agaclar.net

agaclar.net (https://www.agaclar.net/forum/)
-   Sürdürülebilir Doğal Tarım Bahçeleri (https://www.agaclar.net/forum/surdurulebilir-dogal-tarim-bahceleri/)
-   -   Uzak bahçelerin yakın işbirliği (https://www.agaclar.net/forum/surdurulebilir-dogal-tarim-bahceleri/20224.htm)

Kiraz 12-04-2010 14:04

Bir yanda üretip emeğinin karşılığını alamayan çaresiz çiftçi, bir yanda da onlarca para verip parasının karşılığını alamayan, aldığının ne olduğunu bilemeyen çaresiz tüketici.

Ben de çaresiz tüketici olarak fikrimi belirtmek istiyorum. Ne yediğimi, ne yedirdiğimi bilmek istiyorum. Organik sertifikası olmasa da aldığımın güvenilir olduğunu bana gösterir bir yol olmalı, belki de yukarıda tartışmasını yaptığınız güvenilir bir organizasyon olmalı. Çabalarınızı gönülden destekliyorum ve destekleyeceğim.

Üreticinin sattığı fiyatın kaç katını marketlere ödediğim halde hem istediğim kaliteyi bulamıyorum hem de içim rahat yiyemiyorum. Seneler önce, ailesi zeytin yetiştiren bir arkadaşım, zeytinin karartılma aşamalarında neler yapılabildiğini, bunu bilenlerin de bilmediği zeytini tüketmediğini söyleyene kadar yediğim zeytine hiç kuşkuyla bakmamıştım. Zamanla bunun zeytinle sınırlı kalmadığını, hemen hemen her şey için geçerli olduğunu öğrendim. Yani, tüketici de öğreniyor, çevremdeki çok kişide de bu alışkanlıkların değiştiğini gözlemliyorum. Senelerdir olan GDO gündeme gelince, somut bir iyileşme olmasa bile, haberi olmayan bir çok insan GDO'nun varlığını öğrendi ki bu da bence çok önemli. Kısaca "Uzak bahçelerin yakın işbirliği" üreticinin yanında tüketiciye de öğretmeli ya da öğreten bir iş organizasyonla paralel çalışmalı.

Sıradan bir tüketici olarak son beş yılda öğrendim ki, güvendiğim ürüne 1 yerine 2 TL vermeye razıyım, çok yiyemezsem az ama öz yerim ( dediğim halde arasam da kolay bulamıyorum:) . Böyle düşünen tüketici sayısı da her geçen gün artıyor.

üzüm 12-04-2010 18:39

Fikir güzel, detaylandırılırsa daha iyi olur.
Eskişehir'de birkaç çocuklu aileye (tabii talep varsa) bahçemde yetiştirdiklerimden tedarik edebilirim. Eğer iyi disipline edilebilirse çevremden üretici katkısı da sağlayabileceğimi düşünüyorum.

MeyveliTepe 12-04-2010 19:54

Sn.Kiraz'ın yazdıklarına dikkat edelim. Uzak bahçelerin ortaklarının güzel bir profilini çizmiş sn.Kiraz. "Ortakları" diyorum, müşterisi değil. Uzak bahçelerde üretilenler, bu ortaklardan alınan güç ile ortaya çıkacak, bahçeler şekillenecek, evler şenlenecek. Bu ilişki herhangi bir bildik ticari kalıpla değerlendirilebilir olmayacak :)

aygün 12-04-2010 20:17

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi agozce (Mesaj 615596)
Geçen yıl Güneydoğu gezisi yapmıştım. Fıstık bahçesi olanlar anlatmıştı. Urfada, Antepte Tarım il müdürlükleri fıstık bahçelerini sökün, zeytin ekin tavsiyesi veriyorlarmış.

Aklıma pis politika oyunları geldi ama İnsan -mesleğini bırakın-ülkesine bu kadar düşman olması için ne yaşamış olması gerektiğini hala düşünürüm.

