agaclar.net

agaclar.net (https://www.agaclar.net/forum/)
-   Kiler (https://www.agaclar.net/forum/kiler/)
-   -   Evde Yoğurt Yapımı (https://www.agaclar.net/forum/kiler/5114.htm)

Delimus 24-07-2010 02:32

Pastörize süt yani paket sütle yoğurt yapmak istiyorsanız tereyağ atarsanız yoğurtunuzdan istediğiniz verimi ve lezzeti alırmışsınız.Hazır Kaymakta olabilir.Köy peniri aldığımız inekçimiz söylemişti,Ona en çok sorulan soruda buymuş :)

madre 24-07-2010 10:36

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi Sarıcan (Mesaj 675984)
Sn madre,

Denemesem bende sizin gibi düşünürdüm. Bir kaç dakiaka önce bir hafta önce mayaladığım yoğurdun sonunu yedim. Hala şeker gibi. Ben karınca yumurtasından yapmadım. Karınca yuvasından aldığım toprakla yaptım. Toprak süte karışıp çamur olmasın diye toprağı bayan çorabından yaptığım bir keseciğin içine koyup kavanoza öyle bıraktım. En küçük bir toprak karışımı olmadı.

Maya oluştuktan sonra normal yoğurdunuzu mayalaıyorsunuz, ondan sonra maya olarak yaptığınız yoğurdu maya olarak kullanarak devam ediyorsunuz. Şiddetle tavsiye ediyorum. Uzun süre ekşimeden ve tam yoğurt tadıyla yoğurt yemek istiyorsanız bir deneyin. En fazla bir litre sütü boşa harcamış olursunuz. Ama garanti ederim tadına doyamayacaksınız.

Mutlaka öyledir inaniyorum size.Bir gün cesaret edebilirsem denerim.Tesekkür ederim ilginize...






Delimus
Dedigin cok mantikli ben sütlacin icine koyarim bir kasik tereyagini üstünde güzel bir tabaka olusur bayilirim onu yemege...Yogurt yapiminda da denemek lazim..Benim aklima birde su geldi yazinizi okurken, acaba süt kremasi da olur mu!!!Burada marketlerde kücük pastik bardaklarda süt kremasi satiliyor ben genelde mantar corbasive kremali tavuk vs... yapiminda kullaniyorum.Bakin heyecanlandim simdi eminim ki ollur bir daha ki denemede ondan bir bardak ekliyecegim.Mutlaka Türkiye'de de marketlerde vardir sizde deneyin..
Buralarda yasayan arkadaslara da söyle diyeyim her markette var adi "slagsahne"bir eksisi var birde normal süt tadinda tatli olan bu dedigim süt tadinda olan yani tatli olan.Bir daha ki denemem de buraya sizlere aktaracagim hatta bugün **** yarin deneyecegim...;)

Eylülde 21-08-2010 23:06

Ben uzun bir süredir şöyle kıvamlıca bir yoğurt yapmak istiyordum. Burada yazılanlardan da faydalandım. :D Henüz deneme fırsatım olmadı ama internette araştırma yaparken bir tarif daha gözüme çarptı galiba onu deneyeceğim. Malum kutu süt kullanmak zorundayım onlarda da yağ olmuyor. Devletşah'ın sitesinde kıvamlı yoğurt için marketlerde satılan bildiğiniz gene kutu kremayı süte karıştırmayı önermiş, bana mantıklı geldi.

gurbet kusu 11-09-2010 21:12

sevgili madre almanyanin neresinde oldugunuzu belirtmemissiniz ama ben sonunda ciftlik sütünü buldum,ciftlige gittigimde inekler gözümün önünde sagiliyorlardi,bu arada almanyanin NRV eyaletinden yaziyorum.20 kilo taze inek sütü aldim,12 kilosuyla ilk peynirimi kalani ilede ilk yogurdumu yaptim.peynirin birkac gün daha olgunlasmasi lazim ama koca tencere yogurdu birkac günde afiyetle yedik,maya olarak sag olsun kütahyali hemsehrilerim yardimci oldular türkiyeden gelme yogurt kullandim.simdi artik benimde yogurt mayam var ve kaybetmeyi kesinlikle düsünmüyorum.bu gün hanimin tesviki ile marketten biyolojik taze süt"FRISCHE MILCH"aldik 5 litre yarin ilk isim kendi mayamla birde bunu denemek olacak,haa unutmadan hidirellez sabahi kesin bahcede cig topluyo olacagim emin olun.bu güne kadar pastirma ,sucuk,ve en sonunda da yogurt ve peynirimi de yaptim ya benden mutlusu yok ,sevgile kalin.

nariçi 19-09-2010 13:57

http://www.radikal.com.tr/Radikal.as...&CategoryID=79

Bir tv proğramında da ündüstriyel yoğurtta daha çok türde bakteri olduğunu anlatıyorlardı. Akademisyenlerin son yıllardaki beslenme konusundaki demeçleri inandırıcılığını kaybediyor. Piyasaya sürülenveya sürülecek bir ürün için bir bakıyorsunuz Bir zatı muhterem Prof. başlıyor anlatmaya. Ancak çiftçilerin, veya evlerdeki amatörce hobi üretim ürünleri konusunda bu şüphe olmaz diye düşünüyorum.

msafak 19-09-2010 16:56

Çiğ sütte peynir ve tereyağı için gerekli bakteriler bulunmakla beraber, yoğurt, kefir, kımız için gerekli mikroorganizmalar son derece az sayıdadır ya da bazıları yoktur. Dolayısı ile bu ürünlerin yapımı için dışarıdan starter kültür ilavesi zorunludur. Çiğ süte bu mikroorganizmalar katılır ise yine bu ürünler elde edilir ancak yine çiğ sütten gelen flora zamanla gelişerek ürünü bozar. Dolayısı ile bu ürünlerin elde edilmesinde çiğ süte starter kültür katılması pratik olarak bir anlam taşımaz ve ister ev tipi ister endüstriyel üretimde süt pastörize edildikten sonra starter kültür ilave edilir. Benzer şekilde peynir ve tereyağı üretiminde de çiğ süte starter kültür katmanın bir anlamı yoktur.
Buna karşın endüstriyel ölçekli şarap ve sucuk üretiminde sırası ile üzüm suyu ve et pastörize edilmez. Starter kültür doğrudan ısıl işlem görmemiş hammaddeye ilave edilir. Şarap üretiminde doğal floranın etkisi kükürtleme ile ortadan kaldırılır, şarap mayası kükürde dirençlidir. Sucuk üretiminde ise bugün için başka bir pratik uygulama söz konusu değildir.
Yoğurt streptococcus termophilus ve lactobacillus bulgaricusun bire bir oranda karışık kültürüyle üretilen fermente bir süt ürünüdür. Yoğurt üretiminde söz konusu bu iki organizma birbirleri üzerinde destekleyici sinerjistik etkiye sahiptirler. Bu nedenle her iki organizma yalnız başlarına ürettikleri laktik asit ve aromaların daha fazlasını üretmektedirler.

Yoğurt üretiminde kullanılan bu kültürlerin fonksiyonlarını şu şekilde özetleyebiliriz;

1. Yoğurt üretiminde kullanılan bu organizmalar laktozdan laktik asit üreterek sütün PH’sını 6,3-6,5’den fermantasyon sonunda 4,6’nın altına düşürmektedirler.
2. Yoğurda özgü karakteristik tat ve koku üretirler.
3. Sert bir pıhtı oluşturarak son ürüne bir stabilite ve viskozite kazandırırlar.

Yoğurtta kullanılan starter kültürler tarafından üretilen en önemli aroma maddesi asetaldehittir.
Ancak asetaldehiti bu iki organizmadan hangisinin ürettiği kesin bir sonuç kazanmamıştır. Karakteristik tat ve aromaya sahip yoğurtta 23-41 mg/kg düzeyinde asetaldehit bulunmalıdır. Doğal yoğurt aromasının oluşumunu destekleyen diğer bir madde ise pek çok süt ürününde de starter kültürler tarafından üretilen diasetildir. Yoğurttaki miktarı yaklaşık 0.5 mg/kg dır. Bunların yanında yoğurda az miktarda asetoin, asetik, formik, kaproik, kaprilik, kaprik, bütirik, propiyonik ve izovalerik gibi asitler oluşmakta, bu maddelerde tipik yoğurt tat ve aromasını etkilemektedir.

