![]() |
Alıntı:
içinde tütünde kullanılan ve oldukca zehirli ve etki süresi odukca uzun olan ilaç görülmüyor. Halbuki saklım güvesine karşı 30 dönümde kullanılmıştı. Beni verdiğim organik ilaç ile karşılaştırma yapılmış ve aynı sonuç alınmıştı...( bundan benim haberim sonra oldu) Bu işin ironik yanı: Yukarıda verdiğiniz fugisit ve insektisitler ilaç kutularının üzerinde yazan tarifeler. Derki bunu bağda kullanacaksın, tütünde bunu kullanacaksın der... Ve tütünde kullandığın bağdakinden pahalıysa ve seni biri gözetlemiyorsa ya da vicdanının sesini kapadıysan; son tahlilde karşına çıkar... Tamaron zehiri _ yasaklı olmasına rağmen_ son tahlilde domateste çıkar mı, çıkar... Bunlar GP in sorunu olmamalı, bunlar bizim sorunumuz; dile getiriliş biçimi ne olursa olsun. zehir zehirdir... Üzüm_sen genel başkanı Adnan Çobanoğlu'nun şu sözleri, '' Yoğun kimyasalların kullanıldığı endüstriyel tarım yerine bilgi ve bilgelik gerektiren geleneksel köylü tarımına geçilmeli'' derken; ''dünyada açlığın sebebi, devletlerin uyguladığı yanlış tarım politikaları ve yanlış tarım uygulamalarının sonucudur'' deme hakkımız vardır... |
Hakkınız var, sonuna kadar sayın Önen.
Bu fırsat ile tekrar ifade etmek şart oldu. Ben organik, biyolojik ya da muadili her türlü mücadelenin bayraktarı olacak kadar inanıyorum. Diğer yandan pestisitlerin bir numaralı üreticisi ve mızmızlanıcısı olan zevzeklere inanmıyorum. Tavşan kaç, tazı tut! Hep aynı oyun... Yetti gari! Pestisit var. Doğru. Zaten konu olup olmaması değil. Az mı çok mu? konu bu da değil. Konu, açık bir iftiradır. Konu; 2,5 milyar dolar bütçesi olan zevzeklerin 3-5 tuhaf adlı ilacı garibim milletimin -ve aciz bakanının- burnuna dayayıp "al ülen oku" bunu dediğinde kimsenin okumaya cesaret edemeyişi, kendini aciz ve suçlu hissederek "bak yav ne haltlar yemişiz, evropalıları bile zehirlemeye kalkmamız bir yana bir de bunu içeride vatandaşa yedirmişiz" denmesidir. Bu ne acınası bir aşağılık kompleksidir... Pestisit ile mücade artık zararlı ile mücadelenin önüne geçmelidir bu ayrı, yalan ve evrakta sahtecilikle insanımızı, kazanılan ve boğazdan geçmeden başka türlü yürütülen 3-5 kuruşu da iç etmeye kalkan, mahsülü mevsiminde iki paralık etmeye çalışanlar ile buradaki uzantısı olan çanakçıları ayrı bir konudur. |
Buradakinden kasıt ülkedir.