Tüm mesajları okudum ve doğrusu heyecanlanmadım desem yalan olur. Hem bir anne hem tüketici hem de bir emekçi olarak. Yıllardır tüccarı, komisyoncusu kazanıp gerçek üretici de tüketici ve emekçiler birlikte sömürülmedik mi? (hala da öyle). Ama bu gün gelinen nokta daha da vahim. Ya GDO lu mu değil mi bilmediğimiz ürünleri tüketeceğiz ya da güzelim toprağımızdan göz göre göre vaz geçeceğiz.Kırk satır mı kırk katır mı hesabı. Fıstık yerine zeytine özendirmek (zeytincinin durumu ortadayken) de neyin nesi. Çok pis kokular gerçekten de.
[B]Neden olmasın???
Özellikle uzaklığı avantaja dönüştürme fikri çok akıllıca.

üzüm 12-04-2010 23:26

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi MeyveliTepe (Mesaj 616070)
... Bu ilişki herhangi bir bildik ticari kalıpla değerlendirilebilir olmayacak :)

Tamam, üretici yok.

Lilium 13-04-2010 02:23

Başlığı yeni gördüm, uzak bahçelerin yakın işbirliği, güzel bir başlık olmuş, o halde ben de katılabilirim kabul ederseniz.

Sevgili kirazın değindiği güzel konulardan bir tanesini seçtim.
Alıntı:

Ne yediğimi, ne yedirdiğimi bilmek istiyorum. Organik sertifikası olmasa da aldığımın güvenilir olduğunu bana gösterir bir yol olmalı,
Benim bildiğim bir yolu yok. İkincisi, organik sertifikası olsa da ben daha o güveni göremiyorum, neden mi, insanlar o kadar maddiyatcı oldular ki dini de imanıda para oldu vijdan desen hiç yok.
Güvenilir olduğunu gösterir bir yol yok şu anlık benim bildiğim kadar, ha şöyle olabilir nasıl ki dışarıya giden ürünlerimiz analizlerden gecip zehirlidir deyip geri gönderiyorlar, sağlıklı ise tüketiciye sunuyorlarsa bizde de böyle bir denetim kurulmalı ürününü satışa sunanın ürünü analizlerden geçtikten sonra tüketiciye sunulmalı (Onuda haraçla çözeriz ya neyse.) Son çare tüm zirai gübreler ve zirai ilaçlar kullanımı yasaklanmadığı sürece ne yazık ki ne yediğimizi kendimiz üretmediğimiz sürece bilemeyeceğiz.

Bir ikincisi sahtekarlar, gübrelerle zehirlerle ürettiği atıyorum domatesi sana doğal ürün diye satıyor ve iki üç misli paranıda alıyorsa sende bunu güvenle doğal ürün diye yiyorsan ki çok yapıldığını sanıyorum.

Neticede yine geliyoruz geniş çaplı bir denetime bu olmadığı sürece kendi güvenimizi oluşturan üreticilere güvenmekten başka çare yok.


Bir de olaya bu yönden bakalım.
Aziz nesinin bir sözü.
Türkiye insanının büyük bir çoğunluğu, günü gününe zorlukla yaşayabildiği için tek bir
gün doysun diye bile bile 15 yıl sonra kanser olmaya gönüllüdür.





Bir başka konu

Bugünler de muhtarlıklara gönderilen köy kahvelerine asılan bir yazı

İlaç atma belgesi

Belgesi olmayan zirai ilaç atamayacak, atan yüksek para cezasına çarptırılacak

Yahu böyle saçma bir şey olabilirmi,

Yo saçma değil, amaç köylüyü bir şekilde yolmak, bir belge verecek ver şu kadar para, onların amacı ilaç milac değil nasıl yolarız nasıl rant elde ederiz.

O belge düzenli ilaçlamamı yapacak çok merak ediyorum, yahu zehirin düzenlisimi olur.

Böyle kafalar tarımı yönlendiriyorsa biz daha çokkkk güvenli ürünü nasıl tüketeceğiz diye konuşuruz bu gidişle.

Ne kadar olumsuzluklar olsada, az sayıda olsak da güzel bir başlık güzel bir başlangıç başarabiliriz.

Unutmayalım koca romayı bile bir kibrit yaktı, işte bizde buradan doğal ürün olarak bir kibrit çaktık, bu alevi tüm ülkeye yaymalı yayılmalı.

Zeytinlibahçe 13-04-2010 07:57

Sn lilium selamlar

Bu baslik, sizin bahcenizin durumunun konusuldugu bir sirada ortaya cikti, siz olmadan hic olurmu.

