelir demişler. (Çünkü toprak ölmüş. Toprakta canlı kalmamış.) Kim takar. Bizimkiler biz yine de başlayalım demişler. Çünkü işin içinde kar hırsı var. Organik ürün pazarda gelir düzeyi yüksek, seçkin bir kitle tarafından tercih ediliyor. Bir an önce pastayı götürmek lazım. Mayınlı arazilerde de bunun kavgası yürütülüyor. Çünkü en bakir (hatta bazılarının iddiasına göre Türkiye’de tek organik tarım yapılabilecek) topraklar orada. Dün kanun zoruyla alınan köylünün toprağı bugün birileri için rant aracı olmuş durumda.

Yani bu iş tek taraflı değil. Diyelimki toprakta kimyasal kullanmıyorsunuz. Ancak çevreye evlerden ve fabrikalardan yayılan diğer atıkları ne yapacağız? Organik tarım yaptığını iddia eden ve onu tüketerek sağlıklı beslendiğini sanan ablamız doğum kontrol hapı kullanacak mı kullanmayacak mı? Kullancaksa bırakalım kanserin temel nedenlerinden birisi olmasını, sulara verdiği zararın kimyasal gübreden daha fazla olduğunu biliyor mu? (Hatta bu hapları uyanık ziraat mühendislerinin bitki yetiştirmede kullandıklarına bizzat şahit olmuştum.) Bu türden hormonal atıklardan dolayı balıklar bile cinsiyet değişiriyor. Sudaki canlılar mutasyona uğruyor, biyoçeşitlilik azalıyor. Ya da TOKİ’nin yaptığı çok katlı kümeslerde oturacak mıyız oturmayacak mıyız? Betondan sızan radon gazının kansere neden olduğunun kaç kişi farkında? Ya da şarpseverler, organik şarap yapımcılarının bile fermentasyonu durdurmak için Sodyum metabisülfit kullandığını biliyorlar mı? Oysa şaraptaki bozulmaya, yine bir kil cinsi olan montmorillonit minerallerinden oluşan bentonit ile müdahale etse olmuyor mu?

Sonuç olarak tarım tek yönlü değil, olaya bütün yerküre açısından bakmak gerekiyor. İşin tarım yönü sadece bir ayağı. Yaşam biçimiyle, dünyaya bakış açısıyla doğal yetiştiricilik bir felsefe aslında. Evinizden çıkan ve kimyasal olmayan her atık, tarlanızdaki ve bahçenizdeki çer çöp, toprak mikroorganizmaları ve bitkiler için müthiş bir besin kaynağı ve su tutucu materyal olarak değerlendirilebilir. Bu yönüyle bakarsak işlem çok basit. Bu başlıktaki bütün yazılardaki amaç, zaten işin ne kadar basit olduğunu anlamak ve doğada gerçekleşen süreçlerin farkına varmak.

Geri kazanma lüksümüz var mı yoksa bu seferde GDO karşısında mı yenileceğiz bunu zaman gösterecek. Ama yine de umut insanda...

tiryaki ve Ayazkızı beğendi.

Düzenleyen acemi_caylak : 15-10-2010 saat 13:42
acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-10-2010, 22:34   #238
Ağaç Dostu
 
Sarıcan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-11-2008
Şehir: Küçükyalı-ISTANBUL
Mesajlar: 1,498
Galeri: 32
Enerjin karşısında pes ediyorum ama bu bilgilerin bir forum sayfasında unutulmaya terkedilmesine de hayıflanıyorum. Bu sayfayı benim gibi, yazdıklarını merakla bekleyen biri dışında kaç kişi okuyor bilmem ama her bir mesajın ayrı bir kitap konusu olacak kadar felsefe içeriyor.

Bu kabiliyetini yeniden gözden geçirip ciddi ciddi kitap yazmayı düşünmeni öneriyorum. Konu toprakta olabilir, üstünde yaşayan insanların hodbinlikleri de olabilir. Çevresini ve insanları bu kadar iyi sorgulayan bir beyine sahip olabilmek herkesin haddi değildir. Bence bu yeteneğini değerlendirmek sadece ülke tarımı için değil, diğer bilimsel konularda da ülke için kazanç olacaktır. Yolun açık olsun.

Sarıcan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-10-2010, 23:15   #239
Ağaç Dostu
 
bayindirmevki's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-07-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 442
Acemi usta,

Sarıcan arkadaş ile aynı fikirdeyim. Emeğini daha genele yayman faydalı olacak. Bu kitap mı olur ki haylı iddialı bir girişim. Blok mu olur diyorum. Bence bir blok oluştursan güzel olur. Bahçeni ve ürünlerini de tanıtmış olursun. İsmi de hazır "Acemi usta".

bayindirmevki Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-10-2010, 23:33   #240
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi acemi_caylak Mesajı Göster
..........
Sonuç olarak tarım tek yönlü değil, olaya bütün yerküre açısından bakmak gerekiyor. İşin tarım yönü sadece bir ayağı. Yaşam biçimiyle, dünyaya bakış açısıyla doğal yetiştiricilik bir felsefe aslında. Evinizden çıkan ve kimyasal olmayan her atık, tarlanızdaki ve bahçenizdeki çer çöp, toprak mikroorganizmaları ve bitkiler için müthiş bir besin kaynağı ve su tutucu materyal olarak değerlendirilebilir. Bu yönüyle bakarsak işlem çok basit. Bu başlıktaki bütün yazılardaki amaç, zaten işin ne kadar basit olduğunu anlamak ve doğada gerçekleşen süreçlerin farkına varmak.

Geri kazanma lüksümüz var mı yoksa bu seferde GDO karşısında mı yenileceğiz bunu zaman gösterecek. Ama yine de umut insanda...

Yorumların, yazılarına derinlik kazandırıyor. Konunun önemini arttırıyor. Yazılarının sıkı takipcisiyim. Enerjinize hayranım. Devamını diliyorum.

Her iletide birşeyler öğreniyor, ders çıkarmaya çalışıyorum.

Teşekkürler Acemi, emeğine sağlık.

Halil Önen Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 22:09.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025