|
Alıntı:
Çıkar... 1_ üzümde kullanılmaması gerekenlerde kullanılmıştır. ( Adam 400 lt. tarala elma ilaç yapmıştır, 200 lt sini bağa atmıştır, ya da bunu bağda da etkili olduğunu duymuştur) 2_ Fungisitler ve insektisitler _ bakanlığın ve ilçe tarımın tavsiyeleri ile_ dönüşümlü kullanılanılmıştır. Amaç zararlı bağışıklık geliştirmesin diye... Şimdi bir örnek oluşturalım: İlce tarım bana _ ki bakanlık desteklidir_ 9 çeşit fungisit önerir ve ''bunları dönüşümlü kullanacaksın'' der... bir sezonda. Ben ''A'' fugusiti kullanırım. Etkisini alamazsam... ''B'' fungisiti kullarım. _ (fungisitlerin geneli ucuzdur ve kullanım kolaylığı vardır) ''C'' fungusiti tam etkiyi almak ve işi garantilemek için kullanırım... Yani ben bir sezonda 3 fungisit kullanmışım demektir. Aynı sezonda 3 insektisit _ ki daha fazladır_ kullandığımı düşünelim... (Diyelim ki 10 ton üzüm çıkardım...) Şimdi, yandaki komşum Memet ağa da benden farklı ''D'' ''E'' ''F''_ ki öyle olmalı ve genelde öyledir_ 3 fungisit kullandı, diyelim... (10 ton üzüm çıkarı) Onun yanındaki komşu Ahmet ağa da ''G'' ''H'' ''I'' fungisitleri kullandı... (10 ton da o çıkardı) (Bağda izin verilen fungisit sayısı 9 ile sınırlı olmasaydı örnekleri çoğaltırdım) Ve 30 ton üzüm kurutuldu, tüçcara gitti satıldı... Tüçcar bunları bir araya getirir ve karıştırır_ paçal yapar... Çünkü üzüm aynı yöreden olsa da biraz farklıdır. ( eğer fiyatların yükselmesini beklerse kuru üzüme kurtlanmasın diye birşeyler de katabilir) (Bu arada üzümü kurutmak için potasa denilen ve zeytin yağı ile karıştırılmış suya en az on defa daldırılıp çıkarılmıştır. Bunun içindeki kimyasallarda da sınır vardır) Ve bu 30 ton karışımdan 1 kg. numune aldınız hassas terazide ölçtünüz... Kullanımına izin verilen 9 fungisiti bulursunuz... Ama ben garanti ediyorum daha fazlanın bulunacağına: Kim bilir, GP olmasaydı bunları yazıyor belki de biliyor olmayacaktık... Kim bilir? (Unutulmasın burada kullanılan iğnedir ve onun acısıdır);) Benim, Üzüm_sen, 'GP' vb. örgütlerin elinde cuvaldır olmalıdır; Tarımın_ olmayan_ politikalarını, insanın açlığı ve sağlığı için kullananlara karşı...) Sizlere sevgiler ve saygılar... |
Greenpeace'in raporu ile ilgili bir örnek vermeye çalışacağım. Çok ilgisiz gibi görünsede lütfen ne alakası var demeden, önyargısız bakmaya çalışın.
Elimizde 100g beyaz boya olduğunu düşünelim.İçine en fazla; 1)6g sarı veya 2)4g yeşil veya 3)2g turuncu veya 4)4g mor veya 5)0,5g siyah boya katıldığında rengin hala beyaz göründüğünü kabul edelim. Ayrıca 100g beyaz boyaya ne renk olursa olsun 10g.dan fazla boya katılırsa beyaz rengin değişeceğini düşünelim. Şimdi biz elimizdeki 100g. beyaz boyaya; 3,5g sarı 3g yeşil 1,1g turuncu 2,5g mor 0,1g siyah kattığımızda, Hepsi sınırların altında mıdır? Boyamız hala beyaz mıdır?İlave ettiğimiz renkler yalnız 5 tane midir? Bu boyanın rengi ile ilgili yorum yapanlara sen karışma deme hakkımız var mıdır? Sen karışma dediğimiz de bizim durumumuzda ve gururumuzda bir iyileşme görülür mü? (Konu ile ilgisi anlaşılamazsa, bu mesajı kısa bir süre sonra silerim. ) |
Alıntı:
bende inanmıyorum. Hatta Greenpeace gibi çevreci örgütün bir fungusu AB de kalıntısı 100 dür, 50 olmalıdır; ya da fungus ile insektisit karıştığında kalıntısının normların altında olmalıdır gibi bir düşüncesi olabilir mi? Kalıntının azının çoğunun hesabını bana niye yaptırıyorsun. Çiftçinin kurduğu üzüm_sen gibi bir örgüt _ ticari kaygıyı düşünmeden_ buna kökten karşı çıkabiliyorken... Yumurtada çalsan, tavukta çalsan hırsızlık hırsızlıktır. |
Alıntı:
|
Can sıkmak? Can sıkan yönetimin ta kendisidir.
