![]() |
|
|
![]() |
#1 |
Ağaç Dostu
|
Merhaba, Sn.Yücel Özlem, Önce Bayramınızı kutlarım. Yine toplum için çok yararlı mesajlar vermişsiniz. Teşekkür ediyorum yazdıklarınızın hepsine katılıyorum. Ama benim isyanım, işini yapmayan devlet memurlarının üstelik başkaları mağdur olurken, bir de kendi hatalarını kapatmak uğruna başka yanlışlıklar içine girmeleridir. İsyanım bu yüzden. Ülkemizin her ferdi her an bir sürü yanlışlık yapıyor. Bu çok normal. Yapmasalar tabi daha iyi ama bir de çıkar sağlamak uğruna veya kendi hatasını örtmek uğruna ikinci ve bir başka hata yapıp insanlara zarar verilmesine hiç taammülüm yok. Bu esasında ülkemizin zaafı. Kaş yaparken göz çıkartmak, Kraldan fazla kralcı olmak, Ülkem için yaptım demek moda haline geldi. Peki bu ülkenin kanunları bir tek vatandaşına mı işliyecek ?. Herkes hatasının bedelini ödemeli. Zamanında eğer orman olan yeri orman dışında bırakmak suretiyle hata haritalar veya tutanaklarda yanlış yapılmışsa onun da hesabı sorulmalı. Kimseye gösterilmeyen o ünlü ve kıymetli Amenajman planında bir hata yapılmışsa onu yapandan da. Eğer Orman Kadastro Komisyonu bir yanlışlık yapmışsa onun da hesabını sormalı. Daha sonra farkına varmalarına rağmen düzeltmeyenlerden de. Ama bütün bu yanlışlıkların sonucu o araziyi alan son kişi benim diye bir sürü kişinin yaptığı yanlışlığın bedeli, kapalı kapılar ardındaki kararlar sonucu, gösterilmeyen haritalardaki hususlardan yola çıkarak vatandaşa ödettirilmemeli. Her şey ortaya dökülmeli, Benim bir hatam varsa bana da o hatam kadarı ödettirilmeli. Sanırım vatandaşın bu gibi mağduriyetinde 4982 sayılı kanun işte bu gibi durumlarda çok işe yarıyor ve daha da yarıyacak gibi görülüyor. Tabi daha işin başındayız. Eğer ülkemizdeki bütün yanlışlıkların düzelmesini istiyorsak. Bence derhal önümüzdeki 25-30 yılın öğretmenlerini yetiştirecek sistemi oluşturmalıyız. Her işin gidip dayandığı yer eğitim. Bu parti, şu parti demeden herkesin ve bundan sonra gelen her hükmetin de uygulaması gereken Milli Eğitim Seferberliğini veya her ne isim takacaksak, hemen uygulamaya koymalıyız. Yoksa her gelen hükümetin ayrı politikaları ile bu iş yürümez. Başbakan, bakan, milletvekili, her kim olursa olsun önce insan olmalı yoksa herkes hatasının bedelini başka kişiye ödetmeye kalkar. Biri ormanda yaptığı hatayı kapatır, bir doktor yanlışlıkla ölümüne sebep olduğu hastasının izlerini siler, Komiser sorguda yanlışlıkla ölen süpheliyi yoketmeye çalışır, sarhoş araba kullananlar çarptığı kişileri hastaneye götürmekten kaçar, Bir başkası rüşvetle trafik tutanağını değiştirmeye kalkar, beş yıldızlı otel kanalizasyonunu mavi bayraklı koya boşaltır ve örtpas edilir, bu örneklerden istediğimiz kadar yazabiliriz. En sonunda da Kenan Evren çıkıp biz yanlış yapmışız der. Peki bu başkasının yaptığı hatanın bedelini vatandaş olarak neden hep biz ödüyoruz? . . . . Saygılar. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#2 |
Ağaç Dostu
|
Sayın Oğuz Karsan, Siz muhatap olduğunuz davadan rahatsızsınız. Ben de sizin haklı olabileceğinizi düşünüyorum. Size neden şikayet ediyorsunuz? demiyorum. Şikayet etmek, mücadele etmek için, pek çok sebebimizin, düzeltmek zorunda olduğumuz pek çok yanlışın bulunduğunu söylemeye çalışıyorum. Siz, isyanınızla bir çok sorular soruyorsunuz. Sizin konunuz ile ilgili olarak sorduğunuz soruların doğru cevaplarını kendimce vermeye çalışıyorum. Bunları yaparken, konuyu dağıtmamaya da elimden geldiğince dikkat etmeye çalışıyorum. O nedenle de birinci önceliğim, "Yine toplum için çok yararlı mesajlar vermişsiniz" cümlenizde işaret edilen durum değildir. Hatta konudan uzaklaşılmasını, asıl konunun selameti açısından, zararlı bulduğumu belirtmeliyim. Muhatap olduğunuz davayı da kazanmanız gerektiğini, bunun imkansız olmadığını düşünüyorum. Sizi bu konuda desteklemek ve yüreklendirmek yanında, bir işe yarayabilir düşüncesiyle bildiklerimi, aktarmaya çalışıyorum. Bu davayı sadece kendiniz için değil, sizden sonra benzer olaylarla karılaşabilecekler için de kazanmalısınız diyorum. Ormanların çoğalmasını istemek, ağaç dikmek, yaşatmaya çalışmak ayrı bir şey. Kişi haklarının korunması, insana saygı, hukuka saygı, ayrı bir şey. Size karşı açılan davada, dayanak olarak gösterilen Yargıtay kararı, Medeni Kanunun 1023. maddesini, öldürmese de canını kaçırıyor. Yani kanun koyucunun bu madde ile korumak istediği bir hakkı zayıflatıyor. Korunan bu hakkı, bazı durumlar için korumasız bırakıp ortadan kaldırıyor. Oysa, siz tapu siciline güvenerek bir mal edindiniz. Tapu sicilinin kefili Devlet'tir. Hazine'dir. Şimdi aynı Hazine, kefil olduğuğu, kendi sorumluluğunda tutulan sicilin, yanlış olduğunu söylüyor. İşte ben de buna isyan ediyorum. Böyle bir yanlışlık olamaz mı? Elbette olabilir. O zaman da tavır ve yöntem bu olmamalı. Daha makul ve insani, sizi de incitmeyecek veya daha az incineceğiniz bir çözümle sizin karşınıza gelinmeli. Bence bu durum kanuna ve hukuka aykırılık teşkil ediyor. Bu konuyu ihmal etmemenizi öneriyorum. Savunmanızda bu konu çok önemli bir dayanak olabilir. Yargıtay içtihatları da değişmez değildir. Zaman içinde, olayalar ve düşünceler değiştikçe, içtihatların da değiştiğini biliyoruz. Hatta bazı davalar sırasında yargıç, konuyla ilgili kanun hükmünü Anayasa ve hukuka aykırı bularak o maddenin iptalini istemiş ve konuyu Anayasa Mahkemesi'ne götürmüştür. Bu talplerden bazıları ciddi bulunarak incelenmiş ve o maddeler iptal edilmiştir. Eski Türk Ceza kanununda bir madde, suçluya ceza tertip ederken, mağdurun özel bir durumuna da temes ederek, mütecaviz suçluya bir ceza indirimi öngörmüştü. Bu, mağdurun kişiliğinin de tartışma konusu edilmesine ve dava sırasında daha çok hırpalanmasına sebep oluyordu. Hatta, bazı hallerde, suçlu ceza indiriminden yararlanabilmek için, iftira ve benzeri bazı tertipler içine de girebiliyordu. İnsana saygılı, yürekli bir yargıç, bu hükmü, insan haklarına, evrensel hukuk normlarına, Anayasa'ya aykırı bulduğunu belirterek itiraz etti. Daha önce, uzun yıllar bir çok defalar uygulanmış bir hüküm, bu itiraz üzerine Anayasa Mahkemesi'nce iptal edildi. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#3 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 03-01-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 2
|
orman kadastrosu
özel mülkiyetten kastınız geçerli bir belgeyemi dayanıyor bunu bilmemiz gerek.ancak geçerli bir belgeye dayanmıyor ise ve o bölgede vasıf tayini yani orman kadastro çalışması henüz yapılmamış ise ve arazi üzerinde eski tarihlerden gelme bir orman ağacı varlığı var ise buraların orman sınırları içine alınması mümkündür. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#4 |
/
Giriş Tarihi: 06-06-2007
Şehir: Bornova, İzmir
Mesajlar: 654
|
Vay beeeeeeeeeeee. Adalet mülkün temelidir. demiş Atatürk. Herhalde onun zamanın da iken öyleydi.! ![]() |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#5 |
Ağaç Dostu
|
Orman Davasi Nasil Oldu ? Nasil Olmali ?
