![]() |
5 Eklenti(ler)
Uzun bir aradan sonra herkese merhaba. Kısa bilgilendirmenin ardından fotoğraflarla 3 haftanın özetini yapacağım.
Öncelikle solucan popülasyonunun demografik durumundan bahsetmekte yarar var. Önceki girilerimde büyük bir genç solucan nüfusun olduğundan fakat erişkin düzeye geçmediklerinden- yani clitellumları ortaya çıkmamış olmasından- bahsetmiştim. Bu 3 hafta içinde en önemli gelişme erişkin hale geçen birkaç solucanın olmasıydı. Kutu artık seksüel olarak daha aktif ve popülasyonun önümüzdeki aylar içinde eksponansiyel bir artış bekliyorum. Tabi ki yaşam alanlarını kısıtlayıcı faktörlerden sakınırsam. Kutu içinde solucan yoğunluğu gözle görülür şekilde arttı ve yetişkinler yeni kokonlar üretmeye devam ediyorlar. Bu seferki deneyimimde başlangıçta kokon sayısında ciddi azalmalar olmuştu. Bunun sebebi kokondan çıkan yavruların hızına elimizdeki 3 4 yetişkin solucanın üremelerinin yetişememesiydi. Bu problem şu anki popülasyon dinamiğiyle aşılacak gibi görünüyor. Tahminimi kaba gözlemlerim de destekliyor nitelikte. Geçelim fotoğraflara; Eklenti 259944 3 hafta önce bitki kalıntıları ve kahveden oluşan bir menü hazırlamıştım. Eklenti 259945 Her beslemeden sonra yaptığım bir şey olarak yumurta kabuğu ekledim. Eklenti 259946 2 hafta önce ise çay posası ekledim. Kutu mis gibi koktu, yumurta kabuklarını ekleyinceye dek:) Eklenti 259947 Yakalayıp göstermek için fotoğrafını çektiğim bir kokon. Eklenti 259948 Bu da bu sabah çektiklerimden. Erişkin sayısı 5i aşkın durumda. |
2 Eklenti(ler)
Bir buçuk gündür küçük bir hasatla solucan gübresi yapmaya çalışıyordum. Sabah okula gitmeyince mucizevi şeylere şahit oldum.
Bir buçuk günden fazladır suda 'demlenme'sini beklediğim kompost çayını kullanmak istedim. Hava borusunu kaldırdığımda gözümden kaçmış bir yavru solucan gördüm. Sanırım içeri kaçan bir kokondan çıkan son yavruydu. Başta çok üzüldüm öldürdüğüm için. Ama ölmüş bir solucana benzemiyordu. Gayet sağlıklı görünüyordu. Hemen ortamdan aldım ve hareketlenmeye başladı. Mutluluğum kayda değerdi. Hemen diğer solucanların yanına kutuya koydum. Anında toprağa doğru hareketlenip kayboldu. İşte tam bu arada koyu bir kokonun üzerinde hareketlenmeler gördüm. Zaman bu zamandı solucan doğurtacaktım:) Belki daha önce diğer kardeşler kokonu terk etmişlerdi, ama kalanlardan tecrübe edebilirdim solucan çıkartmayı. Bir tek solucanın çıkmasını beklerken, elime aldığım kokondan hafif masaj hereketleriyle sağlıklı dört yavru solucan çıkartabildim:) İnanılmazdı. Hemen bütün deneyimi kamerayla kaydedebildim. Bir kısmını sizinle paylaşıyorum: Eklenti 260620 Eklenti 260621 The Little Worm is Hatching - YouTube Değerli yorumlarınızı ve düşüncelerinizi bekliyorum. |
verdiğiniz bilgiler ve paylaşım için teşekkürler bizlerde sizin deneyimlerinizden yararlanarak bu dikkat isteyen hususta birşeyler öğrenebilmenin mutluluğunu yaşıyoruz ve paylaşımlarınızın devamını bekliyoruz
|
3 Eklenti(ler)
Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba. Herkesin yeni yılını kutlarım.
Forumdan uzak kaldığım süredeki gelişmeleri aktaracağım. Solucanların kabına yarı yarıya olacak şekilde gazete koydum. Şu an emin olacak derecede düşüncem o ki, solucanların kitle ölümlerine sebep olan şey yeni besin eklendiğinde kabın saatler içinde solucanlara ölüm saçabilecek kadar dar olması. Bir anda ortam kaçamayacakları kadar toksik oluyor ve malesef gazete deneyinde de birkaç solucanı kaybetmiş oldum: ( Ancak kalan kısım gazeteyi o kadar sevdi ki kokonları dahil bütün yaşama alanlarını gazeteye çekti. Şu an hatırı sayılacak derecede gelişme göstermiş bir solucan popülasyonuna eriştim. Ve geçen hafta sizler için bilgilendirici olacağını düşündüğüm bir gelişme daha; Gazeteli ortamlarında besin ihtiyaçlarına yönelik olarak birkaç kaşık kahve artığı eklemiştim kaba. Birkaç gün sonra kapağı açtığımda ortaya çıkan manzara buydu: Eklenti 262921 Eklenti 262922 Kahve eklenmiş kısım olduğu gibi beyaz solucandı. Eklenti 262923 Nereden geldikleri hakkında bir fikrim yok ama, şu an ortada pek görünmüyorlar. Solucan kabına bir zararları yok ancak gübreyi hasat etmek istersem sorun çıkarabilirler. Bu arada geçen hasatın sonucu bence tatmin edici oldu. Bitkilerin kışa daha dayanıklı girmelerini istemiştim ve şu ana kadar ölen olmadı:) Hatta birçok bitki çiçek açmaya devam ediyor:) Yeni gelişmelerle tekrar bir arada olmak dileğiyle.. |
4 Eklenti(ler)
Herkese tekrar merhaba. Yine hepiniz için önemli olabilecek bilgilerle karşınızdayım.
Öncelikle foruma yazmadığım süre içerisinde solucan kutusunun oldukça değişken koşullarda bulunduğunu belirteyim. Yani bu işe başlamak isteyen veya yeni başlamış arkadaşların aklında bulundurmaları şart olan bir durum bu. Saatler içinde çok şey değişebiliyor, o yüzden dikkati elden bırakmamak gerek. Solucanlara ölümcül olabilecek durumlarda kaçabilecekleri güvenli alanlar yaratmak gerekiyor. Ben şimdiye kadar bunu başaramadım. Çünkü başlangıçta seçtiğim kutu uygunsuzdu. Bahar ile birlikte geniş alana taşıyacağım solucanları, fakat şu an evimin içinde benimle birlikte aynı sıcaklıkta duruyorlar. Geçelim solucan popülasyonu dinamiklerine; -Yavru solucanlar (1-2cm olanlardan bahsediyorum) oldukça yüksek sayılara ulaştılar. Sayamasam bile 20 civarında olduklarını tahmin ediyorum. Toplamda ise 40a yakın olduklarını düşünüyorum. -Solucanları son bir aydır çok az beslemem sonucunda vermikompostum vermikasta dönüştü. Adeta flow-thru sistemdeki gibi daha önce sindirim sistemlerinden geçmiş olan dışkılarını tekrar kullanmaları durumunda bıraktım. Böylece hem dipteki gübrenin kalitesi arttı, hem de solucanların iştahı. Fakat son maddede belirttiğim açlığın önemli bir etkisi oldu. Daha önce başına böyle bir şey gelmemiş arkadaşlar ve yeni başlayan yetiştiriciler için önemli kısım burası, erişkin solucanlar clitellumlarını kaybetmeye başladılar. Küçük bir literatür araştırması sonucu bunun geri dönüşümlü olduğu ve ortamın besin içeriğinin ve neminin azalmasına bağlı olduğunu öğrendim. Bunun üzerine kompost kasamda bir miktar ayrışmaya maruz kalmış içerikten yüklü miktarda kasaya ekledim. Solucanlar birkaç günde inanılmaz bir şekilde tükettiler. Fotoğraflarda daha detaylı anlatacağım. Şimdi fotoğraflarla bir ayın özetini ve ayrıntılı açıklamaları yapayım: Eklenti 268568 Gördüğünüz geçen sonbahardan kalma domateslerimden biri. Şahsi tüketimim için uygun görmediğimden solucanlara vermek istemiştim (31-01-2012). Ondan önce eser miktarda kahve ve yumurta kabuğuyla besliyordum. Domatesi olduğu gibi kutuya bıraktım ve solucanların tek başlarına kabuğunu delebilecek durumda olup olmadıklarına baktım. Günlerce herhangi bir zarar gelmedi kabuğa, solucanların olanca açlıklarına rağmen. Solucanları üzerine çekmek için domatesin üzerine yumurta kabuğu tozu döktüm. (son zamanlarda en çok tükettikleri şey yumurta kabuğu oldu. Bir gün içerisinde hepsini tüketiyorlar. Diğer fotoğraflarda da göreceğiz bunu.) Yarın kutuyu açtığımda bütün yumurta gitmişti fakat domates olduğu gibi duruyordu. Buradan kendimce çıkardığım sonuç, doku bütünlüğü olan canlılara solucanların herhangi bir müdahalesi olmuyor. Bunun üzerine domatesi parçaladım ve tahmin ettiğiniz sonuç oldu.. Hızla tüketildi. Eklenti 268572 Tabi bu arada sindirilememiş tohumlardan yeni domatesler çimlendi. Yazın bile bir haftayı bulabilen sürelerde çimlenirken, kutuda kısa sürede bu hale geldiler. Bana da küçük saksılara almak düştü tohumları. Bu sene erken hasatın tadını çıkaracağım gibi görünüyor.. Eklenti 268570 Bahsettiğim kasa kompostu denemesi.. Kasadaki kompostun yanına son bir haftaya kadar sağlam olan, fakat soğuklardan kaybettiğim nohut bitkisini ve marulları ekledim. Görülen yeşillikler ona ait. Ortamın aşırı asidik olma ihtimaline karşı besin yatağını ve etrafını yumurta kabuğuyla örttüm. Eklenti 268571 Tam 4 gün sonra elimizdeki tablo buydu. Solucanların açlığı ve sayıca artmaları sebebiyle hızlı metabolize edildi besinler. Bahsettiğim clitellum kayıpları da yerine gelmeye başladı. Daha doğrusu clitellum'lu birkaç solucan görünmeye başladı ortalıkta. |
4 Eklenti(ler)
Karlı bir 28 Şubat Ankara akşamında herkese merhaba. Bugün benim doğum günüm. Dışarı çıkabilseydim belki farklı şekillerde kutlayabilirdim, fakat evde kalarak bahar hazırlığı olarak tohumlarımı toprakla buluşturdum. Detaylarını uzun uzadıya anlatacağım. Şimdilik forumdan uzakta 17 günde yaşanan güzel olayları anlatacağım.
