agaclar.net

agaclar.net (https://www.agaclar.net/forum/)
-   Doğa, Çevre, Ekoloji, Gıda Hukuk ve Politikaları (https://www.agaclar.net/forum/doga-cevre-ekoloji-gida-hukuk-ve-politikalari/)
-   -   3. Boğaz Köprüsü (https://www.agaclar.net/forum/doga-cevre-ekoloji-gida-hukuk-ve-politikalari/6973.htm)

praecox 12-05-2010 14:39

TMMOB Orman Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi'nden gelen bir maili buraya aktarıyorum.



İSTANBUL’U VE ORMANLARI HEP BİRLİKTE SAVUNACAĞIZ
3. RANT KÖPRÜSÜNÜ DURDURACAĞIZ!


Değerli İstanbullular,

Uzunca bir süredir ülkemizin tüm kentlerine ve İstanbul’a rantın gözüyle bakan, büyük sermaye gruplarının diliyle konuşan AKP hükümeti, son olarak İstanbul’a zorla bir “kazık” daha atmak-çakmak üzere geçtiğimiz günlerde 3. köprünün yapılacağı güzergahı açıklamış ve rant köprüsünü yapmakta ne kadar kararlı olduğunu göstermiştir. 3.köprü ile ulaşım sorununa çözüm üretileceği yalanının arkasına saklanan AKP hükümeti ve AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, gerçekte ulaşım sorununu çözmeyi değil İstanbul’un kuzeyini ranta açmayı, ormanlarımızı, halkımızı, su havzalarını rantın konusu haline getirmeyi istemekte, bilimin ve halkın sesine kulağını kapatarak inatla kentimizi talan etmek isteyenlerin kurduğu saz ekibinin vokalistliğini yapmaktadır.

İstanbul’un, toplum ve doğanın çıkarlarını hiçe sayan bu anlayışın sahipleri, bir seri katil gibi kentimizi bir kere değil defalarca kez katledecek cinayetler sürecini inşa etmektedirler. İstanbul’un güneyde doğu-batı eksenli gelişimini kuzey eksenine çekecek olan 3. köprü, ulaşım sorununu çözmeyecek aksine birkaç sene içinde kendi trafiğini yaratarak kenti çözümsüzlüğe mahkûm edecektir. 3. köprü rantsal dönüşüm projelerini artıracak, emeğiyle geçinmeye çalışan yoksul halkı evsiz bırakacaktır. 3. köprü orman alanlarını yok edecek, su havzalarını kurutacak ve İstanbul halkını susuz bırakacaktır.

3. Köprü İstanbul için bir ihtiyaç değildir, kapitalizmin kar hırsının en azgın saldırılarından birisi olarak şimdi karşımızda durmaktadır. 3. Köprü Yerine Yaşam Platformu bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da, bilim insanlarımızın hiçbir şekilde onay vermediği bu cinayet projesini durdurmak için elinden gelen her şeyi İstanbul halkıyla birlikte yapacaktır. Sermayenin doğayı ve çevreyi katleden azgın saldırılarına karşı, insanca ve doğayla barışık bir kentte yaşamak hepimizin hakkıdır. Sağlıklı bir çevrede yaşamak, orman, temiz hava, temiz su hepimizin hakkıdır. Sermayenin değil halkın ve doğanın çıkarlarının gözetildiği, insanca yaşam alanlarının planlandığı bir İstanbul’da yaşamak hepimizin en doğal hakkıdır. Bu doğal yaşamın en önemli parçası olan ormanlarımızı savunmak, geleceğimizi ve İstanbul’u savunmaktır. Şimdi bu kararlılıkla, rant değil yaşam için diyerek, 3. Köprü denen rant projesini durdurmak için 15 Mayıs Cumartesi günü saat 13.00’da Beyoğlu Tünel Meydanı’nda bir araya geliyoruz…

15 Mayıs Cumartesi Saat 13.00
Tünel Meydanı / Taksim-BEYOĞLU

3.KÖPRÜ YERİNE YAŞAM PLATFORMU

eskimo 18-06-2010 18:22

3. KÖPRÜNÜN RANTINI YİYEN BÜROKRAT KİM


İstanbul Boğazı’nda inşa edilmesi planlanan 3. köprü projesine ilişkin imar planı bugün yarın İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde görüşülüp, karara bağlanacak.

Muhalefet uzun süre bu köprünün sır gibi saklanan güzergahını tartıştı, birilerine “rant” sağlandığını iddia etti. İktidar ise ısrarla güzergahın belirlenmediğini savundu. Nihai kararı Başbakan Erdoğan’ın vereceğinin açıklanmasında da bir sakınca görülmedi.

CHP İstanbul eski İl Başkanı Gürsel Tekin 1 yıl önce, Ankara’da Başbakan Erdoğan’ın bilgisiyle hazırlandığını öne sürdüğü bir güzergahı açıkladı. 3. köprünün Tarabya ile Beykoz arasında yapılacağını iddia eden Tekin, plandan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın haberi olmadığını da söyledi. Projeye göre, 3. köprü yolunun en batıda Silivri Kınalı’dan başladığını, Bahçeşehir üzerinden Sazlıdere Havzası, Kemerburgaz, Alibeyköy havzaları ile Fatih ve Belgrad ormanlarını içine aldığını belirten Tekin, “Büyükçekmece, Çatalca ve Hadımköy bölgelerinde birçok arazi kısa süre önce el değiştirdi. Bu araziler kimlerin? Nasıl kısa sürede el değiştirdi. Eğer 30 yıldır o bölgede arazileri olan varsa onlara saygı duyarız. Ama bir yıl içerisinde bu araziler el değiştirmişse çok önemli bir kuşkudur” dedi. Tekin, Sabiha Gökçen Havalimanı çevresindeki arazilerin de benzer şekilde el değiştirdiğini kaydetti.

3. köprü ile ilgili tartışmalar geçtiğimiz Nisan ayına kadar devam etti. Nihayet 25 Nisan’da Belediye Başkanı Kadir Topbaş’dan, “3. köprü güzergahı belirlendi” açıklaması geldi. Topbaş, güzergahın birlikte düzenleyecekleri basın toplantısında Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından açıklanacağını söyledi.

İki gün sonra da Bakan Yıldırım beklenen açıklamayı yaptı. 3. köprünün Garipçe-Poyrazköy mevkiine inşa edileceğini bildiren Yıldırım, 6 milyar dolara mal olacak projenin 4–5 yıl içinde tamamlanmasının beklendiğini duyurdu. Bakan Yıldırım Mayıs ayı ortasında da köprü ile ilgili plan çalışmalarının başladığını, bu işlemlerin 2,5 ayda tamamlanacağını düşündüklerini belirterek, “Ondan sonra ihaleye çıkılacak. Bunun ilanları yapılacak. İhale değerlendirmeleri yapılacak. İhaleyi kazanan firmayla sözleşme yapılıp, iş başlayacak. Süreç başlamıştır. Ne kadar hızlı gideceği bu işlerin tamamlanmasına bağlı. Kamulaştırmalar var. Amacımız bu yıl içinde ihaleyi gerçekleştirmek” bilgisini verdi.

Şimdi iki soru sorup; haberimizin can damarına geçelim:

Arazi rantları yaşandı mı?
Buna bağlı olarak bir değil birden fazla güzergah değişikliği yapıldı mı?

BU BİR BANT KAYDIDIR

Yukarıdaki tartışma ve özellikle de tarihlere şunun için dikkat çektim.

Çünkü daha köprü güzergahı belirlenmemiş, en azından açıklanmamışken, bu yılın Ocak ayı başında Ankara’da çok önemli bir kurumun başında olan bir bürokrat övünerek, şunları anlatıyordu:

“İstanbul’a 3. köprü yapılmaya yapılacak mutlaka… Hani 3. köprünün rantını kim yedi diye araştırılıyor ya kimse bilemiyor daha şeyini… Dedim ki şu 3. köprünün muhtemel geçtiği yerlerden alalım arazileri dedim. 1 milyon 200 bin metrekare oralardan arazi aldık…”

Öncelikle bu konuşmanın, kesinlikle bir “ortam veya telefon dinlemesi” olmadığını, söz konusu bürokratın, başında bulunduğu kurumun icraatları hakkında bilgi verdiği bir toplantıda geçtiğini vurgulayalım.

Peki, bu 1 milyon 200 bin metrekare arazi nasıl alınmış, bürokrat kendisine mi almış? Tabii ki hayır, başında bulunduğu kurum için almış. Almış da “Niye, nasıl almış, ne yapacakmış?” derseniz, işte orada işler karışıyor. Yine o bürokratın kendi anlatımından özetleyerek, izah edelim:

Efendim, o bürokratın başında bulunduğu kurumun İstanbul’da Kasımpaşa’dan, E-5’e kadarki bölümde arazileri varmış. Zamanında bu arazilere devlet binalar yaptırmış. Birileri de işgal etmiş. Öyle az-buz değil, tamı tamına 36 bin nizalı dosya… Hiçbir hükümetin bulamadığı çareyi ise kendisi bulmuş… Ve “Madem devlet bizim yerimizi işgal ettirdi, öyleyse bunun faturasını devlet ödeyecek. Bizim yerimiz ne kadarsa, aynı değerde bize boş olan yerlerden yer verecek. O işgal edilmiş yerleri de devlet alıp, vatandaşa satacak” demiş.

Ancak bu işgal edilmiş arazilerin çok önemli, tarihi bir özelliği var; “Kurumun bunları satması, en azından uzuca satması yasak”!..

