agaclar.net

agaclar.net (https://www.agaclar.net/forum/)
-   Doğa, Çevre, Ekoloji, Gıda Hukuk ve Politikaları (https://www.agaclar.net/forum/doga-cevre-ekoloji-gida-hukuk-ve-politikalari/)
-   -   Bakanlıkça teşhir edilen firmalar (https://www.agaclar.net/forum/doga-cevre-ekoloji-gida-hukuk-ve-politikalari/27005.htm)

syılmaz 06-06-2012 23:57

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi Sakaki (Mesaj 980605)
Sonra yumuşama yoluna gittiniz ve yorumlarınızı "olabilir, varsayıyorum, belki" gibi terimlerle sonlandırmaya başladınız ama artık iş işten geçmişti.

İyi madem dönelim başa, ilk mesajlarıma tekrar bakalım. Var mı mesajlarımda bir istikrarsızlık okuyan kendisi kanaat getirsin.

Konuya yazdığım ilk mesaj.

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi syılmaz (Mesaj 979944)
Yalnız bir hususu belirtmek gerekiyor, devletin yaptığı ölçme şeklinde oranın ne olduğu belirtilmiyor. Mesela tavuk eti ve dana eti sırasıyla aynı tezgahlarda işleniyorsa, tavuk etinden sonra tezgahın tam temizlenmemesinden kaynaklı binde bir oranda tavuk eti, dana eti bir ürüne karışırsa, raporda kanatlı etine rastlandı deniyor.

Bu sebeple firmalar haklı olarak devlet ne oranda bulduğunu açıklasın diyiyor, haksız da değiller. Pınar'ın başına gelen de böyle bir durum olabilir. Cevap hakkı vermek gerekir.

Tek tırnaklı eti ya da domuz etinin açıklaması yok tabi. :)

Gördüğünüz gibi ilk mesajımda da olabilir demişim, kesin hüküm koymamışım. Haklı ya da haksız dememişim. Tıpkı diğer tüm mesajlarımda olduğu gibi.

Ama siz başta kesin hüküm koymuşum sonra olabilir gibisinden dönüş yaptığımı söylüyorsunuz. İşte ilk mesajım yukarıda. Şimdi sizin bu yaptığınız bana iftirada bulunmak değil mi?

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi syılmaz (Mesaj 980070)
Emin misiniz? Herhangi bir büyük markanın ambalajında içindekiler kısmına bakın, eser miktarda şu şu şu olabilir der. Yani aynı tezgahta üretilmiş başka bir ürünün içeriğinin karışmış olabileceğini yazar.

Ayrıca Pınar haklıdır demiyorum ama kendisine cevap hakkı verilmeden tipik bir linç kampanyası başlatılmasını anlamıyorum.

Önce bir neyin ne olduğu kesinleşsin. Belki de cidden karıştırmışlardır ama elde ki rapor bunu kesin olarak ispatlamaz. Suçlayabilmek için önce kesin olarak ispatlamak lazım.

Konuda ki ikinci mesajımda da olabilirlikten bahsedip, kesin hüküm verilmemesi gerektiğini söylüyorum.

Tartışmanın temelini oluşturan 3. mesajıma bakalım bir de,

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi syılmaz (Mesaj 980079)
Pınar Et'in kendi sitesinde eklediği Tarım Bakanlığı'nın yapmış olduğu 09.04.2012 tarihinde alınan numunenin analiz raporu. Rapor no:2868, parti no: 52228

Haberde geçen kanatlı etine rastlandığı söylenen raporun parti numarası da 52228, yani haberde aynı raporda kanatlı eti varken, aşağıda raporun belgesinde kanatlı eti yoktur demiş.

http://www.pinar.com.tr/images/analiz_raporu.pdf

Evet sayın kendinden çok emin üyeler, Tarım Bakanlığı'nın kendi yaptığı analizin belgesi yukarıda ve kanatlı eti yok diyiyor. Ne diyeceksiniz şimdi?

Cevabınızı merakla bekliyorum.

Bu arada tekrar söyleyeyim, Pınar'ın avukatlığını üstlenecek değilim ama çok sayıda insanın çalıştığı, Türkiye'nin konusunda sayılı şirketlerinden biri olan bir firmaya, elde kesin delil olmadığı halde bu kadar kolay çamur atılabilmesini, bu kadar kolay linç kampanyası yürütülebilmesini, ne vicdanım ne aklım kabul etmiyor.

Son paragrafı tekrar okuyun, hüküm veren bir ifadem var mı yok. Sadece kesin hüküm veren diğer üyelerin bu deliller karşısında ne cevap vereceklerini soruyorum. Evet ifadem gereksiz tahrik edici oldu, bunu kabul edip kırıcı olmadan yazmaya özen gösterdim. Peki bu sefer ne oldu?

Birden yumuşadın, ne oldu gibisinden tahrikler başladı.

Hiçbir şey olmadı arkadaşlar, ilk mesajı yazdığımda ne düşünüyorsam hâlâ aynı düşünüyorum. Devamında ki mesajlarda da tepkimin özünü oluşturan düşüncemi koruduğum gayet net, kuşkuya mahal bırakmayacak kadar açık.

İlk mesajlarımda ki sert ifadeleri özleyip aynı şekilde devam etmek isteyen üyeler var ise bana özelden yazabilirler, isteyenle istediği seviyeden tartışabilirim. :mad:

Ekrem Uslu 07-06-2012 00:13

Alıntı:

...isteyenle istediği seviyeden tartışabilirim.
Son ifadeniz bir skeci hatırlattı.
''_Sizi insanlığa davet ediyorum.''
''_Bende arka mahalledeki boş arsaya'':rolleyes:

Sakaki 07-06-2012 01:01

Harbi sulandı iyice ve skece döndü konu :)

Sağlık bakanlığının raporuna dayanarak yapılan ve bakanlık sayfasında teşhir edildiği söylenen bir haberi aynen aktarmak suretiyle çoluğu çocuğu olanları bilgilendirelim diyoruz, adı Linç kampanyası oluyor,

Eğer bu doğru haberse, standartlara, TSE'ye, ISO'ya, WHO'ya aykırı bir husus, kabul edilemez diyoruz, adı "eser madde" olabilir ve kabul edilebilir oluyor,

Yanlışsınız, bence böyle böyle diyorum, tartışıyorum... adı konuyu kişiselleştirmek oluyor,

Bu kadar iddialı ve hararetli olmayın ve içinde olmadığınız ve aslını bilemeyeceğiniz bir mevzu hakkında bu kadar savunmaya varan derecede ve üyeleri rencide edici şekilde konuşmayın diyoruz, bu seferde istediğiniz seviyeye inerim tartışırım deniyor...

Hey Allahım yaw, harbi skece döndü. Seviyeymiş...!
Hangi seviyelere inebileceğiniz beni hiç mi hiç ilgilendirmiyor, ben kendi seviyemi bilirim ve korurum.
Seviyemi korumak için de size bundan sonra sadece "Beğen" seçeneğiyle cevap vereceğim, siz buyrun devam edin dilediğiniz gibi.

İyi geceler.

merlict 07-06-2012 02:25

Başından beri konuyu takip ediyorum, tam yazayım diyorum konu başka yerlere gidiyor.Şuan sayın Sakaki'nin başlattığı bu konuyu sayın syılmaz'ın bu kadar savunucu davranması sebebiyle tüm forum neredeyse pınar düşmanı kesildi. Duymayan bile duydu.(hatta buna sağır sultan bile derler)Sayın syılmaz bu kadar savunmaya geçmese pınar günü kurtarmıştı aslında.Geçmiş yıllarda popstar diye bi yarışma vardı.Jüri üyeleri hangi yarışmacı için tartışmaya girseler o yarışmacı o akşam tavan yapardı, ama her jurinin çok iyiydi dediği ise son sıralarda kalır bazen elenirdi.Neden bu örneği verdim, bu kadar tartışma yapılınca bizim ülkede "bişeymi var, bak şimdi merak ettim, alla alla koca firmaya baksen,.." söylemlerine dönüşüyor.Bi şekilde aklının köşesinde kalıyor.Aksine üstüne basan olmasaydı, bu sabah herşey unutulurdu.

Ben uzun yıllardır gıda firmalarında çalıştım ve halen çalışıyorum.Şuan uluslararası bir gıda firmasında çalışmaktayım.Geçmiş yıllarda pınarda çalıştım, firma hakkında sizden/lerden fazlaca bilgi sahibiyim.Tecrübelerime ve yaşadıklarıma istinaden konunun başından beri bazı arkadaşların söylediklerine karşılık sayın syılmazın sunduğu tezlerin hiçbirine katılmıyorum.Bazı konuları malumunuz gereği açıklayamam ama madalyonun arka yüzü hiçte güzel değil, onu bilin.