Öncelikle bu iki haftaya damgasını vuran olay aylardır hazırlığını yaptığım 'bitki evi' projemi hayata geçirip başarıyla bitirmem oldu. Bir sonraki entry'de ayrıntılı fotoğraflı anlatacağım. O yüzden daha eskilerden başlayarak anlatayım: Eklenti 271315 Kompost kasamın geçen hafta gibi öncesi bir zamandan görünümü. Kışın buz tutan organik atıkların ayrışmaları buzların çözülmesiyle hızlandı. Eski fotoğraflarıyla kıyaslanırsa ayrışmanın ne denli gerçekleştiği net bir şekilde görülebilir. Açtığım konunun kesinlikle en sağlam yönü de bu. Her şey ayrıntılı bir şekilde fotoğraflı dökümante edilmiş durumda ve kıyaslama mükemmel şekilde yapılabiliyor. Umarım bu özelliğinden yararlanıyorsunuzdur. Eklenti 271316 Solucanlara kürek kürek yediriyor olacağım ilerleyen günlerde. Hatta o zaman da vermiştim. Solucanlar demişken, dün kutunun diplerine kadar didik didik edip demografik olarak incelemeye çalıştım. Erişkin sayısı oldukça artmış durumda. Daha önce eklediğim gazeteler hemen hemen bitmişler. Tahminimce selülozun mikroorganizmalar tarafından yıkılması bu hafta içine denk geldi. Çünkü hemen hiç gazeteye rastlamadım. Kutuya takviye olarak yeni aldığım çileklerden verdim.. Bir tanesi ilk zamanda küflüydü, diğeriyse nispeten sağlamdı. Eklenti 271318 Eklenti 271319 Tam olarak iki gün sonra. Sağlam çileğin nasıl küflendiğini, küfün etrafının nasıl solucanlarca sarıldığına dikkat ediniz. Kompost kutusunda ilk saldırılan şey genelde küf oldu, böylece bir yandan besinlerini sağlamış oluyorlar, diğer yandan da oldukça yayılımcı karakterli bu mantarlardan kurtulmuş, ya da denge altına almış oluyorlar. Sonuç en geç bir hafta içinde tertemiz bir kutu oluyor her zaman. |
2 Eklenti(ler)
Uzun uzadıya anlatmak isterdim, ancak fotoğrafları bir araya getirip hoş bir etki bırakmanın daha doğru olduğunu düşündüm. Buyrun fotoğraflar
Eklenti 271325 Eklenti 271326 Hazırlığı aylar sürse de 3 güne tamamlandı.Termostatlı ısı kontrollü, şu an pencerelerini yapmadığım için tam 'ev' sayılmaz, ama yeni ektiğim tohumları çıkaracak sıcacık bir yuva..İleride deneme amaçlı olarak solucan da barındıracak ev.. Sıradaki hedefim steril bir ortam yaratıp doku kültürü yapmak.. Ama kaç sene sonra ya da aylar sonra mı gerçekleşir göreceğiz. Sizlere tavsiyem, konuyu takip etmeye devam edin, arada da takip ettiğinizi belli eden yorumlar yazın. Okuyucu sayısı artıyor olsa da sizler için gerçekten yararlı olduğunu düşünmem için yorumlarınızı değerlendirmem gerekir. Zaten tüm olay sizlerle bilgi paylaşmak için, bütün fotoğraflar anlatılanlar bu işlerle uğraşmak isteyip tecrübe etmiş birilerinden yardım almak isteyenlere.. Soğuk havalarda kendinize iyi bakın. Bol bol ıhlamur için, ya da benim gibi ıhlamur nane hatmi karışımı yapın:) |
4 Eklenti(ler)
Bir buçuk aylık bir aradan sonra tekrar merhaba. Baharın gelmesiyle birlikte daha çok iş yapıp daha az forum bakar oldum. Yazamadığım zaman önemli şeyler olmadı sanmayın, aksine kışın bir birkaç ayda olacak şeyler bir haftada oldu. Öncelikle en son çileğin küflenmesi konusunda kalmışız, hemen fotoğraflarla devam edelim.
Eklenti 282085 Küflü fotoğraftan 3 gün sonrası. Küfün kontrol altına alındığı, makroskopik ölçüde yok olduğuna dikkat ediniz. Eklenti 282086 Çilek parçası kaldırıldığında adeta kaya kaldırmış gibi bir görüntü ortaya çıkıyor. İlk gördüğümde çok sevinmiştim. Eklenti 282087 Parçanın küçüklüğünden olsa gerek, çileği içten içten tüketenlerin yavru solucanlar olduğu görülüyor. Ya da aslan sürüsünde olduğu gibi büyükler mikroorganizma yoğunluğu en yüksek katmanları yedikten sonra kalanları mı bırakıyorlar?:) Eklenti 282088 Aylar öncesinde yavruyken clitellumuyla birlikte erişkin hale geçmiş bir solucan. Efektif solucan sayısının 100ü geçtiğini tahmin ederek bundan sonra deneyler yapmaya başladım. Geçen sene ölümlerine sebep olan şeyi tam olarak öğrenemedim ve merakım devam ediyordu.O yüzden farklı ortamlarda farklı maddelere maruz bıraktım. Bir sonraki entry de ayrıntılı bahsedeceğim. |
2 Eklenti(ler)
Öncelikle denemek istediğim şey kokonları izole bir çevrede bekletip solucanların kaç günde çıktıklarını anlamak oldu.
Bu yüzden topladığım kokonların gelişmişlik düzeylerini ortaya koymak için fotoğraflarını çektim. Eklenti 282090 Kesin bilgim yok fakat tahminim şu ki, ilk kez kokon üreten erişkin solucan kokonla birlikte derisini de atıyor. Şeffaf kuyruğumsu yapıya yalnızca mukus diyebilirdim fakat yeni erişkin hale geçmiş bir solucanı içine alabilecek içi boşluklu bir yapıdaydı ve kokonun üzerini de tamamen deri gibi örtüyordu. Eklenti 282093 Fazla manüplasyon sebebiyle susuzluğa ve darbelere maruz kalmış farklı evrelerdeki kokonların görüntüsü. Yeni oluştuklarında daha açık renkli iken çıkmaya yaklaştıkça koyulaşıyorlar. Ancak sabırsızlığım ve ortamın yeterli olmadığını düşünmem yüzünden kokonları bekletemedim ve diğer denemelerle devam ettim. |
5 Eklenti(ler)
Solucanları öldüren sebebi ararken diğer yandan da yazın kasadan beslenecek olan solucanların kasadaki ortama cevaplarını merak ediyordum. O yüzden on beş kadar her dönemden solucanı küçük bir kapta kasadan aldığım içeriğe aktardım.
Eklenti 282097 İlk zamanlar kış boyu kasada kalıp kısmi çürüme geçirmiş yapraklar ve nispeten yakın zamanda eklediğim 3 mukavva parçası görülüyor. Eklemem gerek ki, mukavva gazete kağıdından birkaç sebepten dolayı üstün. Her şeyden önce gazete gibi üst üste yığılma yapmayarak bozulma için yüzey alanını arttırırken solucanlar için de erişimi ilk andan itibaren mümkün oluyor. Ayrıca içindeki oluklarda gününün büyük kısmını geçirmek isteyen solucanlar oluyor. Eklenti 282098 15 gün sonrası. Gözle görülen büyük farklar olmamasına rağmen solucanlar ilk zamana göre ortama alışmışlardı. Tabi hepsinin öncesinde hiçbiri ölmemişti. Yani kasa şimdilik ölümcül olmaktan uzaktı. Eklenti 282099 25 gün sonra. Genel olarak bakıldığı zaman ayrışmanın belirli miktarda olduğu görülebilir. Daha çarpıcı olan ise mukavva parçalarının yer yer deliklerle görüldüğü üzere parçalanmaya başladığıdır. Eklenti 282100 28 gün sonra:) Mukavvadaki parçalanmanın parabolik olarak artışı görülmekte. Eklenti 282101 Tek bir fotoğrafta 1 aylık serüven.. Ölümcül olmaktan çıkan kasa, solucanların kompostlaştırma yeteneklerinin ortaya konduğu bir arena haline gelmiş. |
1 Eklenti(ler)
Bir diğer denemeye geçmeden önce, baharı havuç suyuyla mı kutlamaktandır, birkaç hafta önce bol bol havuç suyu tüketir olmuştuk evde. Posalarını yiyebilir ya da çöpe atar durumdayken solucanların varlıklarını fırsat bilip kompostlamaya karar verdik. Bunun için sayıları çok yetersiz olduğu için ancak bir kısmını direkt verip diğerini bekletmeyi düşündüm. Direkt eklenen havuç iki gün içinde tüketilirken diğer kısmı dışarda kokuşmaya başladı. Bu halde kompost kasasına kokan havuç posalarını aktardım. Küf yoğunluklu kasada anaerob bakterilerin poşet içindeki kadar kolay yaşayamayacaklarını varsaydım. Fakat yine de bir hafta kadar dayanılmaz kokular balkonu, oradan evi sarmaya başlamıştı:) Kasayı eskiden olduğu gibi yine boşaltmayı göze alamazdım. En azından solucanları öldürecek bir ortam yoksa..
Bu sırada oluşmaya devam eden yeni ortama solucanların nasıl tepki vereceklerini merak ettim. Belki yine ölecek ve geçen seneki toplu ölümlerin sebebini açıklayacaktı. Ya da ölmeyecek ve anaerob mikroçevrenin solucanları öldürmediği sonucunu ortaya çıkaracaklardı. Eskiden kullandığım kompost kabını hazırladım ve içine iki adet erişkin bir adet yavru solucan yerleştirdim. Eklenti 282103 Saat 3 yönünde iki solucan görülmekte. Ortamın bu kadar vıcık olmasının sebebi kokuyu gidermek için yaptığım garip faaliyetler.. Çay suyu dökmek gibi:) Havuç posası görmemenizin sebebi ise yarım kilo kadar kahve artığı eklenmiş olması ve önceki kasa içeriğiyle karışmış olmaları. Kasa içinde bol miktarda torf eklenmişti baharın başında. Çünkü solucanlar kasaya alınırsa yalnızca ayrışmayı bekleyen atıkların etrafında yaşamaları fikri beni korkutuyor hala. Yeni ölümlere sebep olmasın diye yaşam alanları oluşturmak üzere bolca torf eklenmiştir. Kutunun gelişimi ile ilgili başka fotoğraf yok ancak sözel aktarabiliyorum; haftalardır gayet sağlıklı yaşıyorlar. Demek ki onları öldüren şey anaerobik ortam da değildi. |
3 Eklenti(ler)
Bu deneylerin arasında havaların ısındığını düşünüp solucan kabını tekrar balkona çıkardım. Tabi şimdi hangi kutu diyor olabilirsiniz. Ana kutuyu..Mukavva sonucunun çıktığı kutu hala evin içinde, ana kutu ve anaerob kutu balkonda duruyorlar hala.
