agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Hayvanlar > Evcil Hayvanlar > Kediler
(https)




Beğeni Düzeni2309Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 02-02-2012, 01:14   #1
Ağaç Dostu
 
Sûz-i Dilârâ's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-10-2007
Şehir: Tarsus
Mesajlar: 3,042
Galeri: 3
206. mesajın 4. ve 5 fotoğrafındaki kediciğin hikâyesini de yazayım kalanına yarın devam ederim.

Koltukta yatan iki kediden beyaz olanı meşhur Sütoğlum, onunla ilgili ağaçlar.net'te yeterince yazdığım -hastalığı döneminde özellikle- için tekrar yazmayacağım. Sadece diyeyim ki o hakiki bir Van kedisi ama tekgöz değil.

Diğer tekir kedi Remzican o garibimi de çocukların elinden kurtardım, zavallıyı bir kasanın içine koymuşlar, etrafında en az 10 çocuk, iyice de korkutup sindirmişler. Çocuk aklıyla onu eğlendirdiklerini düşünüyorlar, salıncağa koymuşlar sallıyorlar.
Hayvancığı ellerinden aldım, etrafıma toplayıp onlara bir güzel anlattım, hayvanlara nasıl davranılacağını -anladılar mı bilmem ama- o gün bugün onların arasından asistanlarım çıktı Sokak köpeklerine yemek vermeye gittiğimde bana yardım ediyorlar. Evlerindeki artık yemekleri annelerine döktürmeyip yavrulara getiriyorlarmış.

Neyse Remzican'ı eve getirdiğimde Sütoğlum onu bir türlü kabullenmedi, denk getirdikçe döverdi, ben de onları evde olmadığım zaman ayrı odalarda tuttum, yanımdayken de izin vermedim.

Bu yavrucuğun sonu hazin oldu, tam büyüdü dediğim bir dönemde okula giderken bir sabah dışarı gönderdim gezsin diye -daha önce de göndermiştim ilk defa olmuyordu- okul dönüşü yol ortasında minik ölü bedeniyle karşılaştım, yanında da bir demir parçası, yığılıp kalacaktım oraya, boğazıma öyle bir yumruk geldi çakıldı, mideme öyle bir sancı saplandı ki anlatamam kaldırıma çökekaldım, farkında bile değildim ama çok ağlamışım eve gelince farkettim. Öldüğünden iyice emin olduktan sonra arka taraftaki tepeye götürüp bir taşın dibine koydum ki elimdeki eşyaları bırakıp gelip gömeyim. Ama fırsat olmadı o akşam öyle bir fırtına çıktı ki bina sallanıyordu, korku filminin içinde gibiydi bütün Toki. Çatılardan garç garç diye çivilerin sökülme sesleri geliyordu, bunu yapan da rüzgârdı. Çatılar tangur tungur yerlere fırlatılıyordu çok güçlü bir el tarafından sanki, sıkıyorsa çık dışarı, bir çatının seni biçmesi işten bile değil.
Sabah kalktığımızda gözlerimize inanamadık, binalarda sağlam tek çatı kalmamış her şey yerlerde, sarı izocam parçaları, tahtalar, çatılar. Arabalar resmen takla atmış, bir binanın çatısı komple kalkıp çocuk parkının üstüne fırlatılmış.

Akşamdan hayvancığın minik bedenini koyduğum yere gittim ama yerinde yeller esiyordu, fırtına almış götürmüş nereye götürmüşse.

tarla kuşu beğendi.
Sûz-i Dilârâ Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-02-2012, 11:29   #2
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 12-02-2011
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 621
Sevgili Suz-i Dilara,
Remzican'ın hikayesini okurken, benim de boğazımda bir şeyler düğümlendi. Olanlara İlahi Adalet diyesim geliyor (diyemeyeceğimi biliyorum)...Fırtana, onu huzurlu,mutlu olacağı bir yere götürmüştür, merak etmeyiniz...Sımsıcak sevgilerimle...

Güzin Çakar Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-02-2012, 22:55   #3
Ağaç Dostu
 
Charlaux's Avatar
 
Giriş Tarihi: 13-06-2011
Şehir: Istanbul / Columbus, Ohio (ABD)
Mesajlar: 1,260
Ben de kendi kedilerimi anlatıyım ki biraz da sevinelim.Küllü'yle OKS zamanında karşılaştım.O zaman hocaya gidecektim aklımda gitmeden önce fast food yemekte.Babam da dedi ki "Bugün fast food olmaz babaannenden köfte ekmek alırız Fenerbahçe Sahilinde yeriz" Ben de öfleye öfleye kabullenmek zorunda kaldım durumu.Tam yemeğimizi yerken karşımıza russian blue güzelimiz çıktı.Ben babama alalım mı diye sordum o da ister gibi oldu ama bir sorun vardı;evdeki köpeğimiz.Evde ki köpeğim Dodo'nun kedilerle arası hiçbir zaman iyi olmamıştı ve bu yüzden de kedi lafı aramızda geçmezdi;bu yüzden de Küllü'nün eve girme ihtimali çok azdı.Küçüklüğümde bizim evde 2 kedi varmış ama talihsizlikler sonucu kaçmışlar;fakat bizim komşunun kedisi beni hep tırmaladığı için kedilerden de korkuyordum tabi ama güzelliği de içimde bir hoşluk uyandırdı.Neyse derse girdim aklımda o;çıktım aklımda o.Akşam eve gidince anneme anlattık,dil döktük ancak o da Dodo'nun halinden dolayı pek sıcak bakmadı olaya.Ancak genç aklı devreye girdi Yeni yıl sabahı sahilde gezi yapalım bahanesiyle gidildi kedi aileye takdim edildi ve annem de çok sıcak ama temkinli baktı meseleye.Veterinerle konuşuldu sitelerden araştırma yapıldı öğrenildi ki bunları arkadaş etmenin bir yolu var.Buradan da yöntemini yazayım;kediyle köpek ayrı odalarda olacak ve havlularla koku alışverişi olacak.Sonra kedi kucaktayken köpek getirilecek.Sonra ki aşamada kedi bırakılacak ancak hakemlik görevi sürecek ve en nihayetinde de birbirlerine alışacaklar.Yani köpeğim kedilerden nefret ediyor demeyin gelin bir deneyin.

İkincisinin hikayesiyse bir değişik.Bizim kapının önünde annemin beslediği 2 yavru kardeş var ancak birisi maalesef ölüyor.Başta kedilerle alakadar değildim ancak bu kediyi görünce bu kedi bir gün evimize girecek demiştim anneme.Annem de imkanı yok diyordu çünkü 2 kedi 1 köpeğin masrafı da azımsanamayacak derecede fazlaydı;bir de sorunlu dönemleri olmuştu yavrucakların mesele sırf mama değildi anlayacağınız.Neyse bir gün rüyamda Mırnığı büyümüş bir ev kedisi olarak gördüm;anneme anlattım güldü.Sokakta olduğu için o da ölecek diye çok korkuyordum ve günlerden bir gün olan oldu;Mırnığa araba çarptı öldü dedi bir komşu.Ben de başka bir komşuya daha sordum doğru mu diye;meğerse bayılmış çocuklar da ilgileniyor onunla apartmanın bahçesinde.Annemi aradım dedim durum böyle;Mırnığı içeri aldım.Onu götürürken içeri artık o benim kedimdi biliyordum;eve giren çıkamazdı.Ancak ailem iyileşene kadar diyordu fakat ben bir yolunu bulurdum.İçeriye aldım ve çatı katına götürdüm.Bıraktığımda sürtüne sürtüne odayı dolaştı ve mırıldamaya başladı;herhalde o bile anlamıştı geçici olmadığını.Bir taksi çağırdım ve veterinere götürdüm kediyi;fıtık olmuş dinlenmesi lazım dediler.Eve getirildi prensesler gibi bakıldı.Sonrasında işin içine ameliyat girdi ve evin daimi kedisi oldu.Ancak şöyle ilginç bir olay vardı,kendisinin bana olan ilgisi resmen artmıştı.Artık benim yanıma geliniyor bana kurlar yapılıyor ve özellikle hiç susulmuyordu.Ben bunu bana duyduğu minnet olarak algılıyorum ama doğru mudur bilemiyorum.Uzun lafın kısası o bana aşık oldu,ben de ona.Bir tek benim kucağımda oturan,bir tek benim oyunlarıma katlanan,bir tek benim komutlarımı dinleyen ve aynı odada olmadığımızda deli gibi bağıran bir kedi oldu.

Küllü'yle Dodo birbirlerine çok yakın oldular ancak Dodo'nun tavrı evin dışındaki kediler için hep aynıydı.Yeni gelen kedi Mırnığın kızgınlık döneminde Dodo'yla Mırnık arasında yakınlaşmalar başladı ve arkadaş olan Dodo'yla Küllü yerine Dodo-Mırnık ilişkisine tanıklık ettik.Ben bu olayı Muhteşem Yüzyıl'a bağladım ve evin eğlencesi haline geldi.Dodo Kanuni,Küllü terkedilen Mahidevran,Mırnık'sa cin akıllı Hürrem.Ancak tek bir farkı var normal hikayeden;burada Mahidevran mı galip Hürrem mi galip çıkacak bilinmiyor ve izlenmesi daha zevkli bir dizi oluyor;ailede o kadar içselleştirdik ki olayı Küllü'nün adı Küllüdevran Mırnığın bir diğer adı da Mürrem Sultan oldu

Charlaux Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla

Konu Araçları
Mod Seç

Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 08:49.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025