Sahsen ben, urettigim zeytinlerin pazarlanmasi konusunda sebebini bilmedigim bir sekilde hic kaygilanmadim, kaygim bizim ozenle, sevgiyle yetistirdigimiz zeytinlerin bir tuccarin elinde "kisiliksiz bahceler" den gelen kufelerin arasina karisip gitmesiydi, sanirim bunada hicbir zaman musade etmem.

Cok daha ucuza gitsin, dogru ve kiymetini bilene ulassin

saygilarimla

MeyveliTepe 13-04-2010 08:20

Alıntı:

sevgiyle yetistirdigimiz zeytinlerin bir tuccarin elinde "kisiliksiz bahceler" den gelen kufelerin arasina karisip gitmesiydi
Üretici açısından anahtar tanımlardan biri de bu. Bu sebeple toptan zeytin isteyenlere hiç bir şey vermedim. Nasıl ki, tüketici yediğinin nereden geldiğini, kimin yetiştirdiğini, nasıl yetiştirildiğini bilmek istiyor, böyle üreticiler de ürünü kimlerin yediğini bilmek istiyor.

Bu bambaşka bir bakış açısıdır. Kaynağı belirsiz mallara duyulan haklı kuşkunun ötesindeki bir boyuttur.

Lilium 13-04-2010 09:26

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi Ayhan Dukel (Mesaj 616330)
Sn lilium selamlar

Bu baslik, sizin bahcenizin durumunun konusuldugu bir sirada ortaya cikti, siz olmadan hic olurmu.

Sahsen ben, urettigim zeytinlerin pazarlanmasi konusunda sebebini bilmedigim bir sekilde hic kaygilanmadim, kaygim bizim ozenle, sevgiyle yetistirdigimiz zeytinlerin

Sayın ayhan Dukel, Acımı biraz azalttınız, İyi bir şeye sebep olduysam sevinirim. Hani derler ya bir taraf yıkılmadan bir şey olmuyor, Beyinlerde şimşekler çakmasına biraz katkım olduysa inanın üzüntüm sevince dönüşecektir.

İkinci söylediğin özenle ürettiğimiz zeytinler aklıma bir anımı getirdi, benim asıl takıldığım konulardan biri de bu, herkes özenle üretiğini söylüyor.
Burada üreticinin biri, veriyor zehiri veriyor zehiri, zeytinini satarkende ben şöyle bakıyorum böyle bakıyorum bahçenin içinden hiç çıkmıyorum bir tane kurtlu vuruk bulamazsınız gibi övgüler ile zeytinini satıyor.

Şimdi, herkes yine özenli yetiştirdiğini söyleyecek, peki tüketiciyi arkadaşların dediği gibi ortakları nasıl doğal ürün olduğunu kanıtlayacaksın, kanıtlayamayacaksın.

Bu nerdenle aklıma şöyle bir fikir geldi, üretici olan arkadaşlar bir birlerinin bahçelerini zaman zaman gezmeliler denetlemeliler, herhangi bir şey varsa da bunu açığa çıkarmalılar.

Zeytinlibahçe 13-04-2010 10:32

Sn Lilium

Simdi burada ne desek, ne soylesek hepsinde bir gerceklik payi olacak.

Degisim iki sekilde olur:

-ya onceden gorur,fikir sahibi olur, ongorunuz ve bilginizle kendinizi degistirirsiniz


-ya da dibe vurursunuz......

Iste gelinen nokta ortada, cikin pazara ne tat kaldi ne saglik

sn Meyvelitepe nin asagidaki sozude bir baska anahtar cumle

"Kimsenin sertifika endüstrisiyle de ilgilendiği yok. O, olsa olsa, bahçeyi ve üreticiyi bilmeyenlerin güvence arama aracı olabilir. Bizim de zaten bizi bilmeyenlerle işimiz yok "

saygilarimla

denizakvaryumu 13-04-2010 10:54

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi Lilium (Mesaj 616374)
...Şimdi, herkes yine özenli yetiştirdiğini söyleyecek, peki tüketiciyi arkadaşların dediği gibi ortakları nasıl doğal ürün olduğunu kanıtlayacaksın, kanıtlayamayacakcın bu nedenle aklıma şöyle bir fikir geldi, üretici olan arkadaşlar birbirlerinin bahçelerini zaman zaman gezmeliler denetlemeliler,herhangi bir şey varsa da bunu açığa çıkarmalılar.

Evet katılıyorum.

Her oluşum her birlik kendi denetim mekanizmasını da kurmak zorundadır yoksa zaman içinde bu oluşumlar yok olma sürecine girer.

