![]() |
Sayın Karsan, üzüldüm. Sizinle bu konuda yazışmak isterdim.
Ama görüyorum ki, en azından bir süre, uslubunuz ve haleti ruhiyeniz nedeni ile bu pek mümkün değil. Sanıyorum çok öfkelisiniz. Size daha önce de önermiştim. Şimdi tekrar rica ediyorum. Yazdıklarınızı göndermeden tekrar okumayı alışkanlık edinin. Ben hukukun üstünlüğünü ve de yargı bağımsızlığını savunmaya davam edeceğim. Bunun ne kadar önemli ve dahi gerekli olduğunu yaşayarak öğrenmiş bulunuyorum. Alıntı:
Ancak bazı şeyleri hatırlamanızda yarar var. Sizin bu haleti ruhiye içinde yazdığınız yazılardaki bilgi yanlışları, ve uslup hatalarını, sayıp dökecek değilim. 1-Ben bu başlıkta, sizi tanımasam da dediklerinizin doğru olabileceği varsayımı ile katkıda bulunmaya çalıştım. Birilerinin yanlış yapmış olması, benim yanlış yaptığımı göstermez. 2-Burası bir bilgi paylaşım sitesi. Ağaçlar ana konusu etrafında bilgi paylaşımı yaplmaktadır. İyi şeyler yapmak isteyen ve iyi şeyler yapılabileceğine dair ümidi olanların meydana getirdiği bir oluşumdur. Yaşadığımız ortamdaki olumsuzlukları da dile getirmemiz kaçınılmaz. Yanlışları söylemeliyiz ki doğrular meydana çıksın. Ancak bunları bu siteye yaraşır biçimde ve forum kuralları çerçevesinde yapmak zarureti vardır. 3-Başınıza gelenleri hakettiğinizi düşünmüyorum. Ancak, bir ünlü sözü de hatırlatmadan edemiyeceğim. "Başkalarını eleştirenler kendi kapılarının önünü temiz tutmalıdır." |
Oğuz Karsan bey'e aynen katılıyorum. Ben şuan Sahrayicedit Atatürk Cad. sinde oturuyorum. Sokağımızda ahşap ev yıkılınca bahçesi ve asırlık kestane ağaçlarıyla kaplı kocaman bir yeşil alan kaldı. Sahipleri çok uğraşmasına rağmen belediye tarafından yeşil alan kabul edildi. Heralde dedik burayı artık çocuk parkı felan yaparlar diye mahalleli seviniyorduk. Ama belediye de bir şey yapmadı. O alan Büyük şehir Belediyesine geçmiş. Tabii trilyonluk rant bölgesi. Ve 2-3 sene içinde geceleri ağaçlar kesilerek. Tarla haline getirildi. Şuan İstanbul belediyesi kendi yandaşlarına arsayı vererek " BP Benzin İstasyonu " kuruldu. Biz mahalle olarak karşı çıktık. İmza topladık. Ama bile bile BP inşaası yapıldı. İşletime geçmedi.Eninde sonunda kılıfına uyduracaklar. Olan asırlık kestane ağaçlarına oldu. Aynı şekilde bizim ailemizin de Kınalı adada 2B konumuna giren bir arazimiz var. O ağaçları dedem dikmiş. Ama biz birşey yapamıyoruz, ormanlık alan diyerek devlet el koydu. Herhalde yakında Bu memleketin adaletine kanununa inanmıyorum. Öyle olsa zaten bunlar başımızda olmazdı.
|
Sn Yücel özlem,
Yazdıklarınız doğru olabilir ama uygulamasını görmemiş insanlar olarak yazı yazıyorsunuz. Çanakkale orman idaresinin haritaların üzerinde tahrifat yaptıktan sonra bilirkişice mahkemeye sunulan sözde haritalar var. Bakınız bu iddia büyük bir iddiadır. OKUMA YAZMALARI VARSA onlar da bu yazıları okuyup cevap versinler. Bayramiçde iki gündür şikayet dilekçemi vereceğim müdürü bekliyorum. Dilekçemi bile verecek makam bulamıyorum.Kaymakam da arayıp neden orman müdürlüğünde kimse olmadığını soracak yerde bekleyeceksin diyor. Bu ülkeyi benmi düzelteceğim.Kaç aydır bürokrasi ile mücadele yapıyorum. Herkes işini yapsın makamlar doldurulmuş ve hepsi birbirinin yanlışını kapatmaya uğraşıyor. Amirler umursamıyor. Zaten umursamaz olmasalar işler bu hale gelip kitlenmez. Ben köylünün seçtiği yolu seçmedim. Mücadelemi veriyorum.Bunu yaparken etraf biraz kırılıp dökülecek tabi.Bunuda lütfen maruz görünüz. "2-Burası bir bilgi paylaşım sitesi. Ağaçlar ana konusu etrafında bilgi paylaşımı yaplmaktadır. İyi şeyler yapmak isteyen ve iyi şeyler yapılabileceğine dair ümidi olanların meydana getirdiği bir oluşumdur" diyorsunuz ama unutmayınız siz evde beni sadece fikirlerinizle desteklerken esas savaşı ben veriyorum. Bu artık bir savaş haline geldi Orman suçu kadastroya atıyor.Kadastro biz doğru tespit yaptık diyor.Ben her iki tarafa da dilekçeler verip cevaplar arıyorum.Belli ki daha önce yanlışları yapanlar hatalarını kapatmak için bilgi ve belge vermemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Mahkemeye alakası olmayan yeni veya başka tarihli işlerine gelecek hatalarını kapatacak bilgileri yolluyorlar. Hakim yargıtay kararlarını hiçe sayıyor,dilekçelerimizi okumuyor,Hakiki bir hukuksuzluk ve tiyatro hüküm sürüyor. 7 yıl önce Almadan önce orman olup olmadığını sorduğumuz şefin iki lafı ile Koskoca Türkiye Cumhuriyetinin 16 yıl önce kadastro görmek suretiyle kanunlarla oluşmuş tapusu ayaklar altında, Başbakanın ağaçlandırmayı özendirmek için düzenlenmiş posterleri hertarafta, Hakim dosyadan fotokopi bile vermiyor. Ben bütün bu olanlara karşı zaman zaman tükenip kontrolümü kaybediyorum ve hukuğun üstünlüğüne sayıp döküyorum., Siz sakin sakin bilgisayarın başında beni ayıplıyorsunuz. Bir iddiam daha var gelin yer değiştirelim bu olaylara siz maruz kalın ben de evden yazı yazayım o zaman bakalım hukuk hakkında neler yazacaksınız ? Benim yaptığımı sakın küçümsemeyin.Osmanlıdan kalma,Vatandaşını hala tebaa sanan bir zihniyetçe iş başına getirilmiş bürokratlarla uğraşıyorum bu savaşta benim elimde sadece dilekçem var ama karşımda kendini korumaya almış bir bürokrasi var.Valiliği ile,Bürokratları,Orman Müdürü ve şefi ile Hakimi ve mübaşiri ile, Biraz hoşlarına gitmeyen birşey soracak olsam kapı dışarı ediliyorum. Herşeye rağmen mücadeleme devam edeceğim ama sonunda insan haklarına ülkemi şikayet etmek bana ters geliyor. Yıllarca belli ilkelerle ülkemizi şikayet edenlere kötü gözle bakıp mücadele ettik şimdi Cumhurbaşkanımızın eşiyle aynı yoldayım. Kaderde bu da varmış. Peki buna sebep kim benmiyim hayır. Yıllarca işini savsaklamış ve salla başını al maaşını zihniyetiyle şimdi en üst makamlara gelmiş kişiler ne mi yapıyorlar ? memurluk yıllarında iken yaptıkları yanlışları kapatmaya çalışıyorlar. Az önce saydığım kadroyla. Arazimizin elimizden alınması o kadar önemli değil,ben zaten ağaçları kesmeyecektim yine altlarında gezinip dolaşacağım çünkü bitişik parsel de bize ait. Ama bu kokuşmuşlukla mücadelem bitmeyecek.Yıllarca yaptıkları yanlışları kapatmak için işi sahtekarlığa kadar vardırabilenler ile birileri mücadele etmeli. Önerinize uymayı isterdim ama yadıklarımı ham haliyle okumanızı istiyorum gerçek ve coşkuyla yazılmış düşüncelerimi düzeltip yumuşatmak istemiyorum. İmla ve diğar hatalarımı mazur göreceğinize eminim. Önce Kaymakamlığa sonra da yine Orman Müdürlüğüne gitmem lazım. Hukukun üstünlüğünü savunabilmem için önce bürokrasi ile olan savaşı kazanmalıyım . Çünkü hukuğu da bürokrasi yönlendiriyor. Ve adaleti kendi istediklerine istediği kadar dağıtıyor. Bürokrasiye rağmen hukuk üstün gelemiyor. Madem adalet mülkün temeli bakalım doğru mu ? Yazdıklarımdan, işini hakkıyla yapan bürokratlar alınmayacaktır. Buna eminim Saygılar. |
Sayın Karsan, siz de ön yargılarınızı ve varsayımlarınızı doğru olarak kabul ediyorsunuz. Doğru olmayan bilgilerle yaptığınız akıl yürütmeler de elbette yanlış sonuç verecektir.
Alıntı:
Sizin taraf olduğunuz davayı, açtıran ve takip eden, Milli Emlak Servisidir. Ben de Milli Emlak Genel Müdürlüğünde 28 yıl çalıştım. İşimi iyi yapmaya gayret ederek çalıştım. Bir çok kez alışılagelmişin dışında işler yaptım. İlkleri yapmak sıkıntılıdır. Ama sonuçları görünce sıkıntıları unuttum. Bakın bir anımı anlatayım. Erzincanın bir dağ köyünde Kadastro yapılmış. Bir ihbar üzerine Defterdarlık tüm parsellere itiraz etmiş. Çünkü kadastro sırasında bazı usul hataları yapılmış. Köylü tapusunu alamıyor. Uğraşıp duryorlar. İçlerinden birisi, Bakanlığa bir dilekçe vermiş. derdini anlatmış. Dilekçedeki olayı inceleme görevi bana verildi. Bir genç arkadaşımla birlikte gittik. Neredeyse, Köydeki bütün parseller davalı. Yaklaşık 1350 dava var. Tüm dosyaları dayanak olan belge ve kayıtları inceledik. Eldeki vergi ve tapu kayıtlarını arziye yeniden uygulayıp tutanaklar düzenledik. Sonuçta her parsel için bir rapor düzenledik. Bu raporlardan çoğunda davadan vazgeçilmesini teklif ettik. Teklifimiz gibi vazgeçildi. Köylüler tapularını aldılar. Geriye bizim çözemediğimiz yüz civarında dava kaldı. Bu da ilklerden biri idi. Normal olarak, bu gibi olaylarda, madem ki konu yargıya intikal etmiş, yargı çözsün denilip, işin içinden çıkılırdı. Böylece de olayın, hukuka daha uygun çözülmüş olduğu kabul edilirdi. Ben de bu ülkede yaşıyorum. Bir evrakı iki aydır Ankara'dan Sincan'a ulaştırmaya çalışıyorum. Herhangi bir işlem sözkonusu değil. Zarflanıp postalanacak. Adliye mekanizmasının nasıl işlediğini hem şahsımla ilgili olaylar nedeni ile hem de işim nedeni ile biraz bilirim. Özel bilgisi olmayanlar için de sır değil. Her gün okuduklarımız ve duyduklarımız arasında aklı başında her insanı dehşete düşürecek bir çok olay var. Kendi başınıza gelmediği için, siz bu güne kadar farketmemiş olsanız da durum böyle. Ancak hukuk herkese lazım olan bir nesnedir. Benim hayalim de hukukun üstün olduğu bir dünyadır. Sayın Öğretmenim, bu da iyi yetişmiş hukukçular ve bağımsız yargı ile mümkündür. |
Keşke her bürokrat işini sizin gibi yapsa . . .