(alıntıdır)

msafak 19-09-2010 17:06

kısaca, mayalayacağınız sütün içindeki su miktarını çok kaynatmadan azaltmak,süreyi 4 saatin üzerine çıkarmadan soğutmaya almak son olarak 42 derecede mayalamak.
Bunları yaptığınızda sağlıklı ve 'tava yoğurdu' ölçüsünde sert bir yoğurt elde edebilrsiniz
42 dereceyi ise (bilmayen bazıları mizah konusu yapmışlardı) ısı ayarı olan ev fırınında sağlayabilir..

zulkufhacettepe 28-09-2010 20:03

abim yoğurtta her zaman kocaman bir krater oluşturur ve göbeğinden alır yoğurdu tencerenin. bende biriken suyu zulada duran pipetle kimse görmeden içerim. o sarı suyun tadı çok hoşuma gidiyor. ihi :))

cool62 29-09-2010 01:09

her zaman yoğurt aldığım sokak satıcımın işlerinin gelişmesi yüzünden yasal prosedürde üretim yapmak için zorlanıp bilimsel yöntemler sonucunda (ilginçtir yoğurdu bulan biziz kriterleri belirleyen avrupa ) üretip getirdiği margarine benzeyen şeyin yoğurt olduğunu idda etmesi sonucu kendi yoğurdumu yapma arayışına girdim ve bu sayfalarda değerli bilgilere rastladım tabii herkesin karşılaştığı taze süt ve maya sorunuyla karşılaştım.
bu arada ekşime ve rahatsız olduğumuz yeşil suyun gerçek yoğurdu belirlemenin püf noktası olduğunun farkına vardım.
kısa zamanda bi karınca yuvası **** kozalak bulup kendime ekşiyen ve bolca yeşil suyu bulunan yoğurt yapmaya çalışıcam çocukluğumun lezzetini istiyorum :)

levoçi 03-12-2010 18:51

Merhaba Ben de gittigidiyor sitesinden arcelik yogurt makinesi satın aldım. Arcelikartık bu urunu uretmiyormus. Nedenini bilemiyorum umarım cihaz calısır durumdadır. Bu gun teslim aldım. Ancak kullanımklavuzu yok, bu arcelik yogurt makinesinin temelhatası mıdır merak ettim, cunku bu siteyi de google da kullanma klavuzu yazınca buldum ve uye oldum, bir baktım pek cok kisi de bu kullanım klavuzunu soruyor. Arcelik herhalde bu urunu m.ö. uretti ve o yıllarda yazı kesfedilmemisti, bu yuzden de urunle beraber veremedi :)))
Neyse ozetle, kapagın ustunde 3-6-9-12 rakamları var, cihazı taktım ama bir ise yaramadıkları belli, sanki 3 saat, 6 saat vs anlamı var ama cihaz calar saat gibi süre dolunca zil calmıyor ve durmuyor. Bu rakanmların anlamı ve faydası nedir, sayın Sloopy sanırım sizde pdf olarak bu klavuz varmıs bana da gonderirseniz sevinirim.

Feyzan 06-12-2010 12:39

Evde yoğurt yapımı
 
Ticari amaçlı yapılan yoğurtla evde yapılan arasında gerek kullanılan malzeme gerekse üretim tekniği olarak çok fark var.

Evde yapımı:

1. Hazır sütlerden ya da büyük şehirlerde hala kalmışsa, güğümlerle kapınıza dayanan sütçülerden alacağınız süt ile de yoğurt yapılabilir. Ancak büyük bir ihtimalle bunların yağı başka bir imalatta kullanılmak üzere alındığından ya da içine sütçü amcanın vicdanı oranında bir miktar su katıldığından, yoğurdunuz ne kadar uğraşırsanız uğraşın sulu olacaktır.

2. En uygun süt köylerde, kasabalarda inek besleyen, sütüne bir şey katmamış kişilerden alacak olduğunuzdur. Bunun için öyle bir yere yakın olmanız gerekiyor. Yani Levent ya da Çankaya da da yoğurt yapmanızda bir sakınca yoktur ama çok iyi olmayabilir.

3. Yoğurdun kıvamlı ve kalıp gibi olması için ikinci kural (birincisi katışıksız süttü) üretim sırasında suyunu iyice uçurmaktır. Su ne kadar uçarsa kalite o kadar yüksek olur.
Kaynatarak sütün en az dörtte birini uçurmalısınız. Yani tencereye işin başında 1 litre süt koyduysanız, kaynatma işi bittiğinde 0,75 litre kalmalı. Bunun için belli bir zaman standardı yok, uçana kadar.
Bunu nasıl yapacaksınız? Yani ne kadarının buharlaştığını nasıl anlayacaksınız?
Hani tahta kaşık var ya, işte sütü tencereye koyduğunuzda henüz kaynama başlamadan kaşığın sapını diklemesine sokarak sütün derinliğinin ölçüsünü alın, daha sonra göz kararı ile bu ıslak kısmı dörde bölün, aşağıda kalan dörtte üçü kalemle işaretleyin.
Kaynama sırasında arada bir kaşık sapını süte sokup ölçü alın.
İşte sütün üst seviyesi bu çizgiye indiğinde dörtte biri uçmuş, yani suyu gitmiş demektir. Malzemeniz artık daha kıvamlı ve mayalanmaya hazırdır.

Bu arada tencerenin kapağı açık olacak ki buharlaşma hızlı olsun, dikkat edin siz başka bir işle ilgilenirken süt kaymak yapıp taşabilir. Bunun için başında beklemeli ve tahta bir kaşıkla karıştırmalısınız.

4. Kaynatma işinin de incelikleri var. Ateş çok harlı olmayacak, orta ateş ideal. Sütü sıklıkla karıştıracaksınız, kendi haline bırakırsanız yağ tencerenin iç yüzeyi ile temas ettiği bölümde toplanacak hatta o bölgelere yapışacaktır. Dibi tutar. Bunun için tahta kaşıkla, kaşığı tencereye değdirerek, sık sık karıştırın. Sütün tencereye yapışıp yapışmadığını hissedebilirsiniz, buna dikkat edin, yapışmamalı.

5. Kaynama bitince ocağı kapatın, şimdi sütün sıcaklığının 40 santigrat dereceye kadar inmesini beklemelisiniz, tencerenin ağzı açık olsun.
Eğer varsa bunu bir sıcaklık ölçerle görebilirsiniz, böyle bir lüksünüz yoksa küçük parmağınızı şöyle bir daldırıp anlayabilirsiniz. Mayalanmanın düzgün olabilmesi için başlangıç sıcaklığı vücut sıcaklığına eşit olmalı. Fazla sıcaksa maya ölür.

6. Bu dereceye gelince, bir kahve fincanına, "her bir kilogram süte 2 tepeleme çay kaşığı" ölçüsü ile, mayalamada kullanacağınız yoğurttan koyun. Yoğurdun kaymağı ve suyu olmasın, kendisi olmalı ayrıca ekşi olmamalı.
Eğer bu miktardan fazla kullanırsanız yapacağınız yoğurt ekşi olabilir.
Daha sonra 38 - 40 dereceye kadar soğumuş olan sütten bunun üzerine ilave ederek yoğurdu özeyin, yani ezerek iyice karıştırın, tanecik kalmasın. Kahve fincanını iyice doldurabilirsiniz, sorun olmaz.

7. Kaynattığınız tencerede mayalamak zorunda değilsiniz, Paşabahçe'nin plastik kapaklı cam kapları daha sağlıklı olması, yapılan yoğurdun tamamı aynı anda tüketilmeyecekse ayrı ayrı saklanabilme olanağı sunması ve kapağının bulunması nedeni ile çok uygundur.
Örneğin, kaynatma sonunda elinizde 4 kilo sütünüz varsa bunu birer kilogramlık dört cam kaba bölebilirsiniz. Kullanacağınız kaplar soğuk olmasın, en azından oda sıcaklığında olmalı.
Daha sonra, 6 ıncı adımda anlattığım mayalamada kullanacağınız fincandaki yoğurtlu sütü kaba ya da eğer böldüyseniz kaplara yine bir çay kaşığı ile, şöyle kenarlardan süte hafifçe daldırılarak eklemeli, işlem bitince belli belirsiz hafifçe karıştırmalısınız. Her kaba eşit ölçüde olmalı.

8. Şimdi mayalama sürecine geçiyorsunuz. Mayalamanın sağlıklı olarak tamamlanabilmesi için sütün sıcaklığının uzun bir süre 37 - 38 santigrat derece civarında olması gerekir. Zaten bu işe 40 derecede başladıysanız, bu kadar faaliyetten sonra buraya kadar inmiştir. Mayaladığınız sütü sarsmadan sıcak bir yere alınız ve burada bir havluya sararak bekletiniz.
Bu süre sütün muhafaza edilen sıcaklığına bağlı olarak 4 - 5 saattir. Ortası 4,5 diyelim.

Pratik bir bilgi olarak, eğer kış aylarında iseniz malzemeyi yine bir paket gibi havluya sarılı biçimde eğer varsa kalorifer radyatörünüzün üzerinde, yoksa sobanınızın hemen yanıbaşında tüm bu süre boyunca bekletebilirsiniz.
Korkmayın bir şey olmaz. Silivri'nin köylerinde o meşhur yoğurt yapılırken tepsiler tüm bu işlem süresince, sıcak köz üzerinde bekletilir.
Ancak kabı doğrudan radyatörün üzerine koymayın, arada kalın bir havlu ya da bezler olsun. Eğer radyatör üzerine koyduysanız havlu ile tamamen sarmanız şart değil, size kalmış. Zaten yeterli sıcaklık sağlanacaktır, ama kabın kapağı kapalı olsun. Soba yanında sarmak şart.
Bu bekleme sırasında malzeme hiç bir şekilde sarsılmamalıdır.

9. Dört saati geçince aralayıp bir yerinden bakın, şöyle hafif bir dokunun eğer kalıplaşmamış ve çok sulu ise 5 saati bulmanız gerekir. En fazla 5 saat. Bunu geçerseniz ekşir.