"Benim ayranım ekşi " "benim sütüm sulu" diyene şimdiye kadar rastlamadım.

Bahçesini bakırla boyadığına şahit olduğum kişiler pazarı görünce bu sefer "bahçemde hiç ilaç kullanmıyorum" demeye başladılar.

Bu nedenle her oluşum kendi içinde ortaklaşa koyduğu kurallarla kendi kendilerini denetlemeleri gerekir aksi halde tüketicilerde yani üretici ortaklarında ilerleyen zamanlarda çeşitli sebeplerle güvensizlikler olması doğaldır.

Örneğin linkini verdiğim oluşumda;bal üreten arkadaşa ,"varrao için ne yaptın" diye sordum.
Tık yok.
Bu benim ondan bal almamam için yeterli bir sebep oldu.

MeyveliTepe 13-04-2010 12:29

Bir yerlere varıyoruz yavaş yavaş. Demek ki bu bahçelerin şeffaf olması, izlenebilir olması gerekiyor. Hiç bir denetim mekanizması kötü niyeti engelleyemez. Ne yapıldığı ve nasıl yapıldığı gözler önünde olmalı. Bu, bir sürecin izlenmesi şeklinde olmalı.

Böyle bir oluşumda tabii ki, toprak, gübre, tohum, işleme yöntemleri, zararlı mücadelesi vb. bakımlardan asgari kurallar olmalı. Tüm bahçeler uygulamalarını tam bir şeffaflıkla açmalılar. Söz gelimi, temmuzda hazır olan domatesi, bundan yiyecek olanlar, ta tohumuna, fidesine kadar zaten ve zamanında izlemiş olmalılar.

Bizim bahçeden ürün isteyenler hiç bir şekilde, "sen bunda ne gübre, ne ilaç kullandın" diye sorma gereği dahi duymuyorlar, çünkü biliyorlar.

Didem 13-04-2010 13:07

Bu başlığı daha yeni farkettim.

Hayatımı bu işe adayabilirim. İşimi gücümü bırakırım şakası yok...!

acemi_caylak 13-04-2010 19:13

Bahçe gezme işi (diğer adıyla denetleme) ciddileşmeye başladı. Ben bahçe gezme işini üyelerin birbirlerinin uygulamalarını yerinde görüp, herkesin bir diğerinden bir şeyler öğrenmesi şeklinde düşünmüştüm.

Ancak herkes düşünüp katkıda bulundukça olay daha da netleşiyor. Bu ortaklığa katılan arkadaşların tümü zaten elinden geldiği kadar doğal yöntemler kullanmaya çalışıyor. Ama denetime de doğal olarak her zaman kapıları açık olacak.

Ayrıca bu bahçe gezmeler sonucunda bazı üyelerimiz kendileri üretmeye bile başlayabilirler. Çünkü bazen gözle görmek çok daha ikna edici oluyor.

Bence eğer bu birliktelik rayına oturursa aramızda Meyvelitepe'nin söz ettiği standartları oluşturup denetleyen bir denetim grubu bile çıkabilir.

qokhanyilmaz 13-04-2010 22:12

Amaç doğal beslenmek. Kaynak çok farklı illerde ve bölgelerde de olsa bu işi meslek edinecek organizatörleri de olmalı. Sertifika endüstrisine prim yok ama bazı standartlarda olmalı ve olabilecek problemler otokontrol altında tutulmalıdır diye düşünüyorum.

Meyve ve sebzelerin nakliyatıyla ilgili okuma yapıyorum. Bir de askerliğimi yaptığım Artvin'de yurt dışına sürekli gönderilen meyve sebzelerin yollarda 2-3 gün geçirdiğini görmüştüm. Sonuç olarak anlaşmalı bir kargo şirketi olmalı ya da lojistiği sağlayacak bir aracı kurum. Sistemin temelleri ne kadar sağlam olursa büyümek ve kontrol etmek o kadar kolay olacaktır.

Benim düşüncem en azından yıllık en fazla tüketim ve ana kalemlerden başlamak olacaktır.Örneğin zeytin yağı , salça, pirinç ,ceviz, fındık gibi hem bozulması hem de lojistiği kolay olabilecek ürünler. Örneğin buradan yeterli talep olursa Hatay 'dan bu sene nar ekşisi yaptırabiliriz.