Konuyu yazmaya başlayabilmemiz bile kaç gün sürdü. Onu deme, bunu yazma, belgesini getir, silerim, niye eleştiriliyor, başlık o olmaz bu olur... Sürekli baskı, tehdit, paylar gibi ifadeler... Bu nedir! Ne örgütmüş! Diyorum ki başka bir sayfada bir şirketi cinayetle suçluyoruz yönetim gayet sessiz, belki memnun bile... Tık yok. Burada baskı, sürekli tehdit... Bu koşulda yazılamaz. Yönetimden 2-3 defa ricada bulunduk silinecek mi kilitlenecek mi bildiriniz, boşa emek vermeyelim diye. Tenezzül bile edilmedi yanıt vermeye. Konu sizin buyurun. |
Alıntı:
Ama sizinle ilgili daha iyi bir çözüm var. |
Alıntı:
Açtığım konunun silinmesi Antalya ormanları & yaylaları ile Antalya'dan manzaralar |
Alıntı:
Kilitlenen konu 'Avcı Doğa Dostu mudur?', silinen konu da 'Umut Vakfı & Bireysel Silahlanma' dır. Ayrıca kendimce 3 önemli konuyu belirtmiştim yoksa açtığım konu sayısı daha fazladır. |
Bu konudaki tartışma doğru yönde gidiyor mu şüpheliyim!
Sanırım bu konuda mesaj yazmış olan herkes tarımsal üretimde pestisit, insektisit vs. kullanıldığı konusunda hemfikir. Ayrıca herkes bunların olabildiğince az kullanılmasını arzu ediyor. Ama burada gıdalardaki kimyasal kalıntıların doğru olup olmadığı değil, greenpeace'in bu gerçeği bir silah gibi kullanması gündeme taşınmış diye düşünüyorum. O yüzden "üzümde kalıntı var mı, yok mu?" tartışmasının konuya pek katkısı olmadığını düşünüyorum. Bu kalıntıların az veya çok olduğunu hepimiz biliyoruz. Gerek ithalat yapan ülkeler gerekse tarım bakanlığı bu konuyu izliyor. Benim takıldığım kısım GP neden birden bu konuya el atar ve özellikle Türkiye kökenli ürünleri önplana çıkartarak uyarıda bulunur? Her ne kadar bunu doğrudan yapmasa da basında haber yaptırarak gündeme getirmesi de çok farklı sonuç vermiyor. Ne yazık ki, ben ürünlerimizde ciddi miktarda kimyasal kalıntı olduğu kadar, bu konunun gündeme taşınmasının ardında kasıt da olduğu kanaatindeyim. Hedefin kim veya ne olduğunu tam olarak bilemiyorum. |
Alıntı:
Avcı doğa dostu mudur? Şimdi anlaşıldı :) Bireysel silahlanmanın önlenmesini avcılığınız yüzünden istemiyorsunuz... "Umut Vakfı & Bireysel Silahlanma" konusunda yazışmalarla ilgili size bilgi verdim olay nereye gidiyor anlattım sanırım. Yaşananlara bakınca endişemde hiç de haksız değilim. |
Alıntı:
Benim en büyük hobim ve tutkum, ateşli silahlar, bunların çalışma mekanizmaları ve ateşli silahlara yapılabilecek modifiyelerdir. Avcılık, bu hevesimin sonucu ortaya çıkan ve benim için ikinci planda kalan bir hobidir. Ayrıca kişinin silah bulundurma & taşıma hakkını da en doğal haklarından biri olarak görüyorum ve Umut Vakfı'na bu sebeple karşıyım. Alıntı:
|
Alıntı:
|
Greenpeace tüm eylemlerinde kamuoyu oluşturup, dikkatleri bu konu üzerine çekmeyi hedeflemelktedir.