Merhaba, Ormanın daha doğrusu kendisinin açamadığı fakat hazineye açtırdığı tapu iptal davası sonuçlandı. Sonuç malum. Tapu iptal kararı çıktı. Bu iş başımıza geldiğinden beri kimsenin benim kadar araştırma yapıp bilgi sahibi olabileceğını sanmıyorum. Gerek kanunen avukatlardan ve hakimlerden gerek Emekli yargıtay mensuplarının ve hakimlerin veya emekli orman profesörlerinin veya yine emekli generallerimizin yazmış oldukları kitaplardan veya diğer kaynaklardan yaptığım araştırmalardan şunları öğrendim. Bir yerin orman olup olmamasında en önemli etken orman tahdidi yani tahdit haritaları. Bu haritalar kadastro ekiplerinin orman araştırması sonucu orman sınır noktalarını belirlemesi ile oluşturuluyor. 6831 sayılı orman kanununun ve 3402 sayılı kadastro kanununun bir sürü maddesi ve Yargıtayın bu konuda yol gösteren onlarca içtihatı var. Hepsi orman sayılan ve sayılmayan alanları ayırırken en önemli husus olarak kadastroyu almışlar ve orman tahdidinin önemine binaen bu konuda oluşturulmuş haritaların dikkate alınmasını öngörmüşlerdir. Peki bu tahdit çok mu önemli? Evet hemde çok önemli. Çünkü eğer günün birinde kadastro geçerken yıllarca tarla olarak kullandığınız arazinizi orman ilan ederse o zaman siz hakkınızı orman kadastrosunun yapmış olduğu orman tahdidine veya tahdit haritasındaki orman sınır noktalarına göre arayacaksınız. Buraya kadar herşey normal. Ancak mahkemede hakkınızı ararken ortaya bir şeyler koymak ve ispat etmek zorundasınız. İşte bu aşamada edinmeye çalıştığınız bilgileri orman idaresinden istemek zorundasınız ama kaba bir tabirle bakalım orman idaresi düşmana cephane verecek mi ? Hayır. Peki ne yapabilirsiniz ikinci bir yol olarak mahkeme kanalı ile istersiniz. Bu da pek mümkün olmuyor. Çünkü orman idaresi mahkemenin istediği belgeleri değil, kendini haklı çıkarabilecek haritaları ve belgeleri yolluyor. Tabi bu belgelerin tarihlerini de asla belirtmeden ve hatta bazen orjinal haritaların üzerinde boyamalar ve tahrifat yaparak gerçeği kararttıkları bile oluyor. İnternette hayli örnek var. Peki bu konuda ne yapılabilir. İlk şart helal süt emmiş bir Sn.Hakime düşmüş olmak. Bu iş zaten % 100 haklı olsanız bile toto gibidir. Çünkü Sn.Hakim hukuğun üstünlüğüne inanmış hem de konuyu araştırıp delillerin tümünü dosyasına getirebilecek güç ve isteğe sahip olan biri olmalıdır. Bu lafımdan sakın hakimlerimizi beğenmediğim fikri çıkarılmasın.Ama bu tanıma uymayan bir hakimin de orman davasını adaletli götürebileceği şüphelidir. Sn.Hakim hem ormandan isteyeceği belge ve haritaların vasfını değerlendirebilecek bilgi birikimine sahip olmasının yanında ; ormandan mahkemeye gönderilen belgelerin asıl mı,? kopya mı? Gerçek mi? veya sahte mi ? olup olmadıklarını da araştırabilecek güçte olmalıdır.Yine internetten bilgi edindiğim kadarıylaGenellikle orman idareleri hep okunaksız kara fotokopileri yolluyormuş. Hadi şimdi iletişim çağındayız herkesin herşeyden haberi oluyor.Peki 30 veya 50 yıl önce zavallı köylü vatandaş böylesine bir sisteme karşı arazisini nasıl koruyabilmiş acaba? Acaba hukuk onun hakkını gözetmiş olabilir mi ? Orman idaresinin yıllardır mahkemelere gerçeği yansıtmayan veya en azından kendini güç duruma düşürecek bilgi ve belgeleri göndermediğini basında çıkan haberlerden biliyoruz. Hatta bile bile göz yumduktan sonra üzerinde yapılan inşaatlar bitene kadar ses çıkarmayan ve yıllarca kazanç elde etmeyi uman orman görevlileri bile var Bu konuda bazı orman çalışanlarının daha da ileri giderek, belge ve haritalarda , değişiklik veya boyamalarla çeşitli tahrifatlar yaparak mahkemeleri yanlış yönlendirerek Sırf ormanın lehine karar çıkması uğruna hukuk devletini ne hale soktukları da bir gerçektir. Orman yetkililerinin veya şeflerinin bir raporu T.C Kadastro Kanunlarının ve T.C. Tapu dairesinden alınmış hani hepimizin zaman zaman bahsettiği kapı gibi tapudan daha değerli ve geçerlidir. Bu bir yorum değil bizzat yaşanan olaydır. Mahkeme Türkiye Cumhuriyetinin 3402 sayılı Kadastro Kanununa göre yapılan Kadastroyu ve Orman Tahdidini Ve yine Türkiye Cumhuriyetinin Tapu dairesince verilmiş tapusunu değer vermemiş olacak ki. Tek delil Orman Şefinin Karaladığı rengi ve tarihi belli olmayan haritayı dikkate almıştır.Bilirkişinin mahkemeye sunduğu diğer bir haritanın da tarihi belli değildir ama bilgisayarda düzenlendiği bellidir yani mürekkebi kurumamıştır. Bütün bu yaşananlara rağmen hakim 88 nolu orman kadastro komisyonunun 3402 ve 6831 sayılı kanuna göre gerçekleştirdiği ve raporunda bahsettiği hava fotoğrafı, ve haritaları merak etmemiş istememize rağmen dosyaya aldırmamıştır. Şimdi anladınız mı bu ülkede en önemli insanlar kim Hatta halk arasında anlatılan bir olay vardır oğlu üniversiteyi bitirip kaymakam olduğunu söyleyince ninesi oğlum biraz daha okuyup ormancı olamadın mı demiş. Şimdi yazacaklarım ise benim yorumum filan değil Kanunların ve Yarğıtayın,Hukuk Genel Kurulu kararlarının görüşleri 20. H.D. 28,12,1995 E : 1995/10488 K: 1995/17623 sayılı kararında Özet : Teknik Bilirkişinin, Orman Tahdit haritası ile uyum sağlamayan eksik kroki ve raporuna dayanılarak hüküm kurulamaz. 20. H.D. 13,05,1993 E : 1992/10248 K: 1993/4283 Özet : Orman tahdidinin kesinleştiği yerlerde bir taşınmazın orman olup olmadığı kural olarak tahdit haritasının uygulanması ile çözümlenir. * 20.HD. (25.10.1993), E.1992/14005, K.1993/8560 ÖZET: Kesinleşen orman tahdit haritası zemine uygulanmadan, bir yerin orman olup olmadığı hakkında sonuca ulaşılamaz. * 20.HD. (09.02.1994), E.1994/268, K.1994/1045 ÖZET: “ Orman kadastrosu yapılıp kesinleşmişse; bir yerin orman olup olmadığı, kesinleşmiş tahdit haritasının yerine uygulanması ile çözümlenir.” Demiştir. Ayrıca BİR İÇTİHAT BİRLEŞTİRME KARARI 7,1,1948 gün 16/19-1 numaralı içtihat birleştirme kararında ve 30,9,1981 gün ve 1979/1-157 esas ve karar numaralı Hukuk Genel Kurulu kararında belirtildiği gibi, Orman ile ilgili davalarda gerçek hasım ister davalı ister davacı olsun Orman Yönetimidir. Orman olan bir yer için Hazinenin dava hakkı