Bu nasıl iş? Malın sahibi devlet kurumu satamaz, ama devlet satar… İyi de nasıl olacak? Yine bürokratımın ağzından aktaralım:

“Adam üzerine bina yapmış, öldü fiyatına almak istiyor. Bir de ifrazını yapacaksan falan bu işi çözmek mümkün değil. Ama devlet vatandaşa bedava bile arsa verir, doğru mu? Devlettir verir, satar!.. Emlak vergi beyan değeri bizimkinin değeri 100 liraysa, onların bize vereceği 50 liraysa, bize iki katı arazi verecek… Peygamber pazarlığı…”

Bürokratımız, “Peygamber pazarlığı”nın neticesi ve bu arazilere ilişkin projesini de şöyle anlatıyor:

“Dedim ki, şu İstanbul’a 3. köprü yapılmaya yapılacak mutlaka. Hani 3. köprünün rantını kim yedi diye araştırılıyor ya, kimse bilemiyor daha şeyini. Ondan sonra dedim ki, şu 3. köprünün muhtemel geçtiği yerlerden alalım arazileri. 1 milyon 200 bin metrekare oralardan arazi aldık. O arazilere şimdi yakında Selçuklu mahalleleri kuracağım, Osmanlı mahalleleri kuracağım. Yani Bir Safranbolu’yu orada göreceksiniz, bir Beypazarını orada göreceksiniz, bir Selçuklu mahallesini orada göreceksiniz… Ama evlerin içerisi çok lüks olacak. Deprem bölgesi ya o taraf, deprem de uzak zaten. Çok yüksek kira gelirleri elde edeceğim inşallah. Bu konuda yatırımcılara şimdiden duyurmuş oluyorum. Önümüzdeki senelerde Allah nasip ederse bu şeyleri devam ettireceğiz ve bu şekliyle de 1 milyon 200 metrekare o bölgelerden yer aldık. 36 bin tane nizalı dosyayı ortadan kaldırmak suretiyle değerlendirildi.”

ERDOĞAN’IN EKİBİNDEN

Bu büyük “yatırımcı” bürokratın “Peygamber pazarlığı” ile aldığı 1 milyon 200 bin metrekare arazi gerçekten 3. köprü güzergahında mıdır?.. Öyleyse bu güzergahtan nasıl haberi olmuştur?

Başka önemli sorular daha var…

“36 bin nizalı dosyayı ortadan kaldırma” gerekçesiyle, kurumun tarihi arazilerinin satışının önünün açılması kimlere yaramıştır?

Bu kararın, Anayasa Mahkemesi’nin önümüzdeki günlerce görüşeceği, azınlıklara mülk devri ve yeni mülkler satın alma imkanı getiren Vakıflar Kanunu ile bir ilgisi var mı?

Kurulması planlanan o mahalleler üzerinden birilerine yeni “rant” kapıları açılıyor mu?

Muhalefet partilerinin bu “Peygamber pazarlığı”nın peşine düşeceği inancıyla, o bürokrat hakkında bir-iki ipucu verelim:

Kendileri Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “belediye” ekibinden, Ankara’ya transfer oldu. Belediye dönemindeki bazı ihalelerde beraber yargılanmışlıkları da var…

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, kendisinden aynen RTÜK Başkanı Zahit Akman gibi hiç hazzetmiyor, ama görevden alınmasına da gücü yetmiyor!..

Eğer o bürokrat ortaya çıkmaz ise Odatv ismini açıklayacaktır.

Müyesser Yıldız
Odatv.com



http://www.odatv.com/n.php?n=3.-kopr...kim-1706101200

eskimo 18-06-2010 18:28

İSTANBUL PARSEL PARSEL SATILIYOR
İstanbul’a yapılması planlanan 3. köprüye ilişkin planlar İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne gönderildi. Plan jet hızıyla meclis gündemine geldi. Konu üzerine Toplumcu şehircilik hareketi İMECE konu üzerine bir basın açıklaması yaptı. Ayrıca 3. köprü üzerine bir de rapor hazırlayan İMECE, raporu da kamuoyu ile paylaştı.

İşte o açıklama ve rapor:

Üçüncü Köprü güzergâhı geçtiğimiz günlerde yapılan açıklamayla kamuoyuna duyurulmuştu.

Şimdi öğreniyoruz ki, köprü güzergahına ait planlar jet hızıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne gönderilmiş ve aynı hızla komisyondan geçerek onaylanmak üzere Büyükşehir Belediye Meclisi gündemine alınmış.

Bu ne acele ağalar? Nedir sizi böyle acele ettiren? Neyi, kimden kaçırıyorsunuz? Hala tartışmaları devam eden ve İstanbul’un her metrekaresini etkileyecek böyle bir projenin onayı için yapılmaya çalışılan bu “oldu-bitti” anlayışının arkasında ne var? Yoksa sizlerin kafasında da mı soru işaretleri var? Yoksa siz de mi korkuyorsunuz konuşmaktan? Yoksa sizin de mi yüreğiniz acıyor?

Tekrar söylüyoruz; bu köprü bir rant köprüsüdür! Üçüncü köprünün ne işe yarayacağına dair hiçbir bilimsel açıklama yapılamamaktadır. Bahsedilen gerekçelerin hiçbir dayanağı yoktur. Transit geçiş için gerekli olduğu söylense de, böyle bir yatırımı gerektirecek transit geçiş yoğunluğu bulunmadığı gibi açıklanan güzergâhın trafik sorununa çözüm olmayacağı, tam tersine sorunu büyüteceği aşikardır.

İktidar bu güzergâhla, bir taşla üç kuş vurmayı hedeflemektedir. Güzergâh açıklanmadan çok daha önce başlayan ve büyük bölümü bitirilen yol çalışmaları ne tesadüftür ki 3. Köprünün açıklanan güzergâhıyla birleşmektedir. Yine anlaşılmaktadır ki açıklanan güzergahla sadece 3. köprü değil, 4. ve 5. köprü de planlanmış ve onaylanmıştır. 3. Köprünün bağlantı yolları bu amacı açığa çıkarmaktadır.

Üretimi ve üreteni tasfiye eden iktidar, borçlanma ve satış üzerinden, tüketime dayalı bir ekonomiye ülkeyi mahkum etmektedir. Satışa ve tüketime konu olan en büyük ve kârlı mal ise son dönem uygulamalardan anlaşılacağı üzere parsel parsel satılan İstanbul'dur. İstanbul’un okulları, hastaneleri, tekel arazileri, vb. birçok kamusal alanı talan edilmektedir. Her cebe uygun bir İstanbul tasarlayan iktidar, merkezi arap şeyhlerine ve yandaşlarına pazarlarken, 3.köprüyle birlikte Karadeniz kıyılarını da havuzlu villaların yeni gözdesi yapmıştır. Rantı yüksek bölgelerde kalan emekçi ve yoksul kesimlerin mahallelerini, kentsel dönüşüm projeleriyle tasfiye etmek için türlü alicengiz oyunlarına başvuran yöneticiler, böylece üretecekleri yeni parsellerle yeni satışlar yapabilecektir. Yoksul halka reva görülen ise, ulaşımın ve kentsel hizmetlerin minimum olduğu dağbaşlarında, hayatlarının kalan kısımlarını, taksitlerini ödeyerek geçirecekleri TOKİ konutlarıdır.

Üçüncü Köprü, satılacak yeni parseller, yeni rant alanları, yeni rant projeleri anlamına gelmektedir. Daha yapılmadan, güzergâh tartışmalarıyla el değiştiren tarım alanları ve 2B alanlarında yaşanan değer artışıyla büyük kârlar elde edilmiştir. Güzergâh üzerinde hangi sermaye gruplarının geçmişte arsa topladığı konusunda ise iktidar sessizliğini korumaktadır.

Yaşanabilir bir İstanbul için raylı sistem ve deniz ulaşımı öncelikli toplu ulaşımın geliştirilmesi gerekir. 3. köprüye ayrılan 6 milyar dolarlık bütçe ile, İstanbul’a bugün varolan 43 km’lik hafif metronun 5 katı olan 240 km daha hafif metro, varolan 30 km'lik metronun 5 katı olan 150 km daha metro yapılabilmektedir. Toplu ulaşımın güçlenmesi, daha az yakıt tüketimi, daha az israf ve daha az çevre kirliliği demektir. Yapılaşmış alanlarda bir ihtiyaç haline gelen metro projeleriyle ağaçlar kesilmekten, orman alanları ve su havzaları kentleşme baskısından kurtulacak, Karadeniz kıyıları korunacaktır.

İktidar, tüm bunların farkında ve bilincindedir ancak gözü paradan ve ranttan başka bir şey görmemektedir. 3. Köprünün tüm bunlardan bağımsız olarak kendisi bir rant projesi ve lobi faaliyetidir. Geçmişte iktidar içerisinde 3. Köprüye karşı olan başta başbakan olmak üzere bazı bakanlar ve yerel yöneticiler, bugün bu rant projesini savunmakta ya da sessiz kalmakta, boyun eğmektedir.

Ve şimdi, bu rant projesini alelacele onaylamak isteyen iktidar, hızla harekete geçmiştir. Binlerce insanı sokaklara döken, bilim adamlarının karşı çıktığı bir proje için sessiz sedasız planları onaylamak istemektedir. Zaman, “Dur!” deme zamanıdır. Zaman, İstanbul için, geleceğimiz için, ormanlarımız için, yaşam alanlarımız için bu projenin önüne geçme zamanıdır.

İMECE - Toplumun Şehircilik Hareketi olarak, bilimsellikten uzak bu kararın gerçek nedenlerini, gerçekleşmesi halinde getireceği yıkımı ortaya koyduğumuz 3. Köprü raporunu kamuoyu ile paylaşıyoruz.

Ve İktidarı UYARIYORUZ!;
Kapalı kapılar arkasında yapılan pazarlıkları!
Hangi bakanların, milletvekillerinin, meclis üyelerinin, şirketlerin
bu alanlarda arsa aldığını hemen
AÇIKLAYIN!
RAPORU GÖRÜNTÜLEMEK İÇİN TIKLAYIN
http://www.odatv.com/n.php?n=istanbu...yor-1706101200

Oğuz Karsan 20-06-2010 22:18

Merhaba.

3.köprü yapılmasın, Ağaçlar kesilmesin, doğal çevre bozulmasın.

Peki bedelini ödemek için ne yapmaya hazırsınız?

Toplu taşıma araçlarını(vapu,tren,otobüs) şimdiye kadar kullandıklarınıza tercih etmeye razı mısınız?

Bu sıraladıklarımdan birkaçını yerine getirmeye razıysanız, 3. köprünün yapılması gerekmeyebilir. Bu sorulara yapmamız gereken birsürü fedakarlık daha eklenebilir. Bir başka bölümde doğayı korumanın sadece laf ile mümkün olmadığını yazmıştım. Doğayı korumak için, hayatımızı kolaylaştıran ve alışkanlık haline getirdiğimiz bir sürü kolaylıktan vazgeçmemiz lazım gelecektir.

