Amfibik uçaklar için, "Kurban derileri THK'ya" kampanyası

[malina]

Belediye temizlik işini yaptıramaz hale gelmişti. Ama aynı hizmet özelleşince aynı adamlara özel sektör aynı işi yaptırmayı başardı.

Ülkemizde hizmet işlerinin (temizlik, bakım-onarım, güvenlik vb.) taşeron şirketlere devri konusu giderek yaygın bir eğilim halini almıştır. Özellikle son 10 yılda Hizmet sektörü ciddi bir iş hacmine ulaşmıştır. Esas itibariyle dünyadaki uygulamaya baktığımızda sanayi ve üretim kuruluşlarının bu hizmetler konusunda dış kaynak (out-source) kullanma eğilimi, yardımcı işlere enerji ve zaman ayırmayıp kendi esas işlerine konsantre olma düşüncesinden kaynaklanmaktadır.

Gerçektende bu tür hizmetleri profesyonelce sağlayan kuruluşlar sayesinde pek çok üretim işletmesi kendi asıl işlerine yoğunlaşarak rahat soluk almaktadırlar.

Konu buraya kadar güzel ancak, alt müteahhit kullanma eğilimi farklı amaçlara yöneldiğinde ortaya çeşitli sorunlar çıkmaktadır. Bu konuyu biraz açacak olursak;

Öncelikle hizmet sektörü ucuz iş gücü konusunda bir can simidi halini almıştır. Yani kendi kadrosunda çalışan yardımcı elemanların ücret ve sosyal haklarının maliyetini fazla bulan işverenler iş gücü maliyetlerini düşürmek amacıyla hizmetleri dışarıdan tedarik etmeye yönelmektedirler. Çünkü taşeron işçisi asgari ücret seviyesinde çalışan ve sosyal haklar yönünden son derece kısıtlı imkânlarla istihdam edilen iş gücüdür. Hatta bu elemanların önemli bir kısmı kayıt dışı ve /veya kısmi kayıt dışı istihdam edilmektedirler.

Hal böyle olunca bunların istihdamı firmalar açısından daha cazip duruma gelmektedir. Ayrıca taşeron işçisi süresi belirli iş sözleşmeleri ile çalışan dolayısı ile iş güvencesine sahip olmayan ve örgütlülük anlamında da işverenler açısından risk taşımayan iş gücüdür.

Bu tip bir işgücünün dayanılmaz cazibesi işverenlerin farklı konularda da taşeronlaşmaya gitmesine neden olmuş giderek üretim hattında da alt müteahhit kullanımı yaygınlaşmış ve konu kaçınılmaz olarak hukuksal çekişmelere neden olarak Yargıya taşınmıştır.

Hukuk dilinde muvazaalı (yargıyı yanıltıcı) alt işveren ilişkileri çalışma hayatımızda önemli bir sorun halini almış ve 4857 sayılı yeni İş Yasamızda bu konuya çözüm getirebilmek bakımından bazı düzenlemeler yapılmıştır.

Yasa öncelikle alt işveren ilişkisi kurulabilecek işler konusunda sınırlamalar getirmektedir.[1] Yasa alt işverenin tanımını yaparken “ Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. “

Diyerek alt işveren ilişkisinin sadece yardımcı işlerde ve işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenler dışında kurulamayacağını açıkça belirtmektedir.

www.alomaliye.com

Temizliğin neden taşeron firmalara verildiği belli, ama konumuz o değil...

Ama ormanların özelleştirilmesi ile parelellik kurarsak, bu temizlik işleri örneği, yanlış örnek oluyor.

Ormanların tamamının özelleştirilmesini istiyorsunuz, belediyelerin de tamamını özelleştirmek gerekir demeniz gerekmez mi?