yoktur. Demiştir dolayısıyla Eğer orman iddiası varsa ,Bu nedenle hazine dava açamaz. Kesinleşmiş orman tahdidi olan yerlerde ise, kural olarak yerin orman olup olmadığı kesinleşen bu tahdit haritasının uygulanması ile çözümlenir. Bu yapılan sınırlama işlemi, tahditten sonra açılacak davalarda kesin hüküm sonuçlarını doğuracaktır. Davadan önce kesinleşen orman tahdidi, taşınmaz yönünden kesin delil teşkil edeceğinden mahkemenin diğer delillerle o yerin orman olup olmadığını araması gereksizdir. Bilirkişi ve mahkeme çok iyi bilmektedir ki her olayda olay tarihinde yürürlükte olan kanun ve belgelerden faydalanılır. Ama bizim davamızda malesef böyle olmamıştır. Hakim tek taraflı bir duruş sergilemiş ve sadece Çanakkale orman idaresinin eline verdiği bilgilerle mahkemeye gelen bilirkişinin raporuna yazdıkları ile yetinmiştir.Konuşmamıza bile izin vermemiş isteklerinizi yazılı olarak verin demiştir.Verdiğimiz dilekçeleri ve ısrarla dilekçelerimizede belirttiğimiz hususları dikkate almamış. En önemli unsur olan orman tahdit haritası ve amenajman planını getirtmemiş. Çanakkale orman idaresince kasten boyanan tarihi bile belli olmayan haritayı dikkate almıştır. Peki bundan sonra ne olacak. Bazılarınız yargıtay aşaması var diyecek. Acaba yargıtayda dosya okunacak mı ? Veya orman tahdit haritası olmadan hakimin kesin hüküm verdiğinin farkına varabilecek kadar dosya ile ilgilenilecek mi ? Şüpheliyim ve karamsarım Bu iş ancak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde biter. Napalım kaderde ülkemizi şikayet etmek de varmış. Şimdi daha önce ülkemizi şikayet edenlere farklı gözle bakıyor ve kızmıyorum. Demek ki mecbur kalmışlar. Şimdi ağaç dikecekler, ağacı olanlar ve arazisinde ağaç bulunanlarla arazi almayı düşünenlere duyuru. Hemen orman müdürlüklerine gidip arazinizin evveliyatı ile ilgili bilgi ve belgeleri 4982 sayılı bilgi edinme kanununa binaen isteyip doğru olduklarından emin olduğunuz belgeleri bir dosyada saklayın. Ve mutlaka, orman olmayan arazidir ve satın alınmasında müdürlüğümüzce bir sakınca yoktur yazılı belgeleri Orman Müdürlüklerinden isteyin. Yoksa ileride mağdur olabilirsiniz. Avukatınıza şimdiden danışın Dikkat etmaniz gereken en öneml bir söz “ Evveliyatı orman olan yerler ile ilgili zaman aşımı yoktur “ Yani orman idaresi 100 yıl bile geçse birgün sizin araziniz eskiden ormanmış diyerek dava açabilir ve tapunuzu iptal ettirebilir. Peki soruyorum evveliyatı orman olmayan bir yer biliyormusunuz? Biliyorsanız lütfen Bana yazınız.. Evveliyatı lafı o kadar geniş kapsamlıdır ki. Orman isterse Fatih Sultan Mehmet e kadar da gidebilir. Özetlersek herkesin arazisine orman iddiasıyla dava açılabilir. Malesef Kanun ve içtihatlar bunu gösteriyor. Kanunun yetmediği yerde Gerekirse yeni içtihat çıkarıp davayı sular idaresine bile açtırırlar. Şunu asla unutmayın kanunlara uymak zorunda olan sizsiniz onlar değil. Kanunu zaten onlar yapıyor. Nasıl gerekiyorsa öyle düzenlerler. Nasıl yorumlamaları gerekiyorsa öyle de yorumlarlar yoksa kazanıp kaybetme oranı % 1 olmazdı araştırınız. Orman davaları ile ile ilgili kanun,içtihat ve bilgi isteyenlere her zaman telefonum açık. Saygılarımla Oğuz Karsan 0536 558 05 05 |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#6 | ||
/
Giriş Tarihi: 06-06-2007
Şehir: Bornova, İzmir
Mesajlar: 654
|
Çete Kurmak yerine Yasal Hak Arama!
Alıntı:
![]() Alıntı:
Resmi süresi içersinde (ne kadar süre bilemiyorum? ) size geri dönmedikleri taktirde noter ihtarname belegelerini de ekleyerek ilgili tüm kuruluşların amir ve müdürleri hakkında görevi ihmal davası açmaya bakın.! Hepsi için ayrı ayrı hemde. Tabii masraflı olacak ya. Çete kurmaktan daha yasal bir hak arama yolu olduğunu düşünüyorum. İyi Çalışmalar ve Yargıtay aşamasında ki davanızda başarılar. İzmir'den Selam ve Sevgilerle , Öz Murat , Not: Mümkünse davaya konu olan arazinin fotoğraflarını buraya ekleyebilir misiniz.? Yine Google Earth görüntüsü ve/veya koordinatlarını yazabilir misiniz.? Düzenleyen Murat Öz : 28-03-2008 saat 16:32 Neden: Harf eksikliği :) |
||
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#7 |
Ağaç Dostu
|
Merhaba, Sn. deretepeorg, Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim. Babam görevini iyi yapan bir bürokrattı. Ziraat Bankasının 70 li yaşlarını geçen mensupları onu hatırlar. Ben de uzun seneler idarecilikde dahil olmak üzere Devlet Memurluğu yaptım. Bundan dolayı Devletin çalışma sistemini az çok bilirim. Dediklerinize tabi ki katılıyorum. Ancak durum değişmiş artık devlet memurluğu sanki vatandaşa eziyet olsun diye yapılıyor. Başınıza gelmeyince anlayamazsınız. Ben de bu kadar ileriye gidebileceklerini düşünememiştim. Başımıza gelenleri eğer sahiden merak ediyorsanız bu bölümün baş tarafında bulabilirsiniz. Bolca yazı ve belge var. Google earth de " 39 55 42 33 N 26 46 27. 88 elev 856 ft " pozisyonunda bulunuyor üçgen bir arazi Orman Kadastrosundan sonra dikilmiş sıra sıra ağaçlar var. Sayıların üzerlerinde bulunan derece ve işaretlerini koymayı beceremedim ama sıralaması bu şekilde. Bir de şunu unutmamalıyız. Kendimize lazım olmadığı zaman herşeyin mükemmelen,denildiği gibi işlediğini varsayarız. Halbuki lazım olduğunda veya işimize yarayacağını düşündüğümüz anda hiçbirşey hakkında doğru bilgi sahibi olmadığımızın farkına varırız. Ama Ulu Önderimiz Atatürk'ün yakın silah arkadaşı İsmet İnönü'nün, namuslular ve namussuzlar ile ilgili söylediği bir lafı vardı ya işte olayı özetlemiş. Saygılar Düzenleyen nevsune : 28-03-2008 saat 18:06 Neden: Kastı aşan ifadeler |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#8 |
/
Giriş Tarihi: 06-06-2007
Şehir: Bornova, İzmir
Mesajlar: 654
|
Koordinatlar yeterli Oğuz Bey , Teşekkürler , Nete işyerinden bağlandığım için pazartesi günü yakından inceler ,izin verirseniz arazinin görüntülerini buraya aktarırım. Kanlı canlı görüntüler eliniz de delil bile sayılabilir. İyi Haftalar, Murat ÖZ |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#9 | |
Ağaç Dostu
|
KANUNLAR ve UYGULAMALAR ADİL OLMAK ZORUNDA.