O zaman beni asıl korkutan deneye geçiyorum: muz kabukları.. Benim geçen seneki ölümleri sorumlu tuttuğum ana konu muz kabuklarındaki pestisitlerdi. Her ne kadar aynı marka muzun aynı dönemde hasat edilmiş halini kullanmasam da muz üreticilerinin eğer kullanıyorlarsa aynı çeşit ilacı kullanacakları varsayımıyla kontrollü bir şekilde muz kabuğu koydum kutuya. Eklenti 282113 Kabukları eklemeden bir hafta kadar öncesi. Hala evin içindeler. Eklenti 282114 Ve 3 gün önce kabukları ekledim. Eklenti 282115 Bugün öğle vaktinde aldığı manzara. 0 ölüm ve kabuğa üşüşen türlü solucanlar hallerinden şikayetçi değiller. Varlığından emin olmadığım ilaçtan etkilenmiş gözükmüyorlar. Muz kabuklarının üzerindeki kirlilik belki yeterince güzel görünmüyor fakat onlar küçük beyaz solucanlar. Yeni bir şey eklendiği zaman bir iki gün içinde etrafına üşüşüyorlar. Can sıkıcı gelmeye başladılar biraz ama bu aynı zamanda onlardan kurtulmanın kolay bir yolu olduğunu gösteriyor: kaba yeni bir şey koy, bir iki gün bekle; ve üzerindeki bütün beyaz solucanlarla birlikte at. O zaman şu ana kadar öğrendiklerimiz ışığında: -solucanları muz kabuğu öldürmedi. -solucanları anaerobik bakterilerin hakimiyeti öldürmedi. Yani geçen sene bizim ve konu hakkında görüş bildirenlerin üzerinde durduğumuz konuları elemiş olduk.. Halen ölüm sebeplerini merak etmekle beraber, şu an için geçen sene hazırladığım hazır olmamış sıvı kompostun ölümcül olabilmesi ihtimali üzerinde duruyorum |
2 Eklenti(ler)
Güzel bir hafta sonunun son saatlerinde herkese merhaba.
Bahar tüm biyolojik varlıklara hız getirdiği gibi balkona da hız getirdi. Değişen ortamın hızıyla adeta o da değişiyor. Değişimlerden ve gelişmelerden bahsedersek; Muz kabuğu olan kutu, yani aylardır ana kutu vazifesi gören kutu muzları makroskopik olarak parçaladı. Eklenti 288472 Son fotoğraftan bir hafta sonra kutunun durumu buyken, ilerleyen zamanla kalan muz kabukları da ortama karıştı. Eklenti 288473 Bunun üzerine diğer bütün kutularda kullandığım mukavva parçalarını bu kutuya da koydum ve bir gün içinde önce büyük solucanların yuvası oldu mukavvanın olukları. Yeni konulan bir şeye bu kadar ilginin olması birazdan bahsedeceğim sebepleri düşündürdü. Büyük solucanların terk etmesiyle birlikte mukavva yüzlerce küçük beyaz solucanın istilasına uğradı. Öyle ki sabah akşam mekanik temizliğe karşı her sabah sayıları artmış şekilde mukavvalarda aktivite gösteriyorlardı. Sayılarının kutudaki E.fetida' lara olan baskınlıkları nedeniyle artık bu kutuyu tamamen yenilemenin gerektiğini, yine de beyaz solucanları da takip amaçlı bir kaba koymak gerektiğini düşünerek kademeli olarak kırmızı solucanları farklı kaplara almaya başladım. Eksilen her kırmızı solucanla birlikte beyaz solucanların hakimiyeti belirginleşti. Öyle ki günde iki kere temizliğe rağmen kutunun duvarları silme beyaz solucan oluyor, öğle sıcaklarının kurutucu etkisinden etkilenmemek için onlarcası bir araya gelerek solucan topları oluşturuyorlardı. Biraz sonra daha ayrıntılı bahsedeceğim, şu an kutuda yüzlerce beyaz solucan var ve bütün yetişkin solucanlar diğer kutulara aktarıldı. Yavru solucanları çoğu zaman gözle kestiremediğim için kutu içeriğini sıvı ya da toprağa direkt uygulama şeklinde harcamayacağım. Minimum seviyede solucan kaldığından emin olduktan sonra kasa içeriğini boşaltıp, 'diğer solucanları öldürmediğinden emin olduğum' kompost kasasından hazırlayacağım ortama tekrar yerleştireceğim. Bu arada çok önemli bir konu, geçen sene yüzlerce solucanın telef olmasının ortamını yaratan 'mit'ler, bir ara tamamen gözden kaybolmuşlardı, şu an tekrar ana kutuda ortaya çıktılar. Bu sefer kırmızı değil beyazlar. Güneş gördükçe ya da yetişkin hale geçtikçe kırmızı hal aldıklarını düşünüyorum. Mit lerin kaynağından emin değilim ama evimde halıların vs. arasında yaşıyor olma ihtimalleri üzerinde duruyorum. Ve solucanlara aylardır gözle görülebilir bir zarar vermiş değiller. |
1 Eklenti(ler)
Ana kutuyu şimdilik bir kenara bırakıp, mukavva deneyinin yapıldığı diğer kutuya geçersek, foruma yazdıktan yaklaşık iki gün sonra mukavvalar tamamen gözle görülemez parçalara ayrılmıştı.
Ana kutunun aylardır değişmeyen ortamının solucanlar üzerine yarattığı tahmini stressten ve ortama hakim olan beyaz solucanlardan dolayı mukavvaların parçalanmasını yeterli görüp kutu içeriğini solucanları ve kokonları ayırdıktan sonra toprağa aktardım.38 solucan ve 20 kadar kokon topladım. Eklenti 288488 Yeni ortamlarıyla birlikte böyle görünüyorlardı. Farkedilirse bu sefer parçalanacak içerik fazlaydı. O yüzden ana kutuyu tasfiye planlarım doğrultusunda 30 tane yeni solucan ekleyip yaklaşık 70 solucan ve 20 kadar kokonla kutuyu takibe aldım. 6 gündür ölen ya da kutudan huzursuz olup kaçan olmadı. Kutu içeriği parçalanmaya dışkı olarak atılmaya başlandı. |
4 Eklenti(ler)
Ana kutudan bir diğer katkı da anaerob floranın bir zamanlar hakim olduğu diğer kutuydu. Tahminimce 30 kadar solucan varken kutu kayıpsız yoluna devam ediyordu. Ana kutudan 90 kadar solucan eklenmesiyle 120 solucanla 6 gündür izleniyor ve hiçbir sorun çıkmadı. Kutunun kompostlama işlevi gözle görülür şekilde hızlandı. Ve ilginç bazı olaylar bir takım sonuçlar çıkarmama sebep oldu.
Diğer kutulara göre koku olarak anaerob, ve oldukça ıslak, vıcık vıcık denebilecek bir ortama sahip kutuda daha önce fotoğraflarını çektiğim beyaz solucanların büyümüş formuyla karşılaştım. Daha önce kokondan çıkmalarına yardımcı olduğum solucanlar boyutunda fakat belirgin clitellumları vardı. Ve asıl ilginç olan gövdelerinin orta-son segmentlerinde belirgin pigmentasyon gösteriyorlardı. Buradan yola çıkarak oluşan sorular: - Beyaz solucanlar aslında aylar süren gelişimlerinde yeni bir noktaya mı gelmişti? - Yoksa yeni kutunun yüksek nem oranları mı onların böyle büyümelerine sebep olmuştu? - Zayıf bir ihtimal olarak acaba kırmızı solucanların yavruları mıydılar? Yani ana kutuda aylardır kurtulmaya çalıştığım şeyler, çoğalmaları için elimden geleni yaptığım kırmızı solucanlarım mıydı? Bu son ihtimal benim gözümde zayıf çünkü ana kutuda yüzleri belki bini bulan sayıları kutudaki az sayıda kokondan kaynaklanmış olamazdı ve bu solucanların belirgin yetişkinlik göstergesi clitellumları vardı. Eklenti 288493 Beyaz solucanları takip edeceğim ve mümkün olursa fotoğraflarını çekeceğim. Şu an 120 solucan sorunsuz kutuda yaşamaya devam ediyorlar. Subjektif bir tespit olarak, anaerob ortamın solucanların beslenmesine katkı sağladığı bile söylenebilir. Ya da bunun sebebi diğer kutulara göre daha nemli olması da olabilir, ancak bakteri yoğunluğunun artmış olması besin kaynağı temel olarak protozoa olmasına rağmen solucanların işine yaramış olabilir. Gelelim nispeten daha yeni gelişmeye: Ankara toprağını kazarken yaklaşık on tane yavru+erişkin ve bir kokon olarak karşılaştığım, hemen evime getirdiğim solucanlar.. Eklenti 288494 Belirgin yeşil pigmentasyonları göze çarpıyor. Tür analizini yapmaya fırsatım olmadı fakat bilen birileri varsa yardımcı olabilirlerse mutlu olurum. Toprağın kazdığım derinliğiyle ilişkili olarak solucanların orta derinlikte yaşayan bir türe ait olduklarını düşünüp, kompost için değil, yalnızca balkonumdaki biyolojik çeşitliliği arttırıp farklı gözlem olanakları yaratmaları amacıyla kendi çapımda bir ortam hazırlamaya çalıştım. Eklenti 288496 Eklenti 288495 Sistem iki katlı, alt katta toprak karışımları ve zamanla ayrışmasını takip edeceğim çam ağacı gövdesi var.. Baştaki tahminlerime göre gece yemek yemek için oluşturdukları yuvalarından çıkıp üst kattaki yanmış gübre yığınına gideceklerdi. Bu tür solucanların doğal olarak yaptıkları gibi çürümüş yaprak eklemeyi isterdim ancak mevsim itibariyle bulamadığım için böyle bir yola başvurdum. İki gün önce açıp baktığımda ikinci katta solucan yoktu ve birinci katın yüzeyinde hareketlilik mevcut değildi. Ya doğru zamanı yakalayamadım, ya yuvalarından (yaptılarsa) çıkma ihtiyacı hissetmiyorlar, ya da balkonda nispeten sığ bir ortamda yetiştirilmek için uygun bir tür değiller. Bu türü pek rahatsız etmek istemiyorum açıkçası. Ancak bir gelişme olursa aktaracağım. Şimdilik bu kadar. Umarım yeni bazı bilgilere ulaşmanızı sağlamışımdır. Hepinize mutlu günler dilerim. |
Sayın eflone,
uzun süredir çalışmalarını takip edemiyordum. Görülüyor ki, epey işler yapmışsın. Tebrikler. Bir kaç şey söylemek istiyorum, solucanlar kendi atıklarını yiyiyorlar mı bilemiyorum ama benim duyumum eğer yiyorlarsa ancak üzerindeki bakteri ve canlılar nedeniyle yiyorlar. Ancak bu faaliyet gübrenin kalitesinde bir artışa neden olmuyor. Beyaz solucanlar yavru solucanlara çok ama çok benziyorlar. Yeni doğmuş bir solucanı beyaz solucandan ayırt etmek çok zor. Ancak yaklaşık, türe göre değişmekle beraber, ilk 8 saat içinde esas solucan yavrusu renklenmeye ve kırmızıya çalmaya başlıyor. Fakat beyaz solucanlar hem ortama daha yoleranslı hem de asidik ortamı sevdikleri için çok hızlı büyüyorlar. Özellikle taze konuş atıkların üzerine çullanmaları bundan. Zararı var mı? hem evet hem hayır. Faydası şu: onlar da sistemdeki atıkları ayrıştıyorlar ve onların sayıca çokluğu sistemin asit değerinin yüksek olduğu gösteriyor. Bu durumda sisteme ben ince elenmiş un kıvamında yumurta kabuğu ekliyorum. Bu da beyaz solucanların sayısını azaltıyor. Zararı ise, solucanların yemeklerine ortak olduğu ve kendileri arsız oldukları için solucanların yeterince beslenmelerini engelliyorlar. Bu beyaz solucanların, normal solucan gibi üreyip üremediklerine dair bir bilgiye veya gözleme ulaşamadım. Ama eğer öyle ise, bunların kokonları herhalde gözle görünmeyecek kadar küçük olmalı. Daha önce bir deney yapmıştım: 8 adet solucanı tek tek alıp üzerinde hiç bir şey olmadığını bizzat tespit ederek başka bir kaba aldım. bir iki ay sonra kapta kokon ve yeni yavru solucanlar var. Diğer bir kaba ise sadece bu beyaz solucnlardan aldım. bir iki ay sonra baktım aynen yaşamaya devam ediyorlardı, solucana dönüşmemişlerdi. Bu arada, hazırladığım sıcak kompostun bir kısmını geçen ayırdım ve içine taze atık koydum. Amacım bu haliyle solucanlara vermekti. Ancak bir kaç gün sonra baktım ki bizim beyaz solucanlar orada. Demek ki, onca sıcak komposta rağmen, yani ısıya rağmen beyaz solucanlar atıklar üzerinde çok küçük yumurta veya larvalarıyla hep yaşıyorlar. Bu mite denilen canlılar da aynı şekilde, organik atıkların bünyesinde larva veya yumurta olarak mevcut. Evinizdeki halıdan gelmeleri bence mümkün değil. Çünkü halıda yaşamaları mümkün değil. Beyaz, kırmızı veya kahverengi mite'lar emli ve organik ortamları seviyorlar. Solucanlar kahve telvesini çok seviyorlar. Ben ne zaman varsem hemen etrafına yumuluyorlar. Saygılar. |
Paylaşımlarınızın devamını bekliyoruz.
