![]() |
|
|
|
|
|
#1 |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 04-09-2007
Şehir: Aydın
Mesajlar: 201
|
Sayın BALIKÇI, İlginiz için teşekkür ederim. Hoşbuldum gerçekten. Böyle sevecen ve ortak paylaşım alanı bu denli çok ve güzel bir Site bulduğum için sevinç duyuyorum. Olanaklar ve sağlığım elverdiği sürece burada olup katılmaya çalışacağım birlikteliklere. Sağlıklı, güzel yarınları yaşaması dileği ile tüm Dünyanın... selamlar. |
|
|
|
|
|
#2 | ||
|
agaclar.net
|
Alıntı:
Alıntı:
Fotoğraf Yarışmaları: Bir ağaca yerleşmiş ikinci bitki [Eylül 2007] Cevabının bulunması bu kadar kolay konularda bile başka bir yere ya da ilk mesaja bakmadan soru soran kişiler olarak, buraya bakmayı kim akıl edecek? Ayrıca üyenin biraz yazıp siteye alışmasını sağladıktan sonra yapacağımız uyarıya "Şimdiye kadar böyle yazıyordum, uyarmak şimdi mi aklınıza geldi" diye soranlara ne cevap vereceğiz? ![]() |
||
|
|
|
|
|
#3 |
|
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 07-09-2007
Şehir: izmir
Mesajlar: 17
|
Tüm forumlarda açık ortamlarda yapılan bu tür eleştiriler nedense hoş karşılanmıyor. Aynı yanlışı bir kaç kez yapan ya da diyelim ki mesaj sayısı artmaya başlayan arkadaşımızı moderator, yönetici arkadaşlar ve de gönüllü arkadaşlar özel mesaj yoluyla uyarabilir. Bu konu üzerinde özellikle durmamın nedeni, doğayı seven, yaşadığı gezegenin geleceğinden kaygı duyan duyarlı insanlar olarak o kadar azız ki, kimseyi yitirecek lüksümüz yok. Ve ağaclar.net gibi güzel insanların oluşturduğu bu sitenin film-şarkı paylaşım sitelerindan daha çok üyesi olması gerektiğine inanıyorum. Tartışarak ve değişik görüşlerin ortaya atılmasıyla daha güleryüzlü bir "sertlikte" Türkçemize sahip çıkabilme formülü bulabileceğimizden eminim. Sevgiyle kalın |
|
|
|
|
|
#4 |
|
Ağaç Dostu
|
Bu gerçekten iki ucu ateşli bir değnek haline geldi forumumuzda. Bilerek ve isteyerek değil ama msn ve telefon mesajları kaynaklı daha çok genç arkadaşlarımızın (ben kendi oğluma da tepki veriyorum bu konuda)kullandığı tuhaf dil benim fena halde gözümü ısırıyor. Genelde çok özenli ve kırmadan yapılmaya çalışılan uyarılar, öyle tepkiler(ki bazen gerçekten sabır taşıracak ölçüde) alıyor ki hayret ediyorum. Bu nasıl bir alınganlık ve eleştiri hazımsızlığı diye. Bu yaşımda ben, bana yapılan bir uyarıyı, kızsam dahi önce bir özeleştiri süzgecinden geçirmeye çalışıyorum. Sonra eğer haksızsam, susup oturmayı tercih ediyorum. Haklı olduğumda da bunu kavga yoluyla değil anlaşma yoluyla doğrulamaya çalışıyorum. Sonuçta bu forumda bir dostluğu yaşamak adına, kazanacak olan yine ben olacağım çünkü. Nedense bu gözardı edilip birden iş hakaretlere kadar vardırılıyor. Geçenlerde bunun çok somut bir örneği yaşandı. Sevgili Mine Hanım, gerçekten hiç elden bırakmadığı kibarlığıyla bir uyarı yaptı, yeni bir üyeye ve aldığı karşılık benim kanımı dondurdu. "Aman sanki çok mu önemli bir sitesiniz ne o öyle türkçe falan" gibi saçma sapan ve amacını aşmış garabetlikler vardı, şimdi tam hatırlayamasam da. Daha önceden de ilk üye olduğumda hasbelkader içine düştüğüm seviye yoksunu bir tartışma, günlerce özellerimize varana dek bizi rahatsız etti. Bu arada ben de yaşadığım bir iki olaydan söz etmek istiyorum bu konuda