Alıntı:
Arazimizin görüntülerini siteye aktarmak için benden izin almanıza gerek yok. İstediğinizi yapabilirsiniz. Görüntülerde yüzlerce dikili ağacı göreceksiniz. Benim savunduğum veya iddiam arazide ağaç bulunmadığı değil, arazinin orman olmadığı bu terimler esasında birbirine çok karışıyor galiba. Son aylarımı orman hukuku ve yargıtay içtihatlarını araştırmakla geçirdim. Bulduğum veriler ve yazılı kanunlar farklı uygulamalar olduğunu gösteriyor. Orman tanımı o kadar muğlak ki. Kendileri bile tanımlayamıyorlar. Ağaç=Orman mantığıyla bu işin çözülemeyeceğini 1937 den beri anlayamayan orman yöneticileri hala aynı yanlışı sürdürüyorlar. Halbuki ağaçlarını ve ormanlarını geliştirebilen başta Finlandiya,Kanada ve Norveç in bulunduğu diğer ülkelere bakmak yeterli olacak. Malesef görmek istemedikleri gerçek Katrilyonlarca liralık bütçeye ve yazın orman yangınlarında kullanılmak için alınan geçici orman işçileriyla birlikte 60,000 den fazla personele rağmen ormanlar azalıyor. Birkaç yetkili zaman zaman ormanların çoğaldığını açıklasa da, bilim adamları da 14 yılda kendi haline bırakılan bir arazinin zaten orman olacağını söylüyorlar. Demek ki orman idaresini kapatsak ormanlar bundan kötü olmaz sonucunu düşünmek çok insafsızca olmaz. ( Bunu ayrıca tartışmak lazım) Mesela az önce TEMA başlıklı bölüme yazdığım gibi mesela bir kanun çıkıp özel arazide meşe ve çam olabilir dese, kaç ağaç kesilmekten kurtulur biliyormusunuz? Milyonlarca Ama biz ne yapıyoruz? Hala sonucunun ne olacağı belli olmayan sahte ağaçlandırma kampanyaları ile uğraşıyoruz. Bu arada tapulu arazisinin elinden alınacağından korktuğu için, Köylümüz, arazisinde kendiliğinden yetişen fidanları sökmek zorunda kalıyor. Bu gerçeği orman idaresi de çok iyi biliyor. Bizim arazimizin tapusunun iptal sebebi içinde ağaç yetişmesine müsade etmemiz. Şimdi diğer arazimizdeki fidanların ve ağaçların geleceğini düşünüyorum. Kessem ağaca yazık kesmesem bana yazık. Siz olsanız ne yaparsınız. Hadi çözüm bulun bakalım. Zamanında köylü vatandaşın uyarılarına uymadım. Halbuki herkesin yaptığını yapıp belki de ağaçları kesip sağa sola atmak en iyisi olurdu. Böylelikle tarlamızın tapusu iptal edilmezdi. Ama bu sefer de agölgesinde oturacak ağaç olmayan kuru tarlayı ne yapayım? Ben razıyım ağaçları keseceğime tapumu iptal etsinler. Bu lafı laf olsun diye değil sahiden gönülden söyleyebiliyorum. İşte bu yürekliliğime dayanarak Türkiye çöl olmayacak diyebiliyorum. Ama bazı düzenlemeler de yapmak lazım. İçinde ağaç olduğu için arazisi elinden alınan herkes benim verdiğim tepkiyi vermiyor. Zaten kaçak kesilen ağaçlar ve orman yangınları benim endişelerimi doğruluyor. Önce Orman Kadastrosu yapılmayan yer kalmamalı. Sonra vatandaş ile ormanı barıştırmanın bir yolu bulunmalı. Ağacın ve ormanın ülke ve vatandaşı için olduğu unutulmamalı ve vatandaşı düşman gören kanunlar ile ormanın korunamayacağı göz ardı edilmemeli. Temanın ağaç dikme kampanyalarına katılan birçok kişi esas sorunun bazı çelişkili kanunlardan, hukuk problemlerinden ve yetkisiz yetkililerden kaynaklandığını bilmiyor esas problemin hala ağaç kesen köylü olduğunu düşünenler var. Halbuki 200,000 ' e ulaşan orman davaları yüzünden neredeyse mahkemeler iş yapamaz durumda. Bu köylülerin hepsimi ağaç ve orman düşmanı hepsi mi hayırsız vatandaş? Tabi ki değil onları kanunlar bu hale getirmiş bir çıkmaza sürüklenmişler. Isınmak ihtiyacı karşısında, Yere düşen kuru dalı bile alıp yakmalarına izin verilmeyen köylüler jandarma zoruyla orman yangını söndürmeye zorlanırsa, o insanlar ağacı sevebilirler mi ? Nasıl ağaç diksinler. Dedelerinden kalma, İçinde ağaç olan arazilere tapu iptali davaları açılmış. Bu konuda Diyarbakır Polisinin, kendilerine karşı kullanılmaya çalışılan çocukları kazanmakta izlediği tutumu destekliyorum ve benzer politikaları orman idaresinin göstermesi durumunda ortada problem kalmayacağını iddia ediyorum. Yetkililer derhal karar almalı. 2B yasası makul bir zaman ve şekilde adil olarak düzenlenmeli yoksa geriye orman kalmayacak. Bütün ormanlar işgal edilmeden Hiçdeğilse bir çizgi çekip elimizdekilerle bir milat yaratıp yeniden başlayalım. Körükörüne çıkacak yasayı engellemek orman arazilerini işgal edenlerin ekmeğine yağ sürüyor. Bence bazı iyi niyetli kişiler 2B yasasına karşı çıkarak onlara yardımcı olduklarının farkında değil.( Bu da tartışılması gereken bir konu haline geldi) Saygılar |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#10 | |
/
Giriş Tarihi: 06-06-2007
Şehir: Bornova, İzmir
Mesajlar: 654
|
Oğuz Karsan Bey'in Arazisinin GE görüntüsü.