|
Bir aylık bir aradan sonra tekrar herkese ve eski dostlara merhaba.
Öncelikle katkıda bulunan Savaş Bey'e teşekkürlerle başlayayım. Bahsettiğiniz başlıklara teker teker cevap vereceğim ama öncelikle yumurta kabuklarını kahve değirmeninde öğütüp toz haline getirme öneriniz için teşekkür ederim. Aylar önce verdiğiniz tavsiye işlerimi çok kolaylaştırdı. Şimdi sizin koyduğunuz sırada, başlıklar halinde: -Solucanların kendi atıklarıyla beslenmeleri konusunda benim de bilgim yok açıkçası, ancak en son kompost kutusunda aylarca olgunlaşan ortamda kendi atıklarını yemek zorunda kaldıklarını düşünüyordum. Çünkü uzun süreler ya çok az ekleme yapmış ya da hiç ekleme yapmamıştım. Gübrenin kalitesinde de organik materyalin ayrışmasının artması sonucu bir artış varsaymıştım. Yani ilk dışkının içinde ayrışması tamamlanmamış maddelerin tekrar sindirilip iyice ayrışmasının olabileceğini düşünmüştüm. Bilgiden ziyade varsayım üzerine kuruluydu düşüncelerim. -Beyaz solucanlar kompost solucanlarının ortak soyundan Annelidlerden, Enchytraeidae familyasındanmış. İnternette, neden daha önce yapmadım bilmiyorum, oldukça bilinen bir canlıymış. Enchytraeus buchholzi akvaryum besicileri tarafından yetiştirilen makbul bir canlıymış. Taze atıklara üşüşseler de sistemde oluşmaları için kompost ortamının nispeten stabil olmuş olması gerekiyormuş. -Asit ortama gelince; Savaş Bey, rutin olmasa da şüphelendiğim zamanlar yaptığım pH incelemeleri hep 7-8 arasında çıktı. Yani en asidik olduğunu şüphelendiğim zamanlar, kutu nötral taraftaydı. Bunu sizin tavsiyelerinizle kolayladığım yumurta kabuğu sağlamış olabilir, veya solucanların sindirim kanalının ilk bölümlerinden biri olan Kalsiferöz Bez sağlıyor olabilir. Çünkü bu bezin temel fonksiyonu kalsiyum karbonat salgılayarak toprağın kalsiyum dengesini sağlarken asidik lümen içi ortamın nötrleştirmesini sağlamak. Benim gözlemlerimde saatler içinde tüketilen yumurta kabuğunun altındaki sebebin bu olduğuna inanıyorum, solucanlar vücutlarına Ca depolayıp gerektiğinde ortama salabilmek için inanılmaz bir iştahla yumurta kabuğunu tüketiyorlar. Ben de yeni oluşturduğum sistemlerde solucanların kolay adapte olabilmesi için bolca yumurta kabuğu kullanıyorum. Kendimce bağışıklık ve adaptasyon yeteneklerini arttırdığına inanıyorum yumurta kabuğunun. -Akarlar konusunda; dışardan aldığım topraklarda bile sonradan aynı canlılara rastladığım için allak bullak oldum:) Geçen sürede evden mi bulaş oldu, yoksa toprakta genel olarak mı bulunuyorlar emin değilim. Ama önemli bir gözlem ve doğrulanmış bir bilgi olarak, akarların genel bir döngüsü var. Kompost ortamında bir anda çoğalıp belirli bir süreden sonra, bir ay kadar hemen hemen hiç kalmıyorlar. Buna birazdan detaylı anlatacağım son kompost kutumda şahit oldum. Bir hafta içinde neredeyse sıfırdan eski sayılarına eriştiler. Korkacak bir şey olmadıkları defalarca ispatlandı. Ben de çok umursamıyorum artık. Elimden geldiğince açıklamalarda bulunmaya çalıştım. Tüm katkılarınız için teşekkür ederim Savaş Bey. |
5 Eklenti(ler)
O zaman bir aylık özeti yapalım. Birkaç ana başlık halinde ilerleyeceğiz yine.
İki hafta önce, daha önce söylediğim gibi ana kutuyu tamamen boşaltıp kalan yavruları(erişkinlerin hepsi diğer kutulara aktarılmıştı) yine nemli, anaerob diye nitelendirdiğim kutudaki ortama aktardım. Eklenti 300720 saatlerce tek tek yavru kalmasın diye yoğun taramalarla çiğ köfte gibi olmuştu gübre. Yalnız bir önceki entry de bahsettiğim gibi akar döngüsü çoğalma yönünde tekrar oluşmaya başlamış. Daha önemlisi bu sefer kutuda diğer akarlardan küçük ve daha yuvarlak akarlar gelmişti. Daha önce karşılaşmadığım için parazitik olabileceklerinden şüphelendim. Eklenti 300722 Okların arasında kalan incelmiş segmentler erişkinde görseydim tamamen parazitik bir saldırıyı telkin edecekken, yavrunun gelişiminde normal olabileceğini yahut gelişimsel bir problemi gösterebileceğini tahmin ettiğimden emin olamasam da, yeni oluşmuş akarların parazitik olabileceğini düşündüm. Ancak sırf bu yüzden gübreyi tamamen çöpe atmayı göze alamadım ve garip yöntemler yapmaya başladım. Aslında tamamen eğlence amaçlı başlayan sonuç gübresini ıslatma sonunda bataklığa dönüştürdü kutuyu:) Belki oksijensizlikten ölürler diye suda bekletme aynı zamanda gübrenin anaeroblara teslim edilmesi anlamına gelip oluşacak koku sebebiyle ebediyen kullanılamayacak olması anlamına geliyordu. Büyük yanlışımı oluşan bataklığı mukavva ve kuru kum ekleyerek çözmeye çalıştım ve akarlardan kurtulma planım yalan olarak bitkilere 'sıvadım'. Sıvadım diyorum çünkü alçı gibi garip bir hal almıştı gübre:) 2 hafta sonra bu hafta gübrenin çimentolaşmış yapısını kırıp dağıtmak istedim. Fakat hemen sonra çıkan seslerden kökleri parçalıyor olduğumu gördüm. Üzerine gübre sıvadığım domateslerim gübreye kök salmışlar, hatta mukavva oluklarından kök sistemleri geçirir olmuşlardı. Umarım ürün kalitemi iyi yönde etkiler ilk tamamen hasatını yaptığım solucan gübrem. Geri dönüp devam edersek, kutudaki gübreyi tamamen çıkarıp kutuyu bebek şampuanıyla yıkayıp duruladıktan sonra anaerob kutuyu buraya almayı planladım. Bu arada hasat ettiğim kutudan 90 kadar yavru solucan çıkmıştı. Yani hiç gelişme olmasa bile 210 solucana ulaşmış bir solucan popülasyonuna ulaşmıştım bir kutuda. Eklenti 300721 Anaerob kutuyu transfer etmeden önce, alışkanlık üzerine yumurta kabuğu ekledim. Söylediğim gibi adaptasyonlarını kolaylaştırdığını düşünüyorum. Eklenti 300723 Yıkanmış kutunun dibine mukavva dizip dipte yapışkanlıkların önüne geçmek ve aşırı nemden böyle kurtulmayı düşündüm. Erişkin solucanların büyüklükleri dikkat çekmekte. Kutularda iki çeşit solucan olduğunu düşünüyorum. Birileri çok büyüyor, diğerleri küçük ve daha yuvarlak olup, erken erişkin hale geçip çok ürüyorlar. Ancak ikisi de Eisenia fetida morfolojisine sahip. Eklenti 300724 Tüm kasadaki >210 solucanı ekledikten sonra kenarlardaki kahverengi olarak görünen yanmış gübreden ekledim. 2 hafta öncesinin hikayesi budur. |
3 Eklenti(ler)
Eklenti 300727
20 Mayıs'ta eski-yeni kutunun görünümü. Küçük ayakçıkları Satae sayesinde kutunun kenarlarına tırmanıp dışkılamalarına engel olamıyorum:) Tuvalet eğitimi verilebilir mi acaba solucanlara? İhtiyacımız sadece birkaç volt:) Eklenti 300729 24 Mayıs'ta kenarlar iyice kirlenmiş ortam biraz daha kompostlaşmış durumda Eklenti 300728 Bu sabah kutunun duvarları bağımsızlık ilan etmiş durumda:) solucanlara bırakıyorum ben de. Temizlemekle uğraşmayıp keyiflerine bırakacağım. Enchytraeidae' den şu an için şikayetçi değilim. Hatta çok azlar, olanlar da baya erişkinler, sinir bozucu olmuyorlar. Akar gözüme şimdiye kadar çarpmadı. Ortamlarını değiştirdiğimde artık ölmedikleri için diğer canlıların istilasına uğradıklarında kısa sürede değiştirebilirim. Kutunun gelişmelerini aktarmaya devam edeceğim. |
3 Eklenti(ler)
İki hafta 3 olan kompost kutusu sayısı böylece 2'ye düşmüş oldu. Bize de diğer kutudaki gelişmeleri aktarmak düşüyor.