belki bir çözüm getirebiliriz diye. Önce bir üyemizden özelime bir yazı geldi ve sırf bu uyarılardan çekindiğinden mesaj yazamadığını iletti. Verdiğim küçücük bir cesaretle şimdi aramızda ama yazım kurallarına da dikkat ederek. Yine bir üyemize, hiç üzerime vazife değilken, uyarı almaması için özeline (çünkü kasıtlı yapmadığından emindim) ufak bir yazı yazdım. O da bana teşekkür ederek şimdi keyifle forumda yazılar yazıyor. Bu iki üye gerçekten üzerlerine düşeni yaptılar. Ama son yaşadığım bir olayda; çok genç bir üyemiz yine uyarı çekincesi ile foruma yazmak istemiyor. İki üç gündür çabalamalarıma karşın istemiyor. Bu üyenin çektiği çok güzel fotoğraflar var ve potansiyel olarak da önemli bir paylaşımcı olacak. Ama işte onları bana gönderiyor, forumdan çekiniyor. Ben başından bu yana herkesin uyarı yapmasını, çok doğru bulmadığımı söylemeliyim. Her ne kadar iyi niyetle olsa da tam bir konuda yazma eylemini yapmış bir yeni üyeye, herhangi birinin " seni şuraya davet ediyorum" türünden bir yazısı açık söylemek gerekirse konu doğru bile olsa (ki yüzde yüz doğru), ama bana hoş gelmiyor.İçimden ben olsam şimdi "hadi ya, sen kimsin derdim" diyorum. Ki sanıyorum tepkiler, biraz da bu yüzden oluyor. Bu işle ya sadece yöneticiler ilgilenmeli, ya da yöneticilerin işi başından aşkın ise; görevlendirilecek kişiler oluşturulmalı. Bu tepkiyi biraz daha azaltır gibime geliyor. |
|
|
|
|
|
#5 |
|
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 07-09-2007
Şehir: izmir
Mesajlar: 17
|
Nevsune hanım, çok güzel ifade etmişsiniz. Verdiğiniz örneklerde olduğu gibi özel mesaj yoluyla bilgilendirme yapılması ve de bu bilgilendirmelerin sadece belirli kişiler tarafından gerçekleştirilmesi daha olumlu bir hava yaratacaktır. Saygılarımla |
|
|
|
|
|
#6 |
|
Ağaç Dostu
|
Türkçe konusundaki agaclar.net'in tavrını çok önemli, saygıya değer buluyorum. Ancak kimi zaman başkalarına yapılan uyarıları okuduğumda açıkcası her iki taraf adına da rahatsız oluyorum. Buraya yolu düşen herkesin birdenbire düzgün Türkçe ile yazmasını beklemek doğru değil. Üstelik internet ortamında onaylamasak da alışılagelen kullanım böyle değil. Yeni gelene hoşgeldin tavrı sadece bir mesajla değil, yaptığı dil kullanım hatalarını bir süre görmezlikten gelerek de gösterilmeli. Herhangi bir toplulukta da böyle yapılmaz mı? Ekran başında tek kişi olsak da açık ve kalabalık bir topluluk içinde olduğumuzu hatırlamak gerek. Öncelikle kişinin siteyi tanımasına ve kendisini tanıtmasına fırsat verilip, siteyle/üyelerle iletişim kurduktan sonra uyarıya geçilmeli. Uyarı özel mesaj ile ya da -bazan yapıldığı gibi- mesaj cevaplanırken hatalar işaretlenerek de yapılabilir. |
|
|
|
|
|
#7 |
|
Ağaç Dostu
|
Sanıyorum, bir usul ve uslup tartışması yapıyoruz. Ama, savunulan, önerilen, yöntemi anlamakta zorluk çektiğimi itiraf etmeliyim. Sitenin var oluşu ile çelişen, bir yol veya yöntem savunuluyor, gibime geliyor. Şimdi, burada ne yapılıyor?, Ne yapılmaya çalışılıyor? sorularının cevabını önümüze koyup düşünelim. Sonra bir araştırma yapalım. Yapılan, Yapılmaya çalışılan, veya hedeflenen işler ile görevli hangi kurum ve kuruluşlar var? Bu kurum ve kuruluşlar varken, neden onların bu işleri yapmasını beklemiyoruz. Site'yle