![]() |
Şu ana kadar tartışılanlardan anladığım, sistemin temel bir iki noktası,
>ÖZGÜVENİLİRLİK; Müşteriler satıcılara güvendiği için ürün talebinde bulunacak.Herhangi bir sertifika vb resmi uğraşlar olmadan aktiviteler devam ettirilmeye çalışılacak. >Denetim; İzah etmeye gerek yok heralde. >Yerel Tüketim, İmkanlar çerçevesinde yerel pazarların kurulması ve takip ettirilmesi. Nakliye sorunu olmayan ürünlerde bu sıkıntı olmayabilir. Bu sıralamaya daha çok maddeler eklenir, acaba bu işlemlerin temel bir paydada yapılması için agaclar.nete bağlı bir web sayfası veya yeni bir websitesi kurulabilir mi? Sitede üreticiler; >Üretim aşamalarını yayınlayabilriler >Zararlı mücadelelerini anlatabilirler >Tahmini ürün miktarlarını ve sevkiyat bölgelerini belirtebilirler. Alıcılar, >Almak istedikleri ürünlerin üreticilerini daha iyi tanıyabilirler. >Ürünlerin yetiştirilme aşamaları hakkında daha net bilgilere sahip olabilirler. >Gerekirse kendi imkanları ile araziye giderek denetleyebilirler ve yorumlarını belirtirler. >>>Örneklemek gerekir ise, Yaşadığım ilin kanalizasyon ve fabrika atıkları bazı köylerden geçmektedir. Bunun yanında şehrin yukarı kısmı olan köylerinde ise alabalık yetiştirmeye uygun kaynak sular vardır. Ben pazardaki teyzelerime amcalarıma hangi köydensin diyerek bir denetim yapıyorum. Biliyorum ki daha alçak kotlarda bulunan köylerde tüm ürünler boyahane kimyasalları ve kanalizasyon ile terbiye edilmiş sularda sulanıyor. Kaygımız ahlaklı ticaret, ne gereğinden fazla kar ne de zarar. Bu yüzden tüketici (müşteri değil) üretim aşamalarını yaşayabilmeli ki, "Ne olacak 2 kg domates, 1 kg peynir değil mi?" diye sormamalı hatta soramamalı. |
Bundan kısa zaman öncesine kadar doğal-organik ürünler pazarı kurulmuyordu şimdi artık her semtten normal pazar kurulmayan günlerde bu pazarların kurulması için talep var.
Yine tüketiciler kendi aralarında örgütlenmeye başladılar bu örgütlenme eskiden şehirdeki sebze meyve halinden ya da balık halinden kasalarla ortak balık-sebze-meyve almakken şimdilerde en yakın köyden en yakın süt üreticisinden süt-yoğurt-tereyağ-sebze almaya kadar vardı. Yine Güneş köy gibi koop.ler kendi tüketicilerini örgütledi oluşturdu. http://www.guneskoy.org.tr/index.php...id=5&Itemid=53 Aracısız ürün elde etmek için http://webdeyim.net/tr/e_dergi/kamilkoc/yolculuk/65/30 gruplar kurulmaya başlandı.Aracısız ürünler Ankara'ya geldi,semtlere dağıtıldı...Tereyağın tereyağ,unun un, portakalın portakal olduğu görüldü :) Umarım buradaki oluşum da tüm bu değişikliklere artı değer katar. Beklentim büyük :) |
Küçük üreticilerin birlik oluşturabilme ihtimali...