Eklenti 300730 Son fotoğrafından 2 hafta kadar sonra ayrışmanın derecesi göze çarpıyor. Eklenti 300731 Bir hafta kadar sonra ilerlemiş kompostlaştırmanın görüntüsü. Tepedeki kahverengilikler kompost değil yanlış anlaşılmasın, toprak eklemiştim sadece. Evimin içinde baktığım bu küçük kutuda 70'ten fazla solucan vardı bir ay önce. Bulundukları kap onlara küçük geliyor diye hep düşünüyordum ama birkaç gün önce kutudan eski solucanlarım öldüğünde çıkan kokunun benzeri olan ama pek az olan kokuyu duyunca hemen daha büyük şeffaf bir kaba koydum. Eklenti 300732 Yine adet üzerine silme yumurta kabuğu ekledim. Geceye yakın eklediğimden hemen tüketmeye başlamışlardı. Aniden ışığı açtığımda hepsi dibe kaçmaya başladı. Şeffaf kutu seyrine doyum olmayan görüntüler sunuyor:) Sanırım belirli bir sayıda solucanı hep bu kaplarda izlemeye devam edeceğim. Bu kutuda küçük beyaz solucan ve akar derdi hiç olmadı. Evin içinde bakılmanın sağladığı güven duygusuyla üremeleri de bol oluyor. Bahsettiğim iki türden bu kutuda küçük olanlar var. Küçük boylarda erişkin olup bol kokon üretiyorlar. Elektronik tartıyla tartmaya başladım, şu an için 359 gramdalar. Görüldüğü gibi elimden geldikçe farklı yönlerden inceleme ve araştırma yapmaya çalışıyorum. Umarım kafalarda oluşan soruları cevaplayabiliyorumdur. Buradaki gelişmeleri de aktarmaya devam edeceğim. Bu arada yeşil solucanların kutusunu geçen hafta inceledim ve sayıca azalmadıklarını tespit ettim. Tür adlandırmaları konusunda emin olamasam da Allolobophora chlorotica olabileceklerini düşünüyorum. Çok daha yaygın bir tür. Merak edenler araştırırsa ilginç bilgiler onları bekliyorLinkte Allolobophora chlorotica hakkında çok güzel anlatımlar mevcut Bir çok yeşil tür olsa da, Maoridrilus michaelseni de bir ihtimal olabilir. Emin değilim. Buyurun onun da güzel bir fotoğrafı Herkese iyi günler dilerim. |
3 Eklenti(ler)
Daha önce hiç, bir gün sonra foruma yazmamıştım. Fakat bu sabah çok önemli bir şeyi fotoğraflamayı başardım.
Bilindiği üzere toprak solucanları hermafrodit yapıdalar; yani vücutlarında hem dişi hem de erkek üreme organlarını barındırıyorlar. Ve yine bilinen üzere solucanlar buna rağmen üremek için karşı solucana ihtiyaç duyarlar. Ki bu da evrimsel olarak çeşitliliği ve çevreye uyum ve direnç konusunda avantaj sağlar. Fotoğraftaki gibi bir görüntü oluşur. İki solucan da diğerinin clitellumu üzerine erkek üreme organıyla yapışır ve ikisi de sperm salgılarlar. Kokon clitellum tarafından üretilir ve yukarı segmentlere doğru hareket ederken dişi organdan gelen yumurtalarla karşılaşır ve kokonda fertilizasyon gerçekleşir. Ancak önemli bir soru olarak, Eisenia fetida kendi kendini dölleyebilir miydi? Farklı görüşler bulunmakla beraber oto-fertilizasyonun mümkün olduğu söyleniyordu. Eklenti 301126 Sabah kontrol amaçlı kutuyu açtığımda daha önce karşılaştıklarıma benzer bir durumla karşılaştım. Ve sizlerle paylaşmak için fotoğraf çekmeye başladım. Ağız kısmı olan prostomiumu görünen diğer solucanı merak ettiğim için kompostu kazıp diğer solucanı da bulmak istedim. Böylece ikisinin de fotoğrafını çekebileceğim bir ortam olacaktı. Eklenti 301127 Ancak bir türlü ulaşamadım diğer solucana ve prostomiumun görünen solucana ait olduğunu, gövdesi üzerine kıvrılarak kendi kendini döllediğini farkettim. Böylece teorik bilgi bu sayfa üzerinden ispatlanmış oldu. Eklenti 301128 Tek bir solucan olduğunu ispatlayabilmek için yine de döllenmeyi yarıda kestirdim solucanı manüple ederek. Görüldüğü gibi tek bir solucan olarak, üreme organları birbirinden ayrılmış şekilde devam etti. Belki sonra oto-fertilizasyonuna devam eder. İlginç bilgilerle tekrar buluşmak üzere. |
5 Eklenti(ler)
1 ay kadar bir süreden sonra tekrar merhaba. Son bir ay, gerek yeni gelişmelerin olması bakımından, gerek geçen sene yaşadığım korkunç solucan ölümlerinin yıl dönümünün yaklaşması bakımından önemliydi. Solucan kayıplarıyla ilgili hemen kesin sebebe ulaşmış olduğumu düşünüyorum. Fakat ondan önce kısa olarak gelişmeler:
Eklenti 311781 Şeffaf kapta yalancı akasya tohumu çimlendirip aklımda her zaman olan havalandırma ihtiyacını azaltma düşüncesi çerçevesinde mini ekosistem kurma yolunda denemeler yaptım. Eklenti 311782 Bu arada diğer kapta solucanları besleme zamanı geldiğini düşündüm ve 3 hafta önce tabana dizdiğim mukavvaların durumunu merak ettiğimden dibe kadar kazı yaptım. Mukavvalar yüksek oranda kompostlaşmıştı. Eklenti 311783 Yanmış hayvan gübresi kahve ve mukavva karışımını bir kapta karıştırdıktan sonra kaplara tatbik ettim. Eklenti 311784 Bu arada akasyayı yeni bir kaba almak istedim ve dibini mukavvayla döşediğim yeni bir şeffaf kaba rastgele sayıda solucan koydum. Hazırladığım karışımdan yeni kaba da koyduktan sonra bir gün kendi halinde odada bırakıp ikinci gün aydınlatmalı bitki evine yerleştirdim. Tabi eklemek gerekir ki ağzı bir gün boyunca kapalı durup her gün eve geldiğimde açılıp kontrol edilmekteydi. Yazın gelmesi ve floresanların yaydığı ısıyı uzaklaştıracak bir sistemin kışın yalıtımı olumsuz etkileyeceğinden koyulmamış olması yüzünden sıcaklık 35 °C'yi aşıyordu. Birkaç gün böyle devam ettikten sonra birkaç solucanın ölmesi üzerine deneyi iptal edip eski hale soktum. Geçen sene ölümlerin sebebi olabilecek sıcaklık üzerine şüphelerim arttı. Eklenti 311785 Bu arada yine bitki evinde ışık kaynağına daha yakın(3-4 °C daha sıcak) durumda bulunan Kudzu kabına koyduğum solucanlar bir gün içinde öldüler. Ölmelerine sebep olabilecek ayrışmamış yeşil materyal yoktu, ortam asitliği yaratacak bir neden yoktu, yalnızca yüksek sıcaklık ve nemden oluşmuş küf kümeleri vardı uzun süredir ayrışmak için beklettiğim kahve artıklarında. Küfün solucanların yiyecek listesinden olduğunu bildiğimize ve ortamda olumsuz başka bir faktör olmaması sebebiyle bu seferki ölümün tek sorumlusu sıcaklıktı! Yani kaba olarak 35 °C' nin üzerine çıkan sıcaklıklar solucanlar için felaket oluyordu. Geçen sene yaz sıcaklarının üzerine ayrışmamış atıkların oluşturdukları sıcaklık eklenince saatler içinde 200'den fazla solucanın hayatına mal olmuştu. Yani benim bir senelik incelemelerim sonucunda vardığım kesin kanı ölüm sebebini açıklıyordu: aşırı sıcaklık. Buna rağmen aşırı asidite, anaerob ortam, kompostlanacak materyal içeriği gibi diğer sebepler ancak küçük bir rol oynamış olabilirdi. |
5 Eklenti(ler)
Yeni bilgiler ışığında sıcak geçen bir yaz haftasına denk gelen geçen hafta, müthiş bir korkuyla geçti. İnanılmaz yaz sıcakları daha küçük faktörlerle bir araya gelip solucanlarımı tekrar öldürmek için fırsat kolluyorlar gibi hissediyordum. Olmamış toplu ölümlerin önüne geçmek için umarsızca bir şeyler yapmaya çalışıyordum.
Eklenti 311786 Şeffaf kaplardan ilki olan bu kapta ölümler gerçekleşmemişti. Ancak yükselen sıcaklıklarla genişlik/derinlik oranı düşük bu kap ölüm tuzağına dönüşebilirdi. Diğer kapta yüksek sıcaklık altına girmiş solucanların bir kısmı olay zamanında ölmüş diğerleri ya birkaç gün sonra ölmüş, ya da büyük stress altına girmiş, hareketleri bile çok büyük ölçüde azalmıştı. Işığa bile düşük tepki veriyorlardı. Eklenti 311787 Bu yüzden acilen geniş bir kaba iki kutu içerini aktarıp birkaç saat soğuk uygulaması yaptım. Ardından biraz yumurta kabuğuyla gönüllerini almaya çalıştım. Ancak haftalardır beslemediğim solucanlar üremeyi tekrar kesmişti. Yaz sıcaklarının benim için getirdiği ikilemle tekrar karşı karşıyaydım: eklenen materyalin bozulma sıcaklığıyla birleşen ölümcül sıcaklıklar, ve beslenmemenin getirdiği onca olumsuzluktan sonra gelişen ölüm. İki tarafı keskin kılıcı solucanların ıslak derisinden mümkün olduğunca uzaklaştırmalıydım. Eklenti 311788 Aç solucanları beslemek için karpuz kabuğunu mekanik olarak küçülttükten sonra oluklu mukavva ve olası asit ortamı engellemek için yumurta kabuğu ekledim. Oluklu mukavvanın yaşam kurtarıcılığına inanıyorum, çünkü oluklarda olumsuz çevreden nispeten uzaklaşabiliyorlar ve kompost havalandırmasının en önemli şekli olan ölü boşluklar yaratıyorlar. Bu arada kompostlaşmış, ya da ön ayrışma işlemden geçmiş şekilde vermem mümkün olamazdı çünkü geçen senenin artıklarını taşıyan büyük kompost kutusu baharda inanılmaz sineklenmiş ve insan ve bitki sağlığı için ,halen daha uğraştığım, zararlı sonuçlar doğurmuştu. Eklenti 311789 O zaman karpuz kabuklarını yüzeye ve orta derinliklere gömdükten/ ekledikten sonra elimden geldiğince olumsuz şartların oluşmasını engellemeye çalıştım. Geçen sene fikrini ortaya atıp, ufak da olsa denediğim havalandırma sistemini kutu içine yerleştirdim. Pompalanan hava oksijensiz ortamın oluşmasını bir nebze engelleyecek, buharlaşmaya aktif-pasif katkıda bulunarak sıcaklıkları azaltmaya yardımcı olacaktı. Tek sorun boruların hava çıkarken titreşmesiydi. Solucanların sevmedikleri bir özellikte titreşimdi. O yüzden boruları kompost içine gömmekten, işleme başladıktan bir saat sonra vazgeçtim. Eklenti 311790 Diğer kutuyu da aynı yere koyup, aynı sistemi burada da kurdum. Yalnızca yeni kapta yüzey genişliğinin avantajıyla karpuz kabuklarını bir kenara yığıp güvenli gezinme alanları sağlamıştım. Geçen bir haftada ters giden bir şey olmadı ve şansımıza havalar da serinledi. Plan iki taraf içinde başarıyla sonuçlanmıştı. |
2 Eklenti(ler)
Eklenti 311796
Büyük eski kutuda 2 gün, yeni geniş kutuda 3 gün, 24 saat havalandırma ardından, eklemenin 6. gününde büyük kutunun hali budur. Solucan kaybı yaşanmamış, hafif stress durumundaki solucanlar biraz daha normalleşmiş, üreme yeteneklerini yavaştan tekrar kazanmış durumdadırlar. Eklenti 311795 Çok daha yoğun stress altında kalmış bu kutudaki solucanlar, sayılarının az olmasının da oluşturduğu durum sebebiyle daha az tüketim yaptılar. Yine eklemeden geçersem sizi yanıltacağım nokta, büyük kutuda küçük solucanlar bir şekilde tekrar hayat buldu ve sayıları karpuz eklemesinden sonra hızla arttı. Ayrışmaya katkıda bulundukları tartışmasız bir gerçek. Yine bir gelişme olarak, geniş kutuda akarlar görülmeye başladı. Ev içerisindeyken olmayan akarların, böcek çeşitliliği ve sayısı baharda çürümeye bırakılmış kompost kasasından sonra inanılmaz artan balkondan geldikleri bir gerçek. Fakat endişe edilmemesi gereken canlılar olduklarını artık biliyoruz. Gelişmeler oldukça aktarmaya devam edeceğim. Herkese iyi günler dilerim. |
sayın eflone; bugün bütün gün sizin solucan çalışmalarınızı ve kompost maceralarını okuduk annemle birlikte.