Forum'la uğraşmayıp keyfimize bakalım. Büyüklerimiz herşeyi bilir ve de gereğini yapabilir. Yapmıyorlarsa elbet bir hikmeti vardır. ![]() Bence, bu ülke, bu site, bu forum, bizim deyip sahip çıkalım. Yanlışlarımızı elbirliği ile düzeltelim. Eksiklerimizi birlikte giderelim. Ne dersiniz? Bu gün ve bu saat itibariyle 4,260 konuda, 142,816 adet mesaj yazılmış bulunuyor. Üye sayısı ise 19,528 kişi. Kanaatimce önerilerimizi, bu rakamları da gözönünde tutarak, bir daha gözden geçirmek zarureti var. Sevgi ve saygılar. Not: Bir üyenin imzasında şöyle bir alıntı var "Dünya; kötülük yapanlar yüzünden değil, seyirci kalıp hiç bir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir."-(Albert Einstein) Düzenleyen Yücel Özlem : 15-09-2007 saat 23:10 Neden: Not ilave etmek |
|
|
|
|
|
#8 |
|
Ağaç Dostu
|
Sevgili Yücel Bey Bir kaç ay önce sizinle Sarıkoz'da konuştuğumuz Birtanem olayını hatırlarsanız, Türkçe konusunda nasıl özen aradığımı ve uygulanmasını istediğimi de hatırlayacaksınız. Bu sitenin kuralları var ve sonuna kadar arkasındayım. Türkçeyi doğru kullanmanın, hepimizin önemli görevlerinden biri olduğunu her yerde savunuyorum. Zaten aldığım eğitim de bunu gerektiriyor. Bu işin bu yönünden baktığımdaki kısmı. Ama yine iddia ettiğim bir şey de var ki uyarı yapma konusunda, bu işin sonu yok. Yine geçmiş aylarda uyarılarla ilgili bazı yazışmaları hatırlıyorum. Birisi, bir başkasını Türkçe konusunda uyardı, O kişi de uyarıyı yazanın bir yanlışını bulup, sen de bunu düzelt yanıtını verdi. İşin kötüsü o son yazıyı yazanın da yeni yanlışları vardı . Şimdi o noktada dilbilgisini daha iyi bilen biri araya girse ne olacaktı? İş fazla büyümedi ama büyüyebilirdi de. Gereksiz tartışmalara da dönüşebilirdi. Beni bu tür olaylar rahatsız ediyor. Ama bu uyarıyı bir biçimde bir görevli yapsa sorun ortadan kalkacak.Ayrıca, çifte standart yapmadığımıza inanıyor musunuz? Gerçekten saygı duyduğumuz, sevdiğimiz, dostlukla yazıştığımız kişilere aynı uyarıyı yapmıyoruz. Ben size bunun yüzlerce örneğini bulup çıkarabilirim. Çünkü bu arada, o dostlukları yirtirme kaygısı da var. Ama yeni birine uyarı yapmak çok daha kolay ve görev geliyor bize. Bu yazdıklarınız biraz haksızlık olmuyor mu? Ben böyle bir şey mi savunuyorum (alın size sanal bir alınganlık şaka elbette )? Ben ellemeyeyim, banane mi diyorum? Elbette hayır. Benim anlatmak istediğim: herkes polisliğe soyunursa bu işin sonu gelmez. Aynen gerçek yaşamda olduğu gibi. Her şeyde, kural ve kural uygulayıcıları olması gerektiğine inanıyorum. Ama bu demek midir ki ben hiç bir şeyle ilgilenmeyeceğim. Sanal alem ne yazık ki bıçak sırtı. Yüzyüze olunmadan, gözlerinin içine bakmadan, tonlama, vurgulama yapmadan yazılanın anlamı yazık ki, bir anda değişme tehlikesinde. Ortada hiç bir şey yokken saçma tartışmalara düşmek heran olası.Dün toplantıda sevgili Mjgn (kendisi açıklamak ister düşüncesiyle söylemiyorum)'ın düşüncelerine sonuna kadar katılıyorum. Ben yanlış bir çözüm önermiş olabilirim. Ama bu tür güzel önerilerin de arkasında olacağım. Bu kadar nitelikli insanın bir araya geldiği bir sitede en doğru çözümler üretilebilecektir düşüncesindeyim. Sevgi ve saygılarımla efendim. |
|
|
|
|
|
#9 | |
|
