agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Agaclar.net Kullanıcı Hizmetleri > SIK SORULAN SORULAR / FORUM KULLANMA KILAVUZU
(https)




Beğeni Düzeni591Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 09-09-2006, 13:03   #1
Ağaç Dostu
 
aybala's Avatar
 
Giriş Tarihi: 15-10-2004
Şehir: İstanbul-Maltepe
Mesajlar: 6,826
Galeri: 574
Bazen,

Ne yapayım değil de na'pim!?
Ne haber yerine na'ber?
Dağılın yerine da'aalın!

gibi vurgular da yapıyorum

Sanırım dikkat edilecek nokta, belirlenmiş bir işareti kurallarına riayet etmek. Kurallar zaman içinde pratik kullanıma göre yenileniyordur. Kuralları ihtiyaçların belirlediğine ben de katılıyorum. Yanlış bilmiyorsam imla işaretlerinin yanlış kullanımı ile ilgili bir kanuni müeyyide zaten yok.

aybala Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-09-2006, 14:02   #2
Ağaç Dostu
 
hasan42's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-11-2005
Şehir: Konya
Mesajlar: 517
Galeri: 112
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi aybala
Yanlış bilmiyorsam imla işaretlerinin yanlış kullanımı ile ilgili bir kanuni müeyyide zaten yok.
Bu sitede bundan emin değilim.

hasan42 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-09-2006, 14:18   #3
n/a
 
Giriş Tarihi: 08-08-2006
Şehir: -
Mesajlar: 103
Galeri: 133
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi backyard
( ... ) çünkü bir dil ancak ona hakim olduğumuzda zenginleşir
Bana göre ise, bir dil ancak ve ancak yazarak gelişir.

Shakespeare ‘in, İngilizce’ye kazandırdığı bir çok kelime var. Peki ya bizde?

İngilizce ‘deki kelime sayısı 300.000 dolaylarında gezinirken, Shakespeare ‘in kendi üretmiş olduğu kelimelere kucak açabiliyor.


Bizde ise bu kural tam tersi doğrultuda, dili kısırlaştırıp, güdükleştirme üzerine kurulu bir '' düzen '' işliyor.

Burada, cevabı oldukça basit olan bazı sorular sorabiliriz:

Niçin dünyaca tanınmış bir yazar çıkarmıyoruz?

Neden Yaşar Kemal dünyaca tanınan bir yazar olamıyor? O anlatım gücüne rağmen, neden tanınırlığı az?

Cevap çok basit: Dil fakir.

Bunun ülke politikası ile ilgisi de var; lakin, birincil sebep dilin fakir olması.

Söylentilere göre, Türkçe ‘de otuz bin kelime var. Lakin, bana pek inandırıcı gelmiyor. Benim nazarımda, on bin kelime ya var, ya yok. Bu ‘’ on bin ‘’ kelime içerisinden Arapça ve Farsça kelimeleri de çıkarırsak, elde kalır üç – beş bin kelime.

Yaşar Kemal, bir röportajında şöyle söylüyordu:

‘’ Düşündüğünü anlatabilmek için en sıcak, en yürekten, sevgi dolu bir dil gerek. Dilin kalıplaşmışı hem çok tehlikeli, hem de bulunmaz bir ustalıktır. Kimi sözcükler çok kullanılmış, pörsümüştür. O sözcüğün dirilmesi, özsel gücüne kavuşması için yaratıcı söz ustasının eline geçmesi gerek. Bizdeki kötü sinema Türkçe’si birçok sözcüğü kullanılmaz hale getirdi, öldürdü. Bu ölü sözcükler, eski görkemine varmak için ustalarını bekliyor. Bir usta, fersudeleşmiş her sözcüğü alır, taptaze yapar, yerine koyar. ‘’
Yaşar Kemal ile Söyleşi / Feridun Andaç


Yukarıdaki yazıdan şunu anlıyorum:

Yazar artık, yazı eylemini ikinci plana atıp, eski kelimeleri gün yüzüne çıkarmak için uğraşıyor.

Peki ne için?

Dilin zenginleşmesini sağlayıp, dolaylı olarak da anlatımını zenginleştirmek için.

Ki Yaşar Kemal, bazı sanat çevrelerine göre, anlatım zenginliği olarak Homeros ‘tan sonra, ikinci sırayı alır.

‘’ Dil faşistliği ‘’ konusunda ise, ismi, Yaşar Kemal ‘den önce gelecek başka birini tanımam.