- Hiçbir İSO ve HACCP belgesine sahip gıda firmasında aynı tezgahta dana ve hindi eti kesilmez.

- Kesim yapılan ekipmanların tümü kendine has alanda kullanılır, binaları ve üretim alanları farklıdır.İyi yıkanmamış, bulaşığı kalmış, bunlara kimseye inandıramazlar.Ekipmanlarda yıkama işlemi bittikten sonra yapılan durulama suyunun atık deterjan kontrolü onayı labaratuvar tarafından verilmediği sürece başka üretime geçilemez.Burda kalıntı et parçasından bahsediliyor ???

- Eğer karışım üretimi için ruhsat alınmışsa %70 dana eti %30 tavuk eti gibi o üretimin yapılacağı alan diğerlerinden ayrı olmalıdır.Bu alanda %100 dana eti üretimi yapılamaz.Öbür tarafta yer kalmadı, burada üretiverdik olmaz.

- Her büyük firma sağlık bakanlığının isteği doğrultusunda her ürettiği üründen parti başına numune ayırıp, son kullanma tarihine kadar arşivler.Yani bugün ürettiğin 10 ton %100 dana eti sosisten açılmamış bir paket/koli stoklarsın. İleride bişey olursa numunen olsun.Son kullanma tarihi geçtiği günlerde bunları imha edersin.

- Eğerki sen kendi labaratuvarında yaptığın testlerden emin değilsen veya ekipmanların tüm testleri yapmana imkan tanımıyorsa dış tarafsız labaratuvarlarda testler yaptırabilirsin.Bunda son ürettiğin ürünü gönderirsin, hiçbir firma son kullanma tarihi gelmesine yakın bi ürünü teste göndermez, çünkü bu ürünler son kullanma tarihine gelene kadar zaten piyasada tüketilmiş olurlar, bunun için boşuna para vermezler.Pınar böyle düşünmemiş sanırım, vermedikleri ücretleri nerede harcadıkları belli oldu, kalite için herşey mübahtır.

- Her numuneden kendi iç bünyendeki labaratuvarda inceleme yaparsın, sonuçlarını arşivlersin.Eğer ürün sorunluysa tüm partiyi imha edersin veya son dönemlerdeki gibi üretimin başındaki sorumlu formeni veya yöneticiyi işten atarsın, ürünü bi şekilde piyasaya sürersin.Nasılsa koskoca holdingin ürününü inceleyecek bi bakanlık olmaz.Herkeste güvenle tüketiyor.

- O kadar kolay mıdır ki bi bakanlık böyle büyük bir holdingin, böyle kalite emaresi olmuş bi markanın ürünü içinde etiketinde gösterdiğinden farklı olarak bulduğu şeyi halka ibra ederken hiç düşünmeden hareket etmiştir.Kaç defa üzerinden geçmişlerdir acaba, bu testler doğrumu, böyle bi firma bunu yapabilir mi diye.Bence çokça kez.Bakanlık ilk testlerde sorunla karşılaşınca hemen deklare etmez, firmaya dönüp "... bi sorun var ürününüzde, aynı partiden numune gönderin, incelemeyi tekrarlayalım" der.Piyasadan aldıkları ürünle sizin aynı partiden ürününüzü karşılaştırırlar.Bu esnada foyası ortaya çıktığı için gidecek numune arşivlenmiş üründen değilde genelde özenle hazırlanmış, üzerine eski tarih attırılarak paketlenmiş ürün olur.(daha anlatacak çok şey varda burada bunları konuşmak, suçluları özür diletmek yerine beni suçlu duruma sokarlar)Sonuç tabiiki olumludur.Tezatta kalan bakanlık 3. numune ister, bu numunede özenle hazırlanır ve gönderilir.Sonuç pozitif olunca bakanlık sorunsuz raporu düzenler, gönderir.Bakanlık tek testle "aha yakaladım, şimdi gösteririm ben sana dünyanın kaç bucak olduğunu..." tarzıyla hareket etmez.Eğer bu kadar deşifre ortamına geldiyse bakanlığın elinde sağlam test sonuçları olmadan konuşmaz.

- Hoş ben bu ülkede öyle güçler gördümki bakanlık 2 gün sonra açıklama yapar "biz raporları karıştırmışız, pınar temizmiş" derse şaşırmam.

- Yukarılarda okudum sanırım Mehmet beydi, mesai ücretleri ile ilgili bi not düşmüş, haklı.Yaşar firmasında çalışan arkadaşlarım bunu hergün dile getirirler ve geçmişte bende yaşadım, fazla çalışma mesai ücretlerini vermezler.Mesai yapılmasın derler ama yaptırdıklarında ücretini ödemezler.

- Bu arada belirtmek isterim ki borsayla yakından ilgilenirim, hisseler alır satarım, temettü dağıtmakta saygın görünen firmanın holding çatısı altındaki diğer imkb hisselerindeki yaptıklarını incelemenizi isterim, örneğin dyoby, pınsu gibi.

- syılmaz sizin kağıtlar arasında pınar veya yan kuruluşlarının kağıtlarımı var bu kadar savunuyorsunuz bu densizleri ? yoksa rakip firmalardan birinin kağıdı varda sırf tartışma yaratmak için, konuyu gündemde tutmak içinmi bu kadar uzattınız veya inat ediyorsunuz ?

- Malesef gıda konusunda içinde yıllarca yaşamama rağmen halen terettütler yaşamaktayım.İyi marka iyi paradır, iyi marka kalitedir, kalite yenir ı-ıh artık yenmez.En iyi olanı artık yok.Hayvanı kendim kesip yerim deseniz bile hayvanın yaşama şartlarını inceleyin mutlaka yemlerinde bi katkı - hormon vardır, GDO'lu yem yemiştir.

- Gıda işinde çalışsanız inanın hazır olarak hiçbirşeyi çocuklarınıza almak istemezsiniz.O sebeple yazacağım o kadar çok şey var ama bir o kadarda engelleyen sebepler.Tek önerim gıda konusunda hassas ve titiz olun.

Not : Amacım kimseyi kırmak değil doğruların bilinmesi.Ama benim gördüğüm, yaşadığım doğru diye yazdıklarımı çürütecek özel hazırlanmış belgeler, mutlaka yarın piyasaya çıkacaktır.

syılmaz 07-06-2012 08:06

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi merlict (Mesaj 980683)

- syılmaz sizin kağıtlar arasında pınar veya yan kuruluşlarının kağıtlarımı var bu kadar savunuyorsunuz bu densizleri ? yoksa rakip firmalardan birinin kağıdı varda sırf tartışma yaratmak için, konuyu gündemde tutmak içinmi bu kadar uzattınız veya inat ediyorsunuz ?

Şimdiye kadar Yaşar Holding'e ait hiç bir şirketin hissesini almadım. Gıda sektöründen de hiçbir şirketin hissesini almadım.

Pınar'ı savunmuyorum. İster haklı olsun, ister haksız olsun hiç beni ilgilendirmiyor, zaten sucuk sosis salam gibi ürünleri tüketmem. Hazır gıda ürünlerinden de elimden geldiğince uzak dururum. Neden tepki gösterdiğimi bu kadar yazmama rağmen hâlâ anlatamadıysam, bundan sonra da anlatamayacağım için tekrar tekrar yazmama gerek yok.

fludek 07-06-2012 08:32

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi syılmaz (Mesaj 979944)
Yalnız bir hususu belirtmek gerekiyor, devletin yaptığı ölçme şeklinde oranın ne olduğu belirtilmiyor. Mesela tavuk eti ve dana eti sırasıyla aynı tezgahlarda işleniyorsa, tavuk etinden sonra tezgahın tam temizlenmemesinden kaynaklı binde bir oranda tavuk eti, dana eti bir ürüne karışırsa, raporda kanatlı etine rastlandı deniyor.

Bu sebeple firmalar haklı olarak devlet ne oranda bulduğunu açıklasın diyiyor, haksız da değiller. Pınar'ın başına gelen de böyle bir durum olabilir. Cevap hakkı vermek gerekir.