Alıntı:
![]() Sarı Çizgileri ben kendim çizdim. Tam sınırları bilemiyorum tabii. Öz Murat , |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#11 |
Ağaç Dostu
|
Doğru Arazi
Merhaba, Sn.deretepeorg arazi doğru. Sınırları doğuya ve kuzeye olmak üzere biraz daha geniş. Alt tarafında yani güneyde zaten orman var. Yazmaktan bıktım ama yine bu vesile ile ilgililere sesleneyim bari Burası Çanakkale,Bayramiç,Söğütgediği,Ekşisu mevkii 131 ada 2 parsel olan yer solunda dere görülüyor sağında köy yolu var kuzey batısı hazinenin galiba, kuzey doğusu yine bize ait bir başka arazi güneyi ise hazine ormanı. Buranın orman idaresindeki hukuki tanımı ise şu; 1992 de orman kadastrosu geçmiş ve orman sayılmayan alan olarak tarla vasfı ile tapuya tescil edilen yer. Orman idaresi kadastro tespitine ve orman tahdidine itiraz etmemiş,aradan 16 yıl geçmiş biz araziyi almadan önce Orman idaresine sormuşuz ve gelip bakmalarını istemişiz. Malum para verip yer alacağız. Kimse aldatılmak istemez. Orman şefi ve muavin gelip bakmadan ellerindeki haritalara göre burası orman sayılmayan yer, satın alabilirsiniz demiş.Ama içinde bir sürü çam ağacı var sonra bir sıkıntı olmasın diye uyardığımızda ise yine muavin ve şef "her ağaç olan yer orman olmaz. önemli olan haritalar demiş. Elimize yazılı bir belge verin dediğimizde ise veremeyiz ama haritadan fotokopi çekilerek bizzat şef tarafından sarıya boyanarak elimize tutuşturulmuş. Biz eski sahibinden satın almışız. Araziyi 5 sıra tel örgü ile çevirmişiz, Alara firmasından incir,ceviz ve orman idaresine bağlı fidanlıktan fıstık çamı fidanları alıp dikmişiz. Çam ağaçlarını budamışız bütün bu işleri yaparken orman idaresine danışıp,haber vermişiz. Taban suyu yüksek olduğundan 2,5 m derinliğinde drenaj kanalı açmışız. Bir sürü şey olmuş, bitmiş aradan 7 yıl geçtikten sonra aynı şef bu sefer bir rapor hazırlamış ve yahu biz buraya galiba ağaç dikmişiz diyerek orman olduğunu iddia etmiş, orman sayılmayan yerler için orman idaresinin dava açma hakkı bulunmadığından, iş hazineye devredilmiş,oradan da mal müdürlüğüne havale edilmiş ve bir konuya uyan bir yargıtay içtihatı bulunup dava açılmış ve 65 günde keşif dahil mahkeme bitmiş. Şimdi bağımsız yargı ve orman idaresi hiç ses çıkarmadan bu durumu kabullenmemi bekliyorlar. Olayları normal saymamı bekliyorlar. Her halikarda mantıklı ve okur yazar birisi olarak şu sorulara birilerinin cevap vermesi gerekmiyor mu? 1-Orman kadastrosu geçerken a) eğer 1992 de bahsedilen ağaçlar dikiliyse niye kimse görmedi ? b) eğer 1992 de ağaçlar dikili değilse orman neden tapulu yere dikim yaptı ? ağaçların dikim tarihi meçhul kimse belge vermiyor. 2- Hadi bir yanlışlık oldu diyelim, orman idaresi neden farkına varmadı ve itiraz etmedi,hadi sonra farkına vardı, sonra neden itiraz etmedi peki farkına varmak için neden 16 yıl beklendi? Kimlerin sorumluluğundaydı 16 yıldır yani kadastrodan sonra malum haritalar düzenlenir ve tescile gider. 1- Niye farkına varılmadı? ve arazi sarıya boyandı kazaramı boyandı ? 2- Tescil aşamasında niye kimse fark etmedi ? 3- Tapulama esnasında nasıl farkına varılmadı ? 4- Orman idaresine başvurduğumuzda neden gelip bakılmadı ? 5- Neden satın almayın denilmedi ? 6- Mahkemeye orman tahdit haritası neden getirilmedi ? 7- Bilirkişinin haritasında arazimiz nasıl yeşile boyandı? kim boyadı ? 8- Neden orman idaresi gerçek belgeleri vermiyor ? 9- Neden şefe kimse birşey sormuyor ? 10 Bu işte devletin tapusuna güvenerek ve orman şefine sormak ve aldığımız cevaba inanarak en büyük yanlışı biz mi yaptık acaba ? Bu sorulara cevap bulunsun ve işini gereği gibi yapmayanlar ortaya çıksın. Sonra tapumuzu değil isterlerse nüfus cüzdanımı iptal etsinler razıyım. Ama yaptıkları hatanın bedelini halka ödetmesinler, Aldıkları maaşın karşılığını yapsınlar. YETKİLİLER OKUMA YAZMANIZ VAR MI...? Sanırım bu sefer kimseyi güç durumda bırakmamışımdır.Sadece cevap bekliyorum. Saygılar |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#12 |
Ağaç Dostu
|
http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=5327
Merhaba, Ağaçlandırma çalışmaları çok güzel ama hem yetersiz hem de dikkat edilmesi gereken bir konu.Kanunlar, yönetmelikler ve size orman idaresinin söyleyeceklerini birtarafa bırakın ve düşünün. Peşinen söyleyeyim. Bu yazıyı yazmamın amacı ağaçlandırma yapacakları korkutmak değil. Ama birkaç karanlıkta kalmış hususun da aydınlatılması gerektiğine inananlardanım. İlk orman kanunumuz 3116 sayılı kanun 1937 de yürürlüğe girmiş. -Ondan öncesi malum, Padişah ormanımdan ağaç kesenin kellesini keserim diyerek kuralı koymuş. Ağaçlandırmak ihtiyacı nereden ortaya çıktı.? Çünkü ağaçlar ve ormanlar azalıyor. Peki nedenlerini kim araştırıp esas sorunu belirlemiş. Bilinmiyor. Eğer böyle bir çalışma yapılmışsa da başarısız olduğu kesin. Esasında bir taraftan ağaçlandırıyoruz bir taraftan da yanlış politikalar yüzünden binbir zahmet ve para ile ağaçlandırdığımız alanın on mislisini kaybediyoruz. Peki ağaç tasarrufu diye akla birşey getiren yok mu ? Herşeyin tasarrufu oluyor da ağacın neden tasarrufu olmasın. Köylümüz ve tapulu arazi sahipleri arazisinde kendiliğinden yetişen ağaçlardan birgün başına bela olur endişesi ile kurtulmaya çalışıyor. Yürürlükteki kanunlara ve 20. Hukuk Dairesinin içtihatlarına bir göz atacak olursak hemen arazimizdeki ağaçlardan kurtulma gereği duyarız. Yıllarca başa gelen hükümetlerin orman talanını önlemek amacıyla hukuğa rağmen ortaya konan sonuçlar hem düşündürücü hem de ürkütücüdür. Ne demek kardeşim kadastro da geçmiş,orman kadastrosu da geçmiş tarla vasıflı arazi hem benim kapı gibi tapum var diyemeyeceğiniz bir ortamda dikeceğiniz ağaçlar eğer ileride tapunuzun iptali için size karşı kullanılacaksa niye ağaç dikeceksiniz? İnsanlar hata yapabilir. Ama dikkatli olup şimdiden önleminizi almazsanız başkalarının yapacağı hatanın bedelini ileride siz ödersiniz. Bedel ödememek için ağaçlandırma yapmadan orman idaresine gidip arazime ağaç dikiyorum, ileride bana karşı herhengi bir yargıtay kararına veya bir şefin raporuna dayanarak tapu iptali açmayacağınıza dair bir yazı almadan ağaç dikmeyin. Bir sürü kanuna ve yönetmeliğe dayanarak düzenlenen,Türkiye Cumhuriyetinin kapı gibi tapusu sizden hoşlanmayan bir orman şefinin raporu karşısında sabun köpüğü gibi eriyip gidebilir. Ondan sonra burada beraber yazıp dururuz. Yukarıda yazdıklarımı kimseyi korkutmak için yazmıyorum ama bakın bakalım böyle bir dilekçenize yetkililer ne cevap verecek ? Cevabı sabırsızlıkla bekleyeceğim. Saygılar |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#13 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Burası bir bilgi paylaşım sitesi. Başınıza gelen bir olayı, kendi bakış açınıza göre yorumlayıp, gerçek olmayan bir biçimde genellemeler yaparak, insanları yanlış yönlendirmeye hakkınız yok. |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#14 | |
Ağaç Dostu
|
Haksiz Kazanimdan Elde Edilen Tapu Ne Demek ?