Büyükşehirde yaşarken birçok şeyi yaparız bunların çoğu da doğaya zarar veren alışkanlıklarımızdandır. Aklımda kalan bir tanesi sadece kullandığımız klavyeleri yapmak için yüzlerce litre kimyasal ve bir o kadar da atık su kullanılmak zorunda olduğu. Sadece bu bilgi belki biraz fikir verebilir.

Kimseyi suçlamıyorum.

Aşırı tüketen, belli kolaylıklara alıştırılmış ve olmazsa olmazlarımız arasına doğaya zararlı birçok madde eklenmiş bir toplum haline geldik. Veya getirildik. Öyle yanlış işler yapıyoruz ki, doğaya zararı olup olmadığı hiç umurumuzda olmadan sadece hoşumuza gidiyor diye kullanıyoruz. Lafta çok sevdiğimiz Ağaçları kesip, yerine yılda sadece bir hafta veya 15 gün kullandığımız şaşaalı yazlıklar yapmıyor muyuz?

Sabah yüzümüze sürmeyi alışkanlık haline getirdiğimiz kozmetiklerden tutun, şehir içinde lazım olmayan kocaman arazi araçlarına kadar, bir kez giyip dolabın bir köşesine attığımız pahalı giyeceklerden, marketimizden bilinçsizce satın aldığımız GDO 'lu ürünlere kadar her kullandığımız veya yediğimiz doğaya ve en başta bize zarar vermiyor mu?.

Bazen farkına varıp gerçekleri görsek de alışkanlıklarımızdan vazgeçebiliyor muyuz?

Koca koca jiplerimizi veya diğer araçlarınızı trafikten çekmeye razı mısınız?
Özel araçlarımızı kullanmadan işe gitmeye razı mısınız?
Toplum bilincini geliştirmek için çalışmalar yapmaya hazır mısınız?
Hafta içi evimizin ihtiyaçlarını bisikletimiz ile görmeye razı mısınız?

Toplum olarak alıştığımız şehir yanlışlıklarından vazgeçemediğimiz sürece, değil üçüncü köprü, boğazın üstüne asfalt döksek de bir gün gelip yine yetmeyecektir.

Bu saydıklarından kaçından feragat edebildin? diye soracak olursanız, bazılarından belki, çoğundan hayır. Ben de alışmışım vazgeçemiyorum.

Saygılar

eskimo 21-06-2010 23:23

AKP hükümetine göre; 3.Köprü'den ağır tonaylı araçlar geçeçekmiş miş idi..
Ancak yukarıdaki haberden aldığım şu alınıtıyı okursak:
Alıntı:

1 milyon 200 bin metrekare oralardan arazi aldık. O arazilere şimdi yakında Selçuklu mahalleleri kuracağım, Osmanlı mahalleleri kuracağım. Yani Bir Safranbolu’yu orada göreceksiniz, bir Beypazarını orada göreceksiniz, bir Selçuklu mahallesini orada göreceksiniz… Ama evlerin içerisi çok lüks olacak. Deprem bölgesi ya o taraf, deprem de uzak zaten. Çok yüksek kira gelirleri elde edeceğim inşallah. Bu konuda yatırımcılara şimdiden duyurmuş oluyorum. Önümüzdeki senelerde Allah nasip ederse bu şeyleri devam ettireceğiz .........
3.Köprüyü KOCA KOCA ciplerin sahipleri kullanacak...
Anlayacağınız karısının ,çocuğunun,sevgilisin, kendisinin koca cipi olanlar feragati bırakın
bekliyor.Hem de göbeğini kaşıyarak
:(

balbay 21-06-2010 23:57

Hala, ilk köprünün açıldığı yılda ki zihniyet devam ediyor. yazık bu ülkeye de, ülkenin geleceğine de. Çok yazık.

Madem 3. köprüyü istemiyorsun vatandaş, ilk yapacağın şey, eğer İstanbul da yaşıyorsan biran evvel o şehri terkedip memleketine, ya da başka bir tenha yöreye göç.

Madem doğaya daha fazla zarar verilmesini istemiyorsun, biran evvel modern saydığın hayattan vazgeçip kişisel zarar vermekten vazgeç.

Madem çevreye verilen zararlara bu kadar duyarlısın, evinde kullandığın deterjan, banyo da tükettiğin su, aldığın nefes, yediğin katık, dolaylı olarak harcadığın ambalaj malzemeleri, sigara, pil, poşet, seyrettiğin televizyon, kullandığın telefondan vazgeç.

Madem bu kadar duyarlısın, bırak köprünün zararını da bir yıl da doğa ya ne kadar zarar verdiğini ufak ufak hesap et.

Zor mu geliyor bu hesap.... Zor. İş lafa geldimi en önde söz söylemek biz de, eleştirmek oldumu en önde haykırmak bizde.

Ha bu yazdıklarımdan dolayı bana söyleyecek alehte sözün varsa, hiç umurumda değil arkadaş.

Çünkü sen kendini kandırmakta olansın. Yakala bakalım kuyruğunu, dön dur, savunduğun ülkü ile, yaşantın arasında gerçekten paralellik var mı?

Köprüye gelene kadar senin ödeyecek, torunlarına cevap verecek çok hatan var.

Boş lakırdı oldumu, ön cephe de yer alan, kendini sorgulamak gerekince, iiiyyyk, mııııyk, hık mık abuk sabuk sesi vererek en geri de yer alanlar, boş verin bunları, ya maç seyredin yorumcu olun, ya da dizi seyredin.

Neye ne için neden karşı çıktığınızı sorgularken bir dönün bakın ben günlük hayatta ne çok hata yapıyorum acaba?

Çoğunuzun hoşuna gitmeyecek eminim. Ama hiç de umurum da değil. Bu dünyanın da, ülkenin de boş ve luzumsuz tartışmalara ne vakti, ne de nakti var.

Soru, nefes aldığın her gün bu dünya ya ne kadar zarar veriyorsun ey insan oğlu?

eskimo 23-06-2010 21:24

İnsanın dünyada yaşamış olan en iğrenç varlık olduğunda hem fikiriz de,
İnsanın iğrençliğini,kötülüğünü bastırıp da biraz olsun dünyadaki diğer canlılar için uğraşan az biraz iğrenç insanların faailiyetlerini icra etmeye çalışırken neden yüzüne vurursunuz...
İnsanın kötülüğünü yüzüne vuracak o kadar çok faailiyeti varken...
Anlamıyorum!

köknar 23-06-2010 21:52

"İğrenç varlık" betimlemesine katılmıyorum.

balbay 24-06-2010 07:34

Hem iğrenç varlık benzetmesine hem de yüze vurma deyiminize katılmıyorum.

Bu ve buna benzer duyarlık gösterimi, protesto, tepki gösterme adı altında yürütülen kampanlayar da mangalda kül bırakmayan kişi ve kuruluşların ''bence'' neyi tam olarak göremediklerini, neyi atladıklarını sizin deyiminizle '' yüze vurma'' ya çalışıyorum.

Bırakın bir tek ağacın kesilmesini, bir dalın kırılması, bir böceğin bile kimyasal kullanılarak öldürülmesine tahmmülüm yok.

Kaldı ki binlercesinin yok edilmesine seyirci kalayım.

3. köprünün yapılmasına mı karşısınız? Yeşilin betonlaştırılmasına mı karşısınız? Çevrenin kirletilmesine, doğal kaynakların zehirlenmesine, fabrikaların usülsüz, fütursuz, kuralsız çalıştırılmasına, zehirli atıkların, çöplerin, kanalizasyon sularının temiz su kaynaklarına, denizlere, derelere karışmasına mı karşısınız?

O zaman modern yaşam adı altın da hem kendinizi hem de tüm insanlığı kandıran ve yok etmeye uğraş veren o zihniyetten çıkmalısınız.

Hem otomobiliniz olacak ve toplu taşıma yerine luzumsuz kullanacaksınız, hem en iyi evler de oturmayı isteyecek, en iyiyi giymek, yemek isteyeceksiniz, hem büyük metropoller de tüm sosyal nimetleri isteyecek hem de bütün bunların size sunulurken yarattığı olumsuzluları görmeyeceksiniz.

Bu şekilde yaşayan hiç kimse '' biraz olsun diğer canlılar için uğraşan '' lar içerisin de yer alamaz arkadaşlar.

Ben buna itiraz ediyorum. İğneyi değil, çuvaldızı kendime çok önce batırdım. Şimdi de tüm sevdiklerimin gözlerinde unuttukları pembe, sahte yeşil gösteren gözlüklerini çıkarmaları için çalışıyorum.

Bunda kırılacak gücenecek bir şey yok.

gumbegum 30-06-2010 13:40

Binali Yıldırım 3. köprü açıklamasını yaptığının ertesi günü gazetelerde 3. köprüye 10 dakika mesafede yapılması planlanan yeni evlerin reklamları vardı. Sadece bu kadarı bile köprü zihniyetinin altında yatan mantığı gösteriyor bence.

Kaldı ki, kafanıza göre köprüler kuramazsınız bir şehre, "çözümsüzlük en berbat çözüme yeğdir" madem. Çözüm diye insanların gözüne çok fazla zararı olabilecek şeyleri getirip sonra da çözümsüzlükten iyidir dedirtmeye mecbur bırakıyorsan bu kötü niyettir. Garipçe balıkçılıkla geçinen bir köy, bir köyün geçim kaynağı aynı zamanda o köyün sosyal yapısının üstünde oturduğu temel direktir. Geçim kaynağını dolaylı ya da doğrudan bir şekilde baltalamak ordaki kültürel yaşamı mahvetmek demek. Doğaya vereceği zararın yanında bir de bu boyutu var.

Toplu taşımayı alternatif bir görüş olarak dayatmak yerine (örneğin Ankara'da hava kirliliği tavana vurduğu dönemlerde tek-çift plaka uygulaması yapılıyordu, isteseniz de kendi arabanızla çıkamıyordunuz yani) köprü yapmayı önermek, ancak geçici bir çözüm olabilir. En fazla 10 yıl içinde o köprü etrafında ki yapılaşmayla birlikte kendi trafiğini yaratacak bir sonraki 10 yılda da ancak kendi trafiğine çözüm olacak İstanbul yine trafiğiyle başbaşa kalacak, üstelik çarpık- şehrin yukarısına doğru bir yapılaşmayla ve geçtiği yerlerde ki yaşantıyı yok ederek.