Geçmişe dönük yaptıkları eylemlere hızlıca bir göz atalım; -Tüm ülkelerde nüklere karşı eylemler yapmışlar -GDO mu? yemezler demişler. -Bizde orkinoslara karşı eylemler yapmışlar ( yavru balıklar bizde olduğu için) -Japonya da balinalara karşı -Dünyanın bir çok ülkesinde çevre kirliliğine karşı eylemleri var. Bunların çoğu gelişmiş ülkelerde. -Adana incirlik de Japonya ya atılan atom bombasına karşı ABD ya karşı. -05.09.2009 da Fransanın üzüm bölgesi Beaujanjolesis de yaklaşık 700 kişilik çıplak eylem hala unutulmadı. -Kuzey kutup bölgesinde petrol arayacak olan dünya devi bir ''major campany'' ye karşı Yeni zelanda da yaptıkları en son eylem. Daha birçokları......... Sahi, sizce bunlar kimin tarafında? |
Alıntı:
Konu ile ilgisi yok ama birşey sormak istiyorum. 'Bilgilendirilen Üye' ne demektir? |
Alıntı:
Greenpeace şimdiye kadar hiç ağaç dikmiş midir? Denizden çöp toplamış mıdır? Yoksa, sadece balıkçı gemilerini basan, kendilerini bir yerlere zincirleyen, ulu orta soyunan, eylemleri anarşistleri andıran bir grup mudur? |
Alıntı:
Denizden çöp toplamaktan daha fazlasını yapıp, denizleri öncelikle kirletilmemesi yönünde sayısız eylemleri olmuştur. Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
|
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Ayrıca ilk sorunuza cevap vermediğimi belirtip sitem etmişsiniz. Alıntı:
Biraz subjektif bir yorum olacağının farkındayım ama isminde 'barış' kelimesi geçen bir örgüt benim için dakika 1 gol 1'dir. |
Kendinizle çelişiyorsunuz.
Bu tür tartışmalarda henüz ''pes'' edeni hiç görmedim. Dolayısıyla, görüyorum ki, sizinde her soruya cevap vermeden bir cevabınız var. Nihayetinde insanın hayata karşı bakış açısını sorgulamanın da pek bir anlamı yok. Size kolay gelsin, herkes yoluna :) |
Alıntı:
|
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası'nın yaş meyve ve sebzelerde pestisit kalıntısı ile ilgili görüşü
... Sonuç olarak Greenpeace tarafından hazırlanan rapor 2009-2010 yıllarındaki ürünlere ait olmakla birlikte, kalıntı sorunu devam etmektedir. 1 Ocak- 31 Mart 2012 tarihleri arasında 1‘i limon, 5‘i domates, 25‘i biber olmak üzere 30 ürünümüz AB sınır kontrol noktalarından pestisit kalıntısı nedeni ile geri dönmüştür. (Bilgi için bakınız; https://webgate.ec.europa.eu/rasff-window/portal/) Türkiye, AB‘den 2008 yılında 308, 2009 yılında 278 ve 2010 yılında 255 adet olumsuz bildirim almıştır. Bu verilere göre Türkiye, tarım ürünleri ihracatında uyarı alan ülkeler arasında Çin‘den sonra ikinci sırada yer almaktadır. Geri dönen ürünlerin pestisit kalıntı düzeyine baktığımızda, ülkemizde izin verilen limitlerin çok altında olduğu görülmektedir. Buna rağmen ürünlerin sınırdan geri çevrilmesinin nedeni, AB‘de kullanım izni olmayan (yasaklanmış) ilaçların kullanılmasıdır. Avrupa Birliği Sağlık ve Tüketici Genel Müdürlüğü‘nün hazırladığı "Gıda ve Yem için Hızlı Uyarı Sistemi Yıllık Raporu 2010"da Formetanate tarım ilacı aktif maddesinin AB‘de bazı ürünlerde kullanılmasına karşın biberde kullanılmasının yasak olduğu, ancak Türkiye‘den gelen biberlerde bu maddenin tespit edildiği ve Procymidone aktif maddesinin AB‘de kullanımının yasak olmasına karşın Türkiye‘den gelen ürünlerde bu maddeye rastlandığı belirtilmektedir. İhraç edilecek yaş meyve ve sebze için çeşitli aşamalarda analiz ve kontroller söz konusu iken, pestisit kalıntısı çıkıyor olması, üretiminin % 90‘dan fazlasının tüketildiği iç piyasa için gecikmeden çok sıkı önlemlerin alınması gerçeğini olanca açıklığı ile göstermektedir. İhraç edilen yaş meyve ve sebze miktarı düşük olmasına, bu ürünlerle ilgili alıcı