Sn. Özlem,
Yazdıklarımdan alındığınızı hissediyorum. Ama şahsi algılamayın lütfen Anlattıklarım malesef doğru ve hukuk devletinde olmaması gereken uygulamalar. Devletin ikilemi var. Hem kanunu uygulayacak hem de kendini koruyacak ikilem bu. Ayrıca ben de uzun seneler devlet memurluğu yaptım. Devletin işleyişini bilirim. Bazı kendini bilmezler kraldan fazla kralcı olup kanunların ve yargının yerine kendilerini koyup öyle davranırlar. Bunuda çok iyi bilirim. Sizin gibi görevini canla başla ve doğru bir şekilde yapan kişiler yok değil ama yeterli de değil. Herkesin daha duyarlı olması lazım ben bunları benim davam ile ilgili söylemiyorum. Kimse işini yapmak istemiyor çünkü bir yakınının menfaatine dokunuyor. Zaten burası 10,000 nüfuslu bir yer malum ahbap çavuş ilişkileri hukukun ve kanunların uygulanması için gerekli olan delillerin bulunup ortaya çıkartılmasının önündeki en büyük engel. Sn.Özlem burada bir oldu bitti var. İsyanım ona. Kızgınlığımdan ve coşkumdan dolayı gerektiği gibi anlatamıyor veya nakledemiyor da olabilirim. Sizin zamanında görevinizi layıkıyla yaptığınıza şüphem yok. Ama ben zaten sizin gibi davranmayanlar yüzünden mağdurum. İsyanım bu gibi kişilerin içinde barınmasına izin veren sisteme. Sadece işlerini savsaklamamakla kalmıyorlar bir de bu davada kendilerini ormanın yardımcısı ve davanın müdahili gibi görüyor olacaklar ki. Bazı evraklar kayboluyor, bulunmuyor,bulunsa bile bazıları daha önce ele geçirdiğim evraklardan farklı. Boyanmış veya yeni mi yapılmış belli değil. Gerçek mi tahrifat yapılmış mı onu da araştırmak gerekiyor. Şu aşamada çok zorlanıyorum. Yoksa zaten hukuk ve kanunların işlemesine izin verilse. 5-6 adet yargıtay kararı var. Ayrıca zamanında ormanı korumak amacıyla konulmuş olan kurallar da benden yana ama maalesef birileri gerçeklerin ortaya çıkmasını istemiyorlar.Demek ki olayın boyutları sandığımızdan daha büyük de olabilir. Mesele sadece tapu iptali değil. Zamanında birileri büyük bir yanlışlık yaparak kadastro görmüş ve tahdit sınırları dışında kalmış araziye eski sahibinin yaşlılığından ve ilgisizliğinden de olsa gerek orman idaresince ağaç dikilmiş. Böyle bir yanlışlık olur mu demeyin benim bulabildiğim belgeler ve yaptığım konuşmalar bunu gösteriyor. Hep tersi olurdu. Vatandaş ormanı bir şekilde yok ederek tarla yapardı. Bizim olayımızda ise tam tersi olmuş. Orman tapulu araziye ağaç dikmiş şimdi ise bu yanlışlığı yapanlar çabuk tarafından ve dillenmeden olayı kapatmak istiyorlar yoksa foyaları meydana çıkacak. Bence olayın tarifi bu. 1950 li yılların haritalarını bulup çıkaranlar 15-20 yıl önce dikilen ağaçların tutanaklarını bulamadıklarını söylüyorlar. Öyleyse İki ihtimal var. 1 Eğer ağaçlar tahditten önce dikilmiş olsa, orman tahdidini yapan 88 nolu kadastro komisyonund görev alanlar dikili ağaçları görüp burası orman demezler mi ? 2 Eğer tahditten sonra orman ağaç dikmişse elinde harita yok mu ? tapulu araziye neden ağaç dikmiş. ? Hadi bir yanlışlık oldugunu varsayalım 16 yıldır neden kimse görevini yapmadı, her gelen haritaları doğru kabul etmiş bütün icraatlar bu haritalara göre yapılmış bize gelince haritalar yanlış olmuş. Hadi buyrun bakalım.Şimdi 16 yıldır yani Kadastronun yaptığı orman tahdidinden beri kaç orman müdürü, orman şefi ve diğer yetkilileri bu işten ve yanlışlıktan sorumlu.? Peki bütün bu kişilerin yaptığı ve düzeltmedikleri yanlışlığın bedelini biz ödeyelim ? Hadi bu sorulara cevap bulun. Cevap bulduğunuzda bu yanlışlığı yapan ortaya çıkacaktır. Şimdi acaba evrakları vermek istemeyenler zamanında bu yanlışlığı yapan kişiler olmasın sakın. Her iki ihtimale verilecek cevap bizim mantıken lehimize. Kaldı ki bu konuda hiç bir yanlışımız yok. Okumuş ve ağaç sever kişiler olduğumuzdan araziyi 2001 yılında almadan önce orman idaresine tapu ve çap ile başvurup alacağımız arazinin orman ile bir ilişkisinin olup olmadığını ısrarla sorduk. Orman Yetkilisi olan şef O.Ü ise ısrarla ormanla bir ilişkisi yok dedi biz daha da üsteleyip içinde çam ağaçları var dediğimizde bize ağaç olması önemli değil, önemli olan tahdit haritası deyip fotokopisini çekip sarıya boyadıktan sonra elimize tutuşturmuştu. Aradan 7 yıl geçti biz araziyi telle çevirdik kuyu açtık,ağaçların bakımını yaptık, yeni bir sürü ağaç diktik,drenaj kanalı açtık ve bütün bunları yaparken de her defasında şefe gittik. Aynı şef bir tutanak düzenleyip burası orman olabilir dedi diye hazine dava açtı Hem de aşağıdaki İçtihat Birleştirme Kararına rağmen. BİR İÇTİHAT BİRLEŞTİRME KARARI 7,1,1948 gün 16/19-1 numaralı içtihat birleştirme kararında ve 30,9,1981 gün ve 1979/1-157 esas ve karar numaralı Hukuk Genel Kurulu kararında belirtildiği gibi, Orman ile ilgili davalarda gerçek hasım ister davalı ister davacı olsun Orman Yönetimidir. Orman olan bir yer için Hazinenin dava hakkı yoktur. Demiştir dolayısıyla Eğer orman iddiası varsa ,Bu nedenle hazine dava açamaz. Kesinleşmiş orman tahdidi olan yerlerde ise, kural olarak yerin orman olup olmadığı kesinleşen bu tahdit haritasının uygulanması ile çözümlenir. Bu yapılan sınırlama işlemi, tahditten sonra açılacak davalarda kesin hüküm sonuçlarını doğuracaktır. Davadan önce kesinleşen orman tahdidi, taşınmaz yönünden kesin delil teşkil edeceğinden mahkemenin diğer delillerle o yerin orman olup olmadığını araması gereksizdir. Bilirkişi ve mahkeme çok iyi bilmektedir ki her olayda olay tarihinde yürürlükte olan kanun ve belgelerden faydalanılır. Orman tahdit haritasının yerine uygulanmasını gerektiren Yargıtay Kararlarını aşağıya iliştiriyorum Yargıtay 20. Hukuk Dairesi Kararı . ( 28,12,1995) E.1995/10488 , K.1995/17623 Sayılı Kararı Özet : Teknik Bilirkişinin,Orman Tahdit Haritasıyla uyum sağlamayan eksik kroki ve raporuna dayanılarak hüküm kurulamaz. Yargıtay 20. Hukuk Dairesi Kararı . ( 13,05,1993) E.1992/10248 , K.1993/4283 Sayılı Kararı : Özet : Orman tahdidinin kesinleştiği yerlerde bir taşınmazın orman olup olmadığı kural olarak tahdit haritasının uygulanması ile çözümlenir. Yargıtay 20. Hukuk Dairesi Kararı . ( 09,02,1994) E.1994/268 , K.1994/1045 Sayılı Kararı : Özet : Orman kadastrosu yapılıp kesinleşmişse, bir yerin orman olup olmadığı kesinleşmiş tahdit haritasının yerine uygulanması ile çözümlenir. Yargıtay 20. Hukuk Dairesi Kararı . ( 25,10,1993) E.1992/14005 , K.1993/8560 Sayılı Kararı : Özet : Kesinleşen orman tahdit haritası zemine uygulanmadan, bir yerin orman olup olmadığı hakkında sonuca ulaşılamaz. Yargıtay 20. Hukuk Dairesi Kararı . ( 04,06,1992) E.1992/1885 , K.1992/2696 Sayılı Kararı : Özet : Bir taşınmazın bulunduğu yerde kesinleşmiş Orman tahdidi var ise, İnceleme kesinleşmiş tahdidi gösteren orman tahdit haritasına göre yapılır. Kesinleşmiş tahdit söz konusu değilse,3116,4785,5658,6831 sayılı yasalar uyarınca araştırma yapılması gerekir. Halbuki bu konuyu çok iyi bilmesi gereken bilirkişi ısrarla raporunun son bölümünde “ Eski tarihli belgeler verilerine göre dava konusu parsel sahası,3116 ve 4785 sayılı yasalara göre orman kapsamında olup 5658 yasa ile ilişkili değildir. Aynı parsel 6831 sayılı yasanın 1, maddesi gereği orman sayılan yerdir tespit ve kanaatimi içerir işbu rapor, Hakimliğinize saygı ile sunulur. Demiştir. Dolayısıyla yukarıdaki Yargıtay kararına aykırı hazırlanmış bilirkişi raporu geçersiz olması lazım değil miydi? Kesin hüküm için 1992 senesinde ki Kadastro ve Kesinleşen Orman tahdit haritasının zemine uygulanması zorunludur. Bu benim iddiam değil. 20, Hukuk Dairesinin koyduğu içtihat. Ama maalesef bu da yapılmadı. Bir gün nasıl olsa tahdit haritasını bir şekilde ele geçireceğim. Bu işlem yapıldığında kanunlar karşısında orman iddiası çürüyecek ve ortadan kalkacaktır. Hakimin de bu olaydaki davranışını ve kanunlar ile yargıtay kararları karşısındaki tutumunu Hakimler ve Savcılar kurulu değerlendirecektir. Umarım. BÜTÜN BUNLAR ORMAN İDARESİNİN HAKSIZ OLDUĞUNA DAİR DELİLLERDİR. Ama demin bahsettiğim gibi, bir tarafta devletin hakimi ve yine devletin orman idaresi var. Bir tarafta da vatandaş. Hukuğu katletmek pahasına devletin tarafını tutmak zorunda hissedenler bugün verdikleri yanlış kararlara ileride kendileri katlanmak zorunda kalacaklar. Türkiye Cumhuriyeti işte böyle insanlar yüzünden en büyük bedelleri ödüyor ve yaptıkları icraatlarla bizi bütün dünyaya rezil ediyorlar. Bu olayda ihmali olanların umarım Yargıtaya kadar uzantıları yoktur. Tabi ki hukuğun üstünlüğünü koruyacağız. Ama eğer hukukun üstünlüğü birileri tarafından kendi hatalarını kapatmak için kullanılabiliyorsa o hukuk zaten üstün değildir. Bir düşünün Avrupa insan hakları mahkemesinde ben ülkemi şikayet edip kazanırsam. Bu gün ormanı korumak uğruna delilleri değiştirenler, yok edenler, saklayanlar, karartanlar,tahrifat yapanlar ve hukuğu çiğneyenler ne kazanmış olacaklar. Ve ülkemize neler kaybettirmiş olacaklar. Sizi kırmamış olduğumu varsayıyorum. Saygılar. |
Sayın Karsan, yaşamımda ve bu forumda daha ziyade kurallar ve fikirlerle ilgili olmak gayreti içindeyim. Bu nedenle alınmadım. Orada olanların benimle ilgisi, herhangi bir insanla olduğu kadardır. O nedenle şahsi olarak algılamam ve de kırılmam söz konusu değil elbette.