[LEFT] Alıntı:
Başıma gelen olayı kendi bakış açıma göre yorumlayıp gerçek olmayan bir biçimde genellemeler yaparak, insanları yanlış yönlendirmeye hakkım olmadığını yazmışsınız. Böyle bir düşünceye saplanmanıza neden olan nedir.? Gerçekler hoşumuza bazen gitmeyebilir. Ama bu olayların gerçek olmadıklarını ispat etmez. Siz de çok iyi biliyorsunuz ki, bazı gerçekler acıdır. Ama gerçektirler. Madem benim olayları yanlış yorumladığıma hükmettiniz. O halde Orman idaresine benim gibi bir dilekçe yazın bakalım ne cevap alacaksınız. Bana yardımcı olmak amacıyla Sn. deretepeorg üşenmemiş Orman Bölge Müdürlüğüne yazı yazmış bana gelen cevabı ona da vermişler. İnanmıyorsanız siz de yazın. Yazıyı kopyalamayı beceremedim ama Forum'un özel mülkiyet alanlarının, orman kategorisine sokulması başlıklı bölümde deretepeorg'un yazısında kayıtlı. Bakabilirsiniz. deretepeorg'a Çanakkale Orman Bölge Müdürlüğünden gelen cevapta iki husus dikkat çekici Deretepeorg'a ormandan gelen cevapta açık bir biçimde yazılmış İlk laf söyle diyor " haksız kazanımdan elde edilmiş tapu" Haksız kazanımdan elde edilen tapu ne demek ? Açıklayabilirmisiniz? Aklınız karıştı değil mi? Ben açıklayayım ne denmek istendiğini. Malum tapu nedir herkes biliyor Tapuyu Devletin bir kurumunun verdiğini de herkes bilir. Tapunun nasıl bir şey olduğunu ve nasıl verildiğine gelince Nasıl verildiği de belli.,Kanunlara dayanarak tanzim edilir. Koskoca Devletin birsürü kanuna dayanarak tanzim ettiği ve düzenlenirken onlarca önemli bürokratın imzası bulunan bir belge haksız kazanımla elde edilemez. Olsa olsa sahte olur. Bunu iddia edebilirsiniz. Ama onlar eğer haksız kazanımdan elde edilen tapu lafını kullanabiliyorlarsa bu devlette her şey çöker. Devletin verdiği bütün evraklar tehlikeye girer. Basit birkaç karşılaştırma yapalım mı? 1- Haksız kazanımdan elde edilen diploma 2- Haksız kazanımdan elde edilen nüfus kağıdı 3- Haksız kazanımdan elde edilen müdürlük 4- Haksız kazanımdan elde edilen makam 5- Haksız kazanımdan elde edilen Hakimlik 6- Haksız kazanımdan elde edilen Yargıtay üyeliği 7- Haksız kazanımdan elde edilen Rektörlük 8- Haksız kazanımdan elde edilen Orman Bölge Müdürlüğü makamı 9- Haksız kazanımdan elde edilen vatandaşlık. bu birkaç örneği şunun için yazdım. Devletin verdiği bütün evrakların meşruiyeti tartışmaya açılır. Hadi bana bu yukarıda yazılanların da aynı mantıkla düşünülemeyeceğini ispat edin. Çünkü yazılanların hepsi devlet tarafından verilen ve tapu gibi geçerli olması gereken kavramlar. Bunu yazmaya cüret edebilenler kendilerinin de haksız kazanımdan o makamlara gelmiş olabileceklerini düşünmekten acizler. ikincisi ise " Yürürlükte bulunan mevzuata göre mülkiyet belgesi sınırları ayırıcı unsur olarak kabul edilmemektedir." Bu laf daha da dikkat çekici. Yani kibarca, Tapunuzun bir geçerliliği yok demek istemiş galiba. İşte karşımızda böyle düşünen bir zihniyetin başta bulunduğu kurumlar var. Şimdi haydi ağaç dikin de görelim bakalım başınıza ne gelecek. Benim ispata çalıştığım ağaç dikilmemesi değil, benim başıma gelenlerin tesadüf olmadığını ispat etmeye çalışıyorum. Çünkü bir taraftan ağaç dikin diyen kurumun başında hangi zihniyette yöneticiler var öğrenin. Hem öğrenin hem de bu zihniyetin yönettiği bir kurumun lafına inanıp ağaç dikilir mi söyleyin? Herkes en yakın orman Bölge Müdürlüğüne başvurup belge istesin. Yoksa ileride üzülebilirler. Hiçbir garantisi yok. Benim tapumu kabul etmeyenlere yarın arazinizi sizin ağaçlandırdığınızı ispat edemezsiniz.Mahkemelerde hangi harita ne renkti araştırır durursunuz. Sn. Özlem bu ifadelerde ne denmek istendiğini bir düşünün eğer hala benim haksız ve iddialarımı ispat edemeyen biri olduğumu düşünebilecekseniz, ona da peki sadece tek laf edeceğim. Helal olsun. Saygılar |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#15 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 22-12-2008
Şehir: zonguldak
Mesajlar: 78
|
sayın Yücel Özlem eskiden ormansa tapunun ne gibi bir güvencesi var onu neden anlatmadınız tapu mülkiyetin göstergesi değilmidir. madem araziler orman ise neden tapu verilmiş vatandaşa hatta 3-5 kişi bu tapuyu el değiştirmiş oluyor.bu vatandaş dolandırılmış olmuyormu tapu siciline güvenmek suç mu?siz hata ediyrsunuz vatandaşa ümit vermeyin devlet orman olmayan araziyide orman vasfına sokarlar hukukta buna öncelik yapar ve destekler.ondan sonrada ülkemizin saygınlığı a.i.h.m de alay konusu olur.araziler ormansa bile kamulaştırılmadan vatandaşın elinden alınamaz çünkü o vatandaşın elinde geçerli bir evrakı vardır o da tapu senedidir........ama bu resmi evrağı tanıyan hukuk sistemi yok Düzenleyen angel67 : 03-04-2009 saat 09:29 |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#16 |
Ağaç Dostu
|
Merhaba. Sn. angel67, Benim anlatmaya çalıştığım da aynı konu. Kanunları ve kuralları koyan devlet. Milat olarak da Orman Kadastrosu belirlenmiş. Vatandaş Kadastro ilanından itibaren 10 yıllık itiraz süresini geçirirse arazisi ne olursa olsun gidiyor. Kimse gözünün yaşına bakmıyor. Ama tersi olursa, Yani kadastro ve orman kadastrosuna itiraz süresi ne kadar geçmiş olursu olsun. 100 yıl geçse bile devlet kendisini haklı çıkaracak bir kanun koyuveriyor. Üzerinde ne kadar geçerse geçsin evveliyatı orman olan bir yere tapu verilemez diyiveriyor. Peki bu orman kadastrosunu yapan kim sen. Tapuyu veren kim sen. Bu ne biçim adalet? Bu ne biçim hukuk. Diyelim ki bir yanlışlık var. Yanlışlığı yapanlara neden ceza verilmiyor da sadece tapu sahipleri cezalandırılıyor? Ama AB. İnsan Hakları Mahkemesi böyle takiyeleri yemiyor. Neden En çok bizim ülkemiz ceza alıyor? Neden bizim mahkemelerimiz bu adaletsizliğe göz yumuyor? Neden haklı olduğumuzu ispat etmek için, illa devletimizi şikayet etmek zorunda bırakılıyoruz Neden İnsan Hakları Mahkemesinde devletimizin mahkum edilmesine sebep olan devlet memurlarına ceza verilmiyor. Bu sorulara cevap bulunduğunda hukuk biraz da olsa aldığı yarayı sarmış olacaktır. Saygılar |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#18 | |
/
Giriş Tarihi: 06-06-2007
Şehir: Bornova, İzmir
Mesajlar: 654
|
İyi Günler Oğuz Bey , Yukarıda ki mesajınızın tek satırına dokunmadan kendi adıma Orman Bakanlığının Bilgi Edinme Birimine yolladım. Bakalım ne yanıt verecekler e-posta adresime ; Alıntı:
İlerleyen günlerde Internet üzerinden sorgulayabilmek için gereken web adresi ise ; http://195.140.196.201/bimerwebform/basvurusorgula.aspx İyi Çalışmalar dilerim. Murat ÖZ , |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#19 |
Ağaç Dostu
|
Bakalim Ne Olacak ?
