Küba: Fakir ama mutlu insanlar ülkesi-Küba kırsalı

[kuru.umit]

Sevgili Sanal Gezginler
Trinidad şehri UNESCO’nun Dünya Mirası Listesinde yer alan anıtsal şehirlerinden bir tanesi. Bu şehir de olduğunuzda, kendinizi çok özel bir yerde hissediyorsunuz. Şehrin tamamı bir tiyatro sahnesi ve civarınız da gördüğünüz herkes de bu tiyatronun bir oyuncusu sanki. Her köşe başında küçük gruplar halinde müzik yapılıyor. Günün her saatinde ve her yerde karşınıza müzik yapan birileri çıkabiliyor. O ritim, gitar sesleri müthiş bir şey. Yaşamanız lazım. Hiç beklemediğiniz yerden okullar çıkıyor. Her yerde bir örnek formaları ile öğrenciler var.
Trinidad’a bir tam gün tur yapıldı ama kaldığımız 3 gün boyunca, her geceyi Trinidad’da geçirdik. Geceleri çok güzel geçti; müzik, dans eden güzel insanlar ve sınırsız rom. Bu kadar içki içip de, bu insanlar nasıl bu kadar saygılı davranmaya devam ediyorlar, hep şaşırdım. Bir gece yemek sonrası yine Trinidad’a inip müzik dinleyeceğiz dediler. Biz lokanta gibi bir yer sandık. Ama çıka-çıka basamaklı merdivenleri olan bir mahalle çıktı. Sabahleyin sokakları gezerken yürüdüğümüz merdivenlerin basamakları, gece birer tiyatro koltuğuna dönüşüyor. Mahallenin genci-yaşlısı, saatlerce müzik yapıyor. Sağa sola rastgele serpilmiş masalar lüks oluyor, ama biz Küba insanları arasında dinledik ve izledik. Hemen yandaki bakkal benzeri dükkandan aldığımız Bucanero (Küba birası) marka biraları da açtık.
Kübalılar yanınıza gelip nazikçe sizi dansa davet ediyorlar. Hepsinin ağzında puroları var. Puro içmek onlar için lüks olmuyor. Ağızlarda Cohiba purolar, ellerde rom veya Bucanerolar. Hayatımda izlediğim (belki de izleyeceğim) en keyifli konser buydu.
Trinidad da hiçbir evin penceresi yok. Pencere yok derken, cam çerçeveden bahsediyorum.
Şehrin müzesi olan Cantero Sarayı eski bir soylu evi. Burayı mutlaka gezmek lazım. Etrafta tahmin edemeyeceğiniz kadar çok görevli var. Küba da herkeze bir iş yaratılmış (Havana da resmi güvercin besleyicisi -hani güvercinlere yem atanlar var ya- bile var).
Trinidad da ,eğer denk gelirseniz, pazarına mutlaka uğrayın. Bira kutularından yapılma oyuncak arabalardan ve el işlerinden alın mutlaka (ben oyuncak almadığıma pişmanım).
Trinidad’la ilgili olarak anlatacak çok şey var ama fotoğraflar sözlerden çok şey söylüyor. Bu nedenle arkanıza yaslanın , çayınızdan bir yudum alın ve buyurun ! seyrin keyfini çıkarın……