Ülkenin bütün amatör çiftçileri birleşin !

malina 13-04-2010 22:35

Böyle bir organizasyonun internet üzerinden satış ayağı da olmalı.

çekirdek 14-04-2010 00:47

MeyveliTepe'nin dediği gibi, sertifika sorunumuz olmamalı.
Çünkü bir tüketici olarak ben, ille de en organik olsunu aramam. 3 kilometreden daha yakınından büyük karayolu geçse bile, kimyasal kullanılmamış, hormon atılmamış gıda olsa da yetinirim.

Pazar olarak ise, zamanla, diğer çalışmaların yanında fısıltı gazetesi bile amacına ulaştıracaktır. Kısaca değinirsem; üreticisini hiç tanımadığım bir zeytincinin (Aydın'a bağlı) zeytinini çok beğendiğim ve önerdiğim için İstanbul'dan dört arkadaşım ve akrabaları şimdi oradan kargoyla sipariş veriyorlar. Aynı şey incir için de geçerli.

Örneğin bir pazar yeri olarak, tüm Üniversite kantinleriyle anlaşma yapılabilir. Akademisyenler bence doğru bir hedef, olası nitelikleri nedeniyle. Hemen her üyenin bir akademisyen tanıdığı vardır :) Onlar aracılığıyla bile girilebilir, veya birebir tanıtım yoluyla.

Bir de üreticilerimizin, ürettikleri her miktar için güvence verilemeyeceği bilgilendirilmeli.

denizakvaryumu 14-04-2010 08:17

Benzer oluşumlar var ...Ben takip ediyorum.

Şeffaflık ve takip edilebilirlik çok ama çok önemli.

Ben en azından yıl içinde ürünlere hangi zirai ilaçların hangi mikrobiyal ilaçların hangi oranda ne zaman atıldığını bilmek istiyorum.

Yine kimyasal gübre-mikrobiyal gübre atılıp atılmadığını atıldı ise ne oranda ne zaman atıldığını bilmek istiyorum.

Bal üretiminde varroa için ne önlemler alınıyor bal nerde sağılıyor nasıl sağılıyor?

Tereyağ nerde nasıl yapılıyor? Hayvanlar hangi yemle besleniyor?

Tüm bu durumlar Resimlerle -videolarla desteklendiği anda benim için tamamdır.Sertifika olsun olmasın bu durumda aramam.(oluşumun iç denetiminin olduğunu var sayıyorum)

Örneğin Meyveli Tepe zeytin sineğine ne yaptı hangi önlemi aldı zeytinler için hangi gübreyi kullandı bunu yazılarla görüntülerle biliyorum bu benim için yeterlidir.

Benzer oluşumda bu durumu dile getirdim ama net bir sonuca ulaşamadım.

"Bana güven gerisini merak etme" ya da "o satıcıya güvenebilirsin, bana güven" anlayışına katılmıyorum.

En azından ilaç ve gübre konusunda yukarda da belirttiğim gibi bir şeffaflık ve bir haber alınabilirlik, karşılıklı iletişim, asgari iç denetim kuralları şart.

O kişi bahçesine bakır da atabilir ama bundan haberimiz olmalı.

B5A-Süper biofer-EMA-bionem vs.vs. de kullanabilir ama haberimiz olmalı.

Bu bağlamda en iyi örnekler;

Sn.MeyveliTepe ...

Yine bal konusunda Sn.Kamil35...

Lilium soğanı konusunda Sn.Lillium.

Elmada ve kirazda Sn.K0900

ensar 14-04-2010 08:58

Sevgili arkadaşlar,

Başlama noktası ne olmalı ?

Acaba böyle bir oluşuma katılacak olanların konumları ve mevcut ya da yaratabilecekleri üretim potansiyellerinin ne olabileceğinin tesbitinden yola çıkabilirmiyiz?

Sevgiyle kalın

denizakvaryumu 14-04-2010 09:04

Üretim potansiyelinden daha çok, oluşturulacak kurallara göre üretim yapılıp yapılamayacağı konusu üzerinde yoğunlaşmalı derim.

Yani önce asgari hangi şartlarda üretim yapılabilir?

Örnek:

Kimyasal gübre kullanan bir üretici oluşumda yer alacak mı?