Bunun dışında sol'un hiçbir alternatif çözüm öneresi getirmediğine de katılmıyorum. Sonuçta sol zaten düşünce yapısı itibariyle asla kimsenin önüne "lüks villalar, 3. köprü, lüks yaşantıyı vaad eden" herhangi bir çözüm öneresiyle çıkmayacaktır. Solun yaptığı çözümsüzlük değil, çözümü makul seviyeye getirmektir. Sağa göre, kalkınma-iktisat-ekonomi (ne isim verirseniz verin) çevre politikalarının aksine işler. Çevrenin lehine olan şey ekonominin alehinedir. Örneğin, çok değerli bir mermer türü çıkıyor Antalya civarlarında ancak bu mermeri çıkarmak şu anda yürürlükte olan çevre koruma yasasıyla mümkün değil. Mermerin çıktığı bölgede yetişmesi çok ama çok uzun yıllar alan bir ağaç türü yetişiyor. Yani o ağaçları kesmek yasak.

Değerli mermer = Ağaç bu denklemde kaybeden taraf ağaç oldu. Ekonomik büyüme için "kötü de olsa çözüm üreten" sağın politikası bu.

Sonuç olarak bu, ideolojilerin hizmet ettiği şeyle alakalıdır. Solu çözümsüzlükle suçlamanın, sol yönetiminde herkese karneyle ekmek dağıtıldığını söylemek ancak "bu dönemin" savaş dönemi olduğu "ayrıntısını" es geçen zihniyetin ürünü olduğunu düşünüyorum.

üzüm 04-10-2010 19:22

4. Köprüye hazırlık
 
TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi'nin hazırladığı 3.Köprü Projesi Değerlendirme Raporu'nun sonuç bölümü:

SONUÇ:

İstanbul Boğazı’nın köprülerle geçilen yarım asırlık tarihi, çevresel sürdürülebilirliğin, toplumun sosyal ve adil yaşam düzenindeki dengenin, kentin fiziksel gelişimini belirleyen sağlıklı planları uygulamanın ve en çok da yakalar arasındaki erişim ve ulaşım sorunlarının karayolu köprüleri yaparak çözülemeyeceğini savunan akademik çevrelerin, yerel insiyatiflerin, sivil toplum örgütlerinin ve meslek odalarının iktidar-sermaye-rant ortaklığına karşı yaptığı köprü mücadeleleriyle geçmiştir. Bu mücadelenin haklılığı, geçmiş köprü tartışmalarında olduğu gibi bugün de geçerli ve bilimsel yollarla apaçık savunulabilir durumdadır.

Sorun, ekonomik getirisi nedeniyle kamu yararı geri plana itilen petrole dayalı ve karayolu öncelikli ulaşım politikaları ile çevresel ve kentsel gelişimin birbirini dengelediği sürdürülebilir bir ulaşım sistemi arasındaki tercih meselesidir. İstanbul’un geleceği dikkate alındığında tek seçenek sürdürülebilir ve dengeli bir ulaşım sistemi ve bu sistemin gerektirdiği boğaz geçiş çözümleri iken, yaşanan süreç bilime aykırı bir tercihi savunmaktadır. Bu tercihin, sadece ekonomik bir arka plan üzerinden açıklanabilir olduğunu ve asıl senaryonun köprülerle ulaşım sorunlarına çözüm geliştirmek olmadığını raporun ilgili tüm bölümleri kendi içinde ortaya koymaktadır.

Bu bölümde üzerinde durulacak asıl nokta, İstanbul’un geleceğini derinden etkileyecek asıl senaryonun birden çok yeni köprü yapımını içeriyor olması durumudur. Başta ulaşım konusundaki bilim insanları olmak üzere, kentsel politikalarda köklü birikimleri olan ilgili meslek odaları, STK’lar ve konuya duyarlı diğer kesimler, 3. köprü ile ilgili ilk açıklanan ve daha sonra vazgeçilen Tarabya-Beykoz güzergahı ile yapımına karar verilen Garipçe-Poyrazköy güzergahlarının birbirini tamamlayacak ardıl köprü projeleri olduklarını savunmaktadırlar. Garipçe-Poyrazköy güzergahının açıklanmasıyla birlikte, Tarabya-Beykoz arasındaki 4. köprünün ilk adımı da böylece atılmış olmaktadır. Geçmiş köprü tecrübelerine ve bilimsel değerlendirmelere dayalı bu öngörüye göre asıl tartışılan ve hükümetin tercih ettiği proje (Garipçe-Poyrazköy güzergahı) 3. Köprü Projesi olmaktan çok, mevcut köprülerin kuzeyinde (Tarabya-Beykoz güzergahında) 3. köprüye altyapı hazırlayan ve kısa bir süre sonra bu projeyi bir ihtiyaç olarak gündeme taşıyacak olan “4. Köprü Projesi”dir (Harita 23).

Hem geçmiş köprü projelerinde yaşanan ve tekerrürden ibaret ders alınmayan yanlışlıklar, hem de bu raporda 3. Köprü Projesi (artık 4. Köprü Projesi de denilebilir) ile ilgili yapılan kapsamlı değerlendirmeler, 1993’ten bu yana yapılan tüm karşıt mücadelelerin haklılığını yeniden ortaya koymakta ve ihtiyaç duyulan çözümün bütüncül bir ulaşım sistemi-kentsel planlama uyumu ile yeni köprüler gerektirmeden çözülebileceğini açıkça ortaya koymaktadır.

Günümüzde, basit bir dere taşkını ile onlarca yerleşim alanının sular altında kaldığı, kurak bir yaz mevsimi ile tüm yaşayanların susuz kalma riski taşıdığı, olası bir deprem senaryosunda onbinlerce insanın yaşam savaşı vereceği, tarihi ve doğal dokusunun yerini günden güne yeni ve daha büyük tüketim mekanlarının, yapılarının aldığı, varlıklılar ve yoksunlar şeklinde kutuplaşan bir sosyal dokunun giderek benimsendiği, dışlanan kesimlerin kent çeperlerine mahkum edildiği, sağlıklı plan kararlarının uygulanmadığı, kentsel dönüşümle kazanılması gereken kent kimliğinin yerine soylulaşan prestij alanları yaratmanın tercih edildiği ve bütün bu olumsuzlukları daimi kılan karayolu öncelikli ulaşım politikaları ve yeni köprü projeleriyle şekillenmeye devam eden bir İstanbul ile karşı karşıyayız. Kentin bir çırpıda sayılabilecek ve geleceğini etkileyebilecek bunca temel sorun alanı varken, 6 milyar dolarlık maliyetiyle yapımı düşünülen 3. Boğaz Köprüsü İstanbul’un geleceği için hangi temel sorun alanına çözüm üretebilir veya yarar sağlayabilir?

TMMOB ŞPO İstanbul Şubesi olarak bu sorunun yanıtını, bu raporu ilk kez ve özümseyerek okuyacak herkes gibi “hiçbir temel soruna çözüm olmayacak” şeklinde verebiliyoruz. Yukarıda sıralanan temel sorun alanlarını kapsayıcı kentsel politikaların ulaşım çözümlerini de kendi içinde barındırmasının, toplu ulaşım odaklı ve kentin ekolojik/doğal bütünlüğü ile yerleşim alanları arasında sürdürülebilir bir dengeyi gözetecek şekilde çözümler geliştirilmesini daha doğru buluyoruz. Bu çerçeveden bakıldığında İstanbul’un iki yakası arasındaki ulaşım sorununun (bir önceki bölümde de yinelendiği gibi) raylı sistemler üzerinden, yeni bir köprü yapılmadan sağlanmasını; kentsel planlama anlamında yakalar arasındaki istihdam-nüfus dengesini düzeltecek politikaların ulaşım ayağıyla birlikte uygulanmasını gerekli görüyor ve öneriyoruz.

Umuyoruz ki bu rapor ve sonrasında sürdüreceğimiz karşı mücadele ile sadece hükümet, yerel yönetim, bazı ekonomik örgütlenmeler ve büyük sermaye gruplarınca örtülü veya açık bir şekilde savunulan bu projenin, başta güzergah boyunca etkilenecek yerleşik halk olmak üzere, tüm İstanbul halkı, basın ve kamuoyu tarafından daha iyi anlaşılmasını sağlayarak, kitlesel bir farkındalık ve çözüme yönelik daha sağlıklı bir bilinç oluşması sürecine katkıda bulunabiliriz.


Rapor:http://www.spoist.org/dokuman/Raporl...koprurapor.pdf

eskimo 05-10-2010 23:45

1 Eklenti(ler)
:)))
''Fakirler defolacak''...

WM1TR 06-10-2010 13:42

mesel üçüncü beşinci köprü meselesi değil....

MESELA İSTANBULA OLAN GÖÇÜN ARTARAK DEVAM ETMESİ. İSTANBULUN NÜFUSUNU TAŞIYAMAMASI.... BU NÜFUSA BEŞ KÖPRÜ OLSA YETMEZ....

BU ŞEHRİN NÜFUSU SADECE 30-40 YIL EVVEL OLDUĞU GİBİ 2-3 MİLYON OLSAYDI İKİ KÖPRÜ BİLE YETERDİ...

AMA BURAYA HERGÜN GÖÇ EDİLİRSE, HER GÜN MEMLEKETİN DÖRT BİR YANINDAN KALABALIK İNSANLAR TOPLULUĞU EKMEK ARAMAK İÇİN İSTANBULA GÖÇ EDERSE, ÜÇ DE YETMEZ BEŞ D EYETMEZ ONUNCU KÖPRÜ BİLE YETMEZ...

İNSALARA EKMEĞİN İSTANBULDA OLMADIĞI ANLATILSA NE KÖPRÜ MESELESİ KALIR NE DE TRAFİK MESELESİ...

KÖPRÜYLE UĞRAŞMAYIN EY MİMARLAR, EY MÜHENDİSLER, EY ŞEHİR PLANLAMACILAR, EY YEŞİLSEVERLER, EY YAŞAM SEVERLER...