[Yücel Özlem]

THK Başkanı Yusuf Güngör, bu aşamada her kurban bayramında yaşanan soruna dikkat çekip ekledi:

"Herkes THK'ya verilen kurban derisine göz dikiyor. Geçen bayram 12 milyon YTL'lik kurban derisi toplamışız. Bunun % 60'ı olan 4 milyonu yasa gereği pay alan Kızılay, Çocuk Esirgeme ve Diyanet'e gitmiş. 3.5 milyonu deriyi toplayan birimlere verilmiş. Bize 500 bin YTL kaldı. Bu parayla uçak alınabilir miydi?"

Bu hesaba aklınız yattı mı? Sorun nerede acaba? Toplanan derinin nasıl değerlendirildiğini, nasıl satıldığını, nasıl paylaşıldığını tam olarak bilen var mı?

[Oğuz Karsan]

Temizliğin neden taşeron firmalara verildiği belli, ama konumuz o değil...

Ama ormanların özelleştirilmesi ile parelellik kurarsak, bu temizlik işleri örneği, yanlış örnek oluyor.

Ormanların tamamının özelleştirilmesini istiyorsunuz, belediyelerin de tamamını özelleştirmek gerekir demeniz gerekmez mi?

Sn. Malina, Benim için bir mahzuru yok. Belediyeler özelleşirse iyi tarafları da olabilir kötü tarafları da.

Hühim olan hizmeti aksatmadan ve insanca, dağıtabilmek. Bunu yaparken işi size oy verene değil, becerebilene vermek esastır. Ama bizde tersi oluyor. Hangi partiden olursa olsun. Oy verdiğimiz veya vermediğimiz, Cumhuriyetçi, Milliyetçi veya gerici hepsi aynı.
Kaldırımları bir söküp bir yapmak suretiyle belediyelerinin başka hizmetlerde kullanabilecekleri kaynaklarını yandaşlarına dağıtmayı tercih ediyorlar.

Ayrıca bir husus daha var. Kendi yandaşlarına iş sahası yaratmak için tanıdıklarını belediyelere dolduranların hizmetleri daha çok aksattığı ortada. Yani siz işe aldığınız elemandan sizin gibi düşünmesine rağmen verim alamıyorsunuz. Halbuki aynı kişiyi özel sektör hem çalıştırıyor hem de verim alabiliyor. Özelde iş yapmayanlar derhal işten uzaklaştırılabilirken devlete veya belediyelere girenler artık ne olursa olsun orada demirbaş oluyorlar ve çalışmasalar bile onları oradan söküp atacak bir kuvvet bulunmuyor. Mesela Ziraat bankası ile Akbank veya diğer özel bankalar arasında sizce bir fark yok mu? Birinde memurlar iş yapmak için yarışırken diğerinde sanki grev yapılıyormuş havası yok mu? (Babam Ziraat Bankası Müdürüydü)

Belediyeler özelleşirse işte bu yandaşlara dağıtılan kaynaklar belki daha faydalı işlere kullanılabilir. Ama yönetimde belki başka problemler ortaya çıkar. Siyasiler kullanabilecekleri kaynakları kaybedecekleri için karşı çıkarlar veya kaynakları daha rahat kullanabilecekleri başka kanallara aktarırlar. Kısaca parayı ve gücü kullanabilecekleri başka bir yol bulurlar.

Ormanlarımızın da bu şekilde işletilemeyeceği, korunamayacağı ve çoğaltılıp, geliştirilemeyeceği ortada. Bu sistemi 70 yıldır deniyoruz olmuyor.

Artık ormancılıkta reform yapma vakti geldi. Mesela ulaşım ve haberleşmede dünya ile aynı çizgideyken ormancılıkta nasıl ortaçağda kalmış olabiliriz.

Özelleştirelim, veya daha iyi denetleyelim ama başka bir çözüm bulalım. Ben hepsine razıyım. Tek tahammül edemediğim bu durduramadığımız orman yangınları ve basiretsiz yöneticilerin akıl almaz demeçleri.

Birşeyler yapalım ve artık ormanlarımız yanmasın.

Saygılar.