10. Süre sonunda kapağını açtığınızda yoğurt yine hafif sulu gibi sallanır. Tabii çünkü henüz işiniz bitmedi. İşin bir de dinlenme safhası var.
Bundan sonra 2 - 2,5 saat kadar serin bir yerde dinlendireceksiniz. Buzdolabında değil.

11. Yoğurdunuz hazırdır. Ancak hemen yemeseniz iyi olur. En az bir tam gün daha buzdolabında bekletin. Bekledikçe daha kıvamlı ve lezzetli olacaktır. Bunun için birkaç kaba ayırmanızı önermiştim.

Her şekilde yoğurt olur ama daha iyi olması için önemli noktalar şunlardır:

1. Sütünüz katışıksız, taze ve daha önce ısıtılmamış olmalı. (Kesilmesin diye sütü bazen önceden şöyle bir fokurdatırlar.)
2. Kaynatırken en az dörtte birini uçurmalısınız. Bunun dışındaki ".... dereceye kadar, .... dakika" gibi kavramlar doğru değildir. Önemli olan yoğurda kalacak malzemenin (sütün) miktarıdır.
3. Ateş çok harlı olmamalı, kaynayan sütü, özellikle dibini tutmaması için sık sık karıştırmayı ihmal etmemelisiniz.
4. Kışın yapımı daha kolaydır. Çünkü, kalorifer veya soba gibi, mayalama sırasında malzemeyi daha kolay, daha uzun süre aynı sıcaklıkta tutacak donanımlar mevcuttur.
5. Süre ve miktarlara dikkat ediniz, tüm işlem boyunca kapları sarsmayınız.

Başta bir kaç deneme başarısız olabilir ancak bir süre sonra özellikle zaman ve sıcaklık düzeyi olarak kendi standardınızı bulacaksınız.

Afiyet olsun.

Oğuz Karsan 18-12-2010 16:02

Yoğurda Motor Yağı Katkısı.
 
Merhaba.

Yoğurt üretimindeki şaibelere açıklık getireceğini umduğum, elektronik posta yolu ile gelen mektubu aşağıya yapıştırıyorum.

Yazı biraz uzun olmakla birlikte, iddialar korkunç. Denetim görevini yaptığını sandığımız kurumlara da güvenmemeliyiz sanıyorum. Yaptıkları denetimlerin çoğu kağıt üzerinde veya göstermelik.



Alıntı:

Yoğurda Motor Yağı Katkısı

Sanayi Yoğurdunda binbir katkı maddesi, meyveli yoğurt adı altında gıda boyaları ve esansları, kıvam artırıcı teknikler ve süt tozu karışımından sonra 3 Ekim 2010 tarihinde sabah gazetesinde okuduğumuz yazı ile irkiliyoruz! ‘’Yeşil çaylı yoğurt ’’


Petrol Şirketleri de petrol tüketimini artırmak için yoğurda sentetik motor yağı katılmasını önererek ‘’ Tüketicilerin eklemlerinin hareketinden dolayı aşınmasını önlemek için yoğurda, peynire motor yağı katılmasını ’’ ileri sürecek olsalar, her halde “acaba doğru olabilir mi?” sorusunu kendi kendimize soracağız. Hayır, artık tüketici de sesli düşünecektir. Besinlerimizi doğallığından uzaklaştırmaya kalkanın ünvanı, kurumu ne olursa olsun görüşlerimizi sarfedeceğiz. Besinin doğallığı hekimliğin alanıdır. Bu ülkede hekimler konuşmuyor ise biz konuşacağız.

Hacettepe Üniversitesi Gıda Araştırma Merkezi (HÜGAM) Müdür Yardımcısı Gıda Mühendisi Prof. Dr. Yaşar Kemal Erdem, ‘’ Ülkemizde üretilen yeşil çaydaki flavanoidlerin sağlık üzerindeki kabul edilen antioksidan, antikansorejen vb. olumlu etkilerinin yanı sıra süt ve süt ürünlerinde yapısal bozuklukların önüne geçilmesinde de yararlanabileceğini saptamış ’’

Yeşil Çaydaki flavanoidlerin antioksidan olduğu doğrudur. Antioksidanların antikanserojen oldukları da doğrudur. Ancak bütün bunların doğru olması, flavanoidlerin yoğurdun içine girmesini gerektirmez. Şayet bunların yoğurtla karışması elzem ise o zaman her faydalı antioksidanı gıda ile karıştıralım sonucu çıkar.

Çiftçiler kimi zaman domatesi bolluğundan dolayı denize döküyor, kapın ellerinden atın yoğurdun içine,

Doktorların aspirin reçetesi verdiği hastaya Aspirinli Yoğurt, antibiyotik reçetesi verdiği hastaya da Antibiyotikli Yoğurt imal etsin sanayiciler, ateşi çıkan hastanın dökün boğazına antibiyotikli yoğurdu!!! Nasıl olsa tüketici sesini çıkarmıyor.

Ey sanayiciler! Hügem’ in Çeşil Çaylı çabasını heder etmeyin. Tüketiciye de sormanıza gerek yok! Zaten Ulusal Gıda Kodeks Komisyonu üyesi de Tanju Beslen’ de Hacettepe Üniveristesinde öğretim üyesi. Hemencecik Yeşil Çaylı Yoğurt Nizamnamesi yayınlanıverir.

Süt ve süt ürünleri sanayicileri de palm yağı yerine bilimsel izinli yeşil çayları sunar tüketiciye!

TV’ de meşhur artistli reklamlar: Yeşil Çaylı antioksidan ve antikanserojen yoğurt!

Biz sütümüzü de, yoğurdumuzu da, peynirimizi de hiçbir katkı maddesi eklenmeksizin önümüzde bulmak istiyoruz.

Bizi yoğurdumuzdan soğutmayın.

Sütümüz, yoğurdumuz ekşimeli, peynirimiz küflenebilmelidir.

Gazetede ‘’Prof. Dr. Yaşar Kemal Erdem Süt ürünlerinde yapısal bozuklukların önüne geçilmesinde yeşil çaydan yararlanabilineceğini saptadı ‘’ açıklamasına yer verilmiş.

Süt ve süt ürünlerinde yapısal bozuklukları süt ve süt sanayicileri yaratmaktadır.

Sayın Erdem yapısal bozukluklar derken, sanayicilerin yoğurda süt tozu katmadan veya sütü buharlaştırmadan kıvam verememesini kasdediyor ise;

Sanayiciler tarafından yoğurt yapımında kıvam vermek için buharlaştırılan sütten kaybedilen suyun, bir besin kaybı olduğunu düşünüyoruz. Yoğurt yapılırken sütün buharlaştırılması yönteminde, kaybedilen su yoğurtta oluşması gereken ama kaybedilen doğal yeşil su. Bunun yerine yeşil çay öneriliyor!

Sanayicilerin buharlaştırma yöntemi ile yoğutta kaybettirdikleri ‘’ Yeşil Su ’’ yun ne işe yaradığını Sayın Prof Dr. Yaşar Kemal Erdem ya bilmiyor ya da bilmezlikten geliyor. Biz tüketiciler olarak evlerde yaptığımız yoğurtlardaki yeşil suyun ne işe yaradığını biliyoruz: Yoğurmuzdaki yeşil su, yoğurdu yoğurt yapan, bize yoğurdu yeme mecburiyeti sağlayan gerçek bir besindir. Yıllar önce sanayiciler yapmakta oldukları yoğurttaki yeşil suyu yok ettiler. Şimdi Prof. Dr. Yaşar Kemal Erdem sanayicilerin teknolojileri ile kaybettirdiklerini yoğurda, peynire yeşil çayı ekleyerek geri getirmek istiyor!

Bu ekletme girişimlerinde bilimin kıstaslarını ileri sürecek olurlar ise Yeşil Çaylı Yoğurdu, Yeşil Çaylı Peynir’i önce laboratuvar fareleri üzerinde beş on nesil denesinler! Sonra halkın karşısına çıkıp yeşil çaylı yoğurdu, peyniri tavsiye etsinler. Gerçi gıda maddelerinin laboratuvar fareleri üzerinde denenmesi, Gıda Mühendisliğinin değil Tıbbın konusudur diyoruz. Böyle bir araştırmaya süt sanayicileri sponsor olmak için sıraya girerler ama ambalaj malzemesinin gıdaya geçişinin insan sağlığına uygun olup olmadığını araştıracak bir tıp fakültesi bulamamanın da sıkıntısını çekeriz.


Süt ve süt ürünlerine yeşil çayı sokma girişimi ile ‘’ antikanserojen ‘’ kılıfı adı altında ‘’bilimsel çalışma’’ yapanlar bir zahmet gıda ambalajlarında kullanılan standardın (TS 1186) yanlış olup olmadığını araştırmalılar ve kamuoyuna açıklamalıdırlar. Biz bu standardın yanlış olduğunu biliyoruz. Çünkü sanal kitler ile ambalajdan gıdaya ambalaj malzemesinin geçişinin analizi sakat bir analizdir. Bu sakat analizi AB kabul etmiş diye bizim de kabul etmemiz gerekmez. HÜGEM böyle bir araştırmayı yapabilir mi bilemiyoruz ama Ulusal Gıda Kodeks Komisyonu üyesi yine Hacettepe Üniversitesi öğretim Üyesi Prof Dr. Sayın Tanju Beslen, 1186 TSE standardındaki analiz tekniklerinin gıda ambalajlarında uygulanması konusunda UGKK ile aynı görüşleri paylaşıyor ve bu yanlış standart tüm ülkemizdeki gıda ambalaj analizlerinde uygulanıyor.