Merhaba, Sn. Murat Öz, Girişimlerinizden dolayı teşekkür ederim. Ama daha önce birkaç kez başvurdum hep yuvarlak laflı birşey belirtmeyen cevaplar aldım.Genellikle cevap vermemeyi tercih ediyorlar. Moraliniz bozulmasın ama yazdığınız siteden daha önce hiçbir evrakımı takip edememiştim. Zaten cevap verebilirlerse ne diyecekler. Biz 16 yıldır sürdürülen bir yanlışlık karşısında bütün suçu sizin üstünüze yıktık diyecek değiller ya. Çünkü eğer o haritalarda bir yanlışlık yapıldıysa yıllardır yaptıkları bütün işlerin meşruiyeti tehlikede demektir. Sadece bir kişiyi değil bütün Çanakkale Orman Birirmi de bu işin denetleyicisi olarak işin içine dahil olacaktır.Belki de haritalarda her imzası olan kişi bu işe dahil olacaktır. Bir düşünün 16 yıl x sorumlu yöneticiler = kaç kişi bu işten sorumlu Kimseyi suçlamak istemiyorum ama işi örtpas etme çabaları işin üzerine daha da fazla gitmemi sağlıyor. Benim peşinde olduğum şey orman idaresinin taraflı davranışı. Hadi bir yanlış yapıldı. yanlışı düzeltmek yerine başka yanlışlarla örtme çabası daha kötü sonuçlar doğurmuyor mu? Niye yanlış yaptık demek bu kadar zor? Yanlışlık yapılamaz mı?. Veya yanlışlık yapılmışsa düzeltilemez mi ? Çok mu zor? Orman idaresinin yanlışını başkalarına ödetmek daha mı doğru ? Bu uğraşılarım benim işime yaramasada bizden sonra mağdur edilecek olanlara yol gösterecektir. En azından bunun için çalışalım.İyi ki 4982 sayılı kanun var. Bir de kanundan önceki durumu bir düşünün bakalım. Yıllarca köylümüze yapılan eziyetleri bir düşünün. Biz yine sesimizi bir şekilde duyurmaya çalışıyoruz. Acaba onlar nasıl bir muameleye maruz kaldılar? Saygılar |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#20 | |
/
Giriş Tarihi: 06-06-2007
Şehir: Bornova, İzmir
Mesajlar: 654
|
Çanakkale Orman Bölge Müdürlüğü'nden gelen yanıt
Alıntı:
Dijital ile çekerek hemen buraya aktarıyorum. Mektbun içeriğine bakarsak , kendi tarlamı da Orman Ağaçları ile donatırsam ; " Hey birader, bunlar orman ağacı o zaman burası orman.Ver tapunu bakayım yallah " diyebileceklerini açık açık söylüyorlar.! Çanakkaleden gelen Resmi mektubun Fotoğrafı. ![]() İzmir'den Selam ve Sevgilerle , Öz Murat, Düzenleyen Murat Öz : 10-04-2008 saat 13:03 Neden: Renklendirmeyi iptal ettim. |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#21 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
"ormanlık alanda özel kişiye haksız tapu tesis edildiği tespit edilmiş", deniliyor |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#22 | |
agaclar.net
|
Ama burada, satın alanın böyle bir durumla karşılaşmamak için, satın almadan önce ayrıntılı olarak yaptığı ön araştırmalar yok muydu? Alıntı:
|
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#23 | |
agaclar.net
|
Alıntı:
Öyle değilse; yukarıdaki alıntı, orman kadastro çalışmalarının tamamlanmış olduğu yerlerde bile, arazinize orman ağacı dikerseniz ve biz bunu farkedersek, arazinize el koyulur anlamı taşıyor mu? |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#24 | ||
Ağaç Dostu
|
Efendim, burada eylemli sözcüğü fiilî sözcüğü yerine kullanılıyor. Sözü edilen, Yargıtay Kararına konu olan olayda, birilerinin ağaç diktiği araziye, Devletin el koyması amaçlanmış değil. Hadise şudur: Öteden beri ve fiilen orman olan bir yer, bir şekilde (görevlilerin ihmali veya görevlerini kötüye kullanmaları sonucu) özel mülkiyete konu edilmiştir. Yani orman statüsünden çıkarılıp, tapu tesis edilmiştir. Bu olay tespit edildiğinde ise zaman aşımı süresi geçmiştir. Zaman aşımına sığınılarak bu haksızlığın savunulmasını adil bulmayan Yargıtay, sözü edilen kararı vermiştir. Bu konu çok tartışılmış lehinde aleyhinde bir çok makale yazılmıştır. Ben de mesleğim gereği bu konuya çokça muhatap oldum. 1992 yılında katıldığım üç günlük bir çalışma toplantısında (Mili Emlak Kontrolörleri, Hukukçu, Haritacı yaklaşık elli kişi) enine boyuna bu konuyu tartışmıştık. Bu toplantıda Rahmetli Prof. İsmet Sungurbey'in de önemli katkıları olmuştu. İşin hukuki tarafı bir yana, Marmaris ve İstanbul'un son elli yılını on-on beş yıl arayla çekilmiş hava fotoğraflarından izlemiştik. Bu sunumda nelerin görüldüğünü anlatmama gerek yok. Ormanların nasıl yağmalandığını zaten çıplak gözle de görüyoruz. İstanbulda, son otuz yılda yağmalanan, ormanların bir kısmını, (senede bir kaç günlük ziyretlerim nedeni ile) ben bile hatırlıyorum. Bu sunum, bir çok katılımcının fikrini değiştirmesine sebep olmuştu. Bu karar, ortadan kaldıran yeni bir karar ya da daha üstün bir hukukî metin olmadıkça herkes için bağlayıcıdır. Ülkemizde ormanlar halen kamu malıdır. Yani ulusun ortak malıdır. Bir çok konuda olduğu gibi Kamu mallarını korunmasında da pek çok eksiklerimiz vardır. Tıpkı on beş-on sekiz yıl okuyup da anadilimizi düzgün konuşamadığımız, düzgün okuyup yazamadığımız gibi. Ülkemizde kadastro tamamlanmamıştır. Halen ne zaman tamalanacağı da belli değildir. Kadastro çok başlıdır. Arazi ve Orman Kadastrosu ayrı ayrı yapılmaktadır. Bunlar zorluklardan bazıları. Alıntı:
Alıntı:
|
||
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#25 | ||
/
Giriş Tarihi: 06-06-2007
Şehir: Bornova, İzmir
Mesajlar: 654
|
Günaydın. Konu başlığının açılmasına sebeb olan araziyi Google Earth da görünce ; Alıntı:
Oğuz Bey'in burada ki hatası ise ; Alıntı:
Bu durumda belgenin resmi bir özelliği olmaz ki. Söz uçar gider, yazı sabit kalır. Yine de bana gelen mektubun içeriği muallakta; Misal, büyük bir arazim var her yerini sistemli bir şekilde ağaçlandırıp gerekli bakımı uyguladıktan 20 yıl sonra küçük bir koruluğa sahip olursam , orman idaresi burayı da orman diyerek tapu iptal davası açabilir diye korkarım her zaman. ![]() İyi Haftalar , Öz Murat. |
||