Bu önemli uğraşınıza, katkıda bulunmaya çalışırken, alınmanın ve kırılmanın hiç yeri yok. Verdiğim ilgisiz gibi görünen örnek ve önerileri de bu çerçevede değerlendirin lütfen. Yani "Deveye sormuşlar boynun neden eğri" diye misali. Bence bu eğriler hep biribirine bağlı. Ancak inandığım bir şey var ki. Adalet, her derde deva, nadide bir çiçektir. Yetiştirilmesi çok itina ister. Bu çiçeğin örselenmesi de her "insan" gibi beni de üzer. Hatırlarmısınız size Gül Kahvahanesinde bir şiir aktarmıştım. Adalet için, yüz yılı aşkın savaşan bir ailenin, üçüncü kuşağıdan 72 yaşına birinin, feryadı. İşiniz kolay demiyorum. Bu şiir yazılalı elli seneden fazla olmuştur sanıyorum. Ben ezberlediğimden bu yana neredeyse elli sene oldu. Şimdi işler daha zor. AİHM'ne gidenlerin önemli bir kısmı, şimdi her gün daha uzağa kaçan, adaleti arıyorlar. |
Orman davasında Orman İdaresinin tutumu
Sn Özlem
Her dediğiniz doğru ancak uygulaması yok.Ben de sizin gibi düşünenlerdendim. İnsan devlet memurluğu yaparken herkesi kendi gibi doğru dürüst çalışıyor sanıyor. Ama gerçekler öyle değil. Artık bilgi birikimim herhangi bir orman görevlisinin söylediklerinden hangilerinin doğru hangilerinin yalan söylendiğini anlayacak düzeye geldi.Esasında kanunlar işlemiyor veya güçü olanların sayesinde kasten işletilmiyor. Çünkü eğer işleseler bütün bunlara gerek yok. Orman idaresinin yaptığı kurtla kuzunun hikayesine benziyor. Ama bu sefer kurt kuzuyu yiyemeyecek. Orman İdaresi, istediği kadar yanlış ve gerçeği yansıtmayan haritalar göndersin, bilirkişi istediği kadar orman desin. Elimde tapudan daha önemli sayılan bir belge var.O da orman tahdit haritası. Orman çalışanları için bu belge herşeyden önemli imiş. Konuyu araştırırken Yargıtay kararlarında sık sık rastladığım için öğrendim. Orman tahdit haritaları kadastro sonrası orman sınır noktalarının tesbitiyle beraber yapılan haritalarmış. Ve bu haritalar çok önemliymiş neden derseniz herhangi bir orman idaresi bir yerin orman olup olmadığını bu haritalara bakarak anlıyormuş. Yargıtay 20, Hukuk Dairesinin de orman tahdit haritaları ile ilgili buyurduğu içtihatları daha önce yazmıştım diğer dairelerinde bazılarının bu konudaki içtihatları ve hatta Hukuk Genel Kurulu Kararları BİLE BİR YERE ORMAN TAHDİT HARİTASI UYGULANMADAN BİR YERİN ORMAN OLUP OLMADIĞI KONUSUNDA KARAR VERİLEMEYECEĞİNİ söylüyor. Şimdi bütün hukukçu veya ilgisi olan arkadaşlara soruyorum bu işte bir gariplik yok mu? davanın başlangıcı ve bitişi keşif dahil 65 gün Tabi var. Ama dışarıdan pek farkına varılmıyor. Çünkü teknik bilgilerin varlığının gerektirdiği araştırma yapılamamıştır. Amenajman planları ve orman tahdit haritaları getirtilmemiştir. Dilekçe ile Çanakkale Orman Müdürlüğünden istedim vermediler. Durum bu. Sistem kendini ve sistemin içinde yanlış yapanları adeta koruyor.Bir orman davasında yanlış bilgileri ve haritaları gönderip gerçekleri saklayanların yapmaya çalıştıkları Vatansever oldukları ve yıllarca halkın güveniyle ispatlanmış 80 yaşındaki kişileri sabahı bile beklemeden gece yarısı bir terörist gibi evlerini basmak suretiyle gözaltına alanların yaptığından farklı mı ? Onun için ben hukuğa inanmıyorum. Güce inanıyorum aksini ispat edecek kişilere ne isterlerse veririm. Saygılar |
Çete Kurmak yerine Yasal Hak Arama!
Alıntı:
Alıntı:
Resmi süresi içersinde (ne kadar süre bilemiyorum? ) size geri dönmedikleri taktirde noter ihtarname belegelerini de ekleyerek ilgili tüm kuruluşların amir ve müdürleri hakkında görevi ihmal davası açmaya bakın.! Hepsi için ayrı ayrı hemde. Tabii masraflı olacak ya. Çete kurmaktan daha yasal bir hak arama yolu olduğunu düşünüyorum. İyi Çalışmalar ve Yargıtay aşamasında ki davanızda başarılar. İzmir'den Selam ve Sevgilerle , Öz Murat , Not: Mümkünse davaya konu olan arazinin fotoğraflarını buraya ekleyebilir misiniz.? Yine Google Earth görüntüsü ve/veya koordinatlarını yazabilir misiniz.? |
Merhaba,
Sn. deretepeorg, Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim. Babam görevini iyi yapan bir bürokrattı. Ziraat Bankasının 70 li yaşlarını geçen mensupları onu hatırlar. Ben de uzun seneler idarecilikde dahil olmak üzere Devlet Memurluğu yaptım. Bundan dolayı Devletin çalışma sistemini az çok bilirim. Dediklerinize tabi ki katılıyorum. Ancak durum değişmiş artık devlet memurluğu sanki vatandaşa eziyet olsun diye yapılıyor. Başınıza gelmeyince anlayamazsınız. Ben de bu kadar ileriye gidebileceklerini düşünememiştim. Başımıza gelenleri eğer sahiden merak ediyorsanız bu bölümün baş tarafında bulabilirsiniz. Bolca yazı ve belge var. Google earth de " 39 55 42 33 N 26 46 27. 88 elev 856 ft " pozisyonunda bulunuyor üçgen bir arazi Orman Kadastrosundan sonra dikilmiş sıra sıra ağaçlar var. Sayıların üzerlerinde bulunan derece ve işaretlerini koymayı beceremedim ama sıralaması bu şekilde. Bir de şunu unutmamalıyız. Kendimize lazım olmadığı zaman herşeyin mükemmelen,denildiği gibi işlediğini varsayarız. Halbuki lazım olduğunda veya işimize yarayacağını düşündüğümüz anda hiçbirşey hakkında doğru bilgi sahibi olmadığımızın farkına varırız. Ama Ulu Önderimiz Atatürk'ün yakın silah arkadaşı İsmet İnönü'nün, namuslular ve namussuzlar ile ilgili söylediği bir lafı vardı ya işte olayı özetlemiş. Saygılar |
Koordinatlar yeterli Oğuz Bey ,
Teşekkürler , Nete işyerinden bağlandığım için pazartesi günü yakından inceler ,izin verirseniz arazinin görüntülerini buraya aktarırım. Kanlı canlı görüntüler eliniz de delil bile sayılabilir. İyi Haftalar, Murat ÖZ |
KANUNLAR ve UYGULAMALAR ADİL OLMAK ZORUNDA.