Gıda ambalajlarındaki problemi herkesin anlayabileceği tarzda anlatmam gerekirse:

Diyelim ki plastik ambalajlı veya teneke ambalajlı bir gıda satın aldınız. Bunu Tarım il laboratuarına götürdünüz ve dediniz ki ben satın aldığım bu teneke veya plastik ambalajın içindeki gıdaya ambalajın malzemesinden geçiş var mı yok mu onu analiz ettirmek istiyorum ve bu analizi izlemek istiyorum. ( Şayet uzman izlettirirse!)

Analiz uzmanı getirdiğiniz ambalajın içindeki gıdayı boşaltıp atıyor. Teneke veya plastik ambalaja sanal kit (uyguluyor) takıyor. Yani o ambalaj hangi maksat ile kullanılacaksa o maksattaki gıdanın sanal kitini takıyor ve analiz ediyor. Sizin getirdiğiniz ambalajlı gıdayı alıp o gıdayı analiz etmek yerine ambalaja o gıdanın sanal kitini takıyor. Tüm Tarım İl Müdürlüklerindeki gıda ambalaj muayeneleri bu şekilde sanal analizle yapılıyor: Gıdanın içini analiz etmek yerine, ambalajın sanal kitlere bağlanarak yapıldığı sanal analizler!

Gıda ambalaj üreticilerinin ambalajları, gıdasız olarak sanal analiz ediliyor. Sebeb yanlış standart seçimi!

Hacettepe Üniversitesi öğretim üyemiz Prof.Dr. Yaşar Kemal Erdem bu tip sakat-sanal (TS 1186) analiz yöntemlerinden vazgeçilmesi konusunda araştırmalar yapmak yerine sanayi yoğurdunun zaten gıda mühendisliği yöntemleri ile bozulmazlığına, ekşimezliğine bir de ‘’yeşil çayı ‘’ eklemek istiyor.

Geçtiğimiz günlerde basına yansıyan Yoğurda palm yağı, zeytinyağı, bitkisel diğer yağlar katılması önerisi hangi bilmsel kuruluşun Tarım Bakanlığı’ na teklifidir? Merak ediyoruz!

Prof.Dr. Yaşar Kemal Erdem, Bazıları evde yoğurt yapılmasını öneriyor. (Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi Sema Akman’ ı kasdediyor) Ancak, sokak sütü alınmadığını kabul etsek bile, 15 dakika sütü kaynattığınızda ısıya duyarlı olan süt proteinlerini kapın çeperlerine, dibine yapıştırmış olursunuz. O yoğurtan çocuğunuz süt proteini açısından yeterince yararlanamaz. Zaten proetin açığı varken, süt proteinini tencereye yapıştırıyorsunuz.” diyor.

Prof.Dr. Yaşar Kemal Erdem açık perakende süte ‘’ sokak sütü ‘’ demekle çiğ süt üretim tebliğinden habersizliğini ortaya koyuyor. Şayet açık perakende süt ‘’ sokak sütü ‘’ ise sanayicilerin çiğ süt üreticilerinden topladığı süt de ‘’ sokak sütü’’dür. Sayın Prof.Dr. Yaşar Kemal Erdem çiğ süt üretilen köylerden birine gitmeli, sanayicilerin kendi fabrikalarına çiğ sütü götürme, taşıma yöntemleri ile çiğ sütü açık perakende olarak satanların da kendi müşterilerine götürme, taşıma yöntemlerinin aynı olduğunu görecektir. Sayın Erdem eşeğin heybesinde süt taşındığı yılların artık geride kaldığını hatırlamalı ve sanayicilerin konuştuğu ‘’sokak sütü’’ lafını artık bırakmaldır.

Sayın Erdem ve Süt Sanayicilerinin mantığına göre çiğ sütü üreten de , komşusu çiğ süt üreten de sütünü sanayicilerden satın almalıdır ve bu mantık terk edilmelidir. Ülkemizin % 28 tarımsal kesimi sütünü ya kendisi üretmekte ya da üreten komşusundan satın almaktadır.

Amerika’nın bir çok eyaletindeki şehirlerde bile çiğ sütün 5 litrelik cam ambalajlarda soğuk zincir içinde satışına izin verilmektedir.

Ntv televizyonundaki proğramda Onkolog Sayın Yavuz Dizdar Süt protein hücrelerinin hassas olduğundan dolayı UHT (Yüksek Isıl İşlem) li sütlerin protein hücrelerinin ısı ve yüksek basınçtan zarar görmüşlüğünden dolayı insan sağlığına zarar verebileceği ve dolayısı ile uht sütün tüketilmemesi gerektiğini söylediğinde Sayın Yaşar Kemal Erdem bu iddiayı reddetmişti.

Şimdi Sayın Yaşar Erdem, süt, annelerimizin tenceresine girince tencereye yapışmasından, proteinlerin hassas oluşundan bahsediyor. Bunun da çaresi var : Tencereye sütü koymadan önce tencerenin içini ıslatmak! Süt proteini evdeki tencereye girince hassas, ama sanayicilerin kazanına girince hassas değil! Öyle mi!

Ntv televizyonuna Yavuz Dizdar ile UHT süt ile ilgili proğrama çıkan sayın Prof Yaşar Kemal Dizdar süt ve süt ürünleri ile ilgili herhangi bir problemin olmadığını söylerken, yeşil yoğurtlu tavsiye demecinde ‘’süt ürünlerinde yapısal



bozuklukların önüne geçilmesinde de (yeşil çaydan) yararlanılabileceğini’’ söylemesi de kendi çelişkisidir. Yavuz Dizdar UHT sütün 160 derece ısı ve yüksek basınca çıkartılırken sütün içindeki proteinlerin basınç ve yüksek sıcaklıktan değişime uğrayacağını bunun da kanserojen bir husus olabileceğini ileri sürer iken Sayın Prof. Dr. Yaşar Kemal Erdem süt ve süt ürünlerinin uhtleştirilmesinde hiç bir yapısal bozukluğa uğramadığını ileri sürmekteydi.

Şimdi ne oldu da Prof. Dr. Yaşar Kemal Erdem süt ve süt ürünlerinde yapısal bozukluklardan bahsetmektedir. Bu yapısal bozukluk sütün neresinde? Pastörize de mi, UHT’leştirmede mi?

Yoksa Sayın Prof. Dr. Yaşar Kemal Erdem’in yapısal bozukluklardan kasdı memeli çift tırnaklı hayvanlardan elde edilen çiğ sütte mi yoksa sanayicilerin kazanlarında işlem gören sanayi süt ve süt ürünlerinde mi?

Biz yapısal bozukluğun memeli çift tırnaklı hayvanlardan elde edilen ve insani maksatlar için kullanılan çiğ sütlerde değil, sanayicilerin süt ve süt ürünlerini işlemede kullandıkları ısıtma teknolojilerinde olduğuna inanıyoruz. Gerçek besin Çiğ sütün işlenmesinde, gıda mühendisliği yöntemlerinin tüketicilere göre değil de sanayicilere göre bir mevzii aldırışlığın var olduğunu olduğunu görüyoruz.

Bu yüzden besin, ne sanayicilerin insaf ve merhametine, ne de gıda mühendisliği müfredatlarına terk edilmemelidir.

Gıda Mühendisliği eğitim müfredatları tüketiciler değil sanayiciler için daha çok önem arz etmektedir. Bu önem gıdanın ömrünü uzatmaktır. Uzatılan gıdanın ömrü sanayicilerin parasal dişli çarklarını daha da büyütürken, insani ömür çarkının dişililerini de o nisbette kırmaktadır. İnsanlar gıda sanayi için değil, gıda sanayi insanlar için vardır.

Dünya’ da doğal besin ancak kalmadığı takdirde insanın katkılı gıdalarda neleri tüketelibileceğinin bilimsel oluru gıda mühendisliğinin iznine veya araştırma sonuçlarına değil tıbbın derin ve yıllarca süren ilaç klinik araştırmalarına benzer araştırmalarından icazet almalıdır.

Artık neredeyse mezarlıklardaki cesetlerimiz de çürümüyecek. Biyonik insan değil gerçek insan olmak istiyoruz.

Gıdanın ömrünü katkılar ile uzatmanın insan sağlına uygun olmadığını bildiriyoruz. Yoğurt, yoğurt olmalıdır.

Yoğurda, Peynire Yeşil Çay, Palm Yağı, motor yağı (bitkisel yağlar) katılmasını kabul etmiyoruz.

Dünyada ve ülkemizde süt ve süt ürünlerinde kullanılan ısıtmanın bir parçası olan pastörizasyon, uht’leştirme yöntemleri yerine frozen teknolojileri üzerine yoğunlaşılmalıdır.

Süt ve süt ürünlerinin toplanması bir süreç, işlenmesi bir süreç, pazarlanma ve rafta kalma süresi bir diğer süreçtir.

Et ve et ürünleri saklanırken nasıl ki frozen (dondurma ) teknolojileri kullanılıyorsa, sağlıklı ineklerden, hijyen ortamda sağılıp elde edilecek çiğ sütün dondurulma yöntemleri ile tüketicilere ulaştırılması en doğru ve kısa yoldur.