ülkelerin sıkı denetimleri bilinerek daha özenli davranılmasına karşın, yine de ilaç kalıntısı bulunan ürünlere rastlanılması, bu konudaki endişeleri sadece ihracat açısından değil, iç tüketim açısından da artıran bir durumdur. Çok basit önlemler alınmadığı için ürünlerimiz geri dönmekte, ülkemiz ve üreticimiz itibarını yitirmekte, halkımızın sağlığı riske edilmektedir. Türkiye‘de ilaçların ruhsatlama, satış ve uygulama sistemi yerine oturmadığı sürece kalıntı sorunu yaşanmaya devam edecektir. Türkiye sadece ihracatı değil, iç tüketimi de dikkate alarak üretilen ve tüketilen yaş meyve ve sebzenin tamamında zirai ilaç kalıntısı konusunda denetimlerini ve analizleri yapabilecek laboratuarlarını artırmak zorundadır. İç tüketime konu ürünlerle ilgili denetim ve analizler göstermelik değil, Avrupa Birliği ve Rusya‘nın gösterdiği titizlikle yapılmalı, üreticileri bilgilendirmeye yönelik tarımsal yayım çalışmalarına önem verilmelidir. Kullanılan pestisitlerin niteliklerinin iyileştirilmesi, ruhsatlarının gözden geçirilmesinin yanı sıra kullanım ve hasat sırasında da kurallara uyulmasının sağlanması gereklidir. Bunun için üretimin her aşamasında ziraat mühendisleri ile üreticilerin bir araya gelmesini sağlayacak yapıların kurulması gerekir. Ülkemizde hayata geçirilmeye çalışılan serbest tarım danışmanlığı üreticilerin örgütsüzlüğü ve yanlış destekleme politikaları nedeni ile yeterince etkin kılınamamıştır. Gelişmiş ülkelerdeki modeller de dikkate alınarak ülkemizdeki üreticiler kooperatif, birlik, şirket benzeri örgütlü yapılar altında bir araya getirilerek bu örgütlenme bünyesinde yer alan danışman mühendisler aracılığı ile üretimde kullanılan pestisitler ve diğer tüm girdi kullanımı, hasada kadar her aşamada denetlenmelidir. Gıda güvenliğinin sağlanabilmesi için tarımın gerçek anlamda desteklenmesi, çiftçilerin gelir seviyesinin mühendislik hizmeti alabilecek seviyeye yükseltilmesi, gıda denetimleri ve denetimci sayılarının artırılması, gıda işletmelerinde ziraat, gıda, kimya mühendislerinin istihdamının zorunlu hale getirilmesi, yaşanan olumsuzlukların giderilmesi için üreticiler başta olmak üzere konuyla ilgili ihracatçılar dahil tüm tarafların bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Kamuoyuna saygılarımızla duyurulur. |
Alıntı:
|
Alıntı:
Ağaç dikmek var olan tüm sorunların çözümü... |
Greenpeace'ın somut başarıları
Alıntı:
|
SORU:
Şimdi Greanpeace'in yürüttüğü Türkiye ilgili eylem de başarılı sonuç verir ve kullanılan pestisit miktar ve oranları çok daha düşürülürse ve bunun sonucu olarak: a) Daha faydalı ve daha zehirsiz sebze meyveye kavuşursak, b) Avrupa ve Dünyaya ihracatımız bundan ötürü daha da artarsa, O zaman kim kazanmış olacak?: i) Greenpeace? ii) Türkiye ve Türk halkı? iii) İthalatı yapan ülkeler ve onların halkı? iv) Üretici ve/veya iharactçı? Bunun sonucu olarak kaybedecek olan: i) Kimyasal tarım ürünleri üreticileri? ii) Bunları üreten şirketlerin vergi ödediği Avrupa ülkeleri? iii) Bu ülkelerin halkı? İronik... :D |
Son yaptıkları Yeni Zelanda daki eylemde tutuklandılar. Tüm dünyanın gözünü kutuplara çevirip, haberimizin olmasını sağladılar.
Anlaşılan ne yaparlarsa yapsınlar silah kullanmıyorlarsa adı icraat olmayacak :) |
Sayın Sakaki,
Alıntı:
Ürüne uygun ruhsatlı ilaçlar (ihracatda Türkiye'de ruhsatlı olması yetmiyor) kullanılsa, kullanım talimatlarına (süre, miktar. vs.) uyulsa... |
Sn üzüm, konunun başından takip ederseniz anlarsanız neden öyle yazdığımı :)
|
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 18:35. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025