![]() |
Güler Abla,
saynur öztürk gibi düşünenlerin sitemizde çoğunlukta olduğunu düşünmek isterim. Sizler faydalı olabilmek için uğraşıyorsunuz. Bizlerde faydalanıyoruz. Tekrar tekrar teşekkürler. |
İyi ki varlar...
Mühim değerler... |
|
Merak ettim;
-de, -da ekinin (ismin hali ve dahi anlamında) yanlış yazılıpta, anlam kayması olan bir cümle var mı bildiğiniz? Demek istiyorum ki; aslında "dahi" anlamında yazılmak istenipte, birleşik yazıldığı için ismin -de halini alarak, anlamı değişen bir cümle biliyor musunuz? (ya da tersi?) |
"Evde yıkıldı kaldı"
"Ev de yıkıldı kaldı" Yeterli mi, başka örnek ister misiniz? |
Cümle büyük harfle başlamayınca da anlam yanlışı olmuyor. Soru takılarını ayrı yazmazsanız da...
Alıntı:
Doğrusu: yazılmak istenip de Yani ne yapalım? |
Sevgili malina; Türkçemize gösterdiğiniz özen için sonsuz teşekkürler, iyi ki varsınız.
|
Ben; yeni üyelerdenim. Türkçeyi doğru kullanmak konusunda özen göstermeye çalışıyorum. Ancak bilgisayarı kendi kendime öğrendiğim için biraz zorlanıyorum yazmakta. Türkçemizin doğru kullanımına özen gösteren site yönetimine ve buna dikkat eden üyelerimize teşekkür ediyorum.
|
Alıntı:
Türkçe'ye ve yazım kurallarına elimden geldiğince uymaya özen gösteririm. Bir an düşündüm; bu -de -da ekinini yazımının neden ayrı olması gerektiğini? Konuşurken "vurgu" ile anlamı verebiliyoruz ama yazımda bu vurguyu tipografik özellikler dışında belirtmemek nasıl bir yanlışa sebep olabilir diye sordum kendi kendime. Cevabınız yeterli. Ciddi bir anlam kayması söz konusu olabiliyor. Bu güne kadar karşılaşmamıştım böyle bir örnek ile. Sayenizde birşey öğrenmiş oldum. Teşekkür ederim. |
Alıntı:
ama sorunuzun nedenini veya anlamını anlayamadım. |
"Anlam yanlışı olmuyor, öyleyse de/da'yı ayrı yazmasak da olabilir mi?" demek istemediniz mi?
|
Yıldızlı ifade bulunmayan hatalı yazılarda görünmüyor değil, çok üzücü bir durum.
Örnek, Alıntı:
|
Hata yapılabilir ama düzeltme gibi bir imkan varken bu konuda ısrarcı olunmamalı.
|
mtuncer54 izninizle tartışmaya katılmak istiyorum.
Verdiğiniz örnek bana Hz.Musa'nın bir yanlışı düzelttiği söylenceyi hatırlattı. Yanlış yapan kişi o kadar çok utanır ki, yanlış uyguladığı ibadetten vaz geçer. Bunun üzerine Tanrısı Musa'ya kızar: Bana inanan birini nasıl ürkütürsün? Alıntı yaptığınız ileti sahibi birkaç bölüme cesurca yazıyor. Türkçe, konuşulduğu gibi yazılan ender dillerdendir. Kimi kişiler yerel söyleyişleri ile yazar, ortaya verdiğiniz örnek çıkar. O arkadaşımız için yazdığı doğrudur haberi olsa çok şaşırırdı, tartışmaya örnek olduğu için. Oysa burada tartışılan başka bir şey: Bildiği halde kuralları eğmek, ters yüz etmek. Kimsenin buna hakkı yoktur. Perihan Mağden gibi ünlü bir yazar olursunuz, size ait gazete köşesinde istediğiniz çevirmeyi yaparsınız. Okurlarınız da bellidir. Kimse kimseyi kınamaz. Çünkü yazar "bu benim üslubum" demektedir. Saygılarımla... |
Ben bir kaç uyardım ama ısrarla aynı tarz yazmaya devam edince, üşeniyor mu? umursamıyor mu? anlayamadım.
Bemim rastladığım cümledeki ifade "eyer varsa bende isterim" gibi bir şeydi. Bu at eyeri şeklinde anlaşılıyor, doğrusu "eğer" diye yazdım. İki gün uyarı mesajım durmasına rağmen düzeltmemiş. Ya da hakikaten ne yazdığının farkında değil. |
Sevim4
Alıntı:
|
Berduray bu örnek üzerinden gidince, saplanıp kalacağız gibi görünüyor.