GÖÇLE UĞRAŞIN GÖÇLE...

eskimo 06-10-2010 19:34

Alıntı:

Köprüde DPT ile Karayolları uzlaşamıyor
Metin Münir
06 Ekim 2010

Karayolları Genel Müdürü Cahit Turhan geçenlerde verdiği bir beyanatta İstanbul’a üçüncü köprü ihalesi için ilan verme aşamasına yaklaştıklarını belirtti.
“Altı milyar dolarlık yarış için ilgi büyük görünüyor” dedi.
İhale ile İtalya, Fransa, Çin, Japonya, Koreliler ilgileniyormuş. Türkiye’den Doğuş, Tekfen, Yüksel, Nurol, Limak, Cengiz proje üzerinde çalışıyormuş.
“İlanlar çıktığında şirketlerin ilgisi ihtirasa dönüşür” dedi Turhan.
Bunun böyle olacağına şüphem yok. Karayolları, yap-işlet-devret denklemine göre yapılacak köprü ve bağlantı yolları için geçiş garantisi verecek. Belli miktarda aracın geçiş parasını, araçlar geçsin geçmesin ödeyecek. Yani, kâr garantisi verecek.
Bu dolaylı olarak Hazine garantisi demektir. Bu da proje için banka finansmanı bulmanın su içmek kadar kolay olacağı anlamına geliyor.

Müteahhitler akın edecek
Kârın ve kredinin garanti olduğu bir projeye kim gitmek istemez? İhtiras kelimesi az geliyor. İlanlar çıktığında ellerinde dosyalar Karayolları’nın kapısından akın edecek müteahhitleri sıraya sokmak için çevik kuvvet çağırmak gerekebilir.
Geçiş garantisinin bir anlamı daha var: Köprü ve güzergâh seçiminin yanlış yapılmış olduğu.
Eğer üçüncü köprü doğru yere, yani diğer iki köprünün arasına, planlanmış olsaydı trafik hazır olacak, geçiş garantisine ihtiyaç duyulmayacaktı. Ama köprü şehrin kuzeyine, nüfus yoğunluğunun düşük olduğu bir yere kondurulmak isteniyor. Buradaki köprü banka finansmanı bulamaz, talibi de olmaz.
Güzergâhın ve üzerinde dayandırıldığı hesapların yanlış olduğunun ikinci bir kanıtı daha var: Devlet Planlama Teşkilatı’nın güzergâhı yanlış bulması.
DPT’ye göre Karayolları’nın yaptığı geçiş hesapları doğru değildir. Ve proje İstanbul’un trafik sorununa katkıda bulunmayacak.

ÇED düğümü
Karayolları çevre etki değerlendirmesine ihtiyaç görmemektedir. DPT kesinlikle bu değerlendirmenin yapılmasını istemektedir.
DPT bu konudaki görüşlerini yazılı olarak Karayolları’na bildirdi.
Üçüncü köprü ve bağlantı yollarının gerçekleştirilmesi için Yüksek Planlama Kurulu kararı alınmasına gerek var. Karayolları buna yönelik başvurusunu Devlet Planlama Teşkilatı’na (DPT) 14 ay önce yolladı. Ama olumlu cevap almadı.
DPT ile Karayolları’nın görüşleri o kadar taban tabana zıttır ki uyuşturulması mümkün değildir. İstanbul’un trafiğini rahatlatmak Karayolları’nın projesinin birinci amacı değildir. Birinci amaç köprüyü boş bir alana kondurarak gayrimenkul rantı yaratmaktır. DPT’nin böyle bir derdi yoktur.
Turhan DPT’nin isteklerini yerine getiremez. Çünkü o zaman köprünün yerini değiştirmek zorunda kalacak. Ama bu yeri Başbakan tayin etti ve sadece o değiştirebilir.
Düğümü Başbakan çözecek.
Nasıl?
Herhalde, her zaman nasıl ise öyle.
http://www.milliyet.com.tr/koprude-d...40/default.htm
Aynı Padişahlık dönemi gibi değil mi?

elek 24-12-2010 12:55

3. Köprü Yerine Yaşam Platformu - 26 Aralık 2010 Kadıköy Buluşması
 
3. Köprü Cinayetine
İstanbul’un ve Marmara’nın Talanına Karşı
İNSANI, SUYU, ORMANI, DOĞAYI VE YAŞAMI SAVUNMAK İÇİN
26 ARALIK’TA KADIKÖY’DE BULUŞUYORUZ


İnsana, kente, doğaya ve yaşama dönük saldırıların büyük bir hızla yaygınlaştığı bir dönemde yaşıyoruz.

Uzun bir süredir İstanbul’un kuzey ormanlarına iştahla bakan rant çevreleri, siyasi bir dayatmayla, İstanbul halkının ve bilim insanlarının yıllardır “hayır” dediği 3. Rant Köprüsü Projesi’ni hayata geçirme kararı aldılar. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB,) 3. Rant Köprüsünü, 2009 tarihli İstanbul Çevre Düzeni Planı’na aykırı biçimde Poyrazköy-Garipçe hattında yapma kararını açıkladı. Bizler 3. Köprü cinayetine hayır diyoruz.

3. Rant Köprüsü kapsamında su havzaları ve yaban hayatıyla birlikte İstanbul’un Kuzey ormanlarının ve Marmara bölgesindeki tarım alanlarının yok edilmesi planları, ülkemizin tümünde suya, ormana, doğaya ve insana yöneltilen genel saldırıların bir parçasıdır. Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından başta 3. Rant Köprüsü projesi ve HES’ler olmak üzere birçok yıkım projesini gerçekleştirmek üzere gündeme getirilen “Tabiat Varlıklarını ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Yasa Tasarısı” , Anadolu’nun her köşesindeki doğal ve tarihi varlıkları, dereleri, gölleri, yer altı sularını, ormanları, meraları ve madenleri sınırsızca yağmaya açmayı hedeflemektedir. Bu saldırı, küçük köylüsüyle kentli emekçisiyle halkımızın suyu ve toprağı kullanma hakkını; ülkemizin biyo-çeşitliliğini; kültürel ve tarihsel mirasımızı ve gıda güvenliğini tehdit etmektedir. Bizler, ülkemizin doğal ve kültürel mirasını ve insanlığın-ülkemizin ortak bir değeri olan İstanbul’u top yekûn yağmaya açan yeni SİT yasalarına hayır diyoruz.

İstanbul’u savunmaya, daha yaşanabilir kılmaya ve gelecek kuşaklara yaşanabilir bir ülke bırakmaya kararlı yurttaşlar olarak, yıllardır söylediklerimizi bir kez daha vurguluyoruz: 3. Rant Köprüsü, AKP iktidarı ve İBB tarafından İstanbul ve Marmara’dan başlayarak tüm Türkiye’ye yayılan büyük bir talan projesinin parçası olarak gündeme getirilmektedir. 3. Köprü dayatması, İstanbul ve Marmara halkının değil, rant çevrelerinin ihtiyacıdır. İstanbul’a, Marmara’ya, suya, ormana, doğaya, yaşama ve bu ülke halkına karşı işlenmesi planlanan büyük bir cinayettir.

3. Rant Köprüsü, İstanbul’un trafik sorununa hiçbir çözüm getirmeyecek, tersine yarattığı yeni trafikle bu sorunu daha da ağırlaştıracaktır. İstanbul gibi dar gelirli nüfusun ezici çoğunluğunu oluşturduğu bir deniz kentine toplu taşım araçları, deniz ulaşımı ve raylı sistemler yerine, 3. Rant Köprüsü gibi kara yolu taşımacılığını teşvik eden projelerin dayatılmasının tek gerekçesi, ulaşımı daha fazla yağmaya açmaktır. İstanbulluların ulaşım hakkının ve kamu kaynaklarının ranta feda edilmesidir. İstanbulluların fahiş fiyatlar ödeyerek tıklım tıklım bindikleri toplu taşım araçlarında saatlerce trafik çilesi çekmesi demektir. 6 milyar dolarlık maliyetiyle 3. Rant Köprüsü, halktan toplanan vergilerin ve kamusal kaynakların talanı demektir. 3. Rant köprüsü, toplu taşımacılıkta 1987 yılından bu yana yaşanan gerilemeyle, fahiş ulaşım zamlarıyla, boğaz köprülerinin, İDO’nun, İETT’nin, otoyolların satışa sunulması planlarıyla önü açılmaya çalışılan yeni yağma planlarının koçbaşıdır. Bizler bedelini tüm İstanbulluların ödeyeceği bu yeni yağma planlarına hayır diyoruz.
3. Rant Köprüsü, İstanbul’un kuzeyine 7 milyonluk ek bir nüfus getirerek çarpık kentleşmeyi hızlandıracak ve Karadeniz’e kadar uzatacaktır. Kentin otoyol kenarlarında yaygınlaşan yoksul mahallelerle, kalan son orman alanlarını basınç altına alan lüks konut siteleri arasındaki bölünmüş yapısı daha da derinleşecektir. Kentsel Dönüşüm Yasası ile birlikte olağanüstü yetkilerle donatılan TOKİ gibi kurumların yoksul, emekçi mahallelerine dönük yıkım baskısı daha da ağırlaşacak; 3. Rant Köprüsü kentsel yıkım projelerinin de koçbaşı olacaktır. Bizler emekçi mahallelerini yok edip on binlerce insanı evsiz bırakacak, yerine plazalar, villa kentler yapıp bir avuç rantiyeciyi zengin edecek olan bu yeni yıkım planlarına hayır diyoruz.

3. Rant Köprüsü, kentin su havzaları, ormanlar ve tarım alanları gibi kalan son yaşam kaynaklarını yok edecektir. 3. Köprü projesi ile birlikte gündeme gelen ve yüzde 12’si yapılaşmaya açılmış (2-B arazileri) orman alanlarından oluşan Kuzey Marmara otoyolu projesiyle birlikte, bu arazilerin uzun süredir gündemde olan satışı başlayacaktır. İstanbul’un kuzeyi ve Marmara bölgesinin tarım alanları üzerinde geri dönüşü olmayan yıkıcı sonuçlar yaratılacak; bağlantı yolları çevresinde planlanan Organize Sanayi Bölgeleriyle birinci sınıf tarım arazileri ve küçük köylü ekonomileri tahrip edilecek; İstanbul ormanlarının üçte biri yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır. Bu durumun anlamı, sellerin yaygınlaşması; içme suyu havzalarının kirlenmesi; İstanbul’un su sorununun ağırlaşması; orman köylülerinin ve küçük köylülerin yoksullaşması; hava kirliliğinin artması; gıda fiyatlarının artması; yaban hayatının tahrip olması ve kentin doğal dinlence-sağlıklı yaşam alanlarının daralmasıdır. Bizler suya, ormana, yaban hayatına ve İstanbulluların sağlıklı yaşam alanlarına yönelik bu yeni saldırı planlarına hayır diyoruz.