Tek tırnaklı eti ya da domuz etinin açıklaması yok tabi. :)

Sizde Pınar gibi milyon dolarlık tesisler etten sonra tavuk eti işleyecekse tezgahı temizlemeden hijyene uymadan kirli kirli başka bir ürünü işliyorsa bu daha da vahim bir durum değil mi ? O zaman günlerce tezgahlar öyle pis pis işlem yapılıyor bu da ayrı fenalık olur .

memet 07-06-2012 09:29

Az önce haberlerde dinledim. Firma bakanlık raporunun doğru olduğunu, eski üretimlerden kalıntı geçtiğini bundan sonra gerekli özeni göstereceklerini söylemiş.

rodoslu 07-06-2012 09:57

Sayın syılmaz size katılıyorum.
Çıkar için, 5 kuruş daha fazla kazanmak için nelerin feda edildiği ortada ona diyeceğim yok. Fakat açıkçası ben Bakanlıklar'dan yapılan açıklamalara da çok güvenmiyorum. Her türlü zararlı maddenin haddini aşan biçimde kullanılmasına rağmen gıda kodeksini değiştirmeyen, yoğurdun, sütün, sucuğun, yumurtanın,çikolatanın, salçanın, konservenin, domatesin vs. aklınıza gelecek her türlü besinin yetiştirilmesi veya üretilmesi aşamasında üreticilere katı kurlallar koymayan ve denetim mekanizmasını hiç çalıştırmayan Bakanlıklara hiç güvenim yok.

Çok güvenilir ve doğru işler mi yapıyorlar? Daha nice firmalar var, bir iki taneyi açıklamakla iş bitmez. Önce üretim aşaması için tedbirler almalılar.

İsmi açıklanan firmalardan Apikoğlu ve Pınar'ın (Sayın nevsune'nin aktardığı) açıklamaları şahsen beni tatmin etti. (Bu arada ben 15 yıldır salam,sucuk,sosis yemedim, mutfağımı da sokmadım). Zaten üzerinde eser miktarda olabilir diye yazıyor, dna kalıntısını bile var anlamına geliyormuş. Bu linç kampanyasını da hoş bulmuyorum. Anlayıp dinlemeden...

Dediğim gibi, hiç bir Bakanlığa güvenmiyorum. Kaldı ki Bakanlık madem açıklama yapmak istiyor, ürünlerin içinde bulduğu kanatlı et miktarını da yayınlasın, ne kadar yani? Dna kalıntısı mı yoksa %50simi kanatlı et içeriyor. Açıklama bilimsel olacaksa bu ayrıntılara ihtiyaç var.

Son olarak siyasetin de bu işlerin bir parçası olduğunu Türkiye'de hiç akıldan çıkarmak gerektiğini düşünüyorum. Menfaat ve çıkar çatışmaları olduğunda çoğu kurum ve kuruluş bir kalemde harcanır. Çok örneklerini gördük, görüyoruz.

"İleri demokrasiyi" iliklerimize kadar yaşadığımız şu günlerde hangi kamu kurumunun, neyi, ne amaçla yaptığı tam bir bilinmezliktir. Ülkede güven kalmamıştır. Muhalif sesleri kamu ya da özel olsun her türlü dümen çevirip susturmak bir alışkanlık olmuştur.

Tabi ki bunlar kişisel görüşlerim..

İyi günler dilerim.

syılmaz 07-06-2012 10:10

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi fludek (Mesaj 980737)
Sizde Pınar gibi milyon dolarlık tesisler etten sonra tavuk eti işleyecekse tezgahı temizlemeden hijyene uymadan kirli kirli başka bir ürünü işliyorsa bu daha da vahim bir durum değil mi ? O zaman günlerce tezgahlar öyle pis pis işlem yapılıyor bu da ayrı fenalık olur .

Bunu savunmuyorum, hijyen konusunda hatası varsa cezası neyse verilsin. Ama hatanın ne olduğu doğru belirtilsin. %100 dana eti diye satılan ürün tavuk etiyle karışık diye lanse etmek ayrı, tezgahlar tam temizlenmedi diye eser miktarda tavuk eti karışmış demek ayrı. Biri sahtekarlıktır, diğeri hijyen kurallarını ihmal etmektir. İkisinin ayrımını yapmadan suçlamak doğru değil.

Adalet herkese lazım, mahkeme kazara birini öldürene ayrı ceza verir, ağır tahrik altında birini öldürene ayrı ceza verir, sebepsiz yere cinayet işleyene ayrı ceza verir. Sonuçta üçü de cinayettir ama üçünü aynı kefeye koymak adalet değildir.

syılmaz 07-06-2012 10:21

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi rodoslu (Mesaj 980775)
Son olarak siyasetin de bu işlerin bir parçası olduğunu Türkiye'de hiç akıldan çıkarmak gerektiğini düşünüyorum. Menfaat ve çıkar çatışmaları olduğunda çoğu kurum ve kuruluş bir kalemde harcanır. Çok örneklerini gördük, görüyoruz.

Sonuna kadar doğru bir yorum, bunu daha önce yazmayı düşündüm ama konuyu nerden nereye getirdin diyenler çıkar diye yazmaktan vazgeçmiştim, iyi ki yazdınız.

10 sene öncenin en büyük holdinglerinden biri bazı gıda markalarına benim kanalına reklam vermezsen, ürünlerinde domuz eti bulduk diye yayın yaparız şeklinde şantaj yapmıştı.

10 sene öncenin İMKB 100'de hatta İMKB 30'da yer alan sözde Türkiye'nin gözbebeği şirketlerinin ne dolandırıcılıklar yaptığı, nasıl battıkları, beraberinde onbinlerce küçük yatırımcıyı nasıl mağdur ettiği ortadadır.

Birçok hükümetin kendi adamlarını nasıl kayırıp sıfırdan zirveye çıkardıkları, zirvedekileri de nasıl yerle yeksan edip ortadan kaldırdığı da ortadadır.

Memlekette siyasetçisinden, işadamına, bürokratından, alt kadamede ki devlet memuruna kadar üçkağıtçılık, hırsızlık, yolsuzluk o kadar bünyeye işlemiş ki.

Açıklama kimden gelirse gelsin, kim neyle suçlanırsa suçlansın önce bir acaba derim. Bu işin arkasında ki asıl amaç ne diye bir düşünürüm. Çoğu insan malesef hiç düşünmeden, acaba bu açıklamalar samimi mi? Ne kadar bilimsel? Asıl amaç ne? Hiç düşünmeden peşin hüküm vermeyi sever.

Pınar hilekar ya da değil, konu benim için hiçbir zaman bu olmadı, nasıl her denileni sorgulamadan bu kadar kolay peşin kabul ediyorsunuz dedim. Çoğu üye toplum sağlığıyla oynayan bir şirketi neden savunuyorsun diye sorgulamaya başladı. Benim yazdıklarımdan bunu anlayan üyelere anlatabileceğim hiçbir şey yok.

syılmaz 07-06-2012 10:35

Aşağıda ki hikayeyi, medyaya düşen bir açıklama ile hiç sorgulama ihtiyacı hissetmeden peşin hüküm veren tüm üyelere hediye ediyorum.

Bursa ' da vakti zamanında bir müslüman çeşme yaptırmış eski adı yahudilik yol ağzı, bugün ki adı Arap Şükrü muhitinde, ve başına bir kitabe eklemiş, "her kula helâl, müslümana haram"... Tabii başkent, Osmanlı karışmış, bu nasıl fitnedir diye...

Efendime söyleyeyim, gitmişler kadıya şikayete, yaka paça yakalanmış adam huzura getirilmiş, bu nasıl fitnedir, dini islam ahalisi müslüman olan koca devlette, sen kalk hayrattır, sebildir diye çeşme yap, ama suyunu müslümana yasakla... Olcak işmidir, nedir sebebi, aklınımı yitirdin? diye çıkışmışlar adama...

Adam müsade buyrun sebebi vardır, lakin ispat ister, delil şarttır der... Kadı kızar, ne delili, ne ispatı, sen fitne çıkardın müslüman ahalinin huzurunu kaçırdın katlin vaciptir der. Ama bir yandanda merak eder, nedir gerekçen diye sorra, adam bir tek sultana derim diye cevap verince, karışır yine ortalık. Söz sultan a gider, adam saraya yaka paça götürülür...

Padişah sinirlenir ama diğer yandan da meraklanır. "de bakalım ne diyeceksen, bu nasıl iştir ki, hem çeşmeyi yaparsın hemde her kula helâl bir tek müslümana haram yazarsın..."