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Ama bazen üyelerin yaptığı hatalar alıntı yapılıp buraya getiriliyor. Bana göre bu son derece yalnıştır. Yöneticiler gerekli yerlerde yanlış başlıklar açılmış veya yanlış konuya uygunsuz mesajlar yazılmış ise zaten bunlar için gerekli olanı uyguluyor. Fakat bunları yöneticilerin dışında başkalarının, ortak bir yerde toplayıp tartışmaya açması yalnıştır. Bende hatalar yapıyorum bu konuda ve şimdiye kadar aldığım ikazlar sonucunda bunları düzeltiyorum. Ama Nevsune Hanımın dediği söze büyük bir destek veriyorum " herkes polisliğe soyunursa bu işin sonu gelmez". Bunlar benim şahsi fikirlerimdir, şayet birilerini kırdıysam affola.... |
|
|
|
|
|
|
#10 | |
|
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Sevgili Sebahattin Bey, bunun hangisi doğru. Ya da bu ikisi, birbiri ile çelişmiyor mu? Anlamak için soruyorum. Lütfen yardım edebilir misiniz? |
|
|
|
|
|
|
#11 |
|
Ağaç Dostu
|
Nevsune Hanım, Efendim, ben herkese aynı davranmaya çalışıyorum. Kurallar sözkonusu olunca burada veya başka yerde, kişinin kimliği, bana yakınlık derecesi, sosyal konumu fark etmez. Türkçe konusunda, sitede kimse yanlış yapmıyor mu? Yapıyor. Ben de yapıyorum. Herkes yapabilir. Herkesi uyarıyor muyum? Hayır. Bazı kuralları hatırlattığım ve yanlışlarını işaret ettiğim kimseleri nasıl seçiyorum. Anlatayım. Bunların çoğu tanıdığım kimselerdir. Geçenlerde çok sevdiğim ve saygı duyduğum bir üyeye bir harf için özel mesaj yazdım. Çünkü, yazılarını, imrenerek takip ediyorum. Kusursuz yazmasına o kadar alışmıştım ki; bir harfin bile yanlış olması, beni rahatsız etti. Sizin yazılarınızı da aynı zevkle okuyorum. Yazılarınızda bu alıştığım güzelliğe yakışmayan bir şey görürsem, bunu size de bildireceğimden şüpheniz olmasın. İşin uzmanı olarak, sizin de bana tavsiyeleriniz olusa, bunu kendim için bir ayrıcalık kabul ederim Tanımadığım kimselere bir tavsiyede bulunacak isem önce tanımaya çalışıyorum. Yazdığı kişisel bilgileri okuyorum. Sonra yazdığı yazıları okuyorum. Kurallardan haberdar olmadığı veya dikkat etmediği için yanlış yaptığı, kanaatine varırsam bilgilendiirmeye veya uyarıda bulunmaya çalışıyorum. Doğrusu, söylenenleri anlayabileceğinden şüphe duyduğum ya da ortalığı karıştırmak için kasıtlı kural ihlali yaptığını düşündüğüm kimselerle muhatap olmamaya da özen gösteriyorum. Kasdettiğiniz bu ise bence bu çifte standart değil. Çünkü ben üye olarak, bir başka üyeyi, benimle eşit bir birey olduğu ve en az benim kadar iyiniyetli olduğuna inandığım için uyarıyorum. Ben, sizin dediğiniz gibi, dediğiniz gerekçelerle, farklı davranmayı becerebilse idim; burada sizinle tartışmazdım. Öyle değil mi? Bir kaç gün önce, bir üye tarafından, farklı davranmadığım için eleştirildim. Olaya, çözümsüz bir mesele gibi bakmıyorum. Bir çok hal çareleri vardır. Ancak, bunlardan hangisinin nasıl ve kim tarafından uygulandığı bence çok önemli. Demokrasi üzerine başlayan sohbetlerin, kuvvetli lider ihtiyacı ifade edilerek sonlandırılması beni hep hüzünlendirmiştir. Önemli gördüğüm kural ihlalleri konusunda bazı uyarılar yapıyorum. Başka bazı üyelerin de yaptığını görüyorum. Ben de uyarılar alıyorum. Bana hitaben yazılan her yazıya da kızıp bağırıp çağırmadan, becerebildiğim ölçüde, nezaketle cevap vermeye çalışıyorum. Tabii cevap vermeden önce dönüp kendime bakıyorum. Yanlışım varsa düzeltiyorum. Yanlışımı gösteren kişiye teşekkür ediyorum. İcabediyorsa özür de diliyorum. Önceki yazımda (şakacıktan da olsa) sizin alınmaznıza neden olcak bir ifadem olmuş ise sizden de özür dilerim. Bu konuya en az benim kadar önem verdiğinizi, ayrıca da konu hakkında, benden daha yetkili olduğunuzu biliyorum. Ben de sevgi ve saygılarımı sunuyorum |