Alıntı:
Arazimizin görüntülerini siteye aktarmak için benden izin almanıza gerek yok. İstediğinizi yapabilirsiniz. Görüntülerde yüzlerce dikili ağacı göreceksiniz. Benim savunduğum veya iddiam arazide ağaç bulunmadığı değil, arazinin orman olmadığı bu terimler esasında birbirine çok karışıyor galiba. Son aylarımı orman hukuku ve yargıtay içtihatlarını araştırmakla geçirdim. Bulduğum veriler ve yazılı kanunlar farklı uygulamalar olduğunu gösteriyor. Orman tanımı o kadar muğlak ki. Kendileri bile tanımlayamıyorlar. Ağaç=Orman mantığıyla bu işin çözülemeyeceğini 1937 den beri anlayamayan orman yöneticileri hala aynı yanlışı sürdürüyorlar. Halbuki ağaçlarını ve ormanlarını geliştirebilen başta Finlandiya,Kanada ve Norveç in bulunduğu diğer ülkelere bakmak yeterli olacak. Malesef görmek istemedikleri gerçek Katrilyonlarca liralık bütçeye ve yazın orman yangınlarında kullanılmak için alınan geçici orman işçileriyla birlikte 60,000 den fazla personele rağmen ormanlar azalıyor. Birkaç yetkili zaman zaman ormanların çoğaldığını açıklasa da, bilim adamları da 14 yılda kendi haline bırakılan bir arazinin zaten orman olacağını söylüyorlar. Demek ki orman idaresini kapatsak ormanlar bundan kötü olmaz sonucunu düşünmek çok insafsızca olmaz. ( Bunu ayrıca tartışmak lazım) Mesela az önce TEMA başlıklı bölüme yazdığım gibi mesela bir kanun çıkıp özel arazide meşe ve çam olabilir dese, kaç ağaç kesilmekten kurtulur biliyormusunuz? Milyonlarca Ama biz ne yapıyoruz? Hala sonucunun ne olacağı belli olmayan sahte ağaçlandırma kampanyaları ile uğraşıyoruz. Bu arada tapulu arazisinin elinden alınacağından korktuğu için, Köylümüz, arazisinde kendiliğinden yetişen fidanları sökmek zorunda kalıyor. Bu gerçeği orman idaresi de çok iyi biliyor. Bizim arazimizin tapusunun iptal sebebi içinde ağaç yetişmesine müsade etmemiz. Şimdi diğer arazimizdeki fidanların ve ağaçların geleceğini düşünüyorum. Kessem ağaca yazık kesmesem bana yazık. Siz olsanız ne yaparsınız. Hadi çözüm bulun bakalım. Zamanında köylü vatandaşın uyarılarına uymadım. Halbuki herkesin yaptığını yapıp belki de ağaçları kesip sağa sola atmak en iyisi olurdu. Böylelikle tarlamızın tapusu iptal edilmezdi. Ama bu sefer de agölgesinde oturacak ağaç olmayan kuru tarlayı ne yapayım? Ben razıyım ağaçları keseceğime tapumu iptal etsinler. Bu lafı laf olsun diye değil sahiden gönülden söyleyebiliyorum. İşte bu yürekliliğime dayanarak Türkiye çöl olmayacak diyebiliyorum. Ama bazı düzenlemeler de yapmak lazım. İçinde ağaç olduğu için arazisi elinden alınan herkes benim verdiğim tepkiyi vermiyor. Zaten kaçak kesilen ağaçlar ve orman yangınları benim endişelerimi doğruluyor. Önce Orman Kadastrosu yapılmayan yer kalmamalı. Sonra vatandaş ile ormanı barıştırmanın bir yolu bulunmalı. Ağacın ve ormanın ülke ve vatandaşı için olduğu unutulmamalı ve vatandaşı düşman gören kanunlar ile ormanın korunamayacağı göz ardı edilmemeli. Temanın ağaç dikme kampanyalarına katılan birçok kişi esas sorunun bazı çelişkili kanunlardan, hukuk problemlerinden ve yetkisiz yetkililerden kaynaklandığını bilmiyor esas problemin hala ağaç kesen köylü olduğunu düşünenler var. Halbuki 200,000 ' e ulaşan orman davaları yüzünden neredeyse mahkemeler iş yapamaz durumda. Bu köylülerin hepsimi ağaç ve orman düşmanı hepsi mi hayırsız vatandaş? Tabi ki değil onları kanunlar bu hale getirmiş bir çıkmaza sürüklenmişler. Isınmak ihtiyacı karşısında, Yere düşen kuru dalı bile alıp yakmalarına izin verilmeyen köylüler jandarma zoruyla orman yangını söndürmeye zorlanırsa, o insanlar ağacı sevebilirler mi ? Nasıl ağaç diksinler. Dedelerinden kalma, İçinde ağaç olan arazilere tapu iptali davaları açılmış. Bu konuda Diyarbakır Polisinin, kendilerine karşı kullanılmaya çalışılan çocukları kazanmakta izlediği tutumu destekliyorum ve benzer politikaları orman idaresinin göstermesi durumunda ortada problem kalmayacağını iddia ediyorum. Yetkililer derhal karar almalı. 2B yasası makul bir zaman ve şekilde adil olarak düzenlenmeli yoksa geriye orman kalmayacak. Bütün ormanlar işgal edilmeden Hiçdeğilse bir çizgi çekip elimizdekilerle bir milat yaratıp yeniden başlayalım. Körükörüne çıkacak yasayı engellemek orman arazilerini işgal edenlerin ekmeğine yağ sürüyor. Bence bazı iyi niyetli kişiler 2B yasasına karşı çıkarak onlara yardımcı olduklarının farkında değil.( Bu da tartışılması gereken bir konu haline geldi) Saygılar |
http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=5327
Merhaba,
Ağaçlandırma çalışmaları çok güzel ama hem yetersiz hem de dikkat edilmesi gereken bir konu.Kanunlar, yönetmelikler ve size orman idaresinin söyleyeceklerini birtarafa bırakın ve düşünün. Peşinen söyleyeyim. Bu yazıyı yazmamın amacı ağaçlandırma yapacakları korkutmak değil. Ama birkaç karanlıkta kalmış hususun da aydınlatılması gerektiğine inananlardanım. İlk orman kanunumuz 3116 sayılı kanun 1937 de yürürlüğe girmiş. -Ondan öncesi malum, Padişah ormanımdan ağaç kesenin kellesini keserim diyerek kuralı koymuş. Ağaçlandırmak ihtiyacı nereden ortaya çıktı.? Çünkü ağaçlar ve ormanlar azalıyor. Peki nedenlerini kim araştırıp esas sorunu belirlemiş. Bilinmiyor. Eğer böyle bir çalışma yapılmışsa da başarısız olduğu kesin. Esasında bir taraftan ağaçlandırıyoruz bir taraftan da yanlış politikalar yüzünden binbir zahmet ve para ile ağaçlandırdığımız alanın on mislisini kaybediyoruz. Peki ağaç tasarrufu diye akla birşey getiren yok mu ? Herşeyin tasarrufu oluyor da ağacın neden tasarrufu olmasın. Köylümüz ve tapulu arazi sahipleri arazisinde kendiliğinden yetişen ağaçlardan birgün başına bela olur endişesi ile kurtulmaya çalışıyor. Yürürlükteki kanunlara ve 20. Hukuk Dairesinin içtihatlarına bir göz atacak olursak hemen arazimizdeki ağaçlardan kurtulma gereği duyarız. Yıllarca başa gelen hükümetlerin orman talanını önlemek amacıyla hukuğa rağmen ortaya konan sonuçlar hem düşündürücü hem de ürkütücüdür. Ne demek kardeşim kadastro da geçmiş,orman kadastrosu da geçmiş tarla vasıflı arazi hem benim kapı gibi tapum var diyemeyeceğiniz bir ortamda dikeceğiniz ağaçlar eğer ileride tapunuzun iptali için size karşı kullanılacaksa niye ağaç dikeceksiniz? İnsanlar hata yapabilir. Ama dikkatli olup şimdiden önleminizi almazsanız başkalarının yapacağı hatanın bedelini ileride siz ödersiniz. Bedel ödememek için ağaçlandırma yapmadan orman idaresine gidip arazime ağaç dikiyorum, ileride bana karşı herhengi bir yargıtay kararına veya bir şefin raporuna dayanarak tapu iptali açmayacağınıza dair bir yazı almadan ağaç dikmeyin. Bir sürü kanuna ve yönetmeliğe dayanarak düzenlenen,Türkiye Cumhuriyetinin kapı gibi tapusu sizden hoşlanmayan bir orman şefinin raporu karşısında sabun köpüğü gibi eriyip gidebilir. Ondan sonra burada beraber yazıp dururuz. Yukarıda yazdıklarımı kimseyi korkutmak için yazmıyorum ama bakın bakalım böyle bir dilekçenize yetkililer ne cevap verecek ? Cevabı sabırsızlıkla bekleyeceğim. Saygılar |
Oğuz Karsan Bey'in Arazisinin GE görüntüsü.
Alıntı:
Sarı Çizgileri ben kendim çizdim. Tam sınırları bilemiyorum tabii. Öz Murat , |
Doğru Arazi
Merhaba,
Sn.deretepeorg arazi doğru. Sınırları doğuya ve kuzeye olmak üzere biraz daha geniş. Alt tarafında yani güneyde zaten orman var. Yazmaktan bıktım ama yine bu vesile ile ilgililere sesleneyim bari Burası Çanakkale,Bayramiç,Söğütgediği,Ekşisu mevkii 131 ada 2 parsel olan yer solunda dere görülüyor sağında köy yolu var kuzey batısı hazinenin galiba, kuzey doğusu yine bize ait bir başka arazi güneyi ise hazine ormanı. Buranın orman idaresindeki hukuki tanımı ise şu; 1992 de orman kadastrosu geçmiş ve orman sayılmayan alan olarak tarla vasfı ile tapuya tescil edilen yer. Orman idaresi kadastro tespitine ve orman tahdidine itiraz etmemiş,aradan 16 yıl geçmiş biz araziyi almadan önce Orman idaresine sormuşuz ve gelip bakmalarını istemişiz. Malum para verip yer alacağız. Kimse aldatılmak istemez. Orman şefi ve muavin gelip bakmadan ellerindeki haritalara göre burası orman sayılmayan yer, satın alabilirsiniz demiş.Ama içinde bir sürü çam ağacı var sonra bir sıkıntı olmasın diye uyardığımızda ise yine muavin ve şef "her ağaç olan yer orman olmaz. önemli olan haritalar demiş. Elimize yazılı bir belge verin dediğimizde ise veremeyiz ama haritadan fotokopi çekilerek bizzat şef tarafından sarıya boyanarak elimize tutuşturulmuş. Biz eski sahibinden satın almışız. Araziyi 5 sıra tel örgü ile çevirmişiz, Alara firmasından incir,ceviz ve orman idaresine bağlı fidanlıktan fıstık çamı fidanları alıp dikmişiz. Çam ağaçlarını budamışız bütün bu işleri yaparken orman idaresine danışıp,haber vermişiz. Taban suyu yüksek olduğundan 2,5 m derinliğinde drenaj kanalı açmışız. Bir sürü şey olmuş, bitmiş aradan 7 yıl geçtikten sonra aynı şef bu sefer bir rapor hazırlamış ve yahu biz buraya galiba ağaç dikmişiz diyerek orman olduğunu iddia etmiş, orman sayılmayan yerler için orman idaresinin dava açma hakkı bulunmadığından, iş hazineye devredilmiş,oradan da mal müdürlüğüne havale edilmiş ve bir konuya uyan bir yargıtay içtihatı bulunup dava açılmış ve 65 günde keşif dahil mahkeme bitmiş. Şimdi bağımsız yargı ve orman idaresi hiç ses çıkarmadan bu durumu kabullenmemi bekliyorlar. Olayları normal saymamı bekliyorlar. Her halikarda mantıklı ve okur yazar birisi olarak şu sorulara birilerinin cevap vermesi gerekmiyor mu? 1-Orman kadastrosu geçerken a) eğer 1992 de bahsedilen ağaçlar dikiliyse niye kimse görmedi ? b) eğer 1992 de ağaçlar dikili değilse orman neden tapulu yere dikim yaptı ? ağaçların dikim tarihi meçhul kimse belge vermiyor. 2- Hadi bir yanlışlık oldu diyelim, orman idaresi neden farkına varmadı ve itiraz etmedi,hadi sonra farkına vardı, sonra neden itiraz etmedi peki farkına varmak için neden 16 yıl beklendi? Kimlerin sorumluluğundaydı 16 yıldır yani kadastrodan sonra malum haritalar düzenlenir ve tescile gider. 1- Niye farkına varılmadı? ve arazi sarıya boyandı kazaramı boyandı ? 2- Tescil aşamasında niye kimse fark etmedi ? 3- Tapulama esnasında nasıl farkına varılmadı ? 4- Orman idaresine başvurduğumuzda neden gelip bakılmadı ? 5- Neden satın almayın denilmedi ? 6- Mahkemeye orman tahdit haritası neden getirilmedi ? 7- Bilirkişinin haritasında arazimiz nasıl yeşile boyandı? kim boyadı ? 8- Neden orman idaresi gerçek belgeleri vermiyor ? 9- Neden şefe kimse birşey sormuyor ? 10 Bu işte devletin tapusuna güvenerek ve orman şefine sormak ve aldığımız cevaba inanarak en büyük yanlışı biz mi yaptık acaba ? Bu sorulara cevap bulunsun ve işini gereği gibi yapmayanlar ortaya çıksın. Sonra tapumuzu değil isterlerse nüfus cüzdanımı iptal etsinler razıyım. Ama yaptıkları hatanın bedelini halka ödetmesinler, Aldıkları maaşın karşılığını yapsınlar. YETKİLİLER OKUMA YAZMANIZ VAR MI...? Sanırım bu sefer kimseyi güç durumda bırakmamışımdır.Sadece cevap bekliyorum. Saygılar |
İyi Günler Oğuz Bey ,
Yukarıda ki mesajınızın tek satırına dokunmadan kendi adıma Orman Bakanlığının Bilgi Edinme Birimine yolladım. Bakalım ne yanıt verecekler e-posta adresime ; Alıntı:
İlerleyen günlerde Internet üzerinden sorgulayabilmek için gereken web adresi ise ; http://195.140.196.201/bimerwebform/basvurusorgula.aspx İyi Çalışmalar dilerim. Murat ÖZ , |
Bakalim Ne Olacak ?