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#26 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Sorun, dava açılabiliyor olması değil. Orman İdaresi, Hazine, belediye, siz, ben, TEMA, Kızılay, (...) yapı kooperatifi, (...) şirketi, her gerçek veya tüzel kişi dava açabilir. Mesela Rumeli Hisarı, Süleymaniye Camii, Topkapı sarayı için siz, mülkiyet davası açabilirsiniz. Benim evim veya Çankaya Köşkü için de dava açmanıza bir mani yoktur. Sorun davalı veya davacı olarak, bir davada taraf olmak. Bence, Sayın Karsan bunun sıkıntısını yaşıyor. Yargının hızlı ve adil olduğuna, inanıyor olsaydınız; böyle bir korku yaşarmıydınız? |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#27 | ||
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Alıntı:
Kaldı ki bu davada, arzideki ağaçların yaşı, kendiliğinde mi yetiştiği yoksa insan eliyle mi dikildiği? İnsan eliyle dikilmişse kim tarafından dikildiği? konuları araştırılıp tartışılmalıydı. Bunlar davanın sonucunu etkileyecek unsurlardır. |
||
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#28 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Önceki yazımda dediğim gibi Herkes dava açabilir. Kimse bir konuda, dava açmıyacağına dair, bir taahhüt veya kabule zorlanamaz. Siz benim evim için dava açabileceğinize göre; ben gelip sizden, benim evim için dava açmayacağınıza dair, bir yazı istesem ne dersiniz? Bu olayda belki, alışverişten önce, orman idaresi hasım gösterilerek bir tespit davası açılabilirdi. Bu dava sırasında, Orman İdaresi haritalarını getirip zeminde uygular ve sınırlarını gösterirdi. |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#29 | |
/
Giriş Tarihi: 06-06-2007
Şehir: Bornova, İzmir
Mesajlar: 654
|
Alıntı:
Madem resmi belge vermeye cesaret edemiyorlar karşı dava açarak sınır tespit ettirilmeli. Tabii davanın yıllarca sürebileceğini de göz önüne alarak. ![]() |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#30 |
Ağaç Dostu
|
İddia : Türkiye Cumhuriyetinin Kapi Gibi Tapusu filan Yoktur.
Merhaba, Sn.Özlem, Siz kanunlar nasıl olması gerekiyorsa onu tarif ediyorsunuz. Ama bu yetmez çünkü burası Türkiye Cumhuriyeti burası üçüncü dünya ülkesi ve ****** muz cumhuriyetine yakın bir ölçüde. Aksini ispata çalışmayınız. Bağımsız olması gereken yargı da malesef bağımsız değil.Yargı kayıtsız, şartsız işini yapmayan orman idaresinden taraf. Bu lafı etmemem gerektiğini biliyorum ama daha çarpıcı olsun diye yazıyorum. Ve aksini ispat edebilirlerse ben verilecek cezaya razıyım. Daha ne yazayım.? Bir düşünün bir arazi alacaksınız ve almadan önce içinde ağaçlar var diye orman idaresine gidip soracaksınız. Orman idaresi alabilirsiniz diyecek ve 6 yıl sonra aynı orman şefi dava açılmasına zemin hazırlayan rapor tutacak ve keşif dahil 65 günde yargıtay kararlarının emrettiği orman tahdit haritası gelmeden dava bitecek. Hangi hukuk, hangi kanun. Bu resmen zorbalık bile değil olsa olsa korsanlıktır. Böyle hukuk olmaz,olamaz. Problem bence hukukta filan da değil insanlarımızda. Orman idaresi nasıl yaptığı yanlışları kapatacak bir yol buluyorsa, ama hukuğu kullanıyor, ama hakimi, sonuçta amaca ulaşmak için birilerini kullanıyor. Malesef gösterdiğiniz ihtimali düşünerek yazılı belge de istedim ama bundan önceki Orman Müdürü ne dedi biliyormusunuz.AYNEN YAZIYORUM. "BEN BU DİLEKÇEYİ KABUL ETMİYORUM" dediği için Kaymakamlığa gidip şikayette bulunmuştum. Yani eski Kaymakam da olayın şahitlerinden. Mesele benim haklı olup olmamam da değil. Dosya Orman İdaresinde ve dosyanın içinden istediklerini alıp çöpe atabiliyorlar.Dediğimi doğrulayacak elimde tesadüfen bir nüshası kalan dilekçeler var. Dosyada onlar da yok. Böylece anlayabiliyorum. Yıl 2001. O zamanlar 4982 sayılı bilgi isteme kanunu da yok. Yapabileceğiniz hiçbirşey de. Cuma günü Bayramiç Cumhuriyet Başsavcılığındaydım. Savcının görevi olmamasına rağmen sağolsun yol gösterdi ve Hazineye dava açabilirsin dedi. Daha önce de, Kaymakamlık Yazı işleri Müdürü de aynı şeyi söylemişti. Ama mesele dava filan açıp hak arayabilmek değil. Baştan sistemin hakkımın yenmesine engel olabilmesi. Kanunların böyle şeylere izin vermemesi Kadastro öyle kazayla iş yapabilecek bir kurum değil hele her tutanağın altında onlarca imza varsa ve o tutanaklarda başkaları tarafından kontrol edilip tastikleniyor ve ona göre tescile tabi haritalar oluşuyorsa ve o haritalar her yerde kesin delil teşkil ediyorsa. Diyelim ki bir yanlışlık var.Kadastro komisyonunda orman yetkilileri de var.İtiraz edip düzeltebilirler. Hadi gözden kaçtı diyelim. Bu işin askı süresi var. Hadi birileri yine görevini yapmadı da yine gözden kaçtı diyelim. 10 yıllık bir itiraz süresi daha var. Ama görevliler yine de gözden kaçırırsa diye orman iddiasında bulunulan yerler ile ilgili süre de kaldırılmış.Yani süresiz demek istendiği zaman dava açılabilinir. Bu ne demek biliyor musunuz? İşte hukuk yok demektir. Çünkü hukukta herşey sürelidir. Çünkü süresiz işler hukuksuzluğun işaretidir. Çünkü eğer bir orman şefi ya burası acaba ormanmıydı ya diye bir fikir ileri sürse, Türkiye Cumhuriyetinde iptal edilemeyecek tapu yok. İddia ediyorum. Yargıtay Kararlarını bir okurmusunuz. Herşeye müsait muğlak kararlar var. Yani orman idaresini kapatıp bir şef bir hakim vasıtasıyla bütün ülkeyi yönetebilirsiniz. Kanunlarımız müsait. Yani Bu mesele benim davayı kazanmam meselesi değil. Hukuk olup olmaması meselesi. Hukukun olmadığına dair kabul, Deretepeorg'a ormandan gelen cevapta açık bir biçimde yazılmış İlk laf söyle diyor " haksız kazanımdan elde edilmiş tapu" ikincisi ise " Yürürlükte bulunan mevzuata göre mülkiyet belgesi sınırları ayırıcı unsur olarak kabul edilmemektedir." Bu iki lafı tartışalım. Hukukun olduğu yerde bu laflar edilebilir mi ? edilemezmi ? Saygılar. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
|
|