- Adam başı önünde delilim vardır, lâkin ispat ister

- Ya dediğin gibi sağlam değilse delilin

- O zaman hükme kıldan incedir boynum sultanım

- Eeee

- Sultanım her hangi bir havradan (sinagog) bir rastgele haham ı izahsız yaka paça tutuklayın, bir hafta bakın neler olacak,

Dediği yapılmış adamın, tüm azınlıklar bir olmuş, başlarında museviler, "ne oluyor, bu ne zulüm, bizim din adamımıza biz kefiliz, ne gerekirse söyleyin yapalım, o masumdur, gerekirse kefalet ödeyelim..." efendim çevre ülkelerden bile elçiler gelmiş, elçiler mektup üstüne mektup getirmiş,

Bir hafta dolunca sultanım artık bırakmak zamanıdır demiş adam, haham bırakılmış, azınlıklar mutlu, bu sefer sultana teşekkürler, hediyeler, az zaman geçmiş ki adam aynı işi herhangi bir kiliseden bir papaz için yaptırınız sultanım diyor.

Aynı işlemle, aynı usulle bir papaz derbest edilmiş, yaka paça alınmmış pazar ayininden, aynı itepkiler artarak devam etmiş. Haftası dolunca da serbest bırakılmış. Mutluk ve sevinç gösterileri daha bir fazlalaşmış, teşekkürler, şükranlar... Levantenler din adamlarına kavuşmanın mutluluğu ile daha bir sarılmışlar birbirlerine.

Efendim sultan "bittimi" demiş adama

- "sultanım son bir iş kaldı, sonra hüküm zamanıdır izninizle" demiş

- Şimde nedir isteğin

- Efendim başkentimiz Bursa'nın en sevilen, en sözü dinlenilen, itimad edilen alimini alınız mimberinden,

dedikleri gibi olmuş, ulucamiinin imamını, cuma hutbesinin ortasında almışlar... Yaka paça götürmüşler...

Ve ne olmuş bilin bakalım ?


Bir Allah'ın kulu tek bir olumlu kelâm etmemiş, ne oluyor, siz ne yapıyorsunuz hiç olmasa vaazı bitene akdar bekleyeydiniz, dememiş. Peşinden giden olmamış, arayan soran olmamış...

Geçmiş bir hafta, nerde imam diye gelen giden olmamış... Aptal ve cahil bir imam atanmış yerine, ne konuştuğunu kulağının duymadığı yobaz cinsinden, halk halinden memnun, başlamış bir dedikodu, o geçen hafta derbest edilen koca âlim için;

-bizde onu adam, hoca bellemiştik,

- kimbilir ne haltlar ettide tutuklandı

- vah vah acırım arkasında kıldığım namazlar

- sorma sorma...

Padişah, kadı ve adam izlemişler olanı biteni, padişah;

- eee ne oalcak şimdi adam

- bırakma zamanıdır, bide özür dileyip helallik almak lazımdır hocadan

- "haklısın" demiş padişah, denilenin yapılması için emir buyurmuş ve adama dönmüş, adam başı önünde;

- ey büyük sultanım, siz irade buyurunuz lütfen, böylesi müslümanlara SU HELÂL edilir mi?

Sultan acı acı tebessüm etmiş;

- "Hava bile haram, hava bile..." demiş..

MeyveliTepe 07-06-2012 10:46

Pınar'ın itiraf açıklamasını henüz duymadım. Bakanlık bir açıklama yayınlamış.

Alıntı:

Bakanlığımız tarafından 5 Haziran 2012 tarihinde gıda maddelerinde taklit ve tağşiş yaptığı laboratuvar sonucuyla kesinleşmiş firmaların isimlerinin kamuoyu ile paylaşılmasını takiben, listede ismi yer alan firmalardan Pınar Et, "şirketlerinin tağşiş yaptığı izlenimi oluşturulmaya çalışıldığını" iddia ederek, sonuçların "yanlış ve haksız" olduğunu öne sürmüştür. Konuyla ilgili olarak kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi amacıyla aşağıdaki açıklamanın yapılması uygun görülmüştür:

1- Ürünlerinde taklit ve tağşiş yaptıkları" gerekçesiyle Bakanlığımız tarafından, kamuoyuyla paylaşılan firma isimleri, kesin laboratuar sonuçlarına ulaşıldıktan sonra ilan edilmektedir. Hiçbir firma hakkında kesin bulgulara ulaşılmadan işlem yapılmamaktadır.

2 Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, hiçbir firmanın böylesine bir konuyla anılmasını arzu etmemekte olup firmaların da kendi marka değerlerini koruma konusunda gerekli özeni göstermelerinin, Türk halkının yaşam kalitesine daha büyük katkı sağlayacağını düşünmektedir.

3-Söz konusu açıklamada Bakanlığımıza bağlı İzmir-Bornova Veteriner Kontrol Enstitüsü'ne ait rapora yer verilerek, üründe sorun olmadığı algısı oluşturulmaya çalışılmıştır. Öncelikle şunun bilinmesinde fayda vardır: Bornova Veteriner Kontrol Enstitüsü tarafından verilen rapor, sadece firmanın getirdiği ürünün içeriği hakkında bilgi verip piyasada satılan ürünleri temsil etmemektedir. Resmi olarak hiçbir geçerliliği bulunmayan söz konusu rapor, Bakanlığımız tarafından muayene ve kontrol amaçlı olarak alınan numunelerin analiz sonucu ile karşılaştırılamaz. Resmi ve geçerli rapor, Bakanlığımız tarafından usulüne uygun olarak elde edilen numune üzerinde yapılan analiz sonucu hazırlanan rapordur.

Ayrıca, Pınar Et firmasının, Bornova Veteriner Kontrol Enstitüsü'nden aldığı rapor, Bakanlığımızın söz konusu firmaya "% 100 dana Eti olduğunu beyan ettiği üründe kanatlı etine rastlandığı" bilgisinin ulaşmasından sonra özel istek üzerine alınmıştır.

Öte yandan, 5996 sayılı kanunun 31. maddesinin birinci fıkrası uyarınca resmi kontrollerin Bakanlığımız tarafından uygun sıklıkta, tarafsız, şeffaf ve mesleki gizlilik ilkelerine uygun olarak, risk esasına göre önceden haber verilmeksizin gerçekleştirileceği, kontrollerin resmi kontrol görevlileri tarafından yapılacağı, görevlinin kanun kapsamındaki her yere kontrol amacıyla girebileceği ve numune alabileceğini hükme bağlamıştır.

Sonuç olarak, Pınar Et firmasının söz konusu numunesi ile ilgili teknik bir yanlışlık bulunmamakta olup, Bakanlığımızın toplum sağlığı ve tüketici menfaatlerini korumaya dönük çalışmaları bundan sonra da aynı kararlılıkla devam edecektir.
Sn.rodoslu,

Ülkemizde "Gıda Güvenliğinin" yine resmi kurumların üstlerine düşenleri tam yapmaması, gıda şirketlerinin toplumun beslenmesini sistem gereği ve küresel ticaret kuralları gereği kâr mekanizmasının içinde görmesi, toplumun duyarsızlığı vb. sebeplere olması gerekenden fazlasıyla uzak olduğu konusunda size katılırım.

Yıllardır hiç yapılmamış bir kaç küçük denetim sonucunda ortaya çıkan, ve inanıyorum ki açıklama noktasına gelinceye kadar da resmi kurumların epey zorlandığı bu durumu ne yazık ki başka bir açıdan görüyorum.

Resmi kurumlar, gıda şirketleri, ithalatçılar, basın, borsa, ekonomi vs. hepsi aynı bütünün parçaları ve biribirlerini beslerler.

Adına toplum dediğimiz insan sürüleri için ise ne yesinler, nasıl yesinler, kaça beslenecekler, ne kadar zehir yerlerse hemen ölmezler, vs.vs. kendileri dışında sistemi oluşturan güçlerce karar verilirler.

Kuralları da kendi kendilerine koyarlar. Sonra bazıları kendi kurallarına da uymaz. Resmi kurumlardan beklenen ise, hiç olmazsa, toplum adına konmuş kurallara asgari de olsa belirli seviyede bir uyumun sağlanmasıdır.

Bu uyum her ne kadar "toplum sağlığı ve tüketici menfaati" gibi tumturaklı ifadelerle dile getiriliyorsa da esasında sistemin sürdürülebilirliği ve toplumun kendisi dışındaki sistem dengelerin muhafazası için gereklidir.

Bu olay da bence böyle bir uyumsuzluk.

Kaç kişi gerçekten ilgi duyar ve anlamını verir bilmiyorum. Ortada artık hayli komik bir durum var.

Farklı bilgiler bir araya getirildiğinde kabaca Nisan başında olayın patlak verdiği anlaşılıyor.

Bakanlığın hasbelkader teşhire gitmek zorunda olduğu anlaşılınca şirket alelacele bir numune hazırlayıp (son kullanma tarihine 16 gün kalmış bir parti için) gidip temiz raporu alıyor. Topluma karşı bu raporu kullanıp zevahiri kurtaracaklar (zevahir kurtulmayacak ama toplumda tereddüt yaratacaklar).