Merhaba,
Sn. Murat Öz, Girişimlerinizden dolayı teşekkür ederim. Ama daha önce birkaç kez başvurdum hep yuvarlak laflı birşey belirtmeyen cevaplar aldım.Genellikle cevap vermemeyi tercih ediyorlar. Moraliniz bozulmasın ama yazdığınız siteden daha önce hiçbir evrakımı takip edememiştim. Zaten cevap verebilirlerse ne diyecekler. Biz 16 yıldır sürdürülen bir yanlışlık karşısında bütün suçu sizin üstünüze yıktık diyecek değiller ya. Çünkü eğer o haritalarda bir yanlışlık yapıldıysa yıllardır yaptıkları bütün işlerin meşruiyeti tehlikede demektir. Sadece bir kişiyi değil bütün Çanakkale Orman Birirmi de bu işin denetleyicisi olarak işin içine dahil olacaktır.Belki de haritalarda her imzası olan kişi bu işe dahil olacaktır. Bir düşünün 16 yıl x sorumlu yöneticiler = kaç kişi bu işten sorumlu Kimseyi suçlamak istemiyorum ama işi örtpas etme çabaları işin üzerine daha da fazla gitmemi sağlıyor. Benim peşinde olduğum şey orman idaresinin taraflı davranışı. Hadi bir yanlış yapıldı. yanlışı düzeltmek yerine başka yanlışlarla örtme çabası daha kötü sonuçlar doğurmuyor mu? Niye yanlış yaptık demek bu kadar zor? Yanlışlık yapılamaz mı?. Veya yanlışlık yapılmışsa düzeltilemez mi ? Çok mu zor? Orman idaresinin yanlışını başkalarına ödetmek daha mı doğru ? Bu uğraşılarım benim işime yaramasada bizden sonra mağdur edilecek olanlara yol gösterecektir. En azından bunun için çalışalım.İyi ki 4982 sayılı kanun var. Bir de kanundan önceki durumu bir düşünün bakalım. Yıllarca köylümüze yapılan eziyetleri bir düşünün. Biz yine sesimizi bir şekilde duyurmaya çalışıyoruz. Acaba onlar nasıl bir muameleye maruz kaldılar? Saygılar |
Çanakkale Orman Bölge Müdürlüğü'nden gelen yanıt
Alıntı:
Dijital ile çekerek hemen buraya aktarıyorum. Mektbun içeriğine bakarsak , kendi tarlamı da Orman Ağaçları ile donatırsam ; " Hey birader, bunlar orman ağacı o zaman burası orman.Ver tapunu bakayım yallah " diyebileceklerini açık açık söylüyorlar.! Çanakkaleden gelen Resmi mektubun Fotoğrafı. http://i172.photobucket.com/albums/w...urun/bro-2.jpg İzmir'den Selam ve Sevgilerle , Öz Murat, |
Alıntı:
"ormanlık alanda özel kişiye haksız tapu tesis edildiği tespit edilmiş", deniliyor |
Ama burada, satın alanın böyle bir durumla karşılaşmamak için, satın almadan önce ayrıntılı olarak yaptığı ön araştırmalar yok muydu?
Alıntı:
|
Alıntı:
Öyle değilse; yukarıdaki alıntı, orman kadastro çalışmalarının tamamlanmış olduğu yerlerde bile, arazinize orman ağacı dikerseniz ve biz bunu farkedersek, arazinize el koyulur anlamı taşıyor mu? |
Efendim, burada eylemli sözcüğü fiilî sözcüğü yerine kullanılıyor.
Sözü edilen, Yargıtay Kararına konu olan olayda, birilerinin ağaç diktiği araziye, Devletin el koyması amaçlanmış değil. Hadise şudur: Öteden beri ve fiilen orman olan bir yer, bir şekilde (görevlilerin ihmali veya görevlerini kötüye kullanmaları sonucu) özel mülkiyete konu edilmiştir. Yani orman statüsünden çıkarılıp, tapu tesis edilmiştir. Bu olay tespit edildiğinde ise zaman aşımı süresi geçmiştir. Zaman aşımına sığınılarak bu haksızlığın savunulmasını adil bulmayan Yargıtay, sözü edilen kararı vermiştir. Bu konu çok tartışılmış lehinde aleyhinde bir çok makale yazılmıştır. Ben de mesleğim gereği bu konuya çokça muhatap oldum. 1992 yılında katıldığım üç günlük bir çalışma toplantısında (Mili Emlak Kontrolörleri, Hukukçu, Haritacı yaklaşık elli kişi) enine boyuna bu konuyu tartışmıştık. Bu toplantıda Rahmetli Prof. İsmet Sungurbey'in de önemli katkıları olmuştu. İşin hukuki tarafı bir yana, Marmaris ve İstanbul'un son elli yılını on-on beş yıl arayla çekilmiş hava fotoğraflarından izlemiştik. Bu sunumda nelerin görüldüğünü anlatmama gerek yok. Ormanların nasıl yağmalandığını zaten çıplak gözle de görüyoruz. İstanbulda, son otuz yılda yağmalanan, ormanların bir kısmını, (senede bir kaç günlük ziyretlerim nedeni ile) ben bile hatırlıyorum. Bu sunum, bir çok katılımcının fikrini değiştirmesine sebep olmuştu. Bu karar, ortadan kaldıran yeni bir karar ya da daha üstün bir hukukî metin olmadıkça herkes için bağlayıcıdır. Ülkemizde ormanlar halen kamu malıdır. Yani ulusun ortak malıdır. Bir çok konuda olduğu gibi Kamu mallarını korunmasında da pek çok eksiklerimiz vardır. Tıpkı on beş-on sekiz yıl okuyup da anadilimizi düzgün konuşamadığımız, düzgün okuyup yazamadığımız gibi. Ülkemizde kadastro tamamlanmamıştır. Halen ne zaman tamalanacağı da belli değildir. Kadastro çok başlıdır. Arazi ve Orman Kadastrosu ayrı ayrı yapılmaktadır. Bunlar zorluklardan bazıları. Alıntı:
Alıntı:
|
Günaydın.
Konu başlığının açılmasına sebeb olan araziyi Google Earth da görünce ; Alıntı:
Oğuz Bey'in burada ki hatası ise ; Alıntı:
Bu durumda belgenin resmi bir özelliği olmaz ki. Söz uçar gider, yazı sabit kalır. Yine de bana gelen mektubun içeriği muallakta; Misal, büyük bir arazim var her yerini sistemli bir şekilde ağaçlandırıp gerekli bakımı uyguladıktan 20 yıl sonra küçük bir koruluğa sahip olursam , orman idaresi burayı da orman diyerek tapu iptal davası açabilir diye korkarım her zaman. :( İyi Haftalar , Öz Murat. |
Alıntı:
Sorun, dava açılabiliyor olması değil. Orman İdaresi, Hazine, belediye, siz, ben, TEMA, Kızılay, (...) yapı kooperatifi, (...) şirketi, her gerçek veya tüzel kişi dava açabilir. Mesela Rumeli Hisarı, Süleymaniye Camii, Topkapı sarayı için siz, mülkiyet davası açabilirsiniz. Benim evim veya Çankaya Köşkü için de dava açmanıza bir mani yoktur. Sorun davalı veya davacı olarak, bir davada taraf olmak. Bence, Sayın Karsan bunun sıkıntısını yaşıyor. Yargının hızlı ve adil olduğuna, inanıyor olsaydınız; böyle bir korku yaşarmıydınız? |
Alıntı:
Alıntı:
Kaldı ki bu davada, arzideki ağaçların yaşı, kendiliğinde mi yetiştiği yoksa insan eliyle mi dikildiği? İnsan eliyle dikilmişse kim tarafından dikildiği? konuları araştırılıp tartışılmalıydı. Bunlar davanın sonucunu etkileyecek unsurlardır. |
Alıntı:
Önceki yazımda dediğim gibi Herkes dava açabilir. Kimse bir konuda, dava açmıyacağına dair, bir taahhüt veya kabule zorlanamaz. Siz benim evim için dava açabileceğinize göre; ben gelip sizden, benim evim için dava açmayacağınıza dair, bir yazı istesem ne dersiniz? Bu olayda belki, alışverişten önce, orman idaresi hasım gösterilerek bir tespit davası açılabilirdi. Bu dava sırasında, Orman İdaresi haritalarını getirip zeminde uygular ve sınırlarını gösterirdi. |
Alıntı:
Madem resmi belge vermeye cesaret edemiyorlar karşı dava açarak sınır tespit ettirilmeli. Tabii davanın yıllarca sürebileceğini de göz önüne alarak. :( |
Alıntı:
Alıntı:
|
İddia : Türkiye Cumhuriyetinin Kapi Gibi Tapusu filan Yoktur.