|
|
|
|
|
#12 |
|
Ağaç Dostu
|
Yücel Bey bakın ben tepkisiz kalmayın demiyorum, fakat herkez bunu yapmaya kalkar ise gereksiz tartışmalar ortaya çıkacak. Benim anlatmak istediğim bu. Mesajımda dediğim gibi yeni gelen üyeler bu kurala uymadığında, kuralımızı hatırlatarak uymalarını rica ediyorum. Ama tekrar söylüyorum bu görevi herkez yapmaya kalkar ise bir karmaşa ortamı doğacaktır... |
|
|
|
|
|
#13 |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 04-09-2007
Şehir: Aydın
Mesajlar: 201
|
Selam, Türkçemizin doğru yazılıp, okunması, konuşulması bir sorumluluktur, sahiplenmek, korumak, geliştirmek de vatanını, ulusunu seven herkesin sorumluluğudur. Bu konuda duyarlı olmak geleceğimiz ve çocuklarımız için en öncelikli ve gerekli davranışlarımızdan olmalı. Hata yapılabilir doğaldır. Uyarı yapılabilir bu da doğaldır. Bence uyarı dostça ve yapıcı olmalı. Hata yapan da hatasında üsteleyici olmamalı. Şimdiki gençlerin yazışmalarını okurken içimin acıdığını duyumsuyorum ve her zaman uyarıyorum. Kimi hatasını görüp özen gösteriyor kimi uyardığım için pişman ediyor beni... Uyarıları bize kişi olarak saldırı, kasıt saymazsak, birbirimizi daha iyi ve doğru anlayacağımıza, daha iyi kenetleneceğimize ulusça birbirimize inanıyorum ben. Unutmuşum ana demesini bile, Öykünmüşüm türküsünü ellerin. Ağzıma bir kara düşmüş bağışla beni, TÜRKÇE'm benim ses bayrağım. Fazıl Hüsnü Dağlarca. Dünyada kötü , yanlış olan hiçbir şeye duyarsız kalmamak gerektiğine ve Sayın Yücel Özlem'in düşüncelerine katılıyorum. Sevgilerimle. |
|
|
|
|
|
#14 |
|
Ağaç Dostu
|
Yöneticilerden yirmidört saat halihazırda beklemelerini isteyemeyiz. Dolayısıyla, uygun bir dille, diretmeden uyarıların üyeler tarafından da yapılabileceğini düşünüyorum.. Bazen cümleye başlanılan küçük harf, bazen de bir virgül gözüme çarpıyor, çoğu kez kendimi tutup birşey söylemiyorum. Ama yeni gelen üyelerin sitede bu konuya ciddiyetle eğinildiğini görmeleri açıcından da, kırmadan üyeler tarafından uyarı yapılabileceğini düşünüyorum. "Dünya; kötülük yapanlar yüzünden değil, seyirci kalıp hiç bir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir." (Albert Einstein) Sonuçta bu siteyi ortak kullandığımıza göre, seyirci kalmamak lazım diye düşünüyorum.. Gereksiz tartışmalar konusunda ise, Türkçe'nin doğru kullanımına özen gösterenler ve özen gösterilmesini sağlamaya çalışanların bu tartışmalara neden olmayacağını, dolayısıyla da kurallara uymak istemeyen kişilerin zaten başlı başına bir sorun teşkil edeceklerini hatırlatmak isterim... |
|
|
|
|
|
#16 |
|
Ağaç Dostu
|