Cesur bir strateji. Yine verilere bakıldığında Nisan başından itibaren şirket içinde çok ciddi faaliyetler olduğunu anlıyoruz (gıda güvenliği için değil, zevahir için).

Borsa, kağıt işlerini sevmem. Fakat Nisan başından itibaren hareketlere bakıldığında azar azar geri gitmiş. Hacimlere de bakmak lazım. Ortada enformasyon olduğuna göre, bir üyemizin tanımına göre büyük balıklar el boşaltmış da olabilir :) (şirket durumu o zaman bildiğine göre niye özel durum açıklaması yapmamış ayrı bir soru işareti).

Bir üyemiz, piyasanın gerçeği yansıtacağı gibi bir şeyler söylemiş, basını dışarda tutmuştu. Bence bir yanılgı. Basın da sistemin içindedir ve fonksiyonları çok önemlidir. Piyasayı beraber yaparlar. Basın bu durumu bakanlık açıklamasına kadar bilmiyor muydu? Pekala biliyordu ama haber vermedi. Haber verseydi piyasa bozulacaktı. Bilemiyorum, Nisan başından itibaren Temmuz sonuna kadarki reklam harcamalarına da bir bakmalı, ne gösteriyor.

Peki, sıradan, sürüden insan ne yapmalı? Bence ne yaparsa yapsın ama özel olarak bu şirketin yaptığı "gizleme", "üzerini örtme" girişimini unutmamalıdır.

Sakaki 07-06-2012 10:47

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi memet (Mesaj 980757)
Az önce haberlerde dinledim. Firma bakanlık raporunun doğru olduğunu, eski üretimlerden kalıntı geçtiğini bundan sonra gerekli özeni göstereceklerini söylemiş.

Tartışma bitti sanırım?

rodoslu 07-06-2012 10:51

Alıntı:

Pınar hilekar ya da değil, konu benim için hiçbir zaman bu olmadı, nasıl her denileni sorgulamadan bu kadar kolay peşin kabul ediyorsunuz dedim. Çoğu üye toplum sağlığıyla oynayan bir şirketi neden savunuyorsun diye sorgulamaya başladı. Benim yazdıklarımdan bunu anlayan üyelere anlatabileceğim hiçbir şey yok.

Evet benim de derdim Pınar'ın hilekar olup olmadığı değil...

Size katılıyorum. Ben de düşündüm yazarken nereden nereye getirdin her işe siyaset katıyorsunuz diyen olur mu diye ama benim derdim siyasette değil! Ben de sadece farkındalık düzeyimizin biraz daha hassas ve konulara çok yönlü bakmamızın ne kadar gerekli olduğunun altını çizmek için yazdım.

Çünkü biz bunları daha önce de gördük, gördüklerimizi unutmayalım ve her yeni bilgiyi üst üste koyup ona göre sentezlemek gerektiğini düşünüyorum.Toplum sağlığıyla oyunayan kim, kimler daha derin düşünmek gerekir. Bir iki isimifşa etmekle toplum sağlığı düzeltilemez. Zaten amaç ifşa etmek değil bunu yaptırmamak olmalı.

Yoksa Pınar da siyasette beni hiç ilgilendirmiyor.

MeyveliTepe 07-06-2012 11:02

Alıntı:

Aşağıda ki hikayeyi, medyaya düşen bir açıklama ile hiç sorgulama ihtiyacı hissetmeden peşin hüküm veren tüm üyelere hediye ediyorum.
Sn.syılmaz,

Kendi adıma hediyeniz için teşekkür ediyorum. "Peşin hüküm" derken sanırım buradaki bir çok kişinin bakanlık açıklamasıyla duyurulan ve Pınar Et'in belirli bir parti numarasındaki gıda ürününde olmaması gereken bir maddeye rastlanması hakkındaki bilgiye inanmış olmasını kastediyor ve bunun bir hata olduğunu aslında inanmaması gerektiğini düşünüyorsunuz.

Yine kendi adıma size şunu söylemeliyim. Bu da benim bir "peşin" hükmüm müdür bilemiyorum. Sosisin içinde her ne vardıysa hiç ilgilenmiyorum ama bu şirketin, böyle bir durumu öğrendikten sonra, 27 Nisanda son kullanma tarihi dolan parti numaralı bir ürüne ait kendi kazırladıkları numuneyi 9 Nisanda tahlile gönderip rapor almaları ve bunu bakanlıkla aynı günde açıklamalarına ait sizin "peşin olmayan" hükmünüzü duymak isterdim.

Bana göre burada en somut delil, Pınar'ın halen kendi eliyle internet sitesinde yayınlamakta olduğu rapordur.

Sakaki 07-06-2012 11:15

Her çark ezeli değildir ama ebedi olabilir, bunu engelleyecek olan bizleriz.

Bu çarkların nasıl ki başlangıç noktası varsa artık yeni çarklar da üretilebilir. Bugün uzun uzadıya çark ve sistemlerini dile getirdiğimiz devasa şirketler hatta daha büyük global şirketlerin bu çarkları Avrupai tanımla "Gelişmekte olan ülkelerde" gerçekçi tanımla "Geri kalmış ülkelerde" dönebiliyor sadece, gelişmiş ülkelerde bu çarkları döndüremiyorlar artık.


Gelişmiş miyiz daha gelişmemiş miyiz? Bu çarklara bakarsınız, sistemlere bakarsınız, sağlığa sanata bakarsınız... kısaca halkın refahına, işleyişlerin ve kontrollerin şeffaflığına dolayısıyla eğitilmişlik seviyesine bakarsınız.


Başından beri bir hükümetin sağlık bakanlığının böyle dev bir şirket hakkında böyle bir teşhiri ve beyanını yetersiz, uygunsuz veya temelsiz nedenlerle yapamayacağını düşünmek lazımdı zaten. Kaldı ki söz konusu şirket gördüğünüz üzere düzmece bir numuneyle işi kurtarmaya çalışmış ama bu defa olmamış. Demekki çarklar yavaş yavaş değişiyor. Artık toplum olarak bizler de ya buna destek veririz ya da amannn bana ne der geçeriz.

Buradaki en vahim ve içler acısı durum ise %100 dana etinden denilen sosiste milyonda veya binde bir tavuk eti çıkması değil, ilgili şirketin bunu örtbas etmeye çalışmasıdır. Bu, daha büyük ve ağır bir suç bence.

Şimdi merak ettiğim şey ise % kaç oranda tavuk karışmış bunun açıklaması! Eminim bu konuda ilginç bir hal olacaktır :)

syılmaz 07-06-2012 11:19

Sn. MeyveliTepe, olayı hâlâ Pınar'ın özelinden soruyorsunuz ama ben ısrarla ve ısrarla Pınar ister dürüst olsun ister hilekar olsun konu bu değil benim için diyiyorum.

Aynı Tarım Bakanlığı, Greenpeace konusunda greenpeace bize iftira atıyor derken greenpeace'i savunuyordunuz. Şimdi ne oldu da birden Tarım Bakanlığı hata yapmaz, yanlış söylemez bir kurum oldu sizin için?

Ayrıca samimiyetle söylüyorum hikayeyi hediye ettiklerimin arasında siz yoktunuz. Sizin konuyu araştırdığınız, analiz raporlarını incelediğiniz hatta şirketin borsaya gönderdiği açıklamaları bile takip ettiğiniz ortada.

Ben bir haberle, haberin ne olduğunu ne kastettiğini bile anlamadan peşin yorum yapanlara hediye ettim hikayeyi.

rodoslu 07-06-2012 11:26

GDO Yasasını da çıkaran Tarım Bakanlığı. Hata yapmaz, halk sağlığını düşünür diyebilir miyiz? Tabi ki hayır.

Kamu ya da özel her kurum ve kuruluş için acaba demek gerekir. Ben Sayın Meyvelitepe ve Sayın syılmaz'ın tezat değil bilakis ortak düşündüklerini görüyorum. Her iki mesajda da konu farklı boyutları ile ele alınmış. Çünkü ikisi de detaycı ve analizci yaklaştılar konuya. Ne Pınar'ı ne de Tarım Bakanlığını koruyan yok bence bu tartışmada.