Alıntı:
Virgülsüz konuşabiliyoruz da neden virgülsüz yazamıyalım hele Türkçe öyle güzel öyle geniş olanaklı bir dil ki yalnız virgül değil nokta bile kullanmadan insan biraz özen gösterirse meramını rahatça anlatabilir

sözcüklerin tümcedeki yerlerini değiştirerek vurgulamaları bile belirleyebilir

halk şiirinde virgül de nokta da satır başlarında büyük harf de yoktur ama her dize kolayca anlaşılır.
Sayın Ecevit ‘in dediği gibi, halk şiirinde noktalama işaretleri olmamasına karşın, şiirde anlatılmak istenen duygu ve düşünce anlaşılmaktadır. Lakin, şiir ile nesir arasındaki farklar?

Şiirde noktalama işareti kullanılmaması, pek ( hiç ) sorun olmayabilir.

Düz yazıda noktalama işareti kullanılmaması ise, okuyucu için büyük bir sorundur. Hele ki, yazı sesli olarak okunuyorsa...

Ayrıca, bazı anlam karmaşalarına da yol açacağı gün gibi ortada.

Bir de, acaba ‘’ yazamıyalım ‘’ mı olacak, yoksa ‘’ yazamayalım ‘’ mı?

...

Bazıları, dilin yaşayan bir varlık olduğunu anlamalı; masa başında bir dil üretilemeyeceğini öğrenmeli; dilin hiçbir yere gitmeyeceğini, gitse bile konuşmamaktan, yazmamaktan gideceğini öğrenmeli vs. vs.

Dünya üzerinde en yaygınlaşan ‘’ yapma dil ‘’ Esperanto ‘dur. Bir rivayete göre, dünyada 1.6 milyon kişi bu dili konuşabilmektedir.

Esperanto ‘nun ‘’ icadı ‘’nın üzerinden bir asırdan fazla zaman geçmesine rağmen, halen tanınırlılığı yoktur.

Buradan da anlaşıldığı üzere, masa başında dil üretilmez / üretilemez.

Bu konuların çetrefil yahut muallakta olmasının bir nedeni de, herkesin bu konu üzerinde ( kati suretle ) bir bilgisinin olması ve konuya hakim bir kişinin çıkıp, ‘’ Bunun doğrusu budur! ‘’ dememesidir.

Konu üzerinde uzmanlaşmış ve konuya hakim kişilerin ‘’ gerekli ‘’ açıklamaları yapmaması sonucu, meydan Sayın Ecevit ‘e, bana ve benim gibilere kalmıştır.


Konunun biraz dışarılarında seyredeceğim ama, şunları söylemeden de edemeyeceğim:

Hakkı Devrim, köşesinde dilin ‘’ doğru ‘’ kullanılmasına yönelik bazı yazılar yazıyor. Lakin, iş yazı yazmaya gelince, işin hiç de göründüğü gibi olmadığı ortaya çıkıyor. ( Hakkı Devrim ‘i beğensem de, bu konulara hakim olduğunu sanmıyorum. Çünkü, ne dil bilimi, ne de fonetik üzerine ihtisas yapmadığını biliyorum. İlla ki, ihtisas yapmak gerekmez ama... )

‘’ Dil elden gidiyor ‘’ diye nutuk atanların, bu konu üzerine kitaplar yazanların, iki kelimeyi bir araya getiremeyip, taş çatlasa 200 kelime ile konuştuklarına şahit olduktan sonra, bu konu hakkında kimin bilgi sahibi olduğu ( benim için ) tam bir muamma.

Bana göre, ufak tefek hataların pek önemli yok. Bir yazıda, düşünce ve duygu yazıyı oluşturan öğelerin yüzde ellisini oluşturuyorsa, imla ve noktalama da diğer yüzde ellisini oluşturuyor.

Şuana kadar okuduğum ve takip ettiğim kadarı ile, yüzde yüze en yakın isim Çetin Altan.

Çetin Altan dedim de, aylar önce okuduğum ve zihnimin aydınlık yanında kalan bir yazı aklıma geldi:

http://www.milliyet.com.tr/2005/04/01/yazar/altan.html

Saygılarımla...