baştaki hedefimiz sıcak kompost yapmaktı ama şuan maaşımı alır almaz hemen solucanlarımızı sipariş edip bir populasyon sağlıcaz aynı zamanda da sizin yaptığınız gibi atık biriktircez. bu bağlamda engin bilgilerinizden yararlanmak adına sizi rahatsız edebiliriz. bu bağlıkta ki bilgilendirici paylaşımlarınız için çok teşekkür ediyoruz. takipteyiz. |
Sayın hevesli meraklı, inanın söyledikleriniz karşısında hem ne kadar mutlu oldum, hem de ne kadar sorumluluk altında hissettim anlatamam. Mutluluğum hem çalışmalarım hakkında yorumlarınız, hem de sürdürülebilir çevre düşüncesinin ilk basamağını hayata geçirmeniz sebebiyle oldu. Bütün konuyu okuduğunuza göre bilgilerimin engin olmadığını, hatta bir şeyler bilmenin çok ötesinde olduğumu fark etmiş olmalısınız, güzel sözleriniz sizin hüsnü zannınızdır
Ankara'da yaşayan biri olarak size bir çok noktada yardımım dokunabileceğini düşünüyorum; solucanları yetiştireceğiniz kapları çok daha uygun fiyata alabileceğiniz yerlerden Ankara' nın özgül hava şartlarının solucanlar üzerinde yarattığı etkilere kadar. Nereden solucan temin edeceğinizi bilmiyorum ama tahminim benim zamanında aldığım firmadan alacaksınız. Firmanın profesyonelliği ve etik anlayışı konusunda memnuniyetsizliklerim olsa da, size büyük ihtimalle sipariş edeceğiniz kadar solucan tedarik edebilecek durumda olmadığım için solucan veremiyorum, yoksa sektörü bu kadar pahalı duruma getiren ticari girişimler yerine dostane solucan aktarımlarının daha uygun olacağı görüşündeyim. Solucanlarınız elinize geçmeden önce mutlak suretle oluşturmanız gereken belirli şartlar olduğunu düşünüyorum, bunlar; -video anlatımlı sitelerden mümkün olduğunca video izlemeniz; böylece forumda olduğu gibi uniform kuralların hakim olmadığını, farklı stillerde başarının çokça elde edildiğini görmeniz, -Solucanları nakliyenin ve havasızlığının yarattığı stress ortamından sonra uygun bir durumda rahatça yaşayabilecekleri geniş bir ortam tedarik etmeniz, -ortamlarının içinde hava boşlukları yaratacak, aynı zamanda yeni kompost üreticiliğinin yaratabileceği instabiliteden korunabilecekleri yatak malzemesi oluşturmanız(yazdıklarımdan tavsiye edeceğim materyalin kesinlikle oluklu mukavva olduğunu anlamışsınızdır) -yaz sıcaklarında bozulmamış materyallerin parçalanmasıyla ortaya çıkacak ısının solucanları hızla ölüme sürüklediğini kanıtlamış biri olarak son tavsiyem, bol miktarda taze atığı bir anda vermemenizdir. Özellikle sebze atıklarınızı eklerken çok dikkatli olmanız, mümkünse önce rondo vs. kullanarak inceltmeniz ve aynı veya biraz daha fazla oranda kahverengi atıkla karışıtırmanız akılcı olabilir. Çay artıklarınızı fazla suyunu mümkün oldukça süzerek kahverengi bileşen olarak kullanabilirsiniz. Tabi ki bütün bu iletide yazdıklarım acele birer tavsiye niteliğindedir, bir çok noktasına itiraz edilebilir ve bilgilerimin kısıtlılığı ortaya konabilir. Size ve konuyu takip eden herkese en fazla yardımımın yazılanları okuyarak bireyselleşmiş, farklı metodları uygulayan yetiştiriciler olmanızda yardımcı olmakta olduğunu düşünüyorum. |
niye böyle bir şeye gerek duydunuz inanın anlamadım..
|
5 Eklenti(ler)
Bu sefer bir aydan kısa bir ara verebildim geri dönmek için. Çünkü aktaracak önemli gelişmeler oldu.
Öncelikle kaldığımız yerden devam edersek; -Karpuz kabuklu öğün haftalar önce sindirildi. Hiçbir sorun yaşanmadı. Üzerine birkaç defa daha muz kabuğu, yeşil yaprak vs takviyesi oldu. İki kapta da her şey yolunda gitti Eklenti 318741 Karpuz tarafı ayrıştırılınca karşı tarafına yeni öğünler ekledim. Yeni alanlarla eskinin arası net bir şekilde belli olduğu ve derinlikten ziyade geniş yüzey alanlı bu kutulardan kullanmaya geçeceğim tamamen.Ki bugün bir tane daha ekledim. Sonra bahsedeceğim. Eklenti 318742 Aynı öğünden yuvarlak kutuya da koydum. Günlük takiplerle ve ters düz havalandırmayla devam ettim. Bahsedilmesi gereken şey, bu kutuda tahminen havalandırma eksikliği yaşanıyor olması. Kanıtlayacak pek bir şeyim yok ancak net olmayan bilgilerime göre kompostun daha çok mantar kokması, anaerob kokmaması gerekiyor. Bu kutudan aldığım kompost geçen sefer de anaerob kokuyordu, bu sefer de kokuyor. Ancak kesin emin olamıyorum, çünkü kahve artığı çürüyünce buna benzer bir koku çıkarıyor olabilir. Kahve artıklarından gardenya saksılarına bolca ekliyorum ve hemen benzer kokular ortaya çıkıyor. Ayrıca aerob ayrışan kompostun kahverengi olması gerektiği, anaerob kompostun siyaha döndüğünü okumuştum sanırım. Geniş kutuda renk kahverengiyken yuvarlak sözünü ettiğimiz kutuda her zaman siyah oluyor. Ancak t=0 zamanında aynı tür materyali koymadığım için renk farkının tam olarak nereden kaynaklandığına net cevap veremiyorum. Çünkü kahverengiliğin kaynağı pekala fazlaca koyduğum kum olabilir. Eklenti 318743 Her neyse, dün itibariyle ufak bir karıştırma işleminin ardından oluklu mukavva eklenmiş kutunun hali buydu. Eklenti 318744 Öte yandan diğer kutu, büyük hızla verilen materyali parçalıyordu. Ancak alt üst etmeme rağmen koku rahatsız etmeye devam ediyordu. O günün gecesi yapacaklarım için koku beni iyice cesaretlendiriyordu. Bu arada zeminin düzlüğü hep beni etkilemiştir. İstersem tepeli çukurlu bırakayım bir gün içinde hareket eden artıklarını tekrardan sindiren solucanlar tarafından dümdüz hale getiriliyor. Durum böyleyken uzun zamandır yapmak istediğim yuvarlak kaptaki içeriği kısmi veya tamamen kullanma fikrini hayata geçirdim. Kap doldukça hem ağırlaşıyor, hem de havalandırması zorlaşıyordu. Ancak solucanları teker teker ayıklama, zahmetli ve solucanlar için travmatik oluyor diye hep çekiniyordum. Ayrıca solucanlar sınırlı sayıda kurucu üyeden pek de uzun zaman önce oluşmadıklarından hala çoğu genç ve fark etmesinden taşıması zorlu oluyor. Yine de gece 400 gr kadar kompost kaptan aldım. Ve bir senedir yapmak istediğim şeyi yapmak için hazırlandım: gübrenin etkilerini ve kalitesini ölçmek için fide izleyecektim. Birkaç hafta önce tohumdan çıkardığım aynı tür domatesten 2 tane 4üyelik grup oluşturdum. Kontrol grubu domateslerine 100 gr kompost, 100 gr toprak karışımı konulurken; deney grubuna 200 gr toprak karışımı konuldu. Oran hakkında tamamen rastgele davrandım. Bu konuda eleştiriler olursa, uygun oranı elde etmek için çok uzakta olduğumu belirtmek isterim. Eklenti 318760 Bu sabah -diyeceğim ama geceyarısını geçmiş tabi ki:)- çektiğim fotoğrafta sağdaki dörtlü kontrol grubu, soldakiler ise deney grubu domatesleri. Amacım hiçbir şeyi kesin olarak kanıtlamak değil; sadece fikir sahibi olmak istiyorum. |
5 Eklenti(ler)
Bu gecenin planları ise bambaşkaydı. Yeni aldığım plastik kutularla yeni solucan alanları yapacaktım.