3. Köprü Cinayetine; “Tabiat Varlıklarını ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Yasa Tasarısına”; İstanbul’un Katledilmesine; Kentsel Dönüşüm Planlarına; Marmara’nın Yağmalanmasına; Anadolu’nun Her Köşesinin Yağmaya Açılmasına; Suyun Ticarileştirilmesine; Doğanın Tahribine Karşı İstanbul’u, Marmara’yı, İnsanı, Suyu, Ormanı, Yaban Hayatını, Doğayı ve Yaşamı Savunan Herkesi İnsan Hayatına Bir Bütün Olarak Sahip Çıkmak İçin…
26 Aralık 2010 saat 13.00’te Kadıköy Meydanı’nda hep birlikte hayır demeye çağırıyoruz!


DOĞAL VE TARİHİ SİT ALANLARININ YAĞMASINA HAYIR!
KENTSEL YIKIM YASALARINA HAYIR!
İSTANBUL’UN VE MARMARA’NIN TALANINA HAYIR!
SUYUN TİCARİLEŞTİRİLMESİNE HAYIR!
3. KÖPRÜ CİNAYETİNE HAYIR!



Üçüncü Köprü Yerine Yaşam Platformu, (Beylerbeyliler Derneği,Beykoz Çiğdem Mah. Der., Beykoz Dernekler Birliği, Beykoz İnisiyatifi, Beykoz Tokatköy Ayazma Der., Boğaziçi Arnavutköylüler Der., BOÇEV, Çağdaş Yaşamı Destekleme Der., Çekmeköy Gönüllüleri Derneği, Çifte Havuzlar Güzelleştirme, Geliştirme ve Koruma Der., ÇEKÜL Vakfı, ÇHD, Dayanışmacı Atölye, Derbent Mah. Der., DİSK Emekli-Sen, DİSK Genel-İş 1 No.lu Şube, Gençlik Muhalefeti, Gazete Sarıyer, Gebze Bilkar (Bilimsel ve Kültürel Araştırmalar Yayıncılık ve Üretim Kooperatifi), Gülsuyu - Gülensu Güzelleştirme Der., Halkevleri İstanbul Şb., Haydarpaşa Dayanışması Platformu, Hayvanların Yaşam Haklarını Koruma Derneği, İç Dış Kumsalı Koruma ve Yaşatma Sivil Toplum Destekleme Der., İMECE-Toplumun Şehircilik Hareketi, İstanbul Barosu, İstanbul Çevre Konseyi, İstanbul Tabip Odası, İstanbul SOS Girişimi, İstanbul Yaşam Der., KESK İstanbul Şubeler Plat., Kilyos Çevre Koruma Der., Kocataş Mah. Der., Konut Hakkı Koordinasyonu, Kuzguncuklular Der., Küçükçekmece STK Platformu, Maden Mah. Der., Maden Mah. Dereiçi Der., Öğrenci Kolektifleri, Politeknik, Sarıyer Doğa ve Hayvan Dostları Plat., Sarıyer Mahalle Dernekleri Plat., SOS Çevre Gönüllüleri Platformu, Sosyal Haklar Derneği, TEMA, TMMOB İstanbul İKK, Tonyalılar Kültür Yardımlaşma Der., TOZDER, TÜKODER, TÜRÇEK, Türkiye Ormancılar Der. İst. Şb., Validebağ Gönüllüleri Der., “Vapurlarımızı Vermiyoruz!”Plat.), Ege Su Platformu, GDO’ya Hayır Platformu, Marmara Çevre Platformu, Karadeniz İsyandadır Platformu, Sulukule Platformu, Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu, Toprakların Kardeşliği Platformu, Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu, DİSK İstanbul Merkez Temsilciliği, Ataköy Sakinleri Derneği, Dersim Dernekler Federasyonu, Ekoloji Kolektifi, HOMUR Mizah ve Karikatür Grubu, Kadıköyü Bilim ve Sanat Dostları Derneği, KETEV Kemal Türkler Eğitim ve Kültür Vakfı, Yeryüzüne Özgürlük Derneği, BDP, CHP, EDP, EHP, EMEP, ESP, ÖDP, TKP İstanbul İl Örgütleri, Yeşiller Partisi

eskimo 01-06-2013 04:09

Köprü muhabbeti bitti.Yukarıda sayılan bir çok çevreyi etkileyecek etkenleri unutturtacak siyasi bir isim koydular bir de çevrenin ve demokrasinin ruhuna baş imama dua okuttular oldu da bitti maşşalah...
Heee temeli atan bu devlet erkanın köprünün açılışını yapamayacağı belli oldu ama öyle böyle İstanbul un gerdanlığa bir yular daha geçirdiler ya!

s.serdar 01-06-2013 05:18

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi cumartesi70 (Mesaj 494231)
Peki 3.köprü yapılmazsa karşıya nasıl geçeceğiz salla mı?Bunun da alternatifi yok.

Bir İstanbul'lu için 3. köprüden karşıya geçme, boğazı yüzerek geçmekten daha kolay olmasa gerek. :D

kelebek çalısı 12-07-2013 14:10

Gündeme bomba gibi düşen haber! 3. köprü meğer yanlış yere yapılmaya başlanmış...:eek:

'' ...

Temeli geçtiğimiz aylarda atılan ve ismi tartışma konusu olmaya devam eden 3. Boğaz Köprüsü’nün (Yavuz Sultan Selim Köprüsü) imar planlarında ve projede belirtilen yerde yapılmadığı, yanlış bir güzergâhta yapılmaya başlandığı ortaya çıktı. Yanlışlığın ortaya çıkmasından sonra Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, köprü ve köprü güzergâhıyla ilgili yapılan mevcut imar planlarının tamamını iptal etti.

...''




Tam anlamıyla bir fiyasko!

malina 12-07-2013 18:45

Alıntı:

"Yanlış yapılan bir iş yok. Düzmece bir haber. Şu var. Köprü güzergahında bazı yerlerde mecburi sapmalar oldu. Mesela kuş yollarına rastladı Riva deresinde. Orada hafif yolu değiştirdik. Kaynak sularına rastlayan bölgeler oldu, değiştirdik. Böyle mecburi ufak tefek değişikliklerin planlara işlenmesi lazım. Yapılan işlem budur.

Yoksa köprüyü gelişi güzel yapıyoruz sonra 'kusura bakmayın, yanlış oldu', bu ciddiyetsiz bir şey. Maalesef farklı bir işlemi tamamen çarpıtarak, yanlış bir şekilde verilmiştir. Kafa karıştırmaya yönelik bir haberdir."

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım
Sanki güzergah belirlendikten sonra kuşlar gelmiş, su kaynakları da sürpriz yapıp çıkmış...

Hiç olmazsa önlerine çıkınca gerekeni yapmışlar diye sevinmeliyiz :)

Güler 12-07-2013 20:05

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi s.serdar (Mesaj 1164086)
Bir İstanbul'lu için 3. köprüden karşıya geçme, boğazı yüzerek geçmekten daha kolay olmasa gerek. :D

Bu mesajınızı yeni gördüm sevgili s.serdar.

Emirgân'lıyım, doğma büyüme Emirgân'lı olup da boğazı yüzerek karşıya geçmemiş kişi pek azdır.
Ben de sayısız kereler yüzerek geçtim.
Sabancı'nın atlı köşkünün hizasından atlarsınız, birkaç arkadaş sohbet ede ede açılırsınız, bir de bakmışsınız ki yarılamışsınız " hadi karşıya geçelim" dersiniz.
Bundan sonra devamlı Beykoz istikametine doğru kulaç atarsınız çünkü akıntı vardır. Tankerler geçer, vapurlar geçer, siz ayaklarınızı suya vurarak işaret verirsiniz. Onlar sizi görürler düdükleri ile işaret verirler. Dedim ya istikamet hep Beykoz'a doğru olur ve ancak Kanlıca'ya veya koya çıkarsınız.
Çıktığınız yalı sizi hoş karşılar, size ikramlarda bulunur ve sorar " yüzerek mi döneceksiniz, sandal veya motorla bırakalım mı sizi?

Tercih sizindir. Dönerken de kulaç istikametiniz ya Yeniköy'dür ya İstinye.

Ama inanın bütün bu zaman zarfında gülerek keyifle vakit geçirirsiniz.
Halbuki ben araba ile boğaz köprüsünden geçerken trafik karşısında çileden çıkıyorum.

s.serdar 13-07-2013 15:22

İşin doğrusu ben 3. köprüye hiç karşı değilim. Gerekirse 4 ve 5 de yapılabilir.

Ancak ilim, bilim, fen ve işin tekniği ne gerektiriyorsa ondan yanayım.

Benim tek karşı olduğum şey, Köprülü Recep Tayyip Paşa'nın kendini, her şeyin yerine koyarak ben böyle istiyorum olmalı demesi. Hadi paşa'dır ister. Paşayı kırmayalım, üzmeyelim ama Paşa Hassa Mimarlar Ocağı'nda yetişmemiştir ki. Cerrahhane-i Amire gibi Mühendishane-i Bahri Hümayun da, Paşa için çok yabancıdır. Zaten bu işler için Nafi’a Nezareti kurup başına nazırlar atamamış mıydı ? Köprü, imar ve bayındırlık gibi hizmet kararları, mimarbaşının önerisi ile Divan-ı Hümayun’da alınmaz mıydı?

Paşadan asli görevi olan Paşalık makamının gereklerini yerine getirmesini beklemekle, acaba hata mı yapmış oluyorum bilmem.

Olur da Paşanın şekeri fırlar, tansiyonu düşer ya da ben Kırım Hanına söz verdim, köprünün bir ayağı Şile’den Kırım'a, diğer ayağı Kırım’dan Kumköy’e uzanacak, bu böyle biline derse ne olacak halimiz?

Zat-ı Şahaneleri, Haşmetlu Yüce Padişahım sen çok yaşa.

Güler 13-07-2013 16:44

.....:D

Sevgili s.serdar, yaşım gereği yazdığınız mesajı çok da iyi anladım ama ya bugünün gençleri ne yapsınlar? Anladım anladım.... mutlaka Osmanlıca, Arapça derslerine ağırlık vermeliler. Cumhuriyet Tarihini öğrenip de ne olacak değil mi?