Merhaba,
Sn.Özlem, Siz kanunlar nasıl olması gerekiyorsa onu tarif ediyorsunuz. Ama bu yetmez çünkü burası Türkiye Cumhuriyeti burası üçüncü dünya ülkesi ve ****** muz cumhuriyetine yakın bir ölçüde. Aksini ispata çalışmayınız. Bağımsız olması gereken yargı da malesef bağımsız değil.Yargı kayıtsız, şartsız işini yapmayan orman idaresinden taraf. Bu lafı etmemem gerektiğini biliyorum ama daha çarpıcı olsun diye yazıyorum. Ve aksini ispat edebilirlerse ben verilecek cezaya razıyım. Daha ne yazayım.? Bir düşünün bir arazi alacaksınız ve almadan önce içinde ağaçlar var diye orman idaresine gidip soracaksınız. Orman idaresi alabilirsiniz diyecek ve 6 yıl sonra aynı orman şefi dava açılmasına zemin hazırlayan rapor tutacak ve keşif dahil 65 günde yargıtay kararlarının emrettiği orman tahdit haritası gelmeden dava bitecek. Hangi hukuk, hangi kanun. Bu resmen zorbalık bile değil olsa olsa korsanlıktır. Böyle hukuk olmaz,olamaz. Problem bence hukukta filan da değil insanlarımızda. Orman idaresi nasıl yaptığı yanlışları kapatacak bir yol buluyorsa, ama hukuğu kullanıyor, ama hakimi, sonuçta amaca ulaşmak için birilerini kullanıyor. Malesef gösterdiğiniz ihtimali düşünerek yazılı belge de istedim ama bundan önceki Orman Müdürü ne dedi biliyormusunuz.AYNEN YAZIYORUM. "BEN BU DİLEKÇEYİ KABUL ETMİYORUM" dediği için Kaymakamlığa gidip şikayette bulunmuştum. Yani eski Kaymakam da olayın şahitlerinden. Mesele benim haklı olup olmamam da değil. Dosya Orman İdaresinde ve dosyanın içinden istediklerini alıp çöpe atabiliyorlar.Dediğimi doğrulayacak elimde tesadüfen bir nüshası kalan dilekçeler var. Dosyada onlar da yok. Böylece anlayabiliyorum. Yıl 2001. O zamanlar 4982 sayılı bilgi isteme kanunu da yok. Yapabileceğiniz hiçbirşey de. Cuma günü Bayramiç Cumhuriyet Başsavcılığındaydım. Savcının görevi olmamasına rağmen sağolsun yol gösterdi ve Hazineye dava açabilirsin dedi. Daha önce de, Kaymakamlık Yazı işleri Müdürü de aynı şeyi söylemişti. Ama mesele dava filan açıp hak arayabilmek değil. Baştan sistemin hakkımın yenmesine engel olabilmesi. Kanunların böyle şeylere izin vermemesi Kadastro öyle kazayla iş yapabilecek bir kurum değil hele her tutanağın altında onlarca imza varsa ve o tutanaklarda başkaları tarafından kontrol edilip tastikleniyor ve ona göre tescile tabi haritalar oluşuyorsa ve o haritalar her yerde kesin delil teşkil ediyorsa. Diyelim ki bir yanlışlık var.Kadastro komisyonunda orman yetkilileri de var.İtiraz edip düzeltebilirler. Hadi gözden kaçtı diyelim. Bu işin askı süresi var. Hadi birileri yine görevini yapmadı da yine gözden kaçtı diyelim. 10 yıllık bir itiraz süresi daha var. Ama görevliler yine de gözden kaçırırsa diye orman iddiasında bulunulan yerler ile ilgili süre de kaldırılmış.Yani süresiz demek istendiği zaman dava açılabilinir. Bu ne demek biliyor musunuz? İşte hukuk yok demektir. Çünkü hukukta herşey sürelidir. Çünkü süresiz işler hukuksuzluğun işaretidir. Çünkü eğer bir orman şefi ya burası acaba ormanmıydı ya diye bir fikir ileri sürse, Türkiye Cumhuriyetinde iptal edilemeyecek tapu yok. İddia ediyorum. Yargıtay Kararlarını bir okurmusunuz. Herşeye müsait muğlak kararlar var. Yani orman idaresini kapatıp bir şef bir hakim vasıtasıyla bütün ülkeyi yönetebilirsiniz. Kanunlarımız müsait. Yani Bu mesele benim davayı kazanmam meselesi değil. Hukuk olup olmaması meselesi. Hukukun olmadığına dair kabul, Deretepeorg'a ormandan gelen cevapta açık bir biçimde yazılmış İlk laf söyle diyor " haksız kazanımdan elde edilmiş tapu" ikincisi ise " Yürürlükte bulunan mevzuata göre mülkiyet belgesi sınırları ayırıcı unsur olarak kabul edilmemektedir." Bu iki lafı tartışalım. Hukukun olduğu yerde bu laflar edilebilir mi ? edilemezmi ? Saygılar. |
Alıntı:
Tapuya gitmişim bir problem yok denilmiş, ben yine de okur yazar ve Tema üyesi olduğum için hassas davranmış bir de orman idaresinden en yetkili ağızdan sormuşum. Bir de tesbit davası mı açacaktım. Kendimizi kandırmayalım. Orman idaresine birinin gidip filan araziyi alacağım gelip bakın içindeki ağaçlara demesi zaten ihbardır. Derhal gelip bakmaları lazımdı. Ama işini yapıp yapmayanların arasında fark yoksa şef neden işini yapsın ki. Nasıl olsa aynı maaşı alacak? Mesele burada. Sistemde işini yapanla yapmayan ayırtedilemiyor. Veya işini yapmasada, eğer 6 yıl sonra kimse birşey sormadan dediğine inanıp dava açabilecekse. Neden görevini yapsın ki? nasıl olsa telafisi var. Orman idaresinin dilekçelerime cevap vermemesi veya deretepeorg'a verdiği gibi laflar etmesi zaten benim haklı olduğumu gösteriyor. Ama biliyorsunuz. Eğer, Siyasi gücünüz, Çeteniz,hakiminiz,savcınız yoksa bu ülkede adam değilsiniz. Ve koca masaları olan bürokratlara birşey anlatamazsınız. Saygılar. |
ARAZİ ALACAKLAR DİKKAT !.. T.C.'nin TAPUSU HER ZAMAN KAPI GİBİ DEĞİLDİR.
Merhaba,
Arazi alacaklar dikkat!...T.C.'nin tapusu her zaman kapı gibi değildir. Sahiden de dikkat. Eğer yazacaklarımı dikkatli okumadan hadi canım öyle şey olur mu derseniz. Yılların birikimlerini yatırım yaptığınızı zannederken sokağa atabilirsiniz. Son günlerde başıma gelenlerden ve Yargıtay Kararlarından öğrendiğim kadarıyla ; Türkiye Cumhuriyetinin sınırları içindeki bir arazinin, üzerinde ağaç bulunsun veya bulunmasın, her zaman orman olma ihtimali vardır. Kadastro geçmiş olsun veya olmasın. Orman Tahdidi dışında kalmış olsun,olmasın. TAPUNUZ ORMAN KANUNLARI ve YARGITAY KARARLARI karşısında İŞE YARAMAZ. TAPUNUZ HER ZAMAN aşağıdaki ihtimallerle İPTAL EDİLEBİLİR. 1-Burası ormandır. 2-Burası ormamış. 3-Burası eskiden ormanmış. 4-Buranın arazisi eskiden ormanmış. 5-Buranın arazisi orman toprağı. 6-Burası ormandan açılmış. 7-Buranın içinde meşe ağacı var. Öyleyse ormandır. 8-Buranın içinde dikenlik var. Öyleyse ormandır. 9-Eski haritalarda orman görünüyor. Ama haritalara bakamazsınız. 10-Memleket haritalarında ormana benziyor. Ama siz bakamazsınız. 11-Eski hava fotoğraflarında ormanmış. Bakamazsınız.Gizlidir. 12-Bitişiğinde orman var. Ormana benziyor. 13-Kadastroda yanlış yazılmış. Ormandır. 14-Kadastroda haksız tesbit edilmiş. 15-Haritalarda orman görünüyor. 16-İşletme haritalarında orman. 17-Amenajman planlarında orman olarak yazmışız. 18-Orman olmasa da orman. Git istediğin yere şikayet et. Kazanamazsın. Arazi alacaksanız, Dikkat edin bu gibi laflarla tapunuz iptal edilebilir. Bkz.Orman davaları, Yargıtay İçtihatları. DİKKATLİ OLMANIZ YETMEYEBİLİR. ISRARLA ORMAN DEĞİLDİR DİYE BELGE İSTEYİN Kİ İLERİDE AÇILABİLECEK DAVALARDA ORTAYA DELİL OLARAK KOYABİLİN. Saygılar. |
SINIR TESBİTİ ZATEN YAPILMIŞ.ORMAN TAHDİT HARİTASI ve KADASTRO
Alıntı:
Sınır tesbitine filan gerek yok. Çünkü en büyük sınır tesbiti zaten yapılmış. Kadastro ve orman tahdidi, Devlet tarafından yapılan sınır tesbitleri. Bu tesbitlerden başka bir de tapu tarafından tapu tesis edilirken yine yapılıyor. Özetlersek, sınır tesbiti işini zaten devlet verdiği tapu ile kabul etmiş. Bütün mesele hukukun orman idaresine karşı işlemeyemeyişi. Başka bir deyişle T.C.'nin tapusunun bir orman şefinin lafıyla yok olabilmesi. Esas insana koyan o. Eğer hukuk üstün olsaydı, ne yapılması gerekirdi isterseniz onu tartışalım. Saygılar |
Alıntı:
Burası bir bilgi paylaşım sitesi. Başınıza gelen bir olayı, kendi bakış açınıza göre yorumlayıp, gerçek olmayan bir biçimde genellemeler yaparak, insanları yanlış yönlendirmeye hakkınız yok. |
Sayın Oğuz Karsan, sizinle belli bir zeminde konuşmaya çalıştım. Ama, bunun mümkün olmadığını görüyorum. Çünkü sağlıklı düşünemiyorsunuz.
Alıntı:
Alıntı:
Ben yargının bağımsız olması gerektiğini ve de hukukun üstünlüğünü savunuyorum. Alıntı:
Size bildiğim kadarı ile yardım edip yol göstermeye çalışıyorum. Ben her şeyi bilirim diyorsunuz. Bir hukuk allâmesi kesiliyorsunuz. Alıntı:
Başından beri anlattıklarınızın bir çoğunu ispat edecek durumda değilsiniz. Yazılarınız, anlattıklarınız, bir çok çelişki ile dolu. Alıntı:
Alıntı:
Araziniz, Murat Öz tarafından eklenen görüntüde, orman gözüküyor. Görüntüye göre bitişiğindeki devlet ormanının devamı gibi duruyor. Bu sebeple de Orman İdaresi: Alıntı:
Bunlara rağmen hukuk anlayışım adına, sizin korunmanız gerektiğinizi düşünüyorum. Elinizdeki tapu nedeni ile dayanmanız gereken noktayı gösteriyorum. Alıntı:
Alıntı:
Bu durumda, artık sizinle tartışmak istemiyorum. Bu saatten sonra, sizin tespit davası açmanız, elbette ki söz konusu değil. Tespit davasından söz etmemin amacı, sizin eksiğinizi göstermek, ya da eleştirmek de değil. Alıntı:
Yazarken forumun bu özelliğini lütfen unutmayınız. |
Kanunlar Ya Vardir, Ya Yoktur. Az kanun, biraz kanun olmaz.