Eklenti 318775 Yeni aldığım plastik kutuda ilk kez 1:1 oranına yaklaşık yeşil kahverengi oranı yakalamaya çalıştım. Kavun kabuğu ve yapraklar yeşili oluştururken çay posası , oluklu mukavva, kahve artıkları kahverengiyi oluşturdu. Ve her zamanki gibi yumurta kabuğu vardı. Toplam ağırlık 700 gr. Bir hafta kadar idare etmesini düşündüğüm bir ortam. Eklenti 318776 O zaman eski kutudan kurtulma zamanı gelmişti. Bunun için her zamanki malzemelerimi hazırladım: Kirli solucan havuzu, temiz havuz, kürekler, kaşıklar saplar odunlar... Kısacası bazı solucanlar için taşınma vaktiydi.. Eklenti 318777 Dün yaşam alanlarının yarısından fazlasını kaybetmiş solucanlar iştah ve merakla yüzeyde dolaşıyordu. Keşke tek hamlede hepsini alabilmek mümkün olsaydı.. Eklenti 318778 Başta kaptaki bütün solucanları yeni kutuya almak istesem de, geçen sene yaşadıklarımı hatırlayıp hem hüzünlendim, hem de dikkatli davranıp böyle bir şey yapmamaya karar verdim. Aynı zamanda solucanlar çok gençti, yakalaması zor oluyordu ve artık iki haneli sayıda solucanlarım yoktu. Attığım taş ürküttüğüm kurbağaya değmeyebilirdi. Bu yüzden 0 clitellate olmak üzere hepsi gençlerden oluşan 50 solucanı daha önce olan dikdörtgen plastik kutuya aktarmaya karar verdim. Kalanların da hepsini yeni kutuya koymayacaktım. Durduk yere ölmelerini istemezdim, yalnızca ufak bir kısmını koyup eski yuvarlak kutuyu tekrar oluşturacaktım. Eklenti 318779 Güzelce temizlenip Çin'de servis edilebilecek bir çorba kıvamına gelince solucanları yeni kutularına bıraktım. Neden yıkadığımı merak ediyor olabilirsiniz. Bu alışkanlık eskiden geliyor; solucanların yüzeylerindeki mukusta onlarla beraber küçük beyaz solucanlar da yaşıyor. Böylece yeni ortama davetsiz misafir olarak direkt giriş yapıyorlar. Bu yöntemle beyaz solucanları sıfıra indirmesem de kutuyu ele geçirme sürelerini uzatmış oluyorum. Ayrıca solucanların üzerinde başka parazitler varsa onları teşhis etme imkanı oluyor. Hem de temiz solucan görmek hoşuma gidiyor:) |
5 Eklenti(ler)
Eklenti 318800
Tabi ki yapmış olduğum yeni öğünden 100 gram kadar eski dikdörtgen kutuya koydum. Bir köşede yeni gelmiş 50 arkadaşlarıyla kısa sürede tüketmelerini ve başlarına bir şey gelmeden hayatlarına devam etmelerini istiyorum. Eklenti 318801 Ana kutu 50 solucanını bağışladıktan sonra yeni oluşturulmuş kutuya olduğu gibi gitmek istemedi. Yeni ortamda bu kadar çok sayıda solucanı kaybetmeyi riske edemeyeceğimden çok büyük kısmını eski ortamlarında bırakıp, ortamlarını yeniden hazırlamayı istedim. Gerçekten hemen hepsi gençti ve geçen seneki sayıdan çok daha fazlaydılar. Kısa bir gezinmeyle 50 tane toplamıştım, hepsini saymaya sabaha kadar zamanımın yetmemesinden korktum. Tek amacım sağlıklı bir şekilde erişkinliğe geçip kokonlar üretmelerini sağlamak olmalıydı. Eklenti 318802 Bu amaçla geçici olarak yerlerinden edip, koltuk altını süpüren anne gibi, kabı yıkayıp yatak malzemeleri olan oluklu mukavvayı serdikten sonra solucanları geri ekledim. Kokuları rahatsız etmiş olabilirdi, ama bunun için hepsini öldürmeyi göze alamazdım. Açlıklarını yatıştırmak için yanmış gübreye elenmiş toprak katıp ana kabı tekrar oluşturdum. Sonradan üzerine bugün hazırladığım öğünü ekledim. Eklenti 318803 Bugün eklediğim yeni plastik kutunun bir köşesine ana kutudan bir parça solucan ekledim ve üzerine bolca toprak ve yanmış gübre koydum. Ölmezlerse az sayıda solucan için tüketilebilecek o kadar çok materyal var ki cennet gibi geliyor olabilir:) Tabi bu sefer deneyi yapar yapmaz sizinle paylaştım. Bunun riskinin de farkındayım; yarın büyük bir üzüntüyle solucanların öldüğünü haber verebilirim. Ancak riski minimize etmek için elimden geleni yaptım ve yedek solucan kutuları oluşturmayı adet edindim. Eklenti 318804 Son olarak, daha önce paylaşmadığım bir detayı paylaşmak istiyorum. Rutine girmese de arada pH ölçümleri yapıyorum. Anaerob, yaşlı, ana kaptaki örneği test edip paylaşmak istedim. Görüldüğü üzere nötre en yakın renk tonunda. Tekrarladığım deneylerde farklı sonuçlar elde etmedim. Güzel haberlerle tekrar buluşmak üzere. |
4 Eklenti(ler)
Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba. Son bıraktığımdan bu yana pek çok şey oldu, özetlemek bile zor geliyor inanın.
Her şeyden önce korktuğum gibi olmadı hiçbir şey. Gayet sağlıklı bir şekilde yeni yuvalarına alıştılar. Defalarca yeni atık takviyesiyle beslendiler. Yeni atıkları hep bir köşeye topladım. Yine de beslenmeleri gerektiğinden az besin veriyorum koku oluşumunu minimize etmek için. Bu da ister istemez üreme ve gelişmelerini etkiliyor. Buna ileride değineceğim. Eklenti 329053 Küçük kutunun zaman içinde değişimi. Açıkçası hiçbir şey ifade etmiyor çünkü fotoğrafların arasında bazen iki kere bile takviye olmuştur. Her neyse, devam ediyorlar sağlıklı olarak. Eklenti 329057 Bu da büyük kutunun zamanla değişimi. Eklenti 329058 25 Ağustos' ta durum böyleydi küçük kutuda. Eklenti 329059 Aynı tarihte büyük kutu. Bu giri, yeni şeyler aktarmaktansa her şeyin yolunda gittiğini anlattığım küçük bir girişti. Asıl gelişmeleri sonraki girilerde aktaracağım. |
5 Eklenti(ler)
Domates fideleri üzerinde yaptığım deneyde ulaştığım sonuçlar ise;
Eklenti 329060 Görüldüğü gibi 100gr solucan gübresi+100 gr toprak grubu, 200 gr toprak grubunun hayli gerisinde kaldı. Bu beklenebilir bir sonuçtu. Şöyle ki: -gübrenin tamamlanmamış olma ihtimali çok yüksekti ve fitotoksinler içeriyor olabilirdi. -tamamlanmış olsa bile yüzde yirmi oranından çok daha yüksekti. Başlangıçta %100'den %10'a kadar farklı deney grupları oluşturmak istemiştim, yeterli fidem olmadığı için böyle olmak zorunda kalmıştı. Eğer azalan bir oranda yapabilseydim çok lezzetli sonuçlar elde etmiş olacaktım. Yine de bu bile gübrenin güçlü olduğunu, fazla kullanıldığında gelişimi nasıl baskıladığını göstermesi bakımından önemli bir bulgu oldu. Tabi bugünün asıl sürprizi bu konuda daha önce bahsetmediğim, olgunlaşmasını beklediğim yeni bir hayvan besleme girişimi. Eklenti 329061 15 Ağustos tarihiyle birlikte artık hamster besliyorum. Uzun zamandır solucanlarla birlikte kurabileceğim bir düzenek araştırmalarımda en uygun şeyin hamster olduğuna karar vermiştim. Arkadaşımdan hamsterlarından yavrulatıp bana vermesini rica ettim ve sağ olsun 3 yavru verdi. Birini başka bir arkadaşa vermemle birlikte şu an 2 tane hamsterım var. Eklenti 329062 Ayrı yuvalarda yemleri sulukları ve kumlarıyla vakit geçirip havanın kararmasıyla birlikte uyanıp çarklarının üzerine çıkıyorlar. Malesef evimde yeterli alan olmadığı için küçük bir yerde bakmak zorunda kaldım ancak mümkün olduğunca fazla uyaranla meşgul etmeye, doğal malzemelerle yaşamalarını temin etmeye çalışıyorum. Örneğin taş, kum ve kurumuş dalları hiç eksik etmiyorum. Kumu eşelemeye bayılıyorlar ve tuvalet eğitimlerini de dolaylı olarak orada aldılar. İdrarlarını birkaç günde bir kum havuzunu yıkayarak temizliyorum. Su da direkt olarak üre ve amonyak içeriyor; böylece bitkilerin direkt olarak köklerinden alabilecekleri azotlu birer gübreye dönüşüyor. Eklenti 329063 Yatak malzemeleri, yemek artıkları ve dışkılarını ise solucanlara vermeyi planlıyorum. Eklenti 329064 Ancak direkt kullanımda hoşlarına gitmeyebileceğini düşündüğüm için önce pre-komposte edeceğim. Patojenlerin ölmesi için yeterli sıcaklığa ulaşmayacak ama en azından fazla azot komposttan uzaklaşacak. Kaç aya kompost biter bilmiyorum ancak talaşların yıkılma süresinin çok uzun süreceğini söyleyebiliriz. O yüzden artık kağıt peçete kullanıyorum yataklama malzemesi olarak. Daha farklı düşüncelerim var, tekrar konuya döndüğümde büyük ihtimalle birkaçını yapmış olacağım. Ancak şu haliyle bile küçük bir besin döngüsünü tamamlamış, sürdürülebilir tarım konusunda büyük bir mesafe almış olduğumu düşünüyorum. Hamsterların yedikleri ve yan ürünleri doğal olarak parçalanarak hem solucanları besleyen müthiş bir kaynak olacak, hem de solucanlardan alacağım çıktılar ve direkt olarak idrarlarıyla birlikte bitkilerin faydalanıp sonunda tekrar hamsterların tüketeceği güzel bir döngü olacak. Ve ben de kendi yetiştiriciliğimde faydalanmış olacağım. Hayvan beslemenin verdiği güzel duyguyu bir kenara bırakıyoruz tabi.. Tek sorun patojenlerin oluşabilme ihtimali olacak, onu da aylarca araştırmayla minimalize etmeye çalıştım. Her şeyden önce hamster genelde otobur olduğu için sindirim kanalında insanda parazit ve patojen olacak mikroorganizma barındırma imkanı daha düşük oluyor, oluşan patojenlerin de büyük kısmının solucanlar tarafından elimine edilmesini tahmin ediyorum. İdrar konusunda da, idrar üretimde steril bir madde ve kumla temasından sonra bakteriyel kirlenmeye maruz kalıyor. Orada da üreyi parçalayan patojenlerin oluşma imkanı var ancak dikkatli olmaya çalışacağım. Ve Dünya Sağlık Örgütü' nün yayımladığı guideline' lara uygun hareket etmeye çalışacağım. |
5 Eklenti(ler)
Tekrar solucanlara dönersek, son zamanlarda artmış sıcaklıklar tekrar düşerken, solucanlar da kaybettikleri clitellumlarına tekrar kavuştular.