Dünya’ daki ezber; Çiğ Sütün ya pastörize edilmesi ya da UHT’ leştirilmesidir. Et ve et ürünlerinde hem ısıtma (kavurma) hem frozen (dondurma) yöntemleri uygulanırken niçin çiğ sütte değerli ilim adamlarımız frozen (dondurma) teknolojilerinin kullanılması gerektiğini söylemeye cesaret etmiyor, kafa yormuyor?

Çiğ Sütün, batının çizdiği ve ezberlettiği gıda mühendisliği müfredatı yollarından yürütülmesi onu gerçek besin değerinden uzaklaştırmaktadır.

Dünya’ da ve ülkemizde Çiğ Sütün pastörizasyon ve uht’leştirme yöntemleri artık köhnemiş yöntemlerdir. Çiğ Sütün inekten sağıldığı anda dondurulma teknolojileri ve bu teknolojinin gereklerine göre tüketicilere dağıtılma yöntemleri üzerine düşünülmelidir. Bunu düşünmeye tüm dünya ve ülkemizdeki süt sanayicileri engeldir.

Çiğ Sütün inekten sağıldığı andaki besin değerleri ile pastörize ve/veya uhtleştirildikten sonraki değerleri ve/veya raf ömürlerinin sonuna doğru alınmış karşılaştırmalı besin değerleri üzerinde ülkemizde yayınlanmış bir çalışma yoktur.

Ne yiyeceğimizin, ne içeceğimizin kararını, kendimiz yerine gıda sanayicilerinin, reklamların, tüketiciler için değil sanayicilerin gelişmesi için çabalayanların vermesi artık son bulmalıdır.

‘’ Kalp dostu ’’, ‘’ kanser dostu aday adayı yoğurtlar ‘’, meyveli adı altında gıda boyalı yoğurtlar değil, ninelerimizin yaptığı ‘’ Türk Yoğurdu ’’nu istiyoruz.

Sanayiciler bunu terk ettiğinden beri evimizde Türk yoğurdu yapmaya devam ediyoruz.

Yoğurdumuzla uğraşacağınıza yoğurdun, sütün plastik ambalajı ile uğraşın. Yoğurdun sütün plastik ambalajından gıdaya malzeme geçişi Gıda Mühendisliğinin konusudur.

Tarım Bakanlığı’nın Gıda ambalajlarında kullandığı TSE standardının (1186) sanal bir standart olup olmadığını araştırınız.

Elinize sanal metre boyunda sanılan bir cetvel alırsanız o cetvel ölçmek istediğiniz kumaşı yanlış ölçer, sonuç da sanal olur.



Tarım Bakanlığı 2009 yılında yaptığı denetimleri açıklarken Bebek Mamalarında Kurşun var deyip de sonradan bu açıklamayı geri almasının arkasında da bu standart (yanlış ölçen metre ) var. Kurşun ambalajdan mı transfer….

Ulusal Gıda Kodeks komisyonu derhal toplanarak TS (1186) standardını değiştirmelidir.

Avrupa Birliği’ nin ülkemize de kabul ettirdiği (1186) standart sanal bir standarttır.

Bu standart EFSA’ nın da standardıdır. Bu standart Dünya Ambalaj Devi’ nin Efsa’ya,ülkemize yazdırdığı standarttır.

Ama gerçekte bu standart tüketicilerin değil Gıda Sanayicilerinin resmi kuruluşlara kabul ettirdiği standarttır.

Bu standart (1186) tüketicilerin sırtından indirilip ambalajdan gıdaya malzeme geçişini gerçekten analiz eden standart getirilimelidir. O zaman Tarım Bakanlığı Bebek mamalarındaki kurşun’ dan çark edemez!

Biz yoğurdumuzun Sayın Erdem’in ‘’ ilimsel devrim ’’i ile devrilmesini değil Türk Yoğurdumuzun geri doğrulmasını istiyoruz.

Burada maksadımız Hacettepe Üniversitesi Gıda Araştırma Merkezi (HÜGAM) Müdür Yardımcısı

Gıda Mühendisi Prof. Dr. Yaşar Kemal Erdem’ i incitmek değildir.

Vurgulamak istediğimiz tüm Dünya’ da ve ülkemizde Gıda Sanayinin ürettiği gıda tüketiminde insana neyi, nasıl hangi karışımla yiyeceğinin sınırlarını gıda mühendisliğinin değil ancak ve ancak hekimlik dallarının çizebileceğinin vurgusunu yapmaktır. Hatta ve hatta gıda mühendisliğinin insan sağlığı ve beslenmesi ile ilgili sınırlarını da hekimliğin belirlemesini mümkün görüyorken, gıda mühendisliğinin insan sağlığı ve beslenme sınırlarını belirlemeye yetkisinin olmadığını bir tüketici olarak düşünüyoruz.

Çok daha açık bir ifade ile yoğurda yeşil çay karışımı buluşunun! hayata geçirilme önerisinin gıda mühendisliğinin değil hekimliğin konusu olduğuna inanıyoruz.

Bırakınız tüketici kendi yoğurduna pekmezini, balını, palm yağını, zeytin yağını kendisi istiyorsa katsın.

O beden tüketicinindir, sanayicinin değil!

Biodizel için bitkisel yağdan mazot elde edilip motora koyarsınız motor hiç sesini çıkarmaz. Ama bizim yoğurdumuza biodizel de, motor yağı da elde edilen bitkisel yağ, palm yağı koymaya kalkarsanız önce süt ve süt ürünleri sanayicilerine değil bize sorun! Tüketiciye sorun.

Ey tüketici yoğurdunuza motor yağı, yeşil çay koyalım mı? Sorunuza.

Biz istemiyoruz cevabını söylüyoruz!

Tüketiciye sorulmadan konulan süt tozundan kurtulamadık, şimde de başımıza palm yağı, yeşil çay düşecek!

Süt Dünya’ da ekmekten sonra ikinci öneme sahiptir. Sütümüze yoğrudumuza sahip çıkalım. Sanayicilerin bizden izinsiz süt ve süt ürünlerinde süt tozu kullanmalarının önüne geçmek için http://www.bilgiagi.net/tuketicileri...kceleri/24794/ linkindeki dilekçe örneğini doldurup Tarım Bakanlığı’na gönderelim. Dilekçeyi gönderince bize de kısa bir not gönderiniz.

http://groups.google.com.tr/group/cigsutureticileri
Gıda konusunda kimseye güvenmeyin.

Saygılar

hassoman 04-01-2011 21:08

1 Eklenti(ler)
Yoğurt bizimdir diye öğünürüz ama kaymağını başkalarının yediği aşağıdaki yazıdan anlaşılıyor. Benim muradım bunun altını çizmek değil elbette. Yoğurdun kesinlikle günlük yiyeceklerimizin arasında neden yer alması gerektiğini çok güzel vurguluyor. Paylaşayım dedim.

Eklenti 187399

Birkaç kâse yoğurt

SELANİK’te 1990’lerin başında bir Yahudi aileye gün aşırı bir kap yoğurt bırakan elinde zili, sırtında terazi şeklinde iki büyük tepsiyle dolaşan Türk yoğurtçu, dünyanın en büyük sanayi gruplarından birinin esin kaynağı olacağını aklına getirir miydi?
Selanik’te o yıllarda Karasu’lar önde gelen ailelerden biriydi. Doktor İzak Karasu’nun bir oğlu oldu.
Adını Daniel koydu... Balkan Savaşlar’ında Selanik, Yunanistan tarafından işgal edilince, Yahudi toplulukta büyük bir panik patlak verdi. İzak Karasu, eşi ve oğluyla birlikte İspanya’ya Barselona’ya göç etti. Yıl 1912. Önce adını Latin alfabesine uyarladı. İzak oldu İsaac, Karasu da Carasso.
Sonra muayenehane açtı.
Birinci dünya savaşından sonra Avrupa’da ilaç sıkıntısı çekiliyordu. Tam da o günlerde Barselo’nada çocuklar arasında salgın halinde bağırsak hastalıkları patlak vermesin mi?
Gözleri yaşlı anne babalar kucaklarında bir deri bir kemiğe dönmüş yavrularıyla diğer doktorlar gibi İsaac Carasso’nun da muayenehanesine dayanıyor, “Kurtar çocuğumuzu” diye yalvarıyorlardı. Doktor Carasso, umutsuzluğa düştüğü bir gün Selanik’te bağırsak hastalıklarının tedavisinde yoğurt kullanıldığını anımsamıştı. Günde üç öğün birer kase yoğurt yediriyorlardı hastaya ve birkaç günde sağlığına kavuşuyordu. Birkaç çiftlikten topladığı sütle yoğurt imalatına girişti. Yıl: 1919.
* * *
Doktor meslektaşları ona bir tavsiyede bulundular: Paris’teki Pasteur Enstitüsü’nden fermante edilmiş laktlk asit getirtirse, yoğurdun ömrünü uzatabilirdi. Sözlerini dinledi. Böylece pastorize yoğurt doğacaktı. Ama İsaac Carasso bu buluşun önemini pek kavrayamayacaktı. “İlaç” tutunca, İsaac özel ambalajlar yapmayı akıl etti. Kapakları porselen cam kaseler.
Sıra artık ilaca patent almaya gelmişti.... Ve onun için de ad koymaya. Yaşadıkları Barselona’nın yaygın dili Katalancada küçük Daniel’in karşılığı çok hoştu doğrusu: “Danon” Ancak bu özel ad olduğu ve marka namıyla tescil edemeyeceği için sonuna bir “e” ekledi. Hoş geldin “Danone” yoğurtları!
Yoğurtçuluk çok kısa sürede İsaac’ın asıl mesleği haline gelince oğlunu, Daniel’i Marsilya’da ticaret lisesinde okuttu. İşin pazarlama, satış, muhasebe bölümünü bilimsel olarak öğrenmesi için. Ardından Paris’te Pasteur Enstitüsü’nde bakteriyoloji stajı yaptırdı.
Danone İmparatorluğu işte böyle böyle doğdu.
İmparatorluğa adı verilen Daniel Carasso, 2009 yılında 104 yaşında Barselona’da öldü. Uzun yaşamanın nedeni ne mi?
Her gün birkaç kase yoğurt’
(Erdal Şafak’a teşekkürlerimle)