1-(kooperatif gibi mi?.) 2-Bahçe büyüklüğünde m2 sınırlaması olmadan mı?. 3-Her bahçe konumuna iklim şartlarına göre tek çeşit mi ürün yetiştirmeli?. 4-Önce elimizde ki değerler potansiyel mi tesbit edilmeli?. Sonra ürünün pazarlanması mı?. Ya da her ikisi aynı anda mı sürmeli?. 5-(ürünün dış piyasada değil, iç piyasada her bahçenin en yakın ulaştırabileceği tüketicisi mi olmalı) mı?. İnternet üzerinden satış dahil. 6-Üreten bahçeler ile tüketen ortaklar arasında aracı olmaması nasıl engellenir?. 7-Sn.Meyvelitepe 7 nolu mesajında " Zehirsiz, organik yetiştiricilik yapan küçük bahçeler üretimini ve işlediği ürünü ortak bir marka altında piyasaya çıkaramaz mı? derken, 58 nolu mesajında "Esas amaç ticaret değildir. Etraftan ürün toplayıp bir marka altında satmaya da çalışmayacağız. Bunu hiç yapmayacağız. dedi. Nasıl?. 8-Tartışılıp, konuştuğumuz bu oluşuma benzer örnek bir birlik var mı?. 9-Tarımda ki dengesiz politikalarının bu oluşuma ne gibi sektesi olabilir?. 10-Her bahçenin m2 si oranında kullanımına açık Havuz veya kredi olacak mı?. 11-Bunların yanında ayrıca üyelerinin kullanımına yönelik ortak bir yer oluşturulup hayvancılık da yapılabilir mi?. (keçi koyun tavuk vs) Çoklarımız gibi, Olabildiğince!.. tükettiğim ürünlerin araştırmasını yapan biri olarak, bu gibi oluşumların artacağı inancıyla, Sevgili liliumun zeytin ağaçlarına ne kadar üzüldüysem.. vesile olmasına da bir o kadar sevindim. Tüm duyarlı insanlara saygılar. |
Benim ilk aklıma gelen;
şimdilerde alt yapısı hazırlanan ağaçlar.net üzerinden pazarlanan-aracılığı yapılacak olan, "zehirsiz ve kimyasal gübresiz" ana kuralı altında üretim yapan ağaçlar.net üyelerinin oluşturduğu ve alt kuralların- denetiminin yine bu birlik tarafından yapıldığı bir oluşum. Bu birliğin adı, ürünlerin markasının olup olmadığı gibi hususlar açıkçası çok da önemli değil. |
Ama işi büyütelim denirse;
Örneğin bir bahçeden 800 kg zeytin çıkarken ve ürün azlığı nedeniyle bu marketlere pazarlanamazken 15 küçük bahçeden 10 ton zeytin çıkar ve bu ürün ortak bir marka altında aynı markete pazarlanabilir. İşin bu boyutu da var tabii. Açıkçası bu konu da tartışılmalı. Ama "zehirsiz ve kimyasal gübresiz" ana kuralı altında üretimi yapılan ürün bir nevi butik ürün olacağından marketlerin-toptancıların-yerinde alıcıların üreticiye ödemek istediği fiyat asla üreticiyi tatmin etmeyecektir. Konunun bu yönü çok önemli. Marketlerde; "Benim sattığım malı başka marketde daha ucuza bulursan aradaki farkı ben sana ödeyeceğim " kuralı sanırım hala var :) |
Bu oluşumda üretilen ürünlerin marketlerle, toptancılarla bir alakası olamaz. Burada bir üreten bir de alıp kendisi ve ailesiyle tükeken var. Bu demek değil ki, bir üretici malını toptancıya satamaz. İsterse satar elbet. Ancak bunun sistem ile bir alakası kalmaz.
|
Bu durumda bu birliğin asıl amacı nedir denilebilir?