Zaten ben de T.C. yi neden telâffuz etmekten kaçındıklarını Cumhuriyet yerine hep Osmanlılardan bahsedilmesinin nedenini düşünüyordum. :D
Onuncu Yıl marşı üzerinden çok geçmiş ama Mehter Marşı rağbette değil mi?

eskimo 14-07-2013 14:58

"Kuş muş hikaye" miş.
Ağaç mağaç da masal zaten :))))


Gürsel Tekin'den 3. Köprü Güzergahıyla İlgili Yeni İddia haberi

kelebek çalısı 15-07-2013 17:03

Bugüne kadar gerçekleştirilen doğa kıyımından kareler...

3. köprünün yarattığı tahribatın fotoğrafları | VAGUS.TV

kelebek çalısı 10-08-2013 15:00

1 Eklenti(ler)
Üçüncü köprü projesine gerçekten ihtiyacımız var mı?

Kuzey Ormanları Savunması ''10 soruda 3.Köprü'' başlıklı bir tablo hazırladı.

Eklenti 432638

Yüksek çözünürlükte görüntüleyin

pria 03-12-2013 23:58

Cumhuriyet Gazetesi - (Fotoğraf) Kuzey Ormanlarını böyle oydular!

seratblyz 15-01-2014 20:44

Konu ile ilgili (paylaşıldıysa afedin, göremedim). Ekümenopolis belgeselini izlemenizi öneriyorum. Taşlar yerli yerine oturacaktır. Çok değil 1 buçuk saate ne olacağı açıklanıyor. Dizi izlemekten hayırlıdır.

Ekümenopolis: Ucu Olmayan Şehir | 2012 (English Subtitle) - YouTube

In God We Trust 21-02-2014 20:02

Benim evim beykoz riva köyünde yani 3 köprünün anadolu ayağında diğer evim eyüpte araba ile 2. köprüden geçersem 25 dakika sürüyor tafik olurs 2 saate kadar uzuyor benim aracım trafik olmazsa 12 litre trafik olursa 20 litre benzin yakıyorum 85 kmde 3.köprü olursa 5 dakika sürecek bu yolculuk toplam 30 km civarı azalacak ve ben yarı yarıya az benzin harcayacağım ve böylece dah daha az çevreyi kirleteceğim,daha az zaman harcayacağım,daha az para harcayacağım bunu hesaba katan yok mu?

dinozor 22-02-2014 00:07

Sayın In God We Trust, kirlilik ve yakıt masrafı için alternatif üçüncü köprü değil de toplu taşıma araçlarını kullanmak da olabilir ki metrobüs, vapur ve deniz otobüsü seçenekleriyle zamandan da kazanılabilir. Üçüncü köprüyle refaha ulaşacağımıza inandırılacağımıza, balık istifi değil de daha insani koşullarda yararlanabileceğimiz toplu taşıma araçlarının kullanımı teşvik edilse daha yapıcı olabilirdi. Bu, yapılanlara muhalefet olmak değil, öyle olsa metro çalışmalarına da karşı çıkılabilirdi. Öte yandan kesilen ağaçların yerine yol kenarlarına yapıştırılacak begonyalar hiçbir kuşa veya sincaba yuva olamayacaktır. Bunları siyasi düşünceden arındırılmış şekilde, yollarda migreni tutan bir insan olarak yazıyorum. Ben de trafiğe çözüm istiyorum ancak böyle bir çözüm denemesi değil.

In God We Trust 22-02-2014 08:00

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi dinozor (Mesaj 1252051)
Sayın In God We Trust, kirlilik ve yakıt masrafı için alternatif üçüncü köprü değil de toplu taşıma araçlarını kullanmak da olabilir ki metrobüs, vapur ve deniz otobüsü seçenekleriyle zamandan da kazanılabilir. Üçüncü köprüyle refaha ulaşacağımıza inandırılacağımıza, balık istifi değil de daha insani koşullarda yararlanabileceğimiz toplu taşıma araçlarının kullanımı teşvik edilse daha yapıcı olabilirdi. Bu, yapılanlara muhalefet olmak değil, öyle olsa metro çalışmalarına da karşı çıkılabilirdi. Öte yandan kesilen ağaçların yerine yol kenarlarına yapıştırılacak begonyalar hiçbir kuşa veya sincaba yuva olamayacaktır. Bunları siyasi düşünceden arındırılmış şekilde, yollarda migreni tutan bir insan olarak yazıyorum. Ben de trafiğe çözüm istiyorum ancak böyle bir çözüm denemesi değil.

İstanbul Riva köyünda toplu taşıma maalesef yok kaldı ki benim toplu taşıma ile şirkete veya diğer gitmem minimum 3 saat hadi toplu taşıma geliştirilse 1,5 saat olsa yine binemem çünkü güne 1,5 saat gidiş 1,5 saat geliş yerine toplam 10 dakika yolu tercih etmek zorundayım ki insanların tamamı bunu tercih eder.Ayrıca köprüden geçecek transit tırlar nasıl toplu taşımayı kullansın?Üzerinden tren geçecek olması ayrıca çevreye bir katkı bence o ten olmasa katı yakıtlı bir araçla o yükler taşonacak ve ayrıca karbon salınımı olacak.

MeyveliTepe 23-02-2014 01:24

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi In God We Trust (Mesaj 1252085)
İstanbul Riva köyünda toplu taşıma maalesef yok kaldı ki benim toplu taşıma ile şirkete veya diğer gitmem minimum 3 saat hadi toplu taşıma geliştirilse 1,5 saat olsa yine binemem çünkü güne 1,5 saat gidiş 1,5 saat geliş yerine toplam 10 dakika yolu tercih etmek zorundayım ki insanların tamamı bunu tercih eder.Ayrıca köprüden geçecek transit tırlar nasıl toplu taşımayı kullansın?Üzerinden tren geçecek olması ayrıca çevreye bir katkı bence o ten olmasa katı yakıtlı bir araçla o yükler taşonacak ve ayrıca karbon salınımı olacak.

Rivadaki evinizden Eyüpdeki evinize özel otoyol olsa hergün git gel çekilmez. Belki de helikopter filan düşünülmeli, daha hesaplı da olabilir. Hoş benzer durumda olanlar kuzguncuk civarı münhal yalı bakıyorlar, deniz yolu ile doğa ile de bütünleşerek gidip gelmek daha bir keyifli oluyormuş.

Kiraz 23-02-2014 13:46

Benim evim Fatih Sultan Mehmet köprüsünün dibinde ama işe 1 saatte gidiyorum, 2 saatte dönüyorum, yani uzun vadede köprü çözüm değil. Haftada bir gün kızımı Beşiktaş'a götürüyorum, akşam eve 20 dakikada mis gibi vapur keyfiyle geliyorum. Ne yazık ki vapur da akşam saatleriyle sınırlı.

kelebek çalısı 23-02-2014 16:08

3. köprü projesinin getirdikleri ve götürdüklerini çevre, ekoloji, doğa kapsamında değerlendiriyorum. Bireysel anlamda işime gelir ya da gelmez, bu açıdan düşünmek ve doğa talanını görmezden gelerek, kısa ve uzun dönemde yaratacağı sonuçları düşünmeksizin günü kurtarmak, her şeyi maddi kazanç bağlamında değerlendirmek bu sayfanın, bu sitenin ruhuna aykırı bir kere. Bir çevre felaketi yaşanması demek bir gün gidecek evimizin kalmayacağı anlamına geliyor. Bireysellik nereye kadar?

In God We Trust 23-02-2014 19:21

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi MeyveliTepe (Mesaj 1252366)
Rivadaki evinizden Eyüpdeki evinize özel otoyol olsa hergün git gel çekilmez. Belki de helikopter filan düşünülmeli, daha hesaplı da olabilir. Hoş benzer durumda olanlar kuzguncuk civarı münhal yalı bakıyorlar, deniz yolu ile doğa ile de bütünleşerek gidip gelmek daha bir keyifli oluyormuş.

Daha önce yalıda da oturuyorduk ihtiyacım olur ve zamanım da değerli olursa helikoptere de binerim.Kaldı ki köprü benim için yapılmıyor ben sadece bir vatandaşım benim gibi milyonlarcası var.Basit bir mantık hesabıyla karbon salınımının ne kadar azalacağından bahsettim eğer 3. köprü güzergahında otursaydınız benim gibi çok mutlu olurdunuz eminim çünkü doğaya en az zarar verilerek bu iş yapılıyor.Mesela ben de haydarpaşa limanının kapatılması taraftarıyım kaldı ki her ay minimum 250 konternır malımız iniyor bir o kadar da yüklüyoruz ordan ancak yararı çevreye verdiği zararın çok altında 3.köprüye de baktığım zaman yararlarının toplamını zararlarının üstünde görüyorum.Mesele muhalefet olmaksa o taraf ayrı tabii.

Kiraz 23-02-2014 19:22

Sevgili Kelebek Çalısı, açılan yollardaki kesilen ağaçları, katliamı görünce zaten köprüyü savunacak söz kalmıyor. Açılan yollarla iş bitmeyecek, 5-10 sene sonrasını hayal etmek bile istemeyiz. Çok şey geri gelebilir ama bu şekilde yok olan doğa, asla.

MeyveliTepe 23-02-2014 21:26

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi In God We Trust (Mesaj 1252590)
Daha önce yalıda da oturuyorduk ihtiyacım olur ve zamanım da değerli olursa helikoptere de binerim.Kaldı ki köprü benim için yapılmıyor ben sadece bir vatandaşım benim gibi milyonlarcası var.Basit bir mantık hesabıyla karbon salınımının ne kadar azalacağından bahsettim eğer 3. köprü güzergahında otursaydınız benim gibi çok mutlu olurdunuz eminim çünkü doğaya en az zarar verilerek bu iş yapılıyor.Mesela ben de haydarpaşa limanının kapatılması taraftarıyım kaldı ki her ay minimum 250 konternır malımız iniyor bir o kadar da yüklüyoruz ordan ancak yararı çevreye verdiği zararın çok altında 3.köprüye de baktığım zaman yararlarının toplamını zararlarının üstünde görüyorum.Mesele muhalefet olmaksa o taraf ayrı tabii.