Merhaba,
Sn. Özlem, Çok eskiden yazdıklarımı da örnek vermişsiniz. İnkar etmiyorum bu lafları ettim ve yine de ediyorum. Az hukuk,biraz hukuk diye birşey yoktur ve olamaz. Ya hukuk vardır. Ya da yoktur. Son yazımda bunu belirtmeye çalıştım.Ama siz durmadan beni suçluyorsunuz. Ayrıca söylediklerim ispatlanmamış iddialar değil üç şahidi bulunan gerçeklerdir. Bayramiç Cumhuriyet Başsavcılığında, Bayramiç Kaymakamlığında ve Asliye Hukuk Hakimliğinin 2007/281 E sayılı dosyasında tanık ifadeleri mevcuttur. Ayrıca Cumhurbaşkanımızı ve Başbakanımız da dahil olmak bir sürü halkın iradesiyle seçilmiş Sn.Milletvekilinin yargılanabildiği bir ülkede, Görevini yapmadığı için veya yanlışını başkasının üzerine yıkmak isteyen orman görevlileri neden yargılanamasın. Ormancılara özel dokunulmazlık mı var ? Şimdi esas konumuza gelelim isterseniz. Bir ülkede bir orman şefi önce orman değil, satın alabilirsiniz dedikten sonra üzerinden 6 yıl geçmesini bekleyip sonra birden görev aşkı ile burası ormandır diye rapor hazırlarsa, ona Hukukun işlediği bir ülkede ancak gülünür. Veya aşağıdaki şu sorular sorulur. Kanunlar çerçevesinde, buradan kadastro geçmiş askı süresinde bunu görmediniz mi denir, hadi kadastro komisyonundaki orman yetkilisi görmedi, on yıllık itiraz süresinde de farkına varamadınız mı? diye sorulur, eğer bir yanlışlık varsa, bu yanlışlığa dayanarak bir sürü tescile konu harita hazırlandı, niye tescil edenler farkına varmadı,hadi onlar da farkına varmamış, hadi on yıllık itiraz süresini de geçirdiniz,Tapu düzenlenirken aklınız neredeydi?, Hadi, Tapu düzenlenirken de görevinizi yapmadınız. Adamın biri gelmiş burası orman mı acaba, içinde ağaçlar var ben burayı satın alsam birşey olur mu diye de sormuş, ona da yok burası orman değil satın alabilirsin demişsiniz. Bütün bunlardan sonra bir de 6 yıl beklemiş ve ondan sonra rapor tutmuşsun. Acaba sebebi nedir diye sormazlar mı? Bu yanlışlığa sebep olanlardan hesap sorulmaz mı? Yanlışlık varsa, yapanlara değil de niye sadece tapu sahibine mi ödettirilir ? İşte ben bu sorularımın cevaplarını istiyorum. Buyursunlar versinler Torpil istemiyorum. Araya tanıdıklarımı sokmuyorum. Yüksek mevkilerden telefon ettirmiyorum. Sadece dilekçelerime cevap istiyorum. Ama müdür sıfatıyla imza atanlar cevap vermiyorlar, Çok ciddi iddiada bulunuyorum. Birileri baksın lütfen Mahkemelere, haritadaki orjinal renkleri değiştirilmiş fotokopiler yollanıyor. İsteyen kontrol edebilir. Çanakkale,Bayramiç,Söğütgediği Köyü, Ekşisu Mevkii, 131 Ada 2 Parsel, Orman Tahdit Hariyasında ne renk ? Bayramiç Asliye Hukuk Mahkemesine,Teknik Bilirkişi R.K. 'nun sunduğu raporda aynı yer ne renk? Ayrıca Sn.R.K ile görüştüm Çanakkale Orman Müdürlüğünden bana ne verdilerse ben mahkemeye onu sundum dedi. İnkar edeceğini sanmıyorum. Mutlaka biliyorsunuzdur ama ben yine hatırlatayım. Harita boyamak,renklerini değiştirmek ancak mahkeme kararıyla ve komisyon kararı ile olabilir ve aksine davranış suçtur. Kim boyamış?, Hangi yetkiyle boyamış?, Hukukçular niye aslını istememiş, Suçlu kim ? Yetkililer neden cevap vermiyorlar ? Davalı yani bizim aslını getirme isteğimize neden itibar edilmemiş Orjinal Orman Tahdit haritası gelmeden neden dava hemen sonlandırılmış ? Ama bu soruları sormamalıyım değil mi? Yoksa hukukun üstünlüğü ilkesine karşı gelmiş olurum. Öyleyse, Bırakalım herkes kanunlara göre değil de işine geldiği gibi davransın. Yazdıklarımın başka mağdurların da işine yaraması umuduyla. Saygılar |
Haksiz Kazanimdan Elde Edilen Tapu Ne Demek ?
[LEFT]
Alıntı:
Başıma gelen olayı kendi bakış açıma göre yorumlayıp gerçek olmayan bir biçimde genellemeler yaparak, insanları yanlış yönlendirmeye hakkım olmadığını yazmışsınız. Böyle bir düşünceye saplanmanıza neden olan nedir.? Gerçekler hoşumuza bazen gitmeyebilir. Ama bu olayların gerçek olmadıklarını ispat etmez. Siz de çok iyi biliyorsunuz ki, bazı gerçekler acıdır. Ama gerçektirler. Madem benim olayları yanlış yorumladığıma hükmettiniz. O halde Orman idaresine benim gibi bir dilekçe yazın bakalım ne cevap alacaksınız. Bana yardımcı olmak amacıyla Sn. deretepeorg üşenmemiş Orman Bölge Müdürlüğüne yazı yazmış bana gelen cevabı ona da vermişler. İnanmıyorsanız siz de yazın. Yazıyı kopyalamayı beceremedim ama Forum'un özel mülkiyet alanlarının, orman kategorisine sokulması başlıklı bölümde deretepeorg'un yazısında kayıtlı. Bakabilirsiniz. deretepeorg'a Çanakkale Orman Bölge Müdürlüğünden gelen cevapta iki husus dikkat çekici Deretepeorg'a ormandan gelen cevapta açık bir biçimde yazılmış İlk laf söyle diyor " haksız kazanımdan elde edilmiş tapu" Haksız kazanımdan elde edilen tapu ne demek ? Açıklayabilirmisiniz? Aklınız karıştı değil mi? Ben açıklayayım ne denmek istendiğini. Malum tapu nedir herkes biliyor Tapuyu Devletin bir kurumunun verdiğini de herkes bilir. Tapunun nasıl bir şey olduğunu ve nasıl verildiğine gelince Nasıl verildiği de belli.,Kanunlara dayanarak tanzim edilir. Koskoca Devletin birsürü kanuna dayanarak tanzim ettiği ve düzenlenirken onlarca önemli bürokratın imzası bulunan bir belge haksız kazanımla elde edilemez. Olsa olsa sahte olur. Bunu iddia edebilirsiniz. Ama onlar eğer haksız kazanımdan elde edilen tapu lafını kullanabiliyorlarsa bu devlette her şey çöker. Devletin verdiği bütün evraklar tehlikeye girer. Basit birkaç karşılaştırma yapalım mı? 1- Haksız kazanımdan elde edilen diploma 2- Haksız kazanımdan elde edilen nüfus kağıdı 3- Haksız kazanımdan elde edilen müdürlük 4- Haksız kazanımdan elde edilen makam 5- Haksız kazanımdan elde edilen Hakimlik 6- Haksız kazanımdan elde edilen Yargıtay üyeliği 7- Haksız kazanımdan elde edilen Rektörlük 8- Haksız kazanımdan elde edilen Orman Bölge Müdürlüğü makamı 9- Haksız kazanımdan elde edilen vatandaşlık. bu birkaç örneği şunun için yazdım. Devletin verdiği bütün evrakların meşruiyeti tartışmaya açılır. Hadi bana bu yukarıda yazılanların da aynı mantıkla düşünülemeyeceğini ispat edin. Çünkü yazılanların hepsi devlet tarafından verilen ve tapu gibi geçerli olması gereken kavramlar. Bunu yazmaya cüret edebilenler kendilerinin de haksız kazanımdan o makamlara gelmiş olabileceklerini düşünmekten acizler. ikincisi ise " Yürürlükte bulunan mevzuata göre mülkiyet belgesi sınırları ayırıcı unsur olarak kabul edilmemektedir." Bu laf daha da dikkat çekici. Yani kibarca, Tapunuzun bir geçerliliği yok demek istemiş galiba. İşte karşımızda böyle düşünen bir zihniyetin başta bulunduğu kurumlar var. Şimdi haydi ağaç dikin de görelim bakalım başınıza ne gelecek. Benim ispata çalıştığım ağaç dikilmemesi değil, benim başıma gelenlerin tesadüf olmadığını ispat etmeye çalışıyorum. Çünkü bir taraftan ağaç dikin diyen kurumun başında hangi zihniyette yöneticiler var öğrenin. Hem öğrenin hem de bu zihniyetin yönettiği bir kurumun lafına inanıp ağaç dikilir mi söyleyin? Herkes en yakın orman Bölge Müdürlüğüne başvurup belge istesin. Yoksa ileride üzülebilirler. Hiçbir garantisi yok. Benim tapumu kabul etmeyenlere yarın arazinizi sizin ağaçlandırdığınızı ispat edemezsiniz.Mahkemelerde hangi harita ne renkti araştırır durursunuz. Sn. Özlem bu ifadelerde ne denmek istendiğini bir düşünün eğer hala benim haksız ve iddialarımı ispat edemeyen biri olduğumu düşünebilecekseniz, ona da peki sadece tek laf edeceğim. Helal olsun. Saygılar |
Haksiz Kazanimdan Elde Edilmiş Tapu Ne Demektir ?
Merhaba,
Özel mülkiyet alanlarının,orman kategorisine sokulması başlıklı bölümde Sn.deretepeorg'un dilekçesine Orman Bölge Müdürlüğünce verilen cevapta kullanılan bir ibare. Ne anlama geldiği meçhul. Ben anlayamadım. Sizin görüşlerinizi almak istedim. Tapu da diğer bazı evraklar gibi devlet tarafından düzenlenir. Tabi sahtesi,yırtığı, kirlisi olabilir ama haksız kazanımdan elde edileni olabilir mi? Mesela sahte diploma olabilir ama haksız kazanımdan elde edilen diploma denirse bu ne anlam taşır. Saygılar |
Bilirkişi Orman Haritalarini Boyayabilir Mi ?