Organik veya organiğe geçiş sertifikası olmadan "zehirsiz ve kimyasal gübresiz" ana kuralı altında üretim yapmak ,bunu yaygınlaştırmak için deneyim ve tecrübelerini ortaya koymak ve birliğin koyduğu kurallar ve denetim sayesinde birliğe üye üreticilere tüketicilerin güvenini sağlamak. Örneğin benim sertifikam yok ama ürünümü "zehirsiz ve kimyasal gübresiz yetiştirdim" diyen pazardaki herhangi bir üreticiye bu konuda sıfır güvenim varken bu birlik sayesinde güvenim %100 olacak. |
Alıntı:
|
Arkadaslar cok guzel gidiyoruz, devam
Unutulmaması gereken bir diğer husus, burada uretici konumunda olanlar, aslında tüketici konumundada, urettiklerimin bunu talep eden doğru kisilere gideceğinin yanında, bende olmayan ürünleri dogru yerden, doğru kisiden alacağımın heyecanını tasiyor. |
Alıntı:
|
Üretici, aynı zamanda tüketici olunca "Sana yapılmasını istemediğin şeyi başkasına da yapma/ Senin yemek istemediğini başkasına da yedirme" otomatik olarak devreye girecek ve samimi olmayan üreticiyi bir derece engelleyecek. Ayrıca üretici, konuyu da bilen kişi olarak tüketici olurken, diğer üreticileri kontrol etmiş olacak, böylece yine samimi olmayanlar sisteme dahil edilmeyecek.
|
Evet son tahlilde durum ana hatları ile netleşti gibi.
Bu durumda; "zehirsiz ve kimyasal gübresiz" ana kuralı altında küçük çaplı da olsa üretim yapabilirim diyen üretici arkadaşlar lütfen öne çıkıp birliğin alt kurallarını belirlemeye çalışsınlar... Bu aşamada da tüketicilerin-forum üyelerinin; istekleri-görüşleri-beklentileri olacak ve burada hepbirlikte bunları tartışacağız. Ama öncelik üretici arkadaşların. |
Alıntı:
Habibe hanımın bir sorusu Alıntı:
pardon ilaçtan bahsetmiyecektim.:) |
Bakır
Göztaşı Bordo bulamacı konusunda üretici arkadaşlar nasıl bir karar alacak çok merak ediyorum :) |
Bakır neticede bir madde. Toprakta belli oranda bulunması gereken bir iz element. Patojen mikropların ve mantarların yaptıkları hastalıklarda koruyucu ve hastalığı önleyici etkisi var. Organik tarımda belli koşullar altında kullanılabiliyor.
Burada önemli olan, hangi bakırlı bileşik, hangi formülasyon ile, hangi dozajda, hangi durumda kullanılıyor. AB'nin dekar başına kullanılan saf bakır miktarını sürekli azaltması gibi bir planı var. Tamamen yok olur mu bilmiyorum. Öte yandan, bakırı elde ediş şekli itibarıya farklı preperatlar var. Söz gelimi labicuper, ya da mastercop. İkisi de organik sertifikalı preperat. Göztaşı, kontrolsüz ve ölçüsüz olduğu için sakıncalı. Çokça kullanılıyor. Bu yüzden topraklarda ağır bakır birikimine sebep oluyor. Olması gereken, patojenlerin tanınarak, önceliğin kültürel ve biyolojik mücadeleye verilmesi. Gerçekten gereken durumlarda da sadece organik sertifikalı preperatların kullanılmasıdır. |
Bir zeytin üreticisi olarak yazdıklarınızı sürekli okuyorum.
Bazı deneyimlerinizi de denemeye çalışıyorum. :). Başarıyormuyum hala bilmiyorum. Zeytinliklerimde zehirde, kimyasal gübrede kullanıyorum. Tabii keçi gübreside olmaz ise olmazım, ama yeterli olmuyor. Bu işe ne benim param yeter, nede bölgemdeki keçi sayısı. Etkin mikroorganizmaları kullanalım diyeceğim,hesaplarım tutmuyor. Hayatta hiç hırslarım olmadı. Daha çok verim, daha çok para gibi. Amacım, yemediğim malı kimseye yedirmemem iddiasıydı. Bunun içinde ilaçların kalıntı sürelerini takip ettim. Etrafımdakileri ikaz ettim. Son dönemlerde borda bulamacı yerine oranı düşük bakır kullanıyorum, onunda sayısı evvelki sene hiç, bu sene 1 ile sınırlı kaldı. Bu konu çok önemli ve üretecek arkadaşların ilk müşterisi olmaya talibim. Elimden ne gelir bilmiyorum ama her türlü yardıma hazırım.Belki küçük bir bahçemi sizlerin istediği şekilde üretime ayırıp destek verebilirim. Yolumuz açık olsun.Hoşçakalın |
Alıntı:
|
Alıntı:
ÜRETİLECEKLERE TALİP. TALEP EDİLDİĞİ TARZDA ÜRETMEYE HAZIR. Sevgiyle kalın |
Hanımlar beyler,
Pazarlama/satış konusunda şöyle bir fırsatı unutmayalım; Üreticiler aynı zamanda tüketici. Üretmediği meyve, sebze vs. için dilerse kendisine en yakın bahçenin müşterisi olamaz mı? Eşine dostuna tavsiye de edemez mi? |
Tabii ki eder.
