Antakya'nın baklası

[Mine Pakkaner]

Geçenlerde Antakya' daydım. Daha önceki ziyaretimde denemediğim ama aklıma takılan "Bakla ve Humus" salonlarından birini ziyaret etmeyi hedeflemiştim.

Tarihi çarşıdaki esnafa baklacıya gideceğim kime gideyim dediğimde beni sokak arasında bir dükkana yönlendirdiler. Küçücük, eski, mutfak gibi olmayan bir tezgah ve masalar. Tahta havaneli, plastik kaplar, maşrapa, aluminyum tabaklar... Bir de tost makinesi, o da nesi diyorum. Sabah esnaftan tost isteyen oluyor diyor genç usta.

Neredensiniz diye soruyor, İzmir deyince "siz baklayı bilirsiniz ama fava yaparsınız" diyor. Humusu da biliriz ama yapmayız deyip gülüyorum.

Bir porsiyon bakla bir porsiyon da humus istiyoruz.

Kuru bakla kabuğu ile birlikte az karbonat katılarak haşlanıyormuş. Haşlanmış bakla siyah renkli oluyor. Bizim favamız sarıdır.

Usta havaneliyle önce haşlanmış baklayı güzelce dövüyor. Sakızlaşınca bir porsiyona 1 çorba kaşığı tahin koyuyor, bir diş sarımsak da eziyor. İçine isteğe bağlı acı biber de konuyor.

Sarımsak ve acı olmasın diyorum. Şöyle bir bakıyor tamam acı koymayayım ama sarımsaksız tadı olmaz diyor. Bir diş sadece diyorum, seviniyor.

Tabağa aldığı ezmenin üzerine zeytinyağı, limon suyu gezdiriyor. Bolca da maydanoz kıyıyor. Yanında tırnak pide ve taze naneyle servis yapıyor. Humusun üzerine ilave olarak domates ve salatalık da doğranmış.

Umduğumdan çok çok lezzetli bulduğum baklaya bayıldım. Humusu da ilk kez bu kadar sevdim.

Eğer yolunuz Antakya' ya düşerse sadece kebap, içli köfte künefe yemekle kalmayın, bir baklacı salonununa da uğrayın.

bakla, humus,