Karga Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-09-2006, 14:38   #4
Ağaç Dostu
 
hasan42's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-11-2005
Şehir: Konya
Mesajlar: 517
Galeri: 112
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Karga

Söylentilere göre, Türkçe ‘de otuz bin kelime var. Lakin, bana pek inandırıcı gelmiyor. Benim nazarımda, on bin kelime ya var, ya yok. Bu ‘’ on bin ‘’ kelime içerisinden Arapça ve Farsça kelimeleri de çıkarırsak, elde kalır üç – beş bin kelime.
Söylentiler doğru değil Karga Kardeş. Türkçedeki kelime sayısı yüzbinin üzerinde.
http://tdk.org.tr/sozluk.html

hasan42 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-09-2006, 15:15   #5
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 25-07-2004
Şehir: Adana
Mesajlar: 3,563
Galeri: 270
okumak düşünmek kendini yazarak ifade etmek bunların hepsi işin içinde

rakamsal olarak ingilizce'nin ya da türkçe'nin kaç kelimeye sahip olduğunu bilemiyorum

ancak gündelik hayatta iki dilde de kullanılan kelimelerin çok az olduğunu biliyorum

ayrıca ilginç bazı şeyler öğrendim
belki farkında olmadığımız en azından benim farkında olmadığım bir konu türkçeyi oldukça iyi öğrenmiş bir arkadaşla sohbet ederken gündeme geldi

atasözlerinin zenginliği
her duruma uygun bir atasözümüz var ve bunlar hala kullanımda
ingilizce'de günlük konuşma dilinde kullanılan atasözleri neredeyse yok gibi
bu tespiti yapan kişiye her gün atasözü öğrettim

bazı kelimelerin türkçe karşılıkları yok bazılarının ise ingilizce karşılıkları
belki bunun da kültürle ilgisi vardır

bence yaşar kemal'in bahsettiği ölü kelimeler, eski kelimeler değil
anlatmak istediği ya da arzu ettiği, günlük konuşma dilinde derdimizi anlatmak için yetindiğimiz 100 kelimenin sayısını arttırmak

ve "yazamayalım"

backyard Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-09-2006, 15:42   #6
ağaç dostu
 
Giriş Tarihi: 10-01-2006
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 2,589
Galeri: 2
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Karga
Bana göre ise, bir dil ancak ve ancak yazarak gelişir.
Bir dil sadece yazarak gelişmez.
İngilizce'den bahsediyorsunuz.
Her yıl İngizlice sözlüğe yüzlerce kelime ekleniyor ve
bunun en önemli sebebi bilim.
Yani yapılan icatlar ve keşifler nedeniyle kelime türetiyorlar.
Eğer biz icat etmiş olsaydık bugün "çip" diye bir kelime
kullanıyor olmazdık.

Bir de anlamadığım nokta (/) işaretini
bilinçli olarak kullandığınızı söylemeniz,
(?) işareti ile ilgili düşüncenizle çelişiyor.
Yanılıyor muyum? [size bir imada bulunmuş da değilim ]

arsakay Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-09-2006, 18:23   #7
n/a
 
Giriş Tarihi: 08-08-2006
Şehir: -
Mesajlar: 103
Galeri: 133
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi arsakay
Bir dil sadece yazarak gelişmez.
İngilizce'den bahsediyorsunuz.
Her yıl İngizlice sözlüğe yüzlerce kelime ekleniyor ve
bunun en önemli sebebi bilim.
Yani yapılan icatlar ve keşifler nedeniyle kelime türetiyorlar.
Eğer biz icat etmiş olsaydık bugün "çip" diye bir kelime
kullanıyor olmazdık.
Hala ve inatla, bir dilin yazarak gelişeceğini söylüyorum.

Yazmaktan kastım; benim burada yazmam değil, yazı adamlarının yazması ve yazarken de dili zorlaması.

İngilizce sözlüğe eklenen o yüzlerce kelime yazıya aktarılmadığı zaman, zamanla yok olacaktır.

Yazı yoksa, dil yok.

Düşündüklerini, duygularını, gördüklerini vs. yazmamış / yazamamış toplulukların dilleri zamanla yok olmuştur. Bunun tarihte bir çok örneği var.

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi arsakay
Bir de anlamadığım nokta (/) işaretini
bilinçli olarak kullandığınızı söylemeniz,
(?) işareti ile ilgili düşüncenizle çelişiyor.
Yanılıyor muyum? [size bir imada bulunmuş da değilim ]
Taksim işaretini bilerek kullanıyorum. Yalan söylemek gibi bir gereksinmem yok ki yalan söyleyeyim.

Soru işareti konusunda kendimle çelişiyordum, bu doğru. Lakin, bir önceki sayfada gerekli düzenlemeyi yaptım. Artık çelişmiyorum.