Odeh 07-06-2012 11:29

Yalnız gıda değil, kontrolsüz binlerce çeşit tüketim ürününün merdiven altı üretilmesinin sıradan olduğu, akıl almaz kimyasal maddelerin kullanılarak üretilen işlenmiş gıdaların(?) çarşıda pazarda satılmasının sıradan olduğu, ... (listeyi uzatabilirim) bir ülkede bu işten sorumlu olan bakanlığın birden imana gelip sansasyonel ve bilimsel detaylarını açıklamadığı bulgularla yarattığı bu ortam hiç de rahmani bir amaca hizmet eder gibi görünmüyor gözüme...

Bu konu, aynı Greenpeace meselesinde yayınlanan raporlar gibi bir tablodur. Bence zerre farkı yoktur.

(Pınar Et cezasını öder, iki reklâm kuşağı ile zihinlere cilâ çekerek yoluna devam eder.)

syılmaz 07-06-2012 11:33

Ayrıca ısrarla Pınar hakkında ne düşündüğüm sorulduğuna göre ne düşündüğümü de açıklayayım.

Bu konuda ki ilk mesajıma bir daha bakalım.

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi syılmaz (Mesaj 979944)
Yalnız bir hususu belirtmek gerekiyor, devletin yaptığı ölçme şeklinde oranın ne olduğu belirtilmiyor. Mesela tavuk eti ve dana eti sırasıyla aynı tezgahlarda işleniyorsa, tavuk etinden sonra tezgahın tam temizlenmemesinden kaynaklı binde bir oranda tavuk eti, dana eti bir ürüne karışırsa, raporda kanatlı etine rastlandı deniyor.

Bu sebeple firmalar haklı olarak devlet ne oranda bulduğunu açıklasın diyiyor, haksız da değiller. Pınar'ın başına gelen de böyle bir durum olabilir. Cevap hakkı vermek gerekir.

Tek tırnaklı eti ya da domuz etinin açıklaması yok tabi. :)

Pınar'ın son açıklaması ve durumun netleşmesi ile tahminimde yanılmadığım ortada.

Gıda sektörüyle alakalı bir işim olmadığı için hijyen kurallarını bilmiyorum ama son durum hijyen kurallarına aykırı ise Pınar hijyen kurallarına uymadığı için suçludur ama sahtekar değildir.

Tarım Bakanlığı'nın raporu sunuş şekli içinde kanatlı eti rastlanan firmalar diyiyor yani sahtekarlık yapan firmalar, yani okuyanlar böyle anlar. Halbu ki ortada sahtekarlık yoktur (Pınar için söylüyorum), hijyen kurallarına uymamak vardır.

Tarım Bakanlığı raporu hijyen kurallarına uymayanlar, hatta daha doğrusu sahtekarlık yapanlar bunlar bunlar, hijyen kurallarına uymayanlar bunlar bunlar diye belirtseydi, adaletli olanı yapmış olurdu.

Listeyi bu şekilde lanse ederek Tarım Bakanlığı'da yanlış yapmıştır. Madem bilimsel bir araştırma yapıyor, neyin ne oranda olduğunu açıklamalı. Veriye dayalı olmayan bilimsel çalışma olamaz herhalde.

MeyveliTepe 07-06-2012 12:12

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi syılmaz (Mesaj 980839)
Aynı Tarım Bakanlığı, Greenpeace konusunda greenpeace bize iftira atıyor derken greenpeace'i savunuyordunuz. Şimdi ne oldu da birden Tarım Bakanlığı hata yapmaz, yanlış söylemez bir kurum oldu sizin için?

Sn.syılmaz, sanırım yanlış anlamışsınız. resmi kurumların rolünü daha önceki mesajımda;

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi MeyveliTepe
Ülkemizde "Gıda Güvenliğinin" yine resmi kurumların üstlerine düşenleri tam yapmaması, gıda şirketlerinin toplumun beslenmesini sistem gereği ve küresel ticaret kuralları gereği kâr mekanizmasının içinde görmesi, toplumun duyarsızlığı vb. sebeplere olması gerekenden fazlasıyla uzak olduğu konusunda size katılırım.

Yıllardır hiç yapılmamış bir kaç küçük denetim sonucunda ortaya çıkan, ve inanıyorum ki açıklama noktasına gelinceye kadar da resmi kurumların epey zorlandığı bu durumu ne yazık ki başka bir açıdan görüyorum.

Resmi kurumlar, gıda şirketleri, ithalatçılar, basın, borsa, ekonomi vs. hepsi aynı bütünün parçaları ve biribirlerini beslerler.

Adına toplum dediğimiz insan sürüleri için ise ne yesinler, nasıl yesinler, kaça beslenecekler, ne kadar zehir yerlerse hemen ölmezler, vs.vs. kendileri dışında sistemi oluşturan güçlerce karar verilirler.

Kuralları da kendi kendilerine koyarlar. Sonra bazıları kendi kurallarına da uymaz. Resmi kurumlardan beklenen ise, hiç olmazsa, toplum adına konmuş kurallara asgari de olsa belirli seviyede bir uyumun sağlanmasıdır.

Bu uyum her ne kadar "toplum sağlığı ve tüketici menfaati" gibi tumturaklı ifadelerle dile getiriliyorsa da esasında sistemin sürdürülebilirliği ve toplumun kendisi dışındaki sistem dengelerin muhafazası için gereklidir.

şeklinde açıklamıştım :)

Evet, Almanya Greenpeace Alman tüketicileri pestisit kalıntılı yiyecekler için uyarmakta son derece haklıydı. Bizim tarım bakanlığının durumu kabul edip düzeltilmesi yönünde çaba sarfetmek yerine (aynı şimdi Pınar'ın yaptığı gibi) inkara yönelmesi hatalıydı (gerçek durumu onlar da biliyordu ki sonradan sessiz sedasız bir sürü tedbir almaya çalıştılar).

mrduran 07-06-2012 13:33

Merhabalar efendim,

Düşüncelerim (.. kimseye cevap olarak değil) ;

-Mızrak çuvala sığmadı demek ki, veya bundan böyle artık sığmayacak...

-Büyük keser kullananların ''Mantalite'' farkı zaman içinde açığa çıkmakta. Farklılıkları sadece yaşam standartı ve lüplemede değil, bilgi belge açıklamada da aynı düzeyde(İddia ötesi yani). Fazla sürmeyecek, törpülenerek adam gibi mantaliteye sahip olacaklar veya yok olacaklar(Farklı konumlarda belki 3-5 yıl daha inat edecekler..vs).

-Siyaset ötesi olması gereken bir şeyi eskiden olduğu gibi medya yolu ile bile koruyamıyacaklar. Borsada ''inside trading'' ..vs. bile yapamayacaklar. Çünkü iddialar ötesi belgeler olacak bundan böyle, saniyeleri kesirleri ile tesbit edilmiş olarak. Yasalar da inşallah yoruma açık olmayacak veya suçluya taviz verir şekilde olmayacak. Neden mi?;
Tartışabiliyoruz az çok artık, öğrenmişiz bir şeyler. Karşımızda susturan yok, olsa da susan yok.

-Hiç te ''Günah keçisi'' olmayan kalemşörler bile ya cismen ya da fikren değişmekte. Çünkü inanmadan önce düşünme mantalitesi gelişmekte azar azar. Olan tepki karşıdan bile hissedilmekte, artık düşünebiliyoruz ve azar azar da olsa omuz atabiliyoruz. Eskiden olduğu gibi omuz silkelemiyoruz. Biz derken, yasa ve toplum bilincini kastediyorum. Yani mantaliteyi.

- Düşünceler ..vs. farklı olacak ama anlayış artık eskisi gibi farklı olmayacak. Kitap, cümle, kelime bundan böyle aynı anlamları verecek bizlere. Yorumsuz, Sağa sola çekme, işimize geldiği gibi yorumlama/hüküm verme.. vs. olmayacak. Her kes ne dediyse karşıdaki tüm kişi, kurumlar aynı anlamı çıkaracak. Kaçacak delik olmayacak, mızrak sığdıracak çuval bulunamayacak(aransa dahi..). Ali Veli' ye, Veli de Ali' ye takke giydiremiyecek artıkın. İnşallah gerçekleşir.

Şimdi mücadele safhası var işin.
Hâlâ sürümüyüz, öylemi telâkki ediliyoruz, öyle kalmamız konusunda israrlar sürüyor mu, direniyor muyuz, tartışıyor muyuz, susup susturuluyor muyuz, büyük keseri küçültme sevdasındamıyız veya terk mi edeceğiz, adam mı olacağız, yoksa eskisi gibi ''Adam mı oldurtulacağız'', sürü halinde..vs.

Önceki güzel fıkra artık geride mi kaldı, bizlere hâram mı yoksa gene şimdi yazdıklarımdaki mantalite.
????? ...????