Eklenti 329065 Yine sebepten emin değilim. Ancak solucanların yalnızca üreme döneminde clitellumlarını ortaya çıkardıklarını yazan bir yere denk geldim, öyle olabilir diye düşündüm. Üreme genellikle ilkbahar ve sonbaharda gerçekleşiyor tahmin edileceği üzere. Ancak doğal ortamda olmadıkları için kışın da ürediklerini birlikte gördük, fakat yaz biraz değiştirdi durumları. Çünkü balkonda bile sıcaklık gündüz 30°C 'ların üzerinde oluyordu. Solucanlar üzerinde oluşturduğu stressi tahmin etmek zor olmasa gerek. Bunun üzerine yaşadıkları alanı tamamen değiştirip yeni bir ortama almam ve optimum beslenmemelerini de eklersek var olan clitellumlarını da kaybetmiş olmaları veya yetişkinlerin ölmesi gibi bir durum olmuş olabilir. Ancak solucanlar öldüklerinde kokularını alabiliyorum, toplu bir ölüm olmadı uzun zamandır. Yeni bir ihtimal de zaten yetişkin sayısının belirli bir miktarda olmasına rağmen çoğunluğun ergin olmayan solucanlar olduğu, kontrollerde sayısı az olan yetişkinlerin göze çarpmadığı, eski yavruların yetişkinliğe adım atmasına şahit olduğum olabilir. Ortaya çıkan clitellumlardan sonra her gün en az bir çiftleşmeye şahit oluyordum kutuları açtığımda. Eklenti 329066 Ve kısa bir süre sonra kokonlar belirmeye başladı. Bunun üzerine gelişimlerini değerlendirmek ve sıfırdan solucan popülasyonu elde etmek için bulabildiğim kokonları topladım. Eklenti 329067 8 tane farklı gelişim evrelerinde kokon topladım. Eklenti 329068 Biri iyice gelişmiş, içindeki solucanların ventral kan damarı belirgin hale gelmişti. Eklenti 329069 Hamster talaşlarından oluşturduğum bu küçük kutuya 29 Ağustos' ta 8 kokonu koydum. Ortamda beslenecekleri pek bir şey yok, ve talaş ortamı asit yaparsa çıkmamaları, çıkınca ölmeleri söz konusu olabilir. Ama yine de kontrol ederek en azından gelişmelerini fotoğraflayacağım. Başarılı olursam 7 kokondan kaç yavrunun çıktığını öğrenecek, ortalama kaç günde çıktıkları hakkında bilgi sahibi olacağız ve ben de minik beyaz solucanlar olmadan yeni bir solucan topluluğu kurabilmiş olacağım. |
5 Eklenti(ler)
Kokonlardan yavruların çıkmasını değerlendirmişken, yavrulardan erişkinliğe kadar geçen dönemi anlamak adına, yine 29 Ağustos' ta, az çok aynı gelişim evresinde 19 yavru solucan ayırdım solucan kutusundan.
Eklenti 329075 Eklenti 329070 Ve kullanılmış hamster talaşı ve daha önce açıkta çürümeye bıraktığım bitkisel atıklardan hazırladığım ortama saldım. Tabi ki mukavva ve yumurta kabuğu ilavesi yaptım. Eklenti 329071 4 gün sonra bu sabah minik kabın hali buydu. Eklenti 329072 İlginç bir şekilde 4 günde pek fazla büyümüşler gibi geldi. Bunun sebebi besin bolluğu ve sayıca azlıkları olabileceği gibi, 19 solucandan ölenler olduysa onlarla beslenmiş olmaları da olabilir; sayım yapmadım. Eklenti 329074 Böyle büyümeye devam ederlerse erişkinliğe pek uzun zamanda erişmezler gibi görünüyor. Erişkin olmasalar bile makul boyutlara ulaşabilirler. Şimdilik bu kadar. Güzel ve ilginç gelişmelerle tekrar beraber olmak dileğiyle.. |
ilgi ile takipteyiz. :)))
|
Çok güzel anlatmışsın ellerine sağlık. Bende bodrum katta yapıcam, büyük çaplı bidonlarım hazır bodrum kat hazır sadece kırmızı solucanları tedarik etmek kalıyor. KPSS sınavına hazırlanmıstım 84 le atanamadım iş de yok parada. Hızlı bi şekilde iş aramaya başladım ilk aylığımla bu işe başlayacağım. Bodrum kat geniş ben biraz daha büyük ebatlarda çalışmayı düşünüyorum :)
|
Sayın eflone, az önce tv de bir bayanın bebeği için başladığı kompost olayının sonucunda koca bir tesise sahip olması yayınlandı. Açıkcası hem hayran oldum, hem de kıskandım:)
4m2 lik balkonda başlayan macerası, taleplere yatişemeyen bir tesise ulaşmış. Dinlemenizi isterdim. Saygılar. |
İçinizde sevgi ve işe atılma isteği uyandırsa ne mutlu ancak bahsettiğiniz programda çıkan bayan, benim solucanları temin ettiğim, kurduğu firma hakkında fikirlerimi de paylaştığım, zamanında telefonda gereksiz yere benimle kavga etmeye çalışmış bir insan. Programı izlemedim ama annemden bugün öğrendim, O da izlemiş ve sizin gibi beğenisini benimle paylaştı. Öncelikle programa katılan hanımefendi, benden çok daha fazla senedir bu işin içinde, ve baştan itibaren ticari düşündüğü için benden farklı tecrübelere sahip. Ancak aşırı derecede pahalı, adeta fahiş fiyata satarak elde ettiği gelirine rağmen olayı hala bebeği için yapması gibi basit duygu sömürülerine vurması benim geçtiğimiz senelerde kendisine duyduğum duyguların depreşmesine sebep oldu.
Söylediğim gibi programı izlemedim, annemin deyimiyle, çocuğunun alerjik bir bünyesi olduğu için organik üretime geçtiğini söylemiş. Bunun müşteri yelpazesini şifa aramak için o gübreyi bile yiyebilecek olan insanlara doğru açmaktan başka bir anlamı yoktur çünkü hemen herkes tarafından bilinir ki, astmatik kişilerde krizler bahar aylarında yoğunlaşır, bunun da temel sebebi havadaki polen yoğunluğundaki artıştır. Ve organik üretim doğru yapılırsa polen üretiminde de doğrudan bir artışı beraberinde getirecektir. Yani temelsiz iddiaları, solucan hakkında en ufak bilgisi bile olmayan halka, hala doymayan bir iştahla yedirmeye çalışmak, insanları bilgilendirmekten ziyade, sürdürülebilir yaşam fikrini bile tüketici sistemin elinde oyuncak etmekten başka bir şey değildir. Ve adeta fetişist bir şekilde solucanları öpmeye kalkışmak saçma ve tehlikeli olduğu kadar yanlış örnek de arz etmektedir. Çünkü forumda da bazı insanların düşündüğü gibi solucan dışkısı steril olmaktan öte, gübreler arasında mikrobik aktivitesi en yüksek gübreler arasındadır. İnsanlara ve çocuklara, bütün canlıları okşayarak illa da elleyerek öperek sevgi aşılamak, hayatı çizgi-filmleştirmekten başka bir çaba değildir ve bağışıklık sistemi bir miktar baskılanmış bir çocukta yapabileceği sonuçlar açısından vebal teşkil etmektedir. Daha uzun uzun paragraflarla neden 'aydınlanma'ların sabah programlarında adeta içinin boşaltılıp para kazandıran araçlara döndürüldüğünü anlatabilirim, ancak burada durup kendi yapmaya çalıştığım şeyi tekrar anlatarak konuyu şimdilik kapatmak istiyorum: Ben bu başlık altındaki dizide amatör ve konunun konuyu açtığı bir öğrenim sürecimin sonunda yaşadıklarımı elimden geldiğince bilinçlendirici bir biçimde paylaşmaya çalışıyorum. Her cevap diğerinden farklı bir konuya değiniyor ve bazı nadir olayları fotoğraflamak ve video kaydı yapmak suretiyle aktarmaya çalışıyorum. Bu işi ticari anlamda da yapacak olsaydım da, terasımdan tanesini 1 lira gibi fahiş fiyatlara sattığım solucanlarla nasıl zengin olduğumu anlatmak yerine sürdürülebilir tarım konusunda konuşmaya çalışır, yıllar önce bir şekilde öğrendiğim bilgileri yıllar içinde değiştirmeden satmak yerine Batı ülkelerinde,özellikle Amerika' da onlarca yıllık tarihi olan 'vermikültür'ü tanıtan kitapları belgeleri çevirmekle uğraşırdım. Sanal ve kurulu bir kütüphane kurar, 'database' oluşturmaya önem verirdim. Ve internet üzerinden zamanında güvenliksiz yaptığım alışverişlerde FATURA yollardım, kaçakçılık yapmazdım. Siz izleyip mutlu olduysanız sizin adınıza ben de mutlu oldum. Ancak ekran karşısında saçımı başımı yolmaktan başka bir işe yaramayacak bir konuşmayı dinlemeyi hiç istemezdim. Konuyu tekrar açıp kendimi ifade etmeme vesile olduğunuz için teşekkür ederim. Alıntı:
|
4 Eklenti(ler)
Bu sefer çok uzun bir aradan sonra merhaba. Bu sefer belki geri dönemeyebilirim dedim, okul yoğunluğundan eve bile 2-3 günde bir gelir olmuştum. Ancak oluşan küçük boşlukta hem yeni gelişmelerden, iyi kötü, haberdar edeyim istedim.
Öncelikle erişkinlik süresini inceleyeceğim mini kutudaki deney, zamansızlıktan dolayı sub-optimal hatta başarısız oldu. Çoğu zaman solucanlara verecek bir şeyler hazırlayacak zamanım olmadığı için kapaklarını açıp kapatmayla yetindim. Yine de bir ayı geçerek erişkin hale geldiler. Üreme yeteneklerini gösteren clitellumları çıksa da yer-besin problemleri sebebiyle üremediler. Daha doğrusu kokon arayacak zamanım olmadı, belki de çoktan kokon üretmeye başlamışlardır. Eklenti 352244 Bu fotoğraf deneyin 2. haftasında çekildi. Hamsterların dışkılarını aktif olarak vermeye başlamıştım. Ve bir gün içinde tamama yakın tüketiliyordu. Malesef iki hamster' ı da açıklayamadığım sebeplerle 2 hafta arayla kaybettim. Eklenti 352245 Planımın parçası olarak hamsterların idrarlarını yaptıkları kumda filtre ederek, bakteriyel çoğalma olmadan toprakla kavuşturdum. Koku sorunu yaşamadım. Ancak kemirgenlerimi kaybedince bunun gibi fotoğraflar çekemedim artık. Solucanlar preclitellate döneme bir buçuk ay sonunda girmişlerdi. Bu dönem clitellum' un, yani seksüel erişkinliğin göstergesi olan organ olmadan 'tubercula pubertatis' denen çıkıntıların oluştuğu dönem. Fotoğrafta çok iyi seçilmese de solucanın kafa kısmına yakın segmentlerde iki taraflı beyaz, 4-5 segmenti içine alan kabarıklık görülebilir. Eklenti 352246 Aynı dönemde oluşmaya başlayan clitellum. Eklenti 352247 |
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 20:41. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025