MeyveliTepe 14-04-2010 09:12

Tabii ki üreticiler açısından ilk kural kimyasal gübre ve zehirli ilaç kullanımının"HİÇ" olmayacak olmasıdır. Bunun dışında kullanılabilir gübre ve ilaçlar, nelerin ne zaman kullanılabileceği vb. konularında bir liste olmalı ve tüm üreticiler bu listenin içinde kalmayı garanti ediyor olmalı. Listede elbette değişiklik ve ilaveler olabilir. Fakat bunlar, kullanmadan önce tartışılmalı, grup tarafından kabul görüyor ise kullanılmalı.

ensar 14-04-2010 09:17

Sn denizakvaryumu,

Oluşuma katılmak istiyenlerin ortaya koyacakları herşey oluşumda kullanılacak diye düşünmedim. Amacım birlikte neleri? ne zaman ? hangi şartlarda? üretilebileceğinin tesbitini yapıp merkezi bir planlama ile üretim yapılması konusunda paylaşım sağlanması.

Elimizdeki potansiyel nedir ? Ben bilmiyorum. Bilen var mı ? Onu da bilmiyorum.

Sevgiyle kalın

denizakvaryumu 14-04-2010 09:24

Sn Ensar

burada sözü edilen küçük üreticiler, küçük bahçe sahipleri, 10 kovanla arıcılık yapanlar, 40 kg tereyağ üretenler vs.vs.

Bu bağlamda toplu bir taahhüd ,garanti üretim ya da benzer ticari anlayışlar olmayacak.

Ne çıkarsa ...Çünkü kimyasal zehir ve kimyasal gübrenin kullanılmadığı bir üretim.

İpek Hanım çifliğinde yazılanlar bu bağlamda çok hoşuma gitmişti :)

www.egesebzeleri.com

uzman16 14-04-2010 09:32

Heyecan verici girişim.
Ben de 3 lira değil 5 lira vereyim ama ne yediğimi bileyim diyenlerdenim.
Umarım bu girişim olumlu sonuçlanır. Niyet bile muhteşem.

denizakvaryumu 14-04-2010 09:43

Bu oluşumun ortaya çıkması zaman alabilir.

Kurallar tam oturmadan kurulan oluşumlarda, sorunlar çıktıkça giderilmeye çalışılıyor bu durum bana göre oluşumu zayıflatıyor ve tüketiciler için güvensizliğe yol açıyor.

Tüketicilerin beklentileri bana göre belli.

Zehirli ilaçların atılmadığı, doğal gübrelerin kullanıldığı ürünler...

Burada üreticiler bu talebi karşılayabilirler mi ya da hangi şartlarda karşılayabilirler işte bütün sorun bu :)

http://www.guneskoy.org.tr/

Linkte;
kimyasal gübre kullanmayan, kimyasal ilaç atılmayan ürünlerin yetiştirildiği , bu ürünlerin Ankara'da kapıya kadar getirildiği , benim yerinde görüp çok beğendiğim bir oluşumu inceleyebilirsiniz.

acemi_caylak 14-04-2010 09:55

Ensar'ın sözünü ettiği potansiyel konusu çok önemli. 3-5 kişinin katılacağı bir organizasyon hem yürümez, hem de istekleri karşılayamaz. Çünkü yola çıkarken bu amaçla çıkmıştık zaten. Lilium'un zeytinleri kesmesi bize kıvılcım çakmıştı. Ki talepler dile getirilmeye başlandı bile.

Sn. Denizakvaryum'unun ilettiği talebi karşılamak için ayrı bir başlık olmalı sanırım. Kendisi Meyvelitepe'nin bahçesini bildiğini söylüyor. Çünkü Meyvelitepe bunu blogunda yayınlıyor. Ancak oluşumda yer alacak diğer arkadaşların blogu olmayabilir. Örneğin Lilium'un çığlığını kaç kişi duydu. Meyvelitepe gibi blogu olsa daha fazla ses getirirdi belki. Zaten oluşum fikride buradan çıktı. Herkes bir deiğerine destek olmalı, deneylerini paylaşmalı vs.

Eğer bahçe görmek bu kadar elzemse, bunun için forumda resimleri yükleyebileceğimiz ayrı bir başlık olmalı derim. Ayrıca sadece resim yüklemek yetmez. Denetim grubu mutlaka olmalı.
Bence olşumun adımları netleştirilmeden konu biraz daha tartışılmalı çünkü güzel fikirler geliyor.

denizakvaryumu 14-04-2010 10:08

Başlangıçda 3-5 kişi de olsa kuralları belli bir oluşum bir birlik oluşturmak ve buna göre hareket etmek büyük başarıdır.

