![]() |
|
|
![]() |
|
![]() |
Dış Bağlantılar | Konu Araçları | Mod Seç |
|
![]() |
#1 |
Ağaçsever
|
Son senenin yoğunluğundan dolayı bu sefer ara çok açıldı. O kadar ki, ne ben nerede kaldığımı hatırlıyorum, ne de hadiseleri güzelce özetleyebilecek durumdayım. Son yazdığımdan bu yana 2 mevsim değişti (her ne kadar Şubat ayı görünse de takvimde, bahar gibi ortalık). Solucanları yine eve almak zorunda kaldım. İlgisizlikten dolayı havalandıramadığım en küçük kutudaki solucanlar topluya yakın telef oldular.Mecburen en büyük kutuya aktardım. Bir güne tamamen çözündüler, bir iki segmenti çürümeyen solucanlar haftalarca gözüme takıldı kutuda sürünürken. Sanırım ölmediler, ve belki de rejenere olmuşlardır. Yanlış alışkanlıklardan dolayı anaerob olmuş kutu hakkında önceki yazdıklarıma şöyle bir baktım, birazdan farklı şeyler söyleyeceğim sanırım. Son giriyi yaptıktan sonra tekrar o kutuyu inceledim. Bir kez bir şeye müdahale ettiniz mi gerisi geliyor, kutudan bir miktar alıp bataklık yapma fikri aldıktan sonra arkaası geldi. Solucanları, bu sefer tamamen kurtarmam gerektiğini düşündüm . Tek tek aradım, bulduklarımı kenara topladım. Ve bir tane bile yavru sayılabilecek solucan yoktu, hepsi, üreme organları uygunsuzluktan kaybolmuş yetişkinlerdi ve sayıca 99 kadardılar. Kutuya ilk koyduğumda bile 100'den fazla, tahminen 120 kadardılar. Yani ortamda çoğalmak bir yana ölmüşlerdi, zar zor idare ediyorlardı belki de. ![]() Kutudan çıkan solucanlar eve girecekleri için temizlenmeleri gerekiyordu ![]() ![]() Solucanlar güçlü canlılar. O kadar elverişsiz ortama rağmen, hadi haksızlık etmeyelim, çok da elverişli olmayan ortama rağmen yaşayanlar sağlıklı görünüyordu. Yeni, büyük kutuya oluşturacağım ortamları o kadar ıslak olmasın diye mukavvalarının nemini oldukça az tutmaya çalıştım. Bir taraf tamamen mukavvadan oluşurken, beslenecekleri kısmı mukavva ve dengeli artıklardan oluşturacak şekilde diğer yarıda tuttum. Yeni ortamın fotoğrafı yok ama standart hale getirdiğim plastik dikdörtgen kutuyu ikiye böldüğümü düşünebilirsiniz. Solucanlardan arındırdığım, tam oluşmamış kompostu farklı yollarla kurutmayı denedim ancak kış aylarında pek başarılı olamadım. Ocak başı gibi içine bolca mukavva koyup en eski kutuya yaydım. Hala çok ıslaktı ve kokuyordu. ![]() Size de hep göstermek istemiştim, kompostun içindeki mukus çeşitlerinden olsa gerek, o kadar tutucu bir ortam ki sıva gibi böylece kalabiliyor. Ona bu özelliğini veren kompleks organik materyal suyu tutma özelliğini de daha önce fotoğrafta gösterdiğim gibi arttırıyor. Aynı zamanda bu yapının, uygulayacağınız veya ortamda bulunan inorganik maddeleri bünyesinde toplayıp yavaş salarak ideal bir katkı maddesi olacağını da öngörebilirsiniz. Kokuşmuş kabı yeni kapla değiştirince eskisine de normal işleyen kaptan bir miktar solucan ve hali hazırdaki komposttan ekledim. Kutular iyice birbirine girdi, kusura bakmayın ancak söylemek gerekirse diğer kutu gelişmeye devam eder nitelikte, kokonların yavruların ve erişkinlerin olduğu bir haldeydi. Artık ikisi büyük biri küçük 3 kutum vardı. Ve hepsini eve almıştım. Bir ay kadar evin de soğuk bir kısmında beklediler. Sıcak kalabilmek için hep grup halinde bulundular, kutuları ne zaman açsam onlarcası bir daire etrafında kenetliydiler. ![]() Sonunda aktif çalışmaları ve çoğalmalarını teşvik etmek için daha sıcak bir yere aldım. Evdeki süre içinde kötü koku veya solucan kaybı yaşamadım. Bu arada, forumda bahsetmediğim bir kapta yavru solucanları tutuyordum. Bu önceden kazandığım bir alışkanlık. Yirmi kadar solucanı da farklı bir ortama alıp orada büyütmeyi, kompostu kurutup değerlendirmeyi düşündüm. ![]() Küçük bir ortamda yaşadıkları için çıkardıkları da böyle küçük oldu haliyle. Gübreyi kurutup saklıyorum, henüz karşılaştırmalı olarak kullanıp test etme imkanım olmadı. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#2 |