Sevgili Yücel Bey Çifte standart konusundaki sözüm çok genel bir ifade idi. Asla sizi hedef almamıştım. Genelde hepimizin yaptığı bir taraf tutmadır. Bu konuda en başta kendimi eleştiririm zaten. Ama yapmadığımız (yine genelde diyorum) iddia edilebilir mi? Sizi ne kadar sevdiğimi, saydığımı en yakından siz biliyorsunuz. Sizin kadar kelimelerini özenle seçen, saygıyı her zaman ön planda tutan birine kırılmam olabilir mi hiç. Sizin de bana kırılmadığınızdan son derece eminim. Esas olan da budur zaten. Ayrı düşünceleri, sevgi ve saygı çerçevesinde konuşabilmek. Bunu da sizinle yaptığım için, çok keyifliyim ayrıca. Burada sadece fikirlerimizi tartışıyoruz ki çok seslilik, her zaman savunduğumuz demokrasinin temel taşlarıdır. Ben uygulansın, uygulanmasın ama bu konuda, yeni çözümlerin de gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum. |
|
|
|
|
|
#17 |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 22-08-2007
Şehir: yalova
Mesajlar: 248
|
Sevgili nevsune ve yücel bey; tartışmanız o kadar seviyeli oldu ki sizleri zevkle izledik teşekkürler. Bu konuda hoca Nasrettin'in dediği gibi ikinizde haklısınız. Konu ciddi gerçekten, mesela ben " ı " yerine " i " yazılmasından resmen nefret ederim. Çok dikkat etmeme rağmen "F " klavyaye alışmış olduğumdan, "Q" klavyede tek parmakla canım çıkıyor yazı yazarken ama bu hatayı yaptığımı görebiliyorum. Bütün mesele biraz dikkat etmek sanırım. Hoşçalın. M.G. |
|
|
|
|
|
#18 |
|
Ağaç Dostu
|
Mehtap Hanım, Nevsun Hanım., ben de her ikinize ve katkıda bulunan diğer dostlara teşekkür ediyorum. Efendim sanıyorum, sevgi ve güzellikler de paylaşıldıkça büyür. Burada sevgi ve güzellikleri paylaşma, çoğaltma düşünce ve gayreti içinde olan herkese saygı ve şükran duymaktan öte ne yapılabilir ki. Ancak, varsa dağarcığımızda biz de katkıda bulunabiliriz. Bende bunu yapmaya çalışıyorum. İnanıyorum ki bu güzellikler büyüyerek devam edecektir. |
|
|
|
|
|
#19 | |
|
Ağaç Dostu
|
Ben yeni üye olmaya çalışan birinin henüz üye olmadan önce karşılaştığı mesajı birkez daha hatırlatayım. Alıntı:
Açık ve net bir biçimde internet dili değil, Türkçe kullanılması gerektiği kırmızı renkle yazılmış. Üyelerin bu bile dikkatinden kaçıyor olabilir. Önerim şudur; üyelere gelen aktivasyon kodunu bildirir mesaja, daha büyük ve bold karakterdeki harflerle, bu konu bir kez daha yazılır. Uyulmadığı takdirde uyarı alacağı, ki bu uyarı özelden olacaktır. O uyarı da dikkate alınmazsa kişinin foruma girmesinin engelleneceği net bir biçimde yazılır. Ben de foruma yeni üye olan birinin önce türkçesi ile ilgili uyarı almasını itici buluyorum. Doğru olan bu ise bile, insanların cümle alem içinde yazdıkları ile ilgili yargılanmasını doğru bulmuyorum. İnsanların yapısı ve şişkin egosu yüzünden eleştiriyi kabul etseler ve uygulasalar bile rencide olabileceklerini tahmin ediyorum. |
|
|
|
|
|
|
#20 |
|
Ağaç Dostu
|
Müjgan Hanımın yazdıklarına, tümüyle, hiç bir harfini atlamadan katılıyorum. Benim satırlarca yazmaya çalıştığım konuyu iki paragrafla anlatmış. Benim de dile getirmeye çalıştığım bunlardı. Umarım ve dilerim bu öneri dikkate alınır. |
|
|
|
|
|
#21 | |
|
agaclar.net
|
Alıntı:
![]() Bu yüzden, ancak özensiz davrananlara uyarı yapılması iyi olur... Konuyla ilgili bilgiyi ayrı bir başlık altında duyuracağım... |
|
|
|
|
|
|
#22 |
|
Ağaç Dostu
|
Türkçenin yanlış kullanılmasını protesto eden bir internet sitesi. İlginizi çekebilir. http://www.dilimdilim.com/ |