Çünkü başlangıç aşamasında, tüketicinin de nasıl ne şekilde talepte bulunacağı belli değildir.

Burada sayıdan-potansiyelden daha çok oluşumun kuralları başlangıçda önemlidir çünkü belki de bu kurallara uyamayacak üretici arkadaşlar olacaktır.

MeyveliTepe 14-04-2010 10:12

Evet. Biraz zaman harcayacağız. Bu işin henüz hiç değinmediğimiz başka pek çok boyutu var.

Bu bahçelerle tüm talebi karşılamak gibi bir iddiamız olamaz. Olsa olsa, neyimiz varsa, ayrıcalıklı ortaklarımızla paylaşacağız. Esas amaç ticaret değildir. Etraftan ürün toplayıp bir marka altında satmaya da çalışmayacağız. Bunu hiç yapmayacağız. Söz gelimi, linki verilen ege sebzeleri'ni daha önce incelediğimde verilen rakamlar bana tutarlı gelmemişti, etraftan ürün toplandığı düşüncesine kapılmıştım.

Esas hedef, ürünlerin yerel tüketiciye ulaşmasıdır. Bu sebeple minimum lojistik hedeflenmeli, ana kurgu buna göre yapılmalıdır.

Tabii ki, tüm bahçeler aynı şeffaflığa sahip olmalıdır. Bunu nasıl yapacağımızı zaman ilerledikçe konuşuruz.

Böyle bir oluşum içinde olmak isteyen bahçeler, şimdiden kimyasal yok, zehir yok prensibini hayata geçirmeliler.

Bahçelerin küçük olması gerekir diye bir şart da yok. Söz gelimi, Sn.bayındırmevki daha büyük bir araziye sahip. Daha fazla üretebilir. Kurallar içinde kalabildiği müddetçe ürünün fazla olması sorun değil. Çünkü düşünceme göre biz ne yaparsak yapalım talebi karşılayamayız.

Kiraz 14-04-2010 10:25

Bazı şehirlerde kurulmaya başlayan Organik Pazar ile ilgili bir TV programı izlemiştim. Bizim sisteme (üretici olmasam bile ortağım bu nedenle bizimki yazıyorum :) uyarlanabilecek bazı çalışmaları dikkatimi çekmişti. Organizasyonun içinde eğitim kesinlikle var, gerekirse bahçe bahçe eğitim veriliyor. Buradaki paylaşımlarımız da eğitimin bir parçası ama bir noktaya bağlı, sonra da bölgelere ayrılabilecek şekilde grup eğitim çalışmaları olabilir. Eğitim internet üzerinden olabildiği gibi, zaman zaman toplantılar da yapılabilir.

Diğer hatırladığım nokta ise, pazara sunulacak ürünler çok önceden taleplere göre belirleniyor ve üretici bu taleplere göre üretim yapıyor ve pazar yerine ürün getirilirken bile plan yapılıyor (herkes domates getirip, salatalık getirmeyen olmazsa pazara gelenleri mutlu etmek zor).

denizakvaryumu 14-04-2010 10:29

Ben de "kimyasal yok-zehir yok" kuralının geçerli olduğu üretimde ürünlerin elde kalacağını tahmin etmiyorum.Ancak bazı ürünlerde önce talebi görmek de gerekiyor.

Linkini verdiğim oluşumda kargo ücretini en aza indirgemek için semt grupları kuruldu her semt grubunun bir yöneticisi oldu.

O oluşumda bazı üreticilerin isteği ise talebe göre üretmek oldu.

Örneğin köy tavuğu...

Sayı talep önceden belli olsun ki tavuklar ona göre üretilsin.

Örneğin taş değirmende un...tereyağ vs

Bu gibi durumlarda üreticiler önceden kesin talepleri haklı olarak görmek istiyor.

Çünkü un gibi ürünlerin içine koruyucu katılmadığından dayanma süresi az ve tüketicinin isteğine göre üretilmek zorunda.

Marketlerde satılan unlar ise aylarca rafta kalabilir çünkü içinde koruyucu var.

Bu durumda bazı ürünlerde önceden tüketicilerin talebini de almakta da fayda var.


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 03:00.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)

Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025