Ağaçsever
|
Sınırlı ortamda üremenin de sınırlı olacağı bilindiği ve ana kutunun üremesini hızlandırmak için Ocak' ın ortasında bir yeni, büyük kutu daha eklemeyi düşündüm. Bu sefer de, çıkardığım dersle bir kısmını güvenli bir konaklama ve gerekirse kaçış yeri, diğer yanını aktif beslenme yeri olarak kullanacakları bir kutu hazırladım. Güvenli kısmı, diğer deneyimlerimden farklı olarak hindistan cevizi liflerinden oluşturdum. ![]() Diğer kısma ise, az miktarda nemlendirilmiş mukavvalara eklediğim, balkonda kullanıp biriktirdiğim peçeteler, hamsterlardan kalma idrar yapılmış kum, çürümeye bıraktığım hamster talaşı ve yenilmemiş yemleri, muz kabukları, kahve ve çay artıkları, bolca yumurta kabuğu koydum. C:N oranı ayarlamasam da dengeli oluşturmaya çalıştım göz kararı. Bu arada yumurta kabuklarına parantez açmak isterim: koyduğunuz kabukların hemen çözünmesini beklemeyin, belki de çözünüp, tamamen kullanılabilir hale gelmesi yılları bulacak. Kompostunuzdan çay yaparsanız dipte her zaman katman olarak ufalanmış kabukları göreceksiniz. Ancak belirli bir kısmının solucan metabolizmasından geçip komposta ve solucanın bünyesine geçtiğine şüphe yok. Her neyse, ortamı oluşturduktan sonra tamamı erişkinlerden oluşan 100 kadar solucan topladım ve beyaz solucanlardan arındırmak için bu sefer çok daha titiz yıkadım. ![]() Son halleri bu olmasa da şimdiden yıkama suyunda beyaz solucan bulunmuyordu. Beyaz solucan istemememdeki sebebi de açıklamam gerekiyor. Öncelikle beyaz solucanların sayıca çok artmasında asiditenin rolü olabileceğini kabul etsem de, ortamda olmalarının yalnızca asitliğe bağlı olduğunu kesinlikle düşünmüyorum. Bunu daha önce yaptığım pH çalışmalarııyla bir nebze ispatladığımı düşünüyorum. Onları sistemde istemeyişimin temel nedeni, gübreyi son tahlilde kullanmak istediğim zaman eleyip saklamak, gerekirse kurutmak istiyorum. Bu esnada da tamamına yakın solucan öleceğinden, durduk yere canlı öldürmekten kaçınıyorum. Solucan gübresini de direkt olarak toprağa vermeyi, evde bu işleri yürüten biri olarak pek istemiyorum. Çünkü solucan gübresi mikrobiyel anlamda ve canlı çeşitliliği olarak zengin bir gübre. Ancak evimin kaldırabileceği maksimum bir epitop var. Bazı minik böcekleri kaldıramayabiliyor ![]() ![]() Solucanları yeni yerlerine koyup, blok hallerinden kurtulup tek başlarına dolaşmayı teşvik için floresan altında bir müddet beklettim. Yeni kutu oluştururken önemli bir noktanın da bu olduğunu düşünüyorum. Eski yerlerinden direkt olarak yeni ortama alınanlarda değil de, benim gibi tek tek alınıp yıkanıp, koruyucu mukus tabakasından ayrılan ve bu arada önemli derecede fiziksel travmaya maruz kalan ve adeta top haline gelen solucanlar, yeni yerlerinde hemen kıvrılıp başka yerlere ilerlemiyorlar. Çoğu bitkinlikten veya başka bir nedenle olduğu yerde kalıyor. O zaman da kalabalık bir halde ve koruyucu tabakalardan ayrı, belki de yaralanmış durumda kendi ölümlerine zemin hazırlayabiliyorlar. Belki de büyük felaketin altında yatan bir sebep de buydu. Çünkü solucanları ölü olarak bulduğum 