Tartışan, beyan eden, okuyan herkese sağlıklar olsun.

Saygılarımla lütfen.

pria 08-06-2012 09:16

Kahvaltı sofrasında tehlike
Bal, peynir ve sucuktan sonra fındık kreması ve ezmesinde de hileli üretim tespit edildi.
Fındık yerine GDO'lu soya kullanan firmalar:

-Torku Frema markalı kakaolu sütlü fındık kreması

-MND İnş. Teks. Elk. Gıda ve Hayv. San. Ve Tic. Ltd. Şti firması tarafından üretilmiş "Loman Nedim Kakaolu Fındık Krema

-Saray Bisküvi ve Gıda San. A.Ş. isimli firma tarafından üretilen "Eldenele" kakaolu fındık ezmesi

-Oben Çikolata Şek. İml. San. Tic. Ltd. Şti. firması tarafından üretilen "Seomilky" kakaolu fındık kreması.

Kahvaltı sofrasında tehlike - Gerçek Gündem

rodoslu 08-06-2012 09:46

Herşey ama herşey hileli!
Yediğimiz içtiğimiz zehir!

çisem 08-06-2012 10:23

Nutella'ya da baksalarmış keşke.
1993 senesinde televizyonda bir sabah proğramında (Almanya Köln'de) imalat ile ilgili sohbeti ben de izlemiştim.
Bağımlılık yapan lezzeti neye borçlu olduklarını soran spikere verilen cevap;
domuz kanının toz haline getirilip, fındık yağında aromize edildiğini ve kullandıkları kakao detaylarını uzun uzun anlatmıştı bir firma yetkilisi.
Köln, Türk nüfusun yoğunluğu olan bir kent olarak başta, tüm Almanya'da yaşayan müslüman insanlar evlerinde satın aldıkları nutella kavanozlarını çöplerin toplandığı yerlere bırakmışlardı.
Alman basını bu olayı ufak bir manşetle bile duyurmadı.
Müslüman yabancıların domuz kanı yememelerinin haber başlığı olmaması başta, hiç bir zaman tarafsız olamamaları ile de konuyu sadece o sabah tv izleyenler ve bu izleyenlerin uyarabildikleri ile sınırlandırıldı.

Kaldığım o hafta orada hemen hemen her sokağın çöp yerlerinde bu kavanozları gördüm. Ama gazetelerde bu haberi asla bulamadım.
O yıllarda "Türkiye Gazetesi" ülkemizde çok yeniydi ve avrupa baskısına da yeni geçmişti.
Türk marketlerinde gecikmeli dağıtımları yapılan bu gazete de sadece minik bir dipnot yazmıştı. 'Türler kavanozları çöpe atıyor' gibi...
Bu firma daha sonra domuz kanı olmayan, müslümanlar içindir ibareli imalatlarla piyasaya tekrar hakim olup bu konuyu unutturmuşlardı.

Şimdi de ülkemizde en pahalı fındık kreması olarak market raflarındalar.
Kampanya sloganlarında ise ülkemin fındıklarından üretildiği söylenmekte.

Ama ben özellikle bu firmanın ürününden de numune alınmasını çok isterdim doğrusu.

bahcedenn 08-06-2012 10:42

En çok ta Torku Frema markalı kakaolu sütlü fındık kreması ürününe şaşırdım.

'' Sağlıklı nesiller için ürünlerimizi, %100 doğal şekerpancarından üretiyoruz. '' diyen bir firmanın ürününde fındık yerine GDO'lu soya kullanılması...

rodoslu 08-06-2012 11:24

Domuz kanı bağımlılık mı yapıyormuş?
Fındık kremasının içinde domuz kanı katmak, hem de kurutulmuş?

Şehir efsanesi gibi geldi bana!

malina 08-06-2012 12:49

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi bahcedenn (Mesaj 981577)
En çok ta Torku Frema markalı kakaolu sütlü fındık kreması ürününe şaşırdım.

'' Sağlıklı nesiller için ürünlerimizi, %100 doğal şekerpancarından üretiyoruz. '' diyen bir firmanın ürününde fındık yerine GDO'lu soya kullanılması...

Sitelerindeki ürün açıklamaları tam olarak böyle:

Alıntı:

Konya şeker uzmanlığıyla geliştirilmiş, bol fındık, enfes kakao çekirdekleri ve sütten gelen sağlıklı lezzet; frema, içeriğindeki taptaze ve bol fındığıyla, sütü ve kakaosuyla, ailenizin yeni neşe ve enerjı kaynağı. Frema, kakao, çekirdeklerinin dayanılmaz lezzetini, bol fındıktan gelen tadıyla birleştiriyor.içeriğindeki fındık oranıyla, krema keyfini bir festivale dönüştürüyor.
Torku Çikolata - FREMA

Sakaki 08-06-2012 12:53

Fındık yerine GDO'lu soya kullanan firmalar:

-Torku Frema markalı kakaolu sütlü fındık kreması

-MND İnş. Teks. Elk. Gıda ve Hayv. San. Ve Tic. Ltd. Şti firması tarafından üretilmiş "Loman Nedim Kakaolu Fındık Krema

-Saray Bisküvi ve Gıda San. A.Ş. isimli firma tarafından üretilen "Eldenele" kakaolu fındık ezmesi

-Oben Çikolata Şek. İml. San. Tic. Ltd. Şti. firması tarafından üretilen "Seomilky" kakaolu fındık kreması
Kaynak: KAZIM PIYNAR / ZAMAN

malina 08-06-2012 13:03

Alıntı:

-Saray Bisküvi ve Gıda San. A.Ş. isimli firma tarafından üretilen "Eldenele" kakaolu fındık ezmesi
Saray'ın sitesinde "Eldenele" kakaolu fındık ezmesi yok. Hepsi gofret...

Saray Biskvi ve Gda San.A..

Saray Biskvi ve Gda San.A..

Bu sitede satılıyor:
Eldenele

Saray firmasının yan firması mı yani?

Google aramasında da Saray'da bu ürün çıkmıyor...
site:saraybiskuvi.com.tr eldenele kakaolu fındık ezmesi

Odeh 08-06-2012 13:15

Ülker, hani şu Cargill'in ortağı olan Ülker; yüzlerce çeşit ürününde neler kullanıyormuş bakılmış mı acep? Merak işte...

Sakaki 08-06-2012 13:19

Bunu ben de çok merak ediyorum Sn Odeh.
En azından adalet ve tarafsızlık adına bu veya benzeri firmalar için de testler yapıldığı ve bunların sonuçları beyan edilir inşallah.

bahcedenn 08-06-2012 13:30

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi malina (Mesaj 981684)
Sitelerindeki ürün açıklamaları tam olarak böyle:

Konya şeker uzmanlığıyla geliştirilmiş, bol fındık, enfes kakao çekirdekleri ve sütten gelen sağlıklı lezzet; frema, içeriğindeki taptaze ve bol fındığıyla, sütü ve kakaosuyla, ailenizin yeni neşe ve enerjı kaynağı. Frema, kakao, çekirdeklerinin dayanılmaz lezzetini, bol fındıktan gelen tadıyla birleştiriyor.içeriğindeki fındık oranıyla, krema keyfini bir festivale dönüştürüyor.

Torku Çikolata - FREMA

Sn. Malina, bu durumda ya haber yanlış ya da firmanın beyan ettiği ürün bilgileri. Keşke haber yanlış olsa. İnşallah ta öyledir.

MeyveliTepe 08-06-2012 13:48

Bakanlık sitesinde henüz bir kamuoyu duyurusu göremedim. Gören var mı?

malina 08-06-2012 15:45

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi MeyveliTepe (Mesaj 981716)
Bakanlık sitesinde henüz bir kamuoyu duyurusu göremedim. Gören var mı?

Adresi hemen hatırlamadım diye bakamamıştım. Bu konunun ilk mesajına ekledim :)

Evet, duyuru yok...

Başka bir şey merak ettim ama başaramadım sanırım.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının yaptığı kontroller sonucunda sahip olduğu bilgileri, 5996 Sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanun’unun 31 inci maddesinin 6 ncı fıkrası uyarınca kamuoyunun bilgisine sunabileceği hükme bağlanmıştır. Ayrıca, 17 Aralık 2011 tarihli Gıda ve Yemin Resmi Kontrolüne Dair Yönetmeliğin 8 inci maddesi gereğince laboratuvar sonucu ile taklit ve tağşiş yapıldığı kesinleşen gıda ve yemi üreten/ithal eden firmanın adı, ürün adı, markası, parti ve/veya seri numarasının Bakanlık resmi internet sitesinde Bakanlıkça kamuoyunun bilgisine sunabileceği hükmü çerçevesinde, laboratuvar sonuçları olumsuz bulunan ürün/firma bilgilerini bir arada bulabileceğim sayfa/sayfalar nerede?

kamuoyuduyuru.tarim.gov.tr
sayfa altındaki Bu kategorideki arşivlenmiş haberler için tıklayınız
linkinden sonra, birçok duyurunun karışık olarak sıralandığı bir yere gidiliyor...