Saygılarımla...

Not: Bu yazdığım yazılar, benim edna '' düşüncelerimden '' ibaret. Bu '' düşünceleri '' kimseye dayatmak gibi düşüncem asla yoktur. Herkes, ne yapması gerektiği konusunda özgürdür.

Karga Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-09-2006, 21:03   #8
ağaç dostu
 
Giriş Tarihi: 10-01-2006
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 2,589
Galeri: 2
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Karga
Hala ve inatla, bir dilin yazarak gelişeceğini söylüyorum.

Yazmaktan kastım; benim burada yazmam değil, yazı adamlarının yazması ve yazarken de dili zorlaması.

İngilizce sözlüğe eklenen o yüzlerce kelime yazıya aktarılmadığı zaman, zamanla yok olacaktır.

Doğru da çip kelimesini yazarlar değil
daha çok bilimadamları kullanıyor.
Ama inat olunca birşey diyemem tabi



Yazı yoksa, dil yok.

Düşündüklerini, duygularını, gördüklerini vs. yazmamış / yazamamış toplulukların dilleri zamanla yok olmuştur. Bunun tarihte bir çok örneği var.



Taksim işaretini bilerek kullanıyorum. Yalan söylemek gibi bir gereksinmem yok ki yalan söyleyeyim.

Yalan söylediğinizi iddia eden kim?

Soru işareti konusunda kendimle çelişiyordum, bu doğru. Lakin, bir önceki sayfada gerekli düzenlemeyi yaptım. Artık çelişmiyorum.

Tebrik ederim.


Saygılarımla...

Not: Bu yazdığım yazılar, benim edna '' düşüncelerimden '' ibaret. Bu '' düşünceleri '' kimseye dayatmak gibi düşüncem asla yoktur. Herkes, ne yapması gerektiği konusunda özgürdür.
Bu kondan sıkılmış olmam nedeniyle muhatab alınmadığım sürece
uzak durmaya karar verdim )))

arsakay Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-09-2006, 21:13   #9
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 18-08-2006
Şehir: İzmir
Mesajlar: 89
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi arsakay
Bir dil sadece yazarak gelişmez.
İngilizce'den bahsediyorsunuz.
Her yıl İngizlice sözlüğe yüzlerce kelime ekleniyor ve
bunun en önemli sebebi bilim.
Yani yapılan icatlar ve keşifler nedeniyle kelime türetiyorlar
.
Eğer biz icat etmiş olsaydık bugün "çip" diye bir kelime
kullanıyor olmazdık.

Bir de anlamadığım nokta (/) işaretini
bilinçli olarak kullandığınızı söylemeniz,
(?) işareti ile ilgili düşüncenizle çelişiyor.
Yanılıyor muyum? [size bir imada bulunmuş da değilim ]

Yorum içinde yorum... İşte budur...

Bu konu Türkçe'nin iyi ve doğru kullanımından ziyade bir sohbet ortamına dönüştü...

Aslına bakar isek, bir yerde iyi de oldu...

Böylelikle üyelerıin birbiriyle bir şekilde kaynaşmasına ve Türkçe'yi doğru kullanmasına bir vesile oluyor...

Yanılmıyorsam, benim de ilk yorumum Bu konu başlığına idi...

Devam, devam...


ReaL Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-09-2008, 04:26   #10
Yeni Üye
 
i. fuat yenen's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-09-2008
Şehir: kocaeli
Mesajlar: 17
Galeri: 17
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi arsakay Mesajı Göster
Her yıl İngizlice sözlüğe yüzlerce kelime ekleniyor ve
bunun en önemli sebebi bilim.
Yani yapılan icatlar ve keşifler nedeniyle kelime türetiyorlar.
Eğer biz icat etmiş olsaydık bugün "çip" diye bir kelime
kullanıyor olmazdık.
Arsakay arkadaşın düşüncesine katılıyorum. yirminci yüzyılın TIP dili latince iken, bu yüzyılda TIP' ın dili ingilizce. Çünkü, TIP alanındaki bilimsel araştırma ve buluşlar A.B.D. ve İngiltere tarafından yapılıyor. Oysa amerikalılar ve ingilizler, Oxford ingilizcesi değil tarzan izgilizcesi denilen kaba saba bir ingilizce konuşuyorlar. Bir dili popüler ve zengin yapan bence bilimdir.


Düzenleyen i. fuat yenen : 27-09-2008 saat 04:28 Neden: hata
i. fuat yenen Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 17:50.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025