'o bir gün sonra'da grup halinde ölümler vardı, tek tek kutu geneline yayılmış bir ölme şekli değildi. Bu arada bir önce hazırladığım kutu gayet iyi ilerliyor, bir kokon bile bulamadığım ortamlarından yeni ortamlarına geçen solucanlar clitellumlarını tekrar oluşturup çiftleşiyorlardı. Son yeni kutuyu yaptıktan 2 gün sonra yine çok demonstratif bir görüntü yakaladım: ![]() E.fetida çiftleşmesi Videoda daha yakın çekimden, clitellumların diğer solucanın üzerine taşıp onu kayrayacak şekilde nasıl uzadığı görülebilir. Daha önce fotoğraftan görmüş olabilirsiniz, ancak clitellumun yaptığı bu uzanımın bir bilgi olarak bile her hangi bir yerde görmüş olmanız pek mümkün olmasa gerek. Ben de ilk kez şahit oldum çünkü. Birkaç gün önce kutuyu baştan aşağı havalandırıp inceledim, en kaba bakışta bile onlarca kokon saydım. Ve sıfır yavru olarak başlayan kutuda birkaç haftalık yavru solucanlar belirmeye başladı. Bu da, ortam şartlarının üremeye ne kadar önemli bir katkı yaptığının kemik kanıtı olarak karşımıza çıkıyor. Arada geçen zamanda, doluluğu yüzde elliyi geçen ana kutu, atık fazlalığından hafifçe kokmaya başladı. Temel sorumlusu havalandırmanın sadece tepeden yapılıyor olması ve daha önemlisi sisteme eklenen suyun çok az bir kısmının sistemi terk etmesiydi. O yüzden kabın altına iki defa mukavva koydum, saatler içinde tamamen ıslandıklarına şahit oldum. Kokmayı bu derecede sulu ortamlarda engellemek çok zor olsa gerek. O yüzden yeni oluşturduğum kutulara asla ekstra su eklemedim. atık eklenecekse de yüzeye bırakıp ıslanmasını, olmuyorsa derine gömerek gerekli neme ulaşmasını bekledim. Sık fısfıslamak da kokuşma için bir tetikleyici. Tabi benim yaptığım gibi kapalı ortamda, yoğun hava sirkülasyonu ve buharlaşmanın teşvik edilmediği koşullarda yapılan çalışmadan bahsediyorum. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#3 |
Ağaçsever
|
Bu arada yılbaşı gibi dinlenme ve kurumaya koyduğum eski kompostu, havaların ısınması ve balkona vuran direkt güneş ışığıyla kurutmaya başladım. Sonra dairesel kutudan çıkarıp; standart kutuya alıp, parçalara ayırıp, kurumayı hızlandırdım. Koku kurudukça yok oldu, tabi minik beyaz solucanlar da.. Ölmeden yakaladıklarımı sinekkapanlara verdim, bitkinin de işine yaradı. ![]() Yeterince parçalayınca eklediğim mukavvaların ayrışmaktan çok uzak olduğunu görebildim. Zaten kış mevsiminde böyle bir şey de beklemiyordum. Tabi ki solucanların ayrışmaya yaptıkları katkıyı da göstermiş oldu bir nebze. ![]() Yeterince parçalayabildiklerimi elekten geçirince ortaya bu güzel görünüşlü gübre çıktı. Standart büyüklükte partiküller pürüzsüz bir yumuşaklık sağlıyorlardı, dokunmadan edemedim ![]() ![]() Solucan gübresiyle ilk tanışmamı sağlayan numuneyi iki seneye yakındır tamamen kullanmadım. Arada hep kıyaslama için kullanırım. İki ürün kıyaslanınca benim üretimimin daha kahverengi olduğu ortaya çıktı. Karbon oranının yüksek olduğuna mı delalet eder emin değilim ancak renginden memnun olduğumu, görünüş olarak verimli olduğunu söyleyebilirim. Diğer giride fotoğrafı olan kompost da siyahtı, bu ise kahverengi. İleriki dönemlerde ikisinin karşılaştırmalı deneylerini yaparsam paylaşırım. Çünkü iki kompost da kullanılmadan bekliyor. Gelişmelerle, belki bu sefer daha uzun bir zaman sonra görüşmek üzere. Umarım hepiniz yaptığınız işlerde uzun dönemde başarılı olursunuz. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
Etiketler |
balkon, çiçek, eisenia fetida, kompost, solucan |
|
|