|
Şöyle bir toparlayacak olursak;
-Üretim zehirsiz, kimyasallar olmadan olacak(bu durumda bunu deklere edenler ve ürünleri belirlenecek. -Üretici aynı zamanda tüketici konumunda (esas amaç ticaret degil ) -Üretim şeffaf olacak( herbir katılımcı bahçe için uygulamalarını detaylı-resimli anlatabilecegi uygun ortam ) -Sistemin denetlenebilmesi için herkesimden oluşacak bir yönetim grubu olsa iyi olurmu ?(üyeleri zamana baglı, degişken gönüllüler olabilir) -Ürünlerin denetlenebilmesi (her nekadar güven esasına dayansa da yönetim kadrosunun belirleyecegi kontroller ve denetlemeler ) *lütfen görüşlerimizi bildip, alt baslıklar oluşturalım saygılarımla |
Alıntı:
Benim elim de hesapsızca aldığım ve kullanmaya şu an zaman bulamadığım onlarca dönüm arazi var. Sizlerin heyecanına nasıl katılabilirim bilmiyorum. Sürekli yazıları takip edecek vaktim yok. İşim yoğun. Fikir belirtmek için düşünmeye bile fırsat bulamıyorum. Tek düşündüğüm insanlar doğru gıda yesin ve hayırla ansın. Direkt bana hedefi ve yapılacakları gösterirseniz, ben gerekeni yaparım, sonucun insanıyım. Meyvelitepe'nin benim için en iyisini düşüneceğine inanıyorum. Benim ortaya koyacağım fikir, Sizlerin üretimini yapmadığınız veya az ürettiğiniz tek yıllık bir ürünü ben üreteyim. Toprağıma ve iklime uygun ise. Çok yıllık bir ürüne girişmek istemiyorum. İlerde sökmek zorunda kalırsam üzücü olur. Saygılar. |
Alıntı:
|
Bu iş birliğinin bir boyutu da tohum, fide, fidan konusu tabii ki. Bahçeler, ellerindeki evladiyelik tohumları tasnif edip, gerekiyorsa bir katalog haline de getirip kendi tohum ambarını oluşturmalı.
|
eko-çiftlikler
Dinlenmiyorsan anlatma.
|
Pazarlama konusunda, internet ile yapılmasının yanısıra halkın kolayca ulaşabileceği pazarlarda da olması taraftarıyım.
Örneğin İzmir de hiç organik pazar yok.Talep var, arz yok.Organik ürün satan dükkanlar olmasına rağmen,sebze satışı olmadığı gibi, %100 güvenemiyorum nedense. Organik pazar kurulabilir,etkinlikler yapılabilir.Organik pazar kurulursa etkinlikler için yardımcı olabilirim. Bu oluşumda emeği geçen herkese saygılar, |
Alıntı:
Bir şeyler yapmaya güzel bir şey oluşturmaya çalışıyoruz 8-10 kişi ve ya daha çok kişi, türkiyede ki sistemden bir şey bekliyecelsek olacağını hiç sanmıyorum. Sistemi kendimiz kurar, kalp ve vijdani duyularımıza hakim olarak, yani bir ürün kalben vijdanen geçiyorsa satışa sunmak, yok geçmiyor ise onu çöpe atabilir isek benim için en dürüstü en sağlıklısı. Benim için vijdan setifikası geçerlidir. Aklınıza hemen bu vijdan kimin vijdanıda göre diyeceksiniz, Doğru olan vijdana göre Satış yapan üyeler ve ya tüketiciler, (hepimiz tüketiciyiz ya) Açıken alenen bir birimizi denetleyeceğiz doğrunun yanın da olacağız. Yanlış olan bir şeye de, ya zarar etmesine vijdanım el vermedi demeyeceğiz, Yanlışın yanında açımasız ve dik durmalıyız. Bu sen olsan dahi. Türkiyedeki sistemden bir şey bekliyerek başlıyacaksak, koskaca bir hiç çıkar. |
Ben de açıkçası bu oluşumdan-birlikten ümitliyim.