|
|
|
|
|
#23 |
|
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 18-07-2007
Şehir: Kırıkkale-Ankara
Mesajlar: 14
|
Mesajlarda imla hataları ayrı bir konu ama ben yazılan mesajların acele girilmesi nedeniyle oluşan hataların çokluğuna dikkat çekmek istiyorum. Siteye mesaj yazmaktan ziyade inceleme safhasında olduğumdan daha çok okumayı tercih ediyorum. Hatayı en aza indirmek için; mesajı önce word'de tasarlayıp gözden geçirerek, hatasız eklemeliyiz. Ayrıca üye isimleri konusunda titiz davranılmalı. Latince bitki isimleri istisna olmak kaydıyla ,Türkçe olmayan kullanıcı isimleri değiştirilmeli diye düşünüyorum. |
|
|
|
|
|
#24 |
|
Ağaç Dostu
|
Herkesin tüm dilbilgisi kurallarını, bir forumda uygulamasını beklemek, elbette bir haksızlık olur. Sonuçta burası bir bitki ve doğa paylaşım sitesi, edebiyat sitesi değil. Peki, cümle başlarına büyük harfle başlamak, en azından bir nokta ve virgül kullanmak; kimi üye arkadaşlarımıza neden bu denli zor geliyor, gerçekten anlamakta zorlanıyorum. Sevgili Zenfree bir süredir üye arkadaşlarımızın dikkatten kaçırdıklarını düşündüğüm; Türkçe yazım kuralları konusunda bize yol gösterdiğiniz için, ben kendi adıma size teşekkür ediyorum. |
|
|
|
|
|
#25 |
|
Ağaç Dostu
|
Ben teşekkür ederim Nevsune Hanım. Üniversitede 4 yıl ders aldığım hocam, Prof. Dr. Nevzat GÖZAYDIN' la yapılan söyleşiden bir bölüm aktarmak istiyorum. İlginizi çekeceğini düşünüyorum. -Dile, kültüre, iletişime nasıl bakıyorsunuz? Dil iletişimin, ilişki kurmanın temeli olduğuna göre, çok iyi bilinmelidir. Bütün kıvraklığı, farklı anlamları, bunların kullanım yerleri ve zamanları tam olarak değerlendirilmezse, arada oluşması düşünülen bağ güçlü olmaz. O zaman -ki buna yanlış anlaşılma da diyebilirim- ters düşmeler, aykırı tutum ve davranışlar, kırgınlıklar, bölünmeler, parçalanmalar ortaya çıkar. Ana dilimiz, Türkçemiz ifade gücüyle, bu ifadeyi kolayca belirleyecek kök ve ekleriyle oluşturduğu kelime dünyasıyla gerçekten verimli ve zengin bir dil... Usta kalemlerin romanları, yazıları bunu zaten çoktan kanıtlamış bile... Bizlere ve gençlere düşen görev, bu değerli verilere sık sık başvurmak, bol bol okumak... Böyle yaparsak kendi dil zevkimizin geliştiğini görecek, kelime hazinemizin giderek zenginleştiğinin farkına varacağız. Ama televole-magazin dilinin kısır döngüsüne bel bağlayan gençlerin biraz da geleceklerini düşünmeleri gerekmez mi? Dil ve kültür birikimi, bu birikimin doğru, iyi ve güzel kullanılması onları her zaman ve her yerde başarılı kılacaktır, diyebilirim. Bu birikim için de günlük yaşamamaları, eski dediklerini yeni ile bağlayabilmeleri, sebep-sonuç ilişkisini göz önünde tutup biraz şüpheci olmaları, araştırmaları, bu yolda çaba harcamaları, onları çok daha güzel günlere kavuşturacaktır sanıyorum. Söyleşinin tamamı: http://www.tdk.gov.tr/TR/BelgeGoster...5C764B55B5ADC3 Düzenleyen zenfree : 02-10-2007 saat 16:39 Neden: yazım hatası |
|
|
|
|
|
#26 |
|
Ağaç Dostu
|