Yerini bulduysan yazar mısın?

Bir de bunlar ne süreyle teşhir ediliyorlar?

MeyveliTepe 08-06-2012 16:56

Bakanlıktan hala bir duyuru yok.

Bir çok gazetede çıkan habere göre bakanlığın İl ve İlçe teşkilatlarına bu ürünlerin toplatılması yönünde talimat verdiği yazılı.

Bu olayın boyutu çok ciddi. Fındık yerine soya kullanılması elbette bir hilekârlık. Ancak GDO soya kullanılması tam bir trajedi. Yem için izin verilen soyanın besin zincirine girmiş olması olasılığı söz konusu.

Biyogüvenlik Kurulu Başkanına yazdım biraz önce. Bakalım ne diyecek (ya da bir şey diyecek mi?) Biyogüvenlik kanununa göre bunun cezaları çok ağır.

Not: Torku'ya da yazdım bir mesaj doğru mu diye :)

ozturk59 10-06-2012 16:13

Şimdi okul sütü projesi ve Çernobil patladığında İlkokul talebelerine (Yaşları 7 ile 14) Avrupanın kapıdan çevirdiği Radyasyonlu Fındığı yedirenler ve çaydada kalıntı yok diyerek göstermelik içenlerde unutuldu. Bunlarda unutulacak.

Üstelik şimdi adamlar fındık kullanırmı? Fındık yağının 5 lt. kutusu 40-50 tl. olmuş.

limon_sever 11-06-2012 22:45

Şimdi Torku dağlarına kar mı yağdı?

limon_sever 11-06-2012 23:00

Torku'dan GDO aklaması


Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen gıda denetimlerinde maalesef üretim portföyünde yüzlerce ürün olan markamızın bir ürününde ve sadece belli bir dönemde üretilen cüz'i miktardaki mamul üründe her ne kadar dünya gıda standartlarına ve Türk Gıda Kodeksine uygun oranın çok çok altında olsa da ülkemizde aynı sektördeki pazar liderlerinin de tedarikçisi olan bir firmadan temin edilen kurumumuzun özellikle hiçbir ürününde kullanmama kararlılığında olduğu, GDO'lu soya ununun çok cüzi miktarda (%0,01 oranında) karıştığı şüphesi hasıl olmuştur.

Bakanlığın resmi bir açıklaması olmamasına ve Türk Gıda Kodeksine aykırı bir ürün üretmememize rağmen kaynağı belirsiz yanlış ve yanıltıcı yayınlarla Frema markalı ürünümüzde Fındık yerine soya kullanılmış gibi bir izlenim yaratılmak istenmiştir. Halbuki, tüm ürünlerimizde olduğu gibi bu ürünümüzde de etiketinde yer alan oranda ve asla GDO içermeyen Türk fındığı, yine pancar şekerinden üretilen doğal şeker kullanılmıştır ve kullanılmaktadır. Tüm hassasiyetimize ve dikkatimize rağmen bir parti üretimimizde karşılaştığımız bu şüpheli durum, hammadde tedarik ettiğimiz bir firmadan temin edilen soya ununun kullanılması neticesinde vuku bulmuştur.

Bir gazetenin haberine de konu olan problem, bundan 3 ay önce gerçekleşmiş ve ürün ile ilgili şüpheli durumun tespitiyle birlikte kurumumuz süratle harekete geçerek bu şüpheli üründen dağıtıma gönderilen cüz'i miktardaki mamul ürünü toplamış ve imha etmiştir.
Kamuoyu tarafından öncelikle bilinmesinde yarar var ki, markamız ve kurumumuz gıda denetimi konusunda ilgili kurumların en büyük destekçisidir ve denetim sonuçları konusunda kamuoyunun bilgilendirilmesinin önemine de inanmış, resmi denetimlerin yanı sıra kendi iç denetim mekanizmalarını da kurmuş bir kurumdur.
Dış tedarikçimizden aldığımız soyadan kaynaklı olduğu tespit edilen bu şüpheli durum karşısında, üretim tesisimizde ilgili ürünün üretildiği hamurhane, üretim bandı ve dolum tesisleri dahil olmak üzere tüm üretim aparatları temizlenmiştir.

Tarım Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı'ndan aldığı ve ticaretini yaptığı soyanın GDO'suz olduğuna dair belgeyi ibraz ederek kurumumuza, mamul ürünümüzde ürünün özelliği gereği kullanılması zorunlu olan soya mamulü ürünü satan firmanın yetkilileri ile temasa geçilmiş ve firma yetkililerinin de katılımıyla noter huzurunda hammaddeden numuneler alınarak analize gönderilmiş ve şüpheli hammaddenin kalan kısmı imha edilmek üzere ilgili firmaya iade edilmiştir. Bunun sonucunda hukuki süreç başlatılmıştır. Bu hukuki süreç sonucunda bu hammaddeden kullanan diğer üreticilerin durumunun da netleşeceğini öngörüyoruz.

Sözleşme hükümlerimiz ve Tedarik Şartnamemizde yazılı ürün özellikleri hilafına hareket ederek ayıplı mal veren tedarikçimizden kaynaklanan bu şüpheli durum ile ilgili olarak aşağıdaki hususları kamuoyunun bilgisine sunarız;

• Henüz yaygın dağıtımı yapılmadan yüzlerce ürünümüz arasında sadece bir tanesinde iç denetim mekanizmamızla tespit edilmiş ve ülkemiz tüketicisinin sofrasına ulaşmadan toplatılmıştır,

• Hiçbir ürünümüzde fındık yerine soya kullanılmamıştır; bu tür haberler yanlış ve yanıltıcıdır,

• Asla taviz vermediğimiz hassasiyetlerimiz ve üretim yaklaşımımıza aykırı bir durumla karşılaşmamıza sebep olan tedarikçi firma için hukuki süreç başlatılmıştır,

• Şirketimiz güvenlik önlemlerini artırmış ve konuyla ilgili laboratuvarı Türkiye'de ilk defa olarak bünyesine kazandırmıştır,

• Sektörde ve pazarda hızla büyüyen, 37 ülkeye ihracat gerçekleştiren bir firma olarak hem yurt içi denetim ve kontrollerde, hem de ihracat gerçekleştirdiğimiz ülkelerde yapılan denetim ve kontrollerde ürünlerimizle ilgili herhangi bir mevzuata aykırı hususa bugüne kadar rastlanmamıştır,

• İrademiz ve kontrolümüz dışında gelişen bu olay bizim üretim yaklaşımımızı yansıtmamaktadır, kurumumuz tüketici sağlığı konusunda ülkemizin en hassas kurumlarından biridir,

• Tüm ürünlerimiz kalite, hijyen ve sağlıktan taviz vermeden üretilmektedir,

• Tedarikçilerden temin edilen ürünlerde ortaya çıkabilecek riskleri azaltmak amacıyla kurumumuz yerli üreticiye GDO'suz soya fasulyesi ektirmiş ve hasat sonrasında üretimde yerli ürünleri kullanmaya başlayacaktır,

• Tüm üretim tesislerimiz denetime açıktır ve isteyen herkes mamullerimizin üretimini yerinde görebilir ve içeriği hakkında bilgi alabilir,

• Sahibi 1.5 milyon çiftçi ailesi olan kurumumuz yaptığı devasa yatırımlarla ülkemize hizmet etmektedir. Bunun yanında en yüksek vergi ödeyenler listesinin ilk sıralarında yer almaktadır. Henüz hukuki süreçleri bile tamamlanmamış şüpheli durumların gerçekmiş gibi kamuoyuyla paylaşılmasının Ülkemize hizmet etme kapasitemize zarar vermekten başka bir amaca hizmet etmeyeceği açıktır.
Kamuoyuna saygı ile duyururuz.
http://www.sunhaber.com/images/spacer.gif

memet 11-06-2012 23:24

Ben nedense böyle açıklamarı ikna edici bulamıyorum bir üründe cüzi miktar... Bakanlık da bir ürünü teşhir ediyorsak yeterince incelediğimiz ve gerekli gördüğümüz için diyor.
Firma olarak açıklamadan daha iyi referanslar sunması gerekir.


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 12:59.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)

Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025