Kimyasal gübre, zehirli ilaç hatta göztaşı ve bordo bulamacını bile kullanmayan belki 5-6 üretici arkadaş çıkacaktır başlangıçta...Ama sonrasında 1-2 derken sayı artacaktır. Evet ; MeyveliTepe Lilium Bayindirmevki Ayhan Dukel öncü arkadaşlar..."Ben varım" dediler... :) |
Sn.Sarp99'un mesajı da bu konuya başka bir açıdan yaklaşıyor. Duydukları bir çiftlikten ürün sipariş etmişler. Ürün, Nazilli'den gönderilmiş. Herşey iyiymiş ama domatesi beğenmemişler. Bu yüzden de artık oradan, muhtemelen de benzer başka bir yerden bir şey istemeyeceklermiş. Devamında, sertifikasyon, denetim mekanizmasından söz etmiş.
Her ne kadar, sertifikasyon ve denetimin domatesin lezzetinde bir katkısı olmasa da, önemli bir bakış açısını yansıtıyor. İki bakımdan önemli. Nazilli'deki çiftlik hakkında detaylı bilgiye sahip oldukları izlenimini edinemedim. Muhtemelen çiftlik hakkında hiç bir detay bilinmiyor. İkincisi, tüketici profili bakımından önemli. Bu profildeki tüketiciye herhangi bir şekilde ürün gönderilmemeli. Nazilliden İstanbul'a kutu göndermek zaten bir handikap. Ancak kutuyu alanın, neden oradan öyle bir kutu istediği çok tartışılır. Nazillide Mart ayında olgunlaşmış domatesten lezzet bakımından ne beklenir ki? Şayet bu çiftlik (her neresi ise), bilimum denetim kuruluşları tarafından denetlenseydi, her yıl binlerce euro denetim ve sertifikasyon parası ödenmiş olsaydı (belki de öyle zaten) domates lezzetli olur muydu? Dolayısıyla, kaçınılması gereken iki temel durum bakımından önemli. |
Sn. Meyvelitepe,
Ben de o yörede benzer bir çiftliği biraz araştırdım, sizin gibi değildi örneğin. Yani zehirsiz bir üretim yapıldığı izlenimine kapılamadım pek. Doğal doğal diyorlar o ayrı. Ben 2 yazınızı okudum ve olay belli oldu. Kaolin kilini kullanmanız zaten birçok şeyi açıkladı benim için. Bugün hangi zeytin üreticisi bunu yapar? Domatesin tadı kötü olabilir, ama varsın zehirsiz olsun da tadı o kadar güzel olmasın. Tüm çiftliği silip atmaya gerek var mı? Word of mouth'a güvenmeli bence. Ben size güveniyorum ve sizden alıyorum diyelim. En az 10 arkadaşım sorgusuz sualsiz, Didem alıyorsa biz de alırız diye arkamdan gelir. Ben bir ürünü almadan önce (herne olursa olsun, kozmetikten tutun da yiyecek maddelerine kadar) öyle bir inceliyorum ki bunu bilen yakın arkadaşlarım artık, Amerikayı tekrar keşfetmeye gerek yok deyip aynı ürünü alıyorlar. E kâr amacı da gütmediğinize göre bence başlangıç için bu bize yeter. |
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 12:07. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025