Aynı söyleşiden bir bölüm daha: Yurt dışında uzun yıllar kaldım. Birçok ülkeyi gezdim, insanlarını tanıdım. İngilizce ve Almanca iyi-kötü iletişim kurdum. Gördüm ki, herkes kendi dili, kendi kültürü, kendi varlığı konusunda tam anlamıyla “şoven” bir anlayış ve tutum içinde... En küçük bir yanlışa bile tahammül edemiyorlar... Sokaktakiler de, köylüler de, bilim adamları da... Vatandaş, yurttaş olmanın temelini buna dayandırıyorlar ve asla taviz vermiyorlar. Bizdeki tablo ise çok farklı: Bırakınız sokaktaki insanımızı, “sözde” bilim adamlarımız bile kendi varlığının temeli olan Türkçeyi aşağılamaktan tuhaf bir zevk alıyor. Hadi televoleciler, manken ve “sanatçı” geçinen ayak takımı bu yabancı dil hayranlığına kendini kaptırabilir, diyelim; ama devleti ve hükûmetleri yönetenlerin, bürokratların, üniversitelilerin bu yaklaşımı, ancak Atatürk’ün dediği gibi, “gaflet ve dalalet, hatta hıyanet” ile açıklanabilir. Bunların kısa vadeli, verimsiz, tutarsız, tuhaf, gösteriye dönük, aciz, zavallı tutum ve davranışları Türkçemizin gelişmesine de ayak bağı, köstek olmuştur ve olmaktadır da... Kendi kendine, kendi diline, kültürüne, varlığına böylesine yabancı kalmak isteyen hiçbir ülke vatandaşını görmedim, doğrusu... “İmam-cemaat” meselesi... Böyle olunca da sokaktaki insanımızın, esnafın, memurun, köylünün, işçinin ne suçu var ki?... Düzenleyen zenfree : 02-10-2007 saat 22:46 |
|
|
|
|
|
#28 |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 22-08-2007
Şehir: yalova
Mesajlar: 248
|
Teşekkürler binlerce, sağolun. |
|
|
|
|
|
#30 |
|
Ağaç Dostu
|
Sevgili Zenfree Yukarıda linkini (bir de ben vereyim belki yinelemekte yarar olur) http://www.tdk.gov.tr/TR/BelgeGoster...5C764B55B5ADC3 verdiğiniz söyleşiyi bir DTCF'li olarak yüreğim şenlenerek okudum. Yazıda çok dikkatimi çeken ve şimdiye dek hiç düşünmediğim bir konuyu farkettim. Ben hep gençlerin bu bozuk dili nasıl edindiklerini düşünürken, eğitim sistemindeki önemli bir aksaklığı gözden kaçırmışım; o da sınav/test sistemi. Çocuklar sürekli bir sınav maratonunda, bu çocuklara öğretilen ise bu sınavlarda en hızlı olmaları gerektiği. Peki bu hız içerisinde kitap okuma nerde kalıyor? Yanıt; yazık ki yok. Sürenin kısıtlılığı bir yandan, teknolojinin görsel kolaylığı bir yandan, ortaya ne kendi dilini, ne kendi edebiyatını, ne dünya edebiyatını hiç tanımayan nesiller çıkıverdi. Ben bir şeye şükreder oldum, popüler kültürün dayattığı kitaplar, hiç değilse okumayı iteler hale geldi. Yine bir şeye (aslında ayıp ama gerçek) şükretmiştim ki, hep "ya kitaplar çok pahalı" söylemine bir seçenek olan korsan, morsan kitapların ortalıkta ucuz satılabilmesi. Yanlış anlama olmasın; hiç bir zaman korsanı desteklemiyorum ama hiç değilse o tezgahların başında kitap alanları gördükçe, yüreğimin bir yerinde de "aman okuyun da ne olursa olsun" diyordum. Okulda doğru dürüst bir eğitim alamayan, okuma kültürü geliştirilmemiş gençleri bırakın, bizlerin bile ağına düştüğümüz hızlı yazışmalar msn vs., yazık ki dilimizin yokoluşuna hızla yol açmakta. Yalnız bir forum hızlı yazışma yeri değildir. Burada yazdıklarımızı tekrar gözden geçirme süremiz ve olanağımız vardır. Yazdıktan sonra yalnızca 1 dakikamızı kontrol etmek için ayırsak, yanlışların en aza ineceğini düşünüyorum. Kimsenin bu saatten sonra dilbilgisi eğitimi alması elbette beklenmiyor ama forumda yazılanlar, hemen yukarda çıkan açıklamalar ışığında bir kez gözden geçirilse yeter. Yalnızca 1 dakika. |
|
|
|
![]() |
|
|