Dr. Aybars AKKOR
4 Ocak 2011 Sözcü Gazetesi

Merak edenler için Erdal Şafak’ın ilgili yazısı:
http://arsiv.sabah.com.tr/2005/06/30...50619-102.html

SAHIRE 06-01-2011 23:52

:))kendime gülüyorum. O kadar güzel ve detaylı anlatılmış ki...yarın deneyeceğim yoğurt yapımını:)bugün ön hazırlık gittim organik yoğurt aldım onunla mayalayacağım:) Bakalım acemi şansı tutar belki...Bir de gerçek süt bulabilseydim:)
Bu arada yoğurda bayılırım ama gerçekten çocukluğumdaki yoğurtları özlüyordum-organik yoğurtlar da pahalı geliyordu...neyse karnım acıktı:))

özgecân 07-08-2011 13:27

Benim de Sakarya'da tanıdığım bir ablam yoğurdu taze (yeşil) çam kozalağıyla mayalıyor.

pelermin 06-09-2011 13:54

merhaba, daha önce annemden gördüğüm usulle yoğurt yapamamıştım.bebeğimin olmasıyla tekrar yoğurt işine bulaştım bu sefer deneme yanılma yöntemine ayıracak vaktimin olmaması nedeniyle de bir makina aldım. içinde 7 cam kavanozu var. zaten yiyecekler konusunda pek çok insana göre takıntılı sayılırım organik sütü organik yoğurtla mayaladım, ilk denemede olmadı. organik yoğurt diğerlerine göre biraz kıvamsız acaba ondan mı?
bu arada 2 kavanoz denedim biri oda sıcaklığındaki sütle ki bu daha güzel olmuştu diğerine nazaran(kıvamı suluydu ve hafif ekşimsiydi), biri de parmağımı içinde 7 saniye tuttuğumda yakmayacak kadar sıcak olan süttü ki bu da sabah açtığımda heterojen bir kıvamdaydı...organik süt ve org. mayayla denemiş olanlar varsa ya da şunu yanlış yapmışsın diyen olursa minnettar olurum.çok teşekkürler.( bu arada makinada 5 saat 40 dk. kaldılar).

poem22 31-10-2011 19:56

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi snoopy (Mesaj 374035)
Bende bir Arçelik yoğurt makinesi kullanma kılavuzu bilgisayar ortamında ve pdf uzantılı olarak var, işinize yararsa yollayabilirim.
Ayrıca küçük boy cam kavanozları da kullanabilirsiniz..

Sayın snoopy,
2009 mart ayında yazdığınız mesajı okudum. Benimde elime üzerinde1-12 ye kadar rakamları olan biryoğurt yapma makinası (arçelik ARK 68 YM model) geçti. Acaba kılavuz halen eklinizdemi ? silmediyseniz ustundagayten@yahoo.com.tr adresine gönderebilirmisiniz. İlginiz için teşekkürler.

ekc 31-10-2011 20:26

yoğurdu o kadar kaynatmak doğru değil...

en iyi yöntem kaynama aşamasına geldiğinde savurma yöntemidir..

yani kaşıkla sütü havalandırıp suyunu uçurmaktır..

sütü kepçeyle alıp yukardan tekrar tencereye dökmek yani..

5 dakika ile daha katı bir yoğurt elde edersiniz....!

s.toprak 03-11-2011 15:51

Sütümüzü mayaladıktan sonra fırında yoğurt haline gelmesi için fırın kac dereceye kadar ısıtılmalı? Bu ısıda yine 4-6 saat mi bekleteceğiz? Oda sıcaklığında sarıp sarmaladığımız zaman tutmayabiliyor bir mini fırının sabitlenmiş sıcaklığında daha iyi tutabilir mi acaba?
Dun saat 17 de 1kg pastorize AOÇ sütünü parmağımı yakmaya yakın ısıya getirdim. 1 çay kaşığı kadar toz şeker eklediğim, 1 Kaşık light AOÇ yogurdu ile mayaladım. Saat 22.00 de süt hâlâ tatlı bir süt oalrak duruyordu. Küçük çelik tencere de mayalamıştım, oldugu gibi ocaga aldım biraz ısıttım, bir iki kaşık daha maya eklemek uzere iken aklıma mayaya bir kaşık Probiyotik yogurt eklemek geldi, ekledim bu karışımdan bir kaşıktan biraz fazla mayayı kullandım karıştırdım. Biraz daha büyük bir kapta su kaynattım bu suyu yogurdun
sargıları üzerine ve bir nehale üzerine aldım, mayalı sütü de bu sıcak suyun içine koydum, sargıları yeniden sardım. Sabah 9.00 da açtım, sargılarım suyla ıslanmışlardı. Mayalanan süt ise mavimsi biraz bolca suyu içinde bir yogurt adası gibi olmuştu. kapaksız olarak buz dolabına koydum, şu anda suyu biraz uçmuş, henuz dokunmuyorum. Bunndan sonra ki denemede sadece probiyotik maya kullanmaya ve bir de bu işi fırın yardımı ile yapmayı araştırmaya karar verdim. :)

s.toprak 03-11-2011 15:59

Daha önce yazmayı akıl edemedim, benim bu sitenin en yaşı üyesi en azından en yaşlı üyelerinden birisi olmam ihtimali çok fazla.
Elbette bir zamanlar güzel yoğurtlar yaptık. Hatta 39 yıl önce bebeğime her gün yoğurt mayaladım. Ancak o zaman sütler sütçüden alınırdı. Mayalar da halis yogurt olurdu.
Sındırgı'da kayınvaldem bitişik komşunun ineğinin sütü ile bir parmak kaymaklı yoğurt yapardı. O sütü kaşıkla savurarak suyunu buharlaştırırak kaynatırdı istenen sıcaklığa gelince sadece bir kaşık maya ile mayalardı.

s.toprak 03-11-2011 16:11

Araştırma sonucu:
Fırın ısısı 50 derece, süre 3-4 saat.
Bir başka tarifte
mayalanma ısısının 45 derece olması için fırının ısı kaybı düşünülerek
65 dereceye getirilmesini yazan bir veteriner bebek yogurdunu bu usulle yaptığını yazıyor. 50 derece bana makul geliyor, sınama yanılma yapacağız.

düşbahçesi 05-11-2011 09:33

Merhaba ,

Geçtiğimiz 2 sene boyunca her hafta çiğ süt temin edip , bundan yoğurt mayalamış biri olarak ben de tecrübelerimi aktarmak istedim:

- Eğer çiğ süt temin etme şansı yoksa, yoğurtlar UHT süt ( tetrapak kutular ) yerine günlük sütten mayalandığında kesinlikle daha iyi sonuç veriyor.

- Serçe parmağınız ile baktığınızda, parmağınız 10 saniye kadar mayalık sütün içinde durabiliyorsa, sütün ısısı mayalamak için uygundur.

- Mayalık yoğurdun önceden buzdolabı yerine dışarıda tutularak oda ısısına getirilmesi sağlanırsa, süte eklendiğinde sütü soğutmaz.

- Mayalık yoğurdu, süte katmadan önce az miktar mayalık süt ile karıştırmak yoğurdun sütün içinde daha homojen ve kolay şekilde dağılmasını sağlıyor.

- Yoğurtları, cam kaplar eğer yoksa çelik kaplarda mayalamak en iyisi. Daha önce danıştığım gıda mühendisleri kesinlikle teflon veya toprak kapların kullanılmaması gerektiğini söylemişlerdi.

- Sütü kaynattıktan veya ısıttıktan sonra , yoğurdun mayalanacağı yerde uygun ısıya gelmesi beklenirse yoğurdun mayalanma sırasındaki ısısı daha iyi korunuyor.

- Yoğurt mayalanırken , ısısısının düşeceği yerlerden uzak olmalı, mesela her an açılıp kapatılan mutfak camı/ balkon kapısı gibi.

- Küçük kaplarda yoğurt mayalamak her zaman daha iyi. Bir veya iki seferde tüketilebilecek miktarlarda yoğurt mayalandığı zaman , yoğurdun sulanması kesinlikle daha az oluyor.

- Eğer süt, normal yoğurt mayalama sıcaklığının üzerinde olursa veya mayalık miktarı normalin üzerinde kullanılırsa yoğurt daha ekşi oluyor.