Geçen yıl Hatay'dan bir öneri almıştım. Öneri sahibi elinde birkaç dizi film konusu olduğunu ve senarist aradığını duyurmuştu. Talebim üzerine önce telefonda konuştuk, bir şey anlayamadım söylediklerinden. Yazarak, MSN üzerinden anlaşmayı denedik, daha kötü oldu. Çünkü öneri sahibi Arap kökenliydi ve Türkçesi sağlıklı değildi. Büyük bir olasılıkla erken yaşta evlenmiş bir hanımefendiydi(bana göre), dolayısyla eğitim eksikliği de vardı. Bir ses kayıt cihazıyla Hatay'a gitmek en doğru şey olacaktı. Fiyatta anlaşamadığımız için yarım kaldı o iş. Kısacası bu Türkiye gerçeği. Konu, bilip de yanlış yapılması... Tehlikeli olan o, diye düşünüyorum. |
Alıntı:
|
kelimeleri yerinde kullanırsak daha anlaşılır olacağına inanıyorum....
|
Alıntı:
Eğer bazı kurallar varsa, bu kurallarda yöneticiler tarafından tekrar tekrar üstüne basa basa dile getiriliyorsa fazla söze hacet yok. Kişiye hatasını düzeltmesi için imkan verilmiş ayrıca her yazdığımızı mesaj olarak yollayacağız diye bir kaide yok bence, yazdıklarımızı okumalı,düşünmeli sonra tekrar hatalı sözcükler bulunup bulunmadığına bakılmalıyız, bu forum çöp tenekesi tarzı bir forum değil, her ağızımızdan çıkanı da mesaj yazıp yollamak hoş bir davranış değil, ben kişisel anlamda kimseyle bu konularda söz savaşına girecek değilim, kimseninde avukatlığını yapmak benim haddim değil, benim amacım göstermiş olduğum titizliği sizinde, Ahmet beyinde, mehmet beyinde, Ayşe hanımında dikkat etmesidir. Kişi bazında şu kişi hatalıymış, şu şöyle yazmış onun yazdıkları imla kurallarına aykırıymış şeklinde kimsenin eksiklikleriyle uğraşmak benim görevim değildir, ama ben eğer zaman ayırıp hatamı düzeltmeye çalışıyorsam seninde gereken özeni göstermen gerekir, gücenilecek sıkılacak bir durum yoktur. |
Sayın Hassoman emin değilsiniz ki "sanırım" demişsiniz. İnsanlar "eleştiriye açığım "derler ama eleştirilmekten hoşlanmazlar. Kişi kırılgan bir yapıya sahipse hele daha özenli olmak gerekir. Yine yazıyorum. Amaç bu yanlış söyleyişler değil, Türkçenin kurallarına uyulmasıdır.
Yani beni çileden çıkaran "***,****" gibi uydurmalar. Arapçada sesli harf yoktur ama işaretler vardır onların yerine geçecek. Bu sözcüklerde o da yok. Bir gazete başlığı:*** Erdoğan... Araya hangi ünlü harfleri koyalım? |
Yıldızlar
Alıntı:
|
Alıntı:
Ben de yasak kelimeleri yazamıyorum :) Alıntı:
|
Malina yanıtınız çok hoş:=))
Sözcükler: s l m m r h b t ş k |
1 Eklenti(ler)
Alıntı:
|
Eskiden, yani bizim zamanımızda olsaydı o öğrenci daha çok çaba gösterebilir, böylece kendini gelişririrdi. Ama şimdiki gençler daha çok çaba göstermek yerine daha çok tepki göstermeyi biliyorlar.
|
Bu düşüncenize ben de katılıyorum.
|
Sevgili Hassoman, beni güldürdünüz...Allah iyiliğinizi versin:))
Bence o kadar tepki vereceklerine, dönüp yıldızlanan kelimelerini düzeltseler ya. Bu sayede onlar düzgün yazmayı öğrenecekler, bizler de burada ne yazmış diye düşünmekten kurtulacağız. |
Güzel Türkçemizin Seyir Defteri
Yıl: 1967 "Karşıma âniden çıkınca ziyâdesiyle şaşakaldım ve çok mütehassis oldum... Nasil bir edâ takınacağıma hüküm veremedim, âdetâ vecde geldim. Buna mukâbil az bir müddet sonra kendimi toparlar gibi oldum. Cemâlinde beni fevkalâde rahatlatan bir tebessüm vardı... Üstümü başımı toparladım, kendimden emin bir sesle: 'Akşam-ı şerifleriniz hayrolsun' dedim..." Yıl: 1977 "Karşıma birdenbire çıkınca çok şaşırdım ve hislendim.. Ne yapacağıma karar veremedim. heyecandan ayaklarım titredi. Ama çok geçmeden kendime gelir gibi oldum, yüzünde beni rahatlatan bir gülümseme vardı.. Üstüme çeki düzen verdim. kendimden emin bir sesle: 'iyi akşamlar' dedim.." Yıl: 1987 "Karşıma âniden çıkınca fevkalâde şaşırdım ve duygulandım.. . Nitekim ne yapacağıma hüküm veremedim, heyecandan ayaklarım titredi. Amma ve lâkin kısa bir süre sonra kendime gelir gibi oldum. Yüzünde beni ferahlatan bir gülümseme vardı. Üstüme çeki düzen verdim, kendimden emin bir sesle 'Hayırlı akşamlar' dedim.." Yıl 1997 "Karşıma birdenbire çıkınca çok şaşırdım ve duygulandım.. . Fena halde kal geldi yani.. Ama bu iş bizi bozar dedim. Baktım o da bana bakıyor, bu iş tamamdır dedim... Manitayı tavlamak için doğruldum, artistik bir sesle 'selam' dedim.." Yıl: 2007 "Abi onu karşımda öyle görünce çüş falan oldum yani ve duygu durumum kabardı... Oğlum bu is bizi kasar dedim, fena göçeriz dedim, enjoy durumları yani... Ama concon muyum ki ben, baktım ki o da bana kesik.. Sarıl oğlum dedim, bu manita senin... 'Hav ar yu yavrum?'' |
Alıntı:
Alıntı:
Neden, niçin, niye? |
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 02:44. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025