Merhaba,
Hazinenin açtığı tapu iptali davasında, keşif sonrasında bilirkişinin mahkemeye sunduğu haritalar, Orman Müdürlüğündeki ve Kadastro Müdürlüğündeki haritalardan farklı. Yaptığım araştırmada söz konusu haritaların, bilirkişi tarafından boyandığını öğrendim Bilirkişilerin kroki veya başka taslaklar çizebildiğini biliyorum. Ancak Kadastro veya Orman Tahdit Haritasını orjinalinden başka renge boyama yetkileri var mı? Saygılar |
Sizin bu ispat edilemeyen beyanlarınızla, ortaya koyduğunuz problemin, çözümüne ilişkin bir yol göstermek istedim. Kime yol gösteyorum? Tabii ki size değil. Bundan sonra benzer bir durumla karşılaşacaklara. Burası bir paylaşım sitesi ve burada yazdıklarımız foruma üye olan olmayan pek çok kimse tarafından okunmaktadır.
Yazarken forumun bu özelliğini lütfen unutmayınız. Sn. Özlem, Yazdıklarınıza cevap yazmam gerektiğini düşündüğüm için bu yazıyı yazıyorum. Burada tek özür dilemem gereken yazımın, hukukun üstünlüğüne inananlara karşı yazdığım olduğuna eminim. Ama o yazımda da yazdığım şeyi kastetmediğimi anlamanız gerekirdi. Hepimiz bazen kızıp ülkeye,memuruna,adaletine,hukukuna bir şeyler sayıp dökmüyormuyuz. İşte öyle birşeydi o. Bu yazdıklarım tabi ki kabahatimi örtmeye yetmez. Ne kadar kızsam da yapmamalıydım. Tek pişman olduğum yazım da bu. " Size bildiğim kadarı ile yardım edip yol göstermeye çalışıyorum. Ben her şeyi bilirim diyorsunuz. Bir hukuk allâmesi kesiliyorsunuz." cevap: Baştan beri,yardım etmeye çalıştığınızdan hiç kuşkum olmadı.Yardımlarınız için de sağolun. Ancak ben her şeyi bilirim demiyorum. Yazdıklarımın çoğunu araştırmalarım esnasında kanunlardan öğrendim. Zaten kızgınlığım da bu yüzden. Kanunlar sanki bir tek benim uymam için yapılmış. Yıllarca kanunlara uymamak suretiyle işlerini eksik ve yanlış yapanlara, haritaları boyayıp mahkemeye delil diye sunanlara kimse birşey diyemiyor. " İçinizi dökmek için, ispat edemeyeceğiniz şeyler anlatarak bazı kimseleri suçlamakta bir sakınca görmüyorsunuz." cevap: Şimdiye kadar, ispat edemeyeceğim hiçbir şey ileri sürmedim. Ama gerek dilekçe vererek,gerek 4982 sayılı kanuna dayanarak istediğim bilgi ve belgeleri vermemeleri ve son olarak gerçek haritaların yerine bilirkişi marifetiyle boyanmış haritaları mahkemeye göndermeleri sizce ne anlama gelir. Hadi yorumunuzu yapın. Ama beni suçlarken olduğunuz kadar keskin olarak. " Başından beri anlattıklarınızın bir çoğunu ispat edecek durumda değilsiniz. Yazılarınız, anlattıklarınız, bir çok çelişki ile dolu." cevap: Lütfen, hangi söylediğimi ispat edecek durumda değilmişim, açıklarmısınız? Herkes öğrensin. Acaba arkasında duramayacak ne laflar etmişim? Hangi iddiam yalan çıkmış? Orman İdaresinin hangi iddiasıyla? Çelişki nerede ve hangi konuda belirtirmisiniz lütfen? Belirtiniz, açıklayayım. " Araziniz, Murat Öz tarafından eklenen görüntüde, orman gözüküyor. Görüntüye göre bitişiğindeki devlet ormanının devamı gibi duruyor. Bu sebeple de " cevap: Ben arazimizde ağaç bulunmadığını hiç ileri sürmedim. Araziyi almadan önce orman şefliğine gidip sormamın da sebebi zaten arazinin içinde ağaçlar bulunmasıydı. hatta her fırsatta 3000 adede yakın ağaç diktiğimi de her fırsatta söyledim. faturalarını da mahkemeye ibraz ettim. Bilirkişi raporunda da fıstık çamı dikili olduğu zaten belirtilmiş. Ancak 6831 sayılı Orman Kanununun 1.maddesi bentleri zaten özel arazide ağaç olmasını yasaklamıyor hatta yer yer küme ve sıra halinde olsa bile.Kanun maddesini aynen yapıştırıyorum. " F) (Değişik: 22/5/1987 - 3373/1 md.) Orman sınırları içinde veya bitişiğinde tapulu, orman sınırları dışında ise her türlü tasarruf belgeleriyle özel mülkiyette bulunan ve tarım arazisi olarak kullanılan, dağınık veya yer yer küme ve sıra halinde ki her nevi ağaç ve ağaççıklarla örtülü yerler, G) (Değişik: 22/5/1987 - 3373/1 md.) Orman sınırları dışında olup, yüzölçümü üç hektarıaşmayan sahipli arazideki her nevi ağaç ve ağaççıklarla örtülü yerler, H) (Değişik: 5/11/2003-4999/1 md.) Orman sınırları içinde veya bitişiğinde tapulu, orman sınırları dışında ise her türlü tasarruf belgeleri ile özel mülkiyette bulunan ve muhitin hususiyetlerine göre yetişmiş veya yetiştirilecek olan (…)(1)fıstık çamlıkları ve palamut meşelikleri dahil olmak üzere her nevi meyveli ağaç ve ağaççıklar; orman sayılmaz. " Ayrıca dikkatli izlerseniz güneydeki ormanın devamı değil. Farklı zamanlarda oluşmuşlar. Bizimkinde Sıra ve aralar var. biraz dikkatli bakınız. Ayrıca bizim arazimizden daha yoğun durumda bulunan arazilere orman tapulu kesim izni veriyor. Kime dava açıyor kime açmıyor? Acaba kriter ne? Eğer kriter Ağaç ise, benim tespit ettiğim bazı izin verdikleri arazilerdeki ağaçlar daha büyük ve daha sık durumda ( tapulu kesimde ve taşıma irsaliyesinde ne cinsten, ne kadar ağaç kesildiği ve taşındığı bellidir). Eğer bitişiğinde orman olması önemli ise, diğer tapulu kesim yapılan arazilerin birçoğu bitişiğinde değil,ormanın tam göbeğinde . Şimdi araştırmak isterseniz, araştırın. Ama aramızda kalsın çünkü birşeyi ispatlamak uğruna başkalarını da yakmak istemem Eğer bu forumda yazılanları okuyanlar bir ders almak istiyorlar ise; Dikkat etsinler mutlaka arazi almadan önce belge istesinler. Tabi alabilirlerse veya memurlar verirlerse? Ve asla hiçbir memura güvenmesinler. Memurlar kendi yaptıkları yanlışları size ödetirler. Kanunlarımız buna müsait. Bu iddiamı da isterseniz ispatlayabilirim. Araştırmak isteyenler için Bayramiç Asliye Hukuk 2007/281 E tanık ifadeleri. Başka ispat etmemi istediğiniz anlaşılmamış konular varsa ben yine buradayım. Saygılar. |
Arazi Alırken Tapuya Değil, önce Ormana Gidin
Merhaba,
Arazisi,tarlası veya başka gayrimenkulü olanlara sesleniyorum ve soruyorum.? Tapunuzu alırken orman idaresine giderek,Alacağımız arazinin orman olmadığına dair bir belge verin dediniz mi? Niye demediniz ? Acaba sormamakla suç mu işlediniz. Yoksa korkunç bir hata mı yaptınız ? Orman idaresi ileriki bir tarihte mesela 100 yıl sonra aklına gelir de yahu burası acaba orman mı diyerek tapu iptali davası açarsa ne yapacaksınız ??? Buraya kadar yazdıklarım şaka sandınız değil mi ? Hayır şaka değil. Kara mizah ve gerçek . Orman iddiasıyla dava açmanın süresi yokmuş ben de yeni öğrendim. Yani orman veya hazine bir bahane ile her zaman sizin arazinize dava açabilirler. Peki sebep nereden bulacaklar diye soracaksanız orman ile ilgili yargıtay içtihatlarına bakın ve ne bahane bulabileceklerini siz seçin Bizim başımıza böyle bir olay geldi. 1992 de orman tahdidi geçen arazimize tahdit geçtikten 16 yıl sonra burası orman iddiasıyla dava açıldı. 2001 de ormanla bir probleminin olup olmadığını sorarak devletin kapı gibi tapusuyla aldığımız yere 6 sene sonra aynı orman şefinin raporuyla orman olduğu iddiasıyla tapu iptali davası açıldı. Bu olayı foruma getirince bazı arkadaşlar yazılarında, daha önce ormandan belge almam gerektiğini iddia ettiler. Demek ki onlar da devletin tapusuna güvenmiyorlar. Sahiden böyle birşey başınıza gelir mi? Bir gün 5- 10 yıl önce aldığınız arazinin aslında orman olduğu iddiasıyla dava açılırsa ne hissedersiniz. Madem tapu bu kadar kolay iptal edilebilen bir kağıt, Neden yüzlerce imza ile düzenlenebilen bir belge? Peki o zaman her adliyede yazan "Adalet Mülkün Temelidir " ifadesi yalan mı Hani hukuk üstündü ? Saygılar |
Türkiyede mülkiyet ihlallleri ve insan hakları mahkemesi
Türkiye de orman iddiası ile çok sayıda vatandaşımızın malına el konulduğu bir vakıadır. Bu işlemler yapılırken gerek kadastro, gerek orman kadastrosu ve gerekse yargılama safhalarında gerçek ve doğru belge ve bilgiler kullanılmamıştır. Yapılan hukuk dışı işlemler bazı vatandaşlarımızı fazlaca etkilemezken, bazıları tüm mal varlıklarını kaybetmekte, büyük felaketlere uğratılmaktadır. Bazı kişiler ise çok yaşlı olmalarına rağmen hapise atılmaktadır. Biz bu hususları İnsan Hakları Mahkemesinde açılan davalrda ihlal olduğunu dile getirdik ve duruşması nisanda yapıldı, karar çıktı. Yapılan uygulamalar Ek 1 protokol de belirtilen nülkiyet hakkına saygıyı ihlal etmektedir.
Ayrıca arazisi ellerinden alınanlar için haritaları bulabilecekleri yerleri belirteyim. Orman Genel Müdürlüğü 10 nolu bina bodrumundaki arşivle, harita genel komutanlığı teknik arşiv bürosunda doğru haritalar bulunmakta. Hala doğru belgeler ile mallarının elinden alındığına inanan kişiler varsa en basitinden Ankarada milli kütüphaneye gidip, kartografya bölümüne bir baksınlar, sonra diğer belgeleri araştırmaya başlasınlar. saygılarımla. |
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 21:43. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025