- Yoğurdu mayaladıktan sonra, asla kabınızın/ tencerenizin ağzını bir kapak ile kapamayın. Onun yerine lastik kullanarak kavonozlarınızın üzerini tülbent ile örtün veya iki lastik ile tülbenti tencerelerin kulplarına takıp , yoğurdun içine düşmemesi için iyice gerin. Böylece buhar, yoğurdun üzerinde birikip yoğurdu sulandırmayacak ve daha kıvamlı yoğurt elde edebileceksiniz.

- Ağızları tülbent ile kapanmış yoğurt kaplarını iyice sarılıp sarmalanmalı ve mayalanma sırasında asla kaplar oynatılmamalı/ sarsılmamalı.

- 3 - 4 saat sonra kaplarınızın üzerlerindeki örtüyü ve tülbentleri açın, 2 saat kadar kapları olduğu yerde bekletin ve sonra kaplarınızı sarsmadan ağzı açık bir şekilde buzdolabına yerleştirip yemeden önce 48 saat bekletin.

- Bu arada bozulan sütlerinizi/ tutmayan yoğurtlarınızı asla dökmeyin. Bunları kaynatarak bir çeşit lor/ çökelek elde edebilirsiniz. Bunun için kaynadıktan sonra dibe çöken katı parçaları tülbentte iyice süzün. Sonra üzerine zeytinyağı ve pul biber/ kekik ekleyip tüketebilirsiniz.


Eğer İstanbul'da iseniz ve çiğ inek sütü temin etmek isterseniz, profesyonel bir şekilde işlettiği ari sertifakalı çiftliğinden, evlere haftalık çiğ süt dağıtımı yapan , çok tatlı bir hanımefedinin, AysuntheSütçü'nün, tel. numarasını verebilirim. Bunun için, mailinizin atlanmaması için özelden ulaşmanızı rica ediyorum.

Feyzan 06-12-2011 18:30

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi s.toprak (Mesaj 876192)
Sütümüzü mayaladıktan sonra fırında yoğurt haline gelmesi için fırın kac dereceye kadar ısıtılmalı? Bu ısıda yine 4-6 saat mi bekleteceğiz? Oda sıcaklığında sarıp sarmaladığımız zaman tutmayabiliyor bir mini fırının sabitlenmiş sıcaklığında daha iyi tutabilir mi acaba?
Dun saat 17 de 1kg pastorize AOÇ sütünü parmağımı yakmaya yakın ısıya getirdim. 1 çay kaşığı kadar toz şeker eklediğim, 1 Kaşık light AOÇ yogurdu ile mayaladım. Saat 22.00 de süt hâlâ tatlı bir süt oalrak duruyordu. Küçük çelik tencere de mayalamıştım, oldugu gibi ocaga aldım biraz ısıttım, bir iki kaşık daha maya eklemek uzere iken aklıma mayaya bir kaşık Probiyotik yogurt eklemek geldi, ekledim bu karışımdan bir kaşıktan biraz fazla mayayı kullandım karıştırdım. Biraz daha büyük bir kapta su kaynattım bu suyu yogurdun
sargıları üzerine ve bir nehale üzerine aldım, mayalı sütü de bu sıcak suyun içine koydum, sargıları yeniden sardım. Sabah 9.00 da açtım, sargılarım suyla ıslanmışlardı. Mayalanan süt ise mavimsi biraz bolca suyu içinde bir yogurt adası gibi olmuştu. kapaksız olarak buz dolabına koydum, şu anda suyu biraz uçmuş, henuz dokunmuyorum. Bunndan sonra ki denemede sadece probiyotik maya kullanmaya ve bir de bu işi fırın yardımı ile yapmayı araştırmaya karar verdim. :)

Kış aylarında fırına gerek yok. Cam kapta mayalayınız ve kabı DOĞRUDAN radyatör üzerine koyunuz. Cam radyatöre değsin. Ortalama sıcaklık 35 - 45 santigrat derecedir.
Bu durumda fazla sarıp sarmalamaya gerek yoktur. Üstüne kabın kapağını da kapatabilirsiniz ancak ince bir tülbent, mayalama sırasında buharlaşmanın devam edebilmesi için daha uygundur.
5 saati geçmeyiniz.
Sonra bulunduğu yerden alıp buzdolabına koyunuz. 24 saatten önce sofranıza çıkarmayınız.
Sütünüz sağlamsa ve ölçüleri doğru tutturduysanız başka bir şeye gerek yok.
UHT sütten (market raflarında satılan uzun ömürlü kutu süt) yoğurt olmaz, çünkü üretim aşamasında 140 dereceye kadar ısıtıldığı için tüm özelliklerini kaybeder, yalnızca rengi süte benzer.
Ayrıca içinde önemli miktarda süt tozu ve kıvam vermesi için jelatin vardır.

Feyzan 20-12-2011 20:02

UHT süt
 
Hangi sütü içelim?
UHT sütten yoğurt yapılır mı?
Cevapları bu linkte.

En sağlıklı süt hangisidir? / Sağlıklı ve Uzun Yaşam / Genel Sağlık Bilgisi / Doktorum.kanald.com.tr

seleste 21-12-2011 10:27

Değerli Feyzan Bey,

Tam ben de bu programdan söz etmek istiyordum, siz benden önce davranmışsınız.

Ölü süt diye bir kavram attı sayın Yavuz Hoca,- ki aslında bu kavram herşeyi çok güzel açıklıyor.

Bir ek : Daha önceki Doktorum programlarında açıklandığına göre , Probiyotik yoğurtlarla bir kere evde kendi yoğurdumuzu mayaladıktan sonra, sürekli olarak kendi yaptığımız yoğurdu maya olarak kullanırsak, giderek katkı maddesi eser miktarda kalan (çünkü katkı maddeleri bakteriler gibi tekrar tekrar mayalanıp üremiyor ) yararlı bakterileri istenen çeşit ve çoklukta olan besin değeri çok yüksek bir yoğurt elde edebilirmişiz.

En iyi maya, evde kendi ürettiğimiz yoğurdun birkaç kere yeniden maya olarak kullanılması ile oluşan maya.

Sayfaları baştan sona okuduktan sonra şu anda uzun zamandan sonraki ilk yoğurt denememi yaptım. Bakalım ne sonuç alacağım ?

aslı1 21-12-2011 19:20

çiğ süt
 
Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi düşbahçesi (Mesaj 876749)
Merhaba ,

Geçtiğimiz 2 sene boyunca her hafta çiğ süt temin edip , bundan yoğurt mayalamış biri olarak ben de tecrübelerimi aktarmak istedim:

- Eğer çiğ süt temin etme şansı yoksa, yoğurtlar UHT süt ( tetrapak kutular ) yerine günlük sütten mayalandığında kesinlikle daha iyi sonuç veriyor.

- Serçe parmağınız ile baktığınızda, parmağınız 10 saniye kadar mayalık sütün içinde durabiliyorsa, sütün ısısı mayalamak için uygundur.

- Mayalık yoğurdun önceden buzdolabı yerine dışarıda tutularak oda ısısına getirilmesi sağlanırsa, süte eklendiğinde sütü soğutmaz.

- Mayalık yoğurdu, süte katmadan önce az miktar mayalık süt ile karıştırmak yoğurdun sütün içinde daha homojen ve kolay şekilde dağılmasını sağlıyor.

- Yoğurtları, cam kaplar eğer yoksa çelik kaplarda mayalamak en iyisi. Daha önce danıştığım gıda mühendisleri kesinlikle teflon veya toprak kapların kullanılmaması gerektiğini söylemişlerdi.

- Sütü kaynattıktan veya ısıttıktan sonra , yoğurdun mayalanacağı yerde uygun ısıya gelmesi beklenirse yoğurdun mayalanma sırasındaki ısısı daha iyi korunuyor.

- Yoğurt mayalanırken , ısısısının düşeceği yerlerden uzak olmalı, mesela her an açılıp kapatılan mutfak camı/ balkon kapısı gibi.

- Küçük kaplarda yoğurt mayalamak her zaman daha iyi. Bir veya iki seferde tüketilebilecek miktarlarda yoğurt mayalandığı zaman , yoğurdun sulanması kesinlikle daha az oluyor.

- Eğer süt, normal yoğurt mayalama sıcaklığının üzerinde olursa veya mayalık miktarı normalin üzerinde kullanılırsa yoğurt daha ekşi oluyor.

- Yoğurdu mayaladıktan sonra, asla kabınızın/ tencerenizin ağzını bir kapak ile kapamayın. Onun yerine lastik kullanarak kavonozlarınızın üzerini tülbent ile örtün veya iki lastik ile tülbenti tencerelerin kulplarına takıp , yoğurdun içine düşmemesi için iyice gerin. Böylece buhar, yoğurdun üzerinde birikip yoğurdu sulandırmayacak ve daha kıvamlı yoğurt elde edebileceksiniz.

- Ağızları tülbent ile kapanmış yoğurt kaplarını iyice sarılıp sarmalanmalı ve mayalanma sırasında asla kaplar oynatılmamalı/ sarsılmamalı.

- 3 - 4 saat sonra kaplarınızın üzerlerindeki örtüyü ve tülbentleri açın, 2 saat kadar kapları olduğu yerde bekletin ve sonra kaplarınızı sarsmadan ağzı açık bir şekilde buzdolabına yerleştirip yemeden önce 48 saat bekletin.

- Bu arada bozulan sütlerinizi/ tutmayan yoğurtlarınızı asla dökmeyin. Bunları kaynatarak bir çeşit lor/ çökelek elde edebilirsiniz. Bunun için kaynadıktan sonra dibe çöken katı parçaları tülbentte iyice süzün. Sonra üzerine zeytinyağı ve pul biber/ kekik ekleyip tüketebilirsiniz.


Eğer İstanbul'da iseniz ve çiğ inek sütü temin etmek isterseniz, profesyonel bir şekilde işlettiği ari sertifakalı çiftliğinden, evlere haftalık çiğ süt dağıtımı yapan , çok tatlı bir hanımefedinin, AysuntheSütçü'nün, tel. numarasını verebilirim. Bunun için, mailinizin atlanmaması için özelden ulaşmanızı rica ediyorum.

merhabalar ben de istanbulda çiğ süt arayanlardanım,aysun hanımın numarasını iletirseniz çok seviniriom..sevgilerle .))

malina 22-12-2011 12:37

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi aslı (Mesaj 890446)
ben de istanbulda çiğ süt arayanlardanım.

sileorganik.com | organik, süt, yumurta, peynir, yoğurt

denizakvaryumu 22-12-2011 13:34

Köy yoğurdu kokusunu sevenler...

Günlük, sütaşın (bu süt en fazla 4 günlüktür) şişe sütünü alın,
forumdan Engin Beyin kefir mayasını alın,
şişe sütü hiç ısıtmadan(yani soğuk süt) bu maya ile ayrı bir cam kavanozda birleştirin ,
oda sıcaklığında 2 gün bekletin
yoğurt kıvamını alınca plastik süzgeçle süzün.

Şimdiye kadar kime önerdiysem "muhteşem" bir sonuçla karşılaştılar ve dışardan yoğurt almayı bıraktılar, yoğurt da yapmıyorlar.

Kimseden olumsuz bir sonuç gelmedi.

Yoğurdun kullanıldığı heryerde kullanılıyor,ayran yapılıyor, yemeklerin üstüne dökülüyor... muhteşem bir lezzet ve koku...

Unutmayın yoğurtda 2 faydalı bakteri varken kefirde bu ikinin yanında 38 tane daha var.

Tabi kalıp gibi yoğurtlardan hoşlanıyorsanız bu iş size göre değil. :)

Feyzan 22-12-2011 21:43

Son dönemde bazı kişiler işlem görmemiş inek sütü satıyorlar. Bazı semtlerde kapıya kadar teslim ediyorlar. Çünkü işlem görmüş sütler ile ilgili olumsuz bilgilerden sonra bu konuda talep arttı.
Bir ara bu tür süt bulmak imkansız hale gelmişti.
Yanılmıyorsam aslında açık süt satmak bir süredir yasak. (Hatırladığım kadarı ile)
Ancak bu satıcılardan bazıları süte su katıyor, içine de soda vs. gibi eklemeler de yapıyorlarmış.
Bu nedenle bu tür alışverişte alıcıdan emin olunuz. Yağmurdan kaçarken doluya yakalanmamak lazım.
Fiyat ise çok değişik. Kilogram fiyatı 2,50 TL den başlayıp 5 TL ye kadar çıkıyor.
Bana Gebze'de kurulu bir çiftlikten geliyor. 2 TL/kg.

zappie 23-12-2011 14:11

Nispeten kucuk sehirde yasamanin avantaji: Her Cumartesi sabahi koylu kadin sutumu getiriyor. 5 lt.si 7 TL. Kucuk bir kase kaymak cikiyor. Gerisi yogurt oluyor. 47 derecede mayaliyorum. Oda sicakligindaki 1 tatli kasigi kadar bir onceki yogurttan mayayi dagitmadan usulca bir koseden sute birakiyorum. Sanki fabrikasyon, her zaman ayni kivam ve tat. Buz dolabinda en az bir hafta eksimeden duruyor.

pria 23-12-2011 19:31

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi malina (Mesaj 890674)

Verdiğiniz link için teşekkürler sayın malina..

Ben manda yoğurdunu tercih ederim her zaman..
Pendik'te tanınmış bir firmanın manda yoğurdunu alıyoruz..ama 800 gram toprak kaplı yoğurt 7 lira..

Sizin verdiğiniz linkte ise 2.5 kilosu 12 lira..kilosu aşağı yukarı 5 lira..iyi yani..
Şile de tam manda yeri..Buradan keçi peyniri ve manda yoğurdu alıp bir deniyeceğim..

Ama..Keşke, Afyon Kocatepe Üniversitesi Mandacılık Araştırma Enstitüsünün manda yoğurdunu alabilseydik..Afyon'da kilosu 2.5 lira..İstanbul'da bir satış noktası olsa 4-5 liradan kapış kapış giderdi:

HAYVANCILIK UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ | AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ

Benol Hazaroğlu 23-12-2011 19:33

Samsun-Trabzon farkı
Ben de her hafta sütçü kadının getirdiği 5lt süte 15 Tl veriyorum.

Ve hepsi yoğurt yapılıyor.

zappie 24-12-2011 13:33

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi Benol Hazaroğlu (Mesaj 891072)
Samsun-Trabzon farkı
Ben de her hafta sütçü kadının getirdiği 5lt süte 15 Tl veriyorum.

Ve hepsi yoğurt yapılıyor.

Trabzon'un pahali oldugunu biliyorum ( Besikduzuluyum ) ama bu kadari da cok fazla, ama eminim oralarin sutu daha lezzetlidir, sutlaci da guzel olur hani!

seleste 28-12-2011 18:39

Yani arkadaşlar, yok Kanlıca yok Manda yoğurdu , insanın aklına türlü türlü şey sokmayın. Alan var alamayan var :)) Kanlıca yoğurdunun resmi web sayfasında online satış seçeneği var ama aktif değil. Allahtan Afyon yakın manda yoğurdunu temin ederiz.

Probiyotik yoğurt ile mayaladığım yoğurt zincirim çok iyi gidiyor. 2 Kg süt ile 3 toprak kaseye haftanın 2 günü mayalıyorum. İkisini biraz daha şekerli yapıyorumki tatlı niyetine yiyelim. Oğluma akşamları 1 bardak süt yerine 1 kase yoğurt veriyorum, daha zevkli yiyor. Tavsiye ederim.

Bu arada Burdur da 2 kg süt 2.5 Tl :)))

firuze 35 28-12-2011 19:58

Ben sütçüden süt alıyorum.Hatta bazen hızımı alamayıp peynir denemeleri ve biriktirdiğim kaymakla tereyağı bile yaptım.Gerçi bir sürü bulaşık çıkıyor,beni çok oyalıyor ama tereyağı için değer.Peynirde istediğim sonuca ulaşamadım.Yaptıklarım hiç ziyan olmadı ama mayalama sıcaklığını ne kadar düşürsemde sert sert beyaz peynir üretemedim.
Benim aldığım sütün lt'si 1,5 lira

papibjk 21-02-2012 18:48

eveett burada okuduklarımdan yola çıkıp az önce yoğurdumu mayalamış bulunmaktayım..

1lt sütaş günlük süt, 1 kaşık dolusu probiyotik yoğurtla mayaladım.. sütü ısıttım, sonra mayaya 1 tatlı kaşığı şeker katıp karıştırdım, yavaş yavaş ılık sütten ekleyip pürüzsüz olana kadar karıştırdım.. sonra tencereye ekledim yavaş yavaş iyice karıştırıp mayalamak istediğim borcama döktüm..

tek aksilik kaloriferimde ki ani sorundan ötürü sadece sofra bezini sarabildim.. yani sıcaklığı arttıracak birşeyi yok şu anda yanında.. umarım tutar..

bu tarifi not ettiğim arkadaşın ismini tam hatırlayamadım ama yarın sonucu bildirirken teşekkür edeceğim mutlaka :) umarım herşeyi doğru yapmışımdır :)

mandalinci 21-02-2012 19:38

Sn. papibjk,

Sadece sofra bezi bence yetmez, hırka, diz üstü battaniyesi ile de takviye edin derim.

Afiyet olsun:)

papibjk 21-02-2012 23:10

birde ben mermerin üstüne koymuştum orasıda soğuk olurmuş, kayınvalidem geldide :)) ben düşünemedim hiç yaa.. 4 saat mayalanması yeter demişlerdi şimdi dolaba kaldırdım ama fıkır fıkır sallanıyodu.. kokusu hafif ayran gibiydi gerçi :) üzerine bez örtüp dolaba koydum bakalım hayırlısı.. ilk deneme için gene biçok ders çıkardım bidahakine yaparım ben bu işi :))

gulbirsen 22-02-2012 10:50

sayın papibjk, tebrik ederim. Yeni deneyimleri ben de çok severim, olmadı yeniden yapın. Bende baharda karınca yuvalarının toprağı ile yoğurt yapmayı deneyeceğim.Sonucu paylaşırım.

serefsen 06-04-2012 15:48

Çiğ sütü kaynama noktasına gelmeden yaklaşık 40-45 derecelere getirdikten sonra mayalamak doğrumudur?


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 01:55.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)

Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025