Karbon salınım hesabı böyle mi yapılıyor bilemedim. Riva ile Eyüp arasında seyahat eden milyonlarca vatandaşımızın her araçta en fazla iki kişi olacak şekilde V8 veya V12 motorlarla saatte 180 km hız yaparak gidilecek yere beş dakikada vasıl olmaları sayesinde kesilen milyonlarca ağacın 100 senede kazandıracakları 1-2 günde geri geliyordur belki. Ne kadar sevinsek azdır.

Bu üçüncü köprü tartışması da mantıksız zaten. Altıncıyı, yedinciyi konuşuyor olmalıydık. Hatta, daha da ileri görüşlü olanlarımız boğazın üstünü taksim meydanı gibi tamamen betonlayıp sınırsız bir geçiş ortamı yaratmayı dahi önermeliydi.

Hali hazırda ülke nüfusunun 1/4'ünün tek bir şehirde yaşadığı ülkede, strateji nüfusun yarısını bu şehre yığmak olduğunda gayet faydacı bir yaklaşım oluyor. Merak etmeyin, Haydarpaşa limanı yeri de Gar işi hallolduktan sonra lazım olur nasılsa.

In God We Trust 23-02-2014 21:35

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi MeyveliTepe (Mesaj 1252677)
Karbon salınım hesabı böyle mi yapılıyor bilemedim. Riva ile Eyüp arasında seyahat eden milyonlarca vatandaşımızın her araçta en fazla iki kişi olacak şekilde V8 veya V12 motorlarla saatte 180 km hız yaparak gidilecek yere beş dakikada vasıl olmaları sayesinde kesilen milyonlarca ağacın 100 senede kazandıracakları 1-2 günde geri geliyordur belki. Ne kadar sevinsek azdır.

Bu üçüncü köprü tartışması da mantıksız zaten. Altıncıyı, yedinciyi konuşuyor olmalıydık. Hatta, daha da ileri görüşlü olanlarımız boğazın üstünü taksim meydanı gibi tamamen betonlayıp sınırsız bir geçiş ortamı yaratmayı dahi önermeliydi.

Hali hazırda ülke nüfusunun 1/4'ünün tek bir şehirde yaşadığı ülkede, strateji nüfusun yarısını bu şehre yığmak olduğunda gayet faydacı bir yaklaşım oluyor. Merak etmeyin, Haydarpaşa limanı yeri de Gar işi hallolduktan sonra lazım olur nasılsa.

Mantığınız çok ilginç sırf muhalefet olmak için muhalefet olmak istediğinizi belirtmeniz daha kısa ve açıklayıcı olur.Haydarpaşa liman yeri yanlış hatırlamıyorsam stad olacak belki size de lazım olur ayrıca 3. köprü güzergahını kullanacak araçların çoğunluk transit olduğu ve kamyon söförlerinin geçtikleri her şehirden ev almakdıklarını doğal olarak şehre yayılmayacaklarını bilmeniz gerekir ayrıca tır ve kamyonların silindir sayılarını bilmemeniz çok şaşırtıcı sanırım sizin oralarda 2 silindirli az yakan tırlar var?V8 ve V12 motor sadece spor araçlarda yok ayrıca köprsü inşaatında kaç milyon ayaç kesilmiş-kesilecek de milyonlarca oluyor bu rakam?

pria 23-02-2014 21:41

Üçüncü köprü ve Kanal İstanbul, İstanbul'a bir İstanbul daha ekleyecektir..
Doymak bilmeyen bu beton iştahı, kısa zamanda İstanbul'u 20 milyonluk bir şehre dönüştürecek..
Her yer köprü, her yer beton-gökdelen ama kimsenin aklına kuraklığı, boşalmış barajları getirmiyor..
Eğer bu 1-2 ay içinde yeterli yağmurlar düşmezse, yazın İstanbul cehenneme dönecek susuzluktan adeta..Ulaşım sorunu ikinci planda kalacak..
Seçimlerden sonra korkunç su kesintileri yaşayacağız gibime geliyor..

Durmak yok..inşaata, betona, gökdelene, avm'lere, yeni yeni köprü ve kanallara devam..

http://birgun.net/yazi-goster/aykut-...nlari-965.html

Doğa ergeç intikamını alacak bu açgözlülüğün..

MeyveliTepe 23-02-2014 22:13

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi In God We Trust (Mesaj 1252685)
Mantığınız çok ilginç sırf muhalefet olmak için muhalefet olmak istediğinizi belirtmeniz daha kısa ve açıklayıcı olur.Haydarpaşa liman yeri yanlış hatırlamıyorsam stad olacak belki size de lazım olur ayrıca 3. köprü güzergahını kullanacak araçların çoğunluk transit olduğu ve kamyon söförlerinin geçtikleri her şehirden ev almakdıklarını doğal olarak şehre yayılmayacaklarını bilmeniz gerekir ayrıca tır ve kamyonların silindir sayılarını bilmemeniz çok şaşırtıcı sanırım sizin oralarda 2 silindirli az yakan tırlar var?V8 ve V12 motor sadece spor araçlarda yok ayrıca köprsü inşaatında kaç milyon ayaç kesilmiş-kesilecek de milyonlarca oluyor bu rakam?

Mantığım ilginç olabilir, herkes aynı şekilde düşünmez.

"sırf muhalefet olmak için muhalefet olmak istediğinizi belirtmeniz daha kısa ve açıklayıcı olur" Neyi niçin söyleyeceğim bana kalsın isterseniz.

Deveye sormuşlar boynun eğri, demiş ki nerem doğru. İstanbul, hangi şehircilik anlayışının, nasıl bir stratejinin kurbanı olmuş bir şehir?

Bu stratejinin orta yerinde üçüncü köprü konuşmak abesle iştigal. Kuzey ormanları, canlı hayat vs. saçmalıktan başka bir şey değil.

Bu şehir, her santiminden tekrar tekrar rant yaratılıp, her seferinde katlanarak nakde dönüştürülen bir şehir. Daha kanal açılacak, her iki yakasında birer şehir daha olacak, onun üzerinde de 3-5 köprü olacak. Ülkenin tamamı burada yaşasa, rantın tutarı da artsa daha iyi. Marmara çoktan bir foseptik, Karadeniz de foseptik olsa, akıntılar bozulsa, yaşayan tek bir canlı kalmasa ne olur.

Aynı HES adı altında tüm akarsuların boruya alınarak şirket malı haline getirilmesi gibi. Hadi insanın bir hakkı yok, nasılsa herkes İstanbula gelecek, kurdun kuşun, otun ağacın da hakkı yok. Varsa yoksa para.

Haydarpaşa limanının stad olacağını sanmam. O galiba olimpiyat reklam filiminde bir göz boyama unsuruydu. Stad o kadar para etmez. Bir sürü başka şehirde merkezi yerlerdeki stadları kapayıp yerine AVM yapılmaktayken Haydarpaşa gibi yerde stad, cık cık.

In God We Trust 05-03-2014 10:03

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi MeyveliTepe (Mesaj 1252724)
Mantığım ilginç olabilir, herkes aynı şekilde düşünmez.

"sırf muhalefet olmak için muhalefet olmak istediğinizi belirtmeniz daha kısa ve açıklayıcı olur" Neyi niçin söyleyeceğim bana kalsın isterseniz.

Deveye sormuşlar boynun eğri, demiş ki nerem doğru. İstanbul, hangi şehircilik anlayışının, nasıl bir stratejinin kurbanı olmuş bir şehir?

Bu stratejinin orta yerinde üçüncü köprü konuşmak abesle iştigal. Kuzey ormanları, canlı hayat vs. saçmalıktan başka bir şey değil.

Bu şehir, her santiminden tekrar tekrar rant yaratılıp, her seferinde katlanarak nakde dönüştürülen bir şehir. Daha kanal açılacak, her iki yakasında birer şehir daha olacak, onun üzerinde de 3-5 köprü olacak. Ülkenin tamamı burada yaşasa, rantın tutarı da artsa daha iyi. Marmara çoktan bir foseptik, Karadeniz de foseptik olsa, akıntılar bozulsa, yaşayan tek bir canlı kalmasa ne olur.

Aynı HES adı altında tüm akarsuların boruya alınarak şirket malı haline getirilmesi gibi. Hadi insanın bir hakkı yok, nasılsa herkes İstanbula gelecek, kurdun kuşun, otun ağacın da hakkı yok. Varsa yoksa para.

Haydarpaşa limanının stad olacağını sanmam. O galiba olimpiyat reklam filiminde bir göz boyama unsuruydu. Stad o kadar para etmez. Bir sürü başka şehirde merkezi yerlerdeki stadları kapayıp yerine AVM yapılmaktayken Haydarpaşa gibi yerde stad, cık cık.

Ben İstanbulun yerlisiyim dedemin dedesi dedemin babası dedem de babam da ben de İstanbulluyuz hatta annem İstanbul Rumu doğal olarak heybeliada ve balat-fener küçüklüğümden beri gittiğim yerler madem İstanbulu rantlarını bilecek kadar tanıyorsunuz siz halicin halini hatırlıyorsunuzdur?Benim burnumu tıkayarak geçtiğim haliç köprüsünün altındaki denizde dedem yüzermiş madem şehre birşeyler yapılması denizleri kirletiyor peki birşey yapılmadan haliç nasıl kirlendi?Siz heybeliadadan kalıp kalıp insan pisliğinin çıktığını da hatırlamıyorsunuzdur ben çok iyi hatırlıyorum iskeleye yaklaşamadığım kepçeyle pislik çıkardıkları at gübrelerinin üstüne döktükleri günleri madem rant var madem kötüye gidiyor buralar nasıl temizlendi yahu madem rant var neden metro yapılıyor yahu?Şehir merkezinde stad olmasına karşı olmamak zaten iyi çevreciliğin emaresidir şehirin içine stad yapıp insanları rahatsız etmek trafik oluşturmak metroda,vapurda,otobüste hayvanca küfür edip içerde bira,sigara içmek varken neden şehir dışına yapılsın ki stadlar?Hes konusu ise bambaşka hes yapılmasın,termik yapılmasın,nükleer yapılmasın peki elektrik neyden üretilecek?Rüzgar ve güneş enerjisinin Türkiyeye asla yetmeyeceği aşikar az kullanalım yetsin diyorsanız siz hala neden bilgisayar başında bu yazıyı okuyorsunuz?Kullandığınız bilgisayarın tükettiği elektrik %70 ihtimalle katı yakıt %20 ihtimalle hes